17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET/10 PAZAR YAZILARI 3 MART 1991 Roma'dan îtalyanlann savaş komedisiÇosimo Carlino, 19 yaşında bir Sicilyalıydı. İtalya'nın Körfez savaşındaki tek 'şehidi' oldu. Devlet töreni ile toprağa verildi. Ancak Carlino'nun bir aşk cinayetine kurban gittiği anlaşıldı. Böylece, bir trajedi daha komediye dönüştü. NtLGÜN CERRAHOĞLU ROMA — İtalyanlar trajedi yaşamayı beceremiyorlar. Büyük trajediler kolaylıkla komediye dönüşüyor bu ülkede. II. Dün- ya Savaşı'nda faşizmi büyük bir trajedi olarak yaşayan Alrnanla- rın aksine bunu bile Mussolini i!e komediye dönttştüren İtal- yanlar; Körfez savaşında da yi- ne hiç kimsenin başma gelmeyen türden komediler yaşadılar. Bu trajedi-komik epizodlann ilki savaş başlar başlamaz, Körfez- de ttalyan bayrağını dalgalan- dınraya giden Tornado uçakla- nrrn başına geldi. Bilindigi gi- bi Körfez'e topu topu 8 Torna- dc ve 3 fırkateyn gönderen Ital- yı'nın ilk operasyonu fiyaskool- (.u. tlk bombardımana katılmak 'azere havalanan 8 uçaktan 7'si hava muhalefetinden üsse geri döndü, misyona katılan tek uçak düşman eline esir düştü. Arkadan tam bu Tornado'Iar skandah unutulmaya yüz tut- muşken de bu kez firkateynlerin başındaki amiral, "Biz galiba boyumazdan büyük bir işe giriştik" diye demeç verdi ve sa- vaşa katılan bir asker için fazla "banşçT bulunduğu için geri çekildi. İtalya'nın en büyük savaş kahramanı ise hiçbir güçlükten yılmayan bir "Siiper-Rambo" değil; tatlı bakışlı 19 yaşındaki Sicilyalı toy bir delikanlı oldu. 42 günlük savaşta şehit düşen tek Italyan olan Cosimo Carli- no, "Kuveyl'in ozgurlüğünc kavuşturulması" operasyonuna ne yazık ki kendi kanıyla katıl- dı. Sicüya'nm en biçare köylerin- den birinden gelen ve firkateyn- lerinden birinde bulaşık yıka- mak için üniformasıru giyen Co- simo eve dönmesine iki gün ka- la Dubai'de bıçaklandı. Telefon- da annesiyle-"majnma" diye ko- nuşurken ciğerinden bıçaklanan zavallı Cosimo Carlino'nun ar- dından tum İtalya gözyaşı dök- t£. "Fanatik Arap lerorizmi" di- yl yazdı gazeteler: "Cosünomu- zu teiefon kabininde buldu. Co- simo, Batı'ya karsı nefret duvan gözü dönmiiş tslam fanaüzmi- nin kurbanı oldu.." Kimsenin "bıçakla" ışlenen bu tuhaf terör eyleminden şüphelenmesine fır- sat kalmadan Cosimo Carlino 1 nun bayrağa sarılı tabutu İtalya 1 ya getirildi ve bir devlet töreniyle toprağa verildi. Törene bizzal savunma bakanı yardımcısı ve bir düzine general katıldı. Ne ki çok geçmeden Cosimo'nun acık- lı serüveninin de "tulyan usulü savaş" epizodlarmın tipik bir parçası olduğu anlaşıldı. 19 ya- şına dek Sicilya'daki köyünden hiç çıkmamış Cosimo, Dubai : de tarudığı "kozmopolit" or- tamda vatan için ölmemiş, sıra- dan bir aşk cinayetine kurban gitmişti. Arap kentindeki izin gecelerini, ttalyanların işlettiği bir gece kulübünde geçiren Co- simo Carlino burada Filipinli bir hayat kadınına âşık olmuş- tu. Annesine Filipinli genç ka- dının resirolerini gönderen ve ltalya'ya hayatının kadını ile bir- likte döneceğini söyleyen Carli- no, "iyi iş yapan" kadırun elden kaçmasına kizan bar sahibini si- rurlendirmiş ve anlaşılan kiralık bir katilin kurbanı olmuştu. Ni- tekim tabuta deniz piyadesi üni- forması ile yerleştirilen Cosimo1 nun cesedi pek terör kurbanını andırmıyordu. Bir telefon kabi- ninin yanında kan kaybından ölen ttalyan şehidin yüzü tanın- maz haldeydi. Cosimo'yu bıçak- layanlar, genç oğlanın burnunu kırmışlar, dudağını patlatmış, yûzünü şişirmiş ve her tarafmı çürtlk içınde bırakmışlardı. Tüm bu talihsLz serüvenlere rağmen, cengâverlikle hiç ilgisi olmayan ve sanatçı ruhu, barış- çıhğı ile tanınan İtalya bile bu savaştan Amerikan Ramboculu- ğundan etkilenerek çıktı. Viyuna'dan Politikaalann sanat korkusuThomas Bernhard'ın "Heldenplatz" adü eseri, Viyana Burg Tiyatrosu'nda sahneleniyor. Bu eser alkışlandıkça ümitlenmek gerek. Bernhard gibi düşünürlerden korksun politikacılar. YAŞASIN, SAVAŞ BtTTİ — İngiltere'nin Körfez'deki askerlerinin eş ve çocukları savaşın sona erraesini kutladı. (Fotoğraf: AP) Paris'ten Sevmek için yürek isteyen kentBüyük kentler insan gibidir. Iğrençlik ve güzel- likleri, cücelik ve yücelikleriyle kucaklamak ge- rekir onlan. Kimi hastadır, yorgundur, İstanbul gibi. Kimisi ise, 10 milyonluk tansiyona karşın sağhklıdır, Paris gibi. MİNE G. SAULNIER PARİS — Büyük kentler in- san gibidir. Mangal gibi yürek ister onlan sevmek için. tğrenç- lik ve güzellikleri, cücelik ve yü- celikleriyle kucaklamak gerekir. Kimi hastadır, yorgundur. Bıra- kın üç bin yıllık bir kenti, uç günlük özgeçmişini kavrayabil- mekten aciz iki ayaklı memeli- ler tarafından kemire kemire emilmektedir sütsüz, yorgun gö- ğüsleri. İstanbul gibi. Kimisi ise 10 milyonluk tan- siyona karşın sağhklıdır. tnsan- larca ve insanlar için kurufanuş- tur; onların rahatı düşünülerek yönetilmektedir. Sorunlan var- dır, fakat çözümleri tükenme- miştir. Paris gibi. Paris, bugün dünyanın büyük başkentleri arasında en iyi du- zenlenmiş ve kırmaya koyulur. özel olarak eğimli yapılmış yol kenarlarına bir süre sonra piyade çöpçüler, bu suları sağa sola dağıtarak dört ayaklı Paris- lilerin dışkılarını temizlerler. Se- kize doğru, Paris Belediyesi'nin zırhlı panzerleri dağılır caddele- re. Yerleri süpuren iki döner fır- ça ile silahlıdırlar. Renkleri ye- şildir ve üstlerinde "Proprete de Paris" yazar. Paris'in temizliği... Bütün atık sular, Seine Nehri'ne akıtıhr bu kentte. Son- ra damıtıhr ve Paris'in musluk- lanna pompalanır yeniden. O su klor kokmaz, mikropsuzdur Asiında bütun kent, Seine Nehri ustüne kurulu bir yaşamı simgeler desek yeridir. Bütün dedikodulara rağmen, Seine Nehri kirli değildir. Çünkü atık sular bile, nehre akıtılmadan ön- ce temizlenir. Som balıklan sal- dılar bu mevsim başı Seine'den içeriye. O pembe etli güzelım ba- lıkların, çok değil, gelecek yıl- dan Öteye köprulerden balık tu- tanlann oltasına takılacağını umuyorlar. Paris'te her şey, her yer, her dem turistiktir. Kanalizasyonlan bile. "Sefilkr"de Jean Valjean'ın kaçıp kurtulduğu, Orson Wel- les'in casusçuluk oynadığı kana- lizasyonlar, hediyesi 12.000 Türk Lirası karşıhğmda ve rehber ne- zaretinde gezilir. Paris, aynı zamanda vefalıdır. Yuzyıllardır hiçbir yazannı, çi- zerini, sanatçısını unutmamıştu*. Oturdukları evleri, şimdi başka- lannın olsalar bile minicik birer plaketle anımsatır. Guzel olduk- lan zaman muze yapar. Ya da yollara, caddelere verir adlannı. Paris'te "Theophile Gautier" ile "La Fontaine"in arasındaki minik bir sokakta, "Mozart 1 Bulvarı'ndan yankılanan "Sa- raydan Kız Kaçırma" operasını dinleyerek yazıyorum bunlan. Bu kentin taşlanna en az adı- nı vermiş olanlar, politikacılar. Demek bu "zanaal" zamana da- yamklı değil. Doğru durust yu- celtilen birkaç tane val. En poh- pohlananı hâlâ Napolyon. Fakat eskaza bir yere adını verdiler mi bir tarihsel kişinin, dünya döndü, dönem degişti di- ye verilen adı geri almak, kim- senin aklına gelmıyor. Işte bu yüzden "Stalin"den geriye ve tüm yeryüzünde, belki de yabuz- ca Paris'tekı "Stalingrad" Mey- danı kalacak. Stockholm 9 den Olof Palme'den beş yıl sonraIsveç eski başbakanını kimin öldürdüğü konusu bir arpa boyu yol alamadı ama .. düzenienmekte üzerinden geçen 5 yıl içinde bir adalet oiam. BugerçeğiIngiiizmedya- bakanının başını yedi.Sekiz emniyet îarı diie getirmekteier. müdürününgörevlerine veda etmesine yol açtı Sabahları Paris'te uyanmak heyecan vericidir. Gözünuzün v ı v r 7 B A V n , D kucaklamaya yetmediği koca Y A V L J ^ B A Y U A K kent, dev bir dizelin muhteşem STOCKHOLM — Bugünler- temposuyla homurdanmakta- de hava, tıpkı beş yıl öncesinin dır. Gece düşen nabız, sabah be- şubat sonundaki gibi: Rüzgârla şe doğru güçlenir. iyice dişleri bilenen bir soğuk, Yattığınız yerde kıpırtısız ve gözlerinizi sıkı sıkı yumup, dı- şarıda olan biteni dinlersiniz: Binlerce metrosu, treni, araba- sı, otobüsü ve "Seine" üzerinde yeni hizmete giren hızlı nerur otobüsleriyle, kentin kan dola- şımı çoktan başlamıştır. Sabah altıda, kaldırım kenarlanndaki mazgallardan tazyikli sular fış- seyrek/ince bir kar, ince bir buz tabakası. Grilik içinde ürperme- mek olanaksız. Olof Palnıe'nin katili, işte böyle bir havada, herkesin ken- di halinde olduğu sıradan bir şu- bat sonu gecesi, kayıplara kanş- tı. Aradan beş yıl hızla alup geç- ti, Isveç Başbakanı'nı kimin ol- dürduğü konusunda bir arpa boyu bile yol kaıedilmedi. Bu arada Palme cinayeti olayı, ts- veç adalet düzenini sarsmakla kalmadı, bir Adalet Bakanı'nın başını yedi, sekiz emniyet müdü- runün de makamlarına isteme- ye istemeye veda etmesine yol açtı. Biri sağcı, öteki marjinal, iki İsveçli katil zanlısına karşı açılan davalar hiçbir sonuç ver- medi, lsveç'e gizli dinleme aygı- tını yasadışı biçimde kaçıran po- lislere ve bu aygıtları bazı Kürt zanlıların evlerine yerleştiren emniyet yetkililerine karşı açılan davalar ise surüyor. Katilin kimliği konusunda fi- kirler son derece zayıf. Polisin faaliyetine güven duymayan bir kısım kerameti kendinden men- kul sivil Sheriock Holmes da bilgi toplamayı ve iz sürmeyi de- vam ettiriyor. Cinayetle ilgili ki- taplann sayısı 10'u buldu. Hans Ölvebro yönetiminde bir grup polis, Palme masası olarak faaliyeti sürdürmekte. ancak dişe dokunur bir ilerleme- yi kaydedememekte. lhbarlann sayısı 14 bini aşıyor, bir yandan bunlar gözden geçirilirken, diğer yandan Stockholm'deki 500 ka- dar tabanca da denenmiş du- rumda. Sonuç şimdilik sıfır. Katil zanlısı olmak para ka- zanmanın bir yoluna da dönüş- tü; cinayetin ilk haftasmda göz- altına alınıp, 12 Man 1986'da serbest bırakılan sağcı Viktor Gunnarsson, dosyası saklansa da yaklaşık 20 bin dolar kârla çıkmış durumda. 14 Arahk 1988'de gözaltına alınan alkolik ve cinayet mahkûmu Christer Pettersson da 300 gun yattıktan sonra Lisbeth Palnıe'nin ifadesi yüzünden ömürboyu hapse mahkûm edildi ise de üst mah- keme tarafından delil yetersizli- ği nedeniyle serbest bırakıldı. Pettersson şimdi tazminat ola- rak aldığı 50-60 bin dolar civa- nndaki parayı içki, kadın ve ku- marla yemekle meşgul. Hemen her yönüyle fiyasko- ya dönuştüğu kesinleşen Palme soruşturması da bu arada süru- yor, ama istikametinin ne oldu- ğu konusunda sağlıklı bir bakış sahibı olanların ve katilin bulu- nacağına iyimser bir gözle ba- kanlann soyu tükenmek üzere. AHMET ARPAB VtYANA — "...Anavatanım Avusturya'nın büyük Alman Rayh'ına katılışını tarih karşı- sında ilan ediyoram!" Hitler'in 15 Mart 1938 günü Viyana Kah- ramanlar Alanı'nda coşkulu on- binlere bağıra bağıra yaptığı bu açıklama, o günleri yaşamış in- sanların hâlâ kulağmda. Ünlu Alman rejisörü Claus Peymann'ın Viyana Burg Tiyat- rosu'nda sahnelediği Thomas Bernhard'ın "Heldenplatz" ad- lı eseri, Führer'in bu sözleri ile bitiyor. Daha perde kapanma- dan müthiş bir alkış kopuyor. Yammda oturan yaşlı adam ise alkışlamıyor. Yüzü donmuş gi- bi sahneye bakıyor. Düşünceli ve de hüzünlü. Biraz sonra dışarıda, Viyana Parkı'nın karlı yollarındayız. Buz gibi bir hava. Ağır ağır yü- rüyoruz. Yaşlı adamın başı önünde. "O günü anımsıyomm" diye birden konuşmaya başlıyor. "Annem beni elimden tutup, Heldenplatz'a götnrmuştü. Hit- ler'in sözfcri on bmlerce Viyana- hnın coşkulu bagnşlan ile stk sık kesİByordu. Bütün konuşma bo- yunca annemin hiç kıpırdama- dan durduğunu, sonra eve dö- nerken de agladığını anımsıyo- nım." Yaşlı adam, Viyana do- ğumlu çok ünlu bir roman ya- zan. Nazilere öfkeli. Nefret edi- yor onlardan. Thomas Bernhard'dan konu- şuyonız. Romanlarında ve tiyat- ro oyunlarında politika, ahlak ve düşünce arasındaki ortak Uiş- kileri genellikle Avusturya top- lumu örneğinde yerden yere vu- ruyor. Bernhard'a göre kapita- listlerin yanı sıra sosyalistler de yiyici ve çıkarcı. Ülkelerimiz de bu yiyicilerin lağım çukunından başka bir şey değil. Biz insanla- nn yaşamı tuhaflıklar ve gülünç- lüklerle dolu. Bernhard: "Top- Imlan yönetenler Idşiyi sürek- II aşagılamakta," der. "Günümuz dünyası gidcrek çirkinleşen, çöken ve de ahmak- laşan bir dünya," diye devam ediyor unlü yazar. "Kişi nereye bakarsa baksın, bep kötüyü gor- mekte. Savaştan sonra nasıl da umut doluyduk. Kötü yıllar, çi- leii gunler artık geride kaldı, de- miştik. Fakat ne yaptı bizi yone- ten politikacılar? Bütün umnt- lanmızı çökertti onlar. Yok el- riler. Yalnız onlar mı? Aydınlar, din adamlan ve biz kendimiz, bireyler... Daba geçen yıl, Avrn- pa birleşiyor, dünyaya gercek ba- nş geliyor, diye nmutlanmamış mıydık? Ne de budalaymışız, öyte degU mi?" Saçlanna ak düşmüş ünlü ya- zar iki adım önumde yürüyor. Sanki kendi kendine konuşuyor. Sonra birden duruyor. Kahra- manlar alanında, Prens Eugen heykelinin karşısmdayız. Bana doğru dönüyor. "Avusturya da artık eski Avusturya degil. Kili- se, endiıstri ve politikacılar bu lilke insanlaruun şanssızugı" di- yor. Başını çevirip, ötelerdeki Burg Tiyatrosu'na bakıyor. Ken- dimi birden orada, kocaman sa- londa, Bernhard'ın oyununda sanıyorum. Karşımda sanki yaşlı profesör Robert konuşuyor: "Bu zavallı insanlara kala kala bir tiyatrolan kaldı." Ünlu yazar başını önüne eği- yor. Elleri paltosunun cebinde öyle duruyor. Milyonlar onun romanlannı okudukça, onbinler Thomas Bernhard'ın tiyatro eserlerini coşkuyla alkışladıkca Ümitlenmek gerek, az da olsa. Onlar gibi düşünürlerden kork- sun politikacılar. Toplumun temsilcileri politikacılar değil, sanatçılar ve gercek düşünürler- dir! Girne'den Ateşkesin ardından KKTC FASİH StNAN GİRNE — KKTC, bugünkr- de alışılmadık bir sessizlik dö- nemi yaşıyor. Sokaklar, dükkin- lar, turistik tesisler bomboş. Ak- şam saatlerinden sonra yerliler evlerine çekilince onaük, birkaç sokak ötede yurüyen birinin ayak seslerini taşıyacak kadar sakinleşiyor. Otellenn büyük bir bölümü kapalı; geri kalanlar personel sayısını en az düzeyde tutabilmek için birçok kişiyi durdurmuş! (Yani işine son ver- miş, işten çıkarmış). Lokantalar, pastaneler, diskotekler de du- rum pek farklı değil. Deneyimli yöneticilerin çoğu, bahara, tu- rizm mevsiminin yaklaşmasına çok fazla umut bağlamıyor. Durum, farklı nedenlerle de olsa daha çarpıcı bir şekilde çar- şıya da yansıyor. Yıllar yılı Tür- kiye"nin çeşitli büyük ilkrinde lcu- nılan günlük pazar yerlerinde veya şehrin köşe başlannda tez- gâhlarda satılan, ikinci-üçüncÜ sınıf porselen eşya, incik bon- cuk, cam bardak, pyrex çanak, çikolata, neskafe, ucuz örtû, ömürsüz şemsiye ve ne işe yara- yacağı meşkûk bir alay mutfak aleti ve de daha akla geldik gel- medik bir sürü ıvır zıvınn çıkış noktası, mensei, ana deposu KKTC. Asü Nadir ve KKTCdeki ya- tınmlarının durumu ise henflz tam bir açıklığa kavuşmadı. Bağlı kuruluşlftrda çaüşanın bü- yuk bir bölümü durduruldu (!) Bütün bunlan alt alta yazdığı- nızda hiç de iç açıcı olmayan bir durum ortaya çıkıyor: Ekono- misi, TC'nin (eskilerin deyimi ile hem kemiyet hem de keyfiyet açısından hayati olan) desteği dışında, gene 'nitetik ve Bİceiik' yönunden büyük ölçüde turiz- me, Asil Nadir'in yatırımlanna ve bavul turizmıne bağlı bu kü- çük ve yeni cumhuriyet zor gıin- ler yaşamakta. TÜRKİYE YAZARLAR SENDİKASI A. KADİR Açılış konuşmasu Demirtaş Ceybun Katılanlan Rıfat Hgaz Asım Bezirci Afşar Timuçin Eray Canberk A.Kadir'den şiirler: Zafer Ergin Deniz Gokçer A.Kadir'den besteler: Ezgiain Günlüğü A.Kadir'in foıoğraflaru tsaÇelik Sunarv Candan Sabuncu 4 Mart Pazartesi, Saat: 18.00 Beyoğlu Karaca Tiyatro Davetiyeler: Cumhuriyet Kitap Kuiubu, Akademi Kitabevı, Gençlik Kitabevi, Yazarlarevi, Mülkiyeliler Birliği, Karaca Tiyatro, Türkiye Yazarlar Sendikası (145 08 02) T.C. ANKARA ASLİYE BİRİNCİ HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Dosya No: 1990/523 Adresi Mechul Davalı: Osman Dınçer, GMK Blv. 53/7 Ankara Davacı vekili vermiş olduğu 23.8.1990 tarihli dava dilekcesınde da- valmın aldığı 20.456.000.— TL borç para karşıhğı muvekkiline Ak- bank TAŞ Denizli şubesıne ait 1145.7 numaralı hesapla ılgıli 30.7.1990 keside tarihli 7.776.000.— TL bedelli, 272914 numaralı ve 12.680.000.— TL bedelli, 229913 numaralı çekleri vermiş olduğunu, muhatap bankanın çeklerın ihüyati tedbir kararı nedeniyle ödenme- yeceğıni bildjrdiğıru, davalıdan borcun istenmesıne ragmen ödeme- diğinı, alacaklan olan 20.456.000.— TL'nin dava tarihinden itiba- ren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar venlmesinı is- temıstır. Yaptınlan tum emniyet araştırmalanna rağmen davalının tebliğe yarar açık adresi tespit edılememişıir. Dava dilekçesinin ve duruşma günunun ilanen tebliğine karar verildiğinden karar gereğince adı ge- çen davalının yargılamamn bırakıldığı 11.4.1991 günu saat: 9.30'daki duruşmada bizzat hazır bulunması veya kendisinı bir vekılle temsil ettırmesı, gelmediği veya kendisinı bir vekille de temsil ettirmedıği takdırde HUMK'ran 213. maddesi gereğince hakkındaki davanın yok- luğunda görulup bıtirileceğine karar verileceği hususu adı geçen ad- resi meçhul davalıya ilanen tebliğ olunur. 15.2.1991 Basın: 20641 SEVtŞMENİN GÜDÜKLÜĞÜ VE YÜCELİĞİ MeUhCevdetAnday 2. bası 7.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğtu-tstanbul Ödemeii gdaderilmez. BOĞAZtÇİ ÜNtVERSİTESt REKTÖRLÜĞÜ'NDEN Üniversitemiz Fakulte ve Yüksekokullannda açık bulunan kadrolara 2547 sayılı Kanun'un 23 ve 25. maddeleri ile "Öğretım Uyeliğine Yukseltilme ve Atanma Yönetmeliği uyarınca doçent veyardım- cı doçentler alınacaktır. Doçenı kadrosuna başvuracak adaylann dilekçe ve özgeçmişlerini ekliyecekleri bilimsel çalışma \e yayınlannı kapsayan (4 nusha) dosya ile Rektörluğumuze, yardımcı doçent kadrosuna başvuracak aday- lann ise ilanın yayın tarihinden itibaren 15 gun içinde ilgili Fakulte Dekanlığı'na bajvurmaları duyu- rulur. Unvan ve Adetkr Birimi Anabiiim Dalı Doçent Y. Docest Aranın Nitelikler Fen. Ede. Fak. Psıkoloji Bol. lk. ve ldar Bil. Fak tktisat Bol İkt. ve ldar. Bıl. Fak Si>aset Bil ve Ulus. tlışkiler Bol. Eğıtım Fakultesi Egit. Bil. Bol. Yabancı Diller Yüksekokulu Müh. Fak. End. Müh. Bl. Deneysel Psikoloji — lkt.Glş ve Ulusl. İkt. 1 Yonetım Bılımlen 1 Eğıtimde Psk. Hızm. 1 Mutercim Tercumanlık B. 2 Endustri Mühendisliği — 1 Adaylann bılımsel — çalışmalannı yayınları ile — kamllamış olmalan — ve çok ıyı derecede — Ingilizce bilmelerı 1 gerekmektedır. VEFATLAR İÇİN Vurtiçt, yurtdşı cenaze nakle- dılır, cenaze ılaçiama, malzeme. tabul. butun ışlemter hassası- yelle, suratle yapıiır. işletmede ayrıca 18 ambUans mevcuttur Cenaze ılanHrında hizmet be- delı alınmaz. İSLAM CENAZE İŞLEPİ 147 20 06 -140 68 86 Mesul Müdür HafızVELİERDEMİR ĞİGELECEĞİ PARLAK ARSALAR NEREDE? Taşı toprağı altın İstanbulda, şimdi toprak fiyatından giden, yakında altın fiyatını aşacak arsalar var. İş doğru bölgeyi seçebilmekte... Nereden arsa almalı? Bölge bölge arsa fiyatlan... Geleceği en parlak iki bölge... İmar planlan, kentin genişleme projeleri... Arsa alırken nelere dikkat etmeli? Ekonomik kriz ensemizde Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a verilen Şubat ayı ekonomi brifınginin raporu Panorama'da. Satır aralan "düşüş. azalma. gerileme" gibi sözcüklerle dolu. İMKB kulislerinden haftanın uyarıları • Santral Holdıng'in bedelsizlerini bekleyenlere haber var. • 1^ Bankası hisseleri için "belki'lerle dolu hafta. •Hektaş'm sermayc artırımı ne kadar? •Eczacıbaşı Yatınm, Alarko Holding. Kordsa, Aselsan, Çelik Halat, Makine Takım... "Taze büançolar" çok önemli. Ve Panorama'da... • Borsada "tüyo" trafıği hızlandı. Tüyoculuk kime kazandınyor, kime kaybettiri- yor? • Kıbnslı turizmcilerden Türkiyeli turistlere damping! • Hayalınizdeki fılmin gercek yönetmeni olabilirsmiz. Plato Film. amatör yönetmenlerin "ilk denemelerini" fınanse a||CA| NEREDE? y ediyor. "JSA vı nğrenmek ıstersenız PK.45 Beyoglu İST 16 SAYFALIK ÖZEL EK TÜSİADın "ülke stratejisi" raporu yalnız Panorama'da TÜSİAD'ın, 21. yüzyıla hazırlanan Türk ekonomisine yeni bir rota önermek için yerli ve yabancı uzmanlara hazırlattığı raporu, Panorama, kamuoyuna açıklanmadan elde etti. Rapordaki ekonomik ve politik öneriler. Türkiye'nin gündemine hakiın olacak... m*. u(t > Mnur cncü r BU6ÜN
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear