29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 3 AĞUSTOS1994 ÇARŞAMBA HABERLER aha yerinin seçiminde bile bir kentin tarihini ve uygarlık değerlerini çiğnemeyi göze alan bir proje, "İstanbuTun bağnna saplanan hançerlere" bir yenisini ekleyecektir. 27 Mart 1994 yerel seçimlerinden sonra yobazlann ilk "Taksim Çıkarması" 12 Nisan 1993*te yaşandı. Bosna-Hersek katliamuu protesto eden şeri- atçılara karşı Cumhuriyet Anıtı'nın "polis kordomı*' altında korunması, '94 Türkiyesi'nin belki de en çarpıcı görüntüsüydü. Projedeki yer seçimi Osmanlı kültürüne de ters düşüyor... Taksim'euygarlıkyakışır-7- Taksim Camisi Vakfı ile Vakıflar Genel Mûdürlüğü arasında 1992 yıh sonunda imzala- nan protokol, Danıştay karanna karşın cami projesinin gerçekleşmesinde Vakıflar'ın tüm olanaklannı seferber etmesini öngörüyordu. Bu protokol ışığında belediyeye imar planı de- gjşiklıği için yapılan başvurunun yanı sıra proje alanındaki mülkiyet sahiplerinden Zıraat Ban- kası'na da baskı yapılmaya başlandı. Bölge Müdürü Nedim İbrahim Hakktoğlu - nun 30 Aralık 1992 larihinde Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü'ne gönderdiği yazıda ise, imar planı değişiİdiği için "Belediye nezdinde gi- rişimlere başlandığını", bu nedenle cami projesi gerçekleşmedıği için Ziraat Bankası'nca açılan "parsellerin geri alınması" davasından "sarfına- zar edihnesT talep edildi. Ancak, her iki başvuru da 27 Mart 1994 yerel seçimlerine kadar cami projesi için umut verici bir gelişmeyle sonuclanmadı. Taksim Maksemi yanındaki 406 nolu imar adası, Sözen dönemin- de de "DanışUy'ın 1983 tarihli karanna" uygun olarak. imar planında yine "otopark aJanı" ola- rak kaldı. Bu nedenle Ziraat Bankası'nın arsalan için 1980 yılındaki saüş sözleşmesinde belirlenen "cami ve çarşı projesinin 10 yıl içinde gerçekkş- mesi" koşulu da yine sağlanamadı. Aradan ge- çen 14 yüa karşın daha ruhsat bile alınamamış, böylece bankanın aym sözleşmedeki "beUenti- sp* olan "çarşı bölümünde bir şube binası" özle- mi de yine "yeni bir yerel yönetim dönemine" er- telenmiştir... İKarama kurulunda kararsızlık... Taksim'e cami projesi için Vakıflar Genel Müdûrlüğü ile Taksim Camisi Vakfı arasında kurulan "gücbirüği", belediyeyi ve hatta Ziraat Bankası'm "ikna için" yeterîi olamazken, İstan- bul 1 Numaralı KûJtûr ve Tabiat Variıklannı Ko- ruma Kunılu'nun 20.10.1993 tarihinde aldığı 5026 sayılı karar, bu sürecin en ilginç ve "taröş- malı" belgelerinden birisini oluşturuyor. Koruma Kunılu'nun tarihi Taksim Makse- mi'ne bitişik konumdaki bu alanda "cami pro- jesüıi açık olarak reddetmediği" karan, Vakıflar Bölge Mûdürlüğü"nün 22 Eylûl 1993 günlü baş- vurusu ile tstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 12 Ekim 1993 günlü yaalan "birlikte" değerlen- dirilerek ahnıyor. Alünda "Belediye Temsücişi Kurul ÜyesT olarak o dönemin Büyükşehir İmar Daire Baş- kanı Mehmet Yüdız ile Beyoğlu Belediyesi tem- silcisi Hıdır Kaygı'nın da imzalan bulunan Ko- ruma Kurulu karannda, Anıtlar Yüksek Kunı- lu'nun 1977'de bu proje için "sakınca görmedi- ği rı belirüldikten sonra, "1981'deki otopark amaclı imar planı tadüatmdan" sadece bir "bügi olarak" söz edılıyor. Ayru imar planı tadilaünın 1983 yılında Da- mştay'ca da onaylanmış olduğunun ise "vurgu- lanmadığı" kararda, cami ve çarşı projesi lalebı için şu değerlendirme yapılıyor: "406 ada, 1 parselde korunması gerekli mak- semin bulumnası nedeniyle öncelikle maksemin sualü bağlantı kanallarının araştınlarak ortaya çıkacak buluntulann rökvesinin hazırlanmasına ve Ogfli kuruluşlar arasında mülkiyet açsından aniaşma sağlanarak. söz konusu yere ait tek bir proje ile birUkte kurulumuza getirUmesine..." Aslında, imar ve koruma hukuku uzmanlan- na göre, Koruma Kunılu'nun imar plarundaki otopark karannı ve Danıştay'ın da aynı doğrul- tudaki kararlannı dikkate almadan, bu alana cami ve çarşı yapmak isteyen Vakıflar tdaresi'- nden belli koşullarda bile olsa "proje istemesi", yasal açıdan önemli sakıncalar içeriyor. Çünkü her türlü projenin, "yürürlükteki imar planı koşuüarına göre" düzenlenmesi, eğer fark- h amaçlı bir projeye olumlu bakılacaksa o za- man da öncelikle yine imarplanını değiştirmeye dönük karar alınması gerekiyor. Oysa kurul, bunu önermeden cami projesi istiyor. Aynca, yine kurulun öne sürdüğü koşular arasmdaki "tarihi su bağlanülarınm" ortaya çı- Taksûn'deki Cumhuriyet Anıü. salt Kurtuluş Savaşı'nın değil, banşa, özgüriüğe ve demokrasiye rjağhuğın da en göçKi kentsei amgea oWu. Şimdi bu simgeye "şeriatçı bir rakip" getirihnek isteniyor. kartılması durumunda da bu parsellerde artık "otopark bile yapılamayacağı" yine konımacı çevrelerin ortak görüşü. Çünkü tarihi Taksim Maksemi'nin, İstan- bul'daki 18. yüzyıl "şehircüik kültürünü" yansı- tan bir "su mimarisi kompleksi" nıteliğiyle, salt yerüstündeki yapılanyla değil, "tüm sistemiyle" bir "açık müze" şeklinde korunup. gelecek ku- şaklara iletilebilecek "tek örnek" olarak saklan- ması gerekiyor. Bu nedenle kurulun salt "röle- veyle" yetinmesi de duyarlı çevrelerin haklı eleş- tirileriyle karşılanıyor... I...Ve27Mapt1994umudu Bütün bu gelişmelerden sonra, 27 Mart 1994 seçimlerinde Istanbul Büyükşehir Belediyesi ile Beyoğlu Belediyesi'nin Refah Partili yöneticile- re geçmesi, Taksim'e cami projesinin gerçekleş- mesi için yeni ve çok daha güçlü bir "umut kapı- suım"da ardına kadar açılmasına neden oldu. Seçimleri izleyen daha ilk haftalardaki söy- lemlerde yerini almaya başlayan Taksim'e cami "müjdelen", Beyoğlu Belediyesi Meclisi'ndeki 21.6.1994 tarihli toplanüda "meclis karanna" dönüştü. Refahb üyelerin yanı sıra ANAP'lı üyelerin de "ittifakla" katıldıklan Belediye Meclis Karan, Taksim Maksemi yanındaki 406 nolu imar adasmdaki "otopark" yazılı imar pla- nı koşulunun değiştirilerek, ayru yere cami. çar- şı ve otoparktan oluşan bir Taksim Camisi Kül- tiyesi'nin yapılmasını Büyükşehir Belediyesi'ne öneriyordu. Böylece 1981'den bu yana, yak- laşık 13 yıldır "almamayan" bir meclis karan, sonunda Beyoğlu Belediyesi'nden çıkmış ve "onay için" anakent belediyesine de sunulmuş- tu. Bu araştırmanın yayına hazırlandığı günler- de, Taksim'e cami projesine olanak sağlayacak imar planı değişikliğj konusu henüz Büyükşehir Belediyesi Meclis gündemine alınmamıştı. Bu- na karşın BaşkanRecepTayyipErdoğan'm"Ca- miye ruhsat vereceğiz ve temelini de Cumhurbaş- kanı Süleyman Demirel atacak" şeklindeki açı- klaması, hemen tüm gazetelerin ve Radyo-TV haberlerinin önemli konulanndan" biri olarak kamuoyuna duyurulmuştu. Bakalım, Taksim'deki tarihi maksem binası- nın bulunduğu imar adası, 1983 yılındaki Da- nıştay karan doğrultusunda mı; yoksa 1994 yıundaki Beyoğlu Belediye Meclisi karan doğ- rultusunda mı düzenlenecek? Bu sorunun yanıtı. Türkiye'nin "hukuk devle- ti" niteliğini de gösterecek. İSoııuç: Taksim'e cami projesinin özellikle 1970'ler- den bu yana yaşadığı "serüveni" belgelemeye çalıştığımız bu araştırmada, bu projeye bağlı olarak açığa çıkan "gerçekfcr''' şö>le özetlenebi- ür: 1- Projenin Anıtlar Kurulu gündemine "flk" gelişinin. MC iktidan dönemindeki "kanlı 1 Mayıs" olaylanndan 12 gün sonra, 13 Mayıs 1977 tarihli bir genel müdürlük yazısıyla ger- çekleşmesi dikkate değer. Bilindiği gibi 1977 katliamından sonra ülkedeki hemen tüm de- mokrat çevrelerce "1 Mayıs, Özgûrlük ve De- mokrasi Meydanı" olarak adlandınlan Taksim Meydanı, cami projesi girişiminin yanı sıra ileri- d güçlerin toplantı ve miting taleplerine de "sü- resiz" kapatılmıştı. 2- İmar ve İskân Bakanlığj'nın, yine MC dö- neminde ve Anıtlar Yüksek Kunılu'nun 1977*- deki karanna dayanarak, imar planını "eami yeri" olarak değiştirip. "re'sen" onaylaması. bu projeye 12 Eylül 1980 öncesindeki Demirel Hü- kûmeti'nin desteğini gösteriyor. Yine Demirel'- in başbakanlığı döneminde ve 12 Eylül'e birkaç ay kala. proje alanındaki Ziraat Bankası'na ait arsalann da cami alanına katılması yönündeki Bakanlar Kurulu kararı, aynı desteğın bir başka belgesini oluşturuyor. 3- imar Planı'nın yeniden "otopark" haline dönüşmesi, 12 Eylül döneminin "atanmş" be- lediyesince ve aym dönemin İmar ve İskân Ba- kanlığYnca 1981'de gerçekleşiyor. Vakıflann bu plan değışikliğine karşı açtıklan dava ise Da- ntşta> 6. Dairesi nde geri tepiyor ve yüksek yar- gı, bılirkışi raporlanna da dayanarak "otopark kararım" 1983 yılında hukuken de tesciUemiş oluyor. 4- 1984-1989 yıllanndaki Dalan döneminde önce yeşil ışık yakılan cami projesi, daha sonra 1987-88 yıllanndaki Taksim Meydanı Kentsei Tasanm Projesi yanşmasına takılıyor. Yanş- manın hem içeriğinde. hem de sonuçlanmasın- da camiye yer verilmemesi. Dalan'h yıllann da ruhsat alınamadan geçmesine neden oluyor. 5-1989-1994 arasındaki Sözen döneminde ise umutlan iyice kınlan Taksim Camisi girişimci- len. 1992 yılında özel bir vakıf kurarak çok sayı- da ünlü işadamı ve politikaadan oluşan bir "baskı grubu" yaratıyorlar. Ne var ki bu örgüt- lenme de sonuç getirmiyor ve Taksim Maksemi bıtışığindeki proje alanı. 27 Mart 1994 yerel se- çimlerine dek "otopark sahası" olarak kalıyor. 6- Bu arada İstanbul 1 Nolu Koruma Ku- rulu'nun 1993"te aldığı ve cami projesini "red- detmediği" karanyla, Beyoğlu Belediye Mec- lisi'nin Refahlı ve ANAP'lı üyelerin ittifakı içer- sinde aldığı 21.6.1994 tarihli imar planı değişik- liğj karan ve Anakent Meclisfnde de bu kez ANAP ve DYP'li üyelerin kaühmıyla alınan 22.7.1994 tarihli "onay" karan Danıştay'ın 1983 yılındaki karanna ve bu karara ışık tutan bilirkişi raporlanna ters düşüyor. Bu nedenle Taksim'e cami projesi, önümüzdeki günlerde önemli bir "hpkuksal tartışmaya"da yol açabi- lecek bir nitelik taşıyor... Bütün bunlann yanı sıra, yine Taksim'e cami projesinin diğer bir önemü özelliği de hiç kuş- kusuz aym anda bir "rant projesi" olduğudur. Gerek Vakıflar İdaresi. gerekse Taksim Ca- misi Vakfı. 1977'den bu yana süren girişimle- rinde hep bir "Cami ve çarşı külliyesi" projesini gündeme getiriyorlar. Bu vönde hazırlanan mi- mari tasanmlann tümü de yine "çarşılı cami" şeklinde projelendirilmiş durumda. Bu fikrin kökeninde. elbette ki Taksim'in önemli bir "ticari potansiyele" sahip olması ve "caminin sayesinde" ruhsat alınabilecek bir çar- şıdan oldukça yüksek rantın elde edilebileceği gerçeği yatıyor. Yani İslami çevrelere hem "din- sel ve ideolojjk bir hizmet". hem de cıddi bir "fi- nans kaynağı" yaratılması hedefleniyor. Projenin bu içeriği, özellikle vakıflara ait ol- mayan. ancak cami alanına katılması gereken parsellerle ılgılı "pazarlıklarm yajHİmasıiKİa"da büyük önem taşıyor. Örneğin Ziraat Bankası'- nın proje alanındaki parsellerine. "şube binası vermek" koşuluyla sahip olunmaya çalışılırken, belediyeye ait parsel için de Dalan döneminde yine "çarşıdan pay verilerek" çözümler aranı- yor. Sonuç olarak. Türkiye'deki şeriatçı kesimler, Taksimdeki "Zafer Anıtıyla" 1 güçlenen cumhu- riyet dönemi kimliğini. böylesine "rantiye içe- rikli" ve her yönüyle "siyasi amaçlar" taşıyan bir cami projesi ile zedelemek ve tersine çevir- mek istiyorlar. Anakent Meclisi'ndeki son karardan sonra ortaya atılan Lluslararası Proje Yanşmasr düşüncesi de bu amacı gizleme çabasından baş- ka birşey değil. Çünkü eğer yanşma açılacaksa bunun öncelikle caminin "yer seçimi" konu- sunda en doğru karann verilmesini de içerecek şekilde düzenlenmesi gerekiyor. Daha yerinin seçiminde bile bir kentin tarihini ve uygarlık de- ğerlerini çiğnemeyn göze alan bir proje, ne yapılırsa yapılsın sonuçta "İstanbul'un bağnna saplanan hançerlere" bir yenisini eklemiş ola- caktır... Bu nedenle Taksim'e böylesi bir "spekülatif cami" değil, ancak 4t taıih ve uygariık" yakışır. Taksim Camisi projesi ise dünya mimarisine eş- siz örnekler kazandımuş Osmanlı uygarlığı- ndaki "İstanbul duyarulığına" bile sahip değil. Eğer öyle olsaydı kentin en değerli alanına ve elde kalan son "su mimarisi" zenginliğinin tam ortasına siyasi beklentiler ve rant için bu denli ısrarla göz dikilmezdi... BİTTİ Güneş Gürseler, Anadolu Hareketi'nin amaçlannı anlattı: Birkşmezsek seçmen,solıı tasfiyeedecek• Türkiye'deki kitle partilerinin, çıkar farklılıklanyla bölünmelere uğrayarak halktan uzaklaştığını söyleyen eski SHPTekirdağ Milletvekili Güneş Gürseler, ""Seçrnenin kitlesel desteğini yitiriyoruz. İsmine, kimliğine, ideolojisine, örgütüne güvenen bir parti oluşturmak zorundayız" dedi. IŞIKKANSU ANKARA - Solda birlik için oluşturulan "Anadolu Hareke- ti"nde yer alan, eski SHP Te- kirdağ Milletvekili Güneş Gür- seler, Türkiye'de kitle partileri- nin. çıkar farklılıklanyla bö- lünmelere uğrayarak halktan uzaklaştığını, seçrnenin kitlesel desteğini yitirdiğini belirtü. İsmine, kimliğine, ideolojisine. örgütüne güvenen bir parti oluşturmak zorunluluğuna de- ğinen Gürseler, bunun solda bir dördüncü parti olmaması gerektiğini ifade etti. Gürseler, Anadolu'nun ayakta olduğu- nu, önüne çıkan ilk sağlam yapıyı değerlendireceğini ak- tardı ve "Şu andaki partilerle olmaz diyerek kenara çekilir- sek sosyal demokrat ve demok- ratik solcuları, Türk seçmeni. siyasi hayattan tasfiye edecek" dedi. Gürseler, Cumhuriyet'in sorulannı yanıtlarken Anado- lu Hareketi'nin, bütün koşul- lann, sosyal demokratlann do- ğal tabanını genişletirken seç- menin sosyal demokrat parti- lere desteğinin giderek azal- masının önüne geçme arayışıy- la ortaya çıktığıru söyledi. Solda temiz' birlik Sosyal demokrat ve de- mokratik sol 3 partinin yapı- lanndaki bozukluklardan, eksikliklerden endışesi olan vatandaşlann. üç hastalıkh yapının bir araya gelmesinin sağlıklı bir sonuç vermeyeceği- ni düşündüklerine dikkat çe- ken Gürseler, şöyle konuşıu: "Bizim dûşüncemiz, üç ayn partiyi, bütün eksiklikleri. hastalıklan ile bir araya getir- mek değil, temizlenmiş şekliyle bütünleştirmek. Bu \apılırken. üç parti de eksikliklerinden. belki bir anlamda fazlalıklan- ndan annarak yeni. çağdaş bir yapılanma\la toparlanacaktır. Bugün Türkiye'de. kitle partile- ri, dünyanın geçirmekte olduğu hızlı değişün karşısında eski güçlerini yitiriyorlar. Çünkü sağda ve solda. kitle partileri- nin, tabanın hı/la değişimi so- nunda çıkar farklılıklanyla bö- lünmetere uğraması. halktan uzaklaşmasını, seçmenin kitle- sel desteğini kaybetmesini orta- ya çıkarıyor. Bu desteğini kay- beden kitle partileri, sadece çı- karlaruu düşünen bir politikacı snufının menfaat aracı olarak görülmeye başlanıyor toplum- da: Tabanda desteğini yitirnüş, tabanından uzaklaşmış bir siya- si parti. Ama yine polİtikacdar orada ve o politikacılar, bir kısı- rdöngü içinde." 'Partili kimliği unutuldu' Sağda ve solda parulerin, kendi kimliklerini gizleyip ya- şadıklan sıkıntılan unuttura- cak, arkalanna saklanabile- cekleri, başka alanlarda ba- şanlan nedeniyle toplumda bi- linen insanlan lider seçtiklerini ve yerel seçimlerde aday yaptı- klannı ifade eden Gürseler, "Partili kimliği, parti içinde de- neyim, emek hep unutuldu** dedi. Gürseler, ismine, kimliği- ne, ideolojisine, örgütüne gü- venen bir parti oluşturmanın zorunlu olduğunu söyledi. Tasfiye olacağız Bugünkü kötümser tabloya bakarak "Bunlarla oünaz" diyerek kenara çekilmenin an- lamı olmadığını dile getiren Gürseler. "Eğer böyle bir dav- raıuş seçilirse, sosyal demokra- siyi ve demokratik solu Türk seçmeni, Türkiye'nin siyasal hayatından tasfiye edecek. Onun için, bugünkü yanbşlara, komikliklere sddırmadan sağduyusuna inandığımız, işin gerçek sahibi tabandald sosyal demokratları, yeniden umut- landırmak, he>ecanlandırmak >e kendine güvenir hale getir- mek zorundayız. Taban, bu işe sahip çıkarsa bugünkü köhne- miş ve çürümüş yapüanmayı aşacaktv" dedi. Tabanın. artık üç partinin li- der kadrosundaki. birleşmeyi istiyor gibi görünerek, ashnda birİeşmeye engel olan davranı- şlardan daha yüksek sesle şika- yet etmeye başladığını aktaran Gürseler, şöyle devam etti: "Parlamento, 1980 sonrası- nda parlamentoru, demokrasi- nin kurumlaşması için üzerleri- ne düşeni \apmadı. Sosval de- mokratlar, 1980 sonrasında te- mel hedeften hareket ettiler. SODEP kuruldu. SODEP-HP birleşmesi sağlandı, SHP oluşturuldu. Bu birleşme süreci- ne hiçbir zaman Bülent Ecevit katılmadı. Sonunda bu süreç, CHP'nin açılmasıyla tamam- landı. Fakat, tamamianan sü- reçte gelinen nokta başarı değil, başansızlıktır. Sosyal demok- rat bütünlesmeyi sağlaya- madık. Bu başansızlıktan payımız olduğu gerçeğini kabîıl edip emekçiden, aydından, sosyal demokrasiye inanmts insandan, bütün güzelliklerini ve değerle- rini ho>ratça kullandığınuz bu ülkeden ve halkımızdan özür di- lemeliyiz. Basaramadık, çok bölündük, çok kavga ettik, çok üretmedik. çok çalışmadık. Bu taUo karşısında sorumlulumu- zu görüp özür dilemeli ve geçmi- şin hatalanm yapmamak üzere yeni bir yapuanmayı ortaya ko)inalıyız." Hedeflerinin üçlü yapıyı dörde çıkarmak olmadığını vurgulayan Gürseler. "Saym Ecevit'in dediğinin aksine. seç- men, sandıkta birleştinne gibi bir kaygıyla hareket etmiyor. Seçmen, "Eğer siz aklıruzı başınıza almazsanız, ben sos- yal demokrasiden desteğimi çekiyorum. sizle uğraşmayı bırakıp sizin temsil ettiğiniz sosyal demokrasiden desteği çekiyorum' diyor. Şimdiki he- def, bu üçlü sağlıksız yapıyı teke indirerek, sağlıklı bir hale geörmek" diye konuştu. MHP'likadrolarla ters düştü BelediyeBaşkanı Kilis'iterketti AHMETBARUTÇU KİLİS - MHP adayı olarak girdiği 27 Mart seçimlerinde Kilis Belediye Başkanı seçilen Dr. Burhan Kerküklü, beledi- yedeki MHP'li kadrolarla di- yalog kuramadığjru belirterek ilçeden aynldı. Eskişehir'e git- tiği belirlenen Kerküklü, gere- kirse istifa edip bir daha Kilis'e dönmeyebileceğini söyledi. Başkan seçildikten sonra be- lediyenin fıilen işgal altına alın- mak istendiğini kaydeden Bur- han Kerküklü şöyle konuştu: "Belediye Başkanltğına seçil- dikten sonra kendi kadromla bir türlü gerçekçi diyalog kura- madım. Onlar hep ayn telden çalıyorlardı. Ben Kerkük Türk'üyüm. Dış Türkleri Tür- kiye'de en iyi MHP savunduğu için bu partiye girdim. Hiçbir zaman partinin ilkelerine karşı çıkmadım. Ancak Belediye Başkanı seçildikten sonra bazı daire müdürlükleri, bu partinin, tabiri caizse kurmaylan tara- fından adeta paylaşddı. Son olarak zabıta amirimiz bir me- murunu dövdü. Zabıta amirinin görevden alınması için talimat verdim. Bu defa zabıta amiri bana gekrek kendisinin Kilisli olduğunu, gitmesi gereken biri varsa benim gitmem gerektiğini söyledi. Evimin eşyalaruu da alarak Kilis'ten aynlıyorum. Genel Merkez'e giderek Genel Başkan Alparslan Türkeş'le gö- rüşeceğim. Olumlu bir yanrt alamazsam bir daha görevime dönme) ebilirim. Şu anda İlçe Başkanımız İsmail Mısırlı gö- reve vekalet etmektedir.** Başkan Burhan Kerküklü'- nün 28 temmuzda Kilis'ten aynlmasının ardından MHP Genel Başkanı Alparslan Tür- keş ile Ankara'da görüştüğü, Türkeş'in de geçen pazar günü, MHP Ilçe Başkanı ismail Mısırlı ile zabıta amiri. Yusuf Kanb'yı Ankara'ya çağı- np uyardığı öğrenildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear