05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6C haberler SÖZDEN YAZIYA GÜRAY ÖZ 30 MAYIS 2008 CUMA ÜAK Başkanı, “Yurtdışı ve yurtiçi ‘bilinen’ odaklardan yargıya yapılan müdahalelere karşıyız’’ dedi Rektörlerden yargıya destek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Üniversitelerarası Kurul (ÜAK), Yargıtay ve Danıştay’ın Başkanlar Kurullarından yapılan açıklamalara destek verdi. ÜAK toplantısı Hacettepe Üniversitesi Beytepe Yerleşkesi’nde ÜAK Başkanı Mustafa Akaydın başkanlığında gerçekleştirildi. Toplantı öncesinde soruları yanıtlayan ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut, “Defalarca biz söyledik. Yürütme, yasama ve yargının güçleri belli. Güçlerin ayrılığı da demokrasinin ‘olmazsa olmaz’ koşulu. O açıdan herkesin birbirine saygılı olması lazım. Yargının baskı altında tutulmaması lazım. Toplumda en büyük rahatsızlık ülke dışından bazı insanların yargımız hakkında hak etmediği ifadeler kullanmasıdır. O da bizi rahatsız ediyor” dedi. Toplantı sonunda basın açıklaması yapan ÜAK Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Akaydın, “Türk yargısına son aylarda Şu Golden Horn’un Yaptığı ğini ifşa edince, her türlü “rejime rücu” kapıları kapanıyor. Öğretmen imama nasıl dirensin? Zaten kıt kanaat geçiniyor, Golden Horn erbabı ile, devletin imamı ile nasıl uğraşsın? Uğraşmak, “maaşına yüzde kırk zam yapılmış, ama yine de söz dinlemeyen” yargıca kalıyor. AKP zevatında bir tuhaf hamlık var. Dillerini tutamıyorlar. Sırlarını saklayamıyorlar. Yüreklerindeki kini, öfkeyi, sempatiyi, hileyi, hurdayı çabucak ifşa ediyorlar. İktidar olmanın verdiği yükseklik duygusuna çabuk kapılıyorlar. Uçuyorlar. Bu nedenle Maliye Bakanı, YÖK Başkanı için “Hele bir dediğimizi yapmasın da görsün” diyebiliyor. Bu nedenle belediye başkanı “Zararın ucu kendilerine de dokunur” tehdidini savurabiliyor. Bu nedenle otel kapatma işlerine Başbakan doğrudan müdahildir. “Yarın gereği yapılacak” diye celalleniyor. ??? Ama Türkiye’nin hali artık öyle yamalarla, son güne sıkıştırılmış boya badana işleriyle, içki muhabbetleriyle gizlenemeyecek kadar ortadadır. Toplumsal alan boydan boya dine teslimdir. Avrupa hemen hemen kandırılmış (bir de şu Dilek su sıkmasaydı), projenin asıl sahibi ABD ile birkaç konu dışında ayrılık kalmamıştır. Yendi mi, yenmedi mi bilmiyorum, ama imam öğretmeni yendiğinden emindir. Sıra yargıcı yenmekte, ideolojik direnişleri alt etmekte, sınıf pozisyonlarını sağlam tutmakta, sol hazır tasfiye edilmişken, iktidarı 1950’de yitirmiş Kemalizme son darbeyi indirmektedir. Eğer arkasındaki aydınlanma felsefesini, sola açık yüzünü, Cumhuriyet kuruculuğunu, bağımsızlıkçılığını, çağdaşlık niyetini, Jakobenliğini unutursanız... Zaten pek sığ bir şeydir bu Kemalizm! Sosyolog da öyle söylemedi mi? guray.oz?cumhuriyet.com.tr Üniversitelerarası Kurul toplantısı sonrasında açıklama yapan Başkan Prof. Akaydın, son dönemde yargıya yapılmak istenen müdahalelere dikkat çekerek “ÜAK, demokratik rejimimizin en önemli güvencelerinden biri olan Türk yargısına özellikle yurtdışı odaklardan ve yurtiçi bilinen odaklardan yapılan yorumlarla, müdahalelerle yapılan söylemleri doğru bulmamaktadır, bunlara karşıdır” dedi. birtakım müdahaleler olduğunu” belirtti. Akaydın, şunları söyledi: “ÜAK, demokratik rejimimizin en önemli güvencelerinden biri olan Türk yargısına özellikle yurtdışı odaklardan ve yurtiçi bilinen odaklardan yapılan yorumlarla, müdahalelerle yapılan söylemleri doğru bulmamaktadır, bunlara karşıdır. Bunu Türkiye’nin rejimi açısından, demokrasinin en önemli güvencesi olan, saygı duyulması gereken yargı kurumumuza haksızlık olarak değerlendirmektedir.” Bu konudaki duyarlılıklarını kamuoyuna iletmek istediklerini dile getiren Akaydın, “Yargının saygınlığının korunmasını, yargıya güvenilmesini özellikle bu tür odaklardan rica ediyoruz” diye konuştu. ÜAK’nin olağan bir gündem maddesiyle toplandığını belirten Akaydın, bu toplantının en önemli maddesinin doçentlik sınav jürilerinin belirlenmesi olduğunu ve bunun gerçekleştirildiğini söyledi. Kurul’un ülkenin gündeminde olan çoğunluğu üniversiteleri ilgilendiren bazı konularda görüş belirleme ihtiyacı duyduğunu ifade eden Akaydın, görüşlerin, çoğunluğu rektörlerden oluşan 134 katılımcının oybirliği ile belirlendiğini kaydetti. Akaydın, şunları söyledi: “Şu anda üniversitelerimiz gerek örtülü alan altyapısı olarak, gerek bütçe olarak, gerekse hepinizin bildiği gibi son zamanlarda akademik eleman sıkıntısı da ortaya çıkmıştır. Bu tür sıkıntılardan dolayı kontenjanların arttırılmasını son derece sakıncalı ve Türk yükseköğretiminin kalitesini bozucu anlamda değerlendirmektedir. Şu anda birçok üniversi temizde öğrenci derslikleri, mevcut öğrencilere bile yetmemektedir. Bu tür kararların rektörlerin ve üniversitelerin görüşü alınmadan ileriye sürülmesini de kurulumuz, üniversite özerkliğine de ayrıca bir müdahale olarak yorumlamaktadır.” ÖSS sisteminde yapılması istenen değişikliklere de değinen Akaydın, bu değişikliklerin kamuoyunda son 6 yıl içinde çok sık tartışma konusu yapıldığını belirtti. Akaydın, bu konuya ilişkin şunları söyledi: “Kurulumuz, bu değişikliklerin altında, meslek liselerimizden üniversiteye geçişte katsayı uygulamasının ortadan kaldırılmasının yattığı düşüncesindedir. O bakımdan bu tür ÖSS sistemindeki değişikliklerin aceleci bir şekilde ve yine ÜAK’nin ve Rektörler Komitesi’nin görüşleri alınmadan geçirilmesini Türk yükseköğretiminin geleceği açısından sakıncalı bulduğunu yine oybirliğiyle ifade etmektedir.” ANAYASA MAHKEMESİ Türban 2 hafta sonra görüşülecek ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP grubu ile 12 DSP milletvekili ve Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç’in, değişikliğin iptali ya da yok hükmünde sayılması istemiyle 27 Şubat’ta Anayasa Mahkemesi’ne açtığı dava 87 gün sonra nihayet gündeme alındı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç mahkemeye gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Haşim Kılıç, üniversitelerde türbanı serbest bırakma amacına yönelik anayasa değişikliğinin iptali istemli davanın haziran ayının ilk haftası görüşüleceğini söyledi. Kılıç, gazetecilerin Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun bildirisiyle ilgili sorularını ise yanıtsız bıraktı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç’ın görevlendirdiği raportör Osman Can, 80 günde raporunu tamamlamıştı. Raportör Can, CHP’nin iptal istemlerine karşı çıkarak, ağırlıklı görüşünü ret yönünde şekillendirmişti. Öte yandan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya da 2 Haziran’a kadar AKP hakkındaki kapatma davasında esas hakkındaki görüşünü Anayasa Mahkemesi’ne iletecek. Başsavcılığın görüşü AKP’ye gönderilecek ve AKP de esasa ilişkin savunmasını yapacak. Belirlenecek bir tarihte Yalçınkaya sözlü açıklama, AKP yetkilileri de sözlü savunma yapacak. Bütün bu aşamalarda istenebilecek ek süre taleplerini de Anayasa Mahkemesi değerlendirecek. Bu sürecin ardından, davaya ilişkin bilgi, belgeleri toplayacak raportör, esas hakkındaki raporunu hazırlayacak. Bu işlemler sürerken, gerek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, gerekse davalı AKP ek delil veya yazılı ek savunma verebilecek. AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın gözündeki rahatsızlık nedeniyle katılmadığı il başkanları toplantısına başkanlık etti. (Fotoğraf: AA) Fırat’a göre egemenliğin tek adresi, partisi AKP ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) AKP’den Yargıtay ve Danıştay’ın bildirilerine yönelik sert tepki sürüyor. AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Fırat, Yargıtay ve Danıştay’ın, bildirileriyle Anayasa Mahkemesi’nde süren iki davanın örtülü tarafı olduğunu ortaya koyduğunu savunarak, bildiriye imza koyanların tarafsızlıklarını yitirdiğini ileri sürdü. Fırat, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın gözündeki rahatsızlık nedeniyle katılmadığı il başkanları toplantısına başkanlık etti. Hiçbir bariyer, engel ve zorlamanın Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik yürüyüşünü durdurmaya “muktedir” olamayacağını anlatan Fırat, herkesin milli iradeye ram olması (boyun eğmesi) gerektiğini söyledi. AKP’nin oyunu yüzde 37’den yüzde 47’ye çıkardığını, bunu kimsenin küçümsemeye hakkının olmadığını ileri süren Fırat, AKP’nin bu başarısını küçümsemenin milletin iradesini küçümsemek ve milletin tercihlerini reddetmekle eşanlamlı olduğunu söyledi. Yargı bağımsızlığının sadece yargının siyasi iktidardan bağımsızlığı olmadığını belirten Fırat, şu görüşleri dile getirdi: “Kamuoyuna siyasi açıklamalar yapan bir yargı, tarafsızlığını ve bağımsızlığını kaybetmiş bir yargıdır. Anayasal görevleri önlerine gelen davalarda karar üretmekten ve yargı yetkisini kullanmaktan ibaret olan Yargıtay ve Danıştay’ın bir bildiri yarışına girmelerini Türk milleti ibret ve hayretle izliyor. Bu bildirilere imza koyanlar tarafsızlıklarını yitirmişlerdir. İyi bilinmelidir ki yargı bağımsızlığı yargının tarafsızlığı ile mümkündür. Bu bildiriler ile anayasanın 138. maddesi açıkça yargı tarafından ihlal edilmiştir. Yüksek Anayasa Mahkememizde görülmekte olan iki davanın karara bağlanacağı şu günlerde, anayasamızın 138. maddesi uyarınca özellikle susması gereken Yargıtay ve Danıştay’ın, hiçbir sebep yokken ve kendilerine yönelik en ufak bir eleştiri mevcut değilken bildiri yayımlamaları, kendilerinin sözü geçen davaların örtülü tarafı olduklarını açığa çıkarmıştır.” Golden Horn (Altın Boynuz) otelinin başına gelene bakın siz! Sen gel Alman parlamenterlere içki ver, şarap sun, Tim’e birayı Arjantin bardakta ikram et, “Sen Türksün” diye Alman milletvekili Dilek Kolat’tan bir kadeh rakıyı esirge. Olur mu? Olmaz! Konu manşetlere taşınınca Eminönü Belediyesi’nden başlayarak devlet ricaline kadar bir telaş, bir telaş, hiç sormayın. Hem de şu hassas günlerde, AKP’nin takıyyesinin tartışıldığı, kapatma iddianamesinin benzer örneklerle dolu olduğu günlerde yapılır mı bu? Ceza anında geliyor. ??? Yok anında gelmiyor. Önce büyükkent belediyesinin başı “ne var, ne olmuş” havasında bir çevirme harekâtına girişiyor. “İşletmeci turistlere vermiş. Türklere vermiyormuş. Bu işletmecilerin kendi içinde yaptığı bir uygulama. Zaten o bölge turizm bölgesi. Alkol var, yok. İnsanlar yaşamını sürdürüyor zaten. Bunlar bizi ilgilendirmiyor.” Sonra azıcık tehdit: “Türkiye’de neler oluyor diye beyinleri ve zihinleri bulandırmanın hiçbir anlamı yok. Manşete taşımak hiç hoş değil. Bu ülke hepimizin; verdikleri zararın bir ucu kendilerine de dokunur.” Sonra yukarıya çıkıyoruz. Başbakan müstehzi bir edayla konuyu hallediyor: “Kendi densizliği, yarın gereği yapılacak” Yapılıyor. Oteli üç günlüğüne kapatıyorlar. Neden kapatıyorlar? “Sen neden Dilek Kolat’a içki vermedin” diye değil, “Almanlara, Tim’e neden içki verdin” diye kapatıyorlar. Adı güzel Golden Horn neye uğradığını şaşırıyor. Her şeyini, çatısını, terasını ecnebiye göre dizayn etmiş bu yıldızı belirsiz, “Biz AKP’liyiz” diyen otel şimdi ne yapsın? ??? AKP’nin “ricat” harekâtı sırıtıyor. Ünlü sosyolog da durumun resmini kendi halince çekip, imamların öğretmenleri yendi Rahmi Koç’a fahri doktora Koç Holding Şeref Başkanı Rahmi Koç’a, Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) tarafından düzenlenen törenle “Fahri Bilim Doktoru” unvanı verildi. Aydın Ticaret Borsası’nda düzenlenen törende konuşan Koç, küresel krize değinerek “Bu hengâmede şirketleri, sektörleri, ülkeleri planlı ve programlı şekilde idare etmek, artık cambazlık haline geldi” dedi. (AA) Sultanahmet’te içki yasağı ile karşılaşan Alman parlamenter Kolat’tan Türkiye yorumu ‘Türkiye İslamlaştırılıyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Sultanahmet’teki Golden Horn Oteli’nde sadece Türk olduğu için içki servisi yapılmayan Berlin SPD Milletvekili Alman parlamenter Dilek Kolat, “Türkiye’de İslamlaşmanın ne kadar bariz bir şekilde yaşandığını gördük” dedi. Kolat, AKP iktidarı ile dinin Türkiye’de önemli bir kriter haline geldiğini söyledi. Türkiye’yi tanıtmak için Berlin Eyalet Parlamentosu’ndan milletvekili arkadaşlarını Türkiye’ye getiren ancak Sultanahmet’teki turistik Golden Horn Oteli’nde, Almanlara şarap verilmesine karşın, “Türk olduğu” gerekçesiyle kendisine içki servisi yapılmayan Kolat, Cumhuriyet’in sorularını yanıtladı. Kolat, “Türkiye’ye geldiğimizden beri, ‘Türkiye İslamlaşıyor mu? Türkiye nereye gidiyor? Türkiye’nin İslamlaşması söz konusu mu?’ bunu zaten tartışıyorduk grupta. Yaptığımız görüşmelerde de bu konu hâkimiyet kazandı. Türkiye’nin genel gündem ve ortamıyla da ilgili ve bu bir örnek oldu” dedi. Sözlerini, “İslamlaşmanın ne kadar bariz bir şekilde yaşandığını gördük. Çünkü bunun zihniyetinin olmadığı bir yerde böyle ayrımcı bir uygulama olmaz diye düşünüyorum” şeklinde sürdüren Kolat, “Bu zihniyet belediyede olmasa, böyle bir uygulamaya kimse cesaret edemez diye düşünüyorum” değerlendirmesini yaptı. Almanya’da yaşayan bir kişi olarak ikilem içinde bulunduğunu; bir taraftan Türkiye’nin perspektifinin AB’de olduğuna inandığını, yapılan birtakım reformların da doğru olduğunu belirten Kolat, “Türkiye’nin birçok konuda kendini geliştirdiğine inanarak, bunu da Almanya’da diğer Alman parlamenterlere anlatmaya çalışıyoruz” dedi. LMAN BASINI GÖRMÜYOR’ Öte yandan AKP’nin politikasının her türlü boyutunu Almanya’daki basının görmediğinden yakınan Kolat, “Toplumsal olarak Türkiye’de bir İslamlaşma olduğu ya görünmüyor ya da görüldüğü zaman gözler kapatılıyor” diye konuştu. Kolat, parlamenter arkadaşlarıyla Türkiye’de İslamlaşmanın söz konusu olduğunu, dinin toplumda olsun, idarede olsun önemli bir kriter haline geldiğini tartıştıklarını, arkadaşlarının çoğunun da bu kanıya vardığını belirtti. EDEN RUHSAT VERİLMİYOR’ Kolat şunları söyledi: “Grupta öyle bir izlenim vardı. Eleştirel bir bakış vardı. Daha önce yaptığımız görüşmelerden, tartışmalardan dolayı böyle bir tehlikenin olduğunu, böyle bir yönün olduğunu görüyorlardı. Ama böyle bariz bir şekilde yaşanması tabii ki bu korkulara hak verdi. Çünkü sorulması gereken ilk soru, böyle turistik bir yerde bir yıldan beri işletmeyi üstlenen bir otel sahibine neden içki ruhsatı verilmediğidir. İçki vermeyen turistik yer olamaz. İçki ruhsatı olmayan Uçakta ‘namahrem’ krizi İstanbulAmsterdam seferini yapan uçaktaki türbanlı kadın, yanında bir erkeğin oturmasına itiraz etti. Yer değiştirmek zorunda kalan Hollandalı erkek yolcu, uçaktan inince şikâyetçi oldu Haber Merkezi Hollanda Kraliyet Havayolları KLM’ye ait İstanbulAmsterdam seferini yapan yolcu uçağında meydana gelen “namahrem koltuk” tartışması krize yol açtı. NTV’nin haberine göre, İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan kalkan KLM’ye ait uçaktaki türbanlı bir Türk kadın, İslam dinine göre bir erkekle yan yana oturmasının ‘günah’ olduğu gerekçesiyle yanında oturan Hollanda iktidar partisi CDA’nın Amsterdam Belediye Meclisi üyesi Lex van Drooge’un koltuğundan kaldırılmasını istedi. Kadın yolcunun isteğini yerine getiren Van Drooge, Hollanda’ya iner inmez durumdan şikâyetçi oldu. Van Drooge daha sonra basına yaptığı açıklamasında “Demek ki böyle durumlarda nasıl davranmamız gerektiğini bilmiyoruz” ifadesini kullandı. Hollanda basınıysa haberi, “KLM İslam’a boyun eğdi” başlığıyla duyurdu. KLM’den yapılan açıklamada, kabin görevlileri hakkında soruşturma başlatıldığı, böyle bir uygulamanın kabul edilemeyeceği belirtilerek, neden erkek yerine kadın yolcunun yerinin değiştirilmediğinin henüz açıklığa kavuşmadığı bildirildi. ‘N ‘A bir yer orada yaşayamaz. Bir yıldan beri neden verilmemiş? Eğer otel işletme izni veriliyorsa, otomatikman içki ruhsatının da verilmesi gerekir. İkinci konu, otelin bu zihniyete gelmesinin nedeninin araştırılması lazım. Eğer belediye kontrole gelirse ve turiste alkol verdiğimi görürse, ruhsatsız sorun çıkmaz; ama bir Türk’e verdiğimi yakalarsa, ceza öderim yaklaşımı var. Bu belediyenin resmi tutumu olmasa bile, buradaki bir zihniyetin göstergesi. Bu bağlamda şu soru ortaya çıkıyor: İçki ruhsatı konusunda AKP’li belediyelerin ruhsatı nedir? Son bir iki yıldaki AKP’ye bağlı belediyelerin uygulamalarına bakmak lazım. İçki ruhsatı konusundaki uygulamalarda nasıl değişikler var? Bu gezinin ardından bir toplantı yapacağız. Burada ben hükümet eden belediye başkanımızla konuşacağım. İstanbul ve Berlin kardeş şehir. Yani bu tür uygulamalar tabii, resmi görüşmelerde de konu olacaktır belediye başkanları arasında...”
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle