Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Cumhuriyet
Sahıbı Cumhunwt Matbaacılık ve Gazctccılık Turk ^ o n ı m Şırkelı adına
Nldir Nadı 0 Gcnel Yavın MudUrlı Hasan Ont»l. Vlucsscsc Mudurj
EınİM ls.Ui(U, Yazı I>ler, Muduru Oltıj Gonenan. # Haber Merkez;
Muduru Yalçın Bı>«f, Sa>fa Duzenı Yön«menı AH Arar 0 Temsılcıter
ANKARA Ahmn T™, IZMİR Hikmet Çetııık»™, ADANA Çetin Vl«tno(lu
]> Polıtıka Criai h ] k w , Dış HabCTler t/fH Iricı. Ekonomı Ccaglt İBftM. !ş Sendika >«fcnn l*Mci. Küllur CeU Litcr Utanbul
HaberSen KMMJ Kacak. Egmm G«*ai $*!tM. Habe' Araşmma Isael Bcrkam >-r' Habe' erı Necdct DofM Spor Danjjmanı
AMalk»*% Yactlm». Dızı Yazılır l n > Çalıskn. »nı ırma >•» Upat. DuKİı-nc AMaliah t u n 0 koordınaıor Akacl kor.Ha.
0 Mılı Iskr En>l Eıt« 0 Muhatcbr B«fc(ic toacr 0 Bo ,c Pianlaîna «.p QsaMbe*««i> # RckLam V» Tona 0 Ek
tovınla' Haln U>ol % Idarc H m > Canr 0 ijltın» Ogafcr Çrtik 0 Bılgı ls
tat \aıl lul 0 Pmo«c Sr>gı > M m o | l ı
yavm kunıh Baîluın Nadtr \a«lı Basan >* Uyan Cuırıhur-ve! vialbaaolm ve Gazeıeçılık T A ^ Türk OcagJ Cad 39.41 Cagftkıtlu
Okut AkİMİ. talon B » " Haıaı 343M Isl Pk 246 Is.aobul Tcl 512 0' 05 {20 hatl Te!e» 2224«. Fax ll) 5 » 60 72 0
trnul. Hıknd Çttfh»* Oka> 5urr><d
r Aakvi Zı>a G6kaJp ^ Inkılap S No ] 9 t TeJ 133 1] 41-47, Tricx. 41)44. Fu. (4> ]33
Coansu L«ur M m llku 05 65 % itmir. H Zıya Blv I3S2 S 2 3 fel 13 12 30, Tcln. 523S9. F u (511 19 53 60
Srtc.k. Alı Smmt. tikmrt I . . 0 Attaa: İMou Cad 119 S No 1 K»l 1 Td 19 î" 52 (4 tıall THcx 62155. Faı (71) |9 25 78
TAKVİM: 27 EYLUL 1990 Imsak: 5.24 Guneş: 6.49 Oğle: 13.00 Ikindı: 16.21 Akşam: 19.01 Yatsı: 20.21
58. DilBayramı kutlandı
Dil Bayramı'nda
'kurukarh
yoğun eleştiri
Dil Derneği Başkaru Prof. Turan, Kurultay'da
Atatürk'ün çabalarıyla gerçekleştirilen dilde
sadeleştirme çabalarının aşırı tasfiyecilikle
suçlanmasını eleştirdi.
SHP Genel Başkanı İnönü de Türk Dil Kurumu'nun
12 Eylül'den sonra kapatıldığını hatırlatarak "Ancak
bazı kurumlar, dernekler halkın desteğiyle yeniden
canlanmıştır" dedi.
ANKARA (Cnmhuriyet Bü-
rosn) — 58. Dil Bayranu kut-
landı. Dün sabah Anıtkabir'i
ziyaret eden Dil Derneği yöne-
ticileri, akşam da bir tören du-
zenlcdi. Törende konuşan SHP
Genel Başkanı Erdal tnönu, 12
Eylül'ün mevcut ban gelişme-
leri durdurduğunu belirterek,
"Ancak başka knramlar, der-
nekler halkın desteğiyle yeniden
canlanmıştır" dedi.
DU Derneği Genel Başkanı
Prof. Dr. Şerafettin Turan ise,
Kiiltür Bakanbğı'nın düzenledi-
ği kurultayda Atatürk'ün çaba-
lanyla gerçekleştirilen dilde sa-
deleştirme çabalarının "aşın
tasfiyecilikle suçlanmasını eleş-
tirdi. TUran, 1932'den bu yana
dil bayramlannın Atatürk'ün
kurduğu Türk Dil Kurumu ça-
tısı altında yapıldığını belirte-
rek, "Onun vasiyetinin yok sa-
yılması ve TC yasalanna aykı-
n olarak knnımun bir devlet
dairesine dönüştüriilmesinden,
mal varüklanna ei konulmasın-
dan sonraki 7 ba>ramı ise dil
devriminin gonüOü ydmaz yol-
culanna kapdarmı açan kunı-
lıışların yapıları içinde
kutluyoruz" dedi. Turan, Kül-
tür Bakanbğı'nın daha önce
düzenlenen kurultaylan yok sa-
yarak 1. Dil Kurultayı adı altın-
da düzenlenen etkinliklerde res-
mi dil kurumunun suskun kal-
masını eleştirdi. Daha sonra söz
alan SHP Genel Başkanı Erdal
İnönü 12 Eylül'den sonra kapa-
ülan Türk DU Kurumu'ndan
sonra bu görevi DU Demeği'nin
başanyla yürüttüğünü söyledi.
İnönü, geçmişteki dil kurul-
taylannm "hiçe saydarak", "1.
Dil Kurultayı" adı altında ku-
rultay düzenlenmesini de saygı-
sızlık olarak niteledi.
Törende daha sonra Hürriyet
gazetesinden Doğan Hızlan,
gazetemiz yazarlanndan Mus-
tafa Ekmekçi, Anayasa Mahke-
mesi Başkanvekili Yekta Gün-
gör özden de söz aldılar.
Konuşmalardan sonra Dil
Derneği ödülleri dağıtıldı.
Ozan Ceyhun Aüf Kansu'nun
ödülünü eşi Muzaffer Kansu,
Berke Vardarın ödülünü eşi
Engin Vardar, Yaşar Nabi Na-
yır'ın ödülünü de Ekin Sağıroğ-
lu aldı. Dil Demeği'nin diğer
ödülleri ise, Melih Cevdet An-
day, Talip Apaydın, Samim Ko-
cagöz, Cemil Yener, Oktay Ak-
bal, Fazıl Hiisnö Dağlarca, Ne-
cati Cumalı, Giıngör Dflmen ve
Keritn Afşar'a verildi. Kerim
Afşar, ayrıca, ödül alan sanat-
çıların yapıtlarından örnekler
sundu.
A N T I K A T A L A N I
Havadan
fotoğraf, kaçak
kazıhizmetinde
ÖZGEN ACAR
ELMALI/ANTALYA/AN-
KARA/NEW YORK — Ba-
harda, tarlalardaki ekinlerin
birkaç santim yüksekliğe ulaş-
tığında hiç pırpır uçakla uçtu-
nuz mu? Toprak o anda ne ka-
ra topraktır ne de yemyeşil bir
örtüyle kaplıdır. Hangi çiftçi-
nin, hangi tarlayı birbirine pa-
ralel çizgiler halinde hangi yön-
de sürdüğü görülür. Güneş ışın-
lannın yatay geldiği bir sırada
uçmuşsanız tarlaların içinde
yürürken göremeyeceğiniz deği-
şik çizgiler, lekeler derhal göz-
ünüze çarpar.
Nasıl bir madeni paranın
üzerine ince bir kâğıt koyup
kurşun kalemle izini çıkartırsa-
nız, alçaktan uçan uçaktan
baktığıruzda sanki tarlanın üze-
rine bir kâğıt koymusçasına alt-
taki izleri görmeniz mümkün-
dür.
Toprağın altında bir taş yı-
Günümüz
Anadolusu'nda tapu
kadastro haritaları
çıkanrken kullanılan
hava fotoğrafı
yönteminin, kaçak
kazı yapılabilecek
yerlerde uygulandığı
söyleniyor. Bir
höyük, bir tümülüs
ya da antik mezarlar
bu tür hava
fotoğraflan ile
kolaybkla belirlenir.
Bundan sonra
yapılacak şey kazma
kürek sallayacak
kişileri ayarlamaktır.
ğıntısının üzerine gelen bitkiler
daha bodur. Bol topraklı yerde-
kiler ise daha çok boy atarlar.
Bu farklı büyüme uçaktan çıp-
lak gözle dahi rahatlıkla görü-
lür. Tabii uçaktan çekilecek ha-
va fotoğraflan daha sonra dik-
katle incelenecektir.
Bu yöntemden yararlanarak
ilk kez 1934'te Suriye çöllerin-
de Romalılann izleri aranmış-
tır. Günümüz Anadolusu'nda
ise bazı finnalann tapu kadast-
ro haritaları çıkanrken çektik-
leri fotoğraflar özellikle kaçak
kazı yapılabilecek yerlerde bu
yöntemi kullandıkları söyleni-
yor.
Bir höyük, bir tümülüs ya da
antik mezarlar bu tür hava fo-
toğraflan ile kolaylıkla belirle-
nir. Bundan sonrası kolaydır.
Kazma kürek sallayacak kişileri
ayarlamaktır. Artık modernleş-
miş Türkiye"de defıne için me-
tal dedektör, hazine için hava
fotoğraflan kullanılıyor.
Eski Eserler ve Müzeler Ge-
nel Müdürlüğü yapmış arkeo-
log Dr. Nurettin Yarduncı, An-
kara'da bir konferansta anlatı-
yordu:
"Elmalı ilçesinde belediye
başkanlığı yapmış Hasan San-
baş (60) ile Tavşan Hakkı'dan
Elmah'da çok çektik. Bir kere-
sinde adamlan ile Karaburun
Tepesi denilen bir tümüliise gir-
diklerinde iyice şaşırmış olma-
ldar... Çiinkiı hazine bulma
umuduyla kırdıklan antik me-
zara kendilerinden önce Romalı
hırsızlar girmişti."
Sarıbaş cin gibi bir taşra po-
litikacısıdır. Niliat Kolasın na-
sıl hayata DDT, Mustafa Mer-
zifonlu sabun satarak başlamış-
sa, Hasan Sanbaş'ın da köy
köy dolaşıp, kınk camları top-
layıp satarak atıldığı ve beledi-
ye başkanı bile olduğu söyleni-
yordu. 6 yaşındayken babasını
yitiren Hasan Sanbaş, kendisi-
nin bana söylediğine göre
"1952'de askerden döner dön-
mez Elmalı'daki iki kamyon-
dan birinin sahibi" olmuştur.
1960-68 yıllan arasında tica-
ret odasına kayıtlı "eski eser
tüccan" olur. Bana, "Ben bu işi
yapnysam ruhsatb antikacı ola-
rak yaptım. Kazandığımın ver-
gisini de devlete verdim. Hiçbir
zaman kaçakçı ohnadını" diye-
cektir.
Sanbaş, bu sıralarda Elma-
h'nın girişinde hayır olsun di-
ye cami yaptınyor. Kazandığı-
nın vergisini devlete, günarumn
bedelini Allah'a ödüyor.
Elmah defınesi olayından
adını belki ammsamıyor olabi-
lirsiniz. Hasan Sanbaş, 1900
adet antik Yunan gümüş sikke-
sinden birkaçını ele geçirmişti.
Bu definede "dekadrahmTler-
den 14 adet bulunmuştu. Dün-
yada sayıca az olan bu gümüş
sikkelerin bir tanesi 43 gram
ağırlığındadır. Sanbaş, bu sik-
kelerden birini, kadim dostu
Hataylı Abdulgani Huzmeli
aracıbğı ile New York'ta pazar-
lar. Huzmeli'nin son yıllardaki
başarılan arasında Serik'te çı-
kan Pehlivanlı Aspendos defı-
nesini pazarlaması yer ahr.
Sikkeyi daha sonra Afrodis-
yas ve Herkül lahtinin parçala-
nmn Elmalı defınesinden 10
gümüş sikkeyi geri veren Bru-
ce McNall, Merv Griffin adlı
bir TV şöhretine 600 bin dola-
ra pazarlamıştı.
"Yüzyüın definesi" olayında
bu gerçekleri yazdığımda Ha-
san Sanbaş'ın beni fellik fellik
aradığını duydum. Tekzip ede-
cekti, ama tekzipten önce ko-
nuşmaüydı.
Eline birden yarım milyar li-
raya yakın bir para nereden mi
geçmişti? Finike ve Fethiye"de
gayrimenkul yatırımları vardı.
Son altı yılda yarım milyarlık
arazi satmıştı. Kendisine böyle
(Arkası 19. Sayfada)
1. TürkDilKurultayı'nda 27 Türk lehçesi konnşan Belçikalı Vandewalle'nin önerisi
6
Dili rahat bırakın'Dil Kurultayı komisyon
çalışmalarında Atatürk
dönemindeki "dil devrimi"
üzerine farklı yaklaşımlar
tartışmalara yol açtı. Bir
grup bunun bir yana
bırakılmasını isterken,
Recep Bilginer bu
kurultayın yapümasının dil
devriminden
kaynaklandığını söyledi.
Türk dili üzerine
araştırmalar yürüten ve 27
Türk lehçesi ile birlikte
Osmanlı Türkçesi de
konuşan dilbilimci
Belçikalı Johan Vandevvalle
şöyle dedi: "Dili doğal
gelişim sürecine bırakmak
gerek. Yeni kavramlara
yerel karşılık aranmalı,
ancak aceleci olunmamalı!'
ANKARA (Cnmhuriyet Bii-
rosn) — Kültür Bakanlığı'run
düzenlediği 1. Türk Dili Kurul-
tayı'mn ikinci gününe komisyon
çalışmalanyla devam edildi.
Türkiye Yazarlar Birliği Başka-
nı Mehmet Doğan, Atatürk'ün
başlattığı dil devrimi sürecinin
gerilerde kaldığmı savunarak bu
tartışmalara son verilmesini is-
tedi.
Tiyatro yazan Recep Bilginer
ise bugünîcü Türkçenin oluşu-
munda dil devriminin önemli bir
yer tuttuğunu belirterek Do-
ğan'a sert tepki gösterdi. Kurul-
tayın yapılabilmesini dil devri-
mine borçlu olduğunu belirten
Bilginer, komisyonlann bu gö-
rüş doğrultusunda çalışması ge-
rektiğini ifade etti.
"Türkiye Türkçesinin Bugün-
kü Meseleleri" konusunun ele
alındığı 1. komisyonda görüşle-
DlL KURULTAYFNDAN NOTLAR
Ecevit'inArapçasıMUSTAFA BALBAY
ANKARA — Kultur Bakanlığı'nın
düzenlediği Türk Dili Kurultayı'nda
Türkçenin sorunlarından çok
"Tiirkçülüğün" sorunları gundeme
getiriliyor. Ataturk'un "Öztürkçe" çabaları
ve harf devrimi artık üstü kapalı değil,
açıkça eleştiriliyor.
Önceki gun başlayan kurultaya daha once
programda belirtilen olçüde katılımcı yoktu.
Özellikle Sovyetler Birliği sınırları içindeki
Türklerin yaşadığı cumhuriyetlerden katılım
beklenenin çok altındaydı. Kurultayın dil
konusundaki diğer kurumları
kucaklamaması da dikkati çekiyordu. O
kadar ki Turk Dil Kurumu'nun bir
temsilcisi kurultayın düzenleneceğini •
basından öğrendiğini, son anda işbirliği
teklifi yaptıklarını kuliste yakınarak
anlatıyordu.
Turk-Islam sentezi temsilcilerinin ağırhkta
olduğu kurultayda konuşmacılann çoğu eski
Turkçeden, Osmanlıcadan adeta "özlemle"
söz ediyordu. Onlara göre yeni kelimeler
"uydurmaydı" ve bunca "bombardımana"
karşın halk arasında tutmuyordu. Prof.
Şaban Karatas, ilk gün akşamı verilen
yemekte Öztürkçe konuşmaya ozen
gösterenlerin bile bunda başanlı
olamadığını, DSP Genel Başkanı Bülent
Ecevit'i ornek gostererek anlatıyordu:
— Bulent Bey, yeni kehmeleri kullanmayı
sever, sürekli kullanmaya çalışır, kullanır da.
Ama dikkat edin biraz sinirlenince dili
değişiyor, Arapça kelimeler kullanmaya
başlıyor.
"Muhafazakâr" olduklarını da gizlemeyen
konuşmacılar bunu savunurken "Dil
konusunda başarı saglayan her ülke
muhafazakâr olmuştur" diyorlar.
Ataturk'e ve harf devrimine yönelik
eleştiriler de şöyle sıralanıyordu:
• Ataturk iki konuda başarıh olamadı. Biri
dil, diğeri müzik. Her iki konuda da
yasaklama bir işe yaramadı. Nitekim
Ataturk 1936'dan sonra dil konusunda ısrar
etmediği gibi kendisi de eski kelimeleri
kullanmaya başladı.
• Türkçe, Arapça kadar zengin değil. Bütun
Türkler arasındaki dil birliği ancak
Türkçenin ana yapısı korunarak
sağlanabilir. Yeni 'uydurma' kelimeler de
buna uygun değil.
Dil Derneği yöneticileri ve dilde sadeleşmeyi
savunanlar ise bu eleştirilerin ardında 'harf
devrimine saldırı' yattığını ve bugun bu
iddiaları ortaya atanlann yann Arapçaya
dönülmesi için açıkça ortaya çıkacaklannı
iddia ediyorlar.
rini açıklayan Bilginer, Türkçe-
deki "diksiyon" sorununun da
gundeme alınmasını istedi. Bil-
giner, günümüzde Türkçenin
çok kötü telaffuz edildiğini be-
lirterek dil birliği yaratılması için
bir çalışma başlatılmasını öner-
di. Komisyon başkanı, lstanbul
Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
öğretim üyelerinden Prof. Dr.
Kemal Erarslan ise konunun
Ataturkçü-Atatürk karşıtı dü-
şünceler boyutuna getirilmemesi
gereğine dikkati çekti. Ancak
Türkiye Yazarlar Birliği Başka-
nı Doğan, Atatürkçü görüş adı
altında, "yanlış hurafelerin"
gundeme getirildiğini öne sürdü.
Komisyonun öğleden önceki
oturumundan sonra Cumhuri-
yet'in sonılannı yamtlayan Re-
cep Bilginer, Dil Derneği ve es-
ki Türk Dil Kurumu'nun çalış-
ma ve görüşlerinden yararlaml-
madığı takdirde, kurultayın
amacına tam olarak ulaşmaya-
cağını söyledi. Bilginer, dilde ba-
nşın yaratılabilmesi için dil dev-
rimi sürecinin iyi irdelenmesi ge-
rektiğini bildirdi.
Belçikalı dilbilimci Johan
Vandewalle ise dilin gelişiminin
doğal sureci içine bırakılması ge-
rektiğini söyledi. Vandewalle,
günümüzün değişen koşullanyla
birlikte günde 10 kavram üretil-
diğine dikkat çekerek bunların
yerel dillerde karşıhğını arama-
nın doğal olduğunu, ancak
"aceleci" davranılmaması gerek-
tiğini söyledi. Belçika'da yabana
dil destekli bilgisayar programı
üzerine çalışan Vandewalle,
Türk dili üzerine arastırmaları-
m da yıirütüyor. Vandevralle, 27
Türk lehçesi ile Osmanlı Türk-
çesini konuşabiliyor.
Kurultayın birinci ve ikinci
günü kürsüden yapılan konuş-
malarda, harf devrimine ve öz-
türkçe hareketlerine yönelik
eleştiriler, kuliste ve ikili görüş-
melerde oldukça ileri gidiyordu.
Türk Dünyası Araştırmaları
Vakfı'ndan Prof. Dr. luran Yaz-
gan'a göre bütün Türklerin ay-
nı dili konuşması (dış Türkler
dahil) mümkundü, ancak bu-
nun için iç ve dış olumsuzluklar
vardı. Şöyle diyordu Prof. Yaz-
gan:
— Kırguca, Azerbaycanca di-
yorlar. Hayır degil, bunlann
hepsi Turkçe. Orada (Sovyetler
Birliginde) 70 yüdır işlemişler,
konuştuğun ayn dil demişler.
Turkçeden ayırmaya çalışmışlar.
Ama başaramadüar. Azerbay-
can'da kısa sure sonra yan diliy-
le de birlik saglanabüir, ama di-
ğer cumhuriyetlerde zor göriinii-
yor."
Yann sona erecek kunıltayın
Türk dilinin sorunlannı çözme-
de ciddi bir katkısı bulunacağı-
na inananlann sayısı oldukça
az. Ancak özellikle harf devri-
mine yönelik eleştirilerin yakın
gelecekte hangi boyutlara ulasa-
cağını kestirmek zor.
Bu yd bol hamsi yiyeceğizBalıkçı da bilim adamı da aynı görüşte: Bu
yıl hamsi bol olacak. Hamsi avlayacak olan
balıkçı motorları hazırlandı, temizlendi, elden
geçirildi. Karadenizlinin hgr şeyi hamsinin
çıkmasına bir ay kaldı.
MOTORLAR HAZIR — Balıkçılar motorlannı temizledi, elden geçirdi. Hamsi avına hazırlar.
CEMİL CİĞERİM
SAMSUN — Karadeniz sof-
ralannın baş tacı, türkü ve fık-
ralann tükenmez kaynağı, Kara-
denizlinin aşkı, gözağnsı olan
hamsinin çıkmasına şunun şura-
sında bir ay kaldı. Hamsi avla-
yacak olan balıkçı motorlan ha-
zırlandı, temizlendi, elden geçi-
rildi. Hamsinin çorbası, pilavı,
ızgarası, haşlaması, sebzeli-
si, köftesi, tuzlaması, içli pilavı,
kâğıt kebabı, diblesi, ekmeği ise
buram buram burunlarda tüı-
meye başladı.
Balıkçısından bilim adamına
kadar konuştuğumuz herkes
"hamsinin bol olacagı" müjde-
sini verdiler. Kimileri palamut
akınının iyi oimasının hamsi
akınına da yol açacağım söyle-
di. Hamsi balığı ve diğer balık
türlerinin iki yıl Karadeniz'de ol-
mayışı 1988'de Ermenistan'da
meydana gelen depreme mal
edildi. Yunus bahklannın iri
hamsileri yiyerek insanoğluna
ince hamsiyi bıraktığı ileri sürül-
dü. Hamsiye getirilen 7 santim
boy sımrlamasının ülke ekono-
misine büyük zararlar vereceği
de ortaya atılan iddialar arasın-
da yer aldı. Ancak her şey yine
bir noktada birleşti: Hamsi bu
yıl bol olacak.
Karadeniz'de balık türlerinin
son yülarda giderek azahnasın-
dan sonra balıkçı tekneleri bu
kez de akaryakıt sıkıntısı ile kar-
şı karşıya kaldı. Giresun Balık-
çüık Kooperatifı Başkanı Ahmet
NecipogJo, son zamanJarda or-
taya çıkan mazot yokluğunun
balıkçılan olumsuz yönde etki-
lediğdne dikkati çekti. Başkan
Necipoğlu, geçen yıla göre da-
ha bol miktarda hamsi avı ger-
çekleştireceklerini tahmin ettik-
lerini de söyledi.
Tanm, Orman ve Köyişleri
Bakanhğı'nda yapılan toplantı-
da hamsi boyunun 7 santim ola-
rak karara bağlanması eleştiri
konusu oldu. Samsun Balıkçılar
Kooperatifi Başkanı Mehmet
Öksüz, "7 santim hamsi ekono-
mik degildir. Bu şekilde avlan-
ma ulusal ekonomive büyük za-
rar verir" dedi.
25 no.lu sırkulerle Dalık boy-
lannın küçülmesi, ağ gözlerinin
de büyümesinin bahkçılara mil-
yarlarca lirahk zarar vereceğini
söyleyen öksüz, "Bu Umamen
ters bir karar" şeklinde konuş-
tu.
KTÜ Su Ürünleri Yüksek
Okulu Müdürü Prof. Sumnı
Ünsal ise bu yıl hamsiden çok
umutlu. Prof. Ünsal "Geçen yıl
olmayan hamsi döllendi, çogal-
dı, büyüdü. Bu yıl f azla cıkacak.
Öyle umuyoruz" dedi.
Karadeniz'de yaşanan hamsi
yokluğuna 1988 yıhnın aralık
ayında Ermenistan'da meydana
gelen depremin yol açtığını söy-
leyen balıkçı reisi Gürcan Ham-
sici, "Depremin etkisiyle Kara-
deniz'de 150-200 metre derinlik-
te olduğu bilinen hidrojen sül-
für gazı jiikselerek balıklann
yaşam ortamJanna kadar çıktı
ve Karadeniz'i zebiıiedi" dedi.
Turk balıkçıhk filolanrun
güçlenene kadar Rusya, Roman-
ya ve Bulgaristan'ın bilimsel
esaslara dayalı avcılık yapmadığı
için Karadeniz'i talan ettikleri-
ni söyleyen Et Balık Kurumu
Genel Müdürlüğü Müşaviri
Prof. Ersnral Sunal, "Dotayıay-
la bugün bize de Karadeniz'in
bu fena kullammı sonundaki
varlıgı kalmıştır" dedi.
Süperiletkende yeni adını
İngiltere'dekiiki firmarun ortak çalışmasıyla
süper iletkenlerin ticari amaçla kullanılmasına
dönük bir deneme yapıldı. Denemede polimer ve
plastisinlerin kullanıldığı ve yüksek ısılı süper
iletkenle insan beyninin manyetik görüntüsünün
elde edildiği bildiriliyor.
Dış Haberler Servisi — Elek-
trik iletiminde devrim yaratma-
sı beklenen "süper iletkenler"in
ilk ticari uygulaması geçen pa-
zar Londra'da yapıldı. "The
Independent" gazetesinde yer
alan habere göre iki îngiliz fir-
masının ortak çalışmasıyla üre-
tilen "yüksek ısılı süper
iletkenlT beyin dedektörüyle in-
san beyninin manyetik görüntü-
su elde edildi.
Halen elektrik iletiminde kul-
lanılan kablolar, elektriğe karşı
belli bir direnç gösteriyorlar. En
iletken metallerden biri olan al-
tında bile meydana gelen direnç,
elektriğin bir yerden bir yere ile-
tilmesi sırasında ciddi kayıplara
yol açıyor. Oysa süper iletken
materyaller elektriği sıfır direnç-
le ve hiçbir kayba uğratmaksızın
istenen yere iletebilecekler.
Süper iletkenlik özelliği bun-
dan >ıllar önce bulunmuş, an-
cak çeşitli güçlukler nedeniyle
bir türlü uygulamaya geçirileme-
mişti. Süper iletkenliğin uygula-
maya geçirilememesinin en
önemli nedeni, materyallerin
"mutlak sıfır" olarak tanımla-
nan -273 santigrad dereceye yak-
laştıkça süper iletkenlik özelliği-
ni kazanması, dolayısıyla oda sı-
caklığında süper iletkenlik özel-
liğinin elde edilememesiydi.
Bundan üç >ıl önce IBM'nin
tsviçre*deki laboratuvarlannda
çalışan iki bilim adamı, oda sı-
caklığında çalışacak ilk süper
iletkeni duyurmuşlar ve bu bu-
luşlanyla Nobel Fizik Ödulü'nü
almışlardı. Ancak IBM'nin bul-
duğu süper iletkenler de iki te-
mel nedenden ötürü ticari uygu-
lamaya geçirilememişti. Bu ne-
denlerden birincisi, maddenin
seramik kökenli ohnası nedeniy-
le tel gibi kullanılması oldukça
zordu. tkinci neden ise güçlü
manyetik ortamlarda karşılaşıl-
dığında ya da sıcaklık arttığın-
da maddenin süper iletkenlıği
bozuluyordu.
Bir kimya grubu olan ICI ile
elektronik şirketi GEC'nin bilim
adamlarınca ticari üretimi ger-
çekleştirilen yeni tip süper ilet-
kende kullanılan materyallerin
özelh'kleri titizlikle saklanıyor.
Bilim adamlarının verdiği bilgi-
ye göre yeni süper iletkende se-
ramik kökenli maddeler yerine
polimerler ve plastisinler kulla-
nıldı.
İngiliz bilim adamlannın ge-
liştirdiği yeni super iletken, ön-
ceki gün ABD'de başlayan ulus-
lararası süper iletkenlik konfe-
ransında da tartışılıyor.
— SAVAŞ NEDENİ —
BiıgünDünya
TurizınGtinti
• ANKARA (AA) —
Turizm Bakanı llhan
Aküzüm, Türkiye'nin
turizmde genç bir ülke
olduğunu belirterek "Ama
ülkemiz turizm alanında,
özellikle 6-7 yıl içinde
hiçbir rakip ülkeye nasip
olmayacak bir gelişme
göstermiştir" dedi.
Aküzüm, "Dünya Turizm
Günü" dolayısıyla bir
mesaj yayımladı. Turizm
Bakanı Aküzüm, Dünya
Turizm örgütü'nün en son
yayınına göre Türkiye'nin
1980-1989 yıllan arasında
turizm döviz ginüsinde
yüzde 620 bin artış
sağladığım hatırlattı.
ABDli askere
üıtil
• İZMİR (Cumhuriyet Ege
Biirosu) — Irak'ın Kuveyt'i
işgalinden sonra bölgeye
gönderilen ABD'li
askerlerin Türkiye'de tatil
yapmalarını sağlamak
amaayla girişimJer sürüyor.
Turizm Bakarüığı Müsteşar
Yardımcısı Tankut Unal
Club Med'in kendilerine
getirdiği öneriye
desteklediklerini,
çalışmaların sürdüğünü
behrtti. Club Med
yetkilileri de Fransa'da
bulunan genel merkezden
ABD ve Turk
hükümetleriyle
göruşmelerüı yapıldığını,
henüz kesinleşmiş bir
durumun ortaya
çıkmadığını söylediler,
Akdeniz için
birşans
• İZMİR (Cumburiyet Ege
Bttrosu) — Legacy
International Kurucu
Başkanı J.E. Rash,
insanlığın günümüzde kendi
kendini yok etme
girişiminde bulunduğunu
söyledi. Dünya Bankası
temsilcisi Bradford Herbert
ise hükümetlerin gelişme ve
kalkınma uğruna kimi
zaman çevreyi feda
ettiklerini açıkladı.
Uluslararası Çevre örgütü
YES (çevre hizmetindeki
gençler) tarafından tzmir'de
düzenlenen "Akdeniz İçin
Bir Şans" adlı gençlik
forumu sürüyor. Forumun
ikinci gününde Amerikan
Kültür Merkezi'nde
'sürdürülebilir gelişme*
konusu ele alındı. Rash,
sürdürülebilir gelişmeyi
"Gelecek kuşaklan da
düşunerek kaynakları
dengeli bir biçimde
kullanarak günümüz
gereksinimlerini
karşılamak" biçiminde
tammladı.
130 tarilıi çınar
• BURSA (AA) —
Bursa'da çoğu Osmanlı
döneminden kalma taribi
çınarların sayısımn her
geçen gün azaldığı
belirtilerek her biri doğal
anıt niteliğinde olan 130
tarihi çınann koruma altına
alındığı kaydedildi.
Bursa'da koruma altına
alınan 130 tarihi çınardan
en ünlüsü Uludağ yolu
uzerindeki Inkaya
köyündeki Inkaya çınan.
Isanıriznıi
• BURSA (Cumhuriyet)
— Isa peygamberin 2000.
doğum yüdönümüne 10 yıl
kala turizmciler "tsa
Turizmi"ne umut bağladı.
Güney Marmara Turistik
Otelciler Birliği
(GÜMTOB), Isa
peygamberin doğum
yıldönümünün,
Hıristiyanlarca 'kutsal
şehir' Uan edilen tznik'te
kutlanması için girişimler
başlattı. Birlik, konuyla
ilgili Kültür ve Turizm
Bakanlığı'na sunulmak
üzere bir rapor hazırbyor.
latağan
agaçsız
• tZMtR (Cnmhuriyet Ege
Bürosu) — Yatağan
çevresinde termik santral
etkisiyle ormanlar hızla
kurur ve ağaçlar kesilirken,
Orman Genel Müdürlüğü
tarafından yürütülen
ağaçlandırma
çabşmalanndan da başanlı
sonuçlar alınmadığı
bildirildi. Gazi Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Biyoloji Bölümü öğretim
üyelerinden Doç. Dr.
Turhan Uslu, "Seçilen
türler termik santral baca
gazlanna dayanıkh
olmadığı için milyonlarca
lira boşa gidiyor. Termik
santralm çevre ormanları
üzerinde en şiddetb etkisini
gösterdiği temmuz ayında
santralın yıllık bakıma
abnması yarariı olabilir,
ayrıca ağaç türleri dikkatli
seçilmeli" dedi.