22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
75 EYLÜL 1990 DIŞ HABERLER CUMHURÎYET/3 SSCB'de uçak kazası • MOSKOVA (AA) — Sovyetler Birliği'nm Batı Sibirya bölgesindeki Sverdlovsk kentinin Koltsovo Havaalanı'na iniş yapmakta olan Yakovlev-42 tipi yolcu uçağıııın bu sabah iniş sırasında düşmesi sonucu, uçaktaki 124yolcudan4'ü hayatını kaybetti. Resmi Haber Ajansı TASS'a göre Volgograd'dan Sverdlovsk'a giden uçağın yolculanndan, sayısı açıklanmayan yaralılar hastanelerde tedavi altına ahndı. Çingenelerin egitimi • MADRİD (AA) — Büyük bölümü lspanya'da yaşayan yaklaşık 1 milyon 600 bin Ayrupalı Çingene'nin egitimi için Avrupa Konseyi'nden yardım istendi. lspanya'nın Logrono kentinde düzenlenen bir toplantıda konuşan Rene Descartes Üniversite Çingene Kültürü Araştırma Enstitüsü Müdürü ünJü Fransız Sosloyog Picrre Liegeois, Avnıpa'daki Çingeneler'in çok genç bir toplum olduğunu ve yandan fazlasının okul çağında bulunduğunu söyledi. Reagan Bonn'da • BONN (AA) — Federal Almanya Başbakanı Helmut Kohl, ülkesinin Körfez krizi konusunda ABD'ye yardım edeceği konusunda güvence verdi. Kohl, F. Almanya'yı ziyarct etmekte olan ABD eski Başkanı Ronald Reagan ile yaptığı görüşmede, uluslararası dayanışma söz konusu olduğunda, Almanlann huysuzluk ettikleri için lunandıklannı sanmalarını istemediğini belirterek "benim politikam bu değildir" diye konuştu. Türklerden Thatcher'a • LONDRA (AA) — Ingiltere'de yaşayan Kıbnslı Türkler, Kıbns Rum yönetiminin tek taraflı AT başvurusuna itirazlannı anlatan bir mektubu Başbakan Margaret jawilçh.<r'a verecekier. tngiltere'de yaşayan 100 bini aşkın Kıbnslı Turkü temsilen altı lcişiden oluşan bir heyetin, AT Bakanlar Konseyi'nin 17 eylülde Rum başvurusunu değerlendıreceği toplantı öncesinde, yann öğleden sonra başbakanhğa giderek Türk goruşttnü anlatan mektubu sunacakları öğrenildi. Sri Lanka'da katlianı • COLOMBO (AA) — Hükümet birliklerinin, Tamil gerillalannın mevzilerine düzenledikleri saldında 100 gerillanın ve 12 askerin öldüğü bildirildi. Savunma Bakanı General Cyril Ranatunga, dün yaptığı açıklamada, 360 hükümet askerinin, helikopterler ve devriye botlan ile şafaktan önce başkent Colombo'nun 300 km. kuzeydoğusundaki Jaffna kasabasında yer alan Jaffna kalesi çevresindeki gerilla mevzüerine saldın dUzenlediklerini ve çıkan çatışmalarda 100 gerillanın ve 12 askerin öldüğünü belirtti. Mısır4ran yakınlaşmagı • KAHİRE (AA) — lran'da 1979 yılındaki Islam devriminden bu yana yüksek düzeyli Mısırh bir diplomat ilk kez Tahran'a gjtti. Dışişleri BakanlıgYndan edinilen bilgiye göre Dışişleri Bakanbğı'nın Uluslararası örgütler Dairesi Başkanı Münir Zahran, geçen günlerde Paris'te ölen ancak hakkında yeterli bilgi verilmeyen tmal El Kummi adlı yetkili bir din adamı için bassağiığı dilemek amaayla Tahran'da bulunuyor. ' ı Kazakistan'da patlama • MOSKOVA (AA) — SSCB'nin Kazakistan Cumhuriyeti'ndeki Ulbinsky Metalurji tesisinde meydana gelen ve büyük bir yangına sebep olan patlama can kaybına yol açmadan atlatıldı. TASS ajansının haberine göre nükleer enerji santralleri için yakıt üreten metalurji tesisindeki yangın sonucunda, yalnızca radyoaktif olmayan berilyum maddesi sızıntısı meydana geldi. Washington, 23 eylülde başlayacakgezi için hazır DUNYADA BUGIJN Özal'ın ABD gündemi yüklü ALtSİRMEN #Özal, Washington'da ekonomik temaslarda da /bulunacak. ABD yönetimi, Türk-Amerikan ticari ^/ilişkilerinin geleceği için pembe bir tablo çiziyor. •Özal, ABD ile ticaret hacminin arttırılması isteğini sürekli gündemde tutacak. r 'Cumhurbaşkanı Turgut özal, ABD'de Başkan George ^Bush, Savunma Bakanı Richard Cheney, Genelkurmayr Başkanı Colin Powell ile görüşecek. ABD yönetimi, Özal'ın 'içerideki' durumunu rahatlatmak için jest yapmaya hazırlanıyor. UFUK GÜLDEMtR WASHINGTON — "Türk- Amerikan Uişkileri oc Özal'dan önce böyleydi ne de sonra böyle ofaıcak." ABD yönetimi, Cumhur- başkanı Turgut Özal'ın eylül so- nunda başlayacak Washington n- yaretine bu cümleyi âdeta kendi- sine düstur seçmiş olarak hazırla- nıyor. özal Washington'a, berabe- rinde Dışişleri Bakanı Ali Bo- zer'le 23 eylül tarihinde ge- liyor. Burada kalacağı üç gün bo- yunca, sadece ABD Başkanı Ge- orge Bush ile Beyaz Saray'da öğ- len yemeğinde bir araya gelmeye- cek, âynı zamanda ABD Savun- ma Bakanı Richard Cheney ve Genelkurmay Başkanı Colin Po- wdl ile otelinde birer görüşme de yapacak. ABD Pışişlerî Bakanlı- ğı Yakın Doğu Dairesi de özal'a Körfez'deki gelişmeler hakkında bir brifıng verecek. özal ayrıca, başkentin etkili gazetesi The Was- hington Post'u ziyaret edecek ve Ulusal Basın Kulübü'nde bir ba- sın toplantısı yapacak. Gezinin sosyal ayağaru ise Washington'da sahnelenmekte olan Les Miserab- les (Sefıller) oyununun izlenmesi oluşturacak. özal'ın ABD baş- kentinde bulunduğu tarih, aynı zamanda Uluslararası Para Fonu ve Dtlnya Bankası'nın yühk genel kuruluna rastlıyor. Bu bakımdan Türkiye'nin ekonomi kurmayları da Washington'da bulunacak. özal, bu kapsamda da baa temas ve toplantılar yapacak. Cumhurbaşkanı Türgut özal1 ın programı hazırlanırken Kong- re'de bir konuşma yapması yönün- de bir altematif de söz konusu ol- du. ABD Kongresi'nin gelenekle- ri arasında,' Amerika'yı ziyaret eden yabancı liderlerden "özgiır- lüldere katkıda bulunmuş olanla- n" konuşma yapmak üzere Kong- re'ye davet etmek de bulunuyor. Bu çerçevede en son davet edilen lider, Çekoslovakya'nın yeni Cum- hurbaşkanı Vadav Havel oldu. Cumhurbaşkanı özal'a şu ana ka- dar Kongre'den bir davet gelmiş değil. Bunun nedenlerinden biri- si, özal'ın ziyaretinin özel nitelikli olması. tkincisi de özal'ın ABD ziyareti Güney Afrika Cumhuri- yeti Başkanı De Kkric'in Washing- ton ziyareti ile aynı tarihe rastlı- yor. Güney Afrika'yı önemli bir transformasyondan geçirmiş, Mandela'yı serbest bırakmış De Klerk'in konuşma yapması yö- nünde Kongre'de büyük bir istek var. Ayrıca Nikaragua'nın yeni li- deri de aynı tarihte burada ve Kongre onu da bir "özgüriük kahramanı" olarak karşılamaya G. Afrika'da kan gövdeyi götürüyor Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde, bir banliyö treninde meydana gelen saldın- da 24 kişinin öldüğii, yaklaşık 100 kişinin ya- ralandığı bUdirildi. Ticari bir radyonnn görgü tanıklanna dayanarak verdiği haberde, ban- liyö treni Denver tren istasyonundan hare- ket ettikten kısa bir süre sonra ellerinde ta- baoca ve bıçak bulunan 6 siyah gencin ay- run gözetmeksizin yolcolara ateş acügı ve bı- çakfaunaya başladıklan duyuruldu. Görgü ta- nıklan, silahlı gençlerin trenin birkaç vago- nunda benzer hareketlere giriştiklerini, pa- niğe kapüan halkın kendilerini hızla giden trenin camlanndan ve kapüanndan aşagı al- bklannı söylediler. Saldınyı gerçekleştiren- lerin hangi siytsi görüşii paylaştıklan ve bu sakhnmn nedeninin henüz belirienmediği bil- dbib'yor. Polisin Denver'da yogun aramalara başladıgı, ambttlans ve hellkopterierin de kentteki hastanelere yaralılan taşıdığı belir- tiliyor. Güney Afrika'da son 24 saat içinde ikinci büyük saldın gerçekleştirilmiş otdu. Daha önce de Johannesburg'un iş merkez- lerinden birinde bir kamyonun arkasında bu- lunan silahlı üç zencinin yoldan geçenlere ateş açması sonucu 3 kişi ölmıiş, 10 kişi de yara- lanmışü. JOHANNESBURG (AA) Bulgaristan ile üst düzeyde resmi ziyaretler yeniden başlayacak Sofya ile yeni ufuklar SEMİH İDİZ ANICARA — Cumhurbaşkanı Turgut özal ile Bulgaristan Başbakanı Andrei Lukanov arasında Antalya'da gerçekleştırilen görüsme- nin ardmdan Ankara-Sofya Uişkilerini düzdt- me çabalarının hız kazanması bekleniyor. Bu çerçevede Todor Jivkov'un devrildiğı geçen ka- sım ayından sonra ilk kez yapılan ve Bulga- ristan'daki seçimler ve iç karışıklıklar nede- niyle ara verilen Dışişleri Bakanlan Müsteşar- lan düzeyindeki görüşmelere de devam edile- bileceği belirtiliyor. Aynı şekilde ilişkilerdeki gerginlik nedeniyle gerçekleştirilemeyen üst düzeyli resmi ziyaretlere de önümüzdeki dö- nemde başlanabilecek. Türkiye'nin Bulgaris- tan'a açmayı planladığı ve 100 milyon dolar civarında olacağı belirtilen Eximbank kredi- sinin de normalleşme sürecinin somut ifade- sini oluşturacağı kaydediliyor. Yetkili çevreler, Özal-Lukanov görüşmesi- nin "çok başanlı" geçtiğini, buluşmada Uiş- kileri başta ekonomik olmak üzere her alan- da düzeltmeye yönelik 'karsılıklı iradenin açıkça sczildiğini" söylediler. Cumhurbaşka- nı özal'ın Başbakan Lukanov ile "eskiye da- yanan bir dostlugunun bulunmasının" da bu başarıda önemli bir rol oynadığını bildirdiler. Görüşmeden çıkan temel mesajın ise "Hızla degişen bir uiuslararası ortamda geçmişe de- ğil, gelecege bakarak iiişkikri yeni bir zemi- ne oturtmak gereği" olduğunu kaydettiler. Zaman geçirmeden üst düze)li temaslara devam edilmesinin Antalya görüşmesinden çı- kan önemli kararlardan biri olduğuna işaret eden yetkili çevreler, bu çerçevede "ekonomik işlerden soramlu bir devlet bakanının" önü- müzdeki dönemde Sofya'yı ziyaret etmesinin beklenebileceğini bildirdiler. Esas olarak eko- nomik işbirliği konulan üzerinde durulduğu Antalya görüşmesinde, bu yöndeki önerinin Cumhurbaşkanı özal'dan geldiği ifade edili- yor. Aynı şekilde gündemde Dışişleri Bakanı Bo- zer'in de Sofya'yı ziyaret etmesinin bulundu- ğu belirtiliyor. Edinilen bilgiye göre Dışişleri Bakanı düzeyindeki karsılıklı ziyaretlerde sı- ra Türkiye'de bulunuyor. Konunun uzun sü- redir gündemde bulunmasma karşın Türk azınhğına uygulanan basküarın başgösterdi- ği 1984'ten sonra ilişkilerde görülen ve geçen yaz doruğa ulaşan gerginlik nedeniyle bu zi- yaret bir türlü gerçekleşememişti. Jivkov'un kasım 1989'da devrilmesinden sonra tekrar üzerinde durulmaya başlandıysa da bu kez iliş- kilerde istenen noktaya henüz gelinememiş ol- ması nedeniyle yapılamamıştı. öte yandan Özal-Lukanov ziyaretinin oluş- turduğu zeminle Dışişleri Bakanlan müsteşar- larımn da sonbaharda tekrar bir araya gele- bilecekleri belirtiliyor. Bu konuda bilgi veren yetkiüler şunlan söylediler: "Jivkov'un devrilmesinden sonra Dışişleri Bakanhğı Müsteşan Tugay Özceri ile Bulga- ristan Dışişleri Bakani Yardıması Staikov bir kez buluştular. Ancak bu görüşme, Bulgaris- tan'da yaşanan seçim sürecinin ve si>asi be- lirsizliğin gölgesinde gecti. O kadar ki Anka- ra'da yapılan göruşmelerde, Bulgaristan heyeti üyeleri arasmda bile görüş farklıhldan orta- ya çıktı. Bu durumda verimli sonuçlann alın- ması tabiatıyla mümkün olamazdı. Bulgaris- tan'daki siyasi görünüm henüz latn istikrara kavüşmamış olmasnıa karşın yönetim içİDdeld biriiğin yvenş yavaş peldşmekte oldugu sezüi- yor. Bn arada Türkiye ik BolgarisUn arasın- daki sorunlann uzun süre sürüncemede ka- Yetkiüler, Türkiye'nin 1984 öncesinde Bal- kanlar'da en kapsamh ekonomik ve ticari iş- birliğini Bulgaristan'la yürtittüğüne işaret ede- rek şunlan belirttiler: "tki ülke arasında bu alanda son yıDarda atıl kalan fakat yine de kurulu bulunan temel mekanizmalar mevcnt. Karma Ekonomik Ko- misyon, Karma Taşımacılık Komisyonu vs var. Bu nedenle kayıp zamanı telafi etmek fazla zaman almayacakür. Doğu Avnıpa'daki eko- nomik ve ticari arayışlar çerçevesinde Türk- Bulgar işbirliği potansiyelinin büyük oldugu da söylenebilir." Türk azınlıgın dunımu • Yetkili çevreler, iki ülke arasındaki tek so- runu oluşturan Bulgaristan'daki Türk azınlı- ğm dunımunda bazı düzelmeler olmasma kar- şın henüz beklenen duruma gelinmediğini be- lirtiyorlar. Buna karşın söz konusu azınlığın durumunun ikili ilişİcilerin normalleştirilme- si arayışlarında eskiye oranla gündemin ön sı- ralarında yer alması da dikkat çekiyor. Buna işaret edilmesi üzerine yetkiüler şu görüşleri dile getiriyorlar: "Her şeyin Türidye'nhı istediği biçimde dtt- zeldiğini söylemek güç. Ancak bu kez temd bir fark var. O da Bulgariştan'da Türk azınh- ğına karşı sistematik olarak baskı uygulayan bir merkezi otoritenin bulunmaması. Süren baskılann yöresel oldugu ve sosyolojik fark- lılıklardan kaynaklandığı yolundaki açıklama- lar bir dereceye kadar doğru. Öte yandan Bnl- garistan'da yapılan son secimlerde Türk azın- lamayacağı bilinci de var. Örneğin Bulgaris- [,ğ,n tümuyle sessiz ve sahipsiz olmadığı gö- tan'dan Türkiye'ye geçen yaz gerçekkşen loplu ' göcün beraberinde getirdiği birçok teknik so- run çözüm bekliyor. Bu nedenlerle gönişme- lere bir an önce yeniden başlanmasında yarar göriiliiyor." Bu arada Türkiye'nin Bulgaristan'a acma- yı düşündüğü, ancak görüşmeleri halen süren Eximbank kredisinin, ilişkilerdeki normalleş- menin somut bir ifadesini oluşturacağı bildi- riliyor. Yetkililerden edinilen bilgiye göre 50 milyon dolar tutarında bir kredi için şimdi- den mutabakat sağlanmış bulunuyor. Ancak Bulgaristan'ın bu rakamuı üstüne çıküması yö- nündeki talebi nedeniyle görüşmeler sürdürü- lüyor. Türkiye'nin Bulgaristan'a 100 milyon dolar tutarında bir Eximbank kredisi açması bekleniyor. Bu*kredinin Bulgaristan tarafın- dan ülkede kıtbğı çekilen yiyecek ve giyecek- gibi tiiketim mallan alımlannda kullanılaca- ğı tahmin ediliyor. Dışişleri Bakanı Ali Bozer'in Sofya'yı ziyaret etmesi gündemde. Bulgaristan'daki seçimler ve iç karışıklıklar nedeniyle ara«verilen Dışişleri Bakanları Müsteşarlan düzeyindeki görüşmelere devam edileceği belirtiliyor. hazırlamyor. özal'a henüz bir da- vet yok, ama Ermeni tasansı gö- rüşmeleri sırasında Türkiye'yi des- teklemiş olan Senatör Robert Byrd'ün özal onuruna Kongre'de vereceği yemek de genel kunıla hi- tap etmekten daha az değeri olan bir gelişme değil. özal, genel olarak Amerika'ya geçen ziyaretlerinden çok farklı bir ortamda gdiyor. Aylardan beri Amerikan TVleri, Türkiye'nin Amerika'nm yanında tavır aldığmı vurgulayıp durdu. Bu, kendi ba- şına belki çok önemli değil, ama karşı lobileri nötralize etmek de çok etkili oldu. örneğin Ermeni tasansının savunucusu Robert Dole, birkaç ay önce tasarıyı ge- çirmeye çahşırken Doğu Bloku'n- daki gelişmelerden sonra Türkiye1 nin stratejik öneminin kalmadığı- nı ileri sürmüştü. Artık böyle ko- nuşan kalmadı. Amerikan yöne- timi de Kongre'ye karşı "Biz de- mcmiş miydik?" havası içinde. Yönetimin tepelerinde "Tark- Amerikan Oişkileri ne özaldan öoce böyleydi ne de sonra böyle olacak" diye bir değerlendirme vardır. Bu cümle özal'ın ziyareti- nin âdeta düsturu olmuş durum- da. Hatta, özal'ın "içerideki" du- rumunu rahatlatmak için Was- hington'a geldiğinde mutlaka ba- zı jestlerde bulunulacağı söylene- bilir. Izlenimimiz o ki Amerikan yönetimi, Türkiye'de muhalefete, "Özal ülkeoin kaderi ile kumar oynadı, ama karşüıgında bir şey alamadı" dedirtmek istemiyor. Bu sadece Türkiye açısından değil, başta Mısır olmak üzere Körfez- de ABD'ye destek çıkmış ülkeler için de geçerli. Aynca, bu dönem- de özal'a destek çıkmanın, onun benimsediği felsefenin iç poliüka açısından tekrar yükselmesinin başlangıç adımı olarak göruldü- ğu de anlaşılıyor. Böyle bir ortamda Amerika'ya gelecek özal'ın, Dünya Bankası ve IMF ile ilişkilerde bir promosyon sağlamasının önemli bir siyasi me- sajı var. Amerikan yönetimi bu- nun bilincinde olarak Dünya Ban- kası ile bu konuda bir diyalog baş- latmış durumda. öte yandan özal'ın tekstil sektörünü Türk ekonomisinin motorlanndan biri- si olarak gördüğünü biliyorlar. lekstilde kotalar "Multi fiber agreemenl" diye bir anlaşmaya göre düzenleniyor. Bu anlaşma Türkiye tekstil işinin dışındayken yapıldığı için Türkiye, 20 milyar- lık Amerikan pazanmn ancak yaklaşık 400 milyon dolarhk dili- minden faydalanıyor. Ayrıca Türk-Amerika ticaret ilişkileri müzmin bir şekilde Türkiye aley- hine acık veriyor. Son 9 yıldaki ti- caret açığımn toplamı 6 milyan bulmuş durumda. Türkiye'nin tekstil konusundaki argumanı şu: "Bu büyük ticaret acığını kapat- mak peşinde değiliz, ama hiç ol- mazsa açığı daha fazla büyütme- yelira. Onun için de önceu'kle ti- caret hacmini arttırmanın yottan- nı arayalım." Amerikan yönetimi, özal'ın dış yatınm konusunda çok istekli ol- duğunu da biliyor. Türk ekonomi- si ile doğrudan uğraşan bir yetki- li, bu konuda, "Dış yatınm önü- mözdeki birkaç yılda büyük aşa- raa gösterebilir. Çünkü Türkiye, Bab sistemi içinde kalmaya kanirh olduğunu bu krizle kamttadı" di- yor. Bu yetkili, DPT'nin son 10 yılda onayladığı dış yatınm mik- tan olan 5 milyar dolann Önü- müzdeki dönemde "aritmetik de- ğil de geometrik katlanacağı" inancmda. Ancak bunun için kri- zin yatışması ve Türkiye'nin "bnn- dan sonra daha Batı normlannda bir çizgi" ızlemesi gerektiğinden söz ediyor. örnek olarak da "sos- yal konularda" ve telif, patent haklannda Türkiye'nin sicilini dü- zeltmesi gerektiğine dikkat çeki- yor. özetle Washington, Türk-Ame- rikan ticari ilişkilerinin geleceği için pembe bir tablo çiziyor. Ama Washington'daki Türk makamlan bu konuda temkinli olmak ihtiya- cı duyuyor. Krizden sonra Türki- ye'ye karşı havanın değiştiğini tes- pit etmekle birlikte Amerika'nm çabuk unuttuğunu hatırlatmadan da geçmiyorlar. Ceberrut Sistemden Cartcurt Sisteme Evet, dünkü yazısında, SHP'nin içinde bulunduğu bunalımın yapısal olduğunu, aynı şekilde Türkiye'nin yapısal bozukluğu yü- zünden sağ partilerin de tam bir curcuna içinde olduğunu ya- zan Uğur Mumcu haklıdır. Türkiye, 12 Eylül'den bu yana 10 yıl geçtikten sonra da büyük bir rahatsızlığın, bunalımın pençesınde kıvranmaktadır ve tüm kurumlar birer birer çökmekte, devletin dağılmasına yolaçacak bir dağınıklığın içine doğru sürüklenilmekiedir. 12 Eylül yönetimi, büyük değişimlerin yaşandığı bir dönemde siyasi güçleri temelinden koparıp parçalamış, katılımın gittikçe daha büyük önem kazandığı bir sırada, kitleleri siyasetten ko- parmayı başarmış, ülkenin siyasal ekolojik dengesini bozarak laiklik karşıtı güçleri palazlandırmıştır. İşin en garip yonü de ceberrut sistemin ceberrutluğu yüzün- den hızla aciz bir yapıya, cartcurt sisteme donüşrneye başlama- sıdır. Toplumsal yasamın garip diyalektiği bize ceberrut devletin nasıl cartcurt devlete dönüştüğünü, Latin Amerika diktatörlûkleri ör- neğinde göstermiş bulunuyor. Gerçekten, yaşamın her yönünû denetlemek iddiasında olan, ama bu amacına siyaseti parçala- yarak, yasaklayarak, daha doğrusu, iktidarın tekeline toplaya- rak varmaya çalışan devlet sıstemlennin hızla ceberrırtlugun tersi olan cartcurtluğa dönüşmeleri kaçınılmazdır. Çağdaş toplumlarda, çok yönlü olan sorunlann kaçınılmaz ola- rak çoğulcu ve katılımcı bir yöntemle, yani çağdaş siyasetle ço- zülmesi zorunludur. Siyaseti yasaklayan, engelleyen ya da iktidar doruğunun te- keline sokan rejimler ise zamanla erteledikleri sorunlar karşısında umarsızlaşmakta, kişi hak ve özgürlüklerini, siyasal kuruluşlan bastırmakta amansız ve acırnasız olan güçlerinin toplumsal so- runlar ve onların doğurduğu yeni yapılar karşısında gittikçe na- fileleştiğini görmektedirler. 12 Eylül'ün 10. yılında Türkiye'nin içine düştüğü bunalım, top- lumsal yaşamın ceberrut-cartcurt diyalektiğinin sonucudur. 12 Eylül'de silahlı eyleme karışmamış 17 yaşındaki çocukları asacak, yüz binlerce insanı içeri tıkacak, işlerinden atacak, mil- yonlarca kişiyi fişleyecek kadar ceberrut olan sistem, artık ken- di ceberrutluğunun sonucu olarak cartcurt sistemine dönüşmüş bulunmaktadır. Türkiye'de öylesine bir cartcurt sistemi egemen olmuştur ki artık çek senet anlaşmazlıkları devletin yargı organlan önünde değil, hastalıklı yapının ortaya çıkardığı kuruluşlann, maryanın önünde görülmekte, hukuksal olması gereken çözûmler, kanlı zorbaca çözümlere dönüşmüş bulunmaktadır. Kişiyi ezmekte, siyaseti yasaklamakta ya da sınırlamakta bü- yük hüner gosteren otorite, kendi dışında gittikçe bûyüyen zor- ba güçier karşısında umarsız kalmaktadır. Mafya, öbür işlevleri yanında bir ölçüde erkini yüklendiği yargının karşısında perva- sızdır. Toplumun dördüncü gücü olarak tanımlanan basın, dev- letin baskısından kurtulup işlevini özgürce yerine getirmenin sa- vaşımını verirken, birden çok daha baskıcı, kural tanımaz, kanlı bir örgütün, mafyanın sansürüyle karşılaşmıştır. Mafya, beğen- mediğini yazanları tehdit etmekte, yaralamakta, öldürmekte, ga- zeteleri basabilmekte ve bütün badireleri fazla zarar görmeden atlatabılmektedir. 12 Eylül'ün 10. yılında devlet kendi arazisi ya da vatandaşın tapulu malının yağma edilmesini önleyememekte, jandarma bi- le zaman zaman konut sorununu kendi yöntemleriyle çözerek zenginleşen mafya karşısında umarsız kalmaktadır Türkiye, adi ve siyasi cinayetlerin rahatça işlendıği, yerti ya da yabancı terör örgütlerinin kendi yargılamatarım yapıp kararları- nı vererek, infazlarını gerçekleştırdiği ve elini kolunu sallayarak gezdiği bir ülke haline gelmiştir. Bulunduğu makamdan ayrılması, görev bölgesi dışına çıkması bile katı kurallara bağlı olan valilerin. kaymakamlann, emniyet müdürlerinin Suudi parasıyla hacca gitmeleri ve de sonra cep- lerine diş kirası örneği cep harçlığı konması, devteti rahatsız et- memektedir. . > * ..„ „, ,P>> Sürekli zam üstüne zam yapan otorite, kazartcın büyük bolü- münü vergileyememekte, yurttaşın temel hak ve özgürlükleri üze- rine kendi koyduğu ipoteğe, başka odakların yenilerini ekleme- sine seyirci kalmaktadır. 10 yıl önce ceberrutluğun doruğuna doğru tırmanan sistem, kendi diyalektiği içinde 10 yıl sonra cartcurt sistemin uçurumunda debelenmektedir. Evet Uğur Mumcu haklıdır. Türkiye'de sistemin cartcurtluğu ve dağılmışlığı çözülmeden, birer birer kurumların içinde bulu- nacak çözûmler geçici olmaya mahkûmdur. Ama diyalektiğın kuralı burada da çalışmaktadır. Çünkü cart- curtluğu ortadan kaldırmak için bütün o kurumların daha iyi ça- lışıp sistemi düzeltecek sağhklı yapıya kavuşmaları zorunludur. Ceberrutluktan cartcurtluk çukuruna yuvaıianmış olan düze- ni katılımcı çoğulculuğa çeviremediğimiz takdirde büyük bir ka- osun içine düşmemız kaçınılmaz görünmektedir. SSCB Gorbi 9 nin 'gösteri kararnamesi' askıda Yeni oluşturulan Anayasa Denetim.Komisyonu, Başkan Mihail Gorbaçov'un, gösteri ve toplantılan izne bağlayan kararnamesini askıya aldı. MOSKOVA (AA) — Sovyet- ler Birliği Halk Temsilcileri Kongresi'nin geçen mart ayında- ki olağanüstü kongresinde oluş- turulan Anayasal Denetim Ko- misyonu, Başkan Mihail Gorba- çov'un Moskova'daki toplantı ve gösterileri izne bağlayan karar- namesini askıya aldı. Anayasal Denetim Komisyonu tarafından dun yayımlanan açık- lamada, Gorbaçov'un bu yüın ilk yarısmda yayımladığı, Mosko- va'run merkezindeki toplantı ve gösteriler için SSCB hükümetinin iznini zorunlu kılan kararname- sinin Sovyet Anayasası'na aykı- rı oldugu bildirildi. Gorbaçov'un kararnamesine konu olan gösteri ve toplantılar için izin verme yetkisinin, SSCB Anayasası'na göre birtik cumhu- riyetlerinin parlamentolanyla ye- rel sovyetlere ait oldugu belirti- len açıklamada, SSCB Başkanı'- nın bu izni hükümetin yetki ala- nına devretmekle Rusya Parla- mentosu'nun ve Moskova Şehir Sov^eti'nin yetki alanlanna teca- vüz ettiği kaydedildi. Komisyon açıklamasında, bu durumda ortaya çıkan anayasal karmaşıklık giderilinceye kadar kararnamenin askıya alındığı bil- dirildi. Anayasal Denetim Komisyo- nu'nun kurulması, SSCB'de bir "huknk devleti'' yaratma çaba- lannın en önemii adımlanndan biri olarak nitelenmişti. Türkiye bu azutlığa yönelik manevi des- teğini surdürecektir. Ancak Bulgaristan'daki demokrasi arayışlan çerçevesinde kendi kaderi konusunda Türk azınhğına da sorumluluklar düşuyor. Bu bilince sahip olduğunu da son se- çimlerde sergiledi. Kısacası. artık denizde do- mensiz olarak ve tümuyle kendi kaderine terk edilmiş bir azınlık söz konusu değil." Aynı çevreler Sofya'mn, Türk azınlığı ko- nusunu iki ülke arasında imzalanan anlaşma- lar çerçevesinden çıkarıp AGÎK ve Avrupa- daki azınlık haklan çerçevesine oturtmaya yö- nelik çabalannın sürdüğünü bildirdiler. Bu ça- balann Türkiye'nin azınlık üzerindeki söz hak- kını elinden almaya yönelik olduğunu ifade ettiler. AGİK çerçevesinin öneminin yadsına- mayacağını belirten bu çe\'reler, yine de Bul- garistan'ın "ikili çerceveden zannettiği kadar kolay bir şekilde kurtulamayacağım" da ek- lediler. ÇAĞRI 15-16 Eylülde Ankara'da yapıtacak; TÜRKİYE SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER VE YEMİNLİ MALİ MÜ- ŞAVİRLER ODALARI BİRLİĞİ 1. Olağan Genel Kurulunda, Birliğimizin YÖNETİM-DİSİPLİN ve DENETİM organ- larının seçiminde; 1) MESLEĞİMİZİN ve MESLEK MENSUPLARININ SORUNLARINI ÇÖZECEK; 2) AÇIKLIK POLİTİKASINI BENİMSEYEN; 3) TUM MESLEKTAŞLARDAN ve MESLEK ODALARINDAN GÜÇ ALACAK; 4) MESLEK ODALARI ARASINDA DAYANIŞMAYI SAĞLAYACAK; 5) ORTAK MÜCADELEYİ KOORDİNE EDECEK; 6) MESLEK ÖRGÜTÜNÜN BAĞIMSIZLIĞINI TEMEL ALAN; — Ç A Ğ D A Ş — D E M O K R A T İ K — M Ü C A D E L E C İ — T U T A R L l — K A T I L I M C I — Ü R E T K E N — ÖRGÜTLÜ MÜCADELEYİ VE MESLEĞİN BÜTÜNLÜĞÜNÜ ESAS ALAN; — Prof. ÖMER ZALİK ÖNCÜLÜĞÜNDE OLUŞAN "DEMOKRATİK BİRLİK GRU- BU"NUN ADAYLARINI "ODALAR BİRLİĞİ"MİZE TAŞIMAK İÇİN; — B İ R L İ K T E E L E L E... DEMOKRATtK BİRIÎK GRUBU
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear