25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURÎYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 6 EKİM 1990 "Siyasal Idamm Reddi" Anıtı Tarihin kaydının, tarihin saptamasının bilinmezlikten gelinmesinden ve onun üstüne yapay yürüyüşlere kalkışılmasından çok, gerçek huzur konularını çözmeye yönelmek gerekir. Prof. BAHRİ SAVCI 196O'ta bir ihtilal ile devrilıp "1924 Anayasa- sı'nı ihlal"den idam edilen üç politikacı vardı. Bunların uğradığı bu trajik sonuç, sonradan ka- muoyunun bir bölumunde yureklere sindiri- lemedi. Burada hemen vurgulayahm: Bu kamuoyu, şimdilerde bu üç idamı siyasal sömuru konusu yapan az sayıda politikacının havsalalanmn ala- mayacağı kadar idamın ve siyasal idamın karşı- sındadır. Bu karşıdalık, uç idam konusunda sö- mürü güdusü ile yaratılan yapay ilgıden çok da- ha derin bir ilginin uriinüdür. Bundan dolayı, ya- pay ilgiden çok daha büyuktür, kapsamlıdır ve asıl dikkate değer yanı, çok sağlam gerekçelidir. Gerçek şudur: İdam, hele siyasal idam, bugun- kü demokratik anlayışça çüruk bir kurumdur. Dönemler değişmektedir. Algılar, duygular da döneme göre değişip ayrı içerikler-boyutlar ka- zanmaktadır. Boylece oluşan yeni anlayışlar önünde o eski idamlar, birer boş önlem durumu- na düşmektedir. Gene idam, hele siyasal idam, siyasal dalga- lanmaları toplumsal sukûna indirgeme yöntem- leri içinde etkisi olmayan, boşuna bir şiddet sa- yılmaktadır. Çunku ceberrutluğun özunde, top- lumsal sükün aracı olma nitehği yoktur. Hele si- yasal idam, yukarda soylenon "çağdaş demok- ratik anlayış"a dayalı "demokratik ahlak"ça da reddedilen kohne-zalim-haksız-yanhş, bir eskil (arkaik) kurumdur. Siyasal idamın ve genel ola- rak idamın caydırıcılığı, terbiye ediciliği ise ar- tık bilimsel gözlem ve değerlendirme açılanndan hıç kabul edilmemektedir. Yapmamız gereken Işte bu gerekçeden dolayı üç politikacının ida- mı, onu, bugünku koşullarda sömürü konusu ya- pan politikacının "siyasal amaç manevraları"nı aşan bir kamuoyu duygusunca-kamuoyu algısın- ca, boşuna yapılmış bir eskil eylem saymaktadır. Ve işte bundan dolayıdır ki şimdi onların yer- leştirildikleri bu gömüte; 27 Mayıs'ı, kusufa (gun tutulmasma) uğratıp karartma, bundan da bir si- yasal çıkar sağlama gibi zarafetsiz bir simge ol- ma niteliğini verdirtmemeliyiz; ona, daha yuce, daha insancıl; çunkü, daha demokratik bir an- lam yuklemeliyiz. Bu gömütu, "butun siyasal idamların reddi anıtı" simgesi olarak anlamlandırmalıyız. Bu yapılmazsa ne olacak? Bu gömut, 27 Mayıs'ı demokratik gelişim ta- nhimizin içinden soküp atamama aczi içinde olanlann, onu uç olunun naaşını kullanarak ka- rartma gıbi gene boş gırişimlerınin simgesi ola- rak kalacaktır. Gomütun dayandığı yasal çerçe- ve, hızla yitip gomut, böyle talihsiz bir simge ola- rak bir caddenin kenannda, boynu bükük, ka- lıp duracaktır. Oysa onlara, "butun siyasal idamların reddi" niteliğini kazandırmak; şimdi onlara, içtenlikten yoksun, bir kalıt paylaşmarun çirkinliği ile ya- pılan gölgeli gosteriden çok daha yuce, mantık- sal, insansal bir davranış olur. Bu, tarihin mantığına uygunluktur: Yakın geçmişimizde, "tarih"in, bir araştırma- yı, "kaydı" (kavdedişi) vardır. Tarihin, 24 Ana- yasası'nın içinde yapılmış bir "saptaması" var- du: Bu, ulusal egemenliğin yasama ve hatta yu- rutme yetkilerinin sahibi olan organ ile gene ay- m ulusal egemenliğin yargı yetkisi alanmm ba- ğımsızca kullanıcısı olan organın, birbirlerine mudahaleden azade, "birbirlerinın yetki ve go- rev alanlanna sarkmaktan a n " olarak işlemele- rini buyuran kuralının iktidarca bozulup bozul- madığının araştırılmasıdır "Tarih", bu araştır- mayı yapmış ve kaydetmiştır. Ve gene "tarih", bu kayıt içinde, "birinin, ötekine mudahalesinden azade kalrnası ve otekinin alanına sarkmaktan mutlaka kaçınmasi" kuralının iktidarca bozul- muş olduğunu da saptamıştır. "Tarih", bunları bilıyor ve kayıt da etmiş bulunuyOT. Sonuç Bugunku kamuoyu vıcdanı, "tarih"ın bu kay- dının ve saptamasının, genel tarihin içinde bıra- kılrnasını istiyor. İstiyor ki yapay "kaşımalar"dan kaçınılsın. İs- tiyor ki Tanzimatlardan-Meşrutiyetlerden-Kuvayı Milliye ilkelerinden-14 Mayıslardan-27 Mayıslar- dan geçerek ve fakat 12 Mart-12 Eyluller dura- ğansallıklannda, tersine akan ırmaklaştırmaya uğramış "demokrasileşme surecimiz" uzerıne eğı- hnsin. Demokrasimizi derinleştirme-genişletme- içerik ve boyut zenginliğine kavuşturma yolu ye- niden açılsın. Yani bunu yapma zorunda bir ülkeyiz. Bunu yaparken toplumsal onanmlara, toplum- sal aalan giderimlere elbette gerek duyulur. Çun- ku demokrasinin gelişimıni sağlamak için top- lumun huzura indirgenmesi de gerekir. Bunun için de tarihin kaydının, tarihin sapta- masının bilinmezlikten geünmesinden ve onun ustune, yapay yüruyuşlere kalkışılmasından çok, gerçek huzur konularını çozmeye yönelmek gerekir. Bu uç oluye, gecmiş donemlerin onurunu ta- nımanın en iyi yolu da onları, çağdaşhk dışı- demokrası dışı-sıyasal ahlakı yaralayıp kıran bir eskil anlayışın, yani siyasal idamın reddinin sim- gesi kılmaktan geçer. Yakın dünlerde ve bugunku trajik dönemde, onlarla birlikte, her birinin koşulları hukuk iç- relikleri ayn birçok siyasal idam olgusu yap- maktadır. Eğer, demokrasimizi derinleştirmek- genişletmek-zenginleştirmek sürecimizi hızlı bir ge- lisime kavuşturmaz isek geleceklerde idam-siyasal idam olgulan, cirkin, yersizlik ve haksızlık nite- likleriyle toplumumuzu rahatsız etmesini ve hatta korkutmasını sürdurecektir. Suç ve suçluluk durumları ne olursa olsun ge- nel olarak idam, özel olarak siyasal idam, bo- yuna "muzlum kurban" yaratacaktır. Hele ara- dan siyasal dönemler geçince bu mazlum kurban duygusu daha da yoğunlaşacaktır. Onların, bu kurbanlığa, bu mağdurluğa uğramışhkları duy- gusu, toplum içinde sürtuşmelere yol açacaktır. Turkiye artık bu trajediye karşı gelmelidir. Üç olunun gömütünu "siyasal idamın reddi" anlamına kavuşturursak bu gömüt, "siyasal sö- murunun simgesi" olmayı aşar, anıtlaşır. ARADABİR Doç.Dr. FİKRET BAŞKAYA Gazi Üniv. laiklik, "irticâ"... Türkiye gibi "resmi ideolojinin" geçerli olduğu ulkelerde, kavramların içeriğı de "resmi ıdeolojı" tarafından belirlenı- yor. Resmi ideolojinin belırlediği bu içerık de tartışmasız ka- bul görüyor. Bir ülke "burası sosyalist cumhurıyettir" demekle sosyalist olmadığı gibi, anayasada öyle yazıyor diye de laik olmaz. Eğer laiklik devlet işleriyle dın ışlerınin birbirınden ay- rılmasıysa, Türkiye hiçbır zaman bu anlamda laik olmadı. Yu- nancafcterikos'unkarşıtı /aıfcostan Latinceye geçen /a/ct/s- tan türeme bir kavram olan laiklik (laicite), devletin din ala- nına mudahale etmemesi, dinın de devlet işlerine karıştırıl- maması olarak tanımlanır Devletin dınler ve mezhepler kar- şısında kayıtsız olması, her türlü ınanç ve düşünceye hoş- görüyle bakması, dının de böyle bir yaklaşımı benimsemesinı sağlamaya yonelık politıka ve yaklaşımları ıfade eder. Bunun doğal sonucu, pratık yaşamda fikir ve ınanç özgürluğünün güvence altına alınmasıdır. Başka bir anlatımla devletin hiç- bir dinsel ıktidara sahip olmaması, aynı şekılde dinin de hiç- bir siyasal iktidar kullanamaması durumudur. Türkiye'dekı du- rum yukarıda söylenenlerle çakışmıyor. Osmanlı İmparatorluğu'nda şeyh-ül Islam, müftü, kadı, mü- derris, imam vb.'den oluşan bir dinsel hiyerarşı söz konusuy- du. Bu hiyerarşınin işlevi, sadece dinsel alanla sınırlı değil- di. Hem dini (şeriatın uygulanması) hem de ıdari fonksiyon- ları (yargı vb) gerçekleştirıliyordu. Hiyerarşınin yükseklerin- de yer alanlar büyük servetlerin de sahibıydiler. Devlet aygı- tı içinde katl ve müsaderenin söz konusu olmadığı tek "sınıf" ilmiyye sınıfı idı. Bızde Hıristiyanlıktan farklı olarak dini hiye- (Arkaşr 19. Sayfada) ,..-,, . ISTANBUL BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIGI'NDAN Daha önce 16 Ekım 1990 tanhınde ıhalesı yapılacağı ılan edılen aşağıdaki; şin ıhalesı, 30 Ekım 1990 tarıhine ertelenmiştir. Istanbul Buyûk Şehır Beledıyest'nin ıhtıyacı olan EF 604 S yük- seltıcı lamba, 2886 sayılı Devlet Ihale Kanunu'nun 51/P maddesıne göre ıç ve- ya dış pıyasadan teklıf alınarak pazarlık usulü ile satın alınacaktır. Şartname Satın Alma Datr'e Başkanlığı Araç Gereç Satın Alma Müdürlûğü'nde görülebılır veya bedelı mukabilınde satın alınabi- lır Istekhler bu iş için hazırlayacakları tekliflerı en gec 30 Ekim 1990 giınü saat 10.00'a kadar Büyuk Şehir Betediye Encumem'ne tes- lim edeceklerdir Türkiye Satranç Federasyonu gözetiminde 8-11 Yaş Grubu Satranç Kursları Başlangıç: 20-10-1990 Başvuru: 164 30 94 - 168 26 07 tZMİR 7. İCRA TETKİK MERCİİ HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1990/720 Dılekçı: Murat Tekstil Sanayıi ve Tıcaret Ltd. Şti. 1077 Sok. No: 31 Ye$ıldere/İZMİR Yukarıda ismı ve adresi yaalı bulunan dilekçi Murat Tekstil Sa- nayıi ve Tic. Ltd. Şu. vekili, alacaklüan ile konkordato akdetmek üzere hâkimliğimize 4 10.1990 tarihinde müracaat etmiştır. Ilan olu- nur. 4.10.1990 * ^ ANMA DİLEK KURTOĞLU 6.10.1988 Her gun, Sana benzetiyorum birilerini, Her gun, Yureğimi ağzıma getiriyor bu şehir AYHAN KURTOĞLU SABİHA TÜREOĞLU BİR KAYIP Uyemiz, değerli arkadaşımız, Basın Şeref Kartı sahıbı AGOP ARAD 4 Ekim 1990 gunu vefat etmiştır 1913 yılmda Eskışehır'de dogan Arad, Güzel Sanatlar Akademısını bıtırdi ve mesleğe 193S yıiında gazete ressamı olarak başladı. Zaman, Açıkgöz, Vatan, Yeni Istanbul, Haber, Son Saat, Akın, Türk Sesı, Şehır, Ekspres gazetelerinde görev yaptı. Uzun yıllardan ben Cumhuri>et gazetesınde çahşıyordu. Tanınmış ressamlarımızdan olan Arad, çeşıtlı dönemlerde Cemiyetimiz Balotaj Kurulu'nda görev yaptı. V986 yıiında Burhan Felek Hizmet Ödülü'nu aldı. Kaybı camiamızda üzüntuyle karjılanan Agop Arad'ın cenaze törenı 8 Ekim 1990 Pazanesi günu saat 14.00'te Beyoğlu Balıkpazan Uç Hoıan Kilisesi'nde yapılacak. Ailesme ve üyelerimıze başsağlığı dılerız. GAZETECİLER CEMİYETİ PENCERE Asil Nadir'i Kurtarayım mı?.. Asit Nadir bir toplantıda Başyazarımız Nadir Nadi'ye ken dısini tanılmış: "— Ben Asil Nadir..." Başyazarımız:' '— Ben de" demiş "sefil Nadir.." Babıâlı değışıyor, fikır adamları yerıne işadamları 'Bizim Yo- kuş'a tırmanıyor. Asil Nadır piyasaya yeni girdi, Mısır filmle- rindekı 'jön'lere benzıyor, servetı samanı dıllere destan; bir kalemde üç-dört gazete, sekız-on dergi birden satın aldı, fi- kir pazarında toptancılık yapıyor, herkes meraklandı: — Kim bu? — Bilmem... — Nasıl zengin olmuş? — Olmuş işte... Şaka değil, Asif Nadir İngiltere'den Kıbns'a dolanıp Uzak- doğu'ya uğradıktan sonra Ankara'da soluklanıyor, Babıâli- de kıyamet koparıyor; yeni patronda paranın haddi hesabı yok, ışadamı kâr etmek ıster değil mi? Bu öyle değil! 'Bızim Yokuş'ta çıkardığı gazetelerden yılda 100 milyarın üstünde zarar etse bile 'bana mısın' demıyor, söylentiler de artıyor: — Özal destekliyormuş. — Yapma!.. — Gazeteter, Günaydın grubunun Asil Nadir'e satışına Tur- gut Beyin aracılık ettiğıni yazmadılar mı? Olur mu olur, Ozal. başbakan ıken "Türkiye'de bir buçuk parti, iki buçuk gazete olacak" dememiş miydi? Demek ki ka- fasında bir plan var: Bir buçuk parti; bir merkez partisi (ANAP), bir de hamamın namusunu kurtaracak 'buçuk' de- mokratik sol parti; iki buçuk gazeteyi de varın siz hesaplayın! * Ozal'ın partiler üzerine 'kehaneti' tutmadı; ANAP merkez partisi olacak yerde 'buçuk parti' oldu. TÖ'nün basın üzeri- ne öngörüsü de boşluğa düşüyor gibi... Neden? Çünkü Asil Nadir zor durumda, İngiltere'dekı ışleri bozul- du, Ağır Dolandtncılık Masasf Nadir'in en büyük işi Polly Peck hakkında soruşturmaya gırişti, şirketin hisse senetleri düş- tü, alacaklı bankalar sıraya girdi, işler sarpa sardı. Peki, ne olacak?.. Asil Nadır, gazetelerın yazdıkjarına göre duze çıkmak için sorumsuz Cumhurbaşkanı Özal'dan yaklaşık 250 milyon do- lar istemış; şimdi her yerde bu konuşuluyor: — Verecek mi?.. Kimileri bu ışe çok alengirli bir yöntemle yaklaşıyorlar. — Asil Nadir, vatansever çocuk, Tûrkün adını İngiltere'den Uzakdoğu'ya kadar dalgalandıran yığit, Kıbns'ın ekonomisini ayakta tutan kahraman! Şimdi İngiftere'dekı Rumlarbu komp- foyu hazırladilar, Nadir'i yıkmak istiyorlar, kendisine destek ver- mek milli vazıfedir... Öyle midir? Bızim alaturkada hüzzam makamı çok zımbırtılıdır; udu eli- ne alıp mızrabı bir aşağıdan bir yukarıdan vuracaksın, elin- deki kalem gibi tutacaksın, 'serbest piyasa-liberal ekonomi- yabancı sermaye' dünyasında hani milliyetçilik ve de ırkçılık yoktu? Elin gâvuru ta Londra'da Türk ışadamını vurmaya ça- lışıyorsa, sen Türkiye'de yabancı sermayenın hızmetine ne- den giriyorsun? Yoksa sermayenin kavmiyeti. ışadamının miiliyeti liberal ekonomide ırkçılığa bılet mı kesiyor? * Son günlerde elım şakağımda gece gündüz düşünüyorum: — Babıâli'de tekel kurup damping yapmaya çalışan Asil Nadir'i kurtarayım mı? — Sen kimsın? (Arkosı 19. Sayfada) Bazen uzakhklar girer araya... Bazen de siz seçersiniz uzak olma- yı, kaçar gidersiniz kentten Ama gerıde özlediklerınız vardır, vazge- çemediklerinız.. Uzaksanız Beymen'e, ya da tüm bir koleksiyonu evinizde görmek is- tiyorsanız... Mail Order Catalogue u alın elinize Dilediğinizce seçin, isteyin. Bırakın Beymen aşsın uzak- lıklan, size ulaşsın... Nerede olur- sanız olun. Beymen Türk hazırgiyim sektö- ründe yirminci yılım dolduruyor. Yirmi yıl boyunca Beymen'i yönlen- diren her §eyin ötesinde tek bir prensip var: Müşteri mutluluğu. Yani Beymen den aldığınız her ürün veya hizmetten, hiçbir koşula bağlı kalmaksızın mutlu olmanız. ' Beymen, İtalyan dizayner grubu tarafından hazırlanan koleksiyonuy- la, modanın değişen çizgiferi arasın- da hiç değişmeyen kalitesiyle, hizmet anlayışında yarattığı 'ilk'lerle, renk- le, çizgiyle, modayla geçen yirmi yılı kutluyor. B E Y M E N ı n v ı 1 d ı z S i r k e t l e r G r u b u
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear