25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
18 KASIM 1990 CUMHURİYET/17 HAVA DURUMU TÜRKIYE'DE BUGÜN Uevlet Meteoroloji İşlen Genel Müdürlüğû'nden alınarı bilgıye gö- re yurtta yağış beklenmıyor. Bû- tûn öölgelermc az buluttu ve açık geçecek HAVA SICAKLIĞI: Biraz daha artacak RÛZGÂR: Güney ve batı yönlerden haflf, ara sıra orta kuyvette, yufdun kuzEybaü tesım- lerinde kuvvetlıce esecek Denız- lerimızde Güney Ege ve Akdentz : de yıldız ve karayel, ötekı deniz- tenmızde kıbte vetodostan2-4 Ka- radenız, Marmara ve Kuzey Ege'de &7 kuvvetınde saatte 4-16, Karadenız, Marmara ve Kuzey Ege'de 27-33 denız mili hızla esecek Van götûnde hava az bulutlu ve açık geçecek Rûzgâr güney ve batı yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek. Göl kûcük dalgalı olacak Adana Adapazarı Adıyamar Afyön Ajn Ankara Amakya Analya Artvın Atfın BaHtesr 3.ıeo« Bmgöl B.ÖİS Bolu Sursa Çanaktate Çonım Oenızlı y A 22° 8°Edıme A 23° 7° Erzıncan A 20° 4- Emırum A 11° -«° Eskışetıır A 20° 3°Gazıantep A 25° 10° G.resun A 27" 8° Gûmuşhane A A 15° 4°H»*ân A 28° 1*= Isparta A 23° 5°lstanbul A 19" 4°lzmır A 17° 1° Kars A 14° 0°Kasamonu A A 21° 3°Kaysen A 24° 7°KtfManelı A 22°11°Konya A 19°-1° Kûtahya A 22° 10° Malatya 21° 2°MaTsa 22° 8°KMaraş 12° 5° Me-3 r, 4° 20°Muğla 20° 4°Muş 21° 5°Nığde 19° 9°0rtu 14° 1° Hıze 18° 3°Samsun 23° 3°S8rt 21° 13° Sınos 27° 13° Sıvas 5° 16°Tetoo)aj 16° 0°Trahzon 17° 0°îjncelı 23° 10° Uşa» 19° 2° Van 21° 5°Yozga! 15° 0°ZonguWak A 24° 11° A 21° 5° A 26° 14° A 23° 7° A 14°-1° A 21° 3° A 18° 9° A 19° 6° A 25=10° A 20° 7° A 20° 11° A 13° -2° A 20° r ° A 19° 8° A 15° 0° A 24° 8° A 14° 0° A 19° 1° A 19° 11° /J örtı A-açık B-bululkı G-8üneşlı K-kart S-ssl Y-yafrnuriu Helsınkı Lenıngrad Jl . oMoskova Kahıre;Q~" DÜNYA'DA BU6ÛN Amsterdara Amman Atna Bajjdat Barcelocu Basel Belgrad Berlın Bonn Brûksel BuSapeşte Cenevre Cezayır C<dde Dutaı frankfuri ûrne Helsınkı Kahre Kopenhag Kiln Leftoşa y 11° A 30° A 25° A 29° A 21° 11° 9° 10° 10° e° 11° A 23° A 30° A 31° Y 10° A 25° Y 5° A 30° Y 10° Y 6° A 26° lenmgrad Lnndra Madnd Mılano Uontreal Mostova Murah N«wVtx1ı Oslo Pans Prag Rıyad Roma Sofya Sam TelAvıv Tunus Varsova Venedrk Viyana K 2° Y 14° A 20° A 11° A 15° K -3° Y tO° A 15° Y 6° B 13° Y 7° A 31" A 19° A 17° A 30° A 29° A 24° Y 11° Y 9° B 10° VVâshıngiDnA 16° Zünh Y 11° BULMACA "Roussel"Kemeri en kullanîşlı en zarifidir. SOLDAN SAĞA: 1/ Çok yırtıcı bir köpekbalığı cinsi. 2/ Kanşık renkli... Zev- ke ve bilime susadı- ğı için ruhunu ken- disine yirmi dört yü hizmet etmesi karşı- lığında şeytana sa- tan, bu olay nede- niyle birçok edebiyat ve müzik yapıtına da konu olan efsane kahramanı. 3/ "Hayır" anlamında kullanılan söz... Bir tür jimnastik ayak- kabısı... UzakJık isareti. 4/ Keçi tu- yü... En kalın erkek sesi. 5/ Evli ol- madığı bir kadının dostluğuna maz- har olmuş kimse.. lngiltere'de XVII. yiizyıl sonundan XIX. yüzyıl başına kadar monarşi ve Anglikan gelene- ğini savunan parti. 6/ Birine dokun- sun diye söylenen söz... "Ortak Pa- zar"ın kısa yaalışı. 7/ Lityumun simgesi... Göz... Bir şeyin esas tutu- lan yüzii. 8/ Muhtemel... Kurnaz, açıkgöz. 9/ Kütahya ilinde zengin linyit yataklan bulunan bir yer. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Hiçbir devletle uyrukluk bağı olmayan kişi. 2/ Telefon sö- zü... Sularını bir denize ya da göle gönderen bölge. 3/ Radyu- mun simgesi... Eyerin ön ve arkasındaki çıkıntılı bölüm... Ka- mer. 4/ Kesici araçların kabı... İsyankâr. 5/ Yeryuvârlağının yıl içinde Güneş'e en uzak olduğu nokta... Akdeniz çevresinde ye- tisen bir ağaççık. 6/ Habeş soylusu... tnsan vucudunun dış ytı- zü. 7/ Yugoslavya'nın plaka işareti... Küçük gemi... llaç. 8/ Sı- va ya da boyadân önce vunılan kat... Dâhi. 9/ Bir çeşit polis vazifesi görmek üzere bir limanın ağzında demirlemiş durjn sa- vaş gemisi. 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet Pamuk ihracatı 18 KASIM 1930 Mersin Ticaret ve Sanayi Odası bu seneki pamuk ihracatı ve bunun mukabilinde memlekete giren para hakkında Ticaret odamıza bazı malûmat göndermiştir. Buna göre Mersin limanından son bir ay zarfında 1 milyon 344 bin 886 lira kıymetinde 200 kiloluk 18 bin, 338 balya safi pamuk ihraç edilmiştir. Geçen sene aynı ayda 8 bin balya noksanile 15 bin 519 balya ihraç edilmiş ise de mukabilinde bu senekine yarım milyon lira kadar fazla olarak memlekete 1 milyon 881 bin 535 lira girmişti. Bu menfi ve makûs netice bu sene pamuk fıatlarırun geçen seneden yuzde 40 düşük olmasından tevellut etmiştir. (Mersin)in dahili sevkiyatı bu sene çok şayani memnuniyet bir derecede artmış, Istanbul, înebolu ve Samsun gibi limanlara Uç misli fazla pamuk sevkedilmiştir. Bu hal; dahili sanayiimizin inkişaf derecesini göstermektedir. Bu sene ihracat mevsiminin başladığından beri 2 milyon 282 bin 413 lira kıymetinde 29 bin 393 balya pamuk sevk ve ihraç edilmiştir. 30 YIL ÖNCE CumhurİYel AffedilenMBKüyeleri 18 KASIM 1960 tJeş gün evvel görevlerinden affedilen Milli Birlik Komitesi üyelerinin dış memleketlerde vazifelendirimıelerini sağlamak maksadiyle sefarethanelerimizde ihtisas kadrolu müşavirlik ihdas edilmiş ve bu husustaki karanıame| bugünkü Resmi Gazete ile ^ yayımlanarak mer'iyete girmiştir. O"*an Erkanlı Bu kanun uyarınca tâyin edildikleri ihtisas kadrolannda görevlendirilenler, memurin kanununa mugayir hali görülenler hariç en az iki yıldan evvel geri ahnamıyacaklardır. Bugün yayınlanan kanun ile 3 dereceden iki, 4 dereceden 6, 5 dereceden 4, 6 dereceden 2 ihtisas kadrosu tesbit edilmiştir. Bu kadrolar mühnasıran affedilen Milli Birlik Komitesi üyelerine tahsis edilecektir. Tesbit edilen ihtisas kadrolarında görev alan eski Milli Birlik Komitesi üyelerinin gittikleri mahallerde alacaklan taknbi maaş tutarlan dolar olarak şöyledir: Alpaslan Türkeş 908,05 dolar (Yeni Delhi), Orhan Kabibay 1129.46 dolar (Ottavra), Münir Köseoğlu 798.08 dolar (Stockholm). Orhan Erkanh 766.68 dolar (Meksiko), Muzaffer Karan 735.58 dolar (Oslo), Mustafa Kaplan 816.43 dolar (Lizbon), Şefik So>Tiyüce 766.68 dolar (Kopenhang), Fâzıl Akkoyunlu 735.58 dolar (Kâbil), Rifat Baykal 725.42 dolar (Tel- Aviv), Dündar Taşer 725.42 dolar (Rabat), Numan Esin 683.39 dolar (Madrid), Irfan Solmazer 658.44 dolar (La Haye), Muzaffer Özdağ 749.69 dolar (Tokyo), Ahmet Er Nnman Esin 636.04 dolar (Libya). GEÇEN YIL BUGUN Cumhuriyet Ozal-Akbulut kazandı 18 KASIM 1989 Anavatan Partisi Genel Başkanhğı'na 739 oyla Başbakan YıJdınm Akbulut seçildi. Diğer aday Hasan Celal Güzel'e 382 oy çıktı, 11 oy geçersiz sayıldı. Kongreye bil» mesaj gondererek delegelere "muhabbet ve saygılarını" ileten Cumhurbaşkaru Türgut Özal, seçim sonuçlanndan hemen haberdar edildi. Sonucun acıklanmasından sonra Hasan Celal Güzel, Yıldınm Akbulufa sanlarak kutladı. Akbulut ve Güzel ellerini havaya kaydırarak delegeleri selamladılar. Güzel, "mücadeleye devam edeceğini" bildirdi. Akbulut, "bundan sonra hep beraber çalışacaklanm" söyledi. Parti kuruculan, MKYK üyeleri, bakanlar ve milletvekillerinin sandıklanndan ise Akbulufa 178, Güzel'e 103 oy çıktı. 1ARTISMA Su Kaymyor, Ya Tagarsa?Sayın Özal, bir ihtimalle halen şu andaTamiri mümkün olmayan bir yara almıştır genç kız. Sorumlu bir kişi olarak bu gelişmelerden büyük utanç duyuyorum ve bu mantığm "rrtantığını" kabul etmekte güçlük çekiyorum. Sayın Bay Özal, 5 Kasım 1990 tarihinde Tarüşma sayfası sütunlarında yayımlanan mektubumda yanlış bir şey mi vardı? Size saygısızca mı davrandım? Yoksa cevap verilmeye değmez bir mektup muydu? Ne olursa olsun, yani her halükârda ola|anüstü tepki duymaya devam ediyorum ben. "Savaşa hayır!" di- yen gencin yargıç karşısına çıkarılıp beş yıl hapis cezasına carptınlması karşısında akıl- cı davranamama tehlikesi doğuyor. Artık bu sonuçlara katlanmak zorunda mı kala- cağız? Tamiri mümkün olmayan bir yara almıştır genç kız. Sorumlu bir kişi olarak bu gelişmelerden büyük utanç duyuyorum ve bu mantığın "mantığını" kabul etmek- te büyük güçlük çekiyorum. Ancak benim mektubumun ve tepkileri- min birçok nedeni var: Bir kere, söz konu- su genç kız hakkında verilen "nihai çözüm" karannı büyuk gazetelerin arka sayfalannda diplerde bir yerde küçük bir haber olarak okuyabildim. Bu benim için sürpriz oldu, çünkü basın ilk başta bu ola- yı geniş bir şekilde birinci sayfalardan izle- mişti. Ikinci olarak, yakın çevremdeki insanlara konuyla ilgili duygu ve düşüncelerini sor- duğumda ya da konuyla ilgili genel sohbet- lerde, "Savaşa hayır!" diyen kızın böyle- sine kötü muamele görmesi karşısında bü- yük tepkinin doğmamış olması. Yoksa in- sanlar bu haksızlığa karşı çıkmaktan çeki- niyorlar mı? Çevremde duyduğum kadany- la "A ne kadar fena, ne kadar korkunç bir şey" filan dediler. Sonra da her garip olay- da olduğu gibi "Ama aslında çok da garip değil, biliyorsun burası Türkiye" diye açık- Iama getirmeye çalıştılar. Sohbet sırasında bu konu böyle hemencecik kapandıktan sonra borsadaki son duruma, "Duydun mu, altın fiyat yitirmiş?" geliveriyordu. Derken " E işler nasıl? Son işten iyi para ka- zanabildiniz mi?" turünden konulara ge- çiliyordu. Bir Dostun Ardındaıı Yarım yüzyılda bitirmekti ereği de, "Aphr'odisias 1990, 91, 92... 2011'e" kal- dırmıştı kadehıni geçen yıl günbatımı bir "konağı" ansıtan kazıevinin eyvanında. "Benim evim burası" derdi; "Aphrodisi- as'la evlrjdi" çünkü ve "yontular da çocuk- lanydı." Ve yıl 2011 diyebilemedi; ardın- da "dul" bir Aphrodisias ve sayısız "yetim" bırakarak ayrıhnıştı aramızdan 1990 güzünde bir yürek vurgunuyja. Hep "dertle" doldurduğumuz o "insan^' yüre- ği dayanabilememişti besbelli anlaşılabilin- memişüğin çekilmezliğine; ve şimdi Aphro- disias tüm "çocuklanyla" gerçeğine dön- müş, taşlaşmıştı "tasjürekliler"in goçıirdü- ğü o "yalnız adamı" acıyla koynuna sokar- ken... Onu Aphrodisias'a uğurlayanlarıyla baş- başa bırakıp dolaşırken başkentıen sonra Roma llhanlılığının bu en görkemli ve ya- ratıcı sanat okulunu on beş yılın resimle- nen anılanyla, her yerde o vardı; sevisiyle, emeğiyle, becerisiyle ve de özeniyle Kenan Tevfik Erim. Bu erdemli bütünluğün iksi- riyle doğmuştu çunku bu "mncize" tarihe yeni baştan; bir "savaşla" ki, yamanlığı an- latılabüinemez... Zamansız "yenilgisi" on- dandır işte. Bir 10 Kasım'ın kara şafağında dillendir- mede zorlanırken taşkın duygularımı, ko- şutlaştıramadan edemedim: On yedi milyo- nun o en büyük Turk'e ağlarken sorduğu soruyu, tum arkeoloji evreni sormaktaydı "Aphrodisias mucizesini yaratan tek adanT'ın ardından; "n'olacak şimdi"yi? Ölümün zamansızlık sarmalında kördü- ğümleşen bir soru ki, "yetiştirmedi" suç- lamasının yanlışına saplanıp, çözümü salt "yetişmişiik"te aramak büine ki yamlgıdır. Gerçeğine inilmeden hep suçlandı çunkü o: "Yayın yapmıyor, yapfartmıyor" dendi suçlandı, içimizdeki "bizlere" hiç bakma- dan; "zor insan, yaklaşdmıyor" dendi suç- landı, zorluğu yarattığı mucizede görme- den, kurallarına saygılı olma gereği duyma- dan; ve mümkünu yok şimdilerde de "yetiştirmedi" denecektir, denmektedir de, nedenini "denediği onca bilim adamının ki- şiliğinde kendisini bulamadıgı" gerçeğinde aramadan. Ben de bulamadım; ekibinin - lahitlerin yayınından sorumlu- tek "yertisi" olarak yıllar önceki "bırakınız Patara'yı beklemeyi de, üniversitenizden parasal kay- nak sağlayıp Nekropol kazısını siz elimde bu genç kızla ilgili tüm bilgiler bu- lunmuyor. Acaba rica etsem beni bu konu- da ayrıntılı bir şekilde aydınlatabilir misi- niz? Belki beni aydınlatmaktan vazgeçebi- lirsiniz, ama toplumu, düzeni tehdit ettiği gerekçesiyle 5 yıl boyunca hapis edilmesi ge- rektiğini bu genç kıza hasıl açıklayabilecek- siniz? Türkiye'nin caddeleri ve sokaklan ar- tık eskisine oranla daha güvenlikli de bu ül- kede yasayan diğer genç insanlara, böyle ce- zayla ders mi verilmek istendi acaba? Ben sadece cıhz -üstelik de yabancı- bir sesim. Aynca sizin bu aralar laiklik ya da terorizm gibi çözmek zorunda olduğunuz başka konular da var. Sanırım bu arada, Aileden Sorumlu Devlet Bakanı'nın flört- le ilgili açıklaması üzerinde durmayı da unutmazsınız herhalde. Ancak sizden acil ricam, elinizdeki tüm olanakları kullanarak insanlık adına bu olaydaki yanlışhğı düzeltmenizdir. Bundan böyle "Tamam, ne yapalım, bu iş olmussa olmuştur" mantığıyla yaklaşamayız konu- ya. Aksine, genç kıâ cezalandıranlar, "Biz belki de ciddi bir hata yaptık" şeklinde dü- şünebilirler. Böylece de bir çözüm bulmak için gayret sarf edebilirler. Birisinin ifade özgürlüğünü kısıtladığımızda, diğer insan- larınkini de kısıtlayacağımızı ima etmekte- yiz aslında. İfade özgürlüğünün kısıtlanma- sı, diğer gençlerin özgürlüklerinin kısıtla- nabileceği yolunda bir ders vermek anlamı- na gehyor çünkü. Yavaş yavaç kaynayan su ileride bir vakit taşabilir. Saygılarımla. RACHEL BOUCHER-BERKOL Caddebostan/İstanbul yüriitünüz" gibi onur verici önerisine ol- mazlaşmarmn özünde yatan da buydu: Ona ve Aphrodisias'a yaraşık olunabilineme- mezlik... Şimdi gün, özünü ona ve Aphrodisiası'- na yaraşık görebilen "yetişmişler"in har- man olacağı gündür: "Yayın" denip, "ço- cuklarT'nın biribirlerinden kopukça görün- cüye çıkanlacağı; "kan" denip, evrenin ilk "Doğal Arkeoloji Müzeligi"ne hazırlanan "nazlısı"nın hazır bir " ü n " ün iştahlı yi- yiciliğine kurban isteneceği bir gün. "Aph- rodisias'ı onunla özdeşleştiren giz nedir"in erdemine varmadan; "Türk kazılannın tii- mune veriienin üçle birine uiaşan uluslara- rası parasal kaynağı giderek gürleştiren güç" nicedirı ozunde sınamadan; ve de "Aphrodisias 2011 nasü ola ki?"nin resmi- ni çizmeden... Korkumuz bunadır işte: Eş- siz bir mirası "benbilirimlik" uğruna tüke- tişte ustün becerimizin tartışılmazlığında... Prof. DR, FAHRİ IŞIK Akdeniz Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Klasik Arkeoloji Ana Bilim Dalı öğretim üyesi CUMHURİYET KİTAP KULUBU Fuarinda • 17-25 Kasım • ¥-M Fuar Merkezi Kadın kitapları, sanat yapıtları, çocuk edebiyatı... Çok satan kitaplar... Üye Kayıt Bölümü... İ M Z A G Ü N L E R I • BUGÜN 18 Kasım Pazar/15.00-17.00 DUYGU ASENA YARIN 19 Kasım Pazartesi/16.00-19.00 Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Prof. JALE BAYSAL, Prof. NECLA ARAT, Prof. TÜRKÂN SAYLAN 20 Kasım Salı/16.00-19.00 GÜLTEN DAYIOĞLU, CAN GÖKNİL, SEVİM AK, ELVAN PEKTAŞ DENÎZ 21 Kasım Çarşamba/16.00-19.00 ŞİRİNTEKELİ FÜSUNAKATLI 22 Kasım Perşembe/16.00-19.00 FÜSUN ERBULAK, TÜLAY BİLGİNER Fuar Merkezi, Ortaklar Caddesi, Mecidiyeköy-İstanbul Her gün 1100-20.00 arası ziyaretçılere açıktır. Cumburiyet Kitap Kulübü üyelerine ginş ücreti %50 indırimlidır. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇÎ İçimizden Birileri... Fevziye Başgöz öldü. "Son buluşma" başlıklı ölüm ilanı, cuma günü Cumhuriyet'in Ankara baskılannda çıktı. İsmail Dinçer, ölüm ilanını onun ağzından yazmıştı; gönlünden öy- le geçti diye. Fevziye Başgöz, ölüm ilanırtda dostlarına "Bi- lesiniz ki insanca düşüncelerde, eylemlerde hep yanınızda olacağım" diyordu. "Sayrılığım süresince güç katan dostla- ra, yakınlara şükranlarımı sunarım. Allahaısmarladık, sevgi- li sevenlerim" diye bitiriyordu. İlhan Başgöz'ü konuşurduk, görüştüğümüzde. İlhan Ame- rika'daydı. Orada profesördü. Türkiye'de sıkıntılar çekmiş, yurtdışına gidip, oralarda çalışmak zorunda kalmıştı. Fevziye Başgöz, sayrı bir Cumhuriyet okuruydu. Bir yazıyı beğenmişse, dayanamaz telefon eder: — Ekmekçi, ellerine sağlık! Yine ağlattın beni... derdi. Kızılay'da Yüksel Caddesi'nde kadın giysileri sattığı bir mi- nik dükkâncığı vardı. Ara sıra uğrardım. O, çoktan gazetele- rini okumuş olurdu: — Ekmekçi, ne olur söyie; ne olacak? Bu, böyle gidecek mi? iyimser şeyler söylerdim. Hacettepe'ye yattı, kanserdi. Ama kendisine hiç kondurmuyordu. Hep iyileşecegini düşünürdü. Ölüm döşeğinde bile son anına dek neler olup bittiğini öğ- renmek istermiş. Savaşçı biriydi. Gericiler çok zorlamışlar, minicik dük&ânının camlarını kırmışlardı. Yattığı yerde, "türban" olayları üzmüştür onu, tahmin edebiliyorum. — Ne olacak Ekmekçi, söyle ne olur? Cumhuriyet'te "grev" olacağı haberleri onu ne çok üzmüş- tür bilirim... — Ekmekçi, biz ne okuyacağız? Başka okuyacak gazete mi var? Cumhuriyet'in gerçek sahiplerinden, gerçek okurtanndan, biriydi Fevziye Hanım. Devrimlerin de sahiplerinden biri. Fev- ziye Hanım'ın cenazesi önceki gün Hacıbayram'dan kaldırıl- dı, gidemedim. Yazı günümdü. Katılmayışımı hoş görmüştür Fevziye Hanım, yakınları da. Cuma günkü ölüm ilanmın üs- tünde, on yıl önce ölen Prof. Sedat Veyis Örnek'in de anıldn ğına ilişkin haber vardı. Sedat Veyis Örnek, ilhan Başgöz'ün arkadaşı. İkisi de halkbilimcisi. Sedat Veyis Örnek'in halk dilinden derlediği şu dizeler il- gınçtir: "ölüm, ölüm / hezen ölüm / Evden eve gezen ölüm / Her düzeni bozan ölüm." Nusret Fişek'in cenazesine de gidemedim; o gün de yazı günüydü. Yazı kesinlikle zamanında yetişmeli; onun yetişme- si, gazetenin çıkması, tiyatroda perdenin zamanında açılması gibi bir şey. Kerim Korcan öldü; İlhan Selçuk, Hasan Pulur, Mehmed Kemal ne güzel yazılar yazdılar. Bir bir gidiyor tanı- dıklar... 7 kasım günü Karşıyaka'da, 12 Eyiül faşizminin daha baş- larında, dövüle dövüle öldürülen İlhan Erdost'u andık. İlhan'ın gömütü çiçekler doluydu. Görkemliydi. İlhan'ın gömütü ba- şında, Vecihi Timuroğlu, Nevzat Helvacı, Halit Çelenk, Ala- addin Bilgi, Vahap Erdoğdu, Bekir Yıldız, Ali Necat Ölçen, Muzaffer İlhan Erdost konuştular. Metin Demirtaş'la, Atilla Aşut şiir okudular. "İlhan İlhan Kitabevi"nde, o gün "Sol" ile "Onur" yayınları, yüzde elli indirimli satıldı okurlara. ilhan'ın öldürülüşünün 10. yılı dolayısıyla Metin Demirtaş, Halit Çe- lenk, Bekir Yıldız, Ahmet Telli, Talip Apaydın, Muzaffer İlhan Erdost kitaplannı imzaladılar. "İlhan İlhan Kitabevi" böyle ka- labalık okur kuyruğu gördü mü bilmem? Gençler, sabahın 09.00'undan, akşamın 19.00'una dek azalmadılar kuyrukta. Ertesi güne de sarkıtarak son verebildiler imza gününe... 10 kasım günü Yaşar Emre'nin ölûmünün ikinci yılıydı. Ya- şar kim mi? İçimizden biri, benim çocukluktan beri arkada- şım. "Eee, ne yapalım yani? Senin arkadaşın diye biz de tanımak zorunda mıyız" diyen çıkabilir de hani. Yaşar Em- re'yi tanıyanlar, hiç öyie demezler. 1940'ların ortalannda, "Marko Paşa"ları birlikte okumuşuz. O "Demokrat Parti"ye eğilimli, ben değilim! Arkadaşız ama; babası ilçemizin Tekel memuru Hasan Bey; ilk birayı onların evinde içtim sanıyo- rum. Annesi Sultan Hanım'ın içli köftelerini yedim. Yaşar'la birbirimize kitaplar, dergiler alıp verdik. Ankara'da Remzi İnanç'ın kitabevine giderdi daha çok. Muzaffer Buyrukçu 1 nun, Vecihi Timuroğlu'nun da arkadaşı. Emil Galip Sandal- cı'yla bizi ilk o tanıştırdı. Yaşar'ın kardeşi Abidin Emre, gömütlüğe Yaşar'la, daha birkaç arkadaşla çektirdiğimiz bir fotografı da getirdi. 15.9.1946'da pazar günü Hadim'de çek- tirmişiz. Fotoğrafta tütün eksperi Seyit Kocabaş (O da De- mokrat Parti'yi tutardı), Hayri Safa Yurtsever, Muammer Uysal (Onun da bir ayağı aksardı, sıhhiyecinin oğlu), belediyede yazman Ahmet Topak, bir de Yaşar'la ikimiz. Hepimiz imza- lamışız fotografı. Foto Kasım Göktaş da imzalamış! Abidin, fotoğrafı bana vermedi, fotokopisini verdi. Bir de Melih Cev- det Anday'ın "Fotoğraf" şiirini, "Rahatı Kaçan Ağaç, 1946." Melih Cevdet'leri, Orhan Veli'leri, Oktay Rifat'lan okuduğum yıllar. "Fotoğraf" şiiri şöyle: "Dört kişi parkta çektirmişiz, / Ben, Oktay, Orhan bir de Şinasi... / Anlaşılan sonbahar / Kimimiz paltolu, kimimiz ce- ketli / Yapraksız arkamızdaki ağaçlar... / Henüz babası ölme- miş Oktay'ın, / Ben bıyıksızım, / Orhan, Süleyman efendiyi tanımamış. Lakin ben hiç böyle mahzun olmadım; / Ölümü hatırlatan ne var bu resimde? / Halbuki hayattayız hepimiz." Karakoçanlı Abdurrahman Bey, öleli çok oldu. Ortak dos- tumuz Zülfü Saka da öyle. Unutmadım hiçbirini. Bizleri, biz yapan arkadaşlarımız, dostlarımız değil midir? İçimizden bi- rileri değıl mi? EĞİTİM-İŞ SENDİKASI 17-18 kasım, çoğunluk sağlanamazsa 1-2 Aralık 1990 tarihlerinde yapacağımız 1. Olağan Genel Kurul, 8. İş Mahkemeşi'nin, Ankara Valiliği'nin isteği üzerine 2. İş Mahkemeşi'nin verdiği karar Yargıtay'da sonuçlanıncaya kadar durdurulmuştur. Bu karara gerekli itirazı yaptık. Sendikamızın, genel kurul dışındaki tüm etkinlikleri sürmektedir. EĞİTİM-İŞ SENDİKASI MERKEZ YÖNETİM KURULU Kamu emekçilerinin grevli - toplusözleşmeli sendikal mücadelesinde önemli bir adım atan, Ejğitim Emekçileri Sendikası EĞIT-SEN'İ destekliyor, eğitim emekçilerinin sendikal birliğini sağlaması yolunda başarılar diliyoruz. İZMİR KAMU ÇALIŞANLARI SENDİKAL HAKLAR PLATFORMU a yı öğrenmek ' isterseniz.,. PK.45 Bcyofelu IST Incırlik'te acele satılık daire 583 09 30 İNGİLİZCE'yi 6 ayda konuşun SİZİ AMERİKALI DOSTLARIMIZLA BULUŞTURALIM Tel: 349 48 57
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear