Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KAPAK 5 nız, tam da tiyatronun önünde. Sağınız solunuz sütunlarla kaplı. Biliyorsunuz ki, her bir parça eser binlerce yıl öncenin olanaklarıyla inşa edilmiş ve o günkü ihtiyaçlara göre şekillenmiş. Düşler canlanıyor Tiyatroda 25 bin kişi toplanmış. Sesler geliyor, dikkat kesiliyorsunuz. Zeus’un, Musalar’ı sahne almış. Birisi lirik şiirler okurken diğeri flütün sesiyle dans ediyor bir başkası göklerin sırrını veriyor yanı başındaki tragedya sahneliyor. Tragedya izledikten sonra ruhlarının temizleneceğine inanan antik dönem insanlarının alkışları yükseliyor. Farkında mısınız bilmem ama o sırada sizin de elleriniz alkış tutuyor. Mermer yolu adımlamaya devam ediyorsunuz. Biliyorsunuz ki, üzerinde yürüdüğünüz cadde Artemis Şenlikleri’nin, kortej yürüyüşüne sahne oluyordu. Dalıp gitmeyecek misiniz uzaklara. Anadolu’nun dört bir yanından yetmedi deniz aşırı topluluklardan filozoflar, sanatçılar, sporcular el ele geçiyor önünüzden. Hava kararmış. Sütunların üzerinde mumu andıran meşaleler yanıyor, yolu aydınlatsın diye. Tam da o sırada yamaçtaki evinden çıkmış, her günkü gibi hamama gitmiş bir varsıl ge Efes Antik Kenti liyor. Güzel kokular bırakıyor etrafına. Göz süzmeyecek misiniz şimdi ona. Mermer yolu adımlarken bir figür çıkıyor karşınıza. Bir ayak izi ve boyun bölgesi tasvir edilen bir portre. Anlam veremiyorsunuz ilkin. “Nedir?” demeye kalmadan öğreniyorsunuz ki, dönemin “Aşk Evi”ni tarif eden tabela bu. Evin konuklarını aşk ve güzellik tanrıçası olarak bilinen Venüs heykeli karşılıyor. Evin içindesiniz ve antik dönemden bir el size uzanıyor demeyecek misiniz “seni bir kez öpsem ikinin hatırı kalır, iki kez öpsem üçün boynu bükük” diye. Julius’un, Asya Bölge Valisi babası Celsus’un anısına milattan sonra 135 yılında yaptırdığı bu şaheser önünde fotoğraf çektirenler biliyorlar ki, yeryüzünde bundan daha anlamlı ve etkili bir fon daha yapılmadı. Seyre daldığınız sadece bu muhteşem yapı değil elbet, düşler de gelir peşi sıra. Raflardan bir kitap seçtiniz ve karıştırmaya başladınız sayfalarını, üzerinde “Evrenin Yaradılışı” yazıyor. “Evrenin başlangıcı karışıklık, belirsizlik, boşluk anlamına gelen Khaos’tu. Khaos’un içinden ilk olarak toprak ana Gaina çıktı. Tanrılar, insanlar ve hayvanlar Gaina üzerinde rahatça barınabildiler. Toprak her şeyi doğuran evrensel bir anamız. Sonra gece tanrısı Eos ile şafak tanrısı Nyks birleşerek ışıklı göğü ve günü meydana getirdiler. Toprak ana tek başına Gök Tanrısı Uranos, Deniz Tanrısı Pontos’u yarattı. Ardından evreni tanrısal varlıklarla doldurdu...” diye giden kitabın sayfaları arasında baş tanrı Zeus’u, daha rahat ok atabilsinler diye sağ göğüslerini kesen efsanevi kadın savaşçılar Amazonlar’ı, gecenin kızı Öç Tanrıçası Nemesis’i, Ay Tanrıçası Selene’yi ve daha nicesini okudunuz belki de ardından o tanrılardan birisi oldunuz. Mademki birer mitolojik tanrı, tanrıça kimliği edinildi, artık kutsal bir yolda ilerlemenin vakti gelmiştir. Küretler Caddesi bunun için hazırlanmış di Selçuk Kalesi