Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
7EKİM 1990 DIŞ HABERLER CUMHURtYET/15
KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRİZİ... KÖRFEZ KRİZİ...KÖRFEZ KRtZİ... KÖI
ABD DJŞİŞLERÎBAKANIBAKER'DANSADDAM'A ÇAĞRI:
Silahlarını imha et ve uygarlığa katılIrak ise ABD ve müttefiklerini "dünya hegemonyası" peşinde
olmakla suçladı. BM Genel Kurulu'nda "Irak'a İcarşı askeri
eyleme geçiîebileceğini" söyleyen SSCB Dışişleri Bakanı
Şevardnadze Sovyet parlamenterlerince kınandı.
Dış Haberier Servia — ABD Dışişleri
Bakanı James Baker, Irak Devlet Başka-
nı Saddam Hüseyin'i, elindeki kitlesel im-
ha silahlarını yok ederek uygar dünyaya
katılmaya çağırdı. Irak ise ABD ve müt-
tefiklerini "dünya begemonyası" peşinde
olmakla suçladı. Körfez'deki Ingiltere as-
kerlerinin komutaru Tıungeneral BilHere,
savaşı Tma etti.' SSCB Genelkurmay Baş-
kanı Mihail Moiseyev, Körfez krizine si-
Sftje #tw JJark Sin«j5
Barış için
fırsatlarPazartesi günü Birleşmiş Milletler'de
dünyanın politik liderleri önünde konu-
şurken Başkan George Bush kesin anla-
şıhr bir biçimde Körfez bunalımına sağ-
duyulu bir diplomatik çözüm önerdi.
Eğer Saddam Hüseyin iş işten geçmeden
yamt verme dirayetini gösterirse bu söz-
ler, görüşmeler için bir temel oluşturuyor.
Dinleyicilerin çoğunluğunun anlamış
olamayacağı bir diplomatik lisanla Bush,
"Irak'ın Kuveyt'ten kayıtsız sartsız çekil-
mesi ertesinde" doğabilecek olan fırsat-
lardan söz etti.
önce Başkan, Irak ile Kuveyt'in "*n-
tanndaki aynlıklan nihmi oUrak çözme-
leri" olasüığı üzerinde durdu. Şifre çözü-
lürse bu, şu andaki sının ve stratejik ada-
lann hukuksal durumunu da içeren ve
petrol yataklannın denetimiyle ilgili geç-
mişten gelen tartışmaların çözülmesi an-
lamına geliyor.
lkinci olarak Başkan, Körfez ülkeleri-
ne yeni anlaşmalar yapmaları çağnsında
bulundu. Washington, bununla üç şeyi
kast ediyor: Kimyasal silahlann ve bun-
lann üretim araçlanmn imhası; nüldeer
teknolojinin yaygmlaştınlmasının durdu-
rulması ve silahlı kuvvetlerin sayısının ve
bileşiminin görüşülmesini.
Uçüncü olarak Başkan, "Bölgedeki
tüm devletleri ve halklan Araplar ile Is-
rail'i ayıran çatışmayı çözmeye çağırdı."
DICKCHENEY
Saddam yine
jsaldırabilirWASHINGTON (AA) — ABD Sa-
vunma Bakanı Dick Cheney, ABD bir-
liklerinin gerektiği sürece Körfez'de ka-
lacağını, olası bir saJdırı için ise belli bir
zaman veremeyeceğini belirtti.
Cheney, CNN televizyonuna dün ver-
diği demeçte, Suudi Arabistan'daki ABD
birliklerinin bölgede gerek-
tiği sürece kalacağmı belirterek, "Başkan
karar verdigi takdirde veya yamt verme-
miz gereken bir provokasyon olduğu tak-
dirde, askeri güç kullanmak zorunda ka-
tanz, o zaman buntı yapmaya hazır ola-
cagız. Ancak 'şu tarihte askeri harekât
olacaktır' şeklinde bir şey söylenemez"
dedi.
Irak Devlet Başkanı Saddam Hnse-
yin'in, BM'nin uyguladı|ı ambargoyu
delmek için askeri bir saldırı veya terö-
rist saldırı emri vermesi olasılığı bulun-
duğunu ifade eden Cheney, şu anki du-
rumu değiştirmek için Saddam'ın, Suu-
di Arabistan'a saldırabileceğini veya ls-
rail'e karşı sert ve ani bir harekette bu-
lunabileceğini, buna hazırlıkh olmalan
gerektiğini kaydetti.
KöNUK YAZAR
yasi çözüm bulunması gerektiğini söyle-
di. BM Genel Kurulu'nda yaptığı konuş-
mada, "Irak'a karşı askeri eyleme
geçifcbüeceğP yolunda uyanda buiunan
SSCB Dışişleri Bakanı Eduard Şevard-
nadze'nin açıklarnası, 400 Sovyet parla-
menter tarafından kınandı. Suudi Arabis-
tan, Ürdün Büyükelçisi'ni geri çağırdı.
ABD Dışişleri Bakanı James Baker,
Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'i,
elindeki kitlesel imha silahlanm yok ede-
rek uygar dünyaya katılmaya çağırdı. Ba-
ker, New York'taki BM merkezdnde, nük-
leer silahlann yok edilmesine adanmış
Sovyet yapımı bir heykelin açüışında yap-
tığı konuşmada, kimyasal-biyolojik silah-
lanm ortadan kaldırması için Saddam
Hüseyin'e seslendi. AA'nın haberine gö-
re Baker şunları söyledi: "Soğuk savaşı
Arabistan kumlannın derinliklerine gö-
merken uluslararası siyasetin yeni çagına
ayak basıyoruz. Bunun içindir ki ona
(Saddam Hüseyin), uygariaşma yolunda-
Id yeni dünyaya katriması ve kimyasal, bi-
yolojik sJJahJan, araşürma ve üretinüe-
rine son vererek toptan imha etmesi ca£-
nsında bolunnyorum."
öte yandan Filistin Kurtuluş örgütü-
nün (FKÖ) krize çözüm bulunması için
yeni bir plan hazırladığı bildirildi. FKÖ
Yürütme Komitesi üyesi Yaser Ebu Rab-
bo, Tunus'ta yayımlanan bir gazeteye ver-
diği demeçte, yeni planın "ulusiararası
eşitlik, yabancı güçlerin çekilmesi ve
Irak'a nygulanan abiukannı kaldınlması"
temeline dayandığını söyledi.
Ingiltere'nin Körfez'de konuşlandırdı-
ğı askeri güçlerin komutanı TUmgeneral
Peter de la Billiere, Körfez bölgesinin
"ciddi gelişmelere" doğru eittiğini söyle-
di. AA'nın haberine göre Ingiliz komu-
tan, gazetecilere yaptığı bir açıklamada,
"Kasıra ile ocak aylan arasında yayımla-
yaeağınız gazeteterde birdenbire baa cid-
di gelişmelerin görülebileceğini iddia
edebilirim" dedi. . .
ABD'yi ziyaret eden Sovyet Genelkur-
may Başkanı Mihail Moiseyev, Körfez
krizini çözümlemek için askeri güç kul-
lanılmaması ve krize siyasi bir çözüm bu-
lunması gerektiğini söyledi. Reuter'in ha-
berine göre ABD Savunma Bakanlığı'nda
bir bâsm toplantısı düzenleyen Sovyet Ge-
neral, Körfez krizinin çözümü için ABD
ve SSCB askeri yetkililerinin, Irak'a kar-
şı siyasi baskının arttınlmasını sağlaya-
bilecekterini kaydetti, ancak aynnöya gff-
medi. Moiseyev, krizi çözümlemek için
ABD ile SSCB'nin 'omuz omuza' çaba
harcadığını da ifade etti.
Sovyetler Birliği'nde 400 milletvekili,
yayımladıklan ortak bir açıklama ile Dı-
şişleri Bakanı Eduard Şevardnadze'nin
BM Genel Kurulu'nda yaptığı ve "Irak'a
karşı askeri eyleme geçileceği" yolunda
uyan içeren konuşmasını kınadılar.
Suudi Arabistan dün, Ürdün'deki bü-
yükelçisini geri çağırdı. Reuter'in verdiği
habere göre Suudi Büyükelçi Şeyh Mu-
hammed Fahd El-İssa, Amman'dan cu-
ma günü aynldı. Ürdün de Suudi Arabis-
tan'ın Riyad'daki Ürdün Büyükelçiliği'
nin bazı bölümlerini kapatmasını protes-
to etmek için bu Ulkedeki elçisini 10 gün
önce geri çağırmıstı.
îtalya Büyiıkelçiliğı
Bu arada, îtaJya'nın Kuveyt Büyükel-
çiliği'nin dün tahliye edildiği bildirildi.
îtalya Dışişleri Bakanlığı Sözcülüğü ta-
rafından yayunlanan bildiride, Irakü yet-
kiUlerin, son günlerde büyükelçiliğe su ve
yakıt vermeyi reddettikleri, büyükelçinin
AT üyesi bir başka ülkenin büyükelçisi-
nin ikametgâhına gitmesine engel olun-
duğu belirtüdi. BıJdiride, Irak'ın bu tu-
tumu sebebiyle büyükelçilik binasım tah-
liye etmek zorunda kalındığı ifade edil-
di. Îtalya Dışişleri Bakanlığı, Kuveyt Bü-
yükelçUiği'nin kapatılmadığım, kısa bir
süre için boşaltıldığını bildirdi.
'Kuveyt destek istemedi'
Irak'ın işgalinden üç gün önce ABD-
nin Kuveyt'i uyardığı, bu ülkeye askeri
destek önerdiği ve Saddam Hüyesin'i iş-
gal fikrinden vazgeçirmek için Körfez
bölgesinde başka bazı acil önlemler plan-
ladığı iddia edildi.
International Herald Tribune gazetesi-
nin 5 ekim tarihli sayısında yer alan bir
habere göre, Batılı ve Arap kaynaklar,
Bush yönetiminin Kuveytli liderlere, ta-
lep ettikleri takdirde, bir ABD kara gü-
cü gönderebileceklerini ifade ettiler.
Gazetenin haberine göre, Kuveyt hükü-
meti, işgal olasılığını hesaba katmadık-
lan ve ABD yardımı istiyor gözükmek-
ten çekindikleri için, bu öneriyi geri çe-
virdiler.
BAĞDAT
Gorbaçov'un
temsilcisi
Saddam'la
KURAN'LI PROTESTO — Ürdün'ün başkenti Amman'da düzenlenen Saddam yanlısı gosteride, Suudi Arabistan'daki kutsa) kentlerde ABD askeri bulunması pro
testo edildi. Gösteriye katılan çok sayıda kadından bazılan protestolannı Kuran'dan ayetler göstererek dile getirdiler. (Fotograf: Reuter)
BAZIUÇAKŞİRKETLERİUYGULAMIYOR
'Savaşriskisigortası'nda karmaşaBatıdan Türkiye'ye uçan yolculardan IATA karanyla sigorta
ücreti alınırken, aralarında THY'nin de bulunduğu bazı
şirketler uygulamadan habersiz.
Haber Merkezi — Avrupa ülkelerinden
Türkiye'ye uçan yabana havayolu şirket-
lerinin "Körfez krizi" nedeniyle Türkiyei
yi "riskü ilke" ilan ederek başlattıklan
"Vfcrriskinsnrance", savaş riski sigorta-
smda tam bir karmaşa yaşanıyor. Şirket-
lerin "risk sigortası"nı uygulayıp uygula-
mamaktaki kararsızlıklannm yanı sıra şir-
ketlerce bilet ücretlerinden ayn olarak
yolcu başına alınan sigorta ücretleri de 50
bin liradan 200 bia liraya kadar farkhhk-
lar gösteriyor.
Swissair ve Sabena şirketlerince Batı-
dan Türkiye'ye ucan yolculardan, Ulus-
lararası Hava Taşımacılığı örgüiü'nün
(IATA) kararlarıyİa sigorta ücretleri ah-
mrken IATA üyesi British Airways, Luft-
hansa ve Pan-Am şirketleri böyle bir uy-
gulamadan habersiz. Bazı yabancı hava-
yolu şirketleri "risk sigortasT uygulama-
sım Körfez Krizi'nin patlak vermesinin
hemen ardından başlatmış, bazılan da on
gün kadar önce uygulamaya koymuşlar.
Swissair SaUş Müdilrü Pierre Maszko,
"IATA'mn karanyla böyle bir sey var. Biı
de IATA'ya baglı oldnğumuz için Irak'a
komşu olan tüm ülketere, bilet ücretinden
ayn olarak yolcu başına 100 tsviçre Fran-
gı sigorta ücreti uyguluyonız" dedi. Si-
gorta şirketlerinin "risk sigortası"nı zo-
nınlu hale getirdiklerini belirten Maszko,
"Her an bir ^ylerin olabilecegi bir ülke-
de böyle bir uygulama anormal degil" di-
ye konuştu.
Uygulamamn şirketlerin değil, IATA-
nın kararı olduğunu ve kendilerinin yol-
cu başına 600 Belçika Frangı ücret uygu-
ladıklannı belirten Sabena Satış Müdü-
rü George Rizof, Türkiye*nin uygulama
dışında kalmasj gerektiği duşüncesiyle ge-
nel müdürlüğe itiraz ettiklerini bildirdi.
Rizof, "Şirketler mıimkün oidugunca nç-
tnklan yeriere göre kareket ederler. Bu,
şirketlerin politikasıdır. Swissair gibi güc-
İü şirketler bonu uyguluyor. Bizim elimiz
kolumuz bağlı" dedi.
"Risk sigortaa"ndan habersiz görtinen
Lufthansa Şirketi'nin Genel Müdür Yar-
dımcısı Güner Şekercioğlu, Türkiye'nin
tehlikeli bölgeye dahil olmadığını belir-
terek "Sırf Türk yolculardan böyle bir şey
istenirse, bu Türkleri küçük daşörücü
olnr. Haksızlık olur." diye konuştu.
THY'nin de bu uygulamaya kauldığı-
m belirten THY Sigorta Mfldürü Bora
Santıroğlu, şöyle konuştu:
"Sigortacılar tarafından Türkiye risk-
li bölge içinde kabui edildi. Hatta Tür-
kiye'yi ikiye ayırdılar, 36. meridyenden iti-
baren batı ve dogu olarak. Batı için dü-
ştik, doğu için ynksek sigorta alıyoriar."
görüştüBAĞDAT (AA) — Sovyetler Bırlifi'
Başkanı Mihail Gorbaçov'un Körfez ül-
kelerine gönderdiği özel elçisi Yevgeni Pri-
makov, Irak Devlet Başkanı Saddam Hu-
seyin ile görüştükten sonra Irak'tan
aynldı.
Sovyet temsilcisi, dün Irak'tan aynlma-"
dan önce gazetecilere yaptığı açıklama-
da, Körfez krizinin banşçı yolla çözüm-
lenmesi ihtimali konusunda iyimser oldu-
ğunu söyledi.
Arap diplomatik kaynaklann verdiği
bilgiye göre, Primakov, Saddam ile yap-
tığı görüşme sırasında, Irak'ın Kuveyt
1
ten çekilmesi yolundaki uluslararası çağ-
nlara olumlu cevep vermesini istedi.
Primakov'un, Saddam Hüseyin'e Gor-
baçov'dan bir mesaj ilettiği de büdirildi,
ancak sözkonusu mesajın içeriği açık-
lanmadı.
öte yandan, Bağdat'ta buiunan Filis-
tin Devlet Başkanı Yaser Arafat'ın,
SSCB lideri Mihail Gorbaçov'un temsil-
cisi Yevgeni Primakov ile dün bir araya
gelerek, Körfez krizinin çözümü konu-
sunda işbirliği yapılması üzerinde dur-
dukları bildirildi.
Batıülkeleriiçindava,petrolünucuza sağlanmasıDünya kamuoyunun tepkisiyleBatı'nın amacıfarklı. Dünya işgalekarşı çıkarken Batı uzun vadeliçıkar hesabıyapıyor
MEHMET DÜLGER
Doğru Yol Partisi Genel Başkan Yardımcm
Kısa bir süre önce serbest piyasada va-
rili 10$ olan petrolün fiyatı önce OPEC
karan ile 21$'a, sonra da Körfez bunalı-
mı ile 28 ve 33$'a fırladığı için dünya eko-
nomisinin çivisi sallanıyor.
Bundan da en büyük petrol tüketicisi
olan ulkeler oldukça zarar görecekler.
Ama yeni fiyatlarla dahi 3 varil petrol ile
bir çift ayakkabı alınabiliyor. Izafı değe-
ri bakımından "yenOenebuV kaynaklar-
la üretilen bir çift ayakkabı karşılığında
dünya, "yenüenemeyen" kaynakianndan
üç varil petrol ödeyecek ise bu çelişkiler
er veya geç dünyanın karşısına dilcilecekti.
Konuya cepten çıkan para veya Sad-
dam Höseyin'in çiyliği açısmdan bakmak
yerine, bir an için tükenebilir ve yenile-
nemez kaynaklann dünya için değeri açı-
sından bakıldığında bu kaynaklann ucu-
za kullanıldığı ve bu yüzden de insanlı-
ğın israf yolunu tutmuş olduğu görüle-
cektir.
Kaldı ki fıyat artışının bu kadar hızlı
olması da gerekmiyor. Petrol fiyatı, bu-
nalun ve ambargo sebebiyle yeterince üre-
tim ve satış yapılamadığı için boylesine
hızL arttı. Uretim eski seviyesini bulun-
ca, fıyat gerileyecektir. Bunalmı uzarsa
yüksehneye devam edecektir. labii ki tü-
ketici menfaati fiyatın yükselmeye devam
etmesi yönünde değildir.
28 Ağustos 1990 günü Bağdat televiz-
yonunda yayunlanan bir konuşmasında
Saddam Hüseyin şunlan söylüyor: (**)
"Sayi" BMh'uB lms*ahk dısı harekedn-
dea doiayı, o u su sora sonüâaabdın *Siz
nedea bölgeye gellyorsuuz?' Baslangıç-
U S. AraMstan'ı koruurjv geldikleriııi
söytediler. Ancak bunan inandına olma-
dıgmı anladıklannda, 'petrolü savunmaya
getdikleriııi' söylemeye basJadılar. '
Çeüşldyi görüyorsnnaz.
Bölge halkı petroli cebtae koymak is-
temiyor ki_. Petrotii satmak istiyor.
ABD*ye, Batı'ym, Japonya'ya... Petrol sa-
tışındM dde edilen gelir de zaten bölge
kaikmm««ı için knHanılacak. Bu işleri de
petrol alan ilkekr yapacak.
Sonucta; petrol Batı'ya giderken, geü-
ri de kaüonma projeleriıe hareaaırken,
para yiae b« Ukderta kesderine akıyor.
Böylece sonnçta, biz petrolö cebimiz-
de tvtnanus otayoraz."
Müli menfaatlere daha uygun olan
ucuza petrol sağlama alternatifleri halen
acık bulunmakta iken ve yabancı petrol
şirketlerinin faaliyetlerinin kısıtlanacagı-
na dair bir işaret verilmcmişken, Batı
dünyası neden bunu değerlendirmemek-
tedir?
Eğer dava "Knveytln bagımsızlıgı" idi
ise bu işe çok farklı bir şekilde yaklaşmak
mümkün olabilirdi. Kaldı ki eğer Kuveyt
sadeçe muz ihraç eden ülke olsa idi, Ku-
veyt'in bagımsızlıgı konusunda böyle bir
hassasiyet gösteriür miydi? Suudi Arabis-
tan'da yığınak yapılması, Suudi Arabis-
tan'ın savunulacağı hakkmda beyanat,
onu takiben "asü amacu petrol oldnğo"
beyanlan, stratejik hedeflerin sapma gös-
terdiğinin ifadesidir.
tştt bu noktada dünya kamnoyunun
tepldsütin amaa ile BatattOderiaJııtep-
Idlerinin amacı farklılaşmaktadır. Dün-
ya ilkel işgal yöntemine karşı iken, Batı,
petrolün en büyük tüketicisi olarak pet-
rolden uzun vadeli çıkarlannın hesabma
girmiştir bile.
Tükenebilir-yenilenemez kaynaklarla
ilgili ekonomik kurallar, yeterince ince-
lenmiş ve bütunleştirilmiş bir alan değil-
dir. Bunlar üzerinde baskı, şiddet, tekel,
devletçilik ve tröstlerin hızla gelişmesi her
zaman ihtimal dahüindedir. Hele, kaynak
birisinde, acil ihtiyaç başkasında ise kar-
şılıkü tertipler kaçmılmazdır.
Batı dünyası, şu anda Kuveyt'i bir ke-
nara bıraJcmış "Petrol fiyaü nu, Ortado-
gu düzeni mi?" tanışmasımn içine girmiş-
tir.
Evet, dava ucnz petroldnr. Ama sade-
ce o kadar deffl. Ucoz petrolün hem uzun
vadede saglanmaya devam etmesi hem de
bunıı teminat altma alacak bir düzenin
bnlnnması gerekmektedir.
lecekteki geüşmesini hızlandırmak ama-
a ile "pahah petrol" ile "ucuz petrol"
arasındaki farkı teknolojik ilerlemesine
tahsis etmek istemektedir. Bu bakımdan,
petrol için ucuz fiyat büyük önem kazan-
maktadır.
3- Batı'ya eskisi gibi ucuz petrol sağ-
lanabilmesi açısmdan bakıhnca, Ortado-
ğu düzeninin yapısında bazı "olumsuz"
değişmekrin ortaya çıktığı görülmektedir.
a) Petrol sahibi emirliklerin ve şeyhük-
lerin, ABD dostu olmalanna rağmen ar-
tık fıyat ve miktar tespitlerinde tek başı-
na hareket etmelerini güçleştirici çeşitli
unsurlar ortaya çıkmışür.
Batı'nın eskisi gibi ucuz petrol sağlaması açısmdan,
Ortadoğu düzeninin yapısında bazı "olumsuz" değişimler
ortaya çıktı.
1- ABD'nin dostu petrol emirlik ve şeyhliklerinin fiyat
tespitinde tek başına hareket etmeleri güçleşti.
2- OPEC, fiyatlarm dışandan etküenmesine engel olarak
görülüyor.
3- tran, Irak ve Libya gibi petrol sahibi olup kurulu düzene
karşı çikan odaklar oluştu.
Hedef "ucuz petrol" olmakla biriikte,
bunu sağlayacak idari araçlann hedefe
uygunluğu da gündemdedir. Bu dunım-
da akla gelen bazı sonuçlan şöyle sırala-
yabiliriz:
1- Batı dünyası, petrole alternatif yeni
enerji türleri geliştirilmesi, petrol tüketi-
mini azaltıa uygulamalann yaygmlaşması
gibi petrole bağımlılığı azaltacak bir dü-
zene ancak uzun vadede geçebilecektir.
2- Batı, bu geçişi yaparken, hem refah
ve istikranndan kaybetmemek hem de ge-
b) OPEC, fiyatlann dışandan etkilen-
mesine bir engel olarak görünmektedir.
c) Petrol sahJbi olup da kurulu düze-
ne karşı çıkan tran, Irak, Libya gibi bazı
mihrakJar teşekkül etmiştir. Bugün bun-
lardan "M tekUkcüsi" Saddam Httseyin^
dir. Çünkü, emniyet içinde olduğu kabul
edilen petrol kaynaklanm sımrlandıracak
şekilde hareket etmiştir. Petrolün emni-
yetinin kalmadıgını temsil etmektedir.
Bunun için "hak ettigi cezayı bulduğunun
gösterilmesi" önem taşunaktadır.
Bu tespitlerin gereğinin yapıhnasında,
Batı dünyasmın ısrarh olması fevkalade
hayatidir. Anlayış, taviz ve uzlaşma bu
çerçevenin imkânlan içinde olabüir. An-
cak şunu da belirtmek gerekir ki bütün
Batı ülkeleri petrol konusunda aynı ko-
numda değillerdir. Mesela tngiltere'mn
petrolü vardır; hem darlığa düşmesi ihti-
mali azdır hem de artan petrol fiyatlann-
dan kâr etmektedir. Bunun için tavizlere
daha şiddetle direnecektir. ABD, Suudi
Arabistan'a gönderdiği askerin masrafı-
na Suudi Arabistan'ı ortak etmektedir. Bu
gibi gerekçelerle daha ucuza petrol elde
etme ve ekonomisindeki sarsıntıyı azalt-
ma imkânı vardır. Petrol faturasının yü-
künü Avrupa ve Japonya taşıyacakür. Al-
manya, iki Almanya'mn birleşmesine ila-
veten bu yüke ne kadar katlanabilecek-
tir? Körfez'de direnmenin nereye kadar
sürdürülebileceğinin tahminini güçleşti-
ren bu gibi unsurları gözden kaçırmamak
gerekmektedir.
Nasıi bir Ortadoğu düzeni?
Ortadoğu için 20. yüzyü başlannda ön-
görülen duzen, hem Batı âlemi hem de
Ortadoğu ülkeleri açısmdan artık fonk-
siyonunu kaybetmiştir.
Ortadoğu açısmdan bakıldığında, söz
konusu düzen, başlangıçta bölge ülkele-
rinin dışında, "bağımstdık" vaatleri ile
kotanlmış, bir müddet Batı sömürgecile-
rinin tatminini sağladıktan sonra, onla-
rm çekilmesi ile "yeni-sömürgeciliğin" bir
araçı olduğu görulmüştür. 70 yıldır mut-
lakiyetçi ve feodal yapıdaki suni devlet-
çikler içinde yaşamaya mahkûm edilen
Ortadoğu toplumlannın gereğinden faz-
la geri kalmalanna yol açtığı için bu dü-
zen Arap toplumlan nezdinde fonksiyo-
nunu çoktan yitirmiştir. Bağımsızlık an-
lamı taşımadıği çoktan anlaşılmıştır.
Batı âlemi açısmdan bakıldığında, söz
konusu düzenin mahsulü olan bugünkü
yönetimler, fonksiyonlannı 1970lerde ta-
mamlamışlardn". OPEC şemsiyesi altın-
da birleşmiş olmakla Batı'nın kendilerin-
den beklediği hizmeti görememekte ve
kötü bir sınav vermiş bulunmaktadırlar.
Üstelik, hızla değişmiş bir dünyada ilkel
görünüşlülükleri göze batmaktadır. Bu
yönetimlerin desteklenmesi, Batı dünya-
suun 20. yüzyıl sonlannda sanldığı "in-
san haklan ve demokrasi savunuculuğu"
ile artık çelişir bir görüntü vennesine se-
bep olmaktadır.
Körfez bunaumı dolayısıyla Ortadoğu-
daki bütün bu tür yöneticilerin ABD'ye
can havli ile sanlmalan sebepsiz değildir.
Gündemdeki hesaplaşma, savaşh veya
savaşsız, Kuveyt'li veya Kuveyt'siz, Sad-
dam Hüseyinii veya onsuz, Ortadoğu ha-
ritasını değiştirerek veya değiştirmeyerek
olabilir.
Bu senaryo ihtimalleri hedefın mahi-
yetini değiştirmeyecektir.
Bütün bu ihtimallerdeki ortak hedef,
Ortadoğu düzeninin "güveniür şekilde"
yeniden seküjendirilmesidir.
Bu değişiklikler sırasında, Ortadoğu ül-
kelerindeki demokratikleşme eğilimleri-
nin kuvvetlenmesi tabiidir. Bu etki, bir
ABD zaferi ile de gelse, Saddam Hüse-
yin'in galibiyeti ile de gelse, çağm gereği
olan sonuca doğru gidiş pek değişmeye-
cektir.
O halde Ortadoğu için demokratikleş-
me ne derecede "güvenüir" bir gelişme-
dir?
Batı'auı ve
eelişkilerl