14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 GÜNCEL C haberlerin devamı AKP lideri, “Ayakların başları yönettiği yerde kıyamet kopar” diyerek emekçiye bakış açısını ortaya koydu 25 NİSAN 2008 CUMA GÜNDEM MUSTAFA BALBAY CÜNEYT ARCAYÜREK Görünen Köy vrupalıdan çok Avrupalı olmaya özenen köşe başlarının, AB yalakalarının sesi çıkmıyor. Ne yapsak ne etsek, kurallarını ne denli uygulasak yaptıklarımızı AB’ye beğendirmemize olanak yok. Bir değil beş yeni reform paketi çıkarsak, Brüksel’deki efendilerin yeni bir dayatma ile karşımıza çıkmayacağına kim güvence verebilir? Geçen yüzyılın son yıllarında önümden geçen yüksek makamlara özel bir “devlet belgesinde”, AB’nin genişlemeyi planlarken Türkiye’yi ancak 2030’larda üyeliğe kabul edebileceği yazılıydı. Görüşmeler başlarken bize AB’ye 2015’te tam üye olacağımız söylendi. Tabii reformları, oysa AB’nin kendine özgü dayatmalarını, hiçbir direniş göstermeden aynen sindirebilmemiz koşuluyla… Ağızlar değişti. Genişlemeden sorumlu AB Komiseri Olli Rehn, Türkiye reformları, yani AB dayatmalarını aynen uygulayabildiği takdirde tam üyeliğin ancak on beş yıl sonra, 2023’lerde gerçekleşebileceğini “müjdeledi”. Görünen köy kılavuz istemez; Avrupalı saydıkları bütün ülkelerin üyeliği gerçekleştikten sonra, yıllar önce saptadıkları tarihte Türkiye’ye sıra gelecek. Bugün 2023 diyorlar. Bir süre sonra 2030 diyecekler. Şunun şurasında 22 yıl kaldı. AB yalakaları üyelik tarihinin durmadan ertelenmesinde sorumluluğu bize yüklemeye başladılar bile. AB’nin her dayatmasını reforma bağlayıp AB’yi aklamaya çalışıyorlar. ??? Olli Rehn düşlerimizi gölgeleyen açıklamalar yaparken, AB üyeliğimizi desteklediğini açıklayan, Ali Babacan’ın ancak omuzlarına gelebildiği boydaki Avusturya’nın Dışişleri Bakanı Bayan Plassnik, başka masallar söylüyor ve: Ankara’yı ziyaretinde düzenlenen basın toplantısında AB’nin hayret verici ikiyüzlülüğünü sergiliyor. Avusturya’nın yakaladığı iki önemli PKK elemanını Türkiye’nin iade istemini reddetmelerini Bayan Plassnik şöyle karşılıyor: “Yargının kararı”. Ama Avrupalı, söz AKP’yi kapatma davasına geldi mi, AB ölçütlerinden, Venedik koşullarından yola çıkarak Anayasa Mahkemesi üzerinde baskı kurmaktan çekinmiyor. AB ülkelerindeki yargı kararlarına evet, Türkiye’deki anayasa ve yasalar gereği bir partinin kapatılması davasını görmekte olan yüksek yargıya hayır! Dahası var; Brüksel’deki merkez ile tam üye Avusturya’nın söylemleri farklı, hatta birbiriyle çakışmıyor. Brüksel’deki yetkililer her olanağı kullanarak davanın kapatmayla sonuçlanmasına karşı olduklarını söylüyorlar. Viyana ise AB’nin kapatma davasında “siyasi hakem olamayacağının” altını çiziyor. ??? AKP iktidarı tutarsız yargılar öne sürmekte AB’den aşağı kalmıyor. AKP Genel Merkezi’nin derin hukukçularından, RTE’den sonra çok söz sahibi DMM Fırat, örneğin türban konusunda çıkardıkları anayasayı öyle yorumluyor ki; değme AB yalakasına şapka çıkartıyor. DMM Fırat’a göre anayasa maddelerindeki değişiklik türban yasağını kaldırmak için yapılmamış. “Bu değişiklikleri başörtüsü için getirmemişler”. Ya, anayasanın 10 ve 42. maddeleri neden değiştirilmiş? Sıkı durun, gülmeyin. Fırat Bey’e göre, “bu değişikliklerdeki amaçları ‘demokratikleşme ve özgürlük alanlarının’ genişletilmesiymiş!” Tabii rafta dolma var, yerseniz! Erdoğan’dan 1 Mayıs tehdidi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında CHP ve MHP’ye sert eleştiriler yöneltirken 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak isteyen sendikalara da “hoş olmaz” diyerek gözdağı verdi. Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı sırasında bile en kritik kararları TBMM’den çıkardığını belirten Erdoğan, millet iradesi ve milli egemenliğin önemine dikkat çekti. Atatürk’ün 88 yıl önce tereddütsüz benimsediği milli egemenlik ilkesinin içinin özel gerekçe ve çıkar mücadeleleri adına boşaltıldığını savunan Erdoğan, “Heyecana kapılıp ‘Biz la A Emekçilerin 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlama kararına tepki gösteren Erdoğan, “Sendikalar alınan kararları dinlemezse hoş olmaz” dedi. AKP laikliği oylatmaya çalışıyor eleştirilerine de yanıt veren Erdoğan, “1937 yılında laiklik ilkesi TBMM’de görüşülüp oylanarak anayasaya girmiştir” diyerek bu konuda bir çekincesi olmadığı mesajını verdi. ikliği millet oyuyla mı getirdik’ diyenler bile oluyor. Onlar, dönüp Atatürk’ün inkılap tarihini yeniden okusunlar. 1937 yılında laiklik ilkesi TBMM’de görüşülüp oylanarak anayasaya girmiştir” dedi. CHP’nin milletle ve son yıllarda küstüğü gerçekler dünyasıyla barışması gerektiğini kaydeden Erdoğan, “Bu fantastik dünya sadece muhalefet partilerine değil Türkiye’ye ve memlekete de zarar vermektedir. Bu durumu resim sanatındaki sürrealist akımlara benzetiyorum. Özellikle ana muhalefet partisinin neredeyse tamamının sürrealist, gerçeküstücü bir siyaset çizgisine kaydığını görüyorum” diye konuştu. 1 Mayıs’ın resmi tatil olmasını “Türkiye’nin bir tatiller ülkesi” olması nedeniyle kabul etmediklerini savunan Erdoğan, bir günün tatil olmasının maliyetinin 2 katrilyon olduğunu ileri sürdü. Konuşmasında 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak isteyen sendikalara gözdağı da veren Erdoğan, şunları söyledi: “Ayakların başları yönettiği yerde kıyamet kopar. Her ilde valilikler toplantı ve gösterilerin yapılacağı meydanları ve caddeleri hazırlar. Onlar bunların müsaadesini verir. Biz de siyasi parti olarak mitinglerimiz için illa Kızılay’ı, İstanbul’da Taksim’i vereceksiniz, demedik. Oraların bu tür toplantı alanı olmaktan çıkarılmasının nedeni var. Ama sendikalar ‘İlla Taksim’de yapacağız’ diyorlar, bu şık bir yaklaşım değil” dedi. Yasalara herkesin uyması gerektiğini belirten Erdoğan, “Sendikalar alınan kararları dinlemezse hoş olmaz. Biz hoş olmayan zemin istemiyoruz. Sendika yöneticilerimizi sorumluluk almaya davet ediyorum. Bunun inat meselesi olmaması gerekir” diye konuştu. Sosyal Güvensizlik Reformu... ükümetin Sosyal Güvenlik Reformu (SGR) adıyla, kamuoyuna çarpıtarak duyurduğu yasa Meclis’ten geçti. Gül’ün onayını bekliyor. Gül’ün onaylamaması gibi bir durum olabilir mi? Olamaz! Tek olasılık yanlış onaylaması... Hükümetten ne geldiyse tarafsız biçimde onaylayan Gül, sosyal güvenlik reformunu, siyasal gerginlik reformu sanıp o beklentiyle onaylarsa, işler biraz karışabilir, o kadar! Konunun kara mizah yanı bir tarafa, SGR’nin açılımı topluma aynen şöyle yansıyor: Sosyal güvensizlik reformu! Yasa günlerce tartışıldı, eylemler yapıldı... Meclis komisyonlarında görüşüldü, genel kurula indi, kavgası yapıldı... Hâlâ insanlar şunu soruyor: Bu yasa beni nasıl etkileyecek? Bilmemeleri de doğal. Çünkü AKP hükümeti bu yasayı duyururken şu ilkeyle hareket etti: Çalışanların lehine bir reformmuş gibi gösterip çalışanların haklarının bir bölümünü gasp etmek... Bunu yaparken gasp edilmeyen bölümü iyileştirme gibi sunup herkesin buna da şükür etmesini sağlamak! Böylesine zor bir iş ancak bu kadar başarılır! Yani kimse ne olduğunu anlamaz, başına geldikten sonra görür! ??? AKP medyasını kutlamak gerek. Gasp edilen hakları reform gibi sunmak bundan daha yüzsüzce yapılamazdı. Bir örnek verelim: Sigortalı olarak çalışan bir işçi, işten ayrıldıktan sonra 4 ay daha sağlık hizmetlerinden yararlanabiliyor. AKP deformu öncesindeki uygulama böyleydi. Yeni düzenlemeyle bunu 10 güne indirdiler. AKP medyası bunu şöyle sundu: “Reformla birlikte sigortalı işten ayrıldıktan sonra 10 gün daha sağlık hizmetinden yararlanacak!” Baktılar ki, bunu yutturmak kolay değil, AKP 10 günü 90 güne çıkardı. Yani 30 gün daha eksik. Bu da şöyle duyuruldu; “Büyük iyileşme!” Neredeyse her maddeyi böyle sundular. Bazı düzenlemeleri de Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK) bıraktılar. Özellikle sağlık hizmetleri için ödenecek katkı payının miktarı SGK tarafından belirlenecek. Yasa yürürlüğe girdikten sonra yapılacak yeni “katkı payı” düzenlemelerine şimdiden hazır olun! Eğer yasa aynen hayata geçerse 2010 yılında yeşil kart uygulaması kaldırılıyor. Anlaşılan yerel seçimleri görelim, ondan sonra yeşil kart son bulsun demişler! 22 Temmuz öncesi o kadar çok yeşil kart dağıtmışlardı ki, hani bir kişi malvarlığını açıklarken iki daire, bir Mercedes bir de yeşil kart sahibiyim dese şaşırtıcı olmaz! Oy uğruna sorumsuzca genişlettikleri bu uygulamaya son vererek gereksinimi olanı da zor durumda bırakacaklar! ??? Çok gerçekçi olmasa da AKP’lilerin yapabildikleri başlıca savunma şu: Bugün iş yaşamında olanların gerilmesine hiç gerek yok. Bu uygulama onları etkilemeyecek ki! Kimi etkileyecek? 203040’tan sonra emekli olanları. Onlar kim? Bugün çalışmakta olanların çocukları, torunları! Bir iktidar düşünün ki, kendi çocuklarına, sülalelerine yapmadık ayrıcalık bırakmasın. Onların gelecek kuşaklarını bile her türlü yasal sınırın dışına çıkarıp “garanti” altına alsın... Sonra da halka dönüp “Sizi değil çocuklarınızı mağdur edeceğiz” desin... Yuh! H İşçiler Taksim’de olmaya kararlı Sendikalar hükümetin 1 Mayıs kararını kınarken DİSK Başkanı Çelebi, ‘Ayakların baş olduğu yerde kıyamet kopar’ diyen Erdoğan’a ‘Ayaktakımının cevabını 1 Mayıs’ta alacaksınız’ diye yanıt verdi İSTANBUL/ANKARA (Cumhuriyet) DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, “Ayakların baş olduğu yerde kıyamet kopar” diyen Başbakan Tayyip Erdoğan’a, “Ayaktakımının cevabını 1 Mayıs’ta alacaksınız” diye yanıt verdi. Emek örgütü temsilcileri, hükümetin 1 Mayıs’ın tatil günü olarak ilan edileceği şeklinde hava oluşturup emekçileri kandırdığını söyledi. AKP’nin emekçi düşmanı çizgisini bir kez daha ortaya koyduğunu belirten Türkİş, DİSK, KESK ve TMMOB “1 Mayıs işçilerin mücadele ve dayanışma günüdür. Dünyanın birçok ülkesinde resmi tatil günüdür. İşçileri bir kez daha kandıran AKP, emekçi düşmanı politikasına yeni bir halka daha eklemiştir” dediler. DİSK Başkanı Çelebi, Erdoğan’ın TBMM grup toplantısında yaptığı konuşma ve Bakanlar Kurulu’nun 1 Mayıs’ın “Emek ve Dayanışma Günü” olarak kutlanmasına yönelik kararı üzerine yazılı açıklama yaptı. “Sayın Başbakan, nihayet anlayışınızı tüm açıklığıyla ifade ettiniz” diyen Çelebi, şöyle devam etti: “Emekleri ile geçinen işçileri, emekçileri, memurları ‘ayaktakımı’ olarak suçladınız ve ‘Ayakların baş olduğu yerde kıyamet kopar’ dediniz. Seçim zamanları kapılarını çokça aşındırdığınız insanları, işçileri, emeklileri, memurları, köylüleri, emekçileri, yani sizin tabirinizle ayaktakımını gerçekte nasıl değerlendirdiğinizi bugün iyi gördük. Zaten sizi ve siyasal iktidarınızı, emeklilik hakkımızı, sağlık hakkımızı elimizden alırken tanımıştık.” Çelebi, Erdoğan’a hitaben “Ayaktakımı kararlı. Emeğin taleplerini haykırmak, dünya işçileri ile dayanışma için 1 Mayıs işçi sınıfının uluslararası birlikmücadeledayanışma gününü kutlayacağız. Sizin tabirinizle ayaktakımının, bizim dilimizde ise işçilerin, emekçilerin, memurların, yüz binlerin cevabını 1 Mayıs’ta göreceksiniz” açıklamasını yaptı. Çelebi, “1 Mayıs’ın bayram ve tatil ilan edilmemesinin ‘ekonomik gerekçelerle’, Taksim’de kutlanmasının ise ‘terörle mücadele’ gibi havsalamızın almayacağı ifadelerle açıklanması ‘abesle iştigal’dir ve gülüp geçemeyeceğimiz kadar da trajediktir!” görüşünü ifade etti. Taksim’in emekçiler dışında tüm etkinliklere açık olduğuna işaret eden Çelebi, Taksim’in “provokasyon merkezi” olarak lanse edilmesini eleştirdi. Çelebi şöyle devam etti: “1 Mayıs 2008 kutlamalarını, diğer konfederasyon, kitle ve meslek örgütleriyle açıkladığımız gibi Taksim’de gerçekleştireceğiz.” DİSK’e bağlı Birleşik Metal İşçileri Sendikası Yönetim Kurulu’ndan yapılan açıklamada da, AKP’nin demokrasi anlayışının bir kez daha tescillendiği belirtildi. Açıklamada, “Biz 1 Mayıs’ları Taksim Meydanı’nda, ‘Hak verilmez alınır’ ilkesinden yola çıkarak söke söke elde ettik, yine alacağız” denildi. KESK Dönem Sözcüsü Mehmet Antmen de AKP’nin, emekçilerin taleplerini görmezden geldiğini vurgulayarak “AKP’yi şiddetle kınıyoruz” diye konuştu. TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Hüseyin Atıcı da “Çalışanları kandırdılar. Çalışanların 1 Mayıs’ı kutlamak için onlardan icazet almasına gerek yok” diyerek görüşünü aktardı. Türkİş Başkanı Mustafa Kumlu da 1 Mayıs’ta Taksim yasağının “gerçekçi’’ olmadığını belirterek “1 Mayıs tatil ilan edilmeli ve bu yıl Taksim Meydanı emekçilere açılmalıdır” dedi. Türkİş Başkanlar Kurulu da yayımladığı bildiride, Bakanlar Kurulu’nun 1 Mayıs için aldığı kararların tümünü gözden geçirmesi istendi. Bildiride Erdoğan’ın, emekçilere yönelik sözlerinin de üzüntüyle karşılandığı kaydedildi. ÖDP’den eylem 1 Mayıs İşçi Bayramı’nı Taksim’de kutlanmak isteyen Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP) üyesi yaklaşık 100 kişilik bir grup “Zengin dostu, yoksul düşmanı AKP’yi durdarmak için 1 Mayıs’a” pankartı açarak Taksim Tramvay Durağı’nda basın açıklaması yaptı. Grup adına açıklamayı okuyan ÖDP İstanbul İl Başkanı Sinan Tutal, 1 Mayıs’ta AKP’nin neoliberal politikalarına karşı işçilerin mücadelesinin yükseleceği bir gün olacağını belirterek, “1 Mayıs işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günüdür. Taksim Meydanı emekçilere kapatılamaz, kapatılmamalıdır. İşçi sendikalarının 1 Mayıs’ı Taksim Meydanı’nda kutlama kararını destekliyoruz”dedi. (Fotoğraf: ALİ AÇAR) ankcum?cumhuriyet.com.tr Eski Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, İlhan Selçuk için hastanede açılan ziyaretçi defterini imzalarken İlhan Selçuk’un bir an önce sağlığına kavuşması dileğinde bulundu. Cumhurbaşkanı Gül de gazetemize geçmiş olsun mesajı göndererek “Ameliyatınızın başarılı geçmesinden büyük mutluluk duydum” dedi. İlhan Selçuk iyileşme sürecinde Baştarafı 1.Sayfada Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de Selçuk’a geçmiş olsun mesajı iletti. Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi’nden İlhan Selçuk’un sağlık durumu ile ilgili yapılan yazılı açıklamada, “Dolaşım desteği sağlayan intraaortik balon pompası çıkarılan İlhan Selçuk’un uyanıklık düzeyi iletişim kurulabilir duruma gelmiştir. Gelişmeler basınla yazılı olarak paylaşılmaya devam edilecektir” denildi. 14 Nisan Pazartesi günü bypass ameliyatı olan ve halen yoğun bakım ünitesinde bulunan İlhan Selçuk’a geçmiş olsun ziyaretleri ve mesajları sürüyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, gazetemize gönderdiği geçmiş olsun mesajında, “Ameliyatınızın başarılı geçmesinden büyük mutluluk duydum. Bir an önce sağlığınıza kavuşmanızı ve okurlarınızla buluşmanızı temenni ediyorum. Size, ailenize, Cumhuriyet gazetesi camiasına ve basın dünyamıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum” dedi. İlhan Selçuk’u hastaneye gelen sanayici Murtaza Çelikel, eski Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin, CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal, DSP Milletvekili Tayfun İçli, CHP genel başkan adayı Umut Oran, avukat Ceyhan Mumcu, halkla ilişkiler uzmanı Betül Mardin, sanatçı Ayten Gökçer, şair Faruk Tekin, Prof. Dr. Fatma Esin, eski SHP Genel Sekreteri avukat Ahmet Güryüz Ketenci, CHP İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin, CHP İstanbul Milletvekili Çetin Soysal, CHP Beyoğlu İlçe Başkanı Oğuz Ünver, TURYOL Başkanı Yunus Can ziyaret etti. Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, TTB Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, İstanbul Fransız Kültür Merkezi Genel Müdürü Arnaud Littardi ART Televizyonu Genel Koordinatörü Ahmet Oğuz Özbek, Prof. Dr. Ali Nesin, ADD Karşıyaka Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı M. Nazmi Yüksel, Ege Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Kayhan Kantarlı, ozan Nebi Dadaloğlu, Gümrük Müsteşarlığı Teftiş Kurul Başkanı Erdener Demirağ, ÇYDD Çorlu Şubesi Yönetim Kurulu gazetemize gönderdikleri faks ve mesajlarla Selçuk’a geçmiş olsun dileklerini ilettiler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle