22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 EYLÜL İlk w s o n 0İİ7J>1 D o g u ^"»any 8 Cumhuriye-j-uv T C B U U g ı ı ^ ı c ı ^ birleşme öncesi ilk ve son güzellik kraliçesini Antalya'da seçecek. Side Grand Prestige Hotel, tstanbul Hava Yolları işbirliği ile gerçekleşecek olan yanşmanın resmi olduğunu belirten IHY yetkilisi Tuğrul Ya- da, Doğu Almanlann yıllardır böyle bir şeyi gerçekleştire- mediklerinden tam birleşme öncesi kraliçeyi seçmek istediklerini söyledi. 1. Akdeniz Kaplumbağa Şenliği ANTALYA (AA) — Akdeniz Fbku-Kaplumbağa Şenliği, 6 ekimde Antalya'nın Finike ilçe- sinde gerçekleştirilecek. Belediye ve Türkiye Tabiatını Koruma Derneği Antalya Şube- si'nce gerçekleştirilecek şenlik dolayısıyla Finike'de özel bir et- kinlik düzenlenecek.Antalya ve Finike'den şenliğe katılanlar, yatlar ve balıkçı tekneleriyle Ak- deniz foklan ve denizkaplumba- ğalannı gözlemleyecekler. Daha sonra Finike pazar yerinde, Fi- nike halkı ve üreticilerinin de ka- tılacağı forum düzenlenecek. Şenlik programında aynca say- dam gösterileri ve gitar dinleti- si de yer alacak. CUMHURİYET/19 ' ı n L r a f a s ı D o « u Almanya'da, komünist yö- III K a i U f e l n e ü m s ı r a s ı n d a Karl Marx Stadt olarak biünen Chemintz kentinde Alman filozof Karl Manc'ın başının heykeli sorun oldu. İki Almanya'mn birlik ilan etme- lerine birkaç gun kala kent sakinleri ikiye aynldı. Bir kısmı Marx'ın heykelinin derhal indirilmesini savunurken diğerleri Manc'ın başının kentin merkezinde korunmasından yanalar. (Fotograf: AP) Doğum kontrol hapları enfarktüse neden olabilir ANTALYA (Cumhuriyet) — Mısır asıllı, ünlü kardiyoloji profesörü, Cleveland Klinik'te görevli Rasavi, Antalya Dede- man Oteli'ndeki 4. Uluslararası Akdeniz Kardiyoloji ve Kalp Damar Cerrahisi Kongresi'nde yapuğı konuşmada kalp damar- lan tamamen normal olan genç kadınlarda doğum kontrol hap- lannın enfarktüse neden olabil- diğini söyledi. Prof. Rasavi ko- nuşmasında sıcak havalarda ya- püan ağır sporun, bürger ve ray- nau hastalıklan olanlarla, kan- lan pıtatılaşma eğilimli olan genç hastalarda da damarlar tama- men normal olsa bile meydana gelen spazmlar sonucu enfark- tüsün gelişebileceğini belirtti. ASYA OYUNLARINBV DEVİ — Çin'ln baskenti Pekin'de süren Asya Oyunlan'nda 2.31 metre boyuyla Kuzey Koreli basketbolcu 15 yaşındaki Myong Hun Li bütün dikkatleri iizerinde topluyor. Li, Kuzey Kore- Güney Kore maçında rakip takım oyunculanna sıkıntılı anlar yaşattı. (Fotograf: Renter) Türk futbolu gelîşiyor (Baştarafı Spor'da) "garanti" gözü ile baktığuu söy- ledi. Fenerbahçe Teknik Direk- törü Hiddink, takımının Porte- kiz'deki maçta "cesaretlT oyna- ması gerektiğini ve bu yolla 2. tura çıkacaklannı belirterek şöy- le konuştu: "Guimares karştsın- da her an go) atacak izlenimi vermemiz gerekir. Portekiz'de cmnla başla mttcadele edeceğiz." F.Bahçe Teknik Direktörü, Be- şiktaş'ın da 2. tura çok yakın ol- duğunu vurgularken, Trabzon- spor"un da Barcelona'yı yenerek büyük iş yaptığını söyledi. Mfine, Denizü ve Hiddink, di- ğer jüri üyelerinin (A) Milli Fut- bol Takımı'nın Avrupa Şampi- yonası elemelerinde ne yapaca- ğı şeklindeki sorusuna "ohûnhı" yanıtlar verdiler. Galatasaray Teknik Direktörü MnsUfa De- nizli, milli takımın son oynadı- ğı ve 4-1 kaybettiği maçın eleme- ler için ölçü olamayacağını söy- leyerek "Takımlanmızın Avnıpa kupalannda aldığı sonuçlar el- bette milli talumı etkileyecek. Fener farkı (Baştarafı Sporda) ran "skorboard" anzalandı ve süre sıfırlandı ardından da 19.1l'de kaldı. Skorboard anza- landığında skor 26-21 Pepinster lehineydi. Salondaki seyircilerin önce saşkın bakışlan, sonra yu- halayıp "rezalet" şeklinde bağı- rarak salonu inletmelerinin ar- dından 5 dakikalık duraklama ile maça 19-11'den devam edil- di. San-Lacivertli ekip Can'ın hemen hemen oyunda hiç olma- masına rağmen Larry, Hüsnii ve Levent ilk skorda rakibine yetiş- meye çalıştıysa da başaramadı ve ilk yanyı konuk ekip 42-40 galip kapadı. Maçın 2. yansın- da FeDerbahçe daha hırslıydı ve .Levent hücumda tek başına ta- kımını sırtlarken Richard da al- dığı savunma ve hücum ribaunt- larıru sayıya çevirdi ve bloklar- la seyirciyi coşturdu. Pepinster- in en iyi oyunculanndan Lema- ire'nin 5 faulle çıkması ve Stag- gers'ın faul sayısmın yükselmesi ile 27. dakikada skor 57-47 Fe- nerbahçe lehine oldu. Bu daki- kalarda Fenerbahçe'nin savun- mada aldığı toplan, hücumda aceleci ve beceriksizce kullan- ması farkın açılmasma engel ol- du. Maçın 32. dakikasında ise San-Lacivertli ekip 72-61 öne geçti Maçın kalan bölümünde Le- vent yorulmasma rağmen takı- mının skor yükünü taşıdı ve Fe- nerbahçe coacta Çetin Yılmaz- ın seyirciyi coşturması ile maçı 83-77 kazanırken yeterli sayı far- kmı bulamadı. Dün oynanan karşılaşmalar- da alınan sonuçlar şöyle: Efes Pilsen: 90 - Tunsgram: 70, Çu- kurova: 86 - Honved: 96, İbfaş Sas: 74 - Caserta: 86, Brisa: 90 - Metalul: 108, Yükseliş: 68 - Sarabon Zeledniçar: 83, İÜSBK: 45 - BSE Budapeşte: 95 Fener'in işi (Baştarafı Sporda) önce seyirci sayısı tam Lütfı Kır- dar'ı dolduracak kadardı. Bu kadar seyirci ise Abdi tpekçi'de hiç etkili olamadı. İkincisi, Ab- di Ipekçi biiindiği gibi sabit şu- törlerin sahasıdır. Çünkü zemin kaygandır. Fenerbahçe'nin en et- kili hücum silahı Levent, kaygan zeminden olumsuz etkilenirken, Fenerbahçe'nin sabit şutörleri Can, Ferhat, Hüsnü ve Aliço bu tür pozisyonlardan hemen he- men hiç faydalanamadj. Buna karşın rakibin sabit şutörleri bu tür pozisyonlan çok iyi değer- lendirdi ve bu da farkı önledi. Son olarak da belki maç öncesi havadan olacak, oyunculann çoğu maça hazır değildi. Fenerbahçe'nın rövanş maçın- da işi zor. Rakip bir kez daha güçlü olacak! Bu maça lisansı yetişmeyen James Gulley fazla kilosuna rağmen etkili bir NCAA kariyerine sahip oyuncu. Sanıyoruz ki ikinci maçta Gul- ley oynayacak. Buna seyirci ve saha avantajı da eklenince, Fe- nerbahçe'nin dezavantajlan or- tada. Ancak rakibin de fark at- ması sadece üçlüklere bağlı. Yüksek temposu yok, bu sebep- ten fast-break'ten sayı üretemi- yor. Eğer üçlüklere gereken ön- lem alınırsa ve Levent ile Ric- hard'a birkaç oyuncu ayak uy- durabilirse Fener turu yine atla- yabilir. Ancak gereksiz yere işi zora da soktuğu bir gerçek. Milli takım iç saha maçlanm kaybetmez ve deplasmanda pu- an kovalarsa başanlı olabilir. Rakiplerimizden Polonya ve S. trlanda, eski güçlerinden uzak- lar. Yani Avrupa seviyesinde de- ğiller. lngiltere ise değişim için- de. Bundan yarerlanabilirsek büyük işler başannz" dedi. F. Bahçe'nin Hollandalı çalıştıncısı Hiddink, milli takımda oynayan futbolculann "guvenerek" mü- cadele etmesi gerektiğini vurgu- ladı. Hollandalı çalışüncı, "ln- giltere bir sürprize ugraülabilir. Türk futbolcusu bu maçlarda kendisine guvenerek oynamalı. Türkiye'de böyttk bir futbol po- tansiyeli var. Bu potansiyet de- geriendirilmeiL Bu futbol sevgisi çogu iilkede yok" dedi. Beşiktaş Teknik Direktörü Gordon Mil- ne, milli takımın "pozitir' dü- şünce ile başarıya ulaşacağını söyledi. lngüiz ve trianda futbo- lunun belli bir kariyeri olduğu- na değinen Milne, "İlk maçın kazamlması halinde Türkiye, elemelerdeki yerini belirler. Bu maç cok önemli" dedi. Fenerbahçe Teknik Direktörü Hiddink, F. Bahçe ile ilgili so- ruya, "Şn an en büyük sorun uyumsuzluk" dedi. Bir soru uzerine, "Henüz Türk futbol kültüriine alışamadım" diyen, ancak daha sonra bu sözün "tercüme yanılgısı" sonucu ak- settirildiğini vurgulayan Hid- dink, Fenerbahçe'de savunma- nın hücuma dönük oynaması halinde sorunlann biteceğini be- lirtti. Defans, orta alan ve for- vet arasındaki mesafenin azaltıl- ması ile daha aktif bir futbol sergileneceğini söyleyen Hiddink şöyle konuştu: "PSV'de de ay- nı sorunlan yaşadım. Zamana gereksinimim var. Hadar arasın- daki yakınlaşma randımanı art- tınr. Oguz, Hakan gibi süper oyunculann daha başanlı olma- sı da savunmadao gelecek desteğe' bağlı." Parsan Makina parçalan A.Ş. tarafından ilk kez düzen- •lenen '11 Altın Adam" yarış- masının ilki yapıldı. Beşiktaşlı Mehmet Özdilek ile G.Sarayh K.Bülent *ayın altın adamları' seçildiler. Şikekararı (Baştarafı Sporda) runa yazdı. Daha sonra maçın tescili için Futbol Federasyonu 1 nun yaptığı girişim raporda yer aldı. Federasyon Tahkik Kuru- lu'nun karan üzerine maçı tes- cil ettiğini duyurdu. 28.5.1990 tarihinde verilen di- lekçe ile 6 Mayıs 1990 tarihinde oynanan maçta şike vardır iddi- asını inceleyen Tahkim Kurulu 19 Eylül 1990 tarihinde şikenin kabulüne 2'ye karşı 3 oy ekseri- yetle karar verdi. Değerlendir- mede teyp bantı ve maçın 275 veya 274 milyon liraya anlaşmalı olduğu iddiası kabul edilmedi. Genelde futbolcular ile Adana- demirsporlu yöneticilerin suçu kabul eden ifadeleri Tahkim Ku- rulu'nu karara götüren neden ol- du. Olumlu (Baştarafı Spor'da) sı Turnuvası'run sponsörlüğünü kabul edeceğini ve başta Nas- tase olmak üzere ünlü tenisçi- lerin gelmesini sağlayacağını, basm mensuplan önünde açık- layarak söz vermesi oldu. Milletvekillerine 6 kıyak' ıııaaş BURSA HIPODROMU'NDAN BÜLENT DÜZYA TAN 1. KOŞU: F: Ege 1 (3), P: Pa- paya (4), S: Azrak (1). 2. KOŞU: F: Efsane (1), P: Dilay (2), S: Karacadağgüzeli (3). 3. KOŞU: F: Pampilla (9), P: Pardon (6), P: Esenyurt (1), S: İlayda (5). 4. KOŞU: F: Sun Rise 1 (2), P: Yelkut (1), P: Vera 1 (5), S: Tornado 1 (4). 5. KOŞU: F: Bürsagüzeli (7), P: Birtaç (6), P: Elhan 1 (3), P: Akkor (11), S: Fatih 7 (8). 6. KOŞU: F: Leyla 456 (5), P: Altuğbey (1), P: Gülay 3 (4), S: Gemlik Güz (3). (Baftarafi 1. Sayfada) Erdem'in girişimiyle hazırlanan öneri, Maliye ve Gümrük Baka- ru Adnan Kahveci'nin başvuru- su üzerine, emekli maaşlan ke- silen 1218 eski parlamenterin de bu olanağa yeniden kavuşması sağlandı. Yasayla, milletvekille- rinin maaşı da 6.5 milyon lira- dan 9.5 milyon liraya yükseltil- di. Yasamn yürürlüğe ginnesi için 15 gün icinde cumhurbaşka- runca onaylanarak Resim Gaze- OLAYLARIN ARDtNDAKI GERÇEK(Baştarafı 1. Sayfada) sakathkla 'malul' olması, olağa- nüstü kurultayda bütün partiyi ve partilileri hiçbir aynm gözet- meden kucaklayan bir yöneti- min kurulmasını 'hayati' zorun- luğa dönüştürmüştür. Parti ör- gütünün ve SHP'ye oy veren kit- lelerin açıkça gördükleri bu ger- çeği kurultay delegelerinin gör- memesi olanaksızdır. Erdal İnönü'nün kurultayda- ki üstünlüğü nereden geliyor? İnönü'nün SHP'liler arasmda hiçbir aynm gözetmeden genel başkanlık yapması, belirli bir güvence yaratmış, kişiliğinin bü- tünleştirici ve birleştirici simge- sini oluşturmuştur. inönü'nün delege kesiminde önceden yap- tığı hiçbir kişisel çalışma ve ku- lis yoktur; sadece 'Kurultayın sağduyusuna' guvenerek genel başkanlık seçimine katıl- maktadır. 'Manzara' böylece ortaya çı- kıyor. Delegelerin kimisini hizip çahşmalanyla önceden ayarla- mış olan Sayın Baykal ve böyle bir çalışmayı partinin çıkarlan için ters ve sakıncalı bulan Sa- yın tnönüL. Sonuç ne olacaktır? SHP'nin iç sorunu gibi görü- nen konu, Türkiye'de demokra- sinin gerçekleşmesi bakımından ülkenin yazgısım ilgilendiriyor. Ana muhalefetin parçalanıp ufalanması ve bir hizip görün- tüsüne girmesi parlamentodaki partiler arasında en demokraük programa sahip SHP'nin ağırlı- ğını yitirmesi anlamını taşır. Parti örgütü ve SHP'yi des- tekleyen halk kitleleri kurultaya katılacak delegelerden sağduyu- ya saygılı bir karar bekliyorlar. Olağanüstü kurultay, bu bek- lentinin sorumluluğu altında ta- rihsel bir anlam kazanmıştır. • • • te"de yayımlanması gerekiyor. Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın' ABD gezisi nedeniyle Cumhur- başkanlığı'na vekâlet eden TBMM Başkanı Kaya Erdem1 in yasayı onaylama yetkisi bulu- nuyor. Ancak Erdem'in Cum- hurbaşkam'mn dönüşünü bek- leyeceği öğrenildi. Erdem'in emeklilikle ilgili hükümlerin bu yasama yılında uygulanmasma karşı çıktığı, ancak milletvekil- lerinin ısrarlı davranarak yasa metnine bu maddeyi de koyduk- lan belirtildi. TBMM Danışma Kurulu, ön- ceki akşam Başkanvekili Halim Aras'ın başkanlığında toplana- rak, "ayncalıkh emeklilik" ya- sa önerisinin görüşülmesini sağ- lamak için genel kurul gündemi- nin değişmesini kararlaştırdı. Üç parti grup başkanvekilinin yanı sıra bu toplantıya SHP'nin Ana- yasa Mahkemesi'ne yaptığı baş- vuruları hazırlamakla tanınan eski Ankara Milletvekili Seyfi Oktav'ın da katılması dikkat çekti. Üç partinin danışma ku- rulunda anlaşması üzerine, TBMM, denetleme çalışmalan- na ara vererek, irtica konusun- daki Meclis araştırmasını görüş- mek yerine "kıyak emeklilik" konusunu ele aldı. Maddelerin ve önergelerin gö- rüşülmesi sırasında, milletvekil- leri söz almadan oturdular. Al- tıncı maddenin görüşulmesi sı- rasında ise SHP Tunceli Millet- vekili Kamer Genç, "Söz istiyorum" deyince, HEP millet- vekili Salih Siimer ve yanındaki SHP'li milletvekillerince sustu- ruldu. Bu sırada hazırlanan önergelerin çoğunda imza sahi- bi olan ve ANAP'lılarla birlik- te hareket eden Sürt Bağımsız Milletveküi Zeki Çeliker, Genç1 - in yanına gelerek konuşmama- smı istedi. Genç, konuşacağını söyleyince tartışma çıktı. Bunun üzerine Çeliker, Genç'e yumruk atmak istedi. Araya giren millet- vekillerince bu hareketi önlendi. Çeliker, uzaklaştınhrken, "Asa- gılık adam" diye bağınnca, Genç de "Paranın yüzünii gö- riince gevşiyorsun" karşıhğmı verdi. Tartışmalann sona ermesi üzerine öbür maddeler üzerinde konuşulmadan ve karşı çıkan ol- madan kabul edildi. 1.5 saat sü- ren görüşmeler sonunda dördü geçici olmak üzere toplam 15 maddelik öneri, 9"a karşı 212 oy- la kabul edildi. Önerinin içeriği TBMM'de kabul edüen öne- ri milletvekillerine şu olanakla- n getiriyor: • Yasa 1 Temmuz 1990'dan itibaren yürürlüğe girecek. Ad- nan Kahveci'nin başvunısu üze- rine idari yargı ile emeklilik ma- aşı almalan durdunılanlar da bu olanağa yeniden kavuşacak. Bu parlamenterier, birikmiş ma- aşlannı alırken. yeni olanaklar- dan da yararlanacak." • Milletvekilliği sona erenler- den, emekli aylığı bağlanacak olanlar ile başka bir işte çalış- mayanlar, TBMM'de "yasama müsarirliği" kadrosuna atana- rak, buradan beş yü süreyle ma- aş alabilecekler. • Milletvekillerinin maaşlan, aylık ödenek ve yoüuklan, eski- den olduğu gibi "en yüksek dev- let memurunun kadrosuna göre" değil, "en yüksek sözleş- meli devlet memurunun aldığı ücrete" göre belirlenecek, böy- lece miUetvekiUerinin aylıklan Başbakaulık müsteşannın aldı- ğı 6 milyon 145 bin liraya yük- seJecek. Bu rakam ek ödenek ve yolluklaria birlikte ayda 9^ mil- yon liraya yaklasacak. • Milletvekilleri üç aylık pe- şin olarak alacaklan söz konu- su ödenek ve yolluklan ölüm ve çeşitli sebeplerle genel seçimle- rin yenilenmesi halinde geri öde- meyecekler. • Milletvekili obnamalanna karsın dışardan bakan olarak atananlar ile milletvekillerine yaklaşık 1^ milyon lira temsil tazminatı ödenecek. • Emekli milletvekilleri ile ya- kınlarının tedavi giderleri TBMM bütçesinden karşılana- cak. Emekli milletvekilleri de parlamenterlere tanınan proto- kol, ulaşım, haberleşme gibi maİi ve sosyal ayncalıklardan yararlanacaklar. • Emeklilik keseneğine esas olan ek gösterge raluunhui, 1995 yılına kadar, bütceden bağımsız hale getirilerek, yasayla düzen- lendi. Bu ek gösterge rakamı 4500den 1995 yılına kadar her yıl artünlarak 10.000 olarak uy- gulanacak. Alberto Moravia öldtiKnltür Servisi — Italya'nm en büyük yazarlanndan Alberto Moravia, dün sabah geçirdiği bir kalp krizi sonucu öldü. ttalyan ANSA Haber Ajansı'nın verdi- ği habere göre Moravia, ölü- münden iki gün önce sağlık kontrolünden geçmiş ve sağlığı- mn iyi olduğu bildirilmişti. Mo- dern dünyada yabancılaşma ve düşkınklığını konu alan yapıt- larıyla tanınan Moravia 82 ya- şındaydı. 1947'de yayımlanan ve bir Ro- mah fahişenin öyküsünü anla- tan "Romalı Kadm" adlı roma- myla üne erişen Moravia, yirmi- yi aşkın kitap yazmış ve yaban- cı dillere en çok çevrilen ıtalyan yazar olmuştu. Gerçek adı Al- berto Pincherle olan Moravia, son olarak ülkemizde "Georgette" adlı kitabı yayım- lanan Carmen Llera ile evliydi. "Diktatöriin Kadım", "Hain", "Kalbimdeki Dişi", "Meçhul Tann" gibi birçok kitabı Türk- çeye de çevrilen Moravia, yazar- lık açısından en verimli yıllan- m 1940*lar ve 1950*lerde yaşa- mıştı. Ünlü yazann otobiyogra- fisi ise önümüzdeki ekim ayın- da yayımlanacak. Moravia'run bir Italyan gazeteciyle günlerce süren söyleşiler sonucu ortaya çıkan otobiyografıde yazann cinsellikten var oluşçuluğa ka- dar çok çeşitli konulardaki gö- rüşleri de aynntılı biçimde yer alacak. Yapıtlarında toplumsal ya- banalaşma ve ahlaksal çökun- tüyü işleyen, aşksız cinsellik ko- nusuna özel bir önem veren Mo- ravia'nın kitaplan, Vatikan tara- fından hiçbir zaman olumlu karşılanmamış, yazann bütün yapıtlan Vatikan tarafmdan ha- zırlanan "Katoliklere yasak kitaplar" listesinde yer almıştı. Yetmişlerindeyken etkin poli- tikaya giren Moravia, 1984'te Italyan Komünist Partisi'nin desteğiyle Avrupa Parlamento- su'na seçilmişti. 1986 yüında 78 yaşındayken 32 yaşındaki tspanyol reklamcı ve yazar Carmen Llera ile evle- nen Moravia, özel yasarmnda da birçok eleştiriye hedef olmuştu. 24 yıldır ayn yaşadığı ilk kansı ünlü romancı Elsa Morante'nin ölümünden iki ay sonra kendi- sinden 46 yaş küçük Llera ile ev- lenmesi, başta Vatikan olmak üzere çeşitli ttalyan kurumlan- nm şiddetli tepkisini toplamıştı. Moravia geçen yıl kendisiyle yapılan bir söyleşide, "Gücüm yettiği sürece yazmaya devam edeceğim. Başka türlü vakit ge- çirebflecegimi düşünemiyorum" demişti. G O Z L E M UĞUR MUMOJ (Baştarafı 1. Sayfada) tak toplantısında bu karar oylanacak. Dünkü kurultayda Sosyal Demokrat Parti Onur Başkanı VVilly Brandt ile yeni başbakan adayı Oscar Lafontaine bi- rer konuşma yaptılar. Brandt, son gelişmeler karşısında sosyal demokrasinin önemli işlevini vurguladı. Sosyal demokratların yeni başbakan adayı Lafontaine de zaman zaman delege ve konukların ayakta alkışlarla kar- şılanan konuşmasında savunma harcamalannın kısılmasını, Körfez'e asker gönderilmesi konusunun iyice düşünülme- sini istedi. Lafontaine, konuşmasında sosyal demokrasinin olmadı- ğı ve güçlü sendıkacılığın olmadığı düzenlerde "piyasa eko- nomisi"r\in işlemeyeceğini de söyledi. Alman sosyal demokratlann bu yeni lideri Saarlend eya- leti Başbakanı yeni "şansölye" adayı SDP'nin "genç sosyalistler" dıye adlandırılan gençlik kollarında yetişmiş. 6O'lı yıllarda Brandt tarafından desteklenen ve korunan genç sosyalistler Lafontaine'in kişiliğinde devlet yönetimine aday oluyorlar! Lafontaine örneği şu bakımdan ilginç: Alman Sosyal Demokrat Partisi, Alman Sendikalar Birli- ği ile iç içe. Bu örgütsel bütünlük sendika bankası BFG ile bir halka oluşturuyor. SDP 1959 yılında yaptığı "Godesberg Kurultayı"nöan sonra "kitle partisi" olma kararı almış; o ta- rihten bu yana bu sıyasal ve ideolojik doğrultuda örgütlen- miştir. SDP'nin yeni başbakan adayı Lafontaine, bu yapıdaki bir sosyal demokrat partide "Genç Sosyalistler" grubuyla 6O'lı yıllarda siyaset sahnesine çıkıyor ve 9O'lı yıllarda da baş- bakan adayı olabıliyor. Partinin gençlik kesimı ve sol kanadından çıkan bu par- lak siyasetçi, parti tabanında adım adım yükselerek bugün- kü konumuna ulaşıyor. Ne partide önü kesiliyor, ne partiden atılıyor ne de ken- disi parti yönetimir.e kızıp partiden ayrılıyor. Lafontaine, SDP 1965 yılında "kitle partisi" olmaya karar verirken "genç sosyalistler" ile birlikte partiden ayrılmıyor; adım adım örgütlenerek parti tabanından parti tavanına doğ- ru tırmanıyor. Bir sosyal demokrat parti olsun, ama bu partinin sendi- kalarta ilişki kurması yasaklansın!.. Bir sosyal demokrat parti kurulsun ama bu partinin gençlik kolları olmasınl Bu bizdeki sosyal demokrat partilerdir. Sosyal demokrat partilerin sendikalar ve gençlerle ilişki- leri yoksa parti bir avuç "profesyonei siyasetçi"nm elinde ka- lır. Bu sosyal demokrat partilerin işçi sendikaları ve genç- lik kolları varsa, işte Lafontaine örneğinde görüldüğü gibi parti toplumda kök salar ve işçi kanadından yetişen bir si- yasetçiyi de başbakan adayı olarak seçer. Dünkü kpngreyi Batı Alman Sosyal Demokrat Partisi Ber- lin Eyalet Örgütü Yönetim Kurulu üyeliğine seçilen Merih Ünel ile birlikte izledik. Merih Ünel de SPD'de adım adım yükselerek partinin Berlin'dekı on iki yönetıcisi arasına gi- rebilmiş. Ünel, Türkiye'de partıcilik yapsa Baykalcı veya İnö- nücü olmadığından parti yönetimine giremeyecekti! Dünkü kurultaydan bütün bunlardan başka çıkan bir bü- yük ders daha var: Doğu ve Batı Alman Sosyal Demokrat partileri birbirin- den tümüyle farklı iki dünya görüşüne ve felsefeye dayanı- yorlardı. Bu iki ayn dünya görüşü ve felsefe, sosyal demok- ratlann aynı çatı altında toplanmasına engel olmadı. Tersi- ne, ortak noktalar arandı ve bulundu. Bulunduğu için de bu iki parti bir araya geldi. Bizde SHP'nin DSP'den bir ideolojik farkı var mı? Ya da HEP'in SHP'den? Yok. İnönü ve Baykal arasında temelli bir görüş ayrılığı var mı? O da yok... Nedir bizim sosyal demok- ratları bu kadar sert tartışmalara iten? Bölen ve parçalayan? İki ayn dünyanın sosyal demokrat partileri birleşirken biz- deki sosyal demokratların bölünüp parçalanmalarının an- lamı nedir? Havadan fotograf, kaçak kazı hizmetinde (Baştarafı 20. Sayfada) bir soru yöneltmediğim halde her nedense Sanbaş, bana yanm milyann hesabını veriyordu. Bu arada bana, dediklerinin doğru olduğunu göstermek için Elmah Savcüığı'nca 3 Şubat 1986'da ya- yımlanmış 1986/49 sayılı takip- sizlik kararının bir fotokopisini de verdi. Sanbaş'tan yurtdışına yaptı- ğı gezileri belirlemek için pasa- portunu görmek istediğimde göstermekten kaçındı. Daha sonra pasaportunun kopyasını postaladığı takdirde yazdığım haberi düzelteceğimi ve hakkm- daki araştırmalanmı da sürdü- receğimi söyledim. Bu arada Adıyaman'da bir ci- nayetle sonuçlanan antika ka- çakçüığı olayı ile bağlantısını ya- lanladı. Yakın bir gelecekte Adı- yaman'daki olay hakkında daha ilginç açıklamalar yapacağım. Yalmz bu arada Hasan Sarı- baş'ın Elmah Ağır Ceza Mahke- mesi'nde eski eser kaçakçılığına ilişkin bir başka suçtan 1982 yı- VEFATLAR İÇİN Yurtiçi, yurtdışı cenaze nakle- dilir, cenaze ilaçlama, malze- me, ta^ıut, bütün işlemler has- sasiyetle, süratle yapılır. işlet- mede ayrıca 18 ambülans mevcuttur. Cenaze ilanlarında hizmet bedeli alınmaz. İSLAM CENAZE İŞLERİ 147 20 06 - 140 68 86 Mesul Müdür Hafız VELİ ERDEMİR lında "aklandığını" da belırt- mek zorundayım. Bu davada iki ayn bilirkişinin eserler hakkmda farkh karar vermesi üzerine üçüncü bilirki- şiye gidilmişti. Yenisi, bunlann eski eser olmadığma karar verin- ce kaçakçıhk suçundan aklan- mış, eserler de kendisine geri ve- rilmişti. Sanbaş'ın bu davasında mıy- dı, yoksa bir başkasında mıydı şu anda anımsamıyorum. Lehi- nizde rapor veren Ankarah bi- lirkişinin adım anımsıyor musu- nuz? (Ankara'daki benzeri da- valarda müze yetküilerinin bilir- kişi kabul edilmeyip bu kişinin gösterilmesini bir türlü anlaya- mamışımdır) Neydi o bilirkişi- nin adı? Dihmin ucunda... • • • Elmalı defınesi olayında dai- ma kafamı kurcalayan bir soru vardı. Yaklaşık 26 kilo ağu"lığm- daki bu definenin kaçınlmasın- da kimleT kuryelik ya da koru- macılık yapmıştı? Yolum sık sık Antalya'dan geçtiği için bazı otellerde ince- leme yaptım. Definenin satın alınmasında rol oynayan Fuat Aydıner ve Erdoğan Atak'ın ad- larını kayıt defter ve kartlann- da araştırdım. Bazı oteller yar- dımcı oldu, bazılan püskürttü. Bu arada Yayla Palas Oteli- nin kayıt defterinde Fual Aydı- ner'in adım gördüm. 27-28 Ni- san 1984 tarihinde 1170 numa- raya ka>ıthydı. 209 numaralı odada kahyordu. Aynı gün ay- nı otelde kalan bir tanıdık isim aradım. Rasim Gümüş ismini gör- düm. Kendisiyle 10-15 gün ön- ce görüşmüştüm. Dostlan tav- siye etmişlerdi. Araştırmalanm- la ilgili herkesle konuşuyor, bil- gi ve belge topluyordum. Bu umutla kendisini telefonla ara- dım. Cumartesiydi, bürosunda buldum. Harita subaylığından aynlmıştı. Eski eser politikası- nı şöyle özetledi: "Kültür Bakanlığı'nın bu zih- niyetiyle bu işler yüriimezdi. Birkaç gün önce polis işyerinde arama yapmıştı. Bir şey bulama- mıştı. Bu işleri düzeltmek ama- cıyla bazı politikacı arkadaşla- ra yasa önerisi bile hazırlayıp vermişü." Birdenbire bu garip rastlantı- ya şaşırdım. "Başka bir Rasim Gümüş olabilir mi?" diye dü- şündüm. Otelin kayıt defterin- de subay yazıyordu. Bu tutuyor- du. Konuşmamızda bir arahk aynı yaşta olduğumuzu belirle- miştik. Kayıttaki doğum tarihi de tutuyordu. 214 numaralı oda- da kalmıştı. Nüfus cüzdanı dı- şmda 1981 yılında verilmiş (1901131) numaralı bir kimlik ile otelde kalmıştı. Haydaaa... O da ne? 214 nu- maralı odada bir kişi daha kah- yordu Rasim Gümüş ile birlik- te. Doğan Onat adlı bu kişi de otel kaydına göre subaydı. Do- ğum yeri üstelik ElmalTydı. Def- terindeki kayda göre "Kara Kuv- vetleri Komutanhğı'nca 1981 ta- rihinde verilmiş (02187314) sayılı kimlikle" otele giriş yapmıştı. Oteldeki görevliler, iki konu- ğun sivil gelip "albay" ünifor- malan ile ve yanlannda 209 nu- maralı odada kalan sivili de alıp birlikte gittiğini anımsıyorlardı. Bu olayı nasıl olur da dört-beş yıl sonra anımsayabilirlerdi? Çünkü bu kişileri daha sonra define olayından yakalanacak Ibrahim Başbuğ ile birlikte ote- le gelip giderken sık sık görmüş- lerdi. Daha sonra haklarında biraz sonışturma yaptığımda, define- yi bulan üç kişiye odenen 210 milyon lirayı Doğan Onat'ın ge- tirdiği söylenmişti. Definenin ilk görgü tanıklanndan Erdoğan Atak ile bir akrabahğından söz edildi. Ancak gerçekten zama- nım olup araştıramadım. Rasim Gümüş, Ankara'da es- ki eser kaçakçılığı davalarında "biürkişi" olarak aranan bir ki- şîydi. Ha şimdi ammsadmı, di- limin ucundaki adı... Tamam ta- mam oydu. Hasan Sanbaş'm bir davasına da bilirkişi olarak gir- diğini konuşmamızda bana ken- disi söylemişti. Nereden nereye? Edip TeUi ile bu definenin ka- çınlması konusunda aramızda geçen konuşma aynen şöyle: — Deflneyi Amerika'ya kim getirdi? TELLt — Büyük Fuat'a (Üzülmez) sor. — Türkiye'den kim çıkardı? TELLİ — Küçük Fuat'a (Ay- dıner) sor. — Antalya'dan kim getirdi? TELLİ — Onu da Elmah'ya gidip Küçük Fuat'a sor. — Antalya'dan Rasim albay mı getirdi? TELLİ — (Biraz şaşırdıktan sonra) Onu ben de duydum... — Doğan Onat albay kim? TELLİ — Tanımıyorum. — Rasim albay (!) olayını ne zaman duydunuz? TELLİ — Olay zamanında. Daha polis resmi araştırmaya başlamamıştı... Anlaşılan o sıralarda karayol- larmda jandarma ya da polis sık sık araç ve yolcu otobüslerini durdurup arama yaptığı için üniformaya gerek duyulmuştu. Define, Antalya'dan önce Anka- ra'ya taşınmıştı. • • • Eski bir harita subayı olan Rasim Gümüş, "Air Süver" kı- saca (AS) Havadan Fotograf Alınu Haritacıhk ve Havaahk Hizmetleri AŞ'nin sahibiydi. Er- tesi günü, yani pazar günü şir- ketin genel kurul toplantısı var- dı. Hazırhk yapmak için cumar- tesi günü de büroya gelmişti. Gereğinde 10 yolcu taşıyan Dornler uçağı ile (Zeiss LMK-101S) hava kamerasıyla müşterilere hizmet veriliyordu. Uçağı önce satın almışlardı. An- cak şimdi bir başka anlaşma ya- parak AvTupa'daki sahibinden kiralama yoluna gitmişlerdi. Al- lah bereket versindi. Huzmeli'nin Istanbul'daki otellerinden esinlenen Hasan Sanbaş da Antalya'da otel yap- tırmıştı. Şimdi sıra Rasim Gü- müş'teydi. • • • Kültür ve Içişleri bakanlıkla- n kaçakçıhğm bir numaralı aracı olan "metal dedektör" işini çö- zümleyecek yasa değişikliğini hâlâ gerçekleştiremedi. Bakalım hava fotoğraflan ile nasıl başe- dilecek. Yann: Olaauız... Ba koea lahit nasıl kaçırılır? ARADA BİR (Baştarafı 2. Sayfada) verişi (kendi parasına güvenmeyişi!) Bir yanda, Kadıköy- Sirkeci vapurunda hasta kocasmı sırtlamış, dilenen kadınla- rımız, bir yanda akıl almaz lüks bir yaşam! Bir yanda çalıp çırpanların elini kolunu sallaya sallaya ortalarda dolaşması, bir yanda "özgürlük, demokrasi" diyenlerin hapishaneteri dol- duruşu... İnsanlarda görülen, acımasızlık, vurdumduymazlık, neme- lazımcılık ayrı bir ınceleme konusudur. İnsanlığın, ince im- biklerden geçirerek biriktirdiği, o güzelim dayanışma duygu- su, iyice kayıplara karışmış, kardeş kardeşin gözünü oyar du- ruma gelmiş, kimse kimseye çıkarsız selam vermez ve kim- senin yüzü gülmez olmuştur. Buna dayalı olarak, toplumla- rın değer verdiği özveri mesleklerinden, tıp doktorluğu, öğ- retmenlik, gözden düşmüş, enayi, iş bilmez, pasif insanların iş alanı olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Dolayısıyla özellikle öğretmenler, meslekleri sorulduğunda öğretmenlik- lerini ikinci, üçüncü işleri olarak söyler duruma gelmişlerdir. Sonuç: Biz eskiden de mi böyleydik, yoksa 12 Martlar, 12 Eylüller. bizlerden bir şeyler mi alıp götürdü? Bu, onulmaz bir acı... insanın ayağı gibi yureği de nasırlanırmış meğer!
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear