Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CUMHURİYET/16 HABERLERİN DEVAMI 18 KASIM 1990
Birleşmek...
(Baştarafı 1. Sayfada)
çatı altında bir araya gelmelerine ilişkin çağ-
rılar genellikle olumlu yankı yapıyor. Umut-
larını sosyal demokrasiye bağlamış çevreler-
de birleşme konusu, güncelliğini sürekli ko-
rumakta ve sağduyunun bir gereği olarak ele
alınmaktadır.
Dikkat ediyoruz, birteşmeye dönük yakla-
şımlar, konuşma ve yazılar büyük destek
görüyor.
DSP'ye göre SHP'de bu durum daha be-
lirgin. DSP tabanının bu konuda daha tutuk,
daha dikkatii bir tutum sergilediğı görülüyor.
Bu açıdan iki parti arasındaki fark, inönü-
Ecevit farklılığından kaynaklanıyor.
SHP liderinin birleşme çağrısını bıkmadan
usanmadan yinelemesine karşın, DSP lide-
ri "Yakamı bırakın!" tutumu içindedir. Bu ko-
nuda DSP tabanında izlenen tutukluğun,
Ecevit faktöründen ileri geldiği söylenebilir.
Çünkü DSP'de açıkça birieşmeden yana ta-
vır almanın, partiden dışlanmaya. hatta atıl-
maya dek vardığını gösteren örnekler vardır.
O yüzden denilebilir ki: Yakın geçmişte ol-
duğu gibi bugün de sosyal demokratlann tek
çatı altında birleşmelerinde başlıca engel,
Sayın Bülent Ecevit'in tutumunda aranma-
lıdır.
DSP liderinin "Iktidarda buluşalım!" diye
ortaya atmış olduğu son formülün, kendisi-
ni bu konudaki sorumluluğundan kurtarabi-
leceğini sanmıyoruz.
Bu arada SHP lideri açısından da bir nok-
taya işaret edilmesi yararlı olabilır: Soyut bir-
leşme çağrılarını somut bir birleşme progra-
mıyla desteklemek...
Eger SHP yönetimi bunu yapabilirse, hem
Sayın İnönü'nün bu konudaki inandmcılığı
artabilir, hem de sosyal demokrat kamuoyu
birleşmeye daha çok sahip çıkabilir.
Bir başka soru şudur: Birleşme konusun-
da iyımserlikten söz edilebilir mi?
Ne yazık ki hayır.
Ama sosyal demokratlar, ister SHP'den,
ister DSP'den olsunlar, bu işin peşini kova-
lamalıdırlar. Seçim kazanmak, iktidar olmak
istiyorlarsa, başka çareleri yoktur.
Cumhurbaşkanı Özal ve Başbakan Akbulut da katılacakm
Yüzyılın zîrvesi AGIK başlıyor
Evrerfe mi G.Kurmay'a mı inanalım?
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) — Cumhurbaşkanı Tur-
gut Özal ve Başbakan Yüdırım
Akbulut, Avrupa Güvenlik ve
tşbirliği Konferansı (AGİK) zir-
vesine katılmak üzere bugün
Fransa'ya gidiyor. Zirvede, ara-
lannda konvansiyonel silahlar-
da indirim öngeren Avrupa
Konvansiyonel Kuvvet Anlaş-
ması (AKKA) da bulunan 3 ay-
n belgenin imzalanması bekle-
niyor. Yüzyılın en önemli ulus-
lararası toplantılanndan biri
olarak nitelendirilen AGİK zir-
vesinin ikinci oturumunda
Türkiye adına konuşmayı Cum-
hurbaşkanı Özal yapacak. Pa-
ris'te çeşitli ülke liderleriyle ikili
görüşmeler yapacak olan özal,
zirvenin ilk günü yapılacak AK-
KA imza törenine de katılacak.
Antlaşmayı Türkiye adına
Özal'ın mı, yoksa Başbakan deral Almanya Başbakanı Kohl
Akbulut'un mu imzalayacağı ise ile kısa görüşmeler yapabilceği
henüz kesinlik kazanmadı. kaydediliyor.
Cumhurbaşkanı, 20 kasımda Cumhurbaşkanı Özal'a Paris
yapılacak 4. oturuma da daha ^ o n c e s i n d e AGİK ve AK-
önceden kurayla yapılan belır- K U M k o n u s u n d a b r i f m g veril-
leme sonucu başkanhk edecek.
Daha sonra bir kapalı oturum
düzenlenmesi halinde de baş-
kanlık görevini özal üstlenecek.
Cumhurbaşkanı'nın Paris'te
yapacağı ikili temaslar ise henüz
di. Dün öğleden sonra Çanka-
ya Köşkü'nde verilen brifinge,
Genelkurmay Başkanlığı, Dışiş-
leri ve Milli Savunma Bakanlı-
ğı yetkilileri katıldı.
resmiyet kazanmadı Ancak AGİK: Soğuk
özal ıle ABD Başkanı Bush ara- 6
sında bir görüşme gercekleşme-
sine kesin gözüyle bakıhyor.
özal'ın birkaç gün önce fok-
yo'da görüştüğü Yunanistan
Başbakanı MitsotaUs ile Paris'-
te yeniden bir araya gelmesi
beklenmezken, Fransa Cum-
hurbaşkanı Mitterrand, Ingilte-
re Başbakanı Thatcher, ve Fe-
sonu
Avrupa'da soğuk savaşı "res-
men" sona erdireceği gözüyle
bakılan Avnıpa Güvenlik ve Iş-
birliği Konferansı (AGlK)'nın
yann Paris'te başlayacak üç
günlük zirvesinde AGİK açısın-
dan dönüm noktası oluşturacak
kararlar alınması bekleniyor.
Bu çerçevede "Tarihin en
kapsamlı silahsıdanma anlaş-
ması" olarak nitelendirilen Av-
rupa Konvansiyonel Kuvvet
Anlaşması (AKKA), zirvenin en
önemli maddesini oluşturuyor.
NATO ile Varşova Paktı üyesi
22 ülkenin temsilcilerinin Viya-
na'da sürdürdükleri AKKA mü-
zakereleri sonunda hazırlanan
anlaşma taslagı Paris'te liderler
tarafından ele alınacak. Viya-
na'dan Dilman Çeltikçioglu'-
nun büdirdiğıne göre müzakere-
ler mutabakat sağlanarak ta-
mamlandı. Bu müzakereler sıra-
sında, Ankara'nın sorun olarak
gördüğü Sovyetler Birliği'nin
Kafkasya bölgesindeki yarı as-
keri kuvvetlerinin elindeki ağır
silahlar konusunda da tarafları
"tatmin edici" uzlaşma sağlan-
mıştı.
AKKA, Türkiye'nin Gü-
neydoğu Anadolu'yu kapsama-
yan uygulama içinde 2795 tank,
3120 zırhlı savaş aracı, 3523 top,
750 savaş uçagi ve 43 saldın he-
likopteri bulundurabilmesini
öngörüyor.
AGİK zirvesinde, AKKA'nın
dışında, AGİK sürecinin ku-
rumsallaştınlmasına yönelik ka-
rarlann da alınması bekleniyor.
AGİK sekreteryasınm merkezi-
nin Prag, Parlamenter Asamb-
le Merkezi'nin Strasbourg, Hür
Seçimler Gözlem Bürosu Mer-
kezinin de Varşova'da kurulma-
sı bekleniyor. Aynca AGİK sü-
recine katılan ülkelerin imza ko-
yacağı "22'ler deklarasyonn"
ile de NATO ve Varşova Pakü
üyesi ülkeler arasında "kuvre-
te başvurmama" ilkesinin gün-
deme geleceği kaydediliyor.
(Baftarafi I. Sayfada)
nı da olabüir1
dedim. <
E*et, öy-
k, ama kendisi çok iyi adamdır'
dedi."
Ecevit daha sonra, Kenan Ev-
ren'in anılannda da 198O"de De-
mirerin, özel Harp Dairesi'nde-
ki elemanlann teröristlerle mü-
cadele etmesini, onlarla çete sa-
vaşı yapmasını istediğini, Ev-
ren'in de buna şiddetle karşı çı-
kıp "vaktiyle yanlış kullanıldı-
ğını, ancak kendisinin özel
Harp Dairesi'ni gerçek görevine
yönelttiğini" söylediğini aktar-
dı. Ecevit, sözlerini şöyle sürdür-
dü:
"GeneUmnnay'ın açıktaınası
var. Özel Harp Dairesi ekman-
fauı hlçbir lerbf otayma kanşma-
nuşlardır diye. Fakat zamanın
Geneikormay Başkanı Evren de
'Hayır kanşmışlardı, ama ben
buna son verdim" diyor. Hangi-
sine inanacagız? Fakat en acıst,
Sayu Demircl'in söyledikleri.
Bir sivil hükümetin başbakanı
olarak çıkıyor, parasını ABD-
den alan bir kuruluşla Türkiye
1
-
deki iç kargaşanın nstiine yii-
rünmesini istiyor. Ve buna za-
manın Genelkurmay Başkanı
karşı çıkıyor. Askeri müdahale-
lcrin olmaması için, âvflletin de
kafasını askerce düşünmekten
anndınnalıyız. Sayın Demirel
öteden beri Özel Harp Daires'ni
savunmuştur. Sayın Türkeş şim-
di, Böyle bir teşkilat yoktur' di-
yor. Halbuki iki ay aynı askeri
tutakevinde kaldık. Yanıbaşı-
nuzda Özel Harp Dairesi bina-
sı vardı. Aramızda ara sıra şa-
kalaşırdık Özd Harp Dalresi'yle
ilgili olarak. Şimdi, 'Böyte bir
teşkilat yoktur' diyor."
DSP Genel Başkanı Bülent
Irak'a
ilaç
yardrmı
Ankara'ya gelen Irak'ın
Hilal-i Ahmer Başkanı El
Nuri başkanhğındaki
heyetle resmi görüşme dün
yapıldı. Kızılay Genel
Başkanı, ambargo kapsamı
dışında ilaç yardımı
yapüacağını söyledi.
ANKARA (AA) — Kızılay
Derneği Genel Başkanı Kemal
Demir, Irak'a ilaç konusunda
yardımcı olacaklarını belirtti.
Demir "Zaten hükıimetimizin
ilaç yardımı konusunda karan
yardı. Biz buna bagü kakhk"
dedi.
Kızılay Derneği Başkanı Ke-
mal Demir'in başkanlığında ön-
ceki gün Ankara'ya gelen Hilal-i
Ahmer Başkanı Dr. tbrahim El
Nuri başkanhğındaki heyetler
arasındaki görüşmeler dün ya-
pıldı. Renda Köşkü'nde gerçek-
leştirilen görûşmelerden sonra
gazetecilerin sorulannı yanıtla-
yan El Nuri toplantılarda Türk
gümriikJerinde bulunduğu sanı-
lan ilaç ve tıbbi malzemelerin
Irak'a aktarılması konusunun
gündeme geldiğini belirtti. Rehi-
neler konusunda herhangi bir
talepleri olmadığını belirten Nu-
ri, Kızüayuı ilaçlann sevkiyle il-
güi taleplerine olumlu yarut ver-
diğini bildirdi.
Toplantıdan sonra yapılan
açıklamada ise insani ihtiyaçla-
n karşılamak için Türk Kıâlayı-
nın Hilal-i Ahmer'e ihtiyacı
,olan bitmiş üriin niteliğindeki
İlaçlann Türkiye"den ya da
flcüncü ülkelerden yürürlükteki
mevzuat ve kararlar çerçevesin-
de yardımcı olacağı beUrtildi.
Kemal Demir ise kurumun insa-
ni amaç ve düşüncelerle ambar-
go kapsamı dışında ilaç yardımı
yapmayı kararlastırdığını be-
lirtti.
Kalîte var
(Baştarafı Sporda)
dalı antrenöre 10 bin mark ma-
aş, 3 bin mark benzin parası
(yıllık) ve ev kirası ödenecek. Bu
arada Adana maçının hazırlık-
lannı tamamlayan Fenerbahçe'-
de Hakan'ın oynayacağı öğre-
nildi.
öte yandan F.BahçeUler Der-
neği'nin gecesi önceki gün yapıl-
dı. Gecede konuşan Dernek
Başkanı Osman Şahin, "Ama-
cımız 20 milyon Fenerbahçeliyi
aynı çatı altında toplamak" de-
di. Geceye Mehmet Özbek dı-
şında hiçbir yönetici çiçek yol-
lamadı.
Ecevit, konunun tüm dünyada
tartışılmaya başlandığını anım-
satarak şunlan söyledi:
Türkiye'de de bu konu bütün
aynnülarıyia irdetenmeli. O za-
man pekçok şey aydınhğa çıka-
cak ve pekçok kimseden hesap
sorulabOecek. Zaten aydınhğa
çıkmasının önlenmek islenmesi
de o besap sorulma korkusu.
Benim banşçı bir önerim var
Geün gend bir af çıkaralım. Bü-
tün geçmişi kapatalım, ama bü-
tün gecmişm gerçeklerini de mfl-
letin gözleri önüne sereöm. Mfl-
let her şeyi ögrensin. Bir daha
1970lerde, 1980lerde bn milk-
tin başına gelenkr bir daha gel-
mesin. Çagımız glasnost cagı.
Glasnostu Moskova'dan Anka-
ra'ya getirelim. Geçmişte kimler
ne yapmış bilinsin, ama bir ge-
nel af çıkan, memlekete banş
gelsin."
"Türkiye'de
kontrgeriHa yok"
MÇP Genel Başkam Alpas-
lan TUrkeş, kendisinin ve kapa-
tılan MHP'nin kontrgerilla ile
ilişkisinin bulunmadığnu söyle-
di. Türkeş, "12 Eylül sonrası
evinde ve MHP merkezinde ya-
pılan aramada kontrgerilla şe-
ması bulunduğu" iddialannı ya-
lanlayarak, "O şema başka bir
şeyle ilgiıiydi" dedi. Türkeş or-
dudayken özel Harp Dairesi'n-
de bulunup bulunmadığı yolun-
daki soruya, "Yamt yok" ceva-
bını verdi.
Türkeş dün düzenlediği basm
toplantısında, başkam olduğu
MHP'nin kapatüıncaya kadar
kontrgerilla, özel Harp Daire-
si ve başka herhangi bir gizli ku-
ruluşla ilgisi ve işbirliğinin ol-
madığını söyledi. özel Harp
Dairesi'ne "koıtrgeriHa" yakış-
tırmasının yanlış olduğunu kay-
deden Türkeş, askeri kuruluşla-
nn vatan savunması dışında
herhangi bir faaliyette bulun-
malanmn mümkün olmadığını
bildirdi. Türkeş, "Bu kanunla-
nn emri olduğu kadar Türk Si-
lahlı Kuvvetleri'nin bir gele-
neğidir" dedi.
Özel Harp Dairesi'nin savaş
anında düşmana yönelik faali-
yet gösterdiğini kaydeden Tür-
keş, gazetecilerin sorulannı ce-
vaplarken 12 Eylül sonrası evin-
de kontrgerillaya ait şema ele
geçinldiği suçlamasım kabul et-
mediğini bildirdi. Mehmet Şen-
yuva tarafından kendine verilen
şemanm, kontrgerilla ile ilişki-
si bulunmadığını öne sürdü.
Bülent Ecevit'in "Türkiye'de
kontrgerilla olduğu" iddiaları-
na ilişkin bir soru üzerine, 3-4
yıl hükümette görev aldığı hal-
de böyle bir örgütten haberi ol-
madığını kaydeden TUrkeş,
"Burası aşiret degil ki hüküme-
tin böyle bir teşkilattan haberi
olmasın. Sayın Ecevit'in de bu
konudaki yorumu gerçek dışı-
dır. Neden böyle yapıyorlar
anlamadım" dedi.
"Açıklama gerçeği
yansıtmıyor"
SP Genel Başkam Ferit Üse-
ver, Genelkurmay Başkanhğı'-
nın özel Harp Dairesi ilgili
acıklamasının gerçekleri yansıt-
madığını öne sürdü. llsever
dünkü yazılı açıklamasında,
dünyada kontrgerilladan kur-
tulmaya en çok muhtaç ülkenin
Türkiye olduğunu savundu.
Kontrgerillanın yanm yüzyıldır
ülkenin yaşamını kararttığını
kaydeden llsever, "Askeri dar-
benin yeniden güncellik kazan-
dıgı günümüzde halkın dikkati
bu örgüt üzerindedir. Genelkur-
may'ın açıklaması, bu örgütü
cesaretlendirmekten öte bir so-
nuç vermez" dedi.
Başkan sordu, işçi yanıtladı
(Baştarafı 1. Sayfada)
bizitehditediyor. 'Grevegiderse-
niz kapatmm' diyor.
— Kapatamaz, kapattırma-
yız. Maden bizim. Biz üretiyo-
ruz, biz yönetiriz.
— Dün akşamki tehditler, an-
laşma umudu ile ilgili kınntıla-
n da yok etti.
— Tamam başkan, biz hazı-
nz.
— Burada ilan ediyorum.
20'sinde toplanıp, 30 kasımda
greve gitmek üzere karar alıyo-
ruz.
— Biz hazınz başkan.
"Işçiler el ele, genel greve"
türünden sloganlarla, uzun sü-
ren bir coşkulu katılımm zonın-
lu konuşmayı kesmesi. Ve yeni-
den başlayan diyalog...
— Bakanın, bir kısmı yayrnı-
lanmayan konuşmasını biz ön-
ceden tümü ile izlemiştik. Ku-
rultaydan bir gece önce sizi kor-
kutmak, halkı korkutmak üze-
re verdiler. "Zaten kapatmak
42 bin
Fransa bir aydır öğrenci gösterile-
ri ile calkalanıyor. Olaylar liseli bir
kızın Paris banliyösünde ırzına geçilmesi ile patlak >erdi. Okul-
larda can güvenliğinin sağlanması, binaların bakıma alınması.
öğretmen eksikliğinin giderilmesi, sınıfların normal sayıya indi-
rilmesi şeklinde taleplerini sırala>an öğrencilere her kesimden des-
tek verildi. Gosteri için Paris'e dogru yola çıkan öğrencilere de-
miryolu şirketi SNCF yüzde 60 indirim uyguladı. Paris Emniyet
Mudurluğü polisleri 200 bin öğrenci ile ortak hareket etti. Oğ-
retmen sendika kuruluşlan \e veli demekleri de taraftariannı gös-
lerilere göndererek liseli gençlere arka çıktı. (Fotograf: AFP)
(Baftarafi 1. Sayfada)
boşa harcanır?" TTK'nm 1989
yılında kendi programımn yüz-
de 83'ünü gerçekleştirerek 3 mil-
yon 105 bin 296 ton satılabilir
kömür ürettiğine, 1990 yılı ka-
sım ayı itibanyla üretimin 2 mil-
yon 622 bin 119 tonu ancak bul-
duğuna dikkat çeken Denizer,
! mil-
Italya'da anükomünist faaliyet gösteren ikinci bir örgüt ortaya çıkanldı
Gladyo'ya protesto1000 otobüs, 5 özel tren ve iki uçakla Roma'ya
gelen 100 bine yakın Italyan, antikomünist
örgüt Gladyo'yu protesto amacıyla düzenlenen
büyük gösteride "Gerçeği öğrenmek istiyoruz"
pankartlarıtaşıdı.
MtıniM nrDDAHn^ııı & istiyoruz' cümleleri
NILGUN CERRAHOGLU p a n k a r t l a r taşıdıiar.
yazan
ROMA — Dün 'Gladyo ope-
rasyonu'nu protesto eden 100
bine yakın Italyan, başkent Ro-
ma'da yaşamı felce uğrattı.
'Gladyo'nun 20 yıl boyunca
Italya'nın tüm karanlık faaliyet-
lerini yönlendirmiş olmasını
protesto eden göstericiler, bir
destabilizasyon politikasının
Roma'ya 1000 otobüs, 5 özel
tren ve iki uçak; Bologna, Pa-
lermo, Brescia ve diğer şehirler-
den bu terör olaylarından özel-
likle yara alan insanlan taşıdı.
Kultür dünyasından tanınmış
ban isünlerin de katıldığı gös-
teride konuşmacılar, 'Gladyo'
ve gizli güçlerin yönlendird:|i
parçası olarak gördükleri terör terör katlİamlannın sivil toplumu
olayları üzerine gerçeklerin yaraladığını ve Italyan demok-
açıklanmasını ve adaletin yeri-
ni bulmasını istediler. CIA de-
netiminde çalışan 'Gladyo ordu-
su'nun hedefini oluşturan ana
muhalefetteki komünistler ve
komünist partinin gençlik kolu
tarafından düzenlenen yürüyü-
şe, komünistlerin dışında diğer
siyasi görüşleri temsil edenler de
'daha çok demokrasi ve açıklık'
gerekçesiyle katıldhlar. Yürüyüş-
çüler ellerinde üzerinde 'gerçe-
rasisinin bundan böyle yeniden
kurulması gerektiğini söyledi-
ler.
'Gladyo'nun ortaya çıkarıl-
ması ile Italya'da yeni bir
'acıkuk' dönemi başladı. Başba-
kan Gulio Andreotti örgütün
artık 'devlet sım' kategorisin-
den çıkartıldığını söyledi. Ital-
yan Parlamentosu'nda Gizli
Servisler Komitesi'ne hesap ve-
ren Andreotti, bundan böyle
'Gladyo'nun Sardinya Adası'-
ndaki üssünün de ziyaret edile-
bileceğini açıkladı. Aynca dev-
let kontrolündeki Italyan tele-
vizyonunda bir saatlik söyleşi
yapan Askeri Gizh' Servis Ko-
mutanı General Paulo Inzerilli,
tüm televizyon servislerine örgü-
tün ayrıntılan hakkında bilgiler
verdi 1974'ten 87'ye dek radyo-
nun baş sonımlusu olan Inzeril-
li, şimdiye kadar bu görevinden
kimsenin haberdar olmadığını
beürtti ve televizyon programı-
na "Ertesi günden itibaren ka-
pıcısuun bile kendisine kötü
gözle bakacağını bilerek
geldiğini" açıkladı. Bu arada
'gladyatörler'in kimliklerinin
açıklanması üzerinde talepler
artarken Europeo dergisi, 92
'Gladyo' militanının ismini
açıkladı. Ne var ki iktidardaki
Hıristiyan Demokratlar, bu ge-
lişmelere Doğu Avrupa ülkele-
rinden ttalyan komünistlerinin
geçmişlerini irdeleyen dosyala-
n getireceklerini söyleyerek tep-
kilerini gösterdiler.
Bu arada, parlamentodaki te-
rör komisyonunun yaptığı so-
ruşturmalardan, Italya'da anti
komünist faaliyet gösteren ikin-
ci bir paralel örgüt ortaya çık-
tı. tstihbarat servisi bilgisi dışın-
da çalışan bu ikinci örgütün de
silahlara ve patlayıcılara sahip
olduğu ve bunlann 'Gladyo'nun
silahlanndan farklı yerlerde
saklandığı açıklandı. 1971-74
yıüarı arasında gizli servislerin
başında bulunan General Faus-
to Fortunato'nun soruşturması
sırasında ortaya çıkan bu ikin-
ci örgütün 'Gladyo'dan çok da-
ha güçlü olduğu ve farklı çiçek
adları taşıyan beş ayn gerilla
birliğine bağlı olduğu anlaşıldı.
Bu ikinci örgütün 3000 hücre-
den oluştuğu da söylendi.
öte yandan 'Gladyo' olayunn
yankılan Avrupa Parlamento-
su'na ulaştı. Gladyonun çeşitli
örgütler ve dallar şeklinde tüm
NATO ülkelerinde faahyet gös-
terdiğinin ortaya çıkması üzeri-
ne Avrupa Parlamentosu konu-
yu 19-23 kasım tarihleri arasın-
da tartışmaya karar verdi. Bu
arada Yeşiller, Avrupa Parla-
mentosu bünyesinde 'Gladyo'
için bir soruşturma komitesi
açılmasını istedi.
diyonız ki istenirse kömür üre-
timi arttmlabiUr" diye konuştu.
Konuşmasuıda yerti kömürün
iç tükeümdeki payınm giderek
düştüğüne dikkat çeken Deni-
zer, 1980'de yerli kömürün ülke-
deki iç tüketimin yüzde 88'ini
karşüarken bugün bu oranın
yüzde 40'lara indiğini anlattı ve
şu değerlendirmeyi yaptı:
"tthal kömür daha ucuz diye-
rek dışandan kömür alıyoriar.
Türkiye Demir Çelik yüzde 67,
EregÜ ise yüzde 50 oramnda kö-
mür ithal ediyor. Ancak yapü-
grauz araştırmalar ithal kömü-
rün öyle ucuz olmadıgını göste-
riyor. Arada pek az fark var,
hatta Karabük ithal kömürii da-
ha da pahahya getiriyor. tthal
kömür görünüşte ucuz olabilir.
Buraya düşük fiyatla göoderikn
kömür kaynagında pahah üreti-
lir. Ama genelde devlet desteği
uygulamr. Bizde ise tam tersine
otomobil ve beyaz eşya gibi tü-
ketim sektöriinde devlet desteği
uygulanırken ağır sanayinin te-
mel girdisi taşkömürüne
'koruma' uygulanmaz. Gümrük
foolan düşürülür. tthalat kolay-
lastırüır. Bunlann gözü karar-
mış. Kafalanna havzayı bitirme-
yi koymuşlar."
ANAP Mületvekili Pertev Aş-
çıoğlu kurultay konuşması sıra-
smda yuhalanıp istifaya çağnlır-
ken konuşması işçilerin coşku-
lu alkışlarıyla karşılanan SHP
Genel Sekreter Yardımcısı Er-
tuğrul Günay maden işçilerinin
hak arama mücadelesinin yanın-
da olacaklarını söyledi. DYP
Grup Başkan Yardımcısı Köksal
Toptan maden işçilerinin düşük
ücretle çalıştınlmasında geçmiş-
teki sendika yöneticilerinin de
hatası bulunduğunu söyledi.
JZMİR'den HİKMET ÇETİNKAYA
Kontrgerilla
İZMİR - SHP lideri Erdal İnö-
nü, Italya'da ortaya çıkan Gladio
adlı örgüt benzerinin Türkiye'de
bulunup bulunmadığının açıklan-
masını istiyor. Şu ana dek hükü-
met bu konuda bir açıklama yap-
madığına göre kontrgerilla tartış-
ması bir süre daha kamuoyunu
dalgalandıracak.
Tüm Avrupa ülkelerinde yay-
gın ilgi toplayan NATO'ya bağlı
gizli örgütün Türkiye'de olup ol-
madığı tartışılırken Genelkurmay
Başkanlığı'nın bu tonudaki açık-
laması doyurucu görülmüyor.
Onun için SHP lideri inönü so-
ruyor:
— Her ülkede açıklamalar, in-
celemeler yapılıyor. Türkiye'de
durum nedir? Bunu o zamanın
yetkilileri, halen görevde olan
yetkililer açıklasın diyoruz...
12 Mart sorgulamalarında Zi-
verbey Köşkü'nde kontrgerilla
kavramı ilk kez ortaya çıkmıştı. 3-
verbey'de pek çok kişi işkence
görmüştü...
Türkiye'nin gündemine kontr
gerilla kavramı yerieşeli yaklaşık
yirmi yıl oluyor...
Emekli Kurmay Albay Talat
Turhan'ın "Bomba Davası" kita-
bında kontrgerilla açık seçik ad-
lar verilerek yansıtılryor. Ziverbey
Köşkü'nden geçmiş, oralarda iş-
kence görmüş pek çok arkada-
şımız, dostumuzdan da bugüne
dek çok şeyler dinledik...
Kontrgerilla tartışması şimdi
gündeme gelince Ziverbey'i çok
iyi bilenler kıs kıs gülüyorlar. İş-
kencenin her türlüsünün yapıldı-
ğı, insanlara dışkılı pijama giydi-
rildiği, gözlerinin bağlandığı, zin-
cire vurulduğu Ziverbey Köşkü-
nde olup bitenleri değil, emekli
general ve 12 Eylül 1980 sonra-
sının siyasi parti lideri Turgut Su-
nalp'in 3 Kasım 1985'te Nokta
dergisinde Güldal Kızıidemir'in
sorularına verdiği yanıtları dinle-
yelim...
— Sayın Sunalp, bir dönem
Bomba Davası'nın sorgulmaları
üzerine çok konuşuldu. Bu sor-
gulamaların nerede yapıldığını
hatırlıyor musunuz?
— Yanılmıyorsam Zihni Paşa
Köşkü'nde. O dönemde Zihni
Paşa Köşkü'yle ilgili çıkmış olan
rıvayetler aslında hakikat dışıdır.
Zihni Paşa, 27 dönüm arazi içe-
risinde yer alan ve müstahdemi-
nin yatması için dokuz ayn oda-
sı bulunan güzelce bir köşktür.
Bu köşkü kontrgerillaya izafe
ederier. Aslında kontrgerilla diye
bir teşkilat yoktur. Olamaz da za-
ten. Ama bir kere edebiyata geç-
miş ve kullanılıyor. Her tarafın ge-
rilla dediklerinden biz, dikkat
ederseniz, hep şehir eşkıyası, kır
eşkıyası diye bahsederiz. Bizim
ağzımızdan gerilla lafı çıkmaz
Bir adama copla işkence yapıl-
sa, ardından intihar etmesi gere-
kir. Etmediyse, yao şahsiyetsiz-
dir, her şey yapılabilır ya da ya-
lan söylüyordur.
— Zihni Paşa Köşkü'nde sor-
gulama nasıl yapılıyordu?
— O köşkte doğrudan doğru-
ya sorgulama timleri vardı
— Kimlerden oluşuyordu bu
timter?
— Sorgulamayı yapacak olan-
lar kimlerse... Daha ziyade bu sı-
rada köşke nezaret eden Mem-
duh Ünlütürk Paşa alakalıydı.
Hatta kendisine tontrgerillanın
başı dediler. Uygulanan sorgula-
ma yöntemi özel bir teknik aslın-
da. Yetişmiş adamları var. Nasıl
sual sorulacağını fevkalade iyi bı-
liyoriar. Siz isterseniz orgeneral
olun, oradaki ufak bir memurun
yaptığı sorgulamayı yapamazsı-
nız. Ozel olarak yetişmiş insan-
lardır bunlar.
— Siz şahsen ilgilenip köşkte
işkence yapılmadtğını bizzat mü-
şahade ettiniz mi?
— Gayet tabii. Sorguya çeki-
lirken benim de içerde olduğum
zamanlar vardı. Biliyorsunuz,
sorgusu yapılan kişinin gözieri
kapalıdır.
— Gözleri bağlı mı oluyor?
— Evet. Ama fevkalade iyi ya-
pılmış maskelerle olur kapama
işlemi. Gözü kapanan kişi ışığı
alır, ama karşısındakini secemez.
Biz otururduk orada, sorguları
rahatlıkla dinlerdik. Fakat hiç ko-
nuşmazdık. Nefes bile almadan
dinlerdik.
Emekli general ve 12 Eylül
1980 sonrasının siyasi parti lideri
Turgut Sunalp, söyleşide sorgu-
lamalara girdiğini açıklıyor. Aynı
sorgulamalarda 12 Mart dönemi-
nin Sıkıyönetim Komutanı Orge-
neral Faik Türün de bulunuyor.
Emekli Kurmay Albay Talat
Turhan'ın "Bomba Davası" adlı
kitabı kontrgerilla kavramına
açıklık getiriyor. Turhan, kendisini
sorgulayanlann kontrgerilla oldu-
ğunu iddia ediyor.
Ne diyor SHP lideri İnönü:
— Her ülkede açıklamalar, in-
celemeler yapılıyor. Türkiye'de
durum nedir? Bunu o zamanın
yetkilileri, halen görevde olan
yetkililer açıklamalıdır...
Bugün salt Bülent Ecevit ko-
nuşuyor. Ecevit, birtakım kuşku-
ları olduğunu açıklıyor.
Ya diğerleri?
Onlar susuyor, konuşmuyor...
istiyoruz. Zaten zararda. Grev
bahane olur" tehdidini biliyo-
ruz. Biz grevi yapacağız. 5 ay da
sürse, 5 yıl da sürse biz grevi ya-
pacağız. Bu ocaklar bizim.
— Bu grev bizim. Bu memle-
ket bizim başkan.
"Zonguldak'ı gözden çıka-
raolan kınamak için" dün Zon-
guldak'ta bir kurultay yapıldı.
Genel Maden-Iş Sendikası'mn
büyük konferans salonu, ancak
Zonguldak'ı temsil eden siyasi
partiler, çok sayıda milletveki-
li, belediyeler, sendikalar, de-
mokratik örgütler, aydmlar, ya-
zarlar temsilcilerini, muhtarlar,
belediye, il genel meclisi üyele-
rini aldı. Genel Maden-tş Sen-
dikası'mn çevresindeki bütün
ara sokaklar, toplantıdan mik-
rofonla dışarıya yapılan yayım
izlemek üzere gün boyu ayakta
bekleyen işçiler ve Zonguldak-
lılarla dolmuştu.
"Zonguldak ve maden işçisi-
•in gerçegi" önce kurultaya ka-
tılan konuklara İFSAK gnıbu-
nun fotoğrafçılannın slaytları
ile tanıtıldı. Fotoğraflar, maden
işçisinin günlük yaşama ve ça-
lışma koşullanndan sahneler
yansıtııken, salondan, ara so-
kaklardan dinleyenlerden konu-
ya uygun homurtulu sesler yük-
seliyordu.
"Işte maden işçisi", "Görûn,
duyun bizi", "Boynu bükükler,
aç insanlanz biz", "Çocuklan-
mıza bakın", "tnsana saygıya
bakın. Açık çezaevinde değil
miyiz?" Ve cenazelerden görün-
tülere su-a gelince... "Görme-
yenler görsünler. Madencinin
sonu. Aldığımız parayı öde-
dik.."
Kurultaydan bir gece önce
TV haberleri ve Büyüteç prog-
ramında bakanın konuşturul-
ması, maden işçilerinin greve
gitmeleri halinde madenlerin
kapatılacağı tehdidi, kurultaya
ters etki yaptı. Kurultayda siyasi
iktidar aleyhine ve greve gidil-
mesi yolunda gerilimi arttırdı.
ANAP mületvekili, resmi tem-
silcilerin konuşmalarını güçleş-
tirdi. Konuşmalannda siyasi ik-
tidar ve resmi kuruluş temsilci-
leri maden işçisinin hoşuna gi-
decek sözler söylemek için çok
caba gösterdiyseler ve maden iş-
çisinin yanında olduklanm söy-
ledilerse de yuhalanmaktan, sü-
rekli işçi protestolanndan kur-
tulamadılar. Genel Başkan
Şemsi Denizer'in işçileri sürek-
li araya girip susturması ile zor-
lukla konuşmalarını yapabildi-
ler.
GOZLEM
UGUR MUMCU
(Baftarafi l. Sayfada)
şı koyma' dedikleri özel savaş taktik ve yöntemleri gelişti-
rirler. . ^
özal harp' budur. **
Bu özel savaş yöntemi askeri terminolojide çeşitli terim-
lerle adlandırılır.
'Counter Guerilla=Kontr gerilla' bu terimlerden yalnızca
bir tanesidir. 'Countar lnsurgency=Ayaklanmaya karşı koyma'
ve 'Counter Revolutinary War=İhtilale karşı koyma' kavram
ve terimleri de aynı anlamlarda kullanılırlar.
Kontr-gerilla, bir savaş yönteminin adıdır. Bu kavram, 12
Mart'ın işkenceli sorgularında örgüt adı olarak kullanılmış-
tır.
Şu acık bir gerçektir: Bütün ordular, bu yöntemleri kulla-
nan özel birlikler yetiştirirler. Bu konuya kimsenin bir diye-
ceği olamaz.
Önemli olan bu özel birliklerin ne için kullanıldıklandır.
Bu öze! birlikler, olağanüstü dönemlerde cuntaların emir-
lerinde yasadışı eylemler için mi kullanılıyorlar?
Sorun budur.
Elimizde Tümgeneral Cihat Akyol tarafından Silahlı Kuv-
vetler Dergisi'nin eki olarak 1971 yılı mart ayında yayımla-
nan 'Gayrı Nizami Kuvvetlere Karşı Harekât' adlı bir incele-
me var.
Bu incelemenin 14. sayfasına göz atalım:
— Makavemetin en verimli tohumunun zulüm olduğu bi-
linmelidir. Bazen Gayri Nizami Harp Kuvvetleri (GNHK) bu
gerçeği bile bile sahte operasyonlarta halkın mukavemet cep-
hesıne iltihakına çalışırlar.
Bu ne demektir?
Bunun ne anlama geldiğini aynı incelemenin 15. sayfa-
sında öğreniyoruz. Okuyalım:
— Halkı mukavemetçilerden ayırmak için sanki ayaklanma
kuvvetleri yapıyormuş gibi mücadele kuvvetlerince zulme ka-
dar varan halka haksız muamele örnekleri ile sahte operas-
yonlara başvurması tavsiye edilir.
Düşündürücü ve ürkütücü olan budur
Özel Harp Dairesi, bugüne kadar 'sahte operasyonlar'
yapmış mıdır?
Sorun bu kuşkulardan kaynaklanıyor.
Milli Savunma Bakanlığı eski hukuk müşavirlerinden Yar-
gıç Albay Emin Değer'in 'CIA, Kontr-gerilla ve Türkiye' adlı
belgesel incelemesinde 1966 yılında Dağ ve Komando Okul
Komutanlığı'nca yayımlanan 'Komando ve Özel Harp
Muhtırası' başlıklı kitabına da yer veriliyor.
Bu kitaptaki 'psikolojik hazırlık' bölümündeki bir madde-
yi aktararak, ayaklanmalara karşı koyma kuvvetlerinin ne
amaçla yetiştirildiklerini öğrenelim:
— Tek eri kendi memleketinin vatandaşlarına karşı savaş-
maya hazırlar.
Ulkemiz bir işgal ya da iç ayaklanma ile karşılaşırsa, el-
bette, ordumuzun; ordu ile birlikte bütün yurttaşlann göre-
vi yurt topraklarını savunmaktır.
Darbe öncesi ve sonrasında 'cuntalar
1
ile 'özel harpçilef
arasında kurulan ilişkiler önem kazanıyor.
Örneğin, 12 Mart dönemindeki İstanbul Ziverbey ve An-
kara'da Muhabere Okulu radyo binası ve Atatürk Orman
Çiftliği'ndeki Marmara Köşkü'nde ve 12 Eylül döneminde
İstanbul'daki Ottayı Humayun adı verilen yerlerde yapılan
işkenceli sorgular sonucunda siyasal olayları bu özel sor-
gucular yönlendir/niş oluyorlar.
Bu yolla asker, ister istemez, siyasete kanştırılıyor.
Askerin siyasete karıştırılması aslında 'kontr-gerilla dok-
trini'nın de bir parçasıdır.
Davit Galula'nın Hasan Lambet tarafından çevrilip 1965
yılında Genelkurmay Başkanlığı'nca yayımlanan 'Ayaklan-
maları Bastırma Hareketleri - Teori ve Tatbikatı' adlı kitabın-
da şunlan yazıyor:
— ...Ayaklanmaları bastırma tekniği konusunda yetiştiri-
lecek askerin vazifesi halkın yardımını kazanmak olduğu için
asker pratik siyasetle meşgul olmalıdır... (s. 82)
Soğuk savaş ortamında askerin bu anlamda siyasetle uğ-
raşmas. antikomünizm ve antisovyetizmi, en ılımlı sosyal
demokrat akımlan bile suç çemberleri içine alan antidemok-
ratik bir modele dönüşüyor.
Cuntalar da bu modelden yararlanıyor.
Bu konular Türkiye'de yıllardır tartışılıyor. Yıllardır, bu ko-
nular yazılıp çizillyor; ancak bu konuların TBMM'de konu-
şulması da engelleniyor.
Kimler tarafından?
Milletin 'seçilmiş temsilcileri' tarafından!
. ı
1
l
n
.n
r
a
X
b
A