18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13NİSAN1991 HABERLER CUMHURİYET/5 Irak'a müdahale istemi • ANKARA (UBA) — Sosyaldemokrat Halkçı Parti Diyarbakır Milletvekili Fuat Atalay, Irakh Kürtlerin sonınlarına çözüm için önerilen tampon bölgenin gerçek bir çözüm olmayacağını belirterek, BM'nin askeri müdahalede bulunmasım istedi. Atalay, "Kuveyt'in petrolüne karşı gösterilen duyarhhk neden milyonlarca insana karşı gösterilmiyor" dedi. Liderler tatilde • ANKARA (UBA) — Bayram tatili dolayısıyla DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel dışındaki liderler Ankara dışına çıkacak. Başbakan Yıldınm Akbulut ise tatilde tngiltere'de olacak. SHP Genel Başkanı Erdal Inönü, bayramı Korel Göymen'in Bozburun'daki tatil köyünde geçirirken, DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit ile Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan da tstanbul'da olacaklar. DYP Genel Başkanı Süleyman Demirel ise Ankara'da kalarak, bayıam süresince Güniz sokaktaki evinde partilileri kabul edecek. Bu arada, pek çok bakan da bayram tatilini Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın yanında, Antalya'da geçirmeye hazırlanıyor. Devlet bakanları Kâmran Inan, Güneş Taner ve Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek ise yurtdışına gidecek. Akbulut'un köpeğinden 3. saldın • ANKARA (UBA) — Başbakan Yıldınm Akbulut'un Kangal köpeği "Nazh" yine olay çıkardı. Daha önce Devlet Bakanı Güneş Taner ile bir fngiliz diplomatın fıno köpeklerine saldıran dişi kangal, dün 15.00 sıralannda 12 yaşlanndaki bir çocuk tarafından gezdirilen kurt köpeğine saldırdı. Görgü tanıklarının ifadelerine göre, boğuşma sırasında kurtköpeği başından ağır yaralandı. Kurt köpeğini Akbulut'un Kangalırun elinden, olay sırasında caddeden geçen bir belediye otobüsünün şoförü, demir çubukla vurarak alabildi. DMP'ye icra geldi • ANKARA (AA) — Demokrat Merkez Parti'nin Ankara'da bulunan genel merkezine dün icra geldi. DMP Genel Başkan Yardımcısı Sıtkı Aydmel ve DMP Merkez Karar Yönetim Kurulu üyesi Yavuz Uysal, olayın bir siyasi komplo olduğunu ileri sürdüler. DYP'den iftar yemeği • İç Politika Servisi — DYP İstanbul il örgütü bugün 3 bin kişilik büyük bir iftar yemeği verecek. İl Başkanı Orhan Keçeli, Vatan Caddesi Lunapark tesislerinde verilecek iftar yemeğine, Genel Başkan Süleyman Demirel'in de katılacağını, Demirel'in Irak sınır bölgelerinde yapacağı inceleme gezisinden sonra İstanbul'da olacağını bildirdi. Boykot sona erdi • tstanbul Haber Servisi — Türkiye öğrenci Gençlik Dernekleri Federasyonu (TÖDEF) tarafmdan ilan edilen 3 günlük boykot sona erdi. Boykot süresince vize sınavlan olan fakültelerde sınavlar normaJ yapılırken diğer fakültelerde oğrencilerin büyük çoğunluğu okula gelmedi. TÖDEF öğrencilerin okula gelmeyiş nedenini "boykota katılun" olarak değerlendirirken, birçok öğrencinin olay çıkar endisesiyle okula gelmediği, ya da bayram tatiline gittikleri saptandı. Yeniyasa, terörsuçlarına ağır cezalargetiriyor Teröreyenî tanımANKARA (Cumhurivet Bürosu) — Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından onaylanarak dün yürürlüğe giren Terör- le Mücadele Yasası ile "terör suçlulan" na olağanüstü yargılama ve katlanmış ceza hükümleri getirildi. Yasada yapılan "terör" ve "terör suçlusu" tanımlannın yoruma açık olması eleştirüere neden olurken basına da ağır para ve hapis ce- zalan öngörüldü. TCK'dan kaldırılan 140, 141, 142 ve 163. maddeler yeniden kaleme ahnarak şiddet unsuru koşulu ile birlikte Terör Yasası'na taşınırken 141 ve 142. maddelerde yer alan bölücülük ey- lemlerinde ise şiddet unsuru koşulu aran- maksızın ceza verilmesi ilkesi benimsen- di. Kamuoyunda tepkilere yol açan yasa ANAP'ın şarth tahliye hükümlerini de buna eklemesi üzerine Meclis'ten kolay geçti. Muhalefet önceki gün sabaha ka- dar süren görüşmelerde terörle mücadele için getirilen hükümlerin hukuk devleti ilkeleriyle bağdaşmadığını savunmasına karşın şartla tahliye konusunda "engeUeyid" konumuna düşmemek için karşı çıkmadı. Yasanm ittifakla geçen tek hükmü, Kürtçe yasağına ilişkin 2932 sayılı yasa- nm yürürlükten kaldırılması oldu. Tüm partiler, bu yasanın kaldırılması için önerge verirken ANAP'ın önergesine SHP milletvekillerinin de katıldıkları gözlendi. Oylamada da bu önergelerin tümü tek bir metin halinde okunup oy- lamaya sunuldu, tüm milletvekilleri de kabul yönünde oy kullandılar. Yasa ile teröre ilk kez bir tanım geti- rildi. Bu tanımda yer alan, "Ekonomik düzeni degişnrmek", "Devletin ülkesiy- le mUletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak" ve "Devletin otoritesini zaaf a uğratmak" gibi cümleler yoruma açık ifadeler olarak nitelendi. Aynca terör suçlusu tanımında yer alan ve herhangi bir suç işlemeseler bile bu amaç doğrul- tusunda bir araya gelenlerin ya da bu ör- güte üye olmayanların bu örgüt adına suç işleyenlerin de terör suçlusu sayüma- ları da yine yoruma açık ve uygulama- da keyfilikler yaratacak hükümler ola- rak değerlendirildi. Terör suçu ya da terör amaçlı suçları işleyenlerin, DGM'lerde yargılanmaları ve TCK'da bu suçlar için öngörülen ce- • Terör örgütlerinin propagandasını yapanlar, 3-5 yıl hapis, 50-100 milyon lira ağir para cezasma çarptınlacak. Aynı ce- za terör suçlularına yardım edenlere de uygulanırken suçun basın yoluyla işlen- mesi halinde ceza, mevkutenin bir önceki ay ortalama satış miktarının yüzde 90'ı oramnda olacak ve 50 milyon liradan az olamayacak. • Devletin bölünmezliği aleyhinde propaganda yapanlar 2-5 yıl ağır hapis, 50-100 milyon lira ağır para cezasma çarptınlacak. Basın yoluyla bu suçün iş- lenmesi halinde 100 milyon liradan az ol- mamak üzere para cezası getirilecek. Terörle Mücadele Yasası ile daha önce TCK'da yer alan 140, 141,142 ve 163. maddeler kakurıldı, ancak değiştirilerek yeni yasaya kondu. Bu maddelerin yeni şeklinde cezalar, 'şiddet unsuru' koşulu ile 'iki'ye katlandı. Basına da propaganda gerekçesiyle ağır para ve hapis cezalan getirildi. zaların yarı oramnda arttınlarak uygu- lanmasını öngören yasa, şu düzenleme- Ieri içeriyor: • Hürriyeti bağlayıcı cezalarda sınır ağır hapiste 36, hapiste 25 ve hafif ha- piste 10 yıl olarak belirlendi. • Terörle mücadelede görev alanların kimliklerini açıklayanlar ya da yayanlar 5-10 milyon lira ağır para cezasma çarp- tınlacak. Terör örgütlerinin açıklamala- rını ya da muhbirlerin kimliklerini ba- sıp, yayımlayanlar da aynı cezaya çarp- tırılacak. Bu suçun basın yoluyla işlen- mesi halinde ise verilecek ceza bir önce- ki ay satış ortalamasmm yüzde 90'ı mik- tannda olacak, bu ise 30 milyon liradan az olamayacak. • Terör suçlulan en fazla üç avukat ta- rafından savunulabilecek. Terörle müca- delede görev alan güvenlik güçlerinden suç işleyenlerin avukatlık ücretleri dev- let tarafından karşılanacak, avukat sa- yısı ise en fazla üç olacak. Ancak güven- lik görevlileri DGM'lerde tutuksuz ola- rak yargılanacak. Muhbirlerin kimlikleri ise kendi istekleri dışında açıklanamaya- cak. • Yasada belirtilen suçlardan verilen cezalar para cezasına çevrilip, ertelene- meyecek. Bu suçlardan mahkûm olan- lardan idam cezası aJanlar 36 yıllarını, müebbep hapis cezası alanlar 30 yılları- nı, diğer hapis cezalarına çarptırılanlar da hükümlülüklerinin dörtte uçünü çek- meleri koşuluyla şartla tahliye edilecek- ler. Ancak bunlarda iyi hal koşulu da aranacak. • Muhbirliği ve itirafçılığı ödüllendi- ren düzenlemelerin yanı sıra terörle mü- cadelede görev alanların korunması için yeni düzenlemeler getiriliyor. Koruma önlemleri, estetik cerrahi yoluyla fizyo- lojik görünümün değiştirilmesinden dip- loma ve benzeri belgelerin değiştirilme- sine kadar birçok konuyu içeriyor. Te- rörle mücadelede görev aldıklan sırada yaralanan ya da olen güvenlik görevlile- rinin ailelerine de Hazine'den tazminat ödenecek. Yasa ile hıyaneti vataniye, vicdan ve toplanma hürriyetlerinin korunması, Kürtçe yasağına ilişkin 2932 sayılı yasa ile TCK'nm 140, 141, 142 ve 163. mad- delerinin yanı sıra Dernekler Yasası'nm 5. maddesinin 7 ve 8. bentleri ile 6. mad- desinin 2. bendi de yürürlükten kaldınl- dı. Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, dün düzenlediği basın toplantısında bu mad- deler kaldırıldıktan sonra anayasada ge- rekli değişikliklerin yapılmaması halin- de uygulamada rahatsızlıklar çıkacağı- nı söyledi. Sungurlu, buna ilişkin deği- şiklik önerilerinin hazır olduğunu da anımsattı. TBMM Insan Hakları Komisyonu Başkanı Eyüp Aşık da getirilen yasanm "dört dörtlük bir yasa olmadığını" be- lirtti. "Komisyon olarak bizim itiraz et- tiğimiz yanlan var" diyen Aşık, 141, 142, 163. maddeler ile 2932 sayılı yasanm yü- rürlükten kaldınlmasımn büyük bir ka- zanım olduğunu söyledi. Aşık, yasanın zaman içinde daha iyi hale getirileceği- ne inandığını da bildirdi. Ozgürlük sevinci tstanbul Haber Servisi — Ramazan Bayramı'na bir kaç gün kala, binlerce insanı "tahliye sevinci" sardı. Cezaevlerini büyük ölçüde boşaltacak "şartlı salıverme"yi de içeren Terörle Mücadele Yasası'nm imzalanmasından hemen sonra, özellikle büyük kentlerde cezaevlerinin önü tutuklu ve hükümlü yakınlarıyla doldu. Yasaya göre serbest bırakılacak 46 bin kişiden "ilk'Mer, dün akşam geç saatlerde cezaevi kapılanda görünmeye başlandı. Ellerinde, torba ve küçük bavullarla gözüken tutuklu ve hükümlüler, çocuklarına ve yakmlanna kavuşmanın sevincini uzun süre birbirlerine sanlarak yaşadılar. İstanbul'da ilk tahliye, dün saat 20.00 sıralannda oldu. Adam öldürmeye tesebbüsten 5 yıl ceza alan Beşir Türk, bir yıl yattıktan sonra tahliye olmanın mutluluğunu, zafer işareti yaparak gösteriyordu. Bayrampaşa Cezaevi çevresinde saatlerce bekleyen öteki mahkûm yakınlan da Türk'ü tanıfhasalar da en az onun kadar sevindiler bu tahliyeye. Yetkililer, Ramazan Bayramı öncesi çok sayıda mahkûmu tahliye edebilmek için hafta sonu da "izinsiz" çalışacaklarım belirttiler. (Fotograf: Esat Pala) Hukukçular ve siyasiparti temsilcileri 'eşitlik' ilkesinin bozulduğu görüşünde l(asada, anayasaya6 aykırılık' savıHaber Merkezi — TBMM'Se dün sa- baha karşı kabul edilen, şarth sahveril- meyi de içeren Terörle Mücadele Yasası, hukukçular ve bazı siyasi parti temsilci- lerince anayasaya aykınhk tartışmalan- na yol açtı. Yapılan açıklamalarda, ya- sada şartlı salıverilmeyle ilgili iki ayn dü- zenleme getirilmesi, suç işleyen kamu gö- revlilerinin tutuklanamaması ve kayyıma devredilen sendika ve dernek mallarının Hazine'ye devredilmesi hükümlerinin anayasaya aykın olduğu savunuldu. Ay- nca bu hükümlerin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurulabileceği bildiril- di. İstanbul Barosu Başkanı Turgut Ka- zao, Terörle Mücadele Yassı'nın anaya- saya aykın hükümler içerdiğini savundu. Cezalar kesinleştikten sonra her suçlu- nun eşit konumda olduğunu vurgulayan Kazan, şartlı salıverme kapsamında iki değişik düzenleme getirildiğini, bunun da anayasaya aykın olduğunu söyledi. Söz konusu düzenlemeyle 647 sayılı te- mel Infaz Yasası'nm getirdiği sistemden ayrılarak terör suçu sayılan suçlar için farklı ve kalıcı bir şartlı salıverme düze- ni getirildiğini belirten Kazan, "Şartlı sa- lıverme bir infaz kurumudur. fnfaz, is- lenmiş suçun türüne göre değişik uygu- lanmaz. Suçun tıiriı cezanın miktarını tayine yarar. Getirilen düzenleme ise ke- sinlikle anayasaya aykındır. Çünkiı işlen- miş suça gore koşullu salıverme olamaz. Biitün suçlulara eşit uygulanır. Bunun için Anayasa Mahkemesi'ne dava açılma- sı gerekir" dedi. TCK'nın 140, 141, 142 ve 163. maddelerini kaldınrken düşün- ce açıklama özgürlüğünü sınırlayacak "daha kaypak" maddeler getirildiğini sa- vunan Kazan, basın içinde "Demokles'in kılıcı" sayılabilecek çok ağır para ceza- lan ile yazı işleri müdürleri için hapis ce- zalannın öngörüldüğünü anlattı. Basınla ilgili hukümlerde sınır ve unsurların be- lirsiz olduğunu anlatan Turgut Kazan, "yepyeni ve tehlikeli bir döneme" giril- diğine dikkat çekti. Kazan, suç işleyen kamu görevlilerinin tutuklanmaması ko- nusunda da şu göruşlerî savundu: "Benim huknfcsal inancıma göre ana- yasa>a aykındır. Çünkt kimlerin tutuk- lanabilip tutuklanamayacağına, olayına göre mahkeme karar verir. Tutuklama, bir yargılama önlemidir. Bazı insanlar için bu önlemin kullanümasını yasakla- mak anayasaya aykın olur." DİSK gibi 80 sonrası kapatıhp hakla- nnda dava açılan ve kayyıma devredilen sendika ve dernek mallartnın Hazine'ye devredilmesini "devletin zorbalığı" ola- rak nitelendiren Kazan, bayramdan son- ra yasarun anayasaya aykın bulduklan bölümlerinin iptal edihnesi istemiyle ana muhalefet partisine bir rapor sunacak- larını söyledi. Prof. Dr. Çeün Özek, 141,142 ve 163. maddelerin kaldınlmasımn bir aldatma- ca olduğunu söyledi. Yasayla tüm özgür- lüklerin smırlandırıldığını savunan Ce- la ilgili olarak hukukçu arkadaşlanyla görüşüp bir rapor hazırlayacaklannı, bu raporla, ana muhalefet partisinden ana- yasaya aykırılık savında bulunmasım is- teyeceklerini duyurdu. Özek, Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı vermesi du- rumunda, bundan yasadan hemen yarar- lananların zarar görmeyeceğini beürtti. Ankara Barosu Başkanı Özdemir Özok, yasanm hak ve özgürlükler adı- na bir seri "antidemokratik" hükümler getirdiğini söyledi. Özok, yasanm 11. maddesinin savunma hakkını kısıtladı- ğmı, 12. maddesinin gözetim süresini be- lirsiz hale getirdiğini, 13. maddesinin de mahkemelerin "aleniyet" ılkesini zede- lediğini savundu. Güvenlik görevlilerine getirilen tutuksuz yargılanma hakkımn çok tehlikeli olduğuna dikkat çeken Özok, "Kolluk kuvvetlerince öldüriilen Terörle Mücadele Yasası'nda şarth sahvermeyle ilgili iki ayn düzenleme getirilmesi, suç işleyen kamu görevlilerinin tutuklanmaması ve kayyıma devredilen sendika ve dernek mallarının Hazine'ye devredilmesi hükümlerinin anayasaya aykın olduğu savunuldu. Ayrıca bu hükümleri iptal için Anayasa Mahkemesi'ne başvurulabileceği kaydedildi. tin Özek, basın da dahil bunun kımse farkına varmadığını söyledi. özek, "Ba- sın, cezaevlerinden kim çıkıyor kim çık- mıyor, onunla ilgileniyor, halbuki tüm Türkiye bir hapishane haline geliyor'" de- di. TCK'nın 125. ve 146/1-2. maddelerin- den yargılananların diğerlerinden daha ağır şartlarla sahverilmesini eleştiren özek, "Bu yasa suç açısından ayrım ya- parak hem eşitlik kurallanna aykın dav- ranmaktadır hem de uyguladığı sistemin mantığıyla çelişkiye düşmektedir. Bu du- rum bir sürü problem yaratacaktır. Bu ayrım anayasaya da kesinlikle aykındır. 1974 yılında çıkanlan Af Yasası'nda da böyle hatalar vardı. Ama Anayasa Man- kemesi hepsini iptal etti" diye konuştu. Yasamn bazı hükümlerinin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurulması gerektiğine dikkat çeken Özek de konuy- tum sanıklar terörisltir. Bunun aksini ispatlamak olanaksızdır" dedi. Barolar Birliği eski Başkanı Prof. Dr. Faruk Erem şu değerlendirmeyi yaptı: "Bu tasarı çelişkiler düğümii olarak isimlendirilir. Ve dünyanın hiçbir yerin- de örneği yoktur. Bu tasarı yerine, alı- şılmış, istisnasız bütün suçlara uygula- nan özel ve genel af sistemine bağlı bir kanun yapılmış olsaydı, daha doğnı olurdu. Çıkacak kargaşaların önlenme- si çok zor olacakür." Avukat Halit Çelenk, yasanın, suç ve cezalar arasında gözetilmesi gereken orantı kuralını bozduğunu ve hukuk sis- temine aykın olduğunu belirtirken, İHD Ankara Şube Başkanı Muzaffer İlhan Erdost, Anayasa Mahkemesi'nin koşul- lu salıverme dışında tutulan cezalan be- Urleyen maddeleri iptal etmesi gerektiğini söyledi. Koşullu sahvermede cezalann türüne göre aynm yapılmasımn genel hu- kuk kurallanna aykırı olduğunu vurgu- layan Erdost, benzer durumla 1974 af- fır.da karşüaşıldığmı, fakat Anayasa Mahkemesi'nce aykınlıklann iptal edil- diğini anımsattı. SHP Genel Sekreteri Hikmet Çetin, dün Grup Başkan Vekili Hasan Fehmi Güneşle birlikte düzenledikleri basın toplantısında, Terörle Mücadele Yasası'ndaki aynmcıhk ve eşitsizliğin gi- derilmesi için gerekirse Anayasa Mahke- mesi'ne başvuracaklannı söyledi. Toplu- mun genel af beklerken iktidann şartlı salıvermeyi getirdiğini anlatan Çetin, "Gerek aynmcıhk ve eşitsizliğe neden olan haksızlıklann giderilmesi gerekse de bazı sivil orgutlerin. özellikle DİSK ve bağlı sendikaların mal varlıklârının ga- spı anlamına gelen haksızlığın ortadan kaldırılması için girişimlerimizi sürdure- ceğiz. Terörle Mücadele Yasası'nda ace- leye getirilmesinden ve iyi hazırlanma- masından kaynaklanan ciddi sakıncalar görmekteyiz. Teröru onlcmenin bedeli demokrasiden odün vermek olamaz. De- mokrasiden ödün veren yasadaki baskı- cı düzenlemeleri düzeltecek çalışmalan- mızı sürdüreceğiz" diye konuştu. DYP Grup Başkan Vekili Vefa Tanır, TCK'mn 125 ve 146. maddelerinden hü- küm giyenlerin de şartlı sahverilme kap- samına alınmasının "teröre prim vermek" anlamına geldiğini savundu. DYP Zonguldak Milletvekili Köksal Toptan, Terörle Mücadele Yasası'yla ba- sının özgürlüğünün baskı altına alınaca- ğım öne surdü. Toptan, "Bu yasada özel- likle basın özgürlüğünü önlemeye yone- lik maddeler var. Buna dikkat etmek la- zım. Terörle ilintisi olmasa bile basının çaiışması baskı altına alınabilecektir" de- di. Sosyalist Parti Genel Başkanı Ferit tl- sever, konuyla ilgili olarak dun yaptığı yazılı açıklamada, yasanın, TCK'nın 125 ve 146. maddelerinden hüküm giyenle- rin büyük bir kısmını içeride tutacak şe- kilde yasalaştığını öne sürdü. CÜNEYT ARCAYÜREK YAZIYOR Şarth Tahjiye'nin Sıyasetteki Son Koşulları... ANKARA — Muhalefetle ANAP grubu "ufak bir ayak oyununa" kurban oldu. Şartlı tahliye ile antiterör birleştirildi. İki ana konu ayrı tasarılarla Meclis'e getirilseydı, büyük olasılıkla, örneğin şartlı tahliye bayram öncesi kabul edilme- yebilirdi. Antiteröre yeşil ışık yakan ANAP grubu, tecil diye başla- yıp şartlı tahliyeye bağlanan bir çeşit af yasasının kimi hü- kümlerine karşı çıkıyordu. Başlarda hükümet iki konuyu iki ayn yasayla Meclis'e sun- mayı düşünüyordu. ANAP grubundaki direnmelerin dozu art- tıkça yeni taktikler arama zorunluğu doğdu. Adatet Bakanı'nın açıkladığına göre Başbakan, bayram ön- cesini tarih olarak "ağzından kaçırmasaydı" şartlı tahliye son- rakı günlere kalabilirdi. Adalet Komisyonu'nun ANAP'lı başkanı bile birieşik tasa- rıyı "hilkat garibesi" diye nitelerken Başbakan'ın, parti yö- neticileriyle hükümet üyelerinin milletvekilleri üzerinde ye- terince etkili olabilecekleri düşünülemezdi. Baştan sona her olayın, her kararla tasarının başmimarı TÖ, Amsterdam'dan döner dönmez, çıkış yolunu gösterdi. Antiterör yasası ile birlikte getirilecek şarth tahliyeye hiçbir milletvekili karşı çıkamazdı. İki yasayı birbirinden ayırmaya zaten güçleri yetmezdi. Hükümet, tasarıları birleştirdi. Kürtçeyle ilgili direnmeleri kırma görevini TÖ üstlendi. Elhak, bu görevi başarıyla yeri- ne getirdi. Ne var ki bu kez ^ _ _ ^ _ ^ _ ^ _ _ _ ^ ^ _ _ ^ _ ANAP grubunun bü- 7nra npl/iifiinfif* ANAP tün üyeleriyle konuş- Z O r a 9oiaigmae HIVAr muyordu. Bu kez, grubUHUn gÖZÜnÜ iShkn yanş?ne a korkutmakta ustalığını grupcukiann kanıtlayan TÖ, bu kez önderleriyle gorüşü- ... . , .„ yor, yapılrrıasını istedi- milletveklllenne LgrkanaHze " benİm de SİZİ » de Deviete kar- kalmanız bu yasanın şı işlenen suçlardan r ,l(ma<Sina haöllfiir" baslıyor, Kürtçe'ye ge- Ç'Kmasina Oagiiair liyor ve ısteklerini Me- deiVİŞ. Acaba /7Ö Pakdemirlfyle gerrjk- demek İStİyOr? ğlleştirmeyi Liberal kanadı Mesut Yılmaz'la arkasına alı- yor. MİHİyetçi_ muhafazakâr kanatla işbirliğini Pakdemirli ile sağlıyordu. Örneğin kardeş Bozkurt'u çağırmıyordu. TÖ'nün bu davranışları özde kimi önemli işaretleri içeri- yor. Büyük kongrenin yaklaşmasına karşın, kimi genel baş- kanlığa "münasip gördüğünü" bir türlü açıklamayan, hatta küçük bir işaret bile vermeyen TÖ, çok önemli iki konuda Mesut Yılmaz ve Pakdemidi ile doğrudan "işbirliğine" gidiyor. Adı geçenlerle kulise girdikten çok sonra; Başbakan'ı, ANAP grubunun "tabii başkanını" çağırıyor. Ola ki bilgilen- diriyor. Hasan Celal Güzel mi? Bütünüyle devre dışıydı. O, iftar yemeğine çağırdığı gazetecilere yasaları "lahana turşusuna" benzeten önemli, belki de tarihsel konuşmalar yapıyordu. Zora geldiğinde ANAP grubunun gözünü korkutmakta us- talığını kanıtlayan TÖ, bu kez, dilediği değişikliklerin yapıl- masını isterken, garipsenecek bir gözdağıyla söze baş- lamıştı. Milletvekillerine "Benim de şizin de kalmanız bu yasanın çıkmasına bağlıdır" demiş. TÖ, gerçekten böyle konuştuy- sa, acaba ne demek istemişti? Bilmece! Erken seçim mi? Aman efendim, nerede o mutlu günler! Şartlı tahliye ile ANAP oylarının yüzdesi mi yükselecek? Aman efendim, olağanüstü düşseverlik! İyi ama, ne demek istıyor? Belki Marmaris'teki İngiliz ko- yundan açıklar. Ya şusarsa? Her sözünde hikmet arayıp bu- lan yağdanlıklar TÖ adına öyle açıklamalar, analizler ve si- yasal varsayımlar öne sürerler ki... Şaşar kalırız. 1920'LERDEN 1990TARA AF Başbakan Özal: Artık af yok BETÜL UNCULAR ANKARA — Cumhuriyet tarihinin en geniş kapsamlı af- fı CHP-MSP koahsyonu döne- minde 15 Mayıs 1974 tarihinde çıkarılıyordu. Bülent Ecevit başkanlığındaki hükümet işba- şına gelince verdiği sözü tutu- yor, affı gündeme getiriyordu. CHP, 12 Mart uygulamalan so- nucu çok sayıda genç insanın cezaevlerinde bulunmasım göz önüne alarak, affın siyasi suç- lar üzerinde yoğunlaştırılması- nı amaçhyordu. MSP'liler 141 ve 142 konusunda oynak bir politika izliyordu. Bu maddele- rin oylaması sırasında MSP'li- ler muhalefetle birlikte davra- nıyor, sonuçta 141, 142 ve 146. maddeler af kapsamı dışında kalıyordu. CHP grubu bu sonuç üzeri- ne yasanın bazı maddelerinin iptali için Anayasa Mahkeme- si'ne gidiyor. Mahkeme, Af Ya- sası'nın 5. maddesindeki sınır- ları anayasaya aykın bularak iptal ediyor, cumhuriyet tarihi- nin siyasal nitelikteki suçlan da kapsayan geniş kapsamlı affı yaşama geçiriliyordu... TBMM'de günler, geceler boyu görüşülen Af Yasası'nda tartışma odağını 141, 142 ve 163 oluşturuyordu. Kavgalar, bağ- rışlar, yumruklar arasında sü- ren görüşmelerde en çok kulla- nılan sözcük "komünist" söz- cüğü oluyordu. Cumhuriyetin 50. yıh nede- niyle çıkanlan bu yasa 7 Şubat 1974'e dek işlenmiş suçlardan dolayı cezaevlerinde bulunan mahkûmlann cezalarmdan 12 yıl indirim öngörüyordu. Ölüm cezalan 30 yıla, müebbet 24 yı- la indiriliyordu. Adalet Partisi Genel Başka- nı Süleyman Demirel, Meclis kürsüsünden şöyle sesleniyor- du: "Cumhuriyetin içinde her türlü özgürlüğun mevcut oldu- ğuna kaniyiz, ancak cumhuri- yet düşmanlığı haline gelen hiç- bir özgiirlüğü tanımıyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nin varlı- ğını tehlikeye sokacak olan en önemli tehdit komunizmdir. Bugün affını düşündüğümüz devlet düşmanlan, rejim yıkıcı- ları ne yapmak istiyorlar? Af- fedildikleri takdirde, neler ola- cağını berkes bilmelidir. Fikir suçu olmaz diyerek teorinin ya- yılması görmemezlikten mi ge- İinecektir? Bu affa evet diyenler tarihi vebal altında kalacaklardır. Ko- münistlerin ve anarşistlerin af- fı ülkenin acil çözüm bekleyen bir sorunu değildir, komünist ve anarşistlerin affının gerçek- leşmemesi için AP, tüm imkân- lannı kullanacaktır. 24 Şubat 1976'da çıkarılan bir yasayla 50. yıl affından kıs- men yararlanan şoför veya sü- rücülerin mesleklerini icra ede- bümeleri öngörülüyordu. Şoför veya sürücülere ehliyetleri geri veriliyordu. 2 Ağustos 1977'de haşhaş ekimiyle ilgili bazı suç ve ceza- lar affa uğruyor, 25 Eylül 1980 Af Yasası'yla da ruhsatsız silah bulunduranlar, bomba, dina- mit, hançer vs gibi ateşli silah- lar ve bıçaklann yetkili makam- lara teslimi isteniliyordu. Kamuoyunda dönemin Ada- let Bakanı Mehmet Can'ın is- miyle anılan 22 Haziran 1979 tarihinde çıkanlan yasa, mah- kemeler ve Yargıtay'ın yükünü hafifletmeyi amaçhyordu. 647 sayılı yasada yapılan değisiklik- le her ay için 16 gün cezaevin- de kalma yeterli sayıhyordu. 19 Mart 1986 tarihinde çıka- rılan ve dönemin Adalet Baka- nı Oltan Sungurlu'nun ismiyle anılan Sungurlu Yasası'yla bu süre bir ay cezanın 12 gün çe- kilmesi biçimine dönüştürülü- yordu. Dönemin Başbakanı Turgut Özal, yasamn kabulünden son- ra TBMM kürsüsünden şöyle diyordu: "Biz af teklifi getirmedik. Demokrasinin olmadıgı ülke- lerde padişahlar tahta çıkar, o zaman cülus bedeli olarak bir af verirler, diktatör değişir, ye- ni bir af getirirler. Türkiye de- mokratik bir ülkedir ve bundan sonra insallah af, vs de olma- yacaktır." BI1Tİ
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear