18 Aralık 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 OCAK 1991 HABERLER CUMHURİYET/5 Ozden: \etki devridurmah • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Hükümete yabancı ülkelere asker gönderme ya da yabancı ülke askerlerini Türkiye'de bulundurma ve savaş ilanı yetkileri veren 107 ve 108 sayıh TBMM kararlannın iptali istemine ilişkin Anayasa Mahkemesi'nin ret karannın gerekçesi Resmi Gazete'de yayıralandı. Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Yekta Güngör özden, ret karanna kullandığı karşı oy yazısında, "Anayasa Mahkemesi'nin iktidar baskısıyla Anayasa'mn savsaklantnasına olur vermeyeceğini" belirterek, "Mahkeme, Anayasa değişmeden sistemi • değiştirecek, eylemli biçimde başkanlık sistemine geçişe yarayacak sakıncalı yetki devirlerini durdurmalıdır" dedi. Türkiye batakta • ANKARA (UBA) — Dış politika uzmanı ve SBF eski öğretim üyesi Doçent Doktor Haluk Gerger, Körfez savaşmı değerlendirirken "Bu savaş Irak'ın yenilgisiyle de sonuçlansa Türkiye içinden çıkamayacağı bir batağa saplanmıştır. Daha şimdiden 100 milyon Arabın, 100 milyonlarca Asyalının ve Afrikaiınuı gözunde ABD emperyalizmi, İsrail Siyonizmi ve Türk militarizminden bir şeytan üçgeni oluşmuş durumdadır. Savaş sonrasında da Türkiye'ye adaletsiz düzenin ve emperyalisit ganimetin bekçiliği rolü düşecektir" dedi. Çocuklar için tehlikeli __ • tSTANBUL (UBA) — Prof. Aysel Ekşi, savaş psikolojisinin yaş, coğrafi durum ve kişilik yapısına göre insanlan değişik şekillerde etkiledigini belirtti. Prof. Ekşi, özellikle evlerde 24 saat savaş yayını yapıldığına dikkat çekerek "CNN'in yaptığı yayınlarda özellikle çocuklar üzerinde etki oluşturulmaya çalışüıyor. Tek yönlü bu habercilikle ABD sempatizanı yetiştirmek ve 'güçlü Amerika' imajını kuvvetlendirmek amacı ğüdülüyor. Savaşın uzun süreceği ve bu yayınların devam edeceği düşünülürse bu gizli amaca ulaşmak hiç de zor olmayacaktır" dedi. Halk savaş istemiyor • tç Politika Servisi — Mimarlar Odası'ndan yapılan yazılı açıklamada, halkın büyük çoğunluğunun savaş istemediği vurgulanarak banş ve demokrasi ortamının yeniden kurulması için her tiirlü çabaya omuz verileceği açıklandı. Açıklamada özetle şu görüşe yer verildi: "Savaş istemeyen halkımızın bu efilimlerine karşın, İncirlik Üssü'nün kullanımına izin verilerek savaşta Türkiye'nin de taraf olması tehlikesi yaratılmıştır. Üslerin kullanımı ve komutasının ABD askeri komutasına bağlanmış olmasını ülke bağımsızlığımn ihlali olarak kabul ediyoruz. Bu nedenlerle üslerin savaşta fiilen yer alan uçaklara kapatılmasını ve komutanının geri alınmasını istiyoruz." Barış çağrısı • lç Politika Servisi — SHP Istanbul fl Başkanı Ercan Karakaş, "Incirlik'e başlatılan operasyonların savunma değil, kışkırtma" olduğunu söyledi ve "Türkiye, Incirlik'ten uçak kaldınlmasıru derhal durdurmalıdır" dedi. Ercan Karakaş yaptığı yazılı açıklamada, tüm dünyanın Incirlik'ten kalkan uçakların Kuzey Irak'ı bombaladığını bildiğini belirterek iktidarın bunu halktan gizlemeye çalıştığını ve TRT'nin yayınlarında sansür uyguladığını söyledi. Akbulut, gerektiğinde savaş hali ilanı için Meclis'egideceklerini açıkladı 'Her şey söylenmez'"Askeri harekât saat saat açıklanmaz. Böyle şey olmaz" diyen Başbakan Akbulut, savaş hali ilanına gerek olmadığını söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Başbakan Yıl- dırun Akbulut, ANAP gru- bunda yaptığı konuşmada, Turkiye'deki üsle- rin kullandırıldığını, "ama as- keri bilgilerin ve askeri harekâ- tın saat saat açıklanamayacagı- nı" söyledi. Akbulut, "Ben di- yebilir miyim ki şu kadar uçak kalktı. şu kadarı indi. Bunlar söylenmez" dedi. Akbulut, ABD'nin bile askeri harekâta ilişkin bilgileri verme- diğini ifade ederek Türkiye'nin gerektiğinde savaş hali ilan ede- bileceğini, bunun için de Mec- lis'e gelinecegini söyledi. Akbu- lut, "Bir saldırı olursa biz de müdahalede bulunacağız. Ama şimdilik böyle bir şey yok. Al- İah Tfirkiye'yi savaştan korusun" dedi. Milletvekilleri bunun üzerine hep bir ağızdan "Amid" diye bağırdılar. ANAP grubunda dün lçişle- ri Bakanı Abdiilkadir Aksu si- vil savunmaya ilişkin alınan ön- lemleri anlattı. Aksu, ağustos ayı başında Körfez krizinin baş- lamasından bu yana her türlü tedbirin aJındığıru belirterek ge- rekli yer ve kişilere dağıtılmak üzere gaz maskesi de getirtildi- ğini söyledi. Aksu, sivil savun- ma ile ilgili tedbirlerin tamam- landığını ifade ederek "Ama bi- zim esas korkumuz Irak'tan Türkiye'ye bir multeci akını. Şu anda çok fazla multeci akınıniD olmamasuun nedeni Irak'tır. Irak kendi ülkesinde panik ya- ratmamak için şimdilik bu akı- nı önlemiştir" diye konuştu. Başbakan Yıldınm Akbulut, üslerin kullandırıldığını açıkla- dı. Basına kapalı ANAP gru- bunda konuşan Akbulut, resmi kanallardan üslerin kullandırıl- dığını söylemenin doğru olma- dığını da ifade ederek "Kaç uçak kalktı, kaç üçak indi, bun- lar söylenmez. ABD bile askeri bilgileri açıklamıyor" dedi. Akbulut, şu anda savaş hali ilanına gerek olmadığını da be- lirterek anayasanın 92. madde- sini okudu. Akbulut, ABD'nin bile savaş hali ilan etmediğini, Irak'a sadece müdahalede bu- lunduğunu anlattı: Akbulut, hükiimetin tüm iş- lemlerinin hukuka uygun oldu- ğunu belirterek şöyle konuştu: "Askeri harekât saat saat açıklansın mı? Böyle şey olmaz. tttifak kararlarına seyirci kala- mayu. Bu yaptığımız is de sa- vaş değil. Bize dokunmayan yı- lan bin yaşasın diişiincesi de yanlıştır." Akbulut, muhahfetin tepki- sini de sert bir biçimde eleştire- rek "Muhalefet yanlış yapıyor. Ülkenin güvenliğini tehlikeye sokuyor" diye konuştu. SHP milletvekillerinin TRT'yi işgal ettiklerini anlatan Akbulut, "Ne kazanacaklar? Bundan ne fayda umuyorlar? Muhalefet sorumsuz ve anlamsız davranıyor" dedi. Bu arada Burdur Milletveki- li Fethi Çdikbaş, Başbakan Ak- bulut'a muhalefet liderleri ile görüşüp görüşmeyeceğini sor- du. Akbulut da "Dtşişleri Baka- nı'nı gönderecegim" yanıtını verdi. Türkîye kaderîne hâkitn değîl Inönüy Cumhurbaşkanı'nın ve hükümetin Türkiye'yi küçük düşürdüğünü söyledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — SHP Genel Başkanı Erdal Inönü, Türki- ye'nin kendi kaderine hâkim olmadığını söy- ledi. lnönü, ordunun kara ha- rekâtına sokulmak istenmesi durumunda Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın buna da 'evet' diyeceğini öne sürdü. lnönü, dün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşma- da, Başbakan Yıldınm Akbu- lut'un "TBMM'den uç defa izin istediğini marifet gibi söyledigine" işaret ederek "Her geldiğinde niçin geldiğini bilmi- yordu. Talimat aldı getdi. Aldıgı talimatın başka yerden aldıgı ta- limatla bağdaşmadığı ortaya çıktı. Daha kaç defa geleceğini bUmiyoruz. Bunu Akbulul da bilmiyor. Kaygımız budur. Türkiye bugün kendi kaderine hâkim değil" dedi. Vatandaşlann Körfez'de olup bitenleri ve dünyadaki diploma- tik gelişmeleri yabancı ajanslar- dan izlemek zorunda bırakıldık- larını, hükümetin söyledikleri ile bu ajansların verdikleri ha- berler arasında önemli farklar olduğunu belirten lnönü, ko- nuşmasını şöyle sürdürdü: "Savaşın içindeki yerimiz ne- dir? Bunu ne TBMM'de ne de kamuoyunda doğnı düriist an- latamıyorlar. Söyledikleri şeyler •tam tersine sonuçlar veriyor. Bu savaş, içinde bulunmamız gere- ken bir savaşsa onu söylesinler. Bu savaşa hem giriyonız, hem ginniyoruz. Bu konuda kesin bir açıklama yapmıyorlar. Türkiye'yi küçük diişürüyor- lar." Körfez savaşının Birleşmiş Milletler kararlannın uygulama- sı için başlatıldığını, bunun için de Türkiye'den de yardım isten- diğini belirten lnönü, "AmaSa- yın Özal çıkıyor 'Bu bizim için çok cazip bir şeydir. Hiç kumar değildir. Muhakkak kazanaca- ğız' diyor. Böylelikle tüm dün- ya kamuoyu önünde Türkiye'nin bir çıkarcı emperyalist politika yürüttuğü izlenimini veriyor" dedi. Kara harekâtı Cumhurbaşkanı Özal'uı ken- di prestijini ve ANAP'ın bugün içinde bulunduğu durumu dü- zeltmek için bir çıkar politikası iziediğini, oysa arkasında mille- tin bulunmadığını öne süren İnönü, devamla kaygılarını şöy- le dile getirdi: "Yann Türk askerinin kara harekâtına katılması istenirse Sayın Özal ne diyecek? Yine 'evet' diyecek. Bu defa Türki- ye tüm gücüyle savaşa katılmış olacak. Benim başlıca kaygım budur. Türkiye'nin bütun gücü- nü ortaya koymasını engelleye- cek bir direniş hükümette yok. Sayın Özal'da da yok. Üslerin bombalanmasına karşı bizi kim koruyacak? Herhalde o üsleri kullanan yabancı güçler değil." tnönü'nün BBC'ye demeci: BBC televizyonunun dün In- cirlik'teki gelişmelere ilişkin ha- berinde konuşan lnönü, "Esas endisemiz bu eylemin, Türkiye'- nin gerçekten karada Irak'a karsı operasyonlara girmesine kadar varmasıdır" dedi. V v i rkTTkttf^strk Y a z a r ' sanatçı ve politikacılardan oluşan bir gru^ d ü n Jsjanbulda Amerikan Başkonsolosluğu önünde Körfez savaşını ve Türk hükümetinin savaşa ilişkin politikasını protesto etti. Polis, grubu zorla dağıttı. gözaltına alınan olmadı. Politikacı ve sanatçılar, dün saat 11.00 sıraiarında çevik kuvvet ve öteki resmi görevlilerin yollan keserek geniş guvenlik önlemleri aldıgı konsolosluk binası çevresinde toplanmaya başla- dılar. Edip Akbayram, Nur Sürer, Hasan Kıyafet, Halil Ergün, SHP lstanbul İl Başkanı Ercan Karakaş, Aytaç Annan, tlyas Salman, Sadık Gürbüz, Bilgesu Ere- nus'un da aralannda bulunduğu kalabalık, polis barikatını geçerek ABD Konso- losluğu önünde üzerinde "Emperyalist savaslara son" yazılı bir pankart açtılar. Odakule önlerinde polisin bir kişiyi gözaltına almak istemesi nedeniyle gnıpla polis arasında tekrar tartışma çıktı, ancak Ercan Karakaş ve bazı sanatçılann müdaha- lesiyle engellendi. Sanatçı, yazar ve politikacılardan oluşan grup İstiklâl Cadde- si'nden Taksim'e dogru yüriıdü. Buradaki Sanat Sevenler Derneği'ne giderek bir süre kendi aralannda Körfez savaşını tartıştılar. Bu arada sivil görevlilerin de der- nek önünde ve daha sonra iceride bekledikleri gözlendi. (Erdogan Koseoglu) Türkiye'nin yükti paylaşıkın Özal, Washington Post'takiyazısında savaş sonrasına dikkat çekti VVASHINGTON (AA) — Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Washington Post gazetesinde yer alan makalesinde, Körfez bunalımının kaçınılmaz biçim- de savaşa yol açtığını, ancak bu- nun ardından Ortadoğu'da ka- lıcı barış için çaba harcanması gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Özal, gazete- nin 22 ocak tarihli sayısında yer alan "Kaçınılmaz Savaş" baş- Iıklı makalesinde, uluslararası kamuoyunun, çaüşmadan son- ra bölgenin istikrara kavuştu- rulması yollannı aramaya baş- laması gerektiğini kaydetti. Guvenlik Konseyi yaptınmla- n üzerine de Türkiye'nin hemen harekete geçtiğini, Irak petrol boru hatlannı kesip en büyük ti- carete sahip olduğu sınırlardan birini kapattığını vurgulayan Cumhurbaşkanı, şoyle dedi: "Gerekli fedakârlığın farkın- da olmamıza ragmen. tazmina- tı ya da kişisel çıkarlarımızı dıi- şünmedik. Tavnmızın başından beri prensipten kaynaklandığı- nı ve şimdi de aynı biçimde de- vam ettiğini belirtmek isterim. Türkiye, yapünmlan derhal uy- gulayarak uluslararası koalisyo- nun oluşumunda çok belirgin rol oynamışür. Irak halkıyla yakın ve dosta- ne ilişkilerimiz ve Türkiye'nin gelişmekte olan ekonomisi özel- likle göz önüne alındığında, Irak ile ticareti durdurmanın maliyeti yüksek olmuştur. Ulus- lararası kamuoyu, Türkiye'nin banş için isteyerek omuzladığı yükün eşit paylaşımını dikkatle degerlendirmelidir.'' Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Türkiye'nin ABD tarafından belirlenen amaçlara ulaşılması için çokuluslu güçlerin eylem- lerini destekledığını belırterek şöyle dedi: "Bu amaçla TBMM, lürk Silahlı Kuvvetleri'nin başka ül- kelere yollanması ve yabancı kuvvetlerin Türkiye'ye gelmesi ve Türkiye'de kullamlması için hükümete yetki vermiştir. Bu hareketlerin boyutu, zamanla- ması ve gerekliliğine, hükumet tarafından karar verilecektir. Türk askerlerinin sınırianmı- zın dışına yollanmasına TBMM'nin yetki vermesi, ibti- yati bir tedbirdir. Belirtmek is- TIME DERGİSİNİN YORUMU Türkiye daha fazlasına layık Time'ın, muhabirlerinden Strobe Talbott, Ankara'dan yazdığı yazıda, demokratik bir politik sisteme, laik bir devlete, pazara dayalı bir ekonomiye ve Batı ile sıkı guvenlik bağlanna sahip tek îslam ülkesi olan Türkiye'nin bölgede model olacağını belirtiyor. Dış Haberier Servisi — Ame- rikan "Time" dergisinin muha- birlerinden Strobe Tallbot, der- ginin son sayısına Ankara'dan gönderdiği yazıda, Ortadoğu bölgesindeki demokratik bir po- litik sisteme, laik bir devlete, pa- zara dayalı bir ekonomiye ve Ba- tı ile sıkı guvenlik ilişkilerine sa- hip tek Îslam ülkesi olan Türk- iye'nin Batı nezdinde daha faz- la desteğe layık olduğunu belirt- ti. Tallbot, cumhurbaşkanının Türkiye'yi, Rus imparatorluk sisteminin çöktüğü ve yeni yapı- ların oluştuğu koşullarda İran- dan ve Arap Yarımadası'ndan gelecek aşın dinci akımlan etki- sizleştirmeye yardım edecek bir güç olarak gördüğünü kaydedi- yor. Yazı şöyle devam ediyor: "Bu, bunahma egilimU, otok- rasi ile yönetilen bolge. savaşı iz- leyecek olan yeniden inşa ve dü- zenleme döneminde özenecek bir modele gereksinim duymak- tadır. Gerek galip gerekse mağ- lup Araplar, aralannda, hatalan ne olursa olsun, demokratik bir politik sistemi olan laik bir dev- lete, pazara >önelik bir ekono- miye ve Batı ile sıkı guvenlik iliş- kilerine sahip olan bir İslam ül- kesine gereksinim duymaktadır- lar. Turkiye, bu açıdan, yalnız- ca en iyi aday değil, tek aday- dır." "Şimdiye kadar Türkiye, çı- kariannı savundugu ve dostlu- gunu istedigi NATO'daki daha zengin müttefikleri tarafından birçok kez nor gorülmüştür. Bir yıl önce Avrupa Toplulugu Türkiye'nin üyelik başvunısunu geri çevirdi. 1993'te AT dışarı- da kalanlara yeniden açıldığın- da Türkiye hattın başında yer alacaktır." "Onlarca yıl boyunca ABD- deki büyük Yunan ve Ermeni - Amerikan lobileri sık sık Os- manlı dönemine atıfta yaparak Türklere karşı şikâyetlerde bu- lundular, saghklı politikaya, sagduyuya ve basit durıistlüğe yol tıkadılar. Kongre ise coğraf- yanın Türkiye'ye uluslararası ba- nşı konımada çok daha fazla aktif ve yaşamsal bir misyon biçmesine karşın, Yunanistan ile Türkiye'ye yapılan askeri yardı- mı katı ve keyfi bir formülle bö- lüştürdü." "Özal, Irak'a karşı koalisyo- nun kuruculanndan birisidir. Gecen hafta onun hukümeti, ABD'ye Türk üslerinde bom- bardımana gecme ve arama - bilgi toplama misyonu yürütme izni veriimesini onayladı. " terim ki biz saldınya ugrama- dıkça, Türk Silahlı Kuvvetleri Irak'a karşı operasyonlara gir- meyecektir. Irak'ın ya da her- hangi bir başka ülkenin topra- gında gözümüz olmadığı gibi kendi toprağımızın bir kanşın- dan da vazgeçmeyiz. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Washington Post gazetesinde yer alan yazısında, "Ulusbrara- sı kamuoyunun, çatışmadan sonra bölgenin istikrara kavuş- turulması yollannı düşünmeye başlaması gerektiğini" vurgula- yarak şöyle devam etti: "Körfez bunahmını arkamız- da bıraktığımızda, Arap-tsrail sorunu en temel düzeyde ele alınmalı ve çözülmeiidir. Türki- ye'nin bu soruna ilişkin politi- kası her zaman açık, tutarlı ve dengeli olmuştur. Filistinlilerin, aralannda kendi devletlerini kunna hakkı da dahil meşru haklannı ve tsrail'in güvenli ve tanınmış sınırlar içinde yaşama dahil, bölgedeki bütün devletle- rin haklannı tanıyoruz." Ekonomik işbiriiği ile el ele gitmesi gereken bir başka onem- li sürec de, demokratikleşmedir. Bu, bölgeyi, yeni dünya düzeni- nin gerekleriyle a>nı düzeyde tu- tacak ve Ortadoğu'da gerçek banşa ulaşmak için lüzumlu şartlan güçlendirecektir. Körfez bunalımı sona erdi- ğinde yapmamu gereken işler var. Kendimizi, Ortadoğu'da kalıcı banş için gerekli şartlan kurmaya adamalıyız. Şimdi gerçekten yeni bir dünya düzeni kurmaya yönel- mek için banşa çabucak dönme- yi ümit ediyoruz." CÜNEYT ARCAYÜREK YAZIYOR İrademiz Dışındaki Olaylara Kapılarak... ANKARA — İncirlik'ten kalkan uçakların Kuzey Irak'ı bom- bardıman ettiğini kapalı bir ifadeyle TV'de itiraf eden Baş- bakan, daha sonra basını çağırıyor. Genç gazetecilerin gözükara. Soru üstüne soru yağdınyorlar. Örneğin, üslerin kapsamlı biçimde askeri amaçla kulla- mlması ne demek? Öğrenmek, açık seçik, hiç değilse Batı haber kaynaklarına benzer netlikte kamuoyuna duyurmak istiyorlar. Sert eleştirilerden, hatta kimi olumsuz eylemlerden etki- lenmez görünen Akbulut'un birden sabrı taşıyor, ayağa kal- kıyor. TV kameramanına dönüyor, "Kapat" diye buyuruyor. Gazetecilere bakıyor, ses alma araçlarını durdurmalarını is- tiyor. Ellerini iki yana açarak: "İstediklerinizi söylersem Türkiye'nin menfaatierine mi ola- cak? Bakın, Amerika bile milli menfaatleri için basına kısıt- lamalar getirdi" diyor. Oysa başta CNN, bütün yabancı TV'ler Türkiye'den izlenen yayınlarında İncirlik'ten kalkan uçakla- rın Irak'ı beş gündür bombaladığını bildıriyorlardı. Bu nasıl "milli menlaaf'ti ki hem bilmiyor hem de bilinmiyor gibi dav- ranılması isteniyordu. Basının önceki gece Akbulut'a sordu- ğu buydu. Dün sabah Başbakan'ın muhalefet liderleriyle bir araya gelerek "gerekli bilgiyi vereceği"ni çevresindeki resmi ağızlar söylüyordu. Kösk'ü dışlayan muhalefet, Akbulut'un çağrısı- na uyacaktı. TO, kendisini dışlayan muhalefetin, Akbulut'u "meşru görmesine" tahammül edebilir miydi? Akbulut, TO engeli- ş n amşa y ? £ d bü un g ?n D ^ f / / gözlemcilere liderleri çağıracaktı. QOre aŞKerfer USİeH ngeli Başba ABD'nİD kUİIandlÖinMalum engeli Başba- ABD'nin kan'ın aşamayacağı hükümf*tin anlaşıldı. Alptemoç^ n u K u m e " n in muhaiefeti ziyaret açıklamasında ısrarcı edeceği açıkiandı. olmuşlardı. Ne var ki Kuşkusuz muhalefet aciklaiTld "gazetelere geçme- ' ç ' yen geniş ve taze bil- oaVaŞlıla gtlerie gerçekçi de- tehlİKenİn daha ğerlendirmeler alma pQJ(jşQÇQğj yorumlariDI dece umut— yıtirme- flf6f/fQ/. den toplantıya katıla- _ caktı. Örneğin hükümet, Beyaz Saray'laTÖ arasındaki "sü- rekli görüşmelerle mutabakatlardan" yeteri ölçüde bilgili miy- di? Gelişmeleri ve olayları kavrayabilmek için her şeyden önce hükümetin, askerlerın, muhalefetin bugüne kadar Çan- kaya'da neler olup bittiğini bilmesi gerekirdi. Yine özel önem taşımayan bilgiler verilirse, muhalefet, bir iki saat yine havanda su dövüldüğünü söyleyecekti. Bu arada dün kulislerde, Başbakan'ın koşar adım TV'ye çıkarak sıcak savaşa katıldığımızı beş gün sonra kabul ve itiraf etmesinin altında yatan nedenler konuşuluyordu. Günlerdir suskunluğunu sürdüren, gerçeği TBMM'de açık- lamaktan kaçınan hükümet, acaba hangi nedenlerle üsleri kullandırdığımızı resmen açıklamıştı? Dikkatli göziemcilere göre askerler üsleri ABD'nin kullan- dığını hükümetin açıklamasında ısrarcı olmuşlardı. Ne var ki açıklama, kara savaşına uzanacak tehlikenin da- ha da pekışeceği yor jmlarmı getirdi. Örneğin dün Demirel, "Hem adamın başında bombalar patlatacak hem de 'Bana saldırmazsan savaşa fiilen katılmam' diyeceksin. Bu nasıl mantıktır?" diyordu. İnSnü, dünü, bugünü ve geleceğimizi şöyle özetledi: "Türkiye kendi kaderine hâkim değil!" Üsleri karşılıksız kiraladıktan sonra saldınya uğramadığh; mız halde Pentagon isterse "irademiz dışında" kara sava J şına da girebıleceğımizi anlatmaya çalışıyordu. Zaten ABD, savaşın Ortadoğu'da daha genişlemesinden bugün çekin- mese ya da önümüzdeki günlerde böylesi olasılığın gerçek- leşmeyeceğine güvenebilse, Türk askerini çöllere atmaktan bir an için duraksamayacak. TÖ'nün aylardır içtenlikle bek- lediği gerçekleşecek. Başbakan'ın önceki gece açıklama yapacağından haber- siz olan Irak Elçisi El Tikriti ise aynı sabah, "Biz kuzeyden vurulduk, ancak nereden vurulduğumuzu bilmiyoruz" diyordu. Dünyanın bildiğini bilmemezlikten gelme nezaketini gös- teren büyükelçi, artık nereden ve kimin vurduğunu resmen öğrenmiş bulunuyor. Bağdat'ın resmi yanıtı bakalım nasıl olacak? SAVAŞ TBMM'DE TARTIŞILDI "Çok konıışmayalını paniğe neden olur' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Körfez savaşı TBMM'de gündem dışı konuş- malarla tartışıldı. ANAP'lı Mukerrem Taşçıoglu Türkiye'- nin "aslında harbin içinde" ol- duğunu soylerken Dışişleri Ba- kanı Kurtcebe Alptemoçin, konunun fazla konuşulması- nın paniğe yol açtığı görüşünü savundu. TBMM Genel Kurulu'nda gündem dışı ilk sözü alan HEP Genel Başkanı ve Bursa Milletvekili Fehmi Işıklar, "Bu savaştan emperyalist güçlerden başka kimsenin yararı yoktur. tnsanlık için bir yıkım olan bu savaş ABD'nin çıkarlan yü- zünden meydana getdi. Diğer ülkeler de kıyısından bucağın- dan bulaştı" dedi. Körfez'de sıcak çatışma baş- lamadan önce ve şu günlerde Türkiye'nin Cumhurbaşkanı tarafından yönlendirildiğini ve bir Amerikan yayını olan CNN tarafından bilgilendiril- diğini belirten Işıklar, dünya basınınm savaşa öldürülen in- sanlar açısından değil atılan bombaların toplam maliyeti açısından baktığını söyledi. Savaşın giderek bir Haçü sefe- rine dönüştüğünü ve Muslü- manlann birbirini kırdığını an- latan Işıklar, Güneydoğu'dan göçün sürdüğunU anımsattı ve "Bu insanlar işsizdir. Göçtük- leri yerlerde 15-20 kişi bir ara- da yaşamaya calışıyor. Bunlar- la kimse ilgilenmiyor. Ya yol parası bulamadığı için bölge- den aynlamayan insanlanmı- zın dunımu ne olacak? Bunlar nasıl yaşayacaklar, nasıl konı- nacaklar?" dedi. Gündem dışı söz alan ANAP Sıvas Milletvekili Mü- kerrem Taşçıoglu ise muhale- fetin, Türkiye'nin bu sorunda herkesten önce davranarak çok öne çıktığı biçimindeki eleşti- rilerini yanıtladı. Fransız Par- lamentosu'nun yedi saat süren . toplantısını iziediğini belirten Taşçıoglu, şunları söyledi: "Türkiye eğer 'bilmem ne- den çıkar gibi' ortaya çıkmış olsaydı, bunu sahiplenseydi, yedi saat süren bir müzakere esnasında, hiç degilse bir cüm- leyle bir yerinde, 'Aman efen- dim, hepimizden cesurmuş, ne kabadayılık yaptı' denirdi. Kendi kendimize gelin güvey olmayalım." Hükümet adına söz alarak eleştirileri yanıtlayan Dışişleri Bakanı Kurtcebe Alptemoçin, "Çok enteresan bir haleti rn- hiye içindeyiz. Saddam'a kimin mazlum, kimin canavar dedi- ği, niye dediği anlaşüamıyor. Belki de yenilenden, güçsüz- den yana olmak, acıinak, mil- letimizin meziyetlerinden biri- si. Ama dünya banşı bozuldu. Biz, barışın yeniden yapılması istikâmetinde görüşlere sahibiz" dedi. İstikrar unsuru Alptemoçin, Türkiye'nin krizden, hiç kimsenin burnu kanamadan çıkmasının, güçlü çıkmasımn bir unsuru olacağı- nı belirtti. Türkiye'nin bölge- ye asker göndermediğini, top- raklannda savaş olmadığını kaydeden Alptemoçin, halkın paniğe kapılmasmın, karışık- lıklar çıkmasının yarar getir- meyeceğini söyledi. TBMM'de grubu olan mu- halefet partilerinin Türkiye'nin Körfez savaşında oynadıgı rol konusunda milletvekillerine yeterli bilgi verilmediği konu- sundaki eleştirileri üzerine, si- yasi parti liderleriyle görüşme- ye karar verdiği bildirilen Alp- temoçin, bu sabah önce SHP Genel Başkanı Erdfü lnönü, daha sonra da DYP Lideri Sü- leyman Demirel'le bir araya gelecek. Görüşmeler lnönü ve Demirel'in TBMM'deki çalış- ma odalarında gerçekleşecek. Dışişleri Bakanlığı yetkilile- rinin verdiği bilgiye göre Alp- temoçin'in randevu istemi her iki lider tarafından da kabul edildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear