18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 EYLÜL 1991 KÜLTÜR-SANAT CUMHURÎYET/7 TİYATRO Tıyatrocu'nun provalan başladı I Kiiltür Servisi — Gülriz Sunıri'nin yazıp IşıJ Kasapoğlu'nun sahneye koyduğu "Tiyatrocu" adlı oyunun provalan başladı. Tiyatro oyuncusu bir kadının meslek ve özel yaşamından kesitler sunan oyun kasım ayında sahnelenecek. Gülriz Sururi'nin 'tiyatro mutfağını seyirciye göstermek amacıyla' yazdığı oyunda Nuran Oktay, Ismet Üstekin, Güven Kıraç, Duygu Ankara, Can Dirim, Buket Dereoğlu, Levent Yılmaz, Dilaver Uyanık, Gülriz Sururi, Behiç Aksoy, Filiz Coşkuner, Yaman Okay, Naci Taşdöğen, Gökhan Içöz, Zühal Gencer, Mireh Akalın, Haluk Toksöz ve Nejat Öğünç rol alıyorlar. Kostümlerini ise Naz Erayda hazırhyor. Beyoğlu Karaca Tiyatrosu'nda sahnelenecek 'Tiyatrocu', Zuhal Olcay'ın Tiyatro Studyosu'yla dönüşümlü olarak izlenecek. KARİKATÜR Sedat Simavi Odülü • ANKARA (Cumhuriyet Burosu) — Hürriyet gazetesince düzenlenen 9. Simavi Karikatür Yanşması'nda dereceye girenlere ödulleri dün akşam Resim Heykel Muzesi'nde düzenlenen torenle verildi. Yanşmada birinciliğe Turk karikaturist Ali Şükrü Fidan'ın yapıtı değer göruldü. Ödül törenine Başbakan Mesut Yılmaz ve eşi Berna Yılmaz ile Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngor özden, Maliye ve Gumrük Bakanı Adnan Kahveci, Kultur Bakanı Gökhan Maraş, devlet bakanlan Mustafa Taşar ve Imren Aykut, YÖK Başkanı Ihsan Doğramacı, Ankara Anakent Belediye Başkanı Murat Karayalçın, TRT Genel Müdüru Kerim Aydm Erdem ile çok sayıda davetli katıldı. Yarışmanın birincisi AJi Şültrü Fidan, odülünü Başbakan Mesut Yılmaz'dan aldı. Işitme engelli olan sanatçı, "Bütün dunyada kötulüklerin yok olmasını istiyorum" diye konuklan selamladı. Yanşmada ikinciliği Sovyet sanatçı Vladimir Nenashev, üçüncülüğü de Rumen karikaturist Florian Doru Crihana aldı. SİNEMA Guinness'e ödül • LONDRA (Reuter) — Ingiliz aktörü Sir Alec Guinness, pazar günü, sanat yaşamının 50. yılı nedeniyle tngiltere'nin en önemli film ödüllerinden birini aldı. Kendisinin "en iyi" olmadığını söyleyen 77 yaşındaki alçakgönüllü aktör, sahne ve sinemada oynadığı rollerle biıyuk başarı ve şöhret kazanmıştı. Önemli filmleri arasında, Kwai Köprüsü, Yıldız Savaşları ve Arabistanlı Lawrance bulunuyor. Sanatçı son yıllarda kariyerini televizyonda canlandırdığı karakter rolleri ile surdürmüştü. Ingiliz Film Enstitüsü, Guinness'e ödülıinü önemli bir sanatçı topluluğunun katıldığı bir törenle verdi. MÜZİK 'AJtııı Olnrnş Kanatlan Düşünün' • Kiiltür Servisi — Ayşegül Yeşilnil ve Nezih Yeşilnil Beyaz Güvercin Şarkı Yanşması'nda finale kalan 15 sanatçı arasında yer alıyor. Her ıki şarkıcı yanşmada "Altın Olmuş Kanatlan Dıişünun" adlı parçayı seslendırecek. Parçanın aranjöru ve orkestra şefı Neşet Ruacan. Beste Nezih Yeşilnil'e, sozler Ayşegül Yeşilnil'e ait. Nezih Yeşilnil 1952 yıhnda Bursa'da doğdu. 1980 yılında Emin Fındıkoğlu ile beraber kontrbas çalmaya başladı. 1986 yılında Istanbul Caz Dörtlüsü ile Romanya'da Sibiu Caz Festivali'ne katıldı. Tuna Otenel ve Neşet Ruacan orkestralannda çalıştı. Halen Neşet Ruacan Orkestrası'nda çalıyor. Ayşegül Yeşilnil ise 1959 doğumlu. 1987 yılında caz sarkılan söylemeye başladı. Müzik yanında resim çalışmaları da yaptı. Halen eşi Nezih Yeşilnil'le profesyonel çalışmalannı yurütüyor. GEZI Boğaziçi yalıları I Kültür Servisi — Tarih ve Toplum Dergisi'nin kültür gezileri çerçevesinde 22 eylül gunü Boğaziçi yalılan gezilecek. Gezinin rehberliğini Doç. Dr. Murat Belge üstleniyor. Deniz motoru ile yapılacak gezide sırası ile Dolmabahçe Camii, Dolmabahçe Sarayı, Ortaköy Bebek, Emirgan Camii, Şerifler, Kuzguncuk Fethi Ahmet Paşa, Sadullah Paşa, Hekimbaşı Salih Efendi yalılan, Küçüksu Kasn, Amcazade Hüseyin Paşa Yalısı, Kıbnslı Mehmet Emin Paşa Yalısı, Kont Ostrorog yalısı, Beykoz Kasn, Beylerbeyi Sarayı ve Camii ziyaret edilecek. BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ MESLEK YÜKSEK OKULU ELEKTRONİK PROGRAMI BİLGİSAYAR KURSLARI Universitemız Meslek Yüksek OkuJu Elektronik Progranu tarafın- dan 1991-1992 eğitim döneminde halka açık ve tamamen uygulama- h olarak yapılacak olan bilgisiyar lcurslan aşağıdaki gibıdir. Baslangıç tarihleri: Hafta içi : 7 Ekim - 27 Kasım 1991 Hafta sonu: 5 Ekim - 24 Kasım 1991 Bilgisayar programlama kurslan: En az lise veya dengi okul mezunları bu kurslara katılabilir. Programlamaya giriş ve temel basic komutlan (GW Basic) 2 ay 1leri Basic (Dos işletim sisterni ve dosyalaraa komutlan) 2 ay Lotus 123 (tablo analizi ve paket program uygulamalan) 2 ay Dbase III (verı tabanı yönetımi sistemi ve uygulamalan) 2 ay Not: llgüi kurslara müstakil dönemler seklinde devarn edilebildiği gibi her kursun bitiminden bir hafta sonra diğer kurslar başlamak- ladıı. Not ortalaması uygun olan öğrenciler bütün kurslara devam edebilirler. Bilgisayar teknikleri kurslan: En az lıse mezunlanmn katılabileceği bu kurslarda elektronik ko- nusunda ön bilgileri olanlar tercih edilir. Hardware I (Bilgisayar teknikleri 1) 2 ay Hardware II (Bilgisayar teknikleri II) 2 ay Hardware III (Bilgisayar bakım ve onanm kursu 2 ay Kayıt içın: 2 adet fotoğraf ve en az lise veya dengi okul bitirme belgesi gerekmektedir. Sertifika: Kurs sonunda verilen inıtihanda başarılı olanlara serti- fika verilmektedir. Adres: Boğaziçi ümversitesi Meslek Yüksek Okulu Elektronik Bö- lümü Kuzey Kampüs Eğitim Teknolojisı Bınası B Blok Girış Katı R. Hisarüstü - tstanbul Tel: 163 63 66 veya 163 15 00 (santral) 360/760 Basın: 34662 Abdilpekçifılmi TJzlaşma'nın gençyönetmeni Oğuzhan Tercan: TeröK, insanlık sorunu"Uzlaşma"nın galası bu akşam 21.00'de Beyoğlu Dünya Sineması'nda. Yönetmeni Oğuzhan Tercan, "Uzlaşma"da, Abdi İpekçi'yi yaşayan bir kişilik olarak ortaya koymakta güçlük çektiklerini, onu bir tragedya kahramanı olarak algıladığını söylüyor. Kiiltür Servisi — Gazeteci ve yazar Abdi tpekçi'nin öldürülu- şünden ve düşuncelerinden yo- la çıkılarak gerçekleştirilen "Uzfaşma" adlı fılmin galası bu akşam 21.00'de Beyoğlu Dünya Sineması'nda. Yapımcılığını Belge Film adına Sabahattin Çetin'in üstlendiği "UzJaşma" da başrolleri Nur Sürer, Halil Ergün ve Berhan Şimşek payla- şıyorlar. Müziğini Zülfü Liva- neii'nin hazırladığı filmin gö- rüntü yönetmeni ise Aytekin Çakmakçı. "Uzlaşma"nın 28 yaşındaki yönetmeni Oğuzhan Tercan, Iz- mir 9 Eylül Üniversitesi Sinema- TV Bölümü mezunu. "Uzlaş- ma", 2 yıldır reklam fılmi yö- netmenliği de yapan Tercan'ın ilk uzun metrajlı filmi. Antalya Film Festivali'ne de katılacak olan "Uzlaşma"nın genç yönet- meni, bu ilk yapıtını nasıl ger- çekleştirdiğini anlattı. — Abdi ıpekçi yakın dönemi- miziıı bir kişiligi. Ipekçi'nin dü- şuncelerinden yola çıkılarak se- oaryolastınlnuş bir filmi çekme- nin sizce dezavantajlan var mı? Bazı tabulardan söz edilebilir mi? — Sözgelimi, Ipekçi'nin aile- sini filme katmaktan çekindim. Böyle bir projeyi gerçekleştirir- ken çevrenin baskısım şu ya da bu biçimde duymamak müm- kün değil. Ipekçi'nin yakın çev- resi bizden hep görmek istediği şeyi bekliyor. Sonuçta, İpekçi, idealize edilmiş bir kişilik olarak YARATICILIGIN ÜLACI ZAMAN VE PARA— "Uzlaşma"nın 28 yaşındaki yönetmeni Oguz- ban Tercan'a göre, yaratıcılıgın en büyük ilacı zaman ve para. YaralıcıJık zaman ve para ile eşgii- dUm halinde. (Fotograf: MUHARREM AYDIN) ortaya çıkıyor. Yaşayan bir ki- şilik olarak ortaya koymakta güçlük çekiyoruz. — Filmde başka yaşayan bir kişiJik var mı? — Mehmet AM Ağca. Bana ilk gelen senaryoda Ağca tiple- mesi yoktu. Onu senaryoya na- sıl sokabilirim diye düşündüm. Bir aktöru işin içine katarak so-% runu çözmeye çalıştım. — Ipekçi'ye nasıl bir yakla- şım söz konusu? — İpekçi bir tragedya kahra- manıdır. Ben Öyle algıladım. Bu yuzden, terör olgusuna ağırlık- lı olarak yer verdim. ipekçi ci- nayeti de sadece bu olaylann bir uzantısıydı. Ince aynntılan olan bir cinayetti. Asla yaşamış bir İpekçi'nin peşine düşmedim. Benim için İpekçi sadece fılmin bir kahramanı olarak önemliy- di. Çevresinin tamdığı bir İpekçi portresi çizmek beni hiç ilgilen- dirmiyordu. O dönemde birçok kişi öldüruldü. Abdi Ipekçi'de olduğu gibi açıklanmayan bir- çok cinayet var. Seyircide ya- şatılabilecek bir duyguyu göz önünde bulundurdum. — "Uztaşma"da nasıl bir se- yirci kitksini hedeflediniz? — Tamamen Türk seyircisi- ni göz önünde bulundurdum. Terör, surekli Türkiye'nin gün- deminde bir sonın. Önemli olan, gençlerin teröre kendileri- ne söylendiği gibi değil de bir- çok kanaldan bakmalarını sağ- lamak. Terörle mücadele milli- yetçilikle ilgili bir sorun değil, bir insanlık sorunu. — Reklamdan gelen bir yö- netmen olarak birçoklannca Yeşflçam diye adlandınlan sine- mayla tanıstıgımz söylenebüir mi? — Yeşilçam deyimi, Yeşil- çam'ın dışındakiler tarafından yaranlrruş bir deyim. Içinde hor- görü ve küçük gönne taşır. Ben sinemacı olarak çalıştım. Sine- macılar için bu tür kategoriler anlamsızdır. Ikide bir ilaç olsun diye ortaya atılan "Yeni Sinema", "Genç Sinema" sıruf- landırrnalan da surekli yapılan şeyleri sözde kalıplara sokmak- tan başka işe yarama-z. Bunu Yeşilçam denilen yerdekiler de çok iyi bilir. Onlar zor koşullar- da saygıdeğer, iyi niyetli, alçak- gönüllü iş yaparlar. Kendimi onlardan farklı görmek gibi bir düşüncem yok. Hepimiz aynı havayı soluyoruz. — Peki, bu noktada sizce önemli olan ne? — Bu piyasada her insan kar- lığım elde edebileceği bir yatı- uin yapıyor. Önemli olan kar- şılıktır. Benim için önemli olan, filmin hasılatıdır. Bu çark dön- sun diye her fılmm kendi mali- yetini katlayarak dönmesini is- terim. Turkiye'de en iyi ciro yapmış fıhn 3.5 milyarla bir Amerikan filmiyken ("Evde Tek Başına"), 3.5 milyar yatı- rıp bir Türk rılmi yapmamn karşılığı nedir? Turkiye'de sine- madan elde edilebilecek kâr bel- lidir. Keşke yüksek bütçeli Füm- ler yapılabllse. Bu uluslararası ilişkilere bağlı. Sonuçta, sine- ma, sanattan önce bir iştir. — Yaratıcılık ne anlam taşı- yor sizin için? — Yaratıcılığın benim için bir tanımı yok. Buna ister düşunce deyin, ister teori, aforizma de- yin, ister formül üretmek deyin, isterse düş kurmak. Yaratıcılı- ğm en buyuk ilacı zaman ve pa- ra. Yaratıcılık, zaman ve paray- la eşgüdüm halindedir. Yaratı- cılığı sözgelimi duşlerin canlan- dınlması olarak ele aldığınuzda, kurduğun hayalin maddi karşı- lığı yoksa ne yapabilirsin? Bu- gün Amerika'da en duşük büt- çeli filmin maliyeti, 10 milyon dolardan asağı değil. Biz hayal taciriysek hayal kuranz ve bu- nu gerçekleştirmeye bakanz. Ne sihirbazız, ne de tann. — Festivallere nasıl bakıyor- sunuz? — Festivaller, sozünu etiiğim pazarlamanın bir aracı olarak önemli. Festivallerin yanşmalı bölümlerini de bir atletizm şam- piyonasında ayırmak lazım. Bunlar değerlendirme yarışma- larıdır ve değerlendiricisine gö- re değişir. Bir gelenek sürsun di- ye adı konmuştur. Dunyanın en hızlı koşan adamı Caıi Lewis'- tir, ama dünyarun en iyi filmi "Kurtlarla Dans" değildir. Fes- tivaller bir portfolyo anlamım taşır ve filmin ticari başansım etkiler. Sonuçta, film, pazara sürülen bir ürundur. Dergilerde Rimbaud çıkarması EDEBİW DERGİLERİ ARASINDA REFtK DURBAŞ 3. arih. ideoloji, medya: Günümüzde şiirin durumu ya da 'DüşJer' dergisinin sunuşuyla söylersek "Giincel tarih ışıgında şiirin durumu." 'Düşler' bu ay çıkan ikinci sayısım bu 'durum' üzerine yoğunlaştırmış. Ataol Behramoflu, Özdemir İnce ve Ebubekir Eroglu tarih, ideoloji, medya duzleminde şiirin durumunu bir soruşturma çerçevesinde ele aürken Tuğrui Tanyol, Adnan Özer, Zeki Coşkun ve V.B. Bayrıl da yazılarıyla katkıda bulunuyoriar. Günümuzün 'hıziı' yaşanan tarih sürecinde üzerinde durup düşunulmesi, tartışmalar yapılması gereken bir konu 'şiirin durumu.' özellikle sairler açısından. Behramoğlu'nun de>işiyle 'kendisi olarak kalmak' diye tek seçeneği kalan şiirin... 100. ölüm yılında Rimbaud Bu yıl Arthur Rimbaud'nun 100. ölüm yılı. (Kimi iergilerin yazdığı gibi yıldönümü' değil.) Rimbaud'nun 'Cehennemde Bir Mevsim' ve 'Dluminations' adlı yapıtlan Özdemir Ince'nin çevirisiyle geçen ay yayımlanmıştı. Bu ay dört dergi, sayfalannı Rumbaud'ya açmış: 'Argos', 'Variık', 'Hürriyet Gosteri' ve 'Düşler.' Varhk ve Hürriyet Gosteri Rimbaud'yu Özdemir Ince'nin bir yazısıyla anarken Argos ve Düşler, özel VertameHn çizimıyle Rtmbaud bölumler düzenleyip şiirlerinden bol örnek de vermişler. Argos, tnce'nin kitabından iki yazısını aktanrken buna Stefan Zweig'in Rimbaud üzerine bir yazısını eklemiş Ahmet Cemal'in nefis çevirisiyle. Düşler'de ise Rimbaud yazısı üstündeki imza: Osman Çakmakçı. 'İçtenligin izinde' "Edebiyat üninünde aranacak. bulununca şapka çıkartılacak nitelik, 'ictenlik' degil, 'sahidJik'tir. tçten olmayış değil, sahtelik' degerden duşurur bir yapıtı." Füsun Akatlı Argos'ta bu kez 'ictenlik' üzerinde yurütüyor denemesini. Akatlı, deneme ve günlüklerde, öyku ve romanlarda içtenliğin izini sürerken Tomris Uyar'dan Salâh Birsel'e, Sait Faik'ten Selim Üeri'ye kimi yazarlanmız için, onların kimi özelliklerinin de altını çiziyor. Kısa, öz, önemli ve vurucu. Denemenin nasıl olması ve nasıl yaalmasmı gösteriyor Akatlı bir yandan da... Görevi sormak "Sormaktır benim gorevim, yanıt vermek degil." Boyle diyor bu yıl içinde yitirdiğimiz Mas Frisch. Ülkemizde de güncesınden oyunlarına ona yakın yapıtıyla tanınan Frisch üzerine gerek kendi kaleminden, gerek yerli ve yabancı yazarlardan derlenen bir seçki Hürriyet Gösteri'nin bu ay okurlanna armağanı. Özellikle Frischseverler için bir kaynak... Başka 'anma'Iar Söz 'anma'dan açılmışken şunları da sıralayabiliriz: MUİiyet Sanat Dergisi' doğumunun 730. yılında La Fontaine'i anıyor. La Fontaine'in yaşamı ve sanatıru tanıtan bir yazının yanı sıra bizce asıl önemlisi Konıır Ertop'un 'Bizde ve Doguda Hayvan Masalcıkları' başlıklı incelemesi. 'Kıyı' dergisi ise özel bölümünu bizden bir şaire ayırmış, Nabi Üçüncüoglu'na. Ama Kıyı, Üçüncüoğlu üzerine yazılardan çok, onun şiirlerine ağırlığını koymuş şiirlerini gün ışığına çıkarma kaygısından olsa gerek. Şiiri okumak 'Adam Sanat'ta Mehmet H.Dogan şiirin kıyılarında dolaşırken bu kez uğrak yeri 'bir şiiri okumak.' Doğan'ın, yazısını şu soru üzerine temellendirdiği söylenebiUr: "Şiirin bütünü müdür bize onu yeniden okutan, yoksa bellegimizde bir tiirlü yitmeyen bir imge mi?" Doğan, yazısını şiir orneklerine dayandınrken yeni sorular da soruyor. Okurlann değil, şairlerin, asıl onlann üzerinde durup düşüneceği sorular: "Bir şairin çok sevilen, çok bilinen. neredeyse bir yaşam boyu donup dönüp okunao şiir ya da şürteri, şairin öteki şiirlerini. giderek sanatını saglıklı biçimde degerlendirmemizi önlemiyor mu?" gibi... Dergileri masamın üzerine serince bu ayın bir başka özelliği de çıktı ortaya. 'Ysuılı Gunkr'de Behçet Çelik Sait Faik'in 'Lüzumsoz Adam'ım, Afşar Timuçin Daglarca'nın 'Çocuk ve Allah'ım ele alırken Altay Öktem Orhan Veli'nin şiirini konu edinmiş/Türk Dili Dergisi'nde Kemal Bek Anayurt Oteli'nin 'Zebercet'i çevresinde Yusuf Aülgan'ın, Adam Sanat'ta Vecihi Timuroglu Ahmed Arif'in, Kıyı'da Bekir Semerci Bedri Rahmi Eynboğlu'nun Milliyet Sanat'ta Gültekin Emre Abbas Sa>ar'ın, Zeynep Avcı Güzin Dino'nun 'İnsancü'da Yusuf Çotuksöken Kemal Demiray'ın dunyalarına eğilmişler. Hürriyet Gösteri'de Tank Dursun K.'nın 'Yazariar Külhanı: Orhan Kemal' yazısı ise bu çerçeve içinde gerçek bir şölen. İki aylık şiir dergisi 'Sombahar', 7. sayısıyla ikinci yılına başladı. İki aylık da olsa bir şiir dergisinin süreklilik kazanması şiir adına oldukça sevindirici. Sombahar, bu sayısım Orhan Alkaya'dan Şahbender Korkmaz gibi kimi genç şairlere ayırmasının yanında üç ayn şiir dosyasıyla da ilgiyi çekiyor. Bu sayının özel bölümünün konuklan Metin Celai, Liku Tamer ve Kavafis. Şairler/şiirler Adam Sanat: Gülten Akın 'Kıyamet', Cevat Çapan 'Senin llkokullann'. Hürriyet Gosteri: îlhan Berk 'Su Saati', Tuğrui Tanyol 'Oda Miizigı", Seyhan Erözçelik 'Ceza'. Sombahar: Orhan Aikaya 'A! Etika', Akgün Akova 'Pepetye'. Düşler: Hilmi Yavuz 'dağınık sonnef, Özdemir İnce 'Günler ve Günler'. Ve bir oykü: Selçuk Baran 'Sen, Ben ve Diğerieri.' Gökhan Manış, Turneler turistik değiV diyen CSO müdürünü görevden aldı Bakanın görevden aldığı ilk müdürANKARA (Cumhuriyef Bürosu) — Kültür Bakanı Gökhan Maraş "basına demeç verdigi" gerekçesiyle Cumhurbaş- kanhğı Senfoni Orkestrası (CSO) Müdu- rü Hasan Hüseyin Akbulnt'u görevden aldı. Akbulut'a geçen cuma günü "gö- rfllen lüzum üzerine" görevden alındığı bildirildi. Kültür Bakanı Gökhan Maraş, Cum- huriyet'e verdiği demeçte CSO ile Dev- let Opera ve Balesi'nin yurtdışı turnele- rini "turistik gezi" diye nitelemişti. Bu- nun üzerine Akbulut, Bakan Maraş'ın sanat kurumlanna bakışım eleştiren bir demeç vermişti. Maraş, göreve geldikten hemen sonra bir genelge yayımlavarak bakanlığa bağlı genel müdur ile sanatçılann basına de- meç vermesini yasaklamış, CSO ve Dev- let Opera ve Balesi'nin bazı yurtdışı tur- nelerini de tasarruf tedbirleri gerekçesiy- le iptal etmişti. Bu genelgeye karşın, ba- sına demeç veren Akbulut, görevden alınmasının yanı sıra basına bilgi verdı- ği için de hakkında soruşturma açıldı. Kültür Bakanlığı çevreleri CSO mü- dürlerinin seçimle goreve geldiklerini anımsatarak Akbulut'un bakan tarafın- dan görevden alınan ilk müdür olduğu- nu belintiler. Uzun yıllar CSO Yönetim Kurulu'nda görev alan Akbulut, geçen mart ayında da mudürluğe seçilmişti. Akbulut'un görevden alınmasına neden olan değerlendirmesi şöyleydi: "Bizim halkla, basınla olan ilişkileri- miz sanatsaldır. Yıllık programlanmızı, etkinUklerimizi, konser turnelerimizi ba- zırlarken ve sunarken basın kanalıyla halkı bilgilendirmenin, yonımlayacagı- mız programlanmızın bir parçası oldu- gunu düşünuriiz. Buna yapmaktan ken- dimizi alıkoymamız diişunülemez. Bi- zim, sanatsal gorevimizi bırakıp, basın- da politika yapmamız beklenemez. Kaldı ki siyasal kadrolara bile bakış açımıs, onlann sanat ve bu kurumlara vaklası- mıyla çok yakından ügilidir. İngiltere ve Azerbaycan konser turneleri de Kültür Bakanlıgı'nca iptal edilmiştir, iptal ge- rekçesi bize yansıyan yanıyla, tasarruf düşüncesine dayanmaktadır. Kültür ve sanatta tasarruf yapılamayacagının en güzel ornegini daha 1926'larda büyük Atatürk vermiştir. Gene Türkiye Cum- huriyeti'nin kuruluşundan üç yıl sonra 1926'da orkestrayı Varna, Constanza, Odesa, Balum, Cenova, Trieste, Havres, Hamburg, Danzig, Anvers, Londra, Amsterdam, Stockholm'ü de içine alan geniş bir Avrupa turnesine gondermiş- lir. Bu çok anlamlı bir girişimdir, sayın bakanımızın, bu turneleri 'turistik gezi' olarak tanımlamasına ilişkin basında çı- kan beyanatı bizce, yalnış anlamanın ifa- desi olarak duşünulmektedir. Buna inan- mak istemiyoruz. Cumhurbaşkanlıgı Senfoni Orkesirası'nın bugüne kadar yurtdışına yaptıgı lurnelerden aldıgı fev- kalade olumlu kritikler ve getirdigi ses incelenirse, bunlann turistik gezi olma- dıgı kolavca anlaşılmaktadır." Hikmet Üaydın öldti • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Eğitimci, edebiyatçı Hikmet llaydın dün öldü. 1914 Muğla doğumlu olan llaydın, edebiyat öğretmenliği, lise mudürlükleri, müfettişük, TaJim Terbiye üyeliği ile Milli Eğitim Başmüsteşarlığı görevlerinde bulundu. 'Türk Edebiyatında Nazım' adlı bir yapıtı olan llaydın, özellikle divan şiiri ve Yunus Emre üzerine en yetkili edebiyatçı olarak tanmıyordu. llaydın'ın cenazesi, bugün Hacıbayram Camii'nde kılınacak öğle namazından sonra toprağa verilecek. 'Şemaki Evi' müze oldıı • BURSA (AA) — Bursa'nın Yenişehir ilçesınde, Osmanlı mimarisinin tek önıeği olarak nitelendirilen "Şemaki Evi" müze olarak halka açıldı. Türkistan'dan Yenişehir'e göç eden Şemaki-Zade ailesi tarafından 18. yüzyılda yaptırılan ve 1980 yılmdan bu yana restorasyonu devam eden 2 katlı Şemaki Evi'nin zemin katında taşlık, mutfak, kiler ve iki oda yer alıyor. Mutfak duvanna bitişik ahşap merdivenle çıkılan üst katta ise eyvanlı bir sofa ile sofaya açılan 5 oda bulunuyor. Bina, mimari özelliğinin yanı sıra ahşap oyma işçiliği ve boyama süslemeleriyle de ilgi çekiyor. Bursa Kültür Müdürlüğü yetkilileri, 1945 yılında kamulaştınlan ve Kültür Bakanlığı tarafından restore edilerek müze haline getirilen evde 2 yüzyü öncesi Osmanlı toplumunun bir kesitinin yansıtılacağmj bildirdiler. 4 \azdıklarımız ve • Kültür Servisi— Türkiye Yazariar Sendikası'mn yeni dönem etkinlikleri kapsamında "Konuk Akşamlan" başhğı altında eylül ayı boyunca bir dizi söyleşiye yer veriliyor. Yann Suna Tanaltay*ın "Yazdıklanmız ve Biz" başlıklı söyleşisi saat 18.30'dan itibaren izlenebilir. Konuşmanın sonunda Gülsen Tuncer çeşitli şairlerin yazdığı şiirlerden örnekler verecek. (Inibolu Sk. No: 67 Kat: 2 Setustü/Kabataş) Dağlarca Lspanvolca'da • MADRİD (Cumhuriyet) — Ünlü ozan Fazıl Hüsnü Daglarca'nın 27 şiiri, "Ante Luz" (ön Işık) adı altmda bir kitapta toplanarak Ispanyolca yayımlandı. "Papeles de Invierno" yayınevinin şiir dizisi içinde çıkan kitabın 29 adeti özel olarak numaraJanıp el dikişi ve ipek kâğıda basılmış bulunuyor. Kapağında özgün Türk motifleri bulunan yapıt, Clara Hanes ve Mukadder Yaycıoğlu tarafından Ispanyolcaya çevrildi. OBKT'den 'Sarı Çizmeli' • OROU (Cumhuriyet) — Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu 20-30 eylül tarihleri arasında Mersin'de yapılacak olan 1. Ulusal Tiyatro Yanşması'nda Devlet Tiyatrolanyla yanşacak. "San Çizmeli" adlı oyunla finale kalan OBKT'nin rakipleri, Istanbul Devlet Tiyatrosu, Bilsak Tiyatro Atölyesi, tstanbul Şehir Tiyatrosu ve üç ayn oyunla katüan Atıkara Devlet Tiyatrosu olarak belirlendi. OBKT yönetmeni Uğur Gürsoy, 26 yıllık geçmişi ile ülke genelinde başansım kanıtlamış olan OBKT'nin bu yanşmada güçlü rakiplerine karşın başarılı olacağına inandığını söyledi. Dd yeni film • tSTANBUL (1ÜHA) — Istanbullu sinemaseverler, eylulden itibaren iki yeni film izleme olana|ı bulacaklar. Sinemalarda gösterime girecek olan filmlerden ilki bir Ingiliz klasiği "Robin Hood". Yönetmenliğini Kevin Reynold'un yaptığı filmin başrol oyuncusu Oscar ödullü yönetmen ve oyuncu Kevin Costner. 13 eylulden itibaren gösterime girecek olan diğer film ise son dönemde bir hayli ilgi toplayan erotik film serisinin bir ürünü "Çıplak Tango." Yönetmenliğini Leonard Schrader'in yaptığı filmin başrolünde Mathilda May oynuyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear