18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
9NİSAN1991 HABERLER CUMHURİYET/5 Şeklen hükümet • ANKARA (UBA) — SHP Balıkesir Milletvekili önder Kırlı, hükümetin görevlerini Milli Güvenlik Kurulu'na deyrettiğinl öne sürdü. Kırlı, Milli Güvenlik Kunılu'nun Bakanlar Kurulu'ndan daha çok toplandığını söyledi. önder Kırlı, hükümetin çalışmalarıyla ilgili olarak görüşlerini açıklarken Türkiye'de şeklen bir hükümet bulunduğunu, gerçekte hükümet diye bir organın bulunmadığını iddia etti. Kırlı, "Türkiye'nin geleceğini ilgilendiren önemli konulardan ne Başbakan ne de hükümet üyeleri haberdar. Türkiye ile ilgili, , Türkiye'nin geleceğini ; büyük ölçüde etkileyecek konularda uluslararast _ görüşmeler yapılıyor. Bu i görüşmelerde yetİcisiz bir kişi bulunuyor" dedi. Kripto davası • ANKARA (ANKA) — 1 Kamuoyunda "kripto davası" olarak bilinen özal- Bush görüşme tutanaklannın Güneş gazetesinde yayımlanması nedeniyle haklannda dava açılan gazeteci Uluç - Gürkan ile Dışişleri eski memuresi Hande Şefkat * Mumcu'nun yargılanmasma devam edildi. Duruşma, davaya konu olan tutanaklarm gizli olup olmadığına ilişkin bilirkişi raponınun gelmemesi nedeniyle ertelendi. 23Nisan Genelgesi • ANKARA (ANKA) — Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla valiliklere gönderdiği 1 genelgede, Atatürk'ün milli * egemenlik kavramını çocukla özdeşleştirmesinin anlamlı olduğuna işaret etti ve "Her ikisi de gelecektir. - Egemenliğin de çocuğun da ihmal edilmesi düşünülemez, aksi esarettir, yok ohıştur" dedi. Akbulut iftar yemeginde • ADAPAZARI . (Cnmhnriyet) — Başbakan Yıldınm Akbulut partisinin Sakarya tl Teşkilatı tarafından tertip edilen . iftar yemeğine katıldı. \ Beraberinde Devlet Bakanı ! Cemil Çiçek ve ANAP ; Partisi Genel Başkan • yardımcılan Metin Gürdere, Cumhur Ersümer, Genel Sekreter Akgün Albayrak, Teşkilatlandırma Başkanı Orhan Demirtaş ve 10 dolaymda milletveküi ile birlikte Adapazan'na geldi. Sapanca Gölü kenarındaki bir restoranda verilen iftar yemeğine bir saat geç gelen Başbakan Yıldınm Akbulut'u 2500 dolaymda partili karşıladı. Başbakan Akbulut yaptığı konuşmada şunlan söyledi: "Biz ANAP iktidan olarak 30-40 yılda verilemeyen hizmetleri 7-8 yıla sığdırdık. Biz her şeyin, ama her şeyin dürüstçe, mertçe, açıkça konuşulmasını ve yazılmasını istiyoruz. Her şey erkekçe konuşulsun ve yazılsın. Biz insanlarımızın hür olmasım, istedikleri gibi düşünebilmelerini ve önlerinde bu konuda herhangi bir engelin olmamasını istr'oruz" "Soruyorum size, Körfez krizinde kimin burnu kanadı. Körfez Savaşı'ndan hemen hemen tüm ülkeler etkilendiler. Biz de etkilendik. Ama memleketimizde yokluk, karaborsa oldu mu? Bulgaristan'dan gelen soydaşlanmıza kapılanmızı açtığımızda "Kapılan neden açıyorsunuz?" diye soran Süleyman Demirel, bugün diyor ki "Kapılan açın." Bugün sınırlarımızda bir olay yaşanıyor. 200-300 bine yakın Irak vatandaşı Türkiye'ye gelmek için oradalar. Her türlü yardımı yapıyoruz. Dün "Neden kapılan açtıtuz" diye soran Demirel'in bugün kapılan açm demesini ise anlamak mümkün değü!' SHP lideri, Kuzey Iraklılarla ilgilisorunun Türkiye'ye bırakıldığını söyledi • Iııöııü: Böyle şey olmazSHP lideri, partisinin Silivri'de düzenlediği mitingte yaptığı konuşmada, hükümetin, ekonomi ve Kürt sığınmacılar ile ilgili politikalannı eleştirdi. İnönü, tecil yasası için "Nasıl uygulanacağı belli olmayan karma karışık bir tasarı" ifadesini kullandı. YALÇIN ÇAKIR SÜJVRİ — SHP Genel Başkanı Erdal İnönü, Türkiye sınınna yığılan Kuzey Iraklı- larla ilgi- li sonınun çözümünün Türki- ye'ye bırakıldığını belirterek "Böyle şey olmaz. Türkiye'ye sen bu isi çöz diyeceksin, olmaz böyle şey" dedi. İnönü, hükü- metin ve Cumhurbaşkanı Tur- gut özal'ın yanlış uygulamala- n sonucu Türkiye'nin, Körfez savaşının öncesinden de kötü duruma düştüğünü söyledi. Istanbul Büyükşehir Beledi- yesi tarafından yaptınlacak su tahliye regülatörünün temelleri- ni atmak için dün helikopterle Istranca'ya giden SHP lideri İnönü, temel atma töreninden sonra karayoluyla Silivri'ye geç- ti. Beraberinde, Büyükşehir Be- lediye Başkanı Nurettin Sözen, çok sayıda milletveküi, parti il ve ilçe başkanlan ile birlikte partisinin Silivri'de düzenlediği mitinge katüan İnönü, hüküme- tin Tecil Yasası, ekonomik uy- gulamalar ve Kürt sığınmacılar konulanndaki uygulamalarını eleştirdi. İnönü, iktidarın, SHP'nin söylediği şeyleri yap- maya çalıştığını belirterek "Ba- kanlar çıkıp 'Enflasyonun çık- madığına şükredin' diyorlar. ts- raf ve halkın parasını çarçur et- mekten başka, enflasyonun ne- deni yok. Körfez savaşı öncesin- de Kuveyt kurtanlacak deniyor- du. Kurtanldı, ne oldu? Bütün sorun Türkiye'ye yıküdı. Binler- ce insan kapımızda. Savaşın ön- cesinden çok daha fena durum- dayız. Aynı zamanda bu paha- lılığın ve enflasyonun hâlâ gil- memiş olması; ben bunlara is- yan ediyonım" diye konuştu. t tnönü, ABD'den para yardı- mı istenmesini de eleştirerek ge- lecek bu yardımın bütçe açığmı kapatmada kullanılacağmı, bundan köylüye ve işçiye pay düşmeyeceğini ifade etti. Dün Meclis'e gelen tecil yasa tasan- sı ile ilgili görüşlerini de açıkla- yan SHP lideri İnönü, Başba- kan Yıldınm Akbulut'un önce- ki akşam TV'deki konuşmasına değinirken de şöyle dedi: Sayın Akbulut,'Biz düşünce özgurluğü istiyoruz' diyor. Şim- di neden insanlar tam bayratn- dan önce umutlandınldılar? Biz af çıkartmalanm istedik. Af ol- mayacak, tecil olacak diyorlar. Nasıl uygulanacağı belli olma- yan kannakanşık bir tasan. Dii- zeltelim derken, daha beter ya- pacaklanndan korkuyorum. İs- tanbul'da her gün bir insanınuz öldürülüyor. Soylesinler, niçin İNÖNÜ — SHP lideri İnönü Silivri'de incelemelerde bulundu. Temel atma törenine katıldı. (Fotoğraf: Cumhuriyet) ABD Dışişleri Bakanı ileyemekyiyordu Akbulut'un disi kırıldıBaşbakan Akbulut'un ABD Dışişleri Bakanı Baker'ın onuruna verilen yemekte dişi kırıldı. Saat 23.30'da Tunalı Hilmi Caddesi'ndeki dişçisine gelen Başbakan Akbulut, yarım saat süren operasyon sonunda ön iki dişine protez yaptırdı. ÜMİT ASLANBAY ANKARA Yağmur "ahmak ıslatan" diye tanımlanan türden- di. Siyah "Iimuzin" Çankaya tarafından girdiği Tunalı Hilmi Caddesi'nde bir U dönüşü yap- ü, sesizce karşı kaldınma yanaş- tı. Caddede park eden araçlar bir süre önce yine "sessizce" uzaklaştınlmıştı. Koruma araç- lannınferasına yerleşen "Limu- zin"in arka sağ kapısı açıldı ve Başbakan Yüdınm Akbulut, şemsiyelerin altmda acele adım- larla büyük işhanından içeri gir- di. Saat 23.3O*du. Binanın sade- ce birinci katının ışıklan yanı- yordu. Prof. Dr. Kenan Araz'- ın... Ağız Diş Çene Hastalıklan cJerrahı'nın. Sonra iş anlaşıldı: Başbakan, ABD Dışişleri Baka- nı James Baker ile yediği yemek- te iki ön dişini kırmıştı. Yemek- te ne vardı ki? Cumhurbaşkan- hjb. Köşkü'ndeki yemeğin "mö- nü"sü tüm gayretlerimize rağ- men açıklanmadı. Ancak saçak altında, Başbakan'ı görmek için bekleyen vatandaşlardan birine göre "Kisinin rastgitmezse işi, muhallebi yerken lontardı dişi..." "Başbakan şanssızdı, bir süre önce kayak yaparken de elini kırmıştı." Saatler 24.00'e yaklaşıyordu. BekleyenleT ıslanmıştı. Koruma polisleri binadan içeri kimseyi sokmuyorlardı. Karşı kaldınm- da "24 saat hizmet veren otoma- tik banka" sığmak olmuştu me- rakhlara. Sabırlar tükenmek, yağmur iç çamaşırlara işlemek üzereyken önce "Umuzin"in motoru, ardından "jip"in, son- ra da diğer otomobillerinki gü- rültü Ue çalıştı. Çıkış an mese- lesiydi artık. Kimi arabalanmn içinde, ki- mi dışanda yağmur altında bek- leyen koruma polisleri, gazete- ciler kadar merakhydı: — Nereden ögrendiniz Başba- kan'ui geldigini? Duyulmasın di- ye telsizle bile konuşmadık... — Meslek sun dedik. Az ön- ce ışıklarıru söndüren karşıdaki lokantadan çıktığunızı söyleme- dik. Çünkü onlar da Başbakan- ın kimi ziyarete geldiğini söy- lemiyorlardı. Başbakan, koruma polisleri- nin arasında gözüktü. Bir telaş- tır başladı. Gazeteciler çevreden uzaklaştınlmaya çalışıldı. Ama yağmurun ve çalışan araçların motor gürültUsü bastmlarak soruldu: — Geçmiş olsun efendim. Bu arada Baker ile askeri müdaha- leyi görüştünüz mü? Yanıt nef — Hayır. Şimdi bu saatte bu- rada mı olur bu sualin cevabı?.. Dedi ve uzaktan kumandalı bir televizyonun da yer aldığı aracuım arka sağ koltuğuna yer- lesti. Gitti... Bir süre sonra binanın garaj çıkışında kırmızı bir "Mercedes" belirdi. Birinci kat- taki ışıklar az önce sönmüştü. Bu, Ağız Diş ve Çene Cerrahı Prof. Dr. Kenan Araz olmahy- dı. Geceyansı olsa da apar topar mnayenehanesine gelse de kra- vatını özenle yerleştirmişti boynuna. Başbakan nasıldı? Gayet iyiy- di. Daha önceden zaten protez yapılmıştı. Şimdi "biri zaten problemli olan" iki ön dişi ye- mek sırasında kınlmışü. Yarun saatlik bir operasyonda, herhan- gi bir zorluk çıkmadan, sorun çözülmüştü. Başbakan'a iki ye- ni diş takılmıştı. Prof. Araz, fotoğrafının çe- kilmesini istemiyordu. Daha doğrusu reklam istemiyordu. O nedenle de sorulara biraz çekin- gen yanıt veriyordu. Ancak çevrede oturanlann anlattıklanna göre Başbakan son birkaç aydır Prof. Araz'a geliyordu. Herhalde tavsiye üze- rine Prof. Araz'ı seçmişti. Bu gece, Başbakan büyük olasılık- la sahura kadar yatmayacaktı, çalışacaktı. Ama dişi ağ- nmadan... bunnn önöne gecemiyoriar." İnönü, Irak'ta savaş sonrası iç kargaşa çıktığmı hatırlatarak konuşmasını daha sonra şöyle sürdürdü: "Iraklüara dışandan açık destek verdiler. Ayaklanın, re- jimi degiştirin, arkamzdayu de- diler. Şimdi de battaniye dagı- üyoriar. Böyle şey olmaz. Tür- kiye'ye sen bu işi çöz diyecek- sin, olmaz öyle şey. Bu mu bü- yük devlet olmak? Bu mu ulus- lararası huknka uymak? Bnra- da büyük devletlerin, kendi çı- karlanna hizmet var. Ama bi- zim Özal'ın, orada ne işi var?" SHP lideri İnönü, Avrupa'da olduğu gibi sınırları değiştinne- yecek banşçı bir çözüme ihtiyaç duyulduğunu beüVterek, "Saym Özal'ın yapüğı gibi, her şeye ka- nşarak değil" diye konuştu. SHP GRUBU Baykal yanlıları sahnede ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosn) — SHP'de geçirdiği fıtık ameliyatından sonra ilk kez bu- günkü grup toplantısına katıl- ması beklenen Genel Başkan Erdal tnönü, parti çahşmalan- na eski Genel Sekreter Deniz Baykal yanlılarının "eleştirileriyle" başlayacak. İz- mir milletveküi Erol Güngör, Ankara milletveküi Yaşar Yıl- maz, delege seçimleri sırasında "kendilerine ulaşan tüzük ihlali" iddialarını dile getirecek- ler. Yurtdışında bulunan Istan- bul milletveküi Ali Topuz'un da yetişmesi halinde grup toplantı- sına katılarak genel merkez ve Baykal yanlılarınâ "birlik çağnsı" yaparak bazı temel eleş- tirilerde bulunacağı kaydedili- yor. Topuz'un "genel sekretertik yerine genel başkan vardımcüıgı" sistemini de öner- mesi bekleniyor. Alınan bilgilere göre Baykal yanlısı olarak bilinen Güngör ile Yılmaz geçen hafta grup toplan- tısında söz almak için gerekli başvurulannı yaptılar. Söz veril- mesi halinde Ydmaz, seçim oöl- gesi olan Kırıkkale ile ilgili eleş- tirilerini gündeme getirecek. Güngör'ün ise "konuşma >apa- cağını ögrenmesinin ardından kendisine çok sayıda telefon gd- digi ve bu nedenle bölgesindeki, diğer illerdeki dummlan da di- le getirecegi" bildiriliyor. Bu milletvekillerinin lürşehir, Kocaeli, ödemiş, İzmir, Ankara-Çankaya ile Kınkkale 1 - deki sorunlan anlatacaklan, ge- nel merkezin "tüzük ihlalleri" yaptığını öne sürerek sert eleş- tiriler yöneltecekleri kayde- diliyor. öte yandan SHP tstanbnl mahalle delege seçimlerinin ta- mamlanmasından sonra partili- lerin yaptığı itirazlar, il merke- zinde değerlendirümeye başlan- dı. özeüikle Kadıköy ilçesinden çok sayıda itirazm geldiği belir- tildi. Bu ilçenin Selimpaşa Ma- hallesi'nde il merkezinin "kapalı oy" talimatma karşın "açık oy" kullaruldığına dair itiraz yapıl- dığı ve seçimin ertelenebileceği kaydedildi. Zühtüpaşa Mahalle- si'nde ise tstanbul Milletvekili tsmail Cem'in listeye yazıldığı ve "İsmail Cem'in bulunduğu lis- te kazandı" diye tutanak tutul- duktan sonra adı çizilerek yeri- ne başka birisinin adının yazıl- dığı öne sürüldü. Cem savlarla ilgili olarak, '*Arkadaşlar aday olmamı önerdikr, ama ben do- ğal delege oldugum için kabnl etmedim" dedi. SHP'DE YENÎLÎKCİ SOSYAL DEMOKRATLARIN BİLDİRİSİ Genel af toplumsal barışı sağlar tç Politika Servisi — SHP'de yeni- likçi kanadın bildirisini yayımlam4ya de- vam ediyoruz. Bildirinin bu bölümünde, demokrasi ve af konusu işleniyor. Bildiri şöyle: Partimiz, demokratikleşme sürecinde degişim ve dönüşümün öncülUğünü üst- lenmelidir. Bu çerçevede, SHP'nin iki projeyi topluma sunması gerekiyor. Bu projeler, demokratikleşme ve cumhuri- yetin yeniden yapılanması projeleridir. Demokratikleşme Projesi çerçevesin- de SHP, oncelikle, çağdaş, demokratik bir anayasa taslağını hiç zaman yitirme- den önce örgütünde tartışmalı sonra top- luma sunmalıdır. Demokratik anayasa ve bu bağlamda, özgür sendikal haklar, özerk üniversite, özgür basın, bağunsız TRT, bağımsız yargı ve halkın istencini tam olarak yansıtacak seçim yasası ko- nulanndaki önerileri bir bütünlük için- de kamuoyuna açıklanmalıdır. Hiç kuş- kusuz düşünce ve örgütlenme özgürlük- leri üzerindeki sınırlan da kaldıracak olan bu girişim, oncelikle ANAP iktida- nnın gerçek antidemokratik yüzünü gös- terecektir. Bundan da önemlisi, demok- ratikleşme önermelerinin değişik toplum kesimlerinde tartışılmasıyla sağlıkh uz- laşma düzlemleri bulunabilecektir. De- mokrasinin bir yaşam biçimine dönüş- mesi ve kurumlaşması için olduğu ka- dar, SHP'nin başansı için de demokra- si yanlısı toplum kesimlerinin uzlaşma- sı gereklidir. Yıllardu- etkinliği ve işlerliği tartışma- lı, olağan dışı yönleri çok ağırlıklı bir yargı düzeni içinde yaşayan topluma, ayınmsız ve kapsamlı bir genel af öne- risi yapılması bir zorunluluktur. Genel af yalnız haksızlıklan gidermekle kalma- yacak, demokrasinin bir önkoşulu olan toplumsal banşın da yollannı açacaktır. SHP'nin demokrasi projesinin vazge- çilmez bir öğesi de 12 Eylül ANAP yö- netimlerinden hesap sonılacağının çok açık bir biçimde belirtilmesidir. Demok- rasi bir hesaplaşma açıklık ve halkın de- netimi rejimidir. Son on yılda, var olan yasal düzenlemeleri bile çiğneyen, insan haklannı açıkça ihlal eden ve ekonomik çıkar sağlayan uygulamalann uygulayı- cılanndan hesap sonılacağının belirtil- mesi gerekir. Eu olgu, demokratikleşme için önemlidir ve bireysel hesaplaşmala- n, şiddete yol açan gelişmeleri engelle- yici bir özelliğe sahiptir. Hesap sorma aynı zamanda günümüzdeki haksız uy- gulamalan sırurlayıa bir etki de yapa- biür. Son bir yılm siyasal gelişmeleri ve bir köşe yazanmızın deyişiyle 'siyasal rezalete' dönüşen uygulamalar, demok- rasiye geçiş projesinin gerekliliğini çok arttınyor. Yapılacak ilk genel seçimler ve bunun sonrasımn açıklık kazanması, vazgeçilmez bir toplumsal zorunluluk- tur. Oysa gelişmeler, ülkemizin bir Gü- ney Amerika benzeri başkanhk sistemi- ne hızla sürüklenmekte olduğunu göste- riyor. Iktidar partisi içinde son haftalar- da görülen 'mukaddesatçı' ve 'menfaatçı' zıtlaşmasının demokrasiye geçişle uzaktan yakından bir ilgisi yok- tur. Toplum son yedi yıl boyunca bu göstermelik karşı çıkışlan ve bunlann yı- kıcı, olumsuz ve demokrasi dışı sonuç- lanyla oyalanmak isteniyor ya da bun- lan kuşku ile izliyor. Kâğıt üzerinde demokratik görünse de gerçek demokrasinin yerleşip kurumlaş- madığı, kalıcılık kazanmadığı siyasal ya- pılarda, devlet başkanının doğrudan halk- oyuyla seçilmesinin diktaya yol açtığı biliniyor. TRT başta olmak üzere dev- let olânaklannm tek yanb kullanımı, bü- yük ekonomik çıkar mekanizmalannın işletilmesi ve yoğun bir tek yanlı propa- ganda ile kamuoyunun baskı altuıa alın- ması salt kişilere dayah bir siyasal süreç ile birlikte, demokrasinin tuzağı olabi- lir. Türkiye, en azından demokrasinin gerçek anlamda işlerlik kazanmasma ve kurumlaşmasına dek bu tuzağa düşme- melidir. Cumhuriyetin Yeniden Yapılanması Projesi, kamu yönetiminin demokratik ilkeîere ve çağdaş sosyal devlet anlayı- şına uygun olarak düzenlenmesini öngo- rür. Bu çerçevede, çoğulculuk ve katı- hmcılık içinde ulusal bütünlük, yasağa dayalı tutuculuğu aydınlıkla aşma, dev- letin organlannın "halka hizmeti' esas alan, açık, etkin ve dürüst çalışan bir ni- teliğe kavuşması öncelik taşımaktadır. Devletin hizmet birimlerinin demokra- tik kurallara göre işlevlerinin yeniden ta- • nımlanması, devletin demokratikleşmesi ve çoğu kez var olduğu tartışılan 'gizli güç odaklannın' ortadan kaldınlması bu projenin önemli öğeleri sayılmalıdır. Cumhuriyetin yeniden yapılanması yalruzca eskiyen, aşınan kurumlann ye- nilenmesi amacına değil, bunlann de- mokratik işleyişinin sağlanmasına da yö- nelik olmalıdır. Bu süreç, demokrasinin kurumlaşması için de gereklidir. SHP, kamu hizmctlerinin özellikle bi- reyin özgürleşmesi, yeteneklerini geliş- tirmesi ve toplumsal yarannı ençoklaş- tırması için eğitim ve sağlık hizmetleri- ne özel bir öncelik vermeüdir. Eğitim hizmeti, yalruzca çok parası olanlann el- de edebildikleri bir hizmet değil, fırsat eşitliğini sağlayan, laik ve demokratik il- kelere uygun, parasız bir kamu hizmeti olarak sunulmalıdır. Sağlık hizmeti de tüm yurttaşlann sağlığını güvence altı- na alacak ve yine esas olarak kamu hiz- meti niteliğinde düzenlenmelidir. §CRECEK CÜNEYTARCAYÜREK YAZIYOR Konu Bugün Beyaz Yarın Siyah Olursa!.. ANKARA — Başkentte günün konusu olan iki demeç üze- rinde konuşuyorduk. Sonunda dayanamamış; İngiliz ITV ile Amerikan ABC televizyonlannda Irak'a havadan ve karadan silahlı müdahalenin zorunlu olduğundan söz etmişti. Hikmet Çetin "hiç aklından çıkmıyor ki" dedi. Çetin'in alay kanşımı söyiediğinde gerçek payı büyüktü. TÖ, Saddam'ı si- lah zoruyla iktıdardan düşürmeye takılmıştı. Körfez savaşı- na katilamamıştı. Kuzey Irak sorunu, heveslendiği savaş için belki de "son fırsattı." İki üç gün önce TÖ'nün yine savaş davullan çaldığına de- ğinmiştik. Çankaya'dan esen havayia son bir haftadır baş- kent barut kokuyor. Amaana varabilmek için iftar sofrala- rında Kürt göçünü savaşa gerekçe gösteriyordu. Sonunda yazılanları resmen doğruladı. Kürt faciasının so- na ermesi için Türkiye'nin katılacağı BM gücü havadan ka- radan Irak'ı vurmalıydı. Elini ayağını BMGK bağlıyordu. Konseyin "uyarı" nitelikli karanna değinen ilk haberler geldiğinde TÖ fena bozulmuş- tu. Fakat sonraları yeni verilerle yeniden bilinçlendi. BMGK kararı hedefe varmayı engellemiyor, tersine "hedefe varması için ilk adırnı atıyor"du. Konsey, çok önemli bir direnmeyi kırmıştı. BM'yi engelle- mek isteyenlerin -başta ABD- öne sürdüğü "Irak'ın iç işleri- ne karışmamak" faktörü artık ortadan kalkıyordu. BM'yi "yeniden silahlı müdahaleye" rtecek adımlar yavaş yavaş atılacaktı. Barıssever savaş yanlısı Türkiye yardımlan gerçekleştirmeye çahşırken bir yandan da Güneydoğu'da bir "güvenlik bölgesi" itanını cumartesi günü dillendirmeye baş- lamıştı. Böylesi bir bölge gerçekleşırse; Türkiye, BM mülteci <o- nundan yılda 500 milyon dolar isteyecekti. İç savaşta Do- ğu'ya sığınan Afganlılar için BM, Pakistan'a 300 milyon do- lar yardım yapmamış mıydı? Derinltği 60 kilometre olan güvenlik bölgesini Türk asker- leriyle birlikte BM gücü çevirecek, Kürtleri "emniyete ala- cak"tı. Ne var ki olayı bu noktaya getirebilmek için çeşitli aşamalardan geçilecekti. Nitekim Türkiye, Batı'yı hem in- san haklannda hem de kendi siyaseti açısından kıskıvrak bağlayabılmek için dün yeni bir girişim başlattı. Sığınmacı Kürtlerden kaçinı kabul edecegini belirleyerek hemen bil- dirmesini, 24 ülkeden istedi. Girişimin başarı şansını kanıt- layacak bir ömek vardı orta yerde: Avusturya daha önce "iki yüz kişi"yi alabileceğını açıklamıştı! Hikmet Çetin, "Kürt yürüyüşü uluslararası soruna dönüş- tüğüne göre neden savaş" diye soruyor. Demirel, kabaran savaş hevesini "geçelim" diyerek fazla ciddiye almıyor. Ba- ker, ABD açısından savaşı "Türk hükümetinın alacağı karar" diyerek geri çeviriyor. Bir garip durum. Sınır, "fiilen açık, resmen değil". TÖ, sı- nırı kapalı tuttuğumuzu söyleyemiyor. Kapıya dayanıp giren- lere sarılarak açmış gibi çalım yapıyor Oysa yabancısı yer- lisi Kürtlerin orada Türkiye'nin "arzusu hilafına de facto durum" yarattığını biliyor. Demirel başka bir noktaya dikkat- leri çekiyor: Kamp Davut'tan sonra Bush'la TÖ'nün ortak basın top- lantısında Irak'ın kuzeyinden tek sözcük yok. İki olasılık var. Orada Kuzey Irak görüşülmediyse demek ki önemsenme- miş. Görüşüldüyse önlem alınmamış. ikisi bir olup "ahaliyi kışkırtarak ayağa kaldırdıtar." Güvenlik bölgesi getecekte sonra daha genişleyecek ba- ğımsız Kürt devletinin sınırlarını bugünden çizebiHr mi? O zaman TÖ neyapabilir? Aynı konu TÖ için bugün beyaz, yarın siyah olabilir. Bağımsız ve federe devleti öteden beri savunduğunu söy- leyerek çıkar işin içinden. Bu kadar basit! ÜNLÜTÜRK SUtKASTl Saldırganların eşkali belirlendi emekli olan generaller de mahal- li garnizon komutanlıklannın koruma kapsamına alındı. tstaobul Haber Servisi'nin haberine göre, adıru daha çok 1973 Ziverbey Köşkü sorgula- malannda duyuran Unlütürk'e saldıranlan yakalamak için po- lis, her zamanki önlemlerini bir kat daha arttırdı. îstanbul em- niyetine bağh öteki güvenlik bi- rimleriyle koordineli çalışan si- yasi şube ekipleri, yasadışı Devrimci-Sol'un üstlendigi öte- ki suikastlardaki ipuçlarıru tek tek değerlendirerek saldırganla- ra ulaşmaya çalışıyor. Haber Merked — 12 Mart döneminin tamnmış adlanndan emekli Tümgeneral Memduh Unlütürk'e yapılan suikastta kullanılan silahın daha önce de 5 kişinin öldürülmesinde kulla- nıldığı belirtildi. Ünlütürk'e su- ikast olayınm soruşturması, Îs- tanbul Devlet Güvenhk Mahke- mesi Savcıhğı'nca yürütülüyor. Memduh Unlütürk'ün eşinin ifadesine dayanılarak saldırgan- lann eşkâlinin belirlendiği bü- dirildi. Bu arada Resmi Gazete'de ya- yunlanan bir kararla, MİT Müs- teşarhğı ve sıkıyönetim komu- tanhklarında görev yapan ve *Ziverbey Köşkü' ile tanınmıştıÎstanbul Haber Servisi — Emekli tümgeneral Memduh Ünlütürk adı, 12 Mart darbe- si sonrası 1973 yılında Ziver- bey Köşkü'nde yapılan sorgu- lamalardan tanınıyordu. tlhan Selçnk, Talat Turhan, Cclil Gürkan ve Ugur Mumcu gibi taınmış kişilerin kitaplannda da Unlütürk'ün çalışmalanna ilişkin bügi ve veriler yer ah- yor. tlhan Selçuk, "Ziverbey Köşkü" adlı kitabında şöyle diyor: "12 Mart döneminde Erenköy'de, Ziverbey de Zih- ni Paşa Köşkü diye anılan yer- de, Faik Tüıiin ve Memduh Ünlütürk bnyrnğunda bir iş- kence merkezi kurnlmuştnr. Bu işkence merkezinde de bir- çok aydın tezgâhtan geçiril- miştir." Uğur Mumcu, 1986 yılında "tnkdap Mekrnplan" başlı- ğıyla yayımladığı yazı dizisin- de, 12 ekim günü şunlan ya- zıyordn: "Ünlütürk, 27 Mayıs ihtfla- lini 'giriştiğimiz milli dava' olarak niteliyor. 'Milli davra- nışımıza karşı menfi düşünüş- Iere sahip olanlann temizlen- mesi hususunda son yapılan ameliyeden dolayı' MBK üye- lerini kutluyor ve 'Milli dava- mıza bağlılığımı arz ederim' diyor. Memduh Ünlütürk adı 12 Mart döneminde Ziverbey Köşkü'nde yapılan işkenceü sorgular nedenfyle çok geçmis- ti. Ünlütürk, Ziverbey Köş- kü'ndeki sonisturmalan yöne- ten Tahkikat Komisyonu Bas- kanıydı." Mumcu, ayrıca Osman Köksal'a gönderilen.mektup- ları yazdığı dizisinde "Mada- noglu davası sanıklan Ziver- bey Köşkü'nde işkence gördü- ler. Sıkıyönetim Komotanı Fa- ik Tiirün ve Tahkikat Komis- yonu Başkau Ünlütürk'in bütün amaçları, işkenceli sor- gulardan geçirdikleri seçkin aydmlar ve kurmay s«baylar- dan Madanogln ve Köksal aleyhlerine ifadeler ahnakü. Köksal da gözaltına alımp Zi- verbey Köşkü'ne getirilseydi 27 Mayıs günkrlnde Osmaı Köksal'a bu mektubu yazan Ünlütürk acana gözünü lurp- madan bu eski arkadaşını da işkenceli sorgulardan gecire- cek miydi?" diyordu. Emeldi Tümgeneral Celil Gürkan'ın anı dizisinde "Erenköy Ziverbey Köşkü'- nün, idari ve güvenlik yöneti- mi açısından Tümgeneral Memduh Unlütürk'e baglı oi- dugunu ogrenecektün" cümle- si yer almıştı. Ünlütürk bu cümleye karşıkk gönderdiği mektupta Gürkan'a şöyle de- mişti: "General Gürkan'm edindi- ği bu bilgiler, tamamen gerçek dışı ve maksatlı bir beyandır. 1. Ordo Komutanhgı'nm 4 Şo- bat 1972 tarife ve per. 7500-1 7 2 YNT 243 sayılı ve 1. Ordu ve Sıkıyönetim Kornutanlığı tarafından imzalanmış bir emirle kunılan bir tahkikat komisyonunda başkankgı şah- sıma verilmistir."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear