Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 ‘Köy Enstitüleri yeniden açılsın’ Türkiye’nin aydınlanmasına büyük katkı sağlayan Köy Enstitüleri’nin 68. yılı çeşitli etkinliklerle kutlanacak Sibel BAHÇETEPE Türkiye’nin aydınlanmasına çok önemli katkı sunan ve politik nedenlerle Demokrat Parti tarafından kapatılan Köy Enstitüleri 68. yaşını kutladı. Kutlamalar kapsamında yurtta bir dizi etkinlik gerçekleştirildi. Köy Enstitüsü mezunları, Cumhuriyetin kuruluş ilkelerinden giderek uzaklaşan Türkiye’nin yeniden özgür, bağımsız, laik ve demokratik ilkelerine sahip çıkan bireyler yetiştirmesi gerektiğini, bunun da günümüz koşullarında köy enstitüsü ilkeleriyle kurulabilecek bir iş ve müfredat programının hayata geçirilmesiyle mümkün olabileceğini söylediler. Mezunlar, “Enstitülerde verilen eğitimler fırsat eşitliğine dayalı, yurduna ve ülkesine derinden bağlı, laik ve parasız eğitimin ilkeleri ile yapıldığını” vurgulayarak, enstitülerin günümüze uyarlanarak yeniden canlandırılmasını istediler. Çifteler Köy Enstitüsü mezunu, Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Kurucu üyesi Abdullah Özkucur (88), “İş eğitiminin özü laiklik, ulusalcılık, bilimsellik ilkeleriyle ortaçağ kapayan, yeniçağ açan eğitimdi” dedi. Özkucur, eğitimlerin “Atatürkçü” olduğunu vurgulayarak “Köy Enstitülerinin 1946 ruhu ve tüm özellikleriyle yeniden açılacağı günü bekliyorum” diye konuştu. Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı Kurucu üyesi Ali Yılmaz (84), enstitülerin topyekun kalkınmayı köyden ve köylüden başlamakla mümkün olduğunun anlaşılmasıyla kurulduğunu ve öğrenirken de öğretmenin en güzel örneğini teşkil ettiğini anlattı. Gönen Köy Enstitüsü mezunu Refet Özkan (77) ise enstitülerin demokratik bir örgütlenme olduğunu ve buradaki eğitimlerin öğretmen, öğrenci ve işçilerin ortaklaşa çalışmaya katıldığı bir eğitim olduğunu söyledi. C haberler SÖZDEN YAZIYA GÜRAY ÖZ 25 NİSAN 2008 CUMA Bir ‘Aydın’ Portresi yaptıkları gibi “nostalji takılıp” Marx’lı günlerini hatırlamaları, toplanıp eski günleri yâd etmeleri de bundandır. Şimdinin aydınını gerçeğinden ayırmak istiyorsanız, tek ölçünüz olmalıdır. Bakacaksınız; muhalif mi, değil mi? İktidarla ortaklıktan mı söz ediyor, yoksa onun ipliğini pazara çıkarmakla mı meşgul? İşçinin, köylünün hakkını hukukunu, sendikayı, derneği bir yana bırakmış, kitle korkağı sivil toplum örgütlerinde “Soros tarzı devrimcilik” yapıyorsa, bilin ki o bir muhalif değil, “ortak”tır. Avrupa’yı eleştirerek çağdaş olunabileceğine aklı ermez onun. Amerika gibi bir güce kafa tutulabileceğini düşünmek ona göre geriliktir. Emperyalizm lafı onun lügatinden çıkalı yıllar olmuştur. Kavramların içini, tıkanan, sömürüden, gizliaçık zorbalıktan çatlayacak hale gelen çağın olgularıyla didişerek, muhalif bir bakışla yeniden doldurmak gibi zahmetli bir iş yerine, tümüyle terk etmeyi tercih etmiş, “küçük ve büyük ortaklıkların” yolunu eski günlerin anılarından temizlemiştir. Ona göre tüm kavramların anası, sınıfları unutmuş, ne olduğu belirsiz, yoksulun hakkını tanımayan, iktidarların iktidar etme aracı olan “demokrasidir.” Kargadan başka kuş, “çoğunluk demokrasisi”nden başka “erdem” bilmez bizim “ortak” aydınımız. İktidar küçük ortağı, Avrupa, ABD büyük ortağıdır. En azından öyle olmasını hayal eder. Arada bir kendisini hesaba katmaz olan küçük ortağını büyük ortağına şikâyet etmesi de bundandır. Büyük ortakla fikri ve zikri ortaklığını küçük ortağına karşı koz olarak kullanmak ister. Kendine güldürür cümle âlemi. ??? Lafı uzatmayalım, okuru yormayalım. Ey okur, aydın olan muhalif olur. İktidarın borusunu öttürenlere, düdüğünü çalanlara, seni dikkate almayan bir “demokrasinin” methiyesini düzenlere aydın denilmez. Onları tanımak istiyorsan bir ipucu daha sana. Aydın olan kendinden söz etmez, kendiyle başlamaz sabahına. guray.oz@cumhuriyet.com.tr YÜCEL VE TONGUÇ’UN ÖNDERLİĞİNDE KURULDU öy Enstitüleri Cumhuriyetin K köylerde yaşayan ve nüfusun yüzde 80’ini oluşuran halkın eğitimi amacıyla 17 Nisan 1940 yılında, dönemin Milli Eğtim Bakanı (MEB) Hasan Âli Yücel’in ve fikir babası İsmail Hakkı Tonguç’un önderliğinde kuruldu. CHP iktidarı döneminde ülkeyi kalkındırmak, Anadolu’nun aydılanmasına katkıda bulunmak ve köyden şehre göçü önlemek amacıyla kurulan enstitülerde okumayazma öğretilmesinin yanında modern tarım teknikleri, marangozluk, sağlık, spor, müzik gibi birçok alanda yol gösterecek, bilgi birikimi sahibi öğretmenlerin görevlendirilmesi de hedeflendi. 1940 yılında 3803 sayılı “Köy Enstitüleri Kanunu”nu çıkararak enstitülerin kurulması yolunda adımlar da atılmış oldu. Hemen ardıdan da 1942’de 4274 sayılı “Köy Okulları Teşkilat Kanunu” çıkarıldı. Aşamalı olarak 20 yerde kurulması planlanan köy enstitülerinin yerleri belirlendi ve bu okullarda okutulacak derslerin yüzde 50’sinin kültür, yüzde 25’inin tarım ve yüzde 25’inin teknik dersler olması kararlaştırıldı. Ancak köylülerin aydılanmasıdan rahatsız olan toprak ağaları, Cumhuriyet karşıtları ve din istismarcılarının çıkarlarının tehlikeye girmesi nedeniyle Köy Enstitüleri 1950 yılında kapatılma sürecine girdi ve 1954 yılında politik nedenlerden dolayı kapatıdı. Fakir Baykurt, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran ve Dursun Akçam gibi önde gelen aydın yazarlar ve düşünürler bu okullarda yetişti. KÖY ENSTİTÜLERİNİN KURULDUĞU YERLER ‘Yapılan YARSAV’a saldırı’ Haber Merkezi Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin’in, katıldığı bir televizyon programında, “Danıştay’a gidip ertesi gün karar alabiliyorlar. Çünkü Danıştay’daki hâkim ve savcıların büyük çoğunluğu dernek üyesi” şeklindeki açıklamalarına yönelik olarak 14 Nisan’da yaptığı açıklamayı , “Bakan Şahin’in eleştirdiği YARSAV’ın kurucu üyeleri arasında Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’in de olduğu öğrenildi” ifadeleriyle servis eden ANKA Ajansı’nın söz konusu haberi üzerine sert bir açıklama yaptı. Eminağaoğlu, “haberlerin maksatlı” olduğunu ifade etti. ABER YARSAV’A SALDIRIDIR’ YARSAV Başkanı Eminağaoğlu, Bakan Şahin’in sözlerine tepki göstererek 14 Nisan’da bir açıklama yapmış ve şu görüşleri dile getirmişti: “Adalet Bakanlığı görevini yürüten Sayın Bakan’ın gerçekle ve hukuksal doğrularla bağdaşmayan, hak arama özgürlüğümüzü zedeleyen, YARSAV ve Danıştay’ı gölgeleyen söz konusu be ‘301’DE İZİN SİSTEMİ KÖKLÜ BİR ÇÖZÜM GETİRMEZ’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Türk Ceza Yasası’nın (TCY) 301. maddesinde öngörülen değişiklikle soruşturma için izin yetkisinin Adalet Bakanı’na verilmesinin tartışmalara bir süre ara vermeyi sağlayacağını, sonuçta maddenin yine tartışmaların odağı haline geleceğini ifade ederek, izin sisteminden vazgeçilmesi gerektiğini bildirdi. Eminağaoğlu izin yetkisinin tanındığı kişi tarafından, bu yetkinin kullanıldığı her olayda, maddeyi hukuksal boyutunun ötesinde siyasi tartışmaların odağına çekeceğini ifade etti. Eminağaoğlu, “Cumhuriyet savcılarının, soruşturmalar sonucundaki işlemlerinin, UYAP üzerinden başsavcı/kıdemli savcı yanlarını düzeltmesini bekliyor, aksi halde bu beyanların amaçlı olduğunun kabulü ile hukuksal yollara başvuracağımızı belirtiyoruz.” ANKA Ajansı’nın servis ettiği ve bazı internet sitelerinde geniş yer alan haberde, “Bakan Şahin’in eleştirdiği YARSAV’ın kurucu üyeleri arasında Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker’in de olduğu öğrenildi” ifadelerine yer verilmesi üzerine ikinci sert açıklamasını yaptı. Eminağaoğlu, şunları kaydetti: “Söz onayına tabi tutan uygulama kaldırılmalıdır” diye konuştu. Eminağaoğlu, yapılan değişiklikle hapis cezasının “altı aydan iki yıla kadar” biçiminde değiştirildiğini, bu durumda ise görevli mahkemenin, “sulh ceza mahkemeleri” olacağını söyledi. Eminağoğlu, “Suç ve cezaların ağırlıkları ile toplumsal bakış ve ifade özgürlüğünün taşıdığı önem itibarıyla, görevli mahkemenin, (üstelik yargılama sürecinde cumhuriyet savcısının bulunmadığı) sulh ceza mahkemesi olması, ayrıca tartışmalara neden olabilecektir” dedi. laşması gözetildiğinde, söz konusu haberleri bu doğrultuda amaçlı ve yeni bir adım olarak değerlendiriyor; yasalar çerçevesinde kurularak faaliyetlerini bu doğrultuda sürdüren YARSAV’ı yıpratmaya yönelik bu tür haberlerin YARSAV tüzelkişiliği ile haberde ismi geçen kişilere saldırı niteliği taşıdığını belirtiyoruz. YARSAV, faaliyetlerini amaçları doğrultusunda devam ettirecek ve bu tür saldırılar YARSAV’ı hukuk dışı platformlara çekemeyecektir.” skiden öyle değildi, şimdi günümüzün sorularından, sorunlarından birisidir: Aydın kime denir? Halktan, işçiden, köylüden, gerçeklerden yana olan, iktidarlarla arası iyi olmayan kişiye aydın denir. Bir koşulu daha var; tarafını yalnızca yüreğinde saklamayacak, onun için bir şeyler yapacak, onun için mücadele edecek. Yazacak, çizecek, yürüyecek, koşacak. Bir özelliği daha var; hep geleceğe bakacak, gelecekten yana olacak, geleceği karartmak isteyenlerle savaşacak. Bu nedenle, kadın hakları, çocuk hakları, hasta hakları, çevre, ille de çevre gibi duyarlılıkları olacak. Eskiden böyle değildi, sokakta aydın aranmazdı, gencinden yaşlısına, okumuşundan gördüğünü anlayıp anlatana aydın çoktu. Hepsi de işçiden, köylüden, memleketten yanaydı. Hepsinin ortak paydası muhalif olmaktı. Muhalif olmayan, aydın olmayı hak etmezdi. ??? Şimdi hak ediyor mu? Şimdinin “aydınları” muhalif olmayı gereksiz buluyorlar. İktidarla “ortaklık”tan söz ediyor, arada bir sözüm ona ortaklarına “bak, yollarımız ayrılır ha” demeyi muhaliflik sanıyorlar. Şimdinin sahte aydını ekonomi tartışmayı sevmiyor. Çünkü bu bapta iktidara yaranmak zordur. Zorda kalırsa, “büyümeden”, bilinmez bir gelecekte işlerin iyiye gideceğinden, “artan” ihracat rakamlarından bir şeyler döktürerek eyyamcılığını sürdürüyor. İthalat, ihracatın içinde ithalatın payı, bileşimi gibi sözlerden neredeyse nefret ediyor. Yoksulun enflasyonu ile zengininkini bir tutuyor. “Gelir dağılımı” dediniz mi yüzü kararıyor. Günümüzün “aydını”, kavramlarla oynamayı, onları tersyüz etmeyi pek seviyor. Muhafazakârlığın gittikçe koyulaşan rengini, yeni yeni keşfettiği “toplumun muhafazakârlığına” bağlayarak “halk öyleyse biz de bunu anlamalıyız” diyecek kadar zibidileşiyor. ??? Durup durup korkuyla geriye bakmaları, içlerindeki “aydın” tutarsızlığının dışavurumudur. Bir işadamından “ne olacak bu durum, Adam Smith öldü mü, yoksa Marx haklı mıydı?” benzeri sözler duyunca, sık sık E ‘H konusu haber başlıkları ve içerikleri, 1100 yargıç ve cumhuriyet savcısının üyesi olduğu, yargıç ve savcıların ilk ve tek meslek örgütü YARSAV’ın, sanki yasal olmayan bir örgüt olduğu ve de YARSAV üyeliği ya da kurucu üyeliğinin gizli ve saklanması gereken bir durummuş gibi algılanmasına neden olmuştur. Tüm faaliyetleri ile kurucu üyeleri ya da üyelerinin kamuoyuna açık olduğu YARSAV’ın, kuruluşundan itibaren her türlü engel ve saldırı ile karşı 23 Nisan Uluslararası Çocuk Şenliği Berlin’de kutlandı Aysel ÖZDEMİR BERLİN Almanya’nın başkentinde yeni kurulan “23 Nisan e.V.” derneğinin düzenlediği Berlin 23 Nisan Uluslararası Çocuk Şenliği, halk arasında “Kızıl Belediye Sarayı” olarak da bilinen tarihi Berlin Eyalet Başbakanlık binası önünde 19 ve 20 Nisan günlerinde 2 gün süren bir etkinlik çerçevesinde kutlandı. Soğuk havaya rağmen on binlerce Berlinlinin katıldığı Çocuk Şenliği’nde çeşitli uluslardan ilkokul çağındaki yüzlerce çocuğun katıldığı bir çocuk maratonu, çocuk futbol turnuvası, resim yarışması ile bir fotoğraf yarışması düzenlendi. Berlinli sivil toplum örgütlerinin ve ilkokullarının dans ve müzik gösterilerinin yanı sıra ilk kez seyirci karşısına çıkan “RuhZat” Türk rock grubu da sevilen müzik parçalarını seslendirdi. Berlin Eyalet Başbakanlık Müsteşarı Monika Helbig, Türkiye Cumhuriyeti Berlin Başkonsolosu Ahmet Nazif Alpman, Berlin Mitte İlçesi Belediye Başkanı Dr. Christian Hanke, Berlin Eyalet Yabancılar ve Uyum Sorumlusu Günter Piening, CDU Berlin Eyalet Milletvekili Emine DemirbükenWegener, Birlik90 / Yeşiller Berlin Eyalet Milletvekili Özcan Mutlu, SPD Berlin Eyalet Milletvekili Dr. Fritz Felgentreu’nun selamlama konuşmalarından sonra belediye sarayında bir de davet verildi. Akşam saatlerinde halay çekerek coşan gençlerin sesleri Alexanderplatz’da yankılandı. Berlin Cumhuriyet Bürosu’nun da Berlin Türk Kulübü ile birlikte açtığı stand büyük ilgi gördü. Cumhuriyet okurların akınına uğrayan Cumhuriyet standında Cumhuriyet Hafta için abone kaydı yapıldı. Cumhuriyet okurlarının talebi üzerine Berlin CUMOK grubunu tekrar canlandırma kararı alındı. çeşitli etkinlikler düzenlemek üzere sık sık bir araya gelmek isteyen Berlinli Cumhuriyet okurları bir de kitap kulübü projesi geliştirme kararı aldılar. Gökdemir uğurlandı Eski bakanlardan Ayvaz Gökdemir’in cenazesi, Karşıyaka Mezarlığı’nda toprağa verildi. Tören eski ve yeni çok sayıda siyasetçiyi de bir araya getirdi. Törene, Gökdemir’in ailesi ve yakınlarının yanı sıra, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, TBMM Başkanı Köksal Toptan, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu, eski başbakanlardan Tansu Çiller, MHP lideri Devlet Bahçeli, ANAVATAN Genel Başkanı Erkan Mumcu, DP Genel Başkanı Süleyman Soylu, CHP İstanbul Milletvekili İlhan Kesici, eski DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar ve çok sayıda siyasetçi katıldı. (AA) Cem Özdemir ile Emine DemirbükenWegener ve çocukları ile görülüyor. riyet gazetesi hakkında bilgi alanlar arasında, Berlin Eyalet Başbakanlık Müsteşarı Monika Helbig, Türkiye Cumhuriyeti Berlin Başkonsolosu Ahmet Nazif Alpman ve eşi Sevinç Alpman, Berlin Eyalet Yabancılar ve Uyum sorumlusu Günter Piening, Avrupa milletvekili Cem Özdemir ve Berlin Eyalet Milletvekili Emine DemirbükenWegener, Berlin Türk Alman Kadınlar Derneği BETAK Başkanı Mukadder Luckey ile Berlin Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Olcay Başeğmez de yer aldı. Berlin Cumhuriyet Bürosu’ndan Ali Yıldırım, Cumhuriyet standında iki gün boyunca görev yapan Berlin Türk Kulübü’nden mühendis ve bilim adamları Eray Kulak, Tufan Göksel, Emrah Yüce, Özgür Kulak, Çağrı Üzüm’e verdikleri destek için Cumhuriyet adına teşekkür etti ve bundan sonra da ortak etkinlikler düzenlemek üzere tüm Cumhuriyet okurlarına çağrıda bulundu. CUMHURİYET’E İLGİ Cumhuriyet standını gezen ve Cumhu