22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
27 EYLÜL 1990 CUMHURİYET/17 HAVA DURUMU TURKIYE'DE BUGÜN Meteoroloıi Genel Müdürlûğü'n den alınan bilgıye göre, yurdun kuzey kesimierı parçalı bulutlu, ötekı yerter az bukjtJu ve açık ge- çecek. HAVA SICAKLIĞI: Onemlı - bir değişıklik olmayacak. RÜZ- GÂR: Yurdun kuzey kesimlerınde güney ve doğu ötekı yerierde ku- zey ve bat yönlerden hafıf ara sı- ra orta kuvvette esecek. Denizler- de Ege ve Akdenizde günbatısı ve karayel, ötekı denızlenmızde lob- le ve keşişlemeüen 2-4 yer yer 5 kuvvetinde saatte 4-16 yer yer 21 Adana Adapaan denız mılı hızla esecek. Van Gölü'nde hava az bulutlu ve açık gececek Rûzgâr kuzey ve baödan hafıf olarak ese- cek Göl kücük dalgalı olacak Afyon AJn Ankara Amakya Antaiya Artvın Aydın Ba'tesır Bılecık Bıngöl BıUıs Boıu Bursa ÇanakiaJe Coaım Denızlı A 30° 19° DıprBata' A 29° 17° Edıme A 33°20°Erancan A 28° 13° Eraıram A 29° 5°Esiaşehır A 27" 14° Gâzantep A 29°2*'ûresun A 29° 18° Gimüşhane A A 30° 14° Halrtân A 32° 18° Isparta A 30° 16° Istanbul A 27° 13° torur A 31° 13° Kars A 2<° 8°KasQn»™ A A 27° 13° Kaysen A 29° 17° Kırklareiı A 26°17°Konya A 29° 11° Kütahya A 29° 20° Malatya 34° 13° Manısa 28° 16° K Msraş 30P10° Meran 26° 2°MuflJa 27°V4°Muş 33°16°t*Sde 25°S°CMu 28°12°FtaB 29°W°Samsm 29°13°S«rt 27 <> 18°Sınoc 3f= 18° Sıvas 27° fTetartaj 28° 13° Trateon 28° 8°TUnce( 28°15°Uşal< 28» 13° >tagat 30» 13° ZonguBa* A 31» 18° A 31° 18° A 29° 22° A 29° 16° A 30° 10° A 27° 10° A 23° 18° A 25° 16° A 23° 18° A 33° 20° A 23° 19° A 27° 10° A 27° 18° A 25° 18° A 30° 13° A 29° 14° A 24° 8». A 27° 11° A 25° 18° ı butudu 'yaOmrtu A-apk B-bulutkj G-güneşlı K-kartı S-sslı V-y»0murkj BULMACA SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 1/ Baklagjllerden bir süs bitkisi ve bunun güzel kokulu çiçeği. 2/ Birden bire... Ir- maklarda işleyen ve şişirilmiş tulumlar üzerine kurulan bir çeşit sal. 3/ Tek kişi- ük iskambil oyunu. 4/ Türk müziğinde bir makam...Kemik- lerin yuvarlak ucu. 5/ Kimliği belirlene- meyen uzay cisimle- rine verilen ad... öğütülmüş tahıl.. Hile. 6/ Ölü yıkama.. Telefon sözü. 7/ Aktinyum elementinin simgesi... Hz. Muhammed'in tniraca çıkarken bindiğine inanılan dört binekten so- nuncusu olan doğaüstü varlık. 8/ Herkes... Psikanaliz dilinde kişinin öz benliği. 9/ Sermaye.. lki tarla ara- sındaki sınır. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Yugoslavya'da sosyalist tipteki üre- tim ve çalışma kooperatiflerine ve- rilen ad. 2/ Şöhret... Zeki ve yaramaz çocuk. 3/ Yüzgeçleri di- kenli ve eti makbul bir balık... Bir nota. 4/ Bir hayvan... Ad kavmi hükümdan Şeddat tarafından cennete benzetilerek yap- tınlan efsanevi bahçe. 5/ Dingil... Bilginler. 6/ Bir mağazanın yalnız bir tür eşya satılan bölümu. 7/ Mahkeme sonucunu gös- teren resmi belge... Ödünç alınan ya da verilen şey. 8/ Tekil ikinci kişi adılı... Hindistan'da dokunan pamuk ve keten kumaş. 9/ Değişik sayıda şeritlerin yan yana dizilmesiyle oluşan ve iki değ- nekle vurularak çalınan çalgı. 60 YIL ONCE Cumhuriyet Hükümetin istifası 27 EYLÜL 1930 Başvekil Ismet Pş. Hz. hükümetin müçtemian istifasını Reisicumhur Hz.ne takdim etmiş ve istifa kabul olunmuştur. Yeni hükümetin teşekkülüne kadar vekâleten vazifeye devam olunması, Reisicumhur Hz. tarafından istifa edeh hükümete tebliğ buyurulmuştur. Reisicumhur Hz. B. M. Meclisi Reisi Kâzım Pş. Hz.le fırkalar rüesasını davet ederek yeni hükümetin teşekkülü için istişarelerine başlamıştır. Meclis dağıldıktan sonra Ismet Pş. Gazi Hz. tarafından kabul buyuruldu. Ismet Pş. hükümetin istifasını Reisicumhur Hz.ne takdim etmiştir. Gazi Hz.nin Ismet Pş.yı tekrar yeni kabineyi teşkile memur ettiği anlaşılıyor. Ismet Pş. yeni arkadaşlarını intihap etmiş gibidir. Yeni olarak Adliyeye Yusuf Kemal, Maarife Esat, Nafıaya Mustafa Şeref, tküsada Zekâi Beyler girmektedirler. Fırka grubu yarın (bugün) saat üçte toplanacak, yeni hükümetin hazırladığı program okunacak ve müzakere edilecektir. 30 YIL ONCE Cumhuriyet İntihar teşebbüsü 27 EYLÜL 1960 Milli Birlik Komitesi üyesi Kurmay Binbaşı Orhan Erkanh bu akşam bir basın toplantısı yaparak düşük Cumhurbaşkanı Celal Bayann intihara teşebbüs ettiğıni açıklıyarak şunlan söylemiştir: "— Yassıadada mevkuf bulunan düşük Cumhurbaşkanı Celal Bayar, 25 eylül 1960 günü intihara teşebbüs Celal Bayar etmiş ve vazifelilerin zamanında müdahalesiyle bu teşebbüs önlenmiştir. Hâdise şöyle cereyan etmiştir: 25 eylül 1960 günü saat 10.45 de banyo yapmakta olan düşük Bayar, bel kayışını boğazına sararak sıkmak suretiyle intihara kalkışmıştır. Odada nöbet beklemekte olan teğmen, banyo dairesinden anormal bir ses duyarak içeri girmiş ve duruma müdahale etmiştir. Yassıada garnizon hastahanesi dahiliye mütehassısı Dr. Yüzbaşı Ahmet Karahalioğlu ilk tıbbi müdahaleyi yapmış ve tedaviye başlamıştır. Bilâhare adaya celbedilen Örd. Prof. lhsan Şükrü Aksel, Prof. Dr. Necmettin Polvan ve Yassıada garnizon hastahanesi Baştabibi Dr. Yarbay Galip Bozalıoğlu, Bayar'ı muayene ederek gerekli tedbirleri almışlar ve durumu bir raporla tesbit etmişlerdir. OkurlarımızaGazetemizin bugünkü 12986'ncı nüshasını ilk sayıdan itibaren muhafaza ettiğimiz hacimden biraz daha küçük boyda basılmış görüyorsunuz. Buna, baskı makinemizi muvakkaten değiştirmemiz sebep olmuştur. Mazdde, düşük iktidar, harice yeni bir makine ısmarlamak imkânını bize ısrarlı teşebbüslerimize rağmen vermemiş, eski makinemiz de yine aynı sebepten bir türlü esaslı bir revizyona tabi tutulamamıştır. Bugün Almanyadan gelen bir mütehassısın nezaretinde ve celbedilen malzeme ile bu revizyonu yapmak üzere faaliyete geçmiş bulunuyoruz. Böylece tabı tekniği bakımından özlediğimiz mükemmeliyete kavuşamasak bile Cumhuriyeti daha temiz basmak kabil olacaktır. îşte bu revizyon müddetince gazetemiz -Tifaruk Matbaacıhk Sanayi A.Ş. Basımevinin rotatifinde basılacaktır. Bugün elinize aldığınız nüsha, bu basımevinde tabolunmuştur. GEÇENYIL BUGUN CurrVhuriyet Tanımayız' DÜNYADA BUGÜN Amstertam A 19° Amman A 36° Atına Bajdat Barcelona Baseı Bdgrad Berfn Bonn Lemngrad Londra Madnd Mılano Montreai MosfeM Münih Ne* Vbrk Osu Pans Prag Ftıyad ftoma Sofya Şam Tel km IKHIS Cenevre Cezayır ûdöe Dubaı FranMurt ftme Hefcmh Kahıre Kooenhaç KSın Letoşa VÂShınglon A 28° Zûnh A 20° 27 EYLÜL 1989 SHP Genel Başkanı Erdal tnönü, ANAP grubunun tek başına sececeği cumhurbaşkanını tanımayacaklanru, böyle bir cumhurbaşkanını tebrik etmeyeceklerini ve düzenleyeceği törenlere de katılmayacaklannı açıkladı. tnönü, böyle seçilmiş bir cumhurbaşkanının devleti "iki yapılı" hale getireceğini, bunun sorumlusu olan ANAP'ın da altından kalkamayacağını söyledi. SHP lideri, Başbakan Turgut Özal'ın "Cumhurbaşkanlığı için herkesle konuşurum" sözlerine yanıt olarak da Başbakan'ın, milli iradeye saygılı olduğunu belirtmedikçe bu tür konuşmalann bir anlam taşımayacağını ifade etti. TABTISMA IDO ve Abonman Sortuııı Geçen yıl 30 konser (biri iptal) için Filarmoni Derneği'ne üye olabilmiş bir tutam insana el altından satılan abonmanlann tanesi 163.000 TL idi. Bu yıl Filarmoni Derneği üyesi olanlar bu abonmanlan 420.000 TL'ye satın alabilecekler. Devlet Senfoni Orkestralan birer okul gi- bidir. Bu nedenle de\letten parasal yardım alır. Yılda 4 ay tatil yapıp haftada 4 gün çalışıp 2 gün konser veren Istanbul Devlet Orkestrası en yüksek devlet memuru maa- şı alır. Kış boyu toplum kültürümüze kat- kıda bulunur. Devletin vatandaşa eğitim programında verdiği olumlu bir ödevi üst- lenir. Bu konserlere Istanbul halkı koşarak gi- der ve dinler. Ancak bilet bulması çok zor- dur. Bu nedenle bir hafta evvelden gişe önü kuyruk oluşur. Bilet alan alır alamayan açık- ta kalır. Genci yaşlısı yakmda uzakta otura- nı... Devletin Senfoni Orkestrası'nın bir de "abonman'ı vardır. Koltuğunu sezon başuı- da garantiye alır. Dünyanın hemen tüm ülkelerinde orkest- ra ve operalarında abonman vardır. Parası- nı 6 ay onceden peşin ödeyen bu kimselere hem her hafta normal bilet satışından daha ucuza gelir. Hem de yerini garanti etmiş olur. Parasmı önceden bağlaması, hastalığı, hava koşulu, konser iptali riskine karşın yerini te- min eder. Bizdeki durum ise dünyanın hiçbir yerin- de benzemez! Milletin bütçesine kültür lüksumüz uğnı- na bunca yük olan bu orkestranm "mutlu bir azınlıga" ne koşullarla ernpoze ettiği, ka- yınlan ayrümış koltuklardan bakanlığın ha- beri var rru? Bunu onayhyor mu? Kamuo- yunun bu konuda görüşünü biliyor mu? Geçen yd 30 konser (biri iptal) içiri Filar- moni Derneği'ne üye olabilmiş bir tutam in- sana el altından satılan abonmanlann tane- si 163.000 TL idi. Bu yıl Filarmoni Derneği üyesi olanlar bu abonmanlan 420.000 TL'ye satın alabilecekler. Bir devlet orkestrası ve vatandaş ancak belli bir derneğin üyesi olabümişse abonman alabilecek. Gerisine yok! Füarmoni Derneği yılda bir kez uykusun- dan uyanarak üyelerine devletin senfonik or- kestrasınrn biletlerini el altından (topluma kapalı) satmaktan başka üyelerine hiçbir şey vermeyen bir dernek. 1945'lerde kurulduğu zaman haftada 2 oda konseri, 1 konferans, geziler, sergiler, gençlik kolu, gelen yabancı sanatçılarla yerli sanatçılarla bilgi değişimi sağlayan toplanülar devamlı yayımlanan bül- teni olan faaliyet gösteren bir dernekti. Bu- gün üyelerine abonman sağlamaktan başka ne verebiliyor? Ben emekli bir öğretmenim. Çocuklanm öğrenci. Biz bu derneğe üye olamıyoruz ve bu nedenle vergilerimizle beslenen hepimi- zin malı olan bu sanat kurumunun kültür hizmetlerinden faydalanamıyoruz. Devlet operası, devlet tiyatrosu emeklile- re öğrencilere indirim uygularken konser se- zonu boyunca senfoni orkestrası gişesi "yok" oynuyor. Konsere bilet alabilmek için der- neğe üye yaalmak gerek. Üye olmak için gi- riş fonu ve koşullan? Bilmeseniz daha iyi! Vergilerimizle katkıda bulunduğumuz, seçkin, değerli üyelerinin ayda 6.5 milyon maaş aldığı rivayet olunan bu mümtaz or- kestradan devletin eliyle millete göturdüğü kültür hizmetinden bizim de faydalanabume- miz için yine sezon başında koltuklan kapı- şılıp bitmeden ilgililerin acil müdahalesini bekliyoruz. Ankara Devlet Senfoni, îstanbul Devlet Opera ve Tiyatroları bu uygulamayı yapmazken ve dünyanın her uygar ülkesin- de abonman tüm halka sınıflamasız sunu- lurken tstanbul Devlet Orkestrası'nm da hal- ka açılması dileğiyle. HtKMET ESAT ZER Emekli Öğretmen/tstanbul ÖYS ve Bilimsel Düşünüş Alışkaıdıgı Günümüzde ülkemizin beyin gücüne çok büyük ihtiyaa vardır. Her toplumda olduğu gibi bizim toplumumuzda da bu güç için gerekli potansiyel bulunmaktadır. 1990-91 öğretim yüı başlarken haziran ayı içerisinde yapılan "ögrenei yerteştirme sına- vı" sonuçlannın yankıları halen devam edi- yor. Bu sınavın doğrulan, yanhşlan birçok yerde tartışma konusu oldu ve bu sınav ile başarısız sayılan öğrencilerin sayısının çok- luğu bu tartışmalann odak noktasmı oluş- turdu. Fakat, eğitim kurumlanmızdaki so- runlar gerçekten korkunçtur. Ancak başarüı olan yüzde yirminin çoğunun durumunun iç- ler acısı olduğu da apaçık ortadadır. Her şeyden önce üniversiteye giriş sınavı bir yarıştır. Her yarışta olduğu gibi burada da amaç diğer yanşmacılan geçmektir. Bu- nu yapmak için en kısa sürede en fazla so- ruyu doğru yanıtlamak gerekir. Fakat eğitim kurumlanrun büyük bir bölümünde bunu sağlamak için izlenen yol, araştırma ve öğ- renmeden uzak, tamamen ezberlemeye da- yanan bir yöntemdir. Bunun sonucunda so- ru sormayı, araştırmayı bilmeyen, temel bi- limleri bir formüller sistematiği olarak gö- ren bir öğrenci grubu oluşmaktadır. Böyle bir grup ile üniversitelerde bilimsel eğitim yapmak imkânsız hale gelmiştir. Bütün bun- İara rağmen üniversiteye giriş sınavı çok han- tal bir yanştır. Her yıl olduğu gibi bu yıl da yanıtladık- lan testlerdeki sorulann yansından fazlası- nı, hatta tamamına yakmını doğru yarntla- yan, başanlı sayılabilecek bir öğrenci grubu bulunmaktadır. (Diğer öğrencilerin bu gru- bun çok gerisinde kalmalanrun bir nedeni- nin de özellikle Türkiye'nin doğusunda eği- timin çok daha yetersiz olmasının yarattığı fırsat eşitsizliği olduğu unutulmamalıdır.) Başanlı ve yetenekli bu öğrenci grubunun so- runu ise daha çok üniversite eğitimine olan yaklaşımlanndandır. Ortaokul ve lise çağla- nnda ilkel bir eğitimden geçirilen bu yete- nekli öğrencilerin birçoğu toplumun baikısı ve ailelerinin de yönlendirmeleri sonucundtt üniversiteleri maddi yönden tatmin olabile- cekleri bir iş sahibi olmak için birer araç ola- rak görmektedir. O> F sa üniversite bilimsel bir kurum olarak görülmelidir. Günümüzde ülkemizin beyin gücüne çok büyük ihtiyacı vardır. Her toplumda oldu- ğu gibi bizim toplumumuzda da bu güç için gerekli potansiyel bulunmaktadır. önemli olan bu potansiyeli kullanabilmektir. Ne ya- zık ki ülkemizin yararlanabileceği çeşith' alanlardaki nitelikli kişiler ya toplumdaid ge- ri kalmışlığın çarklan arasında ezilmekte ya da kendi yapılanna daha uygun olan dış ül- kelere giderek beyin göçünü oluşturmakta- dırlar. Yüzyıllar boyunca Türk toplumundan bilim ve sanat alanmda tüm dünya çapında ün yapmış, insanlığa ışık tutmuş bir kişinin sivrilmemesi ve toplumun bunu kabullenmiş görünmesi gerçekten çok acıdır. Ancak biz birer fert olarak bilimsel ve özgür düşünce- ye gereken önemi verdiğimiz zaman; bilim, kültür, sanat üçlüsünün grafiğinin hızla yük- seldiği ve tum insanlığa hizmet etmeye ha- zır bir toplum haline gelmek için çok büyuk bir adım atmış olunız. Daha ortaöğretim yülannda kazanılmış bi- limsel düşünüş ahşkanlığının, ferdi üniver- site hayatında başarüı kıldığı gibi onu ken- di alanmda uzman olmaya götüreceğini be- lirtmek istiyorum. Unutulmamalıdır ki in- san hayatında esas olan çahşmaktar; insa- nın yaptığı işten tatmin olmasıdır. Yaşamı sadece maddi ve içgüdüsel zevklerin tatmin edileceği bir süreç olarak gören insanlar za- ten yaşayan birer ölüdürler. EMİN ERKAN KORKMAZ Bursa "Git de Müdürlük Oğren!9 Niğde merkeze bağlı Gnllüce köyunün okul müdurü, okulunu badana yaptırmıştı. Badanacının alacağı olan 350 bin TL'yi öde- yememişti. Mubtar, "Para yok!" diyordu. Bereket versin öğretmenlerin veroi iadesin- den aldığa paralar imdadına yetişti de onlar- dan yardım alarak borcu kapatabildi. Sıra okulun genel temizliğine gelmişti. Kö- yün muhurı bu işte de yan çiziyordu. Okul la konuşmak istedi. Muhtar her zaman ol- duğu gibi umarsamaz: "Git de sen miıdür- liik öğren! Başka köylerde ögretmenler ara- lannda para toplayıp şehirden adam getir- terek temizletiyoriar okulu. Şunu da iyi bil ki sen bir a> burada kimseyi bulamazsın." diyerek okul müdürüne akıl veriyor, çıkısı- yordu. Burada Milli Eğitim Bakanı Avni Akyoi- l lmüduru özellikle temizlik konusunu onun- un kulaklan çınlasın, şu sözleri aklımıza gel- ALİ İHSAN BEYHAN SANSÜR • SÜR6ÜN KARARNAMESİNİ PROTESTO EDİYORUZ Eşıllık ve Ozgürlük ıçın Mücadele Eden 20O0'e Doğru Dergısinın Genel Yayın Yönetmeni Doğu PERİNÇEK'in ' bir an once özgürlüğune kavuşmasını talep edıyoruz. İSKİ Usküdar Şebekesi işçileri Ali Tokgöz, Ahmet Yıldız. İbrahim Emektar. M. Arif Okuş SANSUR • SURGUN KARARNAMESİNİ PROTESTO EDİYORUZ Eşıtlık ve Ozgürlük ıçın Mücadele Eden 2000'e Doğru Dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Doğu PERINÇEK'in bir an önce özgürlüğune kavuşmasını talep edıyoruz Camialtı Tersanesindeh 20 işçi adına Ekrem Karaca, Çetin Kurt, Erkafı Öztan SANSÜR • SÜRGÜN KARARNAMESİNİ PROTESTO EDİYORUZ Eşıtlık ve Özgürluk ıçın Mücadele Eden 2000'e Doğru Dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Doğu PERİNÇEK in bir an önce özgürlüğune kavuşmasını talep edıyoruz Eyüp Belediyesi'nden 15 işçi adına Akif Yılmaz TURSEM'İN REHBERUĞINDE LONDRA., OKFOBD, CAMBRID6E BOÜRKEMÖUTH,BWGHTON, İNGİLTERE'DE AU-PAIR • P-27 yaş arası GENÇ BAY^NLAR * Se«;kın bir aılemn yarıinda. anne>e >ardıTBLi oUrak • En az 6 ay >a$ayıp INGILIZCE yı ynındc oğrenmek vc gelıştırmek ıslıyorsanız • Rehberınız olabılırız' • Bızı hemen arayın' (•B I ısan Okullın Acrnlesi I t l A A.Ş. Husrev <>r«lf C»d. 142-3 «0200 Ifşvikijf-İSTANBI L Faı.: 160 J7 10 Tel. \M, 18 68- U6 13 80 SANSÜR • SURGUN KARARNAMESİNİ PROTESTO EDİYORUZ Eşıtlık ve Ozgurluk ıçın Mücadele Eden 20O0'e Doğru Dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Doğu PERİNÇEK'in bir an once özgürlüğune kavuşmasını talep edıyoruz Haliç Tersanesi'nden 10 işçi adına Cengiz Varol SANSÜR • SÜR6UN KARARNAMESİNİ PROTESTO EDİYORUZ Eşıtlık ve Ozgürlük ıçın Mücadele Eden 2000 e Doğru Dergisinin Genel Yayın Yönetmeni Doğu PERİNÇEK'in bir an önce ozgurluğüne kavuşmasını talep edıyoruz. PTT çalışanları 5 işçi adına Burhanettin Özkaynak. Huseyin Ayar DE SEÇKİN ÛILOKUUARINDAYAZ-W> YADA BûruN YILİNÛIUZCE 06R.ENİM 12TAKSİTTE ÖD K0UC/U6L4 28.05.1990 tarih 44955 no.lu gümnık çıkış beyannamesi ile ilgili 17.09.1990 tarihli TOBANK A.Ş. Istanbul Şubesi'nce kesilen FF.42.802,06'lık döviz alım belgesinin taahhut kapatma nüshası kaybolmuştur. Hukümsuzdur. IEKSTİL SANAYtCtLERl DIŞ TİCARET A.Ş. YAŞAYAN KOSTA Atena Deponte 5000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yaymları Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbul Ödemeli göoderilmez. »T1CARİ İN6İÜZCE • TUR.IZM INGIÜZCESİ •BANKACIÜK.INÛIL1ZCES! •5INAV KUR5LAR!: Cambrnige •Rrst Ccrtifıcate, Pnofıcıency, •TOEFL,A9.tLS(Soz\u) tnrsem İNGİLİZLİSANOKULLARI DANIŞMA MERKEZİ Cumhuriyet Cad 173/4-B Elmadağ 80230 Istanbul Hılton Otelı Karşısı Te! 1483977-148 79 43-148 28 49 Fax 132 97 29. Tix 27498 tusm tr di: "Yaptığıra en önemli şey öğretmenlik mesleğine saygınlık kazandınnak." Türkiye'nin kırsal kesiminde milli eğitim çarkı böyle işliyordu. Gel de köy kökenli ol- duklan için köyleri çok iyi tanıyan, okulla- rının tum işlerini kendileri yapan Köy Ensti- tülü öğretmenleri arama... ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ SHP'de Siyasal Eğitim... 6 Eylül 1987 günlü Cumhuriyet'te, 'Nâzım'a Kimler Yardım Etti?' başlıklı 'Ankara Notları'nda bir yerde şöyle yazmıştım: 23 Ağustos 1987 günlü 'Ankara Notları'nda, Nâzım'ın na- sıl kaçtığını anlatmıştım. Nâzım'ı kaçıran Refik Erduran'ın 'Gülerek' adlı yapıtını da anmıştım. Istanbul'dan Cumhuri- yet okuru Necla Coşkun, 26.8.1987 günlü mektubunda, Nâ- zım'ın kaçışında kimlerin yardımcı olduklannı anlatıyor. Özetle şöyle diyor: "Sayın Mustafa Ekmekçi, Kendimi bildim bileli bizim aile Cumhuriyet okur. Sizin ya- zılarınızın hayranlarındanım. Hele o domuz konuları.. Geçen gün Nâzım Hikmet hakkındaki yazınız bu mektubu yazma- ma vesile oldu. Yıl 1950, ben yirmılerde kolej mezunu, İngiliz filolojisi öö- rencisi kuş beyinli bir tazeyim. Babam Şehir Tiyatrosu Mu- dürü Zeki Coşkun, amcam devrin meşhur bir gazetecisi Nusret Safa Coşkun, ben onların nazannda ailenin zeki, akıllı, aydın kızı. Film sansüründe ve İpekçiler'in FİTAŞ firmasında tercüman olarak çalışıyorum. Nâzım Hikmet'in 'Vatan' gaze- tesinde tahliye kampanyasıyla Nâzım hapisten çıkmış. Ba- bam, Nâzım Hikmet'in gençlik arkadaşı, bizim evde Nâzım'ın eski Türkçe baskılı babama ithaf ettiği şiir kitapları, Maarif Vfekâleti tercümeleri kitap dolu, kitaplar yakılmryor, kitaba say- gı var, hiç değilse bizim evde. Babam, Atatürkçü bürokrat, komünist kelimesınden bile ürkmekte... Bir gün FİTAŞ firmasında çalışırken iri kıyım, sarı kıvırcık saçlı, mavi gözlü -bu gözler hep gülerdi- çok sevimli, biraz mahçup, ama kendinden emin bir bey geldi. İsmail Cem İpek- çi'nin merhum babası (patronlanmızdan biri) İhsan İpekçi ile öpüştüler ve bir odaya çekildiler. Nâzım Hikmet'ti bu. O gün- den sonra çok sık büromuza uğradı; bu sevimli, hoş sohbet ve şakacı, hepimiz hayranız. Senelerce hapiste yatmasına hepimiz üzülüyoruz, ama kendi dünyamızda pek de bir şey- lere aldırmıyoruz. Ama nedense büro dışında onun gelişin- den hiç söz etmiyoruz. İhsan Bey, edebiyata meraklı, romantik bir kişi, ama Nâzım hakkında bir tek kelime konuşmuyor bi- zimle. Nâzım'a o ara kimse iş vermiyor, ama İpek Film hesa- bına senaryolar yazmakta, başka ad altında geçimini temin etmekte, belki de tam hakkını alamamakta. Ama ne de olsa para kazanabıliyor. Bir gün Nâzım Bey çok heyecanlı geldi, İhsan Bey de he- yecanlı, arka odaya geçtiler. Ben o odanın yanında bir iş yap- maktayım. Benim farkıma varmadan konuştular. Kapı aralık, ben konuşulanları duyuyorum. Nâzım Hikmet para alarak ay- rîldı. İhsan Bey'e: — Ona yardım ediyorsunuz! dedim. Bana şu karşılığı ver- di: — Ona ne yapsam azdır. Daha gençsin, onun degerini bi- lecek kapasitede değilsin, benim yaşıma gel, o zaman belki anlarsın, bütün dünya zaten kısa zamanda anlayacak. Sen yan odada bir şey duymadın! Bunu unutma. Bana söz ver, hiçbir şey duymadın, oldu mu? Bir daha da bu konuyu ne benle ne de başkasıyla konuş olur mu? İki gün sonra 'Nâzım kaçtı' dendi. Ben ona söz verdim ve kızlarım Nâzım Hikmet'e hayran oluncaya kadar da kimseye anlatmadım; ama bu güzel bir anıydı ve onlara, gençlere an- latmamazlık edemedim. Beni, Nâzım'ı tanıdığım için şanslı sayıyor gençlik. 1987 ağustosunun son haftasında, Hinthorozu Erdal Bey'in Karadeniz gezisine katılmıştım. Bir ara, Erdal Bey'in otobü- süne, bir yerden İsmail Cem ipekçi de bindi. İsmail Cem İpek- çi'ye, Necla Coşkun'un mektubundan söz ettim: -— Babanız İhsan İpekçi, Nâzım Türkiye'den ayrılırken pa- ra yardımmda bulunmuş; o yönden sizi kutluyorum! dedim... * • • Çanakkale eski Milletvekili Hasan Sever anlatmıştı; Turan Güneş'le ilgili bir anısını. Yıl, 1976, aylardan ekim, şimdi Mu- ammer Aksoy Alanı olan yerde CHP'nin açıkhava toplantısı var. Ankara'dan Turan Güneş, Süleyman Mutlu, Hasan Se- ver'in oğlu Ertuğrul Sever çıkıyorlar Çanakkale'ye yola. Ara- bayı Hasan Sever kullanıyor. Turan Güneş, 1946'dan beri, kendisinin de içinde bulunduğu siyasal savaşımı anlatıyor. Deniz Baykal, o zaman içten içe Ecevit'le kapışmakta. Tu- ran Güneş, Deniz Baykal'a şöyle demiştir: — Sende hiç akıl yok mu? — Neden? — Sen, bu savaşıma 60 yaşından önce girme. Ecevit, bu ortamda 12 yıl bu işi götürür. Sen daha gençsin. Deneyimin az, dayanamazsın! Çekil kenara, kendini iyi yetiştir. Ama gö- rüyorum ki, kenara çekilmek niyetinde değilsin. Bu davra- nış sende yok! Deniz Baykal'ın sabırsızlığının bir örneğini de Torbalı Be- lediye Başkanı Ertan Ünver anlatmıştı. Ertan Ünver'le konu- şan, Gümrük Tekel eski bakanlarından Baykalcı Mahmut Türkmenoğlu, 5 Ocak 1978 günü Bülent Ecevit'in Deniz Bay- kal'la bir konuşmalarını şöyle anlatır: — Dün patronun (Deniz Baykal'ın) yanındaydım. Bülent Bey, bizim ekipten kabineye adam alacakmış. Deniz'le ko- nuşmuş, Deniz de 'Evet' demiş, "İstediğiniz adamı alabilir- siniz." Fakat, beni (Mahmut Türkmenoğlu'nu) kesinlikle' almayacak, bunu biliyoruz. Olsun. Kimi alırsa alsın. Bir ay kadar bekleyeceğiz; sonra Ecevit'in anasjndan emdiği sütü burnundan getireceğiz! Ecevit, eski Enerji Bakanı'nın, birçok olayda kendisini ar- kadan hançerlemesini hiç unutmayacak, sık sık yineleyecek- tir. Kamuoyundaki yaygın kanı o ki, Deniz Baykal'ın kazanması, Bülent Bey'le arayı daha çok açacaktır. Buna kar- şılık Hinthorozu Erdal Bey'in istediği Parti Meclisi'ni oluştur- ması sonucunda, sosyal demokratların birleşmeleri daha da kolaylaşacaktır. Bırleşmeseler bile, o zaman Bülent Bey'in oyları yeniden eski durumuna düşecektir Bu arada Deniz Bey de olgunlaşacaktır, olgunlaşmalıdır... Hasan Çelebi, dörtlüğünü Deniz Baykal üstüne yazdı, şöy- le: "Geçen gün Deniz Baykal güzel bir söz söyledi / 'Partim- de bir er gibi çalışacağım' dedi / Eh, beklemeden başka iş- lerin bitimini / Bitirse iyi olur, erlik eğitimini." ÇALIŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL "Askere gideceğim" SORU; 1968 doğumluyum. İlk kez 1 Mayıs 1990da sigor- talı olarak çalışmaya başladım. 1990 yılı ağustos ayında vatani görevimi yerine ge- tirmek uzere askere gideceğim. Bu yiizden işten zo- nınlu olarak ayrılmak durumundayım. Çalışüğım şirket tarafınan bana çalıştığım siire için tazminat ödenir mi? Ödenirse ne miktarda olur. A.N. YANIT: tş Yasası'nın 14. maddesi uyarınca iş sözleşmesinin işçi yönünden "Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla" bozul- ması, kıdem tazminatı ödenmesini gerektiren nedenlerdendir. İşveren, askerlik görevi için işinden aynlan işçiye kıdem taz- minat: ödemckle yükümlüdür. Ancak kıdem tazminatı ödenebilmesi için işçinin işyerinde en az bir tam yıl çalışmış olması koşuldur. Konuya ilişkin yargı kararlan özeti: 1) "ÖZET: İş Yasası'nda kıdem tazninatı için en az bir yıllık çalışma esası getirilmiştir. En az bir yıl çalışmak koşulu ile yıl- dan artan sureler için oran dahilinde kıdem tazminatı ödenirf' (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 21.11.1983 tarih, 6684 esas ve 9503 karar) 2) "ÖZET: İş Yasası'nın değişik 14'üncü maddesinde kıdem tazrninatına hak kazanabilmek için öncelikle en az bir yıl ça- lışma koşulu getirilmiştir!' (Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, 5.7.1983 tarih, 1983/4083 esas ve 6210 karar) Işyerindeki çalışmanız bir tam yılı doldurmadığı için asker- lik görevi nedeniyle işten ayrılsanız bile işveren kıdem tazmi- natı ödemekle yükümlü değildir.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear