Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
23 OCAK 1991 HABERLER CUMHURÎYET/3
Türkiye'ye sığınan asker vesivilIraklılan Saddam'dan vesavaştan bıkmış durumda
Yorgıın savaşçılarAralannda küçük
rütbeli subaylann da
bulunduğu Iraklı
sığınmacılar,
Türkiye'ye
gelebildikleri için
kendilerini şanslı
sayıyorlar.
Saddam'ın en çok bir
ay dayanabileceğini
söyleyen Irakhların
çoğu, yönetim
değişikliğinden sonra
ülkelerine dönmek
niyetinde.
Ölmemek için
vatanlarını terk
ettiklerini söyleyen
sığınmacılar, Saddam'ı
Hitler'e benzettiler ve
demokratik bir seçim
yapıldığı takdirde hiç
oy alarnayacağmı
savundular.
Haber Merkezi— Ülkelerin-
den kaçarak Türkiye'ye sığınan
Iraklılar'ın sorunu aynı: "Sad-
dam'ın savasçı politikasuıdan ve
savaslan bıkmış olmak." Ülke-
lerinden kaçarak çeşitli yollarla
Türkiye'ye geçen Iraklılar, Gü-
neydoğu'daki çeşitli illerde ba-
rındırılıyorlar.
Türkiye'ye sığınan Irakhların
sayısı 361. Bunlardan 29'unun
savaşın başlamasından sonra
Türkiye'ye geldiği, ötekilerin ise
savaş öncesı kaçtıkları belirtili-
yor. 250'si asker olan sığınma-
cılann 133'ü Van'da, 180'i Tat-
van'da, 32'si Hakkâri'de, 6'sı Di-
yarbakır'da, 6'sı Şırnak ta, 4'ü
de Bitlis'te bulunan kamplarda
barındırıhyor.
Bitlis'in Tatvan ilçesinde ku-
rulan mülteci kampında barın-
dırılan ve çoğunluğunu askerle-
rin oluşturduğu Iraklı sığınma-
cılar, Müttefik Basın Bilgi Mer-
kezi ile Olağanüstü Hal VaJili£i-
nin birlikte düzenlediği gezide
yerli ve yabancı basın mensup-
larıyla görüştürüldüler.
'Zaüm Saddam'
Muhabirimiz Osraan Yıldız-
ın haberine göre aralarında kü-
çük rütbeli subaylann da bulun-
duğu Iraklı sığmmacıJar, basın
mensuplarına dert yanarken
"Saddam'ın zalimliginden",
"Irak'taki huzursuztuktan", "ss-
vaştan bıktıklanndan" ve "anti-
deoıokratik uygulamalardan"
söz ettiler.
Türkiye'ye gelebildikleri için
kendilerini sanslı sayan lraklı sı-
ğınmacılar şunları söylediler.
Nasır Necim: (Irak ordusun-
da üsteğmen) "İran'a karşı 8 yıl
savastırn. Beni Kuveyt'e de gön-
dermek istediler. Ben de kaçtım.
Türkiye'ye gelebilmek için sila-
hımı kaçakçılara verdim. Onlar
da sınırı geçememi sağladılar.
Oradaki askerler arasında hu-
zursuzluk büyük boyutlarda.
Askerler artık savaş istemiyor-
Sığınmacüarın bir bölümü de
Hakkâri'deki bir kampta barın-
dırılıyor. Burada sığınmacılarla
görüsen A.A. muhabirine göre
Iraklılar, Türk yetkiülerinin mu-
amelesinden memnunlar. Iraklı
bir kadın mülteci, Türkiye'ye ge-
lebildikleri için kendilerini şanslı
gördüğunü soyledi. Ölmemek
için vatanlarını terk etmek zo-
runda kaldıklannı anlatan Iraklı
anne şöyie konuştu:
Herkes asker
"Evimiz Bağdat'ta. Esim nor-
malinden çok fazla askerlik yap-
tığı halde, bu kez de krizin sa-
vaşa dönmesi yüzünden tekrar
askere alındı. Zaten Irak'ta her-
kes asker sayılıyor. Savaş olma-
sa bile zorunlu olarak BAAS
Partisi'ne milis görevi yaptınlı-
yor. Eşim, başka çare kalmadı-
ğını anlayınea, benim ve dört
çocuğumun Türkiye'ye kaçma-
sını sağladı. Kendisi ise gönül-
süz olarak cepheye gitti."
Devlet Başkanı Saddam Hü-
seyin'in, kendi çıkan ve ihtiras-
lan için tüm Iraklılan ateşe at-
tığını söyleyen Iraklı kadın, sa-
vas sonrasında ülkelerine döne-
ceklerini ifade etti. Iraklı anne
şunlan söyledi:
"Er geç hak verini bulacakür.
Saddam ettiklerinin cezasını çe-
kecektir. Türkiye her zaman,
özeilikle bizim durumda olan
insanlara yardımda bulundu. Bu
nedenle Turkiye'nin iviliğini hiç
unutmayacagız. Devrilecegine
inandıgımız Saddam'dan sonra
çocuklarımla birlikte geri dön-
meyi diişiıniiyoruBi."
İggöç
Ifak'tan kaçanlann bir botümii de Bitlis'in Tatvan ilcesinde bir sosyal tesiste banndınlıyor. Iraklılar, Irak'ta kalan yakınlan için
endişeleniyorlar. Iraklı anne de, kocasım ülkesinde bırakarak dört çocuğuyla birlikte Türkiye'ye gelıaiş. (Fotograf: AA)
İskender Abdallah (sivil):
"Kerkük'ten üç çocuğum ve
eşimle birlikte sekiz gün yürü-
dükten sonra Türkiye sınırına
gelebildim. Hükumetin zulmün-
den kaçtık. Saddam, Türkleri,
Hıristiyanlan ve Kurtleri cephe-
de ön hedef yaparak savaşta öl-
dürüyor. Savaş çok çok bir ay
sürer. Sonuçta Irak kaybedecek-
tir. Barış ve özgürlük ortajnı
sağlandıktan sonra yeniden ül-
keme döneceğimî'
Ciineyt Mukatoglu (Irak or-
dusunda astsubay): "Ben Iran
cephesinde görev yapıyordum.
Işgal gecesinden önce bize hiç-
bir haber vermeden birliklerin
yerini değiştirerek Kuveyt'e yö-
nelttiler. Biz Kuveyt'i isgal ede-
ceğimizi bilmiyorduk. Önce ora-
ya yardım etmeye gittiğimizi
sandık. Ancak, Saddam'ın özel
muhafızlaruun Kuveyt'teki ban-
kaları soymaya başlamasıyla
Kuveyt'in işgal edildiğini anla-
dık. 5.5 yıl Iran ile savaştım. Ar-
tık savaş istemediğim için Tür-
kiye'ye sığındım."
Tana Mahmut Murat: (Emek-
li öğretmen): "Savaş yüzünden
Irak'tan kaçtım. Çocuklarımın
eğitimi için buradan Kanada'ya
gitmek istiyorum. Saddam kim-
seyi sevmez. Sevgi gösterilerinin
altında da büyük bir korku var-
dırf*
Sabriye Şükür (sivil): "Altı ki-
şilik ailemle birlikte Türkiye'ye
kaçtım. İnsanlar arasında aynm
yapan Saddam Hüseyin, Irak'-
ta sevilmiyor. Demokratik bir
seçim yapılsa kendisine kansı bi-
le oy vermez. Saddam nasıl
Arap âleminin lideri olabilir? O
şimdi zoraki lider. Tıpkı Hitler
gibü'
Körfez savaşının başlamasıy-
la Güneydoğu'dan batıya başla-
>an iç göç de bUtün hızıyla
sürüyor. Batı bölgelerinüeki il-
lerin otogarlarında, "göç
havası" bütun açıkbğıyla yasa-
nıyor. Üst uste yığılan çuvallar,
sandıklar, piastik bidonlar, saş-
kınlıkla etraflarına bakan ço-
cuklar ve yaşlılar, artık batı
illerinin oto garlannda ahşılmış
görüntüler halini aldı.
Ege Büromuzun haberine gö-
re Mardin ve yoresinden Izmir'e
ve oteki Ege Bölgesi kentlerine
yönelen göç kervanına Adana-
lılar da katıldı. İzmır'e gelen
yuntaslar, savaşla ilgili doğru
bilgi edinemediklerini. korktuk-
larını, bu yuzden yörelerinden
kaçmak zorunda kaldıklannı
söylediler.
Mardin'den gelen yurttaslann
büyük bir bolümunün Izmir'in
Kadifekale, Bayraklı, Gümüş-
pala ve Ballıkuyu'da bulunan
yakınlarının yanlarına yerleştik-
leri öğrenildi.
Güne> tlleri Biiromuzun ha-
berine göre de önceki gün Silo-
pili bazı aileler, çocuklanm
savaş ortamından uzaklaştır-
mak amacıyla Mersin'in Ana-
mur ilçesine bağlı Ovabaşı
köyüne gönderdiier. Çoğunlu-
ğunu 3-16 yaş arası çocuklann
olusturduğu 43 kişi, köyde boş
bulunan bir eve yerleştirildiler.
BUGUN
ALİSİRMEN
Asıl Savaş.,
Körfez'de çatışmaların patlak vermesinin yedincl günün-
de Türkiye için asıl savaş başlıyor Dünkü iki önemli olay, bi-
zi hem sıcak savaşın daha da içine çekme hem de ekono-
mik bakımdan büyük yükler altına sokma sonucunu doğu-
rabilir.
Birinci gelişme incirlik'te patlayan füzedir.
Bilindiği gibi TRT'nin tüm suskunluğuna ve yetkili olması
gerekenterın tüm içerikten yoksun açıklamaiarına karşın, artık
"yedi düvel" incirlik'in irak'a saldırı amacıyla kullanıldığını
biliyor.
Bağdat, şu ana kadar jncirlik'i ya da topraklarımızı hedef
almış değil. Birçok uzman ve gözlemci Saddam'ın, ikinci cep-
he açılmasına yol açacak olan ve bir açıdan ıntihar anlamı-
na gelebilecek böylesi bir girişimden kaçınacağını ileri
sürmekte.
İlk bakışta bu savlar dayanaktan yoksun değil gibi görü-
nüyor. Ancak dünkü olaylar aynı görüşlerin yeniden gözden
geçirilmesini galiba zorunlu kılacak
Dün ilk kez Inciriık'ten bir füze bavalanmıştır. Sonradan Ge-
nelkurmay'ın yaptığı açıklamaya göre 13.09'da bir Patriot fü-
zesi yanlış kilitlenme sonucu ateşlenmiş, ancak yapılan kont-
rolde hernangı bir hedef olmadığından füze kendi kendini im-
ha etmiş ve hiçbir hasara meydan vermemıştir. Bu olaya bak-
tığımızda Patriot füzelerınin Incirtik'e taşınması ve atısa ha-
zır durumda beklemeleri dahi Irak'ın Ankara Büyükelçisi'nin
açıklamalarının aksine bu üssün Saddam'ın saldırı hedefle-
rinden biri olduğunun ve Irak'ın incirlik'i vurma girişimi ola-
sılığının güçlülüğünü göstermektedir. İncirlik'ten İrak'a yöne-
len baskının tırmanarak artması Saddam'ın karşılık vermesi
olasılığmı gittikçe büyütmektedir.
öyle görünüyor ki Özal yönetimi, sıcak savaşın sonuna ka-
dar gitmekte dirençlidir.
"Türkiye'nin yalnız İncirlik'i kullandırmakla yetinmeyip bir
de kara savaşında ikinci cepheyi açmasının dnündeki en bü-
yük engelin Ankara'nın politikası mı, yoksa VVashington'un,
Türkiye'yi İrak'a sokmak istemeyıp yalnızca bir atlama tah-
tası işleviyle sınırlı tutmak ıstemesi mkjir" sorusuna kesin bir
yanıt vermek güç.
Ama dünkü gelişmeler, iki yonden ülkemizi karadan da ikin-
ci cephenin içine çekebilecek nııelıkte olabilir. Bunlardan bi-
rıncisi, yukarıda da behrttığimız gibi İncirlik baskısının lrak:
ın tepkisiz dayanamayacağı bir düzeye varmasıdır
ikinci gelişme ise Saddam'ın dün Kuveyt'teki petrol yatak-
larını ve depolarını tahrip etmeye başlamış olmasıdır. Yıllık
279 milyon varil üretimi olan Kuveyt'in, 94.500 milyon varil
ile yeryüzünün petrol yataklarımn %69.5'ini barındıran Kör-
fez'deki rezervin %14.7'sine sahip olduğu düşünülürse, giri-
şimin sonuna kadar sürdürülmesi halinde ne gibi sonuçlar
dogacağmı kestirmek güç olmasa gerek.
Nitekim, haberin yayılmasından hemen sonra petrol fiyat-
larının hızla artmakta olduğu görülmuştür.
Ancak şu anda Saddam'ın petrol yataklarına yönelik giri-
şimının boyutları hakkında bir şey söylemek için vakit erken-
dir. Irak Devlet Başkanı, gerçekten intihar demek olan ve sa-
vaşın düzeyini, daha önce düşünülmemiş boyutlara eriştir-
me olasılığmı içeren bir davranışla Kuveyt'in tüm petrol ya-
taklarını yok etme yoiunu mu tutmak istiyor? Yoksa ABD'ye
ciddi bir uyarıda bulunmakla yetinmek veya kendisi için da-
ha avantajlı olduğunu düşündüğü kara savaşına düşmanı ha-
va harekâtını tamamlamadan çekme yöntemini mi uygulu-
yor?
Şu anda bu konuda kesin yargıya varmak olanaksız.
Ama her iki olasılıkta da Türkiye'nin daha etkin katkısının
VVashington tarafından şiddetle istenmesi söz konusu olabi-
lir. Kendisi için zorunlu gördüğü hava harekâtını tamamla-
madan kara savaşına gırmek zorunda kalacak olan VVashing-
ton, bu durumda ikinci cepheye büyük bir gereksinim duya-
caktır.
Petroi rezervlerine yönelik girişimin kısa ve orta dönemde
onarılması güç sonuçlar açacak bir düzeye ulaşması ise sa-
vaşın boyutlarını degiştırebılecek ve Ankara bu olasılıkta da
kendini kara savaşının tarafı olarak bulabilecektir.
Bütün bu olasılıkların gerçekleşmemesi ve yaJnızca pet-
rol faturasının yükselmesi halinde bile ekonomı büyük dar-
belerle karşılaşacaktır.
Kısacası, her türlü sivil savunma olanağından yoksun Gü-
neydoğu ıllerimizdeki insanlar bir yandan korku içinde titre-
şir, bir yandan CNN'in buyüsüne kendini kaptırmış yaşarken
Batı bölgelerinde ve Türkiye'nin büyük bir bölümünde Ted
Tumer'ın televizyonundan bir 'atari' gibi izlenen ve ne yazık
ki kimileri tarafından oyun gibi algılanan gevşek ve uzak sa-
vaşın, asıl savaşa ve bizim de tarafı olacağımız bir kan, ateş
ve ölüm felaketine dönüşmesi olasılığı artmış bulunuyor.
GÖNEYDOGÜ NOTLARI
Hayalet şehirlerCEİAL BAŞLANGIÇ
CİZ1E ~ "Saloon"
yazısnın ucu kopmuş,
gıcırJaya gıcırdaya bir yerlere
çarpyor. Yerde bir "City
Banl" tabelası var. Uğuitulu
rüzginn havalandırdığı toz,
kasajanın kimsesiz
sokadarına doğru dağıüyor.
Evlein camlan kınk, kapıları
yok. Belli ki kasabanın
başna kötu bir şey gelmiş.
Wesern filmlerinde sıkça
kullaıılan bu etkileyici
görüıtüyü yaşıyordu Cizre.
Habır sınır kapısına uzanan
yol ızerinde yüzlerce
düklânın geceleri yanan
ışıkLn gitmiş, yerini inmiş
kepeıklerin gri yüzleri
almıtı. Ana cadde üzerinde
in, cn bir de birkaç çocuk
top »ynuyordu. t
Körez savaşından en ağır
darfeyi yiyen yerleşim
birLnlerinden biriydi Cizre.
Şan.urfa'dan Habur'a dek
u z a a n amk "eskinin" tpek
Y o l , terk edildiği
yüzıllardaki yalnızlığına
biirnmüşRi yine. Çok değil,
19*>*ın afustos ayına değin
E - 2 Karavolu'nun üzerinde 5
bir» anker petrol taşıyor, adı
yenien "İpek Yolu"na çıkan
Mesin-Habur Hattı'nda 19
binıraç tır atıyordu bir
gürie. Şanüurfa'dan sonra
k ü « k yerteşim birimlerı
dış.ıda geceleri tek bir ışık
görnmüjor. Viranşehir'in,
Krztepe'mn, Nusaybin'in,
CLs ve SJopi'nin tüm
" t m s i t >«l" üstü dükkânlan
kapnmış^ırer birer. "Kaçak
p e b l satKiian"nın adım başı
dizdiğı kıçük briket
b a j kalar ^eredeyse yıkılmak
U z « . Sariı, mavili, kırmızılı
ışıklanyla kamyonculann,
tankercilerin konaklama yeri
lokantalar koyu bir karanlığa
gömülmüş. Petrol taşıma
yolu E-23'te geceleri bir tek
benzin istasyonunu açık
gormek "çölde vaba"yla
karşılaşmak gibi.
İpek Yolu'nun bugünkü
görüntüsü buyük bir
parkasının ceplerine sokmuş.
Başını kd^Kulıa ortmüş,
üzerine de eski bir bekçi
şapkası takmış. "Çok bekçi
vardır buralarda akşamlan"
diyor, '% olmayınca patron
bepsini çıkarttı. Şimdi yalnız
ben kaldım." 30 gece sabaha
dek beklemesinin karşılığında
sigortasız net 240 bin lira
c'izre'den Habur sınır
kapısına kadar uzanan yol
üzerinde yüzlerce dükkânın
geceleri yanan ışıklan
sönmüş, yerini, inmiş
kepenkierin gri yüzleri
almıştı. Ana cadde üzerinde
in cin ve birkaç çocuk top
oynuyordu.
ekonomik krizin, anlanmı
güç bir çöküşün habercisi.
Hem iyice ıssızlaşan yolların
güvenlikten yoksun kalışı
hem de Irak'tan gelişlerin
bıçakla kesılir gibi sona
ermesi sekiz yıldan bu yana
bölgede biraz biraz canlanan
organizmayı öldürmüş gibi.
Şanlıurfa-Habur yolundaki
tek açık benzin istasyonunun
gece bekçisi Abdülkerim. 6
çocuğu var. 7 yJdır aynı
istasyonu bekliyor, akşamdan
sabaha dek. Ufacık bir adam
Abdülkerim. Soğuktan
buzülmüş eiini eski bir polis
alıyor Abdülkerim.
"Patrondan zam istesene"
diyene de yanıtı hazır:
— Para yok, ama adam çok.
Hem de bu zamanda benden
daha ucuza buluriar...
Nusaybin'in 20 kilometre
ilerisinde "Nezirhan
Tesisleri" var. Bölgenin en
luks oteli. Hem de olimpik
yüzme havuzlu. Ama Körfez
savaşı Nezirhan'ın da
ışıklarını söndürmüş. Her
gece dolup taşan, önünde
park edilecek yer
bulunamayan otel, tek
ampullü bir yalnızhğa
gömülmüş. Sabaha dek
camlannın buğu tuttugu
lokantası da kapalı.
İnsana en çok dokunan,
Cizre'nin suskunluğu. İlçenin
içinden Habur'a uzanan
yolun sağında solunda
"çeşitli kentierin adlanyla"
yer alan dukkânlar gözlerini
yummuş insanlar gibi
kepenklerini indirmiş. Ana
caddede gelişigüzel atılmış
kamyon lastikleri yatıyor.
Cizre'nin eski Belediye
Başkanı Tabir Vesek,
"Kimseter kalmadı artık"
diyor. "Cizre bildiğiniz eski
Cizre değil."
1980'in 13 bin nüfusiu Cizresi
İran-Irak savaşı nedeniyle
"tpek yolu keşfediiince"
I985'te 20 binlik bir yerleşim
birimi olmuştu. Son 5 yılda
yaşayan insan sayısı iki
kattan daha fazla artmış,
1990 sayımına göre 52 bin
insanın yaşadığı, geçindiği,
köydeki baskıdan, dağdaki
terörden kaçıp sığındığı bir
yer durumuna gelmişti. Şimdi
Cizre'yi saysan 20 bin insan
çıkmaz. Kalanlar da evlerine
kapanmış, "başlanna
gelecekleri" bekliyor.
İran-Irak savaşının 8 yıl önce
verdiklerini Körfez savaşı bir
çırpıda alıvermişti. Cizre'den.
Bir savaşla gelen başka bir
savaşla gitmişti. Eskinin "kuş
ucmaz kervan geçmez"liğine
dönmüştü Cizre. Kimi
"işsizlik", kimi "terör",
kimi "baskı", kimi "savaş"
deyip belki de ııim bu
sayılaniarın hepsi için
insanlan birer birer terk
ediyordu Cizre'yi, tıpkı
svestern filmlerini başına kötu
bir iş gelmiş kasabalarında
olduğu gibi.
SAYIN ARAÇ SAHİPLERİ
1 ŞUBAT 1991' DEN
İTİBAREN
SİGORTACINIZDAN
TRAFfK SİGORTA
PULUNUZU ALINIZ
Trafiğe çıkan her taşıtın ön camınayapıştırılacak olan
bu pul, sizin "Zorunlu fVUli Soramluluk (Trafik) Sİgortası"
yaptırdığınızın göstergesidir.
UNUTMAYIN!
. Sigortası yenilenmemiş araçlar Trafik Kanununun
91. maddesi gereğince Trafikten men edilir.
•
•
r TRAFİK 1
SİGORTA
L PULU A
•
•
Tılı1âyeSigxtaveReasûnmsŞirfetkri Brl$