05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 C GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK haberlerin devamı AKP yasak dinlemiyor, anayasadaki açık yasağa karşın kamuda türbana göz yumuyor 30 MAYIS 2008 CUMA GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Yanıtsız Sorular iyasal çevreler henüz konuşmuyor. Medyamız ise başlıklarında Çankaya’nın yargı ile hükümet arasındaki gerginliğe çare olacağını sandığı açıklamayı “11’inci devreye girdi” diye yorumluyor. İnce eleyip sık dokumadan yapılan yorumların uygulamada vereceği olası sonuçlardan söz edilmiyor. Ya da yazılıp önüne konulan açıklamadan kaynaklanan sorulara verdiği kimileri kaçamak yanıtlara bakarak Çankaya’daki AKP’linin ne şiş yansın ne de kebap diyen üslubu eleştirilmiyor. 11’incinin medya ile karşılaşarak açıklamalar yapmaktan özenle kaçındığını Çankaya’daki Doğru ve Güzel Türkçe Kullanımı ödül törenine katılan gazeteciler yazıyor. Çankaya’daki AKP’li, yine AKP’li olduğunu unutmayarak, yine “kardeşini” koruyarak “ancak meslektaşlarımızın ısrarından kurtulamayacağını anlayınca… mümkün olduğunca az konuşmayı yeğleyerek” soruları yanıtlamış. Açıklamasında yargıdan ve hükümet başkanından “…adap ve usule özen göstermelerini” istemiş ve görüşlerini açıkladıktan sonra ilk olarak Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’i kabul etmiş. Yargıtay Başkanı’ndan “adap ve usule özen göstermesini” istemiş olamaz. Zira ağzı bozuk olan, adap ve usulden nasibini almayan konuşmalar yapan “kardeşi” RTE! ??? Gazeteci soruyor: “Açıklamanızda ‘adap’tan söz ediyorsunuz? Kastınız nedir?” Yanıt? Yok! Oysa, Çankaya’dakinin herkesten önce RTE’yi çağırıp yasa değişiklikleriyle yargıyı sürekli tehdit etmekten vazgeçmesini söylemesi gerekirken; garipsenecek bir tutum sergiliyor. Adap ve usul eğitimine Yargıtay’dan başlıyor. Gazeteci soruyor: “Başbakan’la görüşecek misiniz?” Yanıt: “Başbakan’la zaten görüşüyoruz”. Her hafta perşembeleri, evet, görüşüyorlar. Demek ki Çankaya’daki AKP’li mutat görüşmelerin dışında kalması gereken, özelliği ve ayrıcalığı olan bu konuyu, öncelikle gerilimin gerçek sahibi olan RTE ile görüşme gereğini duymuyor. Soru: “Görüşmelerinizdeki amaç nedir? Ne söyleyeceksiniz?” Yanıt: “Bu konuda fazla konuşmak istemiyorum.” Konuşmak istemiyor. Nedeni polemiğe falan girmek değil. Bu soruya arkasından saldırgan üslubuyla adap ve usulü bozan kişinin “kardeşi” olup olmadığına değinen olası sorunun gelmesinden çekiniyor. Böyle soruları yanıtlamak… Bir AKP’linin AKP hükümetini yargılaması gibi yuvaya ters düşen bir tavır almak... 11’incinin işine gelmez. Gazeteci soruyor: “CHP, sizin de AKP’nin kapatılması davasında taraf olduğunuzu, bu nedenle devreye giremeyeceğinizi öne sürdü...” Yanıt: “Herkes konuşuyor. Bu konuda konuşmak istemiyorum”. Oysa geçenlerde gazetelere manşet oldu; kapatma davasında suçlu bulunmasından korkuyor. Ne yapacak, istifa etmesi mi gerekecek? Böyle bir koltuk bir daha ele geçer mi? Üstelik RTE, AKP kapatılır, kurdurduğu parti yine iktidara gelirse zaten yukarı çıkmasına karşı olduğu “kardeşini” Çankaya’ya sırtında neden taşısın? ??? Son soru, ama görmemişliği bir kez daha, kimi insanlarda ihtirasın sınır tanımadığını kanıtlayan olaylara ışık tutan bir soru: “Eşiniz Hayrünissa Hanım’ın Köşk’e saraylardan, Osmanlı dönemine ait eserler ve eşyalar getirmek istediği yolunda haberler çıktı, ne diyorsunuz?” Yanıt sorudan kaçmak, içeriğinden kaçınmak zorunda kalan bir siyasetçinin yanıtı: “Onu Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri’ne sorun. Konuyu o biliyor”. Hayrünnisa Hanım’ın Çankaya’daki AKP’liye danışmadan, iznini almadan saraylara gidip beğendiği eşya ve eserlerin resmini çekebilir mi? Şayet 11’inciden izin almadı ise Hayrünnisa Hanım; Köşk’te ailevi sorunlar yaşanıyor veya yaşanacak demektir. Çankaya’dakiler geçmişte yaşadığım bir olayı çağrıştırdı. Askeri dönemde Köşk’te asker cumhurbaşkanına ekonomi ve maliye danışmanlığı yapan eski gelirler genel müdürünün Maliye Bakanlığı’na atandığı günlerdi. Bir gece Köşk’teki konutunda özgeçmişini yazmak için buluştuk. Konuşurken sık sık araya giren eşi bir ara “Ben çok gençtim. Evlenmemizin nedenini biliyor musunuz?” diye sordu ve soruyu kısa boylu vücut ve yüz çizgileri beğeniden uzak eşini göstererek yanıtladı: “Çünkü Maliye Bakanı olmasını şart koştum”. Çankaya’daki AKP’li; artık kamuoyunda konuşmaları, giysileri ve Köşk’teki davranışlarıyla tartışmalı hale gelen, 15 yaşında iken evlendiği Hayrünnisa Hanım’ın isteklerine karşı çıkmıyor. Acaba neden? Kamuda türban yasağı deliniyor SAĞLIK İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü başta olmak üzere, sağlık grup başkanlıkları ve hastanelerde türbanlı personel çalışıyor. Tabip Odası Başkanı Prof. Aktan, Sağlık Bakanlığı’nın kamu sağlık kurumlarındaki türbanlı çalışanlara göz yummasını eleştirdi. İstanbul Haber Servisi AKP’nin türbanı yaşam biçimi haline getirme çabaları ve üniversitelere türbanlı girişin önünü açan anayasa değişikliği girişimiyle birlikte özellikle türban İstanbul’da yerel yönetimler, sağlık ve eğitim alanında hızla yaygınlaştı. Kadın müşteriye kadın garson, haremlik selamlık havuz, alkollü içki ve kameralı cep telefonu yasağı gibi uygulamalarıyla dikkat çeken ve kamuoyunda “tesettür otel” olarak bilinen “muhafazakârlara özel tesislerin” üretildiği siteler inşa edilmeye başlandı. İstanbul’daki kamu sağlık kurumlarında türbanıyla görev yapan hekim, hemşire, laborant, röntgen görevlisi ve yardımcı sağlık personeli giderek artarken, kentteki çok sayıda okul, ilçe milli eğitim müdürlüklerinde de türbanlı öğretmen ve hizmetli personel çalışıyor. Çoğunluğu AKP’nin elinde olan belediyeler de şirketleri aracılığıyla çok sayıda türbanlı personel çalıştırıyor. S EĞİTİM Çok sayıda okul ve ilçe milli eğitim müdürlüğünde türbanlı öğretmen ve personel çalışıyor. Eğitimciler, MEB’in türban ve benzeri faaliyetleri önlemede gereken çabayı göstermediğine dikkat çekerek, AKP hükümetinin zihniyetiyle laik eğitimin yapılamayacağını söyledi. YEREL YÖNETİM AKP’li belediyeler, denetimden uzak şirketlerinde türbanlıların çalışmasına izin veriyor. Belediyeİş Sendikası Başkan Yardımcısı Erol, “Bu şirketlerdeki türbanlı personel, belediyenin görünmeyen yüzü” dedi. Muhalefet Kabızsa... İktidar da İshal! lkede bir “sindirim” sorunu olduğunu sonunda Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı, Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek de kabul etti. Dedi ki: “Uzun süredir muhalefette kabızlık var!” Çiçek’in derin değerlendirmesi, Başbakan Erdoğan’ın her konuya değindiği bir meydan okuma konuşmasının hemen sonrasına karşılık geldi. Erdoğan, AKP Kadın Kolları 2. Olağan Kongresi’nde Yargıtay ve Danıştay bildirileri için “Durumdan vazife çıkardılar” dedi. Bu tanım genel anlamda askerler için kullanılır. Erdoğan’ın yargı için böyle bir vurgu yapması iki nedenle olabilir: 1 Yargının arkasında asker olduğunu ima etmek. 2 Askerin konuşmamasından duyduğu rahatsızlığı dışavurmak. Kim bilir belki de Erdoğan; “Asker konuşmazsa mağdurları oynamam zor” kaygısındadır! Başbakan, bildiriler için “Anayasa ihlali” dedi. Her fırsatta anayasanın ne kadarını ortadan kaldırsam diye düşünen birinin böyle bir suç olduğunu aklına getirmesi, her şeye karşın olumlu! Erdoğan mikrofondan “Laikliği ancak biz koruruz” derken salondaki kadın gruplarının türbanları yan yana düğümleyip “bayrak” gibi sallaması hoş bir bütünlüktü. AKP lideri bildirilere neden karşılık verdiğini şöyle anlattı: “Cevap vermezsem, 16.5 milyon seçmenime ihanet etmiş olurdum.” Yeri geldikçe “Biz 70 milyon kişinin başbakanıyız” diyen Erdoğan’a sormak gerekir: Seçmene ihanet etmemek için yargıya meydan okumak zorunda mısınız? ??? Çankaya Köşkü’ne geçelim... MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Köşk inisiyatif alsın” önerisi “rol çalmaya” eğilimli Gül için önemli bir fırsattı. Geçen hafta sonu “Ne yapacağımı sonra duyarsınız” diyen Gül, öğleyin açıklama, akşamüstü karşılama yaptı. Köşk’ten yapılan bir sayfalık açıklamada Gül, anayasal kurumları, ekonomik ve siyasal istikrarı zedelememeye çağırıyordu. Hükümetin çok sevdiği “İstikrar bozulmasın” nakaratı doğal olarak Gül’ün de diline yerleşmiş. Gül, açıklama yapanlar için şu anımsatmada bulundu: “Adap, usul, düzey...” Gül, günlerdir yargıya olmadık hakaretler eden hükümete suskun... Art arda yapılan Avrupa kaynaklı, yargı sistemimizi yerden yere vuran, AKP’yi kucaktan kucağa koruyan açıklamalardan memnun... Ve yargıyı adaba davet ediyor. Adap yahu! Gül, saat 17.30’da Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’i Köşk’e çağırıyor, öğle saatlerinde sözünü ettiğimiz açıklamayı yapıyor... Gül bir bakıma, Gerçeker’in yüzüne ne söyleyeceğini önceden kamuoyuna duyuruyor. Bu yaklaşım sorunu çözmeye değil, taraf olmaya yönelik... ??? Yargının kendisini savunma ve koruma açıklamalarından sonra AKP, önce ikinci adamlarını konuşturdu. Ardından da birinci adamlar, Erdoğan ve Gül konuştu... Son bir hafta içindeki gelişmeler ışığında AKP hesaplarının şu seçeneklere dayandığını söyleyebiliriz: 1 AKP kapatılacaksa, bu bir an önce olsun. Muhalefet toparlanmadan, yeni durumun belirleyicisi de biz olalım. 2 Dava uzarsa durumu lehimize çevirme ortamları yaratmalıyız. Bunun yöntemlerinden biri yargıyı işlemez hale getirmek olabilir. 3 Kaybetme olasılığımız ortaya çıktığı an; satranç tahtasını sallayalım, kimin nerede durduğu belli olmasın! Oyun satranç... Ama AKP hep sallıyor! Ü İL SAĞLIK’IN DOSYASI KABARIK İstanbul’daki kamu hastanelerinde çalışan hekimlerin yasaya uyup uymadığını denetlemekle yükümlü olan İl Sağlık Müdürvekili Mehmet Bakar ise geçmişte türbana izin verdiği için aldığı cezalarla dikkat çekiyor. Bakar, Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde başhekim yardımcısı olarak görev yaptığı dönemde türbanlı doktorları koruduğu gerekçesiyle “Görevin yerine getirilmesinde siyasi düşünce ayrımı yaparak kişilerin yararını hedef tutma” nedeniyle görevine devam etmesinin gerek kurum açısından gerekse diğer personel açısından sakıncalı olacağı, bundan sonra da idarecilik görevi verilmemek kaydıyla görevden alındığı kararı verilmişti. Ancak Bakar bu olaydan sonra İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü’ne vekâleten atandı. İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Özdemir Aktan, kamu hastanelerindeki türbanın yanı sıra özellikle 112 acil servislerin çalışanlarının türbanlı olduğunu ve buna çok fazla dikkat edilmediğini söyledi. Aktan, özellikle tıp fakültesinde okuyan öğrencilerin türbanla eğitim gördükten sonra hastanelerde asistanlık yaparken türbanını çıkarıp çıkarmama konusunda da sorunların yaşanacağını belirterek, “Hastanelerde bir yandan eğitim gö Cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte türban kamu alanının en üst düzeyine taşındı. rüyor olacak diğer yandan da hizmet vermiş olacak. Anayasaya göre eğitim görürken türban serbest ancak hizmet verirken değil. Bu durumda ne olacak” diye sordu. İstanbul Tabip Odası eski yöneticilerinden Dr. Osman Öztürk de türban takan personelin yasalara aykırı davrandığına, ancak idari kurumların da buna göz yumarak açıkça teşvik ettiğine dikkat çekerek, “İdareler, türbanı görmezden geliyor. İstanbul’daki hastanelerde türbana göz yummanın ötesinde açıkça teşvik ediliyor” yorumunu yaptı. Öztürk, Sağlık Bakanlığı’nın hastanelerden görüntü almasının türban tartışmalarının yaşandığı bir döneme denk gelmesinin tesadüf olmadığını savundu. Son yıllarda okul ve ilçe milli eğitim müdürlüklerinde çok sayıda türbanlı öğretmen ve personel çalışmaya başlaması, eğitimcilerin tepkisini çekiyor. Eğitimİş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli, eğitimöğretimin AKP hükümeti ile birlikte tamamen bittiğini vurgulayarak, “Artık okul müdürleri bile bu hükümetten ve Milli Eğitim Bakanlığından güç alıyor. Bir bakın, yapılan Açıköğretim Lisesi sınavlarına öğrenciler okul müdürleri tarafından sınavlara türban ile alındılar” ifadesini kullandı. duran belediyeler, denetimden uzak şirketlerine aldıkları türbanlı personeli anayasaya aykırı bir şekilde istihdam eder hale geldiler. Türkiye Belediyeler ve Genel Hizmet İşçileri (Belediyeİş) Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Şükrü Erol, belediye şirketlerindeki personelin Danıştay denetimine tabi olmadığını anımsatarak, türbanlı personel ayrımı da yapılmadığına dikkat çekti. Erol, “Belediye şirketlerindeki türbanlı personel belediyelerin görünmeyen yüzü. Belediyeler bu şirketlere istedikleri kadar eleman alabiliyorlar. Ücretlendirme konusunda da herhangi bir kısıtlama yok. Bu şirketlere kayıtlı gösterilen personel, belediyede istenilen konumlarda istihdam ediliyor” dedi. BELEDİYELERİN TÜRBAN OYUNU 2007’de Norm Kadro Yasası’nda yapılan değişiklikle personel alımları Sınava kara çarşaflı öğrenciler girdi Son 1 yıl içinde eğitim alanında ortaya çıkan türban yasağı ihlallerinden bazıları şöyle: 18 MayısAçıköğretim Lisesi sınavlarına türbanlı hatta kara çarşaflı öğrencilerin girmesine göz yumuldu. 24 Nisan23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda Kartal’daki Atatürk İlköğretim Okulu’nda okul müdürü tarafından etekleri kısa diye kız öğrencilerin gösterileri kesildi. Aynı müdür törende Çanakkale Savaşı anlatılırken ezan okunup öğrencilerin namaz kılmasına izin verdi. 12 NisanKüçükçekmece ilçesine bağlı Halkalı Atakent İMKB Anadolu Teknik Lise ve Endüstri Meslek Lisesi’nde öğrencilerin ders saatleri içerisinde okulun yakınlarında bulunan bir camiye giderek, cuma namazı kıldıkları ortaya çıktı. 3 Nisanİstanbul Ticaret Üniversitesi’nde bazı kız öğrencilerin türban ile derslere girdiği ortaya çıktı. 18 MartSultanbeyli İmam Hatip Lisesi’nde türbanlı öğretmene izin verildiği ortaya çıktı. 19 ŞubatKartal İlçe Milli Eğitim Müdürü Eyüp Atasoy’un sekreterinin türbanı ile çalıştığı ortaya çıktı. İBB, tanıtımı türbanla yaptı İBB, ocak ayında İspanya’nın başkenti Madrid’de katıldığı, FİTUR Turizm Fuarı‘nda İstanbul’u türbanla tanıtmıştı. Fuarın Türkiye bölümünde yer alan İstanbul standındaki türbanlı kadınlar firma yöneticilerinin tepkisine neden olmuştu. Büyükşehire bağlı şirketlerin halkla ilişkisi daha az olan bölümlerinde türban iyice yaygınlaştı. AKP’nin üniversitelerde türban serbestliğinin önünü açan anayasa değişikliği girişiminin ardından Isparta’nın AKP’li Belediye Başkanı Hasan Balaman, türbanın belediye başkanları için de serbest olması gerektiğini öne sürmüştü. Türbanlı bir kadının belediye başkanı ya da daire başkanı olması gerektiğini savunan Balaman, “Bir imam hatiplinin hırsız veya uğursuz olduğu görülmedi, aralarından terörist de çıkmadı” demişti. AKP’nin birçok İBB’de görevli 16 yönetici hakkında, belediye organizasyonunda memurlarının kılıkkıyafet yönetmeliğine aykırı türban ve çarşaf olarak sakallı ve türbanlı görev yapmalarına izin var. verdikleri gerekçesiyle soruşturma başlatılmıştı. İstanbul 6. Asliye Ceza Mahkesi’nde görülen davada yöneticilerin 3 aydan 1 yıla kadar hapisleri istenmişti. Mahkemenin 2005 yılında verdiği kararda, iddianamenin eski Türk Ceza Kanunu’na (TCK) göre hazırlandığı ve yeni TCK’ye göre “Türban takmanın veya sakalla görev yapmanın kamu zararına neden olmayacağı” gerekçesiyle yöneticiler beraat etmişti. [email protected] Ülkenin en derin acısı Baştarafı 1.Sayfada Çünkü acılarla sevinçleri birlikte yaşıyoruz” sözleriyle başladığı konuşmasını “derinliklerin şairi” diye nitelediği Metin Altıok için hem hüzün duyduğunu hem de Metin Altıok’un yeniden okunmasına neden olacağı için bu ödülden dolayı sevindiğini söyleyerek bitirdi. Ödülünü Doğan Hızlan’ın elinden alan Haydar Ergülen de “Bu ödülü genç bir şair adına, Metin Altıok adına aldım. Onun bir okuru olarak aldım” dedikten sonra Altıok için yazdığı şiiri okudu. Gecenin son bölümünde şiir ve müzik vardı. “Metin Altıok Ağıtı” oratoryosunun bestecisi Fazıl Say’ın kısa bir dinletisinin ardından; yine Fazıl Say’ın piyanosunun eşliğinde, Cüneyt Türel ve Genco Erkal Metin Altıok’tan şiirler okurken, Güvenç Dağüstün ve Sezen Aksu da Altıok’un şiirlerinden yapılan şarkıları seslendirdiler. LÜKS SİTEDE HAREMLİK SELAMLIK Kadın müşteriye kadın garson, haremlikselamlık havuz, alkollü içki ve kameralı cep telefonu yasağı gibi uygulamalarıyla dikkat çeken ve kamuoyunda “tesettür otel” olarak bilinen “muhafazakârlara özel tesislerin” giderek arttığı Türkiye’de şimdi de haremlikselamlık uygulamalarının yapıldığı konutlar inşa edilmeye başlandı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde aldığı ihalelerle dikkat çeken Albayrak Şirketler Grubu tarafından Halkalı’da inşa edilen Güneş Park Evleri’nde geçen günlerde ilginç bir uygulama başlatıldı. Site Müdürü Mustafa Ömeroğlu imzasıyla apartman girişlerine asılan duyuruya göre, sitede yer alan sosyal tesisin kullanım şartları belirlendi. Buna göre kapalı havuzun kullanımı kadın ve erkekler için ayrı gün ve saatlere ayrıldı, sadece ailelerin girebileceği özel günler de belirlendi. Bu duruma tepki gösteren bir grup site sakini, “Bekârsanız ve havuza girmek istiyorsanız, sadece cinsiyetinize özel günlerde havuzu kullanabiliyorsunuz. Böyle saçmalık olur mu?” diye isyan ediyor. Kendilerine evleri satarken böyle bir uygulamadan bahsetmeyen Güneş Park yönetiminin bu uygulamasını eleştiren site sakinleri, sitede yaşam başladıktan sonra uygulamaya konan bu ayrımdan vazgeçilmesini istiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle