18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10EYLÜL 1991 BüGÜN • SwİMOtel'de İTO'nun katkılarıyla saat 9.30'da "İstanbul'un Çevre Sorunlan ve Çozüm Yollan" konulu toplantı yapılacak. • SwissotoTde saat 18.00'de "Güvenilir Demir Tedavisi" konulu sempozyum yapılacak. KlSA KISA • Nişantaşı'nda 10 gün önce bir apartmanın asansör girişinde cesedi bulunan 16 yaşındaki Rumen Cannen Lica'run katili olduğu öne sürülen bir sigorta şirketinin koordinatörü gözaltına alındı. Sorgusunda suçunu itiraf ettiği bildirilen Mehmet Ali Soysal'ın, genç kızı kendisiyle ters ilişkiye girmek istemeyerek yüzünü tırmaiadığı için boğarak öldürdüğünü itiraf ettiği bildiriJdi. • Alibeyköy'e bağlı Çırçır Mahallesi sakinleri, yol ve kanalizasyon sorunlarına ilgisiz kaldığı gerekçesiyle Eyüp Belediyesi'ne "göreve çağrı" dilekçesi verdiler. • Okmeydanı Işıklar'da meydana gelen kazada Yakup Ak yönetimindeki 52 DF 918 plakalı kamyonla çarpışan polis minibüsünde bulunan komiser Battal Köse, polis memurları Dursun Taş, Erol Gümüş, Faruk Aldemir yaralandı. KENTYAŞAM CUMHURÎYET/15 16-30 EYLUL Elektrik kesintisiİSTANBUL (AA) — TEK Elektrik Dağmm Müessesesi Be- yazıt Işletme ve Bakım Müdür- lüğü'nün trafo bakım çahşma- lan nedeniyle, 16-30 eylül tarih- lerinde saat 09.00-17.00 arasın- da bazı bölgelere elektrik veri- lemeyeceği bildirildi. Elektrik verilemeyecek bölgeler sunlar: 16 eylül: Millet, Cevdet Paşa Caddesi, Münifpaşa, Mihriâ- lem, Samipaşa, Özbek Süley- man, Haseki Sokak, Haseki Eğitim Merkezi ve civarı. 17 eylül: Hekimoğlu Ali Pa- şa, Adnan Adıvar, Millet, Cer- rahpaşa Caddesi, Münifpaşa, Özbek Süleyman, Ahmet Hik- met, Güzel Sebzeci, Küçük Mü- hendis sokaklan, Haseki Hasta- nesi ve civan. 18 eylül: Şehremini Çukur Pazar. 19 eylül: Büyük Reşit Paşa, Ordu, Koca Ragıp Bey, Vidinli Tevfık Bey, Gençtürk Caddesi, Zeynep Kâmil, Fethi Bey, Ha- rikzadeler, Kurultay, Şair Haş- met, Sait Efendi, Yeşil Tulum- ba sokakları, Atatürk Bulvarı ve civan. 20 eylül: Gençtürk, Ordu Caddesi, Valide Cami, Çıngı- raklı Bostan, Imam Murat, Ha- san Paşa, Gümrük Emini, Ye- şil Tulumba Sokağı, Atatürk Bulvarı ve civarı. 21 eylül: Mithat Paşa Cadde- si, Esirci Kemalettin, Turanh Sokağı, Mabeyinci ve lbrahim Paşa yokuşlan, PTT santralı ve civan. 22 eylül: Kadırga Liman Cad- desi, Gedikpaşa Camii, Müsel- lim, Büyük Kömurcu, Ordekli Bakkal sokakları, Kumkapı Meyhaneleri. 23 eylül: Cerrahpaşa Adnan Adıvar, Millet caddeleri, Kürk- çubaşı Ceşme, Güzel Sebzeci, Hobyar Mektebi, Tütüncü so- kaklan, Cerrahpaşa Hastanesi'- nin bir kısmı. 24 eylül: Nişanca, Koca Ra- gıp Bey, Mesihpaşa, Koska cad- deleri, Soğanağa Camii, Derin- kuyu sokaklan, Daltaban Yo- kuşu, Laleli'nin bir kısmı. 25 eylül: Kemikli Burun Cad- desi, Kalburçu Mehmet Sokak, Olcay Oteli ve civarı, Yedikule Caddesi, Karagöz Tekkesi, La- lezar Çeşme, Meşeli Mescid, Ye- di Şehitler sokaklan ve Silivri- kapı civan. 26 eylül: Silivrikapı Caddesi, Karagöz Tekkesi, Lalezar Çeş- me, Meşeli Mescit Yedi Şehitler Sokakları ve Silivrikapı civan. 27 eylül: Namık Kemal, Cer- rahpaşa, Millet caddeleri, Çakı- rağı Cami, Manastırü Rıfat, Kâ- tip Musluhittin sokaklan ve ci- varlan. 28 eylül: Aksaray, Laleli, Me- sihpaşa caddeleri, Azimkâr So- kak, Atatürk Bulvarı ve Laleli civan. 29 eylül: Aksaray Inkılap, Langa, Kemalpaşa, Namık Ke- mal, Tiryaki Hasanpaşa Cadde- si, Valide Cami Sokak ve Sular ldaresi. 30 eylül: Sımpaşa, Cevdetpa- şa, Kızılelma caddeleri, Emrul- lah Efendi, Ömer Seyfettin so- kaklan, Velet Çelebi Sokak ve civarı. Metro görüşmesi Istanbul Haber Servisi — Istanbul metrosunun yapunı için hazırhklarmı sürdüren Istanbul Büyükşehir Beledi- yesi, dün 6 firmanın yetki- lileriyle görüştü. Genel Sek- reter Tuğrul Erkin başkan- lığında yapılan görüşmelere Kutlutaş, ENKA, STFA, KlSKO ve Tekfen şirketle- rinin yetkilileri katıldı.. Toplantı öncesi bir açık- lama yapan Tuğrul Erkin, İstanbul'un metroya her za- mankinden daha yakın ol- duğunu söyledi. Metroya ilk kazmanın eylül ayı sonunda vurulacağını belirten Tuğrul Erkin, "Biz bu metroyu ya- pacagız. Projenin yapunı için 6 firma istekli. Bu fir- malann yöneticileriyle gö- rüşmeler yapacagız. 1992de başlayacagımız proje 1994 yıiında tamamlanacak" de- di. Perpa'daki 1900 dükkânı satarak projeyi gerçekleştir- meyi düşünen belediye, ilk hazırlık çalışmalanna bu ayın sonunda başlayacak. Buna göre Taksim'de yerin 30 metre altında bir tünel açılacak. 180 metre uzunlu- ğundaki tünelin yeraltı ze- mininin kontrol amacıyla açılacağı beürtildi. Metro için 31 ekimde açılacak iha- lenin sonuçlan 30 araJık ta- rihindeaçıklanacak. 14 Şu- bat 1992 tarihinde temel ka- zısı başlayacak. Kazı çahş- malan Taksim-Şişli ve Şişli - 4. Levent arasında iki ayrı aşamada yapılacak. T n v ı l r A b o n ' ı n r k l r ı ı i fiovins»! Sinema sanatçısı Tarık Akan'ın 2.5 milyar harca- lariK AKan ı n OKUI sevıncıymk restore ;,tirdiii ÖM ,T a s A n a s ı n ı f l v e tık0 . kulu, dün yapılan törenle açıldı. Sanatçı açılısta yaptığı konuşmada, 1964 yüında mezun olduğu eski adıyla Bakırköv Tarihi Taş Ortaokulu binasını yeni bir düzenlemeyle Türk MiUi Egitimi'nin hizmetine sunmuş olmasından ötüriı çok heyecanlı oldugunu söyledi. Akan, "21 yıllık sanat ha- yatımda aJdıgım birçok ödülden bile fazla beyecanlandım. Okudugum ortaokula ve çocukluğu- mun gectiği Bakırköy'e bir vefa borcuydu. 7 ay süreyle inşaat çalışmalannda bizzat bulunarak amele gibi çalıştım ve ortaya bn güzel bina çıktı. Artık burada öğrenim görecek çocuklarunız dü- zeyli bir egitim alacaklardır. Çok mutlu ve heyecanlıyım" dedi. Çok sayıda sanatçı ve çevre saki- ninin katıldıgı açılış löreninde Bakırköy ilçesi Milli Egitim Müdünı Halis Sezgin, Bakırkoy Kay- makamı Asım Ayhan ve Bakırköy Belediye Başkanı Yakup Akyıiz birer konuşma yaptüar. EREKLİ TELEFONLAR 527 57 00 172 13 73 -74-75 ve 068 • İHd ama: 068 Takaki HBS«dfcO77 511 89 18 588 48 00 Çtş» T»: 534 00 00 (100 hat) " 340 01 00 345 46 80 131 22 09 152 43 00 588 44 00 121 77 77 358 67 60 nutffc Traflk * * • m.: 176 24 14 (İSt), 356 04 85-86 (KadıkAy) •HH Tnflk: 377 22 07 (E-5), 356 04 86 (Setiınçi), 314 36 (B Çekmece) 573 13 31 574 73 00 (25 hat), 574 73 00, 574 82 00 (45hat) • PST: Ortad fmşmr. 527 00 50. l^aşa tamşmt: 336 20 63 LPafi &•*•) 348 80 20 l: 526 40 20, 144 42 33. BMfa Yalan (**«*•): 145 53 66, 144 25 02. 149 18 96 149 15 58 (Hava tahmını d|}r«nme) 573 89 80 • a a m * AMZA: 526 62 74, taUi 526 62 74 150 83 50, r. 348 71 40 • TK: 069 • StlMCA: 522 97 03. 147 51 10. r 345 03 04 • fcTT 8ML m.: 145 07 20 (17 hat) HABERLERIN DEVAMI Kahvecrnîn patent itirafı Birand: İddialar çarpık yansıtıhyor Haber Merkezi— Maliye ve Gümrük Bakanı Adnan Kahve- ci, dün yaptığı yazılı açıklama- da Maliye Bakanlığı tarafından esnafa dağıtılması planlanan mini yazarkasalann "pateotini" aldığını kabul etti. Kahveci, "Baradan sağlanacak geliri bir •ayır kurumuna bsgtslama ka- ran alnuşUm" dedi. Kahveci, 8.9.1991 tarüüi gaze- temizın manşetinde yer alan Uğur Mumcu imzah "Kahveci 1 nin Patent Oyunu" başlıklı ha- bere ilişkin olarak yaptığı açık- lamada, kendısinin "akıllı bir yazarkasa" ürettiğini ve bundan zarar görecek olan "çokuluslu şirketlerin Türk ortaklannın", Ugur Mumcu'yu da "dolduru- şa" getirerek kendisini karala- mak istediklerini söyledi. Kendısinin bulduğu "akıllı ymzarkasanın" esnafı pek çok bürokratik kırtasiyecilikten kur- taracağını savunan Maliye ve Gümrük Bakanı, bu buluşun, diğer yazarkasa imal eden fir- maları iflas ettirmeyecek şekil- de yavaş yavaş devreye sokuhna- sını istediğini de belirtti. Kahveci, Uğur Mumcu'nun konuyu kendisine sormamasını da eleştirirken bu "palenf'ten sağlayacağı gelire ilişkin şunla- rı söyledi: "Eger bu 'akıllı 1 kasadan ve otomatik seçim sandıgından pa- tent için tek kuruş gelirim olur- sa, işin başından beri bir hayır kurumuna bagışlama karan al- mıştım. Niyetim kötü olsaydı patentlere ismimi yazdınr mıy- dım? Karanm karar. Bana pa- tenüerin geliri degjl, şerefi yeter. Bir yazar için Idtabına ismini yazmak ne kadar onur verici ise beniiB için de patent müracaa- ünda ismimi yazdırmam, o ka- dar onurlandırıcıdır. Bunlan bir Türk Maliye Bakanı'nın bulma- sı, geliştirmesi onur vericidir." Gazetemizde yer alan haber- de şöyle deniyordu: "Maliye Bakanlığı tarafından esnafa dağıtılması düşünülen mini yazarkasalann patenti Ba- kan Adnan Kanveci'nin. Maliye ve Gümrük Bakanı Adnan Kah- veci, TESTAŞ Genel Müdürii Naim Snngur ve aynı şirketin yönetim kunılu üyesi Kemal Önder Kefoglu Ue birtikte 11 ey- lül 1989 tarihinden geçerli ol- mak iizere 15 yülıgına mini ya- zarkasalann patentini aidı. 28 Aguslos 1991 giinü yapılan ve dün yüriiriüge giren yasa degi- şiklikleri Ue Maliye Bakanlığı 1 nın 350 bin küçük esnafa mini yazarkasa satm aiarak dağıtması öngörülüyor. Mini yazarkasayı iiretecek şir- ketler 15 yd boyunca Kahveci ve iki arkadaşına patent hakkı öde- yecekler. Kafeved'nin gelecek se- çimlerde kuDanılması planlanan 'dokanmatik seçim maldnesi' için de Sanayi ve Ticaret Bakan- lıgı'na başvurduğu beliriendi." Maliye ve Gümrük Bakanı Adnan Kahveci'nin bu haber üzerine gazetemize gönderdiği açıklamanın tam metni şöyle: "Sayın Uğur MUMCU Cumhuriyet Gazetesi ANKARA 8.9.1991 tarihli Cumhuriyet Gazetesi'nde "Kabveci'nin Pa- tent Oyunu" başlıklı yazınızı üzüntü ve kızgınhkla okudum. Çünkü; 1. Siz ki profesyonel bir gaze- teci olduğunuzu söylüyorsunuz, bir bakanı itham eden sürman- şetlik bir haberde tenezzül edip, suçladığınız kişiyi aramıyorsu- nuz. Bu ne biçim gazeteciliktir? 2. Yazar kasa olayına gelince önce şunu öğrenelim: Adnan Kahveci'nin namusuna ve itiba- rına leke sürme kampanyasını başlatmak isteyen çok kişi oldu. Her bir kampanyanın arkasında menfaat temin edemeyenler var- dı. Bu defa kimler var acaba? Haberi yazarken beni aramadı- ğınıza göre; acaba Ünal tnanç, Ceyhan Mumcu, Uğur Mumcu ilişkisi mi var? Ve bu ilişkinin arkasında zedelenen hangi men- faatler var? a- Yoksa devletin arazilerini bedava kullananlar, ecri misilleri gerçek piyasa değerlerine çıka- nldığı için mi sizi araya sokma- ya calışıyorlar? Ecri misilleri pi- yasa değerine çıkardığın için mi bu "küstah", "haddini bihnez" Maliye Bakanı'na ders vermek istiyorlar? b- Ya da; hakkında mahke- meleri ve bazı basm mensupla- nnı satın almaya çalıştığı iddia- ları olan bir kişi ile uğraşmaya başladığı için mi, Adnan Kahve- ci hedef yapılmak isteniyor? c- Devletin malını korumak için, kendine mafya babası un- vanını takanlarla gözünü bu- daktan sakınmadan mücadele ettiği ve gerekirse ölüm pahası- na mucadeleyi göze aldığı için mi Adnan Kahveci hedef alını- yor? 3. Son 11 yıldır milyarlar ka- zanacak mevkilerde bulunmama rağmen harama el uzatmadım; aç kalsam da uzatmam. Maliye Bakanı olmama rağmen her hafta lstanbul'a gittiğimde otel- de kalmam. Maçka ve Tarabya otelleri biliyorsunuz bize bağlı. Onların kral dairelerinde kala- bilirdim. Buna rağmen her haf- ta Kartal'da mobilyaları dahi ol- mayan evünde kahyorum. 4 haf- ta önce, karın doyurmak için, buzdolabında altı ay kalmış ma- yonezle yaptığım sandeviçle ze- hklendim. Az kalsın ölecektim. Benim kanuni hakkım olan Ta- rabya'nın kral dairesinde her hafta kalabilecekken, bunu mil- lete olan saygısından dolayı yap- mayan bir kişiye siz ne hakla, hangi küstahlıkla çamur atarsı- nız? Bu çamuru atmadan önce niçin beni aramadımz? 4. Türkiye'de üretilen yazar kasalar sizin tabirinizle "çok uluslu tekellerin" ürünleridir. Türkiye'de yazar kasa uygula- ması başlayınca pek çok firma Türkiye'de montaja başladı. Ben Mah'ye Bakanı olmadan önce şu gerçeği fark ettim: Yazar kasa- lar çok pahalı. Biz onların üçte biri fiy-atına ve aynı zamanda "akıllı" bir yazar kasa yapabi- Iiriz. "Akılh"dan kastım şu: Her ay başı mükellefin KDV beyan- namesini bir akıllı kartın üzeri- ne çıkaran bir kasa. Yani hem bugünkü kasalardan çok ucuz, hem de çok daha fazla iş yapan bir kasa. Ama basit yazar kasa degü; "akülı" kasa. Bunun pa- tentini aldım. Çünkü sadece Türkiye'de degil, bütün dünya- da vergi sistemine büyük yeni- lik getirebilecek bir olay. Ama bugun Türkiye'de kulla- nılan basit yazar kasalann pa- tentlenebilme özellikleri yok. Herhangi bir elektronik tasa- rımcı çok çabuk yeni bir basit yazar kasa yapabiür. özetle; be- nim patentlediğim "akılh" kasa ile bugun kullanılan yazar kasa- lar çok farklı şeyler. 5. Gelelim esnafın durumuna. Türkiye'de iki buçuk milyon es- naf var. Sadece 500 bini yazar kasa almış. Alanlara ucuz kre- di verilmiş ve yazar kasa için ödedikleri parayı vergilerinden düşebiliyorlar. Zaten yazar ka- sanın bedelini devlet dolaylı ola- rak geri ödüyor. İki yıldır esnaf- tan duyduğum en büyük şikâyet, "bize yazar kasa aldırmayuı, çok pahalı, ne olur bizi ya^r kasadan muaf tutun" şeklinffel' Şimdiye kadar esnaftan, geUri yüksek olanlar yazar kasa aldı. Sıra geliri düşük olanlara gel- mişti. Esnafla yaptığım her soh- bette bu yazar kasalan alama- yacaklannı söylediler. Ne yapa- bilirdik? Ya yazar kasa mecbu- riyetini kaldıracaktık, ya da ya- zar kasayı biz verecektik. Yazar kasa mecburiyetini kaldırama- yız. Çünkü belge sistemi çöker. Bugun herkes fiş veya fatura ve- rirse Türkiye'de vergi kaçağı sı- fıra iner. O halde çözüm yazar kasayı bedava vermekti. Bu şekilde es- naf da pek çok bürokratik kır- tasiyecilikten kurtulacaktır. 6. Ben bu "akıllı" kasayı bul- duktan sonra sizin o çok sevdi- ğiniz "çok uluslu şirketlerin Türk ortaklannı bir korku sar- dı." Acaba Kahveci'nin çok ucuz, "akılh" kasası bizi iflas et- tirir mi? Ettirmesine ettirir, ama ben devleti temsil ediyorum. Devletin "Arkadaş gel, yatı- nm yap, yazar kasa üret" deme- sinden bir süre sonra "Ben sen- den çok daha ucuz ve çok üstün bir 'akılh' kasa ürettim. Ov-un için seni iflas ettireceğim. Senin yazar kasam bırakıp bundan sonra 'akılh' kasaya geçeceğim" demesi, devletin kendi verdiği sözü tutmaması olurdu. Ashnda milh' menfaatimiz bir an önce "akılh" kasaya geçme- yi gerektiriyor. Ama geçersek bugün yazar kasa üreten firma- Iar iflas eder. tnsanın akhna şu soru geliyor. Acaba; Uğur Mumcu da büerek veya bihneyerek, çok uluslu şir- ketlerin âdeta avukathğuıa soyu- nan Aykon Doğan'ın dolduru- suna mı geldi? fnşallah bu olay Uğur Mumcu'ya ders olur da bir daha DYP'lilerin dolduruşuna gelmez. Ama, Uğur Mumcu çok uluslu tekellerin uzantısı yazar kasacılan korumakta ısrar eder- se, Adnan Kahveci bu aşamada ne diyebilir ki? 7. Geçen hafta Gelirler Genel Müdürü'ne taiimat verdim. "Mevcut yazar kasa imal eden fırmalan iflas ettirmeyecek ama, 'akıllı' kasayı da yavaş yavaş devreye sokacak bir satın alma prograrm hazırlaym" dedim. "Akıllı" kasayı istiyorum; çünkü, mükellefi KDV beyanna- mesi doldurma külfetinden kur- tarıyor. 8. Eger bu "akıllı" kasadan ve otomatik seçim sandıgından pa- tent için tek kuruş gelirim olur- sa, işin başından beri, bir hayır kurumuna bağışlama karan al- mıştım. Niyetim kötü olsaydı patentlere ismimi yazdınr mıy- dım? Karanm karar. Bana pa- tentlerin geüri değil, şerefı yeter. Şimdi de "belge kasası"nın pa- tentini almak için müracaat et- tim. Amacım Türkiye'yi dünya- nın vergi kaçağı en az ülkeleri arasına sokmak. Ama Türkiye bir Almanya veya bir Amerika değiL Oradaki yöntemler Türki- ye'de uyg^jnanyvgr. Tamamen Türkiye'ye 6zgü yöntemler geliş- tirmek gerekiyordu. Ben de bu- nu yaptım. 9. Şimdi vatandaşa ve size şu- nu sorayım. Ellerindeki yazar kasalan satamama endişesiyle, Aykon Doğan adh kişi ve bu şir- ketlerle ne ilişkisi oldugunu bil- mediğim bir milletvekili Uğur Mumcu'yu da işin içine katarsa Adnan Kahveci ne yapmalı? Uğur Mumcu'nun bu şirketler- le gizli ilişkisi olabileceğini dti- şünecek Adnan Kahveci'yi kim ayıplayabilir? Uğur Mumcu'nun çok uluslu şirketlerle ve Ahmet Hattat'la ilişkisi ihtimalini yaba- na atabilir miyiz? Çünkü Uğur Mumcu, bu sürmanşetlik haberi yayına hazırlarken, en müteva- zı gazetecinin bile telefonuna çı- kan Kahveci'yi istese pekala ara- yabilirdi. 10. Büim adamı ve bakan ola- rak ülkeme bir şeyler kazandır- mak için çahştım. Şimdi şunu duşünün: Hesap makinesi ile bilgisayar arasındaki fark ne ise, yazar kasa ile "akıllı" kasa ara- sındaki fark aynı. Bunun bile farkına varamayan, kendisi es- ki vergici bir milletvekili çıkıp saçmahyor. Mechs'te de sorusu- na çok net cevap verdim. Beda- va vermeyi düşündüğümüz ya- zar kasalar bugün imal edilen- lerdir. Keşke sadece "akılü" ka- salan verebilseydik. Hem çok daha modern sistem kurulurdu, hem de çok daha ucuz oldukla- rı için kaynak ısrafı önlenirdi. Böylece Türkiye"nin 900 milyar- la 2 trilyon arası tasarrufu olur- du. Meclis'te de açık açık söy- ledim. Bugün kullanılan yazar kasalann patenti yok. Herhan- gi bir elektronik mühendisi bun- lan tasanmlayabilir. Ne yapıldı- ğını, neler başanldığını anla- maktan aciz bu milletvekili, aca- ba bazılannın menfaatini de mi kolluyor? 11. Biü'yorsunuz faturalı ver- gi iadesi sadece Türkiye'de var. Ovünerek söyleyebüirim ki fatu- ralı vergi iadesini parti progra- mına koyan, fikri savunan ve kanunlaşması için çalışan kişi- yim. Bu kanun sayesinde vergi kaçağı büyük ölçüde azaldı. Şimdi de "akıllı" kasa ve yeni gelecek "belge" kasası ile Türki- ye vergi kaçırmanın en zor oldu- ğu ülke olacak. Başka ulkeler- de bunlan yapan büim adamlan mil>-arlara boğulurken, ben tek kuruş istemememe rağmen it- ham ediliyorum. Ben espri olsun dîye "Bu memlekete hizmet edenlerin heykeüni dikerler, ama küçük bir farkla, ka2iğa geçire- rek!" demiştim, esprim gerçek- leşti. Bana "enayi" diyecekler, biliyorum. Ama yine de >ılma- yacağım. Böyle gelmiş, böyle gitmemeh'. Bu bozuk düzeni de- ğiştirmeye ahdettim. Aç kalsam da mücadelem devam edecek. Çünkü bunu yapmazsak, bu dü- zen "Meclis'te değişmez" diye- rek silaha sanlan, demokrasinin göstermelik oldugunu düşünen gençleri suçlamaya hakkımız ol- maz. 12. Sayın Mumcu, benzer bir ithamı 1981'de beraberimde ge- tirdiğim eşyalan beyan ettiğim zaman da yaptınız. Beyan etme- sem de gumrüklerden rahatlık- la geçirebileceğim eşyalar için hakkımda itham edici bir yazı yazdınız. O vazıdan bir hafta sonra sizin çok iyi tanıdığınız bir Ingiliz gazeteci bana gelerek "Uğur Mumcu'nun böyle bir ya- zı yazmaması gerekirdi, çünkü ona bir hafta önce ısmarladığı yeni bir kısa dalga radyo getir- miştim" dedi. Ben doğriı beyan- da bulund,uğum için suçlanır- ken, siz bir yabancı gazeteci ka- nalıyla resmen "kaçakçıhk" yapmışsınız. Acaba o kısa dal- ga radyo ile yabancı istihbarat servislerinden gizli mesaj aldığı- nızı iddia etselerdi ne derdiniz? 13. Son olarak şunu söyleye- ceğim. Beyler! Ayıptır! Ben ül- keme hizmet etmek istiyorum. Bir şeyler yaratıp ülkeme hedi- ye etmek istedim. Takdir edile- ceğime, teşekkür edileceğime saçma sapan şeylerle itham edi- liyorum. İşin başında; patent hakkı doğsa da, bunu hayır kurumla- rına bağışlama karanm alan bir insana böyle bir muamele reva görülmemeli idi. Bir yazar için kitabına ismini yazmak ne ka- dar onur verici ise, benim için de patent müracaatında ismimi yazdırmam o kadar onurlandı- ncıdır. Bunlan bir Türk Mah'ye Bakanı'nın bulması, geliştirmesi gurur vericidir. Bana da; sade- ce bu gurur, bu kıvanç yeter. Pa- raya ve şahsi menfaatlerine onem veren insan olsaydım çok daha değişik işler yapabilirdim. Unutmayın ki ben devlette çahş- mama rağmen mecburi hizmet borcunu nakit para olarak dev- lete aynca ödeyen Türkiye"deki belki de tek kişiyim. Bana çamur atılması, muca- dele azmimi daha da kamçıla- mıştır. Bundan sonra da haksız- lıklarla daha güçlü bir şekilde mücadele edeceğim. Ve de siz- den, en azından, incinen onu- rum için özür dilemenizi bekli- yorum. Adnan Kahveci Maliye ve Gümrük Bakanı Heıııa: Patenthakkı bizinı şirketin Haber Merkezi — Maliye Ba- kanı Adnan Kahveci, TESTAŞ Genel Müdürii Naim Sungur ve aynı şirketin yönetim kurulu üyesi Kemal Önder Kefoglu'nun ihtira sahibi olduğu "akıllı yazarkasa" olayıyla ilgili bir açıklama yapan HEMA Elek- tronik, yazarkasa patentinin kendi şirketlerinin araştırma- geh'ştirme bölümünde hazırlan- dığını öne sürdü. HEMA'dan yapılan açıklama- da, "Biz bu patentin şirketimi- ze ait oldugunu yargı önünde ileri sürüyonız" denildi. HEMA Elektronik Sanayi ve Ticaret AŞ Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Selçuk Ömerbaş, Cumhuriyet'in "şirke- tin ortakhk yapısı ve dava konu- su" hakkındaki sorusunu şöyle yanıtladı: "Şirketin bütün bisseleri, bu- gün tamamen Sayın Ahmet Hattat'ın tontrolü altındadır. Emin Hattat, Recai Kutan ve Bülent Göncü, elektronik şirke- tindeki hisselerini 1991 yılı için- de Ahmet Hartat'a devretmişler- dir. Naim Sungur, haziran 1991 yüında yapılan genel kurnl top- lantısmda yönetim kuruluna ye- niden seçilmemiştir. O zaman kendisine verilen hisseleri de he- nüz şirkete teslim etmemiştir. Önder Kefoglu ile mart 1991 yı- lında şirketten ayrdmıştır. Yazarkasa çaiışmaları bu iki kişinin HEMA Elektronik'te gö- rev yaptıklan sırada arastırma- geliştirme bölümünde hazırlan- mıştır. Şirketin olması gerekir- ken bu iki kişi, Sa\ın Adnan Kabveci ile şabsi ilişki kurarak patent almışlardır. Biz bu paten- tin şirkete ait oîdugunu yargı önünde ileri sürdük. Biz patent olayına yeni vâkıf olduk. Patenti önceden almışlar. Patenti aldık- lannı belirledikten sonra geçen baziran da yargı önüne gittik." (Baftarafı 1. Sayfada) \\nen Birand, "Bazı muhasebe hata- lanndan dogmus aksaklıkların gjderümesi için iyi niyetle yar- dımcı olacagımı belirttim" di- yor. Birand şunları söylüyor: "Bu aksaklıklann en belli baş- lılarından biri yuıidışından alı- nan göriintülerle ilgili bazı fatu- ralann karşıhklı muhasebe ba- tası ile iki kez ödenmiş olması- dır. Bu ve bunun gibi ödemele- rin meblagı, aradan geçen süre- nin uzunluğu. kur farklılıklan nedeniyle henüz belirleneme- miştir." Yolsuzluk iddiasına ilişkin haberlerin 32. Gün programı Ue 'Demirkırat'-'12 Mart'tünı bel- gesellerin yapılmasını engelleme' amaa taşıdığım öne süren Meh- met Ali Birand "TRT'nin bir an önce incelemesini tamamlayıp k a r a n m " açfkfamâsıhı bekliyorum" diyor. Mehmet Ali Birand'ın, açık- lamasının tam metnini okuyu- culanmıza sunuyoruz: "TRT ile 1985 yıh ekim ayın- da bir sözleşme imzaladım. Bu- na göre 32. Gün programının yapmu karşıhğında 2 milyon TL (yıllar içinde giderek 14 milyon TL'ye kadar çıkan) telif ücreti aiacaktım. Beraber çalıştığım tüm ekibin programla ilgili her türlü harcaması karşıhğında fa- tura alınacak, bunlar TRT'ye ibraz edüecek ve kurum tarafın- dan ödenecekti. Bu harcamalar; tüm dış gezi- ler, ulaşım, yemek, kamera ve ekip kiralama, konaklama gi- derleri, büro hizmetleri, çahşan- lann telif ücretleri, TRT'nin karşılayamadığı yurtiçi ve yurt- dışı montaj hizmetleri, arşiv malzemesi ve benzeri masrafla- n kapsamaktaydı. Bu sözleşme çerçevesinde TRT'ye 6 yılda 84 ayn program yapıldı. Yaklaşık 10 milyar Türk Lirası harcandı ve bu har- camalar karşıhğında binlerce fa- tura kuruma teslim edildi. Bu çalışmalar zaman zaman 15 kişiye varan bir ekiple ger- çekleştirildi. Her ay en az 4 ay- n ülkeye gidilerek 6 yılda 300'ü aşkın dış gezi yapıldı. Yüzlerce kamera ve ekip kiralandı, özel çekim arabalan tutuldu, yurtdı- şındaki stüdyolarda ön kurgu hizmetleri gerçekleştirildi. Bazen çölde bir hafta Irakh bir şoförün arabası kiralandı, bazen Beyrut'ta savaş koşullan içinde normalin 5 katı üzerinde bir para karşıhğı kamera kira- lanmak zorunda kalındı. 32. Gün türünde bir programın ger- çekleştirilebilmesi için Ermenis- tan'dan Suriye'ye, Hindistan'- dan Çin'e kadar pek çok ulaşıl- ması güç merkezde çekim yapı- lırken Türk mevzuatına uygun tek tip fatura bulmak elbette ki kolay olnıadı. Biraz televizyon tecrübesi olan herkesin bilebile- ceği gibi tüm Batı televizyonla- nnda başarüı bir yapımın en as- gari koşullan bu hizmetlerin sağlanmasından geçer. Biz de bu sayede kamuoyunun önune, yıllardır hiç azalmayan bir be- ğeni ile izlenen bir yapımla çık- tık. Bu yoğun tempo içinde, dun- yanın dört bir yanında dolaşan ekiplerimizin yaptığı harcama- lara ilişkin, her biri değişik ül- kede, değişik şirketler tarafın- dan, değişik yöntemlerle kesilen faturalar, kimi zaman kâğıt üze- rine çiziktirilmiş belgeler topla- nıp, Haber Dairesi BaşkanhgV- na her ay değişik bir arkadaşı- mız tarafından teslim edilmek- teydi. Bunlan benim tek tek kontrol edip, Türk muhasebe mevzuatına uygunluğunu denet- lemem mümkün olmadığı gibi çoğu zaman gormeme bile im- kân bulunmuyordu. Ancak bizim güvencemiz bu faturalann TRT'nin 3 ayn de- netiminden geçmesiydi. Bir ba- kıma muhasebe denetimimizi kuruma bırakmıştık. TRT'nin mevzuata uygun bulmadığı hiç- bir faturanın ödenmesi söz ko- nusu olamazdı. Biz faturalanmızı Haber Da- iresi Başkanlığı'na verirdik. Başkanhğın ayrıntıü incelemesi ve onayım vermesinden sonra bu ödemeler Muhasebe Daire Başkanlığı'na gönderüir, orada- ki ikinci denetimden sonra mas- raflar karşılanırdı. Üçüncu de- netim ise her yıl sonu teftiş ku- rulu tarafından yapılırdı. 6 yıldır bu denetim mekaniz- masında hiçbir faturamız redde- dihnediği gibi tarafımıza yönel- tilmiş hiçbir uyarı ile de karşı- laşmadık. Bir iddia ve sonucu Geçen yıl TRT Teftiş Kuru- lu, Haber Dairesi Başkanhğı'nın Europroductions adh İngiüz fir- masının bir hizmet karşıhğı kes- tiği faturasımn 'sahte' olduğu yolundaki iddiasını incelemeye aldı. Kurul, yaptığı soruşturma sonucunda söz konusu işlemin yasal olduğu sonucuna vardı ve iddiayı reddetti. Teftiş Kurulu, bu iddiayı araştınrken 6 yü Öncesine kadar uzanan bir süre içinde TRT'ye verilen bütün faturaları da kontrol etti. Sonucunda kendilerinin de daha önce denetlemiş olmaları gereken bazı ödemelerin mevzu- ata tam uymadığını ileri süren bir rapor haarladı. Bugün, bu rapor kapsamında belirtilen 1985'ten bu yana ge- len bazı ödemelerin mevzuata tam uyup uymadığı TRT Hu- kuk Müşavirliği'nce incelen- mektedir. Bu inceleme sırasm- da ben de davet edildim ve ara- dan geçen uzun süreye rağmen belgeleri inceleyip kendilerine bilgi verdim. Mevzuata uygun- luğu daha önce onaylanmış ol- masına ve ashnda zaman aşımı- na girmesine rağmen itiraz hak- kımı kullanmayarak kendilerine karşüıkh bazı muhasebe hatala- nndan doğmuş aksakhklann gi- derümesi için iyiniyetle yardımcı olacagımı belirttim. Bu aksakhklann en belli baş- hlanndan biri yurtdışından ah- nan görüntülerle ilgili bazı fatu- ralann karşılıkh muhasebe ha- tası ile iki kez ödenmiş olması- dır. Bu ve bunun gibi bazı öde- melerin meblağı, aradan geçen sürenin uzunluğu, kur farkhlık- lan nedeniyle henüz belirlene- memiştir. TRT'nin bir an önce incele- mesini tamamlayıp kararını açıklamasını bekliyorum. İleri sürülen bazı iddialar da gerçek boyutlan çarpıtılarak yansıtılmışiır: —Ocak 1991 tarihinden itiba- ren programa ilişkin harcama yöntemi TRT Yönetim Kurulu tarafından değiştirilmiştir. Ye- ni düzenleme kurum dışı yaptı- nlan diğer bazı programlara uy- gulanan yöntemi getirmiştir. Buna göre TRT, herhangi bir SURKUR SÜRÜCÜ KURSU Oevreler: HafîaSonu 7 Eylül Hafta Içı 9E>ül (Sabah-Akşam; KADIKÖY JSöğudüçeş.'ne Camıı yam) Tel 34Q 18 2^-336 02 06-336 02^9 Fax- 34<? 18 25 tartışmaya yer vermemek ama- cıyla, yapılan harcamalan da içeren global bir ücret olarak program başına 65 bin dolar ödemeyi üstlenmiştir. Gcak ayında ise 32. Gün'ün 6 yıldır gelenek haline getirdiği bir uy- gulama ile Turgut özal stüdyo konuğu olarak davet edilmiştir. 83 dakikalık programın 45 da- kikası özal'la geçmiş, geri ka- lan bölümlerinde Suudi Arabis- tan, Lübnan, lsrail, Sovyetler Birliği, Brüksel, Amerika Birle- şik Devletleri'nden derlenen rö- portajlara yer verilmiştir. Üste- lik her yü ocak ayında böyle bir söyleşi yapmamızın gelenek ha- line getirildiği, bu meblağı sap- tayan TRT Yönetim Kurulu ta- rafından da bilinmekteydi. Bu dunımun bir yolsuzlukmuş gi- bi gösterilerek ele aiınması üzü- cüdür. —Aynı şekilde Saddam Hü- seyin söyleşisi ile ilgili faturada da yine usulsüzlük yapüdığı iz- lenimi verilmiştir. Oysa progra- mın yapımını üstlenen Karacan Yayınlan TRT Hukuk Dairesi'- nin itirazı üzerine faturaya koy- duğu hizmet komisyonunu da- ha önce sözleşmede bu komis- yonun bulunduğu gerekçesiyle almaktan vazgeçmiştir. Bunda bir usulsüzlükten söz etmek her- halde mümkün değildir. —'27 Mayıs'tan 12 Mart'a Belgeseli'nin TRT Genel Müdü- rü tarafından bütçesi yüksek gö- rüldüp için imzalanmadığı id- diası da gerçeğe aykındır. Zira bu belgeselin bütçesi henüz tas- lak olarak hazırlanmış, Genel Müdür'e dahi resmen iletilme- miştir. Kaldı ki önerilen rakam TRT standartlannda noraıal sa- yılabilecek bü- bütçedir. Bu bel- geselin gecikmesi daha çok siya- si nedenlerden kaynaklanmak- tadır. Asıl hedef 32. Gün Bir yıldır kurum ile ilişküeri- mizin kopanlması için bir kam- panya yürütülmektedir. Basına yanlış, eksik ve özellikle çar- pıtılmış bilgiler verihnekte, ku- rumun günlük yazışmalan so- ruşturma imiş gibi gösterihnek- te, hatta 32. Gün'e 'devlet kayırmacılıgY ile milyonlar akı- tüdığı izlenimi yaratıhnak isten- mektedir. Bu programın zaman zaman iktidarlarla ters düştüğü- nü ve hatta cezalandınldığını kamuoyu yakından bümektedir. Ayrıca aynı tip sözleşmeler ve aynı meblağlarla bizim dışımız- da da başka programlar kurum tarafından hazırlatılmaktadır. Tüm yollar denenmiş, basa- nlı olmayınca en son, 'fatura sorunu' ortaya çıkanlmıştır. Hemen hemen her gazeteye el altından yollanan ve artık her- keste bir kopyası bulunan bu son kampanyanın amacı, 32. Gün ve 'Demirkırat'-'12 Mart' türü diğer programların yapü- masını dolaylı, ancak en kestir- me yoldan engellemektir. Bu çabalann başanya ulaşa- mayacağı inancıyla, ortaya çı- kardığımız yapıtlarla onur duy- duğumuzu bir kez daha belirti- yor ve verilemeyecek hiçbir he- sabımız bulunmadığından tüm kamuoyunun emin olmasım is- tivoruz." MALTEPE'DE Hukukçular Kooperatifindeki hakkımı devrediyorum 354 92 51 ^ Au Pair Aoenesı •* IngiKtfe - Fransa - Ispanygi Z halya - Hotenöa . Amıtka 9.1-156 53 «-1(1 «3 17
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear