22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

20 KÜLTÜR İstanbul Arkeoloji Müzeleri Fotoğraflar: Abdülkadir Yücelman, Haldun Aydıngün Yrd. Doç. Şengül Aydıngün Ü lkemizin en büyük, dünyanın ise en büyük ilk on müzesi arasında yer alan İstanbul Arkeoloji Müzeleri bünyesinde çalışmanın gerçekten büyük bir ayrıcalık olduğunu düşünürüm. Dev bir laboratuarı andıran bu müzede görev yapmak, yalnız Anadolu değil, Ege ve Akdeniz çevresindeki pek çok geçmiş kültüre ait eserlerden oluşan yaklaşık bir milyon eseri de yakından tanımak demektir. Bu müzeyi ziyaretçi olarak tanımak ise, çoğumuzun birkaç saatini alır. Aslında, dünyanın sayılı müzelerinde olduğu gibi, günlerce gezseniz bitiremeyeceğiniz kapasitede son derece benzersiz eserlere sahip olan müze, İstanbul içinde Ayasofya ya da Topkapı Sarayı müzelerine oranla oldukça az ziyaretçiyi çeker. Bunun en önemli nedenlerinden birisinin turizm şirketlerinin tur kapsamı içinde yer almaması olarak gösterilir. Fakat müze müdürü Dr. İsmail Karamut müzenin ziyaretçi sayısının düşüklüğü için biraz da kendilerini suçluyor. Müzenin ağırlıklı olarak akademik ve entelektüel çevre ile yabancı turistlerden oluşan ziyaretçileri yerine daha çok yerel halka hitap etmesi için, gerekenin şimdiye kadar pek de yapılmadığını belirtiyor. Sergilemede halka anlayacağı biçimde bilgi vermenin mümkün olduğundan söz edip, önümüzdeki mayıs ayının sonuna doğru yeni açılacak müze birimiyle birlikte müzede pek çok yeniliğin olacağını müjdeliyor. İstanbul Arkeoloji Müzeleri, hem içerdiği eserler açısından hem de sahip olduğu binalar açısından üç ana birimde eserlerini toplamış. Bu nedenle, Eski Şark Eserleri Müzesi, Klasik Arkeoloji Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi olarak üç bölümden oluşur. Sergilenen eserler ve müze birimlerinin farklı alanları kapsaması nedeniyle sizle re, İstanbul Arkeoloji Müzeleri’ni birkaç haftalık bir yazı dizisi halinde sunmayı dergimizin yayın danışmanı Abdulkadir Yücelman ile birlikte yaptığımız iki müze gezisi sonrasında kararlaştırdık. Klasik arkeoloji müze biriminin üçgen alınlıklı ve dört iyon sütundan oluşan muhteşem bir girişi vardır. Bu girişin Osman Hamdi Bey’in isteği üzerine Sidon’dan getirdiği Ağlayan Kadınlar Lahdi’nin cephesinden esinlenerek hazırlandığını içerde sergilenen lahti göstererek Abdülkadir Bey’e anlattığımda “Osman Hamdi Bey gerçekten büyük insanmış” dedi ve ekledi: “Onu daha çok ressam yönüyle tanıyorduk,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle