28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
7EKİM 1990 DIŞ HABERLER CUMHURtYET/15 KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRtZİ... KÖI ABD DJŞİŞLERÎBAKANIBAKER'DANSADDAM'A ÇAĞRI: Silahlarını imha et ve uygarlığa katılIrak ise ABD ve müttefiklerini "dünya hegemonyası" peşinde olmakla suçladı. BM Genel Kurulu'nda "Irak'a İcarşı askeri eyleme geçiîebileceğini" söyleyen SSCB Dışişleri Bakanı Şevardnadze Sovyet parlamenterlerince kınandı. Dış Haberier Servia — ABD Dışişleri Bakanı James Baker, Irak Devlet Başka- nı Saddam Hüseyin'i, elindeki kitlesel im- ha silahlarını yok ederek uygar dünyaya katılmaya çağırdı. Irak ise ABD ve müt- tefiklerini "dünya begemonyası" peşinde olmakla suçladı. Körfez'deki Ingiltere as- kerlerinin komutaru Tıungeneral BilHere, savaşı Tma etti.' SSCB Genelkurmay Baş- kanı Mihail Moiseyev, Körfez krizine si- Sftje #tw JJark Sin«j5 Barış için fırsatlarPazartesi günü Birleşmiş Milletler'de dünyanın politik liderleri önünde konu- şurken Başkan George Bush kesin anla- şıhr bir biçimde Körfez bunalımına sağ- duyulu bir diplomatik çözüm önerdi. Eğer Saddam Hüseyin iş işten geçmeden yamt verme dirayetini gösterirse bu söz- ler, görüşmeler için bir temel oluşturuyor. Dinleyicilerin çoğunluğunun anlamış olamayacağı bir diplomatik lisanla Bush, "Irak'ın Kuveyt'ten kayıtsız sartsız çekil- mesi ertesinde" doğabilecek olan fırsat- lardan söz etti. önce Başkan, Irak ile Kuveyt'in "*n- tanndaki aynlıklan nihmi oUrak çözme- leri" olasüığı üzerinde durdu. Şifre çözü- lürse bu, şu andaki sının ve stratejik ada- lann hukuksal durumunu da içeren ve petrol yataklannın denetimiyle ilgili geç- mişten gelen tartışmaların çözülmesi an- lamına geliyor. lkinci olarak Başkan, Körfez ülkeleri- ne yeni anlaşmalar yapmaları çağnsında bulundu. Washington, bununla üç şeyi kast ediyor: Kimyasal silahlann ve bun- lann üretim araçlanmn imhası; nüldeer teknolojinin yaygmlaştınlmasının durdu- rulması ve silahlı kuvvetlerin sayısının ve bileşiminin görüşülmesini. Uçüncü olarak Başkan, "Bölgedeki tüm devletleri ve halklan Araplar ile Is- rail'i ayıran çatışmayı çözmeye çağırdı." DICKCHENEY Saddam yine jsaldırabilirWASHINGTON (AA) — ABD Sa- vunma Bakanı Dick Cheney, ABD bir- liklerinin gerektiği sürece Körfez'de ka- lacağını, olası bir saJdırı için ise belli bir zaman veremeyeceğini belirtti. Cheney, CNN televizyonuna dün ver- diği demeçte, Suudi Arabistan'daki ABD birliklerinin bölgede gerek- tiği sürece kalacağmı belirterek, "Başkan karar verdigi takdirde veya yamt verme- miz gereken bir provokasyon olduğu tak- dirde, askeri güç kullanmak zorunda ka- tanz, o zaman buntı yapmaya hazır ola- cagız. Ancak 'şu tarihte askeri harekât olacaktır' şeklinde bir şey söylenemez" dedi. Irak Devlet Başkanı Saddam Hnse- yin'in, BM'nin uyguladı|ı ambargoyu delmek için askeri bir saldırı veya terö- rist saldırı emri vermesi olasılığı bulun- duğunu ifade eden Cheney, şu anki du- rumu değiştirmek için Saddam'ın, Suu- di Arabistan'a saldırabileceğini veya ls- rail'e karşı sert ve ani bir harekette bu- lunabileceğini, buna hazırlıkh olmalan gerektiğini kaydetti. KöNUK YAZAR yasi çözüm bulunması gerektiğini söyle- di. BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuş- mada, "Irak'a karşı askeri eyleme geçifcbüeceğP yolunda uyanda buiunan SSCB Dışişleri Bakanı Eduard Şevard- nadze'nin açıklarnası, 400 Sovyet parla- menter tarafından kınandı. Suudi Arabis- tan, Ürdün Büyükelçisi'ni geri çağırdı. ABD Dışişleri Bakanı James Baker, Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'i, elindeki kitlesel imha silahlanm yok ede- rek uygar dünyaya katılmaya çağırdı. Ba- ker, New York'taki BM merkezdnde, nük- leer silahlann yok edilmesine adanmış Sovyet yapımı bir heykelin açüışında yap- tığı konuşmada, kimyasal-biyolojik silah- lanm ortadan kaldırması için Saddam Hüseyin'e seslendi. AA'nın haberine gö- re Baker şunları söyledi: "Soğuk savaşı Arabistan kumlannın derinliklerine gö- merken uluslararası siyasetin yeni çagına ayak basıyoruz. Bunun içindir ki ona (Saddam Hüseyin), uygariaşma yolunda- Id yeni dünyaya katriması ve kimyasal, bi- yolojik sJJahJan, araşürma ve üretinüe- rine son vererek toptan imha etmesi ca£- nsında bolunnyorum." öte yandan Filistin Kurtuluş örgütü- nün (FKÖ) krize çözüm bulunması için yeni bir plan hazırladığı bildirildi. FKÖ Yürütme Komitesi üyesi Yaser Ebu Rab- bo, Tunus'ta yayımlanan bir gazeteye ver- diği demeçte, yeni planın "ulusiararası eşitlik, yabancı güçlerin çekilmesi ve Irak'a nygulanan abiukannı kaldınlması" temeline dayandığını söyledi. Ingiltere'nin Körfez'de konuşlandırdı- ğı askeri güçlerin komutanı TUmgeneral Peter de la Billiere, Körfez bölgesinin "ciddi gelişmelere" doğru eittiğini söyle- di. AA'nın haberine göre Ingiliz komu- tan, gazetecilere yaptığı bir açıklamada, "Kasıra ile ocak aylan arasında yayımla- yaeağınız gazeteterde birdenbire baa cid- di gelişmelerin görülebileceğini iddia edebilirim" dedi. . . ABD'yi ziyaret eden Sovyet Genelkur- may Başkanı Mihail Moiseyev, Körfez krizini çözümlemek için askeri güç kul- lanılmaması ve krize siyasi bir çözüm bu- lunması gerektiğini söyledi. Reuter'in ha- berine göre ABD Savunma Bakanlığı'nda bir bâsm toplantısı düzenleyen Sovyet Ge- neral, Körfez krizinin çözümü için ABD ve SSCB askeri yetkililerinin, Irak'a kar- şı siyasi baskının arttınlmasını sağlaya- bilecekterini kaydetti, ancak aynnöya gff- medi. Moiseyev, krizi çözümlemek için ABD ile SSCB'nin 'omuz omuza' çaba harcadığını da ifade etti. Sovyetler Birliği'nde 400 milletvekili, yayımladıklan ortak bir açıklama ile Dı- şişleri Bakanı Eduard Şevardnadze'nin BM Genel Kurulu'nda yaptığı ve "Irak'a karşı askeri eyleme geçileceği" yolunda uyan içeren konuşmasını kınadılar. Suudi Arabistan dün, Ürdün'deki bü- yükelçisini geri çağırdı. Reuter'in verdiği habere göre Suudi Büyükelçi Şeyh Mu- hammed Fahd El-İssa, Amman'dan cu- ma günü aynldı. Ürdün de Suudi Arabis- tan'ın Riyad'daki Ürdün Büyükelçiliği' nin bazı bölümlerini kapatmasını protes- to etmek için bu Ulkedeki elçisini 10 gün önce geri çağırmıstı. îtalya Büyiıkelçiliğı Bu arada, îtaJya'nın Kuveyt Büyükel- çiliği'nin dün tahliye edildiği bildirildi. îtalya Dışişleri Bakanlığı Sözcülüğü ta- rafından yayunlanan bildiride, Irakü yet- kiUlerin, son günlerde büyükelçiliğe su ve yakıt vermeyi reddettikleri, büyükelçinin AT üyesi bir başka ülkenin büyükelçisi- nin ikametgâhına gitmesine engel olun- duğu belirtüdi. BıJdiride, Irak'ın bu tu- tumu sebebiyle büyükelçilik binasım tah- liye etmek zorunda kalındığı ifade edil- di. Îtalya Dışişleri Bakanlığı, Kuveyt Bü- yükelçUiği'nin kapatılmadığım, kısa bir süre için boşaltıldığını bildirdi. 'Kuveyt destek istemedi' Irak'ın işgalinden üç gün önce ABD- nin Kuveyt'i uyardığı, bu ülkeye askeri destek önerdiği ve Saddam Hüyesin'i iş- gal fikrinden vazgeçirmek için Körfez bölgesinde başka bazı acil önlemler plan- ladığı iddia edildi. International Herald Tribune gazetesi- nin 5 ekim tarihli sayısında yer alan bir habere göre, Batılı ve Arap kaynaklar, Bush yönetiminin Kuveytli liderlere, ta- lep ettikleri takdirde, bir ABD kara gü- cü gönderebileceklerini ifade ettiler. Gazetenin haberine göre, Kuveyt hükü- meti, işgal olasılığını hesaba katmadık- lan ve ABD yardımı istiyor gözükmek- ten çekindikleri için, bu öneriyi geri çe- virdiler. BAĞDAT Gorbaçov'un temsilcisi Saddam'la KURAN'LI PROTESTO — Ürdün'ün başkenti Amman'da düzenlenen Saddam yanlısı gosteride, Suudi Arabistan'daki kutsa) kentlerde ABD askeri bulunması pro testo edildi. Gösteriye katılan çok sayıda kadından bazılan protestolannı Kuran'dan ayetler göstererek dile getirdiler. (Fotograf: Reuter) BAZIUÇAKŞİRKETLERİUYGULAMIYOR 'Savaşriskisigortası'nda karmaşaBatıdan Türkiye'ye uçan yolculardan IATA karanyla sigorta ücreti alınırken, aralarında THY'nin de bulunduğu bazı şirketler uygulamadan habersiz. Haber Merkezi — Avrupa ülkelerinden Türkiye'ye uçan yabana havayolu şirket- lerinin "Körfez krizi" nedeniyle Türkiyei yi "riskü ilke" ilan ederek başlattıklan "Vfcrriskinsnrance", savaş riski sigorta- smda tam bir karmaşa yaşanıyor. Şirket- lerin "risk sigortası"nı uygulayıp uygula- mamaktaki kararsızlıklannm yanı sıra şir- ketlerce bilet ücretlerinden ayn olarak yolcu başına alınan sigorta ücretleri de 50 bin liradan 200 bia liraya kadar farkhhk- lar gösteriyor. Swissair ve Sabena şirketlerince Batı- dan Türkiye'ye ucan yolculardan, Ulus- lararası Hava Taşımacılığı örgüiü'nün (IATA) kararlarıyİa sigorta ücretleri ah- mrken IATA üyesi British Airways, Luft- hansa ve Pan-Am şirketleri böyle bir uy- gulamadan habersiz. Bazı yabancı hava- yolu şirketleri "risk sigortasT uygulama- sım Körfez Krizi'nin patlak vermesinin hemen ardından başlatmış, bazılan da on gün kadar önce uygulamaya koymuşlar. Swissair SaUş Müdilrü Pierre Maszko, "IATA'mn karanyla böyle bir sey var. Biı de IATA'ya baglı oldnğumuz için Irak'a komşu olan tüm ülketere, bilet ücretinden ayn olarak yolcu başına 100 tsviçre Fran- gı sigorta ücreti uyguluyonız" dedi. Si- gorta şirketlerinin "risk sigortası"nı zo- nınlu hale getirdiklerini belirten Maszko, "Her an bir ^ylerin olabilecegi bir ülke- de böyle bir uygulama anormal degil" di- ye konuştu. Uygulamamn şirketlerin değil, IATA- nın kararı olduğunu ve kendilerinin yol- cu başına 600 Belçika Frangı ücret uygu- ladıklannı belirten Sabena Satış Müdü- rü George Rizof, Türkiye*nin uygulama dışında kalmasj gerektiği duşüncesiyle ge- nel müdürlüğe itiraz ettiklerini bildirdi. Rizof, "Şirketler mıimkün oidugunca nç- tnklan yeriere göre kareket ederler. Bu, şirketlerin politikasıdır. Swissair gibi güc- İü şirketler bonu uyguluyor. Bizim elimiz kolumuz bağlı" dedi. "Risk sigortaa"ndan habersiz görtinen Lufthansa Şirketi'nin Genel Müdür Yar- dımcısı Güner Şekercioğlu, Türkiye'nin tehlikeli bölgeye dahil olmadığını belir- terek "Sırf Türk yolculardan böyle bir şey istenirse, bu Türkleri küçük daşörücü olnr. Haksızlık olur." diye konuştu. THY'nin de bu uygulamaya kauldığı- m belirten THY Sigorta Mfldürü Bora Santıroğlu, şöyle konuştu: "Sigortacılar tarafından Türkiye risk- li bölge içinde kabui edildi. Hatta Tür- kiye'yi ikiye ayırdılar, 36. meridyenden iti- baren batı ve dogu olarak. Batı için dü- ştik, doğu için ynksek sigorta alıyoriar." görüştüBAĞDAT (AA) — Sovyetler Bırlifi' Başkanı Mihail Gorbaçov'un Körfez ül- kelerine gönderdiği özel elçisi Yevgeni Pri- makov, Irak Devlet Başkanı Saddam Hu- seyin ile görüştükten sonra Irak'tan aynldı. Sovyet temsilcisi, dün Irak'tan aynlma-" dan önce gazetecilere yaptığı açıklama- da, Körfez krizinin banşçı yolla çözüm- lenmesi ihtimali konusunda iyimser oldu- ğunu söyledi. Arap diplomatik kaynaklann verdiği bilgiye göre, Primakov, Saddam ile yap- tığı görüşme sırasında, Irak'ın Kuveyt 1 ten çekilmesi yolundaki uluslararası çağ- nlara olumlu cevep vermesini istedi. Primakov'un, Saddam Hüseyin'e Gor- baçov'dan bir mesaj ilettiği de büdirildi, ancak sözkonusu mesajın içeriği açık- lanmadı. öte yandan, Bağdat'ta buiunan Filis- tin Devlet Başkanı Yaser Arafat'ın, SSCB lideri Mihail Gorbaçov'un temsil- cisi Yevgeni Primakov ile dün bir araya gelerek, Körfez krizinin çözümü konu- sunda işbirliği yapılması üzerinde dur- dukları bildirildi. Batıülkeleriiçindava,petrolünucuza sağlanmasıDünya kamuoyunun tepkisiyleBatı'nın amacıfarklı. Dünya işgalekarşı çıkarken Batı uzun vadeliçıkar hesabıyapıyor MEHMET DÜLGER Doğru Yol Partisi Genel Başkan Yardımcm Kısa bir süre önce serbest piyasada va- rili 10$ olan petrolün fiyatı önce OPEC karan ile 21$'a, sonra da Körfez bunalı- mı ile 28 ve 33$'a fırladığı için dünya eko- nomisinin çivisi sallanıyor. Bundan da en büyük petrol tüketicisi olan ulkeler oldukça zarar görecekler. Ama yeni fiyatlarla dahi 3 varil petrol ile bir çift ayakkabı alınabiliyor. Izafı değe- ri bakımından "yenOenebuV kaynaklar- la üretilen bir çift ayakkabı karşılığında dünya, "yenüenemeyen" kaynakianndan üç varil petrol ödeyecek ise bu çelişkiler er veya geç dünyanın karşısına dilcilecekti. Konuya cepten çıkan para veya Sad- dam Höseyin'in çiyliği açısmdan bakmak yerine, bir an için tükenebilir ve yenile- nemez kaynaklann dünya için değeri açı- sından bakıldığında bu kaynaklann ucu- za kullanıldığı ve bu yüzden de insanlı- ğın israf yolunu tutmuş olduğu görüle- cektir. Kaldı ki fıyat artışının bu kadar hızlı olması da gerekmiyor. Petrol fiyatı, bu- nalun ve ambargo sebebiyle yeterince üre- tim ve satış yapılamadığı için boylesine hızL arttı. Uretim eski seviyesini bulun- ca, fıyat gerileyecektir. Bunalmı uzarsa yüksehneye devam edecektir. labii ki tü- ketici menfaati fiyatın yükselmeye devam etmesi yönünde değildir. 28 Ağustos 1990 günü Bağdat televiz- yonunda yayunlanan bir konuşmasında Saddam Hüseyin şunlan söylüyor: (**) "Sayi" BMh'uB lms*ahk dısı harekedn- dea doiayı, o u su sora sonüâaabdın *Siz nedea bölgeye gellyorsuuz?' Baslangıç- U S. AraMstan'ı koruurjv geldikleriııi söytediler. Ancak bunan inandına olma- dıgmı anladıklannda, 'petrolü savunmaya getdikleriııi' söylemeye basJadılar. ' Çeüşldyi görüyorsnnaz. Bölge halkı petroli cebtae koymak is- temiyor ki_. Petrotii satmak istiyor. ABD*ye, Batı'ym, Japonya'ya... Petrol sa- tışındM dde edilen gelir de zaten bölge kaikmm««ı için knHanılacak. Bu işleri de petrol alan ilkekr yapacak. Sonucta; petrol Batı'ya giderken, geü- ri de kaüonma projeleriıe hareaaırken, para yiae b« Ukderta kesderine akıyor. Böylece sonnçta, biz petrolö cebimiz- de tvtnanus otayoraz." Müli menfaatlere daha uygun olan ucuza petrol sağlama alternatifleri halen acık bulunmakta iken ve yabancı petrol şirketlerinin faaliyetlerinin kısıtlanacagı- na dair bir işaret verilmcmişken, Batı dünyası neden bunu değerlendirmemek- tedir? Eğer dava "Knveytln bagımsızlıgı" idi ise bu işe çok farklı bir şekilde yaklaşmak mümkün olabilirdi. Kaldı ki eğer Kuveyt sadeçe muz ihraç eden ülke olsa idi, Ku- veyt'in bagımsızlıgı konusunda böyle bir hassasiyet gösteriür miydi? Suudi Arabis- tan'da yığınak yapılması, Suudi Arabis- tan'ın savunulacağı hakkmda beyanat, onu takiben "asü amacu petrol oldnğo" beyanlan, stratejik hedeflerin sapma gös- terdiğinin ifadesidir. tştt bu noktada dünya kamnoyunun tepldsütin amaa ile BatattOderiaJııtep- Idlerinin amacı farklılaşmaktadır. Dün- ya ilkel işgal yöntemine karşı iken, Batı, petrolün en büyük tüketicisi olarak pet- rolden uzun vadeli çıkarlannın hesabma girmiştir bile. Tükenebilir-yenilenemez kaynaklarla ilgili ekonomik kurallar, yeterince ince- lenmiş ve bütunleştirilmiş bir alan değil- dir. Bunlar üzerinde baskı, şiddet, tekel, devletçilik ve tröstlerin hızla gelişmesi her zaman ihtimal dahüindedir. Hele, kaynak birisinde, acil ihtiyaç başkasında ise kar- şılıkü tertipler kaçmılmazdır. Batı dünyası, şu anda Kuveyt'i bir ke- nara bıraJcmış "Petrol fiyaü nu, Ortado- gu düzeni mi?" tanışmasımn içine girmiş- tir. Evet, dava ucnz petroldnr. Ama sade- ce o kadar deffl. Ucoz petrolün hem uzun vadede saglanmaya devam etmesi hem de bunıı teminat altma alacak bir düzenin bnlnnması gerekmektedir. lecekteki geüşmesini hızlandırmak ama- a ile "pahah petrol" ile "ucuz petrol" arasındaki farkı teknolojik ilerlemesine tahsis etmek istemektedir. Bu bakımdan, petrol için ucuz fiyat büyük önem kazan- maktadır. 3- Batı'ya eskisi gibi ucuz petrol sağ- lanabilmesi açısmdan bakıhnca, Ortado- ğu düzeninin yapısında bazı "olumsuz" değişmekrin ortaya çıktığı görülmektedir. a) Petrol sahibi emirliklerin ve şeyhük- lerin, ABD dostu olmalanna rağmen ar- tık fıyat ve miktar tespitlerinde tek başı- na hareket etmelerini güçleştirici çeşitli unsurlar ortaya çıkmışür. Batı'nın eskisi gibi ucuz petrol sağlaması açısmdan, Ortadoğu düzeninin yapısında bazı "olumsuz" değişimler ortaya çıktı. 1- ABD'nin dostu petrol emirlik ve şeyhliklerinin fiyat tespitinde tek başına hareket etmeleri güçleşti. 2- OPEC, fiyatlarm dışandan etküenmesine engel olarak görülüyor. 3- tran, Irak ve Libya gibi petrol sahibi olup kurulu düzene karşı çikan odaklar oluştu. Hedef "ucuz petrol" olmakla biriikte, bunu sağlayacak idari araçlann hedefe uygunluğu da gündemdedir. Bu dunım- da akla gelen bazı sonuçlan şöyle sırala- yabiliriz: 1- Batı dünyası, petrole alternatif yeni enerji türleri geliştirilmesi, petrol tüketi- mini azaltıa uygulamalann yaygmlaşması gibi petrole bağımlılığı azaltacak bir dü- zene ancak uzun vadede geçebilecektir. 2- Batı, bu geçişi yaparken, hem refah ve istikranndan kaybetmemek hem de ge- b) OPEC, fiyatlann dışandan etkilen- mesine bir engel olarak görünmektedir. c) Petrol sahJbi olup da kurulu düze- ne karşı çıkan tran, Irak, Libya gibi bazı mihrakJar teşekkül etmiştir. Bugün bun- lardan "M tekUkcüsi" Saddam Httseyin^ dir. Çünkü, emniyet içinde olduğu kabul edilen petrol kaynaklanm sımrlandıracak şekilde hareket etmiştir. Petrolün emni- yetinin kalmadıgını temsil etmektedir. Bunun için "hak ettigi cezayı bulduğunun gösterilmesi" önem taşunaktadır. Bu tespitlerin gereğinin yapıhnasında, Batı dünyasmın ısrarh olması fevkalade hayatidir. Anlayış, taviz ve uzlaşma bu çerçevenin imkânlan içinde olabüir. An- cak şunu da belirtmek gerekir ki bütün Batı ülkeleri petrol konusunda aynı ko- numda değillerdir. Mesela tngiltere'mn petrolü vardır; hem darlığa düşmesi ihti- mali azdır hem de artan petrol fiyatlann- dan kâr etmektedir. Bunun için tavizlere daha şiddetle direnecektir. ABD, Suudi Arabistan'a gönderdiği askerin masrafı- na Suudi Arabistan'ı ortak etmektedir. Bu gibi gerekçelerle daha ucuza petrol elde etme ve ekonomisindeki sarsıntıyı azalt- ma imkânı vardır. Petrol faturasının yü- künü Avrupa ve Japonya taşıyacakür. Al- manya, iki Almanya'mn birleşmesine ila- veten bu yüke ne kadar katlanabilecek- tir? Körfez'de direnmenin nereye kadar sürdürülebileceğinin tahminini güçleşti- ren bu gibi unsurları gözden kaçırmamak gerekmektedir. Nasıi bir Ortadoğu düzeni? Ortadoğu için 20. yüzyü başlannda ön- görülen duzen, hem Batı âlemi hem de Ortadoğu ülkeleri açısmdan artık fonk- siyonunu kaybetmiştir. Ortadoğu açısmdan bakıldığında, söz konusu düzen, başlangıçta bölge ülkele- rinin dışında, "bağımstdık" vaatleri ile kotanlmış, bir müddet Batı sömürgecile- rinin tatminini sağladıktan sonra, onla- rm çekilmesi ile "yeni-sömürgeciliğin" bir araçı olduğu görulmüştür. 70 yıldır mut- lakiyetçi ve feodal yapıdaki suni devlet- çikler içinde yaşamaya mahkûm edilen Ortadoğu toplumlannın gereğinden faz- la geri kalmalanna yol açtığı için bu dü- zen Arap toplumlan nezdinde fonksiyo- nunu çoktan yitirmiştir. Bağımsızlık an- lamı taşımadıği çoktan anlaşılmıştır. Batı âlemi açısmdan bakıldığında, söz konusu düzenin mahsulü olan bugünkü yönetimler, fonksiyonlannı 1970lerde ta- mamlamışlardn". OPEC şemsiyesi altın- da birleşmiş olmakla Batı'nın kendilerin- den beklediği hizmeti görememekte ve kötü bir sınav vermiş bulunmaktadırlar. Üstelik, hızla değişmiş bir dünyada ilkel görünüşlülükleri göze batmaktadır. Bu yönetimlerin desteklenmesi, Batı dünya- suun 20. yüzyıl sonlannda sanldığı "in- san haklan ve demokrasi savunuculuğu" ile artık çelişir bir görüntü vennesine se- bep olmaktadır. Körfez bunaumı dolayısıyla Ortadoğu- daki bütün bu tür yöneticilerin ABD'ye can havli ile sanlmalan sebepsiz değildir. Gündemdeki hesaplaşma, savaşh veya savaşsız, Kuveyt'li veya Kuveyt'siz, Sad- dam Hüseyinii veya onsuz, Ortadoğu ha- ritasını değiştirerek veya değiştirmeyerek olabilir. Bu senaryo ihtimalleri hedefın mahi- yetini değiştirmeyecektir. Bütün bu ihtimallerdeki ortak hedef, Ortadoğu düzeninin "güveniür şekilde" yeniden seküjendirilmesidir. Bu değişiklikler sırasında, Ortadoğu ül- kelerindeki demokratikleşme eğilimleri- nin kuvvetlenmesi tabiidir. Bu etki, bir ABD zaferi ile de gelse, Saddam Hüse- yin'in galibiyeti ile de gelse, çağm gereği olan sonuca doğru gidiş pek değişmeye- cektir. O halde Ortadoğu için demokratikleş- me ne derecede "güvenüir" bir gelişme- dir? Batı'auı ve eelişkilerl
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear