18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/12 10 EYLÜL 1991 HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÛN DÜNYA'DA BUGÜN Devlet Meteoroloji işleri Ge- nel Müdürlüğü'nden alınan bttgiye göre, yurdun kuzey ke- simleri parçaiı buluttu, Orta ve Doğu Karadeniz kıyılan yağış- lı, diğer yerier açık geçecek HAWA SICAKUĞI: Değişmeye- cek. RÜZGÂR: Kuzey ve batı yönlerden tıafif ara sıra orta kuvvette esecek. Denizlerde, Karadeniz, Marmara ve Kuzey Eoetie yıWız ve poyraz, Güney Ege'de yildız ve karayel.Akde- niz'de gûnbatısı ve karayelden A 31< '22'> Dıyart»lor B 24° 13° Edıme A, 34° 19° Erancan A 24° 9°Ercunım B 26° 6°Esta(eh» 8 24° 10° Ganamep A 29°23°9mui saatte 10-21 denız milı hızta esecek. Van Gölü'nde hava açık geçecek. Ruzgâr kuzey ve batı yönler- den hafif ara sıra orta kuvvette esecek. Göl küçük dalgalı oiup görûş uzakhğı 10 km. dolaytnda olacak. Bdu Burea Çanatiale Çonım Oerof A 3C18°Gu™ışhaneB B 24° 12° HafcMrı A A 31° 17° Isparta A B 26° 11° istanfaU B A 26° 10° izmr A A 29»12°Kars B B 26° 10° Kastaroonu B B 28° 9°Kaysen B 26° 14° Kıridan* B 26° 17° Konya A 23° 8°Kütahya A 28° 16° Malltya î f 17° ttansa 25» 15° K Maraş 28° 11° Meran 24° 5°Mu#a 24° 8°Muş 32° 18° NıOde 22»18°Ortu 23° 9=Rıa 28° 19° Samsun 26M0°S«rt 24» 17° Smop 29°18°S<V9S 25° Pütortaû 25° 8°Trataxı 24° 6°lncei 24°14° Uşak 25°11°V» 23° 9°Vteoa 30° 14° Zonfluldalı jf açık yajjmurtu sısi A-aç* B-taiuthj G-çuneşi K-kaiı S-ssi Y-yaOmurtu BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Birbiriae tıpatıp benzeyen iki ya da daha çok şey arasın- daki Uişki. 2/ Evre- nin düzene girmeden önceki uyumsuz ve kanşık durumu... Ayak direme. 3/ Ay- nı adlı ottan elde edilerek ve su ile ka- nştınlarak tutkal gı- bi kullanılan mad- de... "Adınuz mis- kindir bizim / Düş- manımız —! ir bizim" (Yunus Emre). 4/ Rütbesiz asker... Asya'da bir ülke 5/ Tahıl yığını... Kök, sap ve vaprak şek- linde farklılaşmamış bir bitkinin ya- şama ve büyüme orgaru. 6/ Yabanıl hayvan bannağı... Bir resmi sulandı- nlmış renklerle boyama ya da gölge- leme biçimi. 7/ Türk müziğinde bir makam. 8/ Tıp dilinde "bere" anla- nnında kullanılan sözcük... Bir nota. 9/ Bir renk... Sıkıntı veren şeyler ya da kimseler için kullanılan bir söv- gü sözü. YUKARIDAN AŞAGlYA: 1/ Boru anahtarının hareketsiz çenesi. 2/Afrika'da bir ülke... Yapma, etme. 3/ Eski Yunan mimarhğımn üç biçiminden bi- ri... Tavşan yavrusu. 4/ llham... Şöhret. 5/ Türk müziğinde bir makamı kendi perdelerinden daha tiz ya da pes perdelerde çal- ma işi... Bir kâğıt oyunu. 6/ Lityumun simgesi... Bir çeşit pelte. 7/ Güney Amerika'da büyük bir uygarük kurmuş olan eski halk. 8/ lnanmış, aklı yatmış... Bir kalenin ya da terk edilmiş bir ye- rin teslimi. 9/ Tunus'un plaka işareti... Otuz iki kâğıtla oyna- nan bir tür iskambil oyunu. 60 YIL ONCE Cumhuriyet Devlet Bankası 10 EYLÜL 1931 Heyeti Vekile Devlet Bankası nızamnamesini tasdik etmiştir. Nizamnamede Türk evraki naktiyesinin istikrarını temin ve banknot ihracı ve iskonto fiatını tanzim edecek ahkâm vardır. Hukûmet bankaya teşekkülü tarihinden itibaren bir ay içinde meskûk ve külçe halinde beş yüz bin uralık altın ve itibarî kıymeti 116,397,925 frankhk esham ve tahvilât teslim edecektir. Bankanın teşekkülünden üç ay içinde devlete ait tarihî kıymeti haiz altın meskûkât ve eşyadan maada vilâyetlere, belediye ve devlet teşkilâtına dahil şirket ve müesseselere ait meskûk veya külçe altınlar hakikî kıymetlerile bankaya satılacaktır. Bankanın imtiyaz müddeti 30 senedir. Banka teşkilâtına bir kaç güne kadar başlanacaktır. 30 YIL ONCE Cumhuriyet Seçim Öncesi Nadir Nadi 10 EYLÜL 1961 Yeni seçim sisteminin yurdumuzu nasıl bir yönetime kavuşturacağıru henüz bilmiyonız. Parti listelerinin takım halinde kazanıp kaybettiği devir, öyle anlaşılıyor ki artık larihe kanşacaktır. Ne kadar güçlü olursa olsun, bir seçim bölgesinde bir partinin tek başına bütün milletvekilliklerini alıp götünnesine bundan böyle pek ihtimal yok gibi görünüyor. Bir yerde oyların çoğunluğunu toplıyan partı yanında, daha az oy alan partiler de Mecliste kendilerini temsil ettirebileceklerdir. Bu bakımdan önümüzdeki aday yoklamaları, şimdiye dek olduğundan daha önemli bir niteliğe kavuşuyor, demektir. Eskiden ya yoklamayı kazanarak, ya da merkez kontenjanına girerek aday Hstesinde yer alan bir adam, kendi kaderini doğrudan doğruya partisinin kaderine bağlamış sayıhrdı. Aday listesinin başına almmakla sonuna bırakılmak arasında hiç bir ayrım yoktu. Parti, seçimleri nerede kazamrsa, orada bütün adaylar tulum halinde milletvekili çıkıyorlardı. Buna karşüık, yüz binlerce oy toplanıış olsa da sırf azınlıkta kaldığı için öteki parti sadece hava ahyordu. Şimdiden sonra durum değişiyor: Kazanan partinin listesinde sonlara doğru yer alan adaylardan bir kısmı seçilemiyecek, fakat kaybeden partinin listesinde adı başa konan iri kıyım adaylar, büyük bir ihtimalle seçileceklerdir. Şu halde sayın aday adaylarının başında bugün iki dert var. llkin aday listesine girmek, sonra da listenin başlarında yer almak. Listeye girip de en altta boy gösterenler, tamamiyle sembolik bir seçilme şansı taşıyacaklar, ya da partileri uğruna kendilerini feda etmiş sayılacaklardır. Bu itibarla, önümüzdeki aday yoklamaları sırasında her partinin bünyesi geniş ölçüde kulis çalışmalanna sahne olacak, bunun sonucu olarak da bir sürü kavgalar, küskünlükler ve istifalar görulebilecektir. Seçim kampanyası süresince parülerin karşıbkh tutumu da uzerinde dumlacak bir konudur. Yuvarlak Masa toplantısına katılmak ve bir takım ilkelere bağlanmakla partilerimiz güzel bir jest yapmışlardır. Bunu takdirle karşılarız. Ancak, imzalanan antlaşma bir jest olarak kalmamalı, seçim kampanyası sürdüğü kadar bütün sorumhılar tarafından dikkatle uygulanmalıdır. Bugünkü dünyada siyasal partiler arasında bağdaşması imkânsız derin fikir uçurumlan artık pek kalmamıştır. En ileri demokrasilerde bile politika dâvalan nihayet birer nüans meselesinden ibaret gibidir. Halkın ekonomik ve sosyal refahını sağhyacak reçeteler az çok her yerde birbirine benzemektedir. Hele bizim gibi geri kalmış, ya da az gelişmiş memleketlerin kalkınması için ancak bir tek yol vardır. Atatürk Ukeleri ışığında, bir azınhğın haksu yere havadan kazanmasına engel olmak, yurdumuz üretim mallarını çağdas metodları göre düzenlemek, bilim kafasvnı devlet yönetimine hâkim kümak. Bu alanda partilerimiz hem aralarında işbirliği yapar, hem de birbirlerini karşılıkh kontrol ederlerse, on beş yıldır sürüp giden kısır ve mânasız çekişmelerin durulduğunu ve yurdumuz ufuklarında yapıcı bir devir açıldığını görebiliriz. Bakalım, yapabilecek miyiz? NADtR NADİ TAKTISMA Bir Evlendirme Dairesindeıı İzlenimler Arabadan inip camı olmayan, 3 metre karelik, duvarları kirli, özensiz bir odaya alındığımızda, beraberimizde getirdiğimiz heyecan, yerini sıkıntıya bırakmaya başladı. Dört duvar arasmda, havalandırmadan vazgeçtik, ufak bir vantilatör bile yoktu. Genelde, evlendirilmek üzere evlendirme dairelerine gelen çiftlerin, çiçeklerle süslü arabalannda, bir seyleri yakalamanın abar- tılmış mutluluğu, içlerinde telaşh bir heye- can, gözlerinde de hüzünlü bir pırıltı olur. Biz de, birkaç gün önce buna yakm duy- gularla evlenmek üzere, evlendirme daire- sine vardık. Arabadan inip camı ohnayan, 3 metre karelik, duvarlan kirli, özensiz bir odaya alındığımızda, beraberimizde getir- diğimiz heyecan, yerini sıkıntıya bırakma- ya başladı. Dört duvar arasında, havalan- dırmadan vazgeçtik, ufak bir vantilatör bile yoktu. Evlendirme dairesindeki memurla- nn, yakalarındaki görev kartlan ile boynu bükük bahşiş istemleri ise düşündürücü bir baska çeüşkiydi doğrusu. Daha sonra, havasız bir odadaki, sauna seansunızı tamamlayıp masaya çağnldık. Oturduğumuz masa, iki küçük kare masa- nın üstüne konmuş, büyük bir tahtadan oluşuyordu. Evlendirme memurunun, bize yönelttiği soruları yanıtlarken önümüzde, mikrofon olmadığı için sesimiz ancak ken- dimize ulaşabildi. Ses tonlamasıyla, zaman zaman musikimizden örnekler çağrıştıran memur bey, sade ve az konuşarak nikahı- rruzı kıydı. Kutlamalan kabul etmemiz için duraca- gımız yer, yine görevli birilerince oldukça sert bir tavırla gösterildi. öpüşmekten ve sıcaktan yorgun, kendimizi arabarmza doğ- ru atarken bizi, üstü başı yırtık, yalvaran çocuk ve yaşb kadınlar devraldılar. Içeri- de adam adama markaj yapan görevliler- den hiçbiri arabamızm ilerlemesini zorlaş- tıran bu çocukl*a engel olmadı. Kendi ça- balanmız ve yollara attığımız zarflarla kur- tulduğumuzu sarurken, arka camda, bagaja yapışmış iki çocukla göz göze geldik. Ge- ride artık, çiçeksiz arabamızı kendileriyle süsleyen çocuklar ve iki bunalmış ruh var- dı. Oysa gelinle damada, camı havalandır- ması, hatta müzik yayını olan bir bekleme odası neden verilmesin ki? Bu odanın be- yaz duvarlanna gelen çiftlerin anı olarak bir şeyler karalamalan için verilecek keceli bir kalem bile pek çok şeyi yumuşatabilir. Sa- lona yerleştirilecek karaeralarla gelinle da- madın, bekleme odasına ulaştırılabilecek olan davetlilerin görüntüsü nikâh öncesi bir başka keyif sağlayabilir. Görevlilerin, bah- şiş istemleri önlenebilir. Çünkü bu bir öğ- retim görevüsinin, kendisinden geçer not al- mış bir öğrencideıı para istemi gibi yakışık- sız ve itici bir izlenim bırakır. Eforlannı, bahşiş toplamaya harcayan görevliler, bu çabalannı, evlenen çiftlerin çevresini saran çocuklan uzaklaştırmada kullanabilirler. Sonuç olarak tüm bunlar, yaşamı daha yaşanası kılmaya yönelik, çok fazla çaba gerektirmeyen dileİder. Ufak birtakım gay- retlerle, keyifli günleri azap günleri duru- muna getirmek önlenebilir. Dahası, insana saygıyı içeren bu çabalar, kimbilir belki so- yu tukenmekte olan deniz kaplumbağala- nm tellerle boğmayan, ulkemizde pek rast- lanmayan sokak çalgıcılarının eksikliğini duyan ve de balaylannda bunları yazıp çiz- mek zorunda kalmayan bir kuşaic bile ya- ratabüir. BURAK ATAMTÜRK tÜ tkıisat Fak. Araştırma Görevlisi lsUnbul ÇOK ACI KAYBIMIZ Merhum Ahmet Muvahhit ve Bedia Muvahhit'in tek evlatları, Zeynep Kaptanoğlu ve Ali Arbel'in babaları, Aslı, Nazlı, Ayşe'nin dedeleri, Haluk Kaptanoğlu'nun kayınpederi, Çetin ve Beril Şaşmaz'ın enişteleri, Leyla Arbel'in hayat yoldaşı Galatasaray Lisesi 1940 mezunu ve Galatasaray Kulubü Divan Heyeti Üyesi, ; ŞUAYİP SİNA ARBEU * 234 8 Eylül 1991 Günü hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 11 Eylül 1991 Çarşamba günü Bebek Camiinde kılınacak öğle namazını müteakip Aşiyan aile kabristanına defnedilecektir. AİLESİ Not: Çelenk gönderilmemesi, bağışların Türk Eğitim Vakiına yapılması rica olunur. SEHER ŞAHİN (1973 ) Mımar Sınan Ünıversıiesı ÖJrcncısı SEHER ŞAHİN 3 9 1991'de polisin öniversiteyt dOzenledıği baskın sonrası ya$amını yitirtniştır Demokrasi, ınsan hak ve özgOılükltri adına utanç verici olan bu olayın sorumluları derhal ortaya çıkanlmal) ve cezalandınhnalıdır Cenazesı 10.9.1991 Salı günü ıkındı namazı sonrası (16.45) Silıvrikapı Mezaıhjı'na (Kozlu) kaldırılacakur. Dayanışma Hesap No- Zıraat Bankası Beyant Şubesi 502367-6 Aileai ve Derrimci Vrkadaçlan adına Bahası HAYATt ŞAHİN SEHER ŞAHİN • Seni unutmayacagız. SHP FATİH GENÇÜK KOMİSYONU 10 EylOl 1991 ikindi namazında Silıvrikapı Mezarhgı'nda toprağa verilecektir. KÜLTÜR BAKANLIĞI MÜFETTİŞ YARDIMCILIĞI GİRİŞ SINAVI Boş bulunan müfettiş yardımcüığı kadrolarına sınavla eleman alı- nacaktıı. 1. Sınava katılabilmek için: a) 657 sayıh Devlet Memurlan Kanunu'nun 48raaddesindesayı- lan nitelikleri taşımak, b) Siyasal bügiler, hukuk, iktisat, işletme, iktisadi ve idari bilim- ler fakültelerinden veya bunJara denkliği yüksek öğretim kurulunca kabul edilen yurtiçi veya yurtdışındaki fakülte veya yüksekokullar- dan birini bitirmiş olmak, c) Saglık durumu, her türlü iklim ve yolculuk koşullarına elverişli bulunmak, d) Yapüacak inceleme sonunda varsa sicili, tutum ve davranışlan yönünden müfettiş yardımcıhğına engel bir durumu bulunmamak, e) Askerlik görevini yapmış veya erteletmiş olmak ya da askerlikle Uiskisi bulunmamak, f) Bu sınava daha önce birden fazla kaulmamış olmak, g) 1.1.1991 tarihi itibanyla otuz yaşım doldurmamıs olmak gerekir. 2. Yazüı sınavlar 15,16, 17 Ekim 1991 tarihlerinde Ankara'da ya- püacak, kazananlar kendilerine bildirilecek tarihte sözlü sınava tabi tutulacaklardır. 3. Daha geniş bilgi, Ankara'da Teftiş Kurulu Başkanlığı'ndan, ls- tanbul ve tzmir'de kültür müdürlıiklerinden bizzat veya mektupla alı- nabilir. 4. Iştirakçilerin yukanda belirülen yerlerden alacaklan aday form- lannı doldurmak suretiyle iki fotoğrafla birlikte 4 Ekim 1991 günü çalışma saati sonuna kadar Teftiş Kurulu Başkanbğı'na başvurma- lan duyurulur. TEFTİŞ KURULU BAŞKANLIĞI Atatürk Bulvan No.29 06050 Opera/Ar^KARA Basm: 35158 SEHER (1973 "Biz aıiımlanmın şehiüenmızın yolumuzu ışıtan zafer dolu tarihine basıyomz." 3 eylül gunO MSU Fıodıklı bınasına polıs tarafından dttzenlenen baskın sonrası yajamını yıtirmişlır. Bu olayı lunamak amacıyla 10 eylul salı günü tum Türkıye'de 40 ildeki TÖDEF'bler otarak 1 gunluk açlik gre^i yapıyoruz. Duyarlı, demokrat, devrimd tüm kesimlerj eylemımıze destek vermeye çajjnyoruz TÖDEFlilar adına (Türki)e Öğraıci Ceuçlik Dernelderi Federa«Tona) GÜNER ŞAR "| I S T A N B U L B E L E D İ Y 1 "-JS E H İ R T İ Y A T R O L A R I DANSÇILAR ARANIYOR Dans eğltJml görmüş genç erkekler aranıyor. MÜRACAATLAR SAHNE DİREKTÖRLÜĞÜNE TELEFON.148 26 53 GALİP ÖZEREN SAMSUN 1. BÖLGE MİLLETVEKİLİ ADAY ADAYI Demokrasi, barış ve daha özgür bir dünya için tüm halkımızı SHP saflarına çağınyorum. Onseçim demokrasinin gereğidir. Partili arkadaşlarımın hoşgörü ve anlayış içinde hareket edeceğine inanıyorum. Saygılarımla. Telefonlar: (9.3693) 13 48 - 12 96 LADİK MİNE iie CENK nişanlandılar MUTLUDOĞAN-ARTUH AİLELERİ ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Celâl Vardahn Ölümü...Ozan Celâl Vardar öldü. Nferdar'ın ölümünü ilkin ressam İsmail Gümüş haber verdi; büroda yoktum. Sonra ozan Hü- seyin Atabaş uğradı Cumhuriyet'e, hem haber hem iian ve- recekmiş. Celâl Vardar'ın "Marifet" şiirini ezbere bilirdim; "Suya dokunmazmış / Sabuna dokunmazmış / Pise bak." Celâl Vardar'la her karşılaşmamızda, onu yeni bir dostla tanıştırmışMm, "Marifet"i söyietirdik. Kırmaz okurdu şiirini, ardından Niyazi Akınctoğlu'nun şiirini. Akıncıoğlu'nu onun gibi seven var mıydı bilmem?.. Celâl Vardar, 1916 yılında doğmuş; 1940'ların ozanların- dan. Beni onunla ilk, belki de Mehmed Kemal tanıştırmıştı, anımsamıyorum. Şiirleri gibi sımsıcak bir insan. Kısa bir sü- re önce Yugoslav Elçisi'nin bir çağrısında ayaküstü konuş- muştuk. Resimler çektirmiştik. Gülümseyen resimler... "Torbalı Güz Etkinlikleri"nin üçüncüsüne giderken yanıma Celâl Vardar'ın "İki Dal" adlı şıir kitabıyla, 1988'de Sanat Kurumu'nda onun için düzenlenmiş toplantının teyp bantla- rını da almıştım. Celâl Vardar'la ilgili yazıyi Torbah'dan yaza- caktım. Celâl Vardar, Ankara'da Sıhhiye'deki parkı çok sever; "Sağ- lık Parkı" şiiri, onun için yazılmıştır; şöyle: "Birkaç yıl önce / Üç beş kanepen / İki kök iğden vardı / Yeri öperdi dalları. Güzel güllerin / Katmerli karanfillerin vardı / Fetvam vardı bahçıvandan / İstediğimi koparabilirdim. Geçmiş günleri hatırlarsan / Çiçekler kadar narin / iri gü- vem gözlü / Bir ziyaretçin vardı / Onu soracak değilim şimdi. Ne çabuk değışmişsin / Saçın sakalına kanşmış / Bu ko- caman havuz neyine senin / Gölgesi kurusun akasyalann / Boy atacak yer mi bulamadılar. Beter ol gelecek bahara / Yaz geceleri daim olsun serse- rilerin / Artık sevmiyorum seni / Ayaklarım kırılsın gelirsem bir daha." Rüştü Asyalı okur Celâl Vardar'ın bu güzel şiirierini. "Gün Gelecek I" şöyle: "Gün gelecek / Gümüşlü zurna çalacaksın / Garip çinge- nem / Keyfince. "Gün Gelecek II": "Bir gün gelecek / Seni düşünürken bu şehirde / Ölüm- den evvel beni / Arzular tüketecek. "Gün Gelecek III": Gün gelecek / Meyvesini kıskanan ağaç / Utancından ba- kamayacak toprağa / Yağmurunu esirgeyen buluttan / He- sap sorulacak / Kahrından çatlıyacak kısır taria / Gün gelecek / Kuşlar neden göç ettiklerini / Deniz ayışığının kadrini bile- cek / Başak bire bin verdiğine pişman olmayacak / Anaların hakkı ödenecek dünyada." "Kurtardık-Kurtaramadık" şiiri: "En yorgun günümüzde / Ankara'dan Akdenize dek / Yü- rüdük / Toplu tüfekli düşmandan kurtardık. O gün bugün / Bunca yıl geçti aradan / Yakamızı kurtara- madık yavşaktan / Yobazdan / Hokkabazdan / Madrabazdan." "Sevda" şiiri: "Yaklaş pencereye yaklaş / Toprak kokusunu duymuyor musun / Gümüş parıltıları kaybolmadan / Isiak yapraklann dışarıda olmalıyız / Bırak kapıdan çıkmayı / Elini ver / Yağ- mur birden kesilebilir / Bir bakarsın gece biter / Sabah öle- bilirim / Tutunacak biricik dalım dünyada / Yanımda olmalısın yanımda / Tek kelime konuşmadan dolaşmak / Yaşadığımı duymak istiyorum." 1988'deki Celâl Vardar için düzenlenmiş toplantıyı ozan Hü- seym Atabaş yonetmiş. İsmail Gumüş, Mustafa Şemin, Ah- met Telli konuşmalar yapmışlar. Rüştü Asyalı, Vardar'ın şiirierini okumuş. İsmail Gümüş, konuşmasının bir yerinde özetle şöyle diyor: "Celâl Vardar, bana göre şiirin salt yazanı değil, yazarken yasayan insanı. Bir gecede üç şiiryazanlardan değil. Şinasi Nahit'in dediği gibi, "Bu mernleket uzun laftan battı!" diyen- lerden. Az yazdı, öz yazdı. Gerçekçiliği biraz da sözcük sec- medeki ustalığıyla özdeşlestiriyorum ben. Abdi ipekçi öldürüldüğü gün bir şiir yazmıştı, "Masa) Gibi"; bu şiiri bul- dum. "Masal Gibi..." "Bundan böyle / 'Havada da turnam' türküsünü / En gü- zel Mehmed Kemal söyler Duymadınız mı / Akıncıoğlu M. Niyazim / Suphi Taşhan 1 lara / Fethi Giray'lara taşındı Ben mi ne yapıyorum / Kendı-kendime / Naciyemi söylü- yorum İçwor içiyor / Utanmadan ağlıyorum." "Olüm" şiiri de şöyle: "Karanlığın resmini çizdim / Göremediniz Sessizliğin şiirini okudum / Duyamadınız Boşluğun heykelini yaptım / Dokunamadınız." Bir gün babamın resmini yapmıştım; Celâl vardar, "Portre" şiirini onun için yazmış. "Portre-İsmail Gümüş'e": "Gittikçe babama benziyorum / Ölünce tıpa-tıp." Bir yıl düşünsem "tıpa-tıp" sözcüğü benim usuma gelmez- di... M. Sunullah Arısoy, -1988'de daha ölmemiş, yaşıyor- sayrı olduğundan Celâl Vardar'ın toplantısına gelememiş, ileti yol- lamış. Ozan Ahmet Telli de o gün şöyle konuşmuş özetle: "Hemen hıçbir antolojide şiirine rastlamadım Celâl Vardar 1 ın. Edebiyat adamlarına birer kimlik kartı dağıtır gibi dağıtı- lan sözlüklerde de görmedim onları. Magazinleşen edebiyat dergilerinin özel eklerinde, özel bölümlerinde de yoktu on- lar. 1940'lı yıllardan sonra yazılan çizilen şeyler resmi edebi- yat tarihçilerini de ilgilendirmeye başladı. Ama bu resmi edebiyat tarihçileri de iltifat etmemiş Celâl Vardar'a. Peki, 40-45 yıldır şiir gibi Allahın belası bir işle uğraşan bir insan nasıl görmezden gelinir? Nâzım Hikmet'in bugün bile apo- letli kafalarca lanetlenmesi anlaşılabilir bir şeydir. Resmi ede- biyat, tarihçilerinin Hasan İzzettin Dinamo'ya karşı, A. Kadir'e karşı, Enver Gökçe'ye karşı duyduğu kinı de anlayabilirsiniz. Ama bir şeyı anlamak zor; o da şiirin sıcaklığını gerçekten duyabılen eleştirmenlerımizin antoloji düzenleyıcilerımizin ta- vırtarı; bir de 40'lı yıliarı anlatan anı kitaplan; Celâl Vardar'ı anılarından bile çıkaranları pek anlayamıyoruz. Ben, "Var- sın olsun" diyorum. Hoşgörülüyüz çünkü. Çünkü, bağışla- yıcı olan bizleriz. Onlar, ki Ceiâl Vardar'ın şiiriyle söylersek, Bilerek, bilmeyerek, çoğu acımadan, utanmadan kurunun ya- nında yaşı yakıyor. Şimdi bir de madalyonun öbür yüzüne bakalım: Öyle gör- mezden gelişte, Celâl Vardar'ın kendisinin de bir payı yok mu- dur? Eğer, bir karşılık arıyorsak soruyu da doğru sormalıyız. Böyle olunca, Celâl Vardar'ın şiiri, bunca zaman görmezden gelınirse, burada kendisinin de bir payı olabileceği düşün- cesine girmek gerekiyor gıbı gelıyor bana. Kanımca Celâl Var- dar, etkıleyen değıl, etkilenen bir şairdir. Bir damarı derinleştiren değil, bir kanaldan akandır o. Duru, sıcak, iç- ten bir alış. VEFAT ve TEŞEKKÜR tnsanhk onuru abidesi değerli insan, babam MEHMET ÖNSOyun 31.8.1991'de vefat edip aynı gün Avcılar Mezarlığı'nda oğlu Osman Mehmed'in yanına defnedilmesinde acımızı paylaşıp yardım eden, başsajhğı dileyen ve çelenk gönderen akraba, komşu, arkadaş ve dostlarımızla, siyasi kurum ve partilere teşekkur edenz. AİLESİ ADEVA OĞLU ALİ İBRAHİM ÖNSOY ACELE SATILIK VOLVO 1991 Model, O km. plakalı 460 GLE Volvo, gri mavi metalik, air condition, merkezi kilit, otomatik cam, elektrikli ayna, orijinal radyo-teyp, hidrolik direksiyon. Telefon: 512 05 05 / 20 hat
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear