06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HAFTA C Redaksiyon/Redaktion: Starkenburg Str. 5, 64546 MörfeldenWalldorf. email:[email protected] Tel: 0610598174446 İmtiyaz Sahibi/Inhaber: İlhan Selçuk (Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.’yi temsilen, Cumhuriyet Vakfı adına) Genel Yayın Yönetmeni/ Chefredakteur: İbrahim Yıldız Yazı İşleri Müdürü/ Redaktionsleiter: Osman Çutsay Editör/ Redakteur: Gonca Kanber Yayın Koordinatörü/ Koordinator: Hayri Arslan Reklam/Anzeigen: Ömer Aktaş Yayın Kurulu/Redaktionsbeirat: İlhan Selçuk (Başkan/ Vorsitzender), Prof. Dr. Emre Kongar (Berater), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara Baskı/Druck: Hürriyet A.Ş Zweigniederlassung Deutschland, An der Brücke 2022 D64546 MörfeldenWalldorf. Dağıtım/ Vertrieb: ASV Vertriebs GmbH (Der Verlag übernimmt keine Haftung für den Inhalt der erscheinenden Anzeigen) Tam 57 yıl önce 23 Nisan’da Türkiye’den 9 bin kilometre uzakta bir kahramanlık destanı yazılıyordu Bir kahramanlık öyküsü Alper TURGUT Nisan Egemenlik ve Çocuk Bayramı aynı zamanda Kore Savaşı’nın en önemli muharebelerinin yaşandığı güne denk geliyor. Tam 57 yıl önce bugün Türkiye’den 9 bin kilometre uzakta bir kahramanlık destanı yazılıyordu. Ünlü beyin cerrahı Prof. Dr. Cengiz Kuday’ın, gazetemizin 4 Ocak 2008 günkü sayısında “Kore’den Kosova’ya Mehmetçik!” başlıklı bir yazısı yayımlanmıştı. Birkaç gün sonra Kuday Hoca’nın kapısı çalındı, içeri giren Harun Vural’dı. Sadece “Yazınızın doğru ancak eksik olduğunu söylemeye geldim” dedi. O, savaşın yok ettiği 9. Bölük’ün komutan vekiliydi ve şans eseri hayatta kalmıştı. Türkiye Cumhuriyeti’yle yaşıt emekli Piyade Albay Harun Vural ile o günleri konuştuk. Kore’ye gidiş serüveninizi kısaca anlatır mısınız? Ben önce Robert Kolej’i bitirdim, ardından da 1944 yılında Harp Okulu’nu… Mustafa Kemal Atatürk’ün muazzam devrimleriyle büyüyen bir kuşakta olmanın onurunu yaşadım. 1950 yılında kıdem 23 ‘Benim madalyam vatanıma dönmekti’ 23 Nisan muharebesi nasıl gerçekleşti? Tam da o gün Japonya’ya tatilim çıktı. Japonya’ya giderken arkadaşlara, “Aman çocukları kaptırmayalım” dedim. Savaş değil ihtiyat bölüğü olarak kalmamız gerektiğini söyledim. O gece 22.00’de düşman büyük bir orduyla hücuma geçmiş. Bölüğümüz felakete uğramış ancak yine de askerlerimiz boğaz boğaza çarpışmayı sürdürmüş. Gecenin karanlığında konuşlandıkları dağı terk edemiyorlar, mevki düşman tarafından sarılıyor. Topçu gözetleme subayı olan arkadaşım Üsteğmen Mehmet Gönenç de yaralanıyor. Ama topçulara mesajını da geçiyor: “Vasiyetimiz şu: Bizleri kendi ateşimizle şehit ediniz.” 9. Bölük top ateşine tutuluyor ve 206 personel zayi oluyor. Japonya’da “Sizin bölük imha oldu” dediler. İnanamadım, gözyaşlarımı tutamadım. Onlara hocalık yapmıştım, buraya kadar evlatları ben getirmiştim. ABD’den bir, Güney Kore’den iki madalya almışsınız, Türkiye Cumhuriyeti Devleti size madalya vermedi mi? Güney Koreliler, Türk askerini ve onun yarattığı kahramanlıkları unutmuyor. Geçen ay bana, bir madalya ve “Barış Büyükelçisi” beratını verdiler. Benim için asıl madalya, vatanıma sağ salim ayak bastığım gün idi. Şehit arkadaşım Gönenç’e Bandırma’da bir lisenin adı verildi. Keşke o mertebeye ve onura erişebilseydik. Peki, savaş hakkındaki düşünceleriniz nedir? Orada birbirlerine tıpatıp benzeyen kardeş iki halk gördüm. Onlar sefalet içerisindeydiler ve emperyalizmin ayak oyunları yüzünden birbirlerini düşman bellemişlerdi. Belli koşullar dışında harp yıkımdır. Unutulmasın, BM’nin girdiği yerde artık devlet yoktur ve millet sadece köledir. Türkiye Cumhuriyeti’yle yaşıt emekli Piyade Albay Harun Vural ile tam 57 yıl önce Kore Savaşı’nda yaşadıklarını konuştuk. li üsteğmen rütbesindeyken Kore için görev emrini aldım. Etimesgut’taki hazırlıkların ardından İskenderun’dan Amerikan gemileriyle yola çıktık ve 21 gün sonra Kore’nin Pusan Limanı’na vardık. Sonra kurşunlarla delik deşik olmuş bir trene binerek Taegu şehrine hareket ettik. Bilmediğimiz bir coğrafyada, terk edilmiş bir un fabrikasına sığındık. Tedirginlik ve teyakkuz hali, fabrikanın ateşe tutulmasıyla dağıldı. 2223 Nisan 1951 muharebesi öncesinde de sanırım Türk askeri birçok çatışmaya girdi. Askerlerimiz, kendisinden üstün kuvvetlere karşı cansiperane savaştı. Pimi çekilmiş bombaları elden ele geçirdik, süngü takıp, hücuma kalktık. İki kez esir düşmesine karşın kaçıp kurtulan ve tekrar savaşmak için birliğine dönen kahramanlara tanık oldum. 9. Bölük’ün komutan vekiliydim ve birçok kez ölümden döndüm. Yılda 6 saat okuyoruz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Bağımsız Eğitimciler Sendikası’nın (BES) ARGE birimi “Türkiye’nin Okuma Alışkanlığı” adlı bir rapor yayımladı. Rapora göre, Türkiye’de okunan kitaplar, genellikle “siyaset, aşk, cinsellik” konularını işliyor. Günde ortalama 5 saat televizyon seyreden Türk halkı, kitap okumaya yılda yalnızca 6 saat zaman ayırıyor. Türkiye, kitap okuma konusunda çoğu Afrika ülkesinin gerisinde kalmış durumda. Japonya’da toplumun yüzde 14’ü, Amerika’da yüzde 12’si, İngiltere ve Fransa’da yüzde 21’i düzenli kitap okurken, Türkiye’de bu oran on binde 1. BM İnsani Gelişim Raporu’nda kitap okuma sıralamasında, Türkiye 86. sırada yer alıyor. Bir Japon bir yılda ortalama 25, bir İsviçreli 10, bir Fransız 7, bir Türk ise 10 yılda ancak 1 kitap okuyor. Türkiye’de, okuma alışkanlığına sahip 70 bin kişi bulunuyor. Rapora göre, Türkiye’de bir kişinin kitap okumaya ayırdığı zamanın; bir Norveçli 300, Amerikalı 210, İngiliz ve Japon 87 katını ayırıyor. Dünya ortalaması da Türklerin ayırdığı zamandan 3 kat fazla. Kitap için Norveçli 137, Alman 122, Güney Koreli 39 dolar ayırıyor. Dünya ortalaması 1,3 dolar iken, Türkiye’de bir kişi kitaba yılda ancak 0,45 dolar harcıyor. FIKRASI OKUYORUZ Türkiye’de ihtiyaç maddeleri sıralamasında kitap 235. sırada yer alıyor. Türkiye’de öğrencilerin sadece yüzde 19’u, 25’ten fazla kitaba sahip. Türkiye’de en çok basılan yerli kitaplar Keloğlan masalları, Nasrettin Hoca fıkraları, Karadeniz fıkraları, cinsel içerikli kitaplar ve dini bilgiler içeren ilmihal kitapları, en çok basılan yabancı kitaplar ise La Fontaine’in fablları, Ezop masalları, Andersen masalları, Çocuk Kalbi ve cinsel konulu kitaplar oluyor. İngiliz The Sun gazetesi Türkiye’deki gazetelerin toplam tirajı kadar satıyor. Gazete okurlarının yüzde 85’i de yalnızca spor ve magazin sayfalarını okuyor. Raporda, BES ARGE uzmanları ailelere, çocuklarının kitap okuma alışkanlığının kazanması için önerilerde de bulunuyor. Çocuklara, bebeklik çağından itibaren kitap okunmasını ve önemli günlerde kitap hediye edilmesini öneren uzmanlar, çocukların, okuduğu ve aileleriyle paylaştığı her kitap için ödüllendirilmesi gerektiğini belirttiler. KARADENİZ Balık, anne sütünden sonra en değerli besin ÇANAKKALE (AA) Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Su Ürünleri Fakültesi Avlama ve İşleme Teknolojisi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatma Arık Çolakoğlu, balığın, anne sütünden sonra en değerli besin olduğunu bildirdi. Balık etinin ucuz protein ve enerji kaynağı olduğunu belirten Doç. Dr. Çolakoğlu, kolay sindirilebilir, protein, doymamış yağ asitleri, iyot ve selenyum kaynağı olması nedeniyle beslenme açısından çok değerli olduğunu kaydetti. Doç. Dr. Çolakoğlu, şöyle konuştu: “Balık, anne sütünden sonra en değerli besindir. Normal şartlarda 200 gram tüketilen balık eti, bir insanın günlük protein ihtiyacının yüzde 70’ini karşılamaktadır.’’ ilan renkli 32 YILLIK ANKET Mutluluk yaşla geliyor CHICAGO (AA) ABD’de yapılan araştırmada, mutluluğun yaşlandıkça arttığı ortaya çıktı. Chicago Üniversitesi Milli Fikir Araştırma Merkezi’nin 19722004 arasında yaptığı anketlerin sonucunu değerlendiren Sosyolog Yang Yang, araştırmanın, mutluluğa katkıda bulunan kendine güven ve benzeri özelliklerdeki gelişmenin yaşla birlikte arttığı hipotezini doğruladığını söyledi. Yaş yükseldikçe mutlu olduğunu söyleyenlerin sayısının arttığı tespit edilen araştırmada, örneğin 80 yaşlarındakilerin yarısı “çok mutlu” olduğunu ifade etti. Araştırmada kadınların erkeklerden, beyazların da siyahlardan daha mutlu oldukları ortaya çıktı. UZMANLAR UYARIYOR Aldığınız vitamine dikkat! Çeviri Servisi Danimarkalı uzmanlar, dünyada milyonlarca insanın günlük beslenmelerine takviye olarak, “uzun ve sağlıklı yaşamak” adına kullandığı vitaminlerin düşünüldüğü kadar yararlı olmadığı, yaşam süresini uzatmadığı hatta bazılarının belirli oranda ölüm riskini arttırdığı savını ortaya attı. 232 bin 550 kişinin katıldığı 67 araştırmanın verilerini inceleyen Kopenhag Üniversitesi uzmanlarına göre A vitamini yüzde 16, betakaroten yüzde 7, E vitamini ise yüzde 4 oranında ölüm riskini arttırabiliyor. İngiliz basınının büyük yer verdiği araştırmaya göre selenyum ve C vitamininin ise insan bünyesine olumsuz bir etkisi yok ancak bir yararı da yok. İnceleme sonucunu kaleme alan Goran Bjelakovic, “Vardığımız kanı ‘antioksidan’ adı altında kullanılan bu hapların alınmasında bir yarar olmadığı hatta bazılarının zararı bile olabileceğidir” görüşünü savundu. Uzun lafın kısası, bu araştırma son yıllarda fazlasıyla moda olan “vitamin çılgınlığı”nın beyhude bir çaba ya da olumsuz etkileri olabileceğine işaret ediyor. Belki de birçok sağlık konusunda geçerli olan “doktor kontrolü”nün önemine, antioksidanların da doktora danışılarak alınmasının doğru olacağına bir kez daha parmak basıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle