Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 NİSAN 2008 CUMA haberler SÖZ ÇİZGİNİN TURHAN SELÇUK DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA C 3 “Lümpen Liberaller” Şimdi Ne Diyecekler? ltan Öymen ile meslekteki kıdem farkımız, yaş aralığımızın iki katından fazladır; çünkü o mesleğe daha 18 yaşında başlamış, çekirdekten yetişme bir gazetecidir. Altan yalnızca, iyi bir gazeteci, parlak bir yazar değil, aynı zamanda, yanında çalışanları fevkalade eğitmiş bir öğretmendir. Bir zamanlar sahibi ve yöneticisi olduğu ANKA Ajansı, ülkemizin en iyi “gazetecilik okul”larından biri haline gelmişti. Orada kısa süre de olsa çalışma olanağını ıskalamamış olsaydım, herhalde bugün meslekte bulunduğum yerden çok daha ileriye varırdım. Yazılarını yalnız fikir değil, aynı zamanda bilgi edinmek için okuduğum, bu usta gazeteci, hünerli yazar, pazar günkü köşesinde, Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç’in TBMM Genel Kurulu’nda uğradığı saldırıyı ve olaya Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın tepkisine değiniyor, daha ziyade de ağırlığı sonuncu öğeye veriyordu. Haklıydı da; Kamer Genç’in linç edilmeye kadar varmasına ramak kalmış olan dövülmesi olayı Meclis tarihinde bir ilk değildi. Bundan kırk yıl önce 1968’de AP iktidarı döneminde, o zamanlar TİP milletvekili olan Çetin Altan kürsüde konuşurken saldırıya uğramış, canını zor kurtarmıştı. Görülüyor ki, lince uzanmasına ramak kalan ilk olay değil Genç’in dövülmesi. ??? Ama, iktidardaki partinin liderinin böyle bir dövülme olayına arka çıkması, saldırganları savunurken, yalnızca konuşmakla yetinen muhalefet milletvekilinin konuşmalarını şiddet olarak suçlaması, işte bu bir ilktir. Bakınız Tayyip Erdoğan gazetecilerin olayla ilgili sorularına ne yanıt veriyor: Benim partimin milletvekilleri hiçbir zaman şiddet uygulamaz. Şiddet uygulayan o şahsın kendisidir. Çünkü HER HAREKETİ ŞİDDETTİR. Yani Sayın Tayyip Erdoğan, herhangi bir muhalefet milletvekilinin, yasa ve anayasa korumasında olan kürsü dokunulmazlığının çiğnenmesini şiddet olarak görüp kınamıyor da, o dokunulmazlık zırhı ile korunmuş kürsü serbestliğinin kendisini şiddet olarak kabul ediyor. Pes doğrusu! Hem kendisine hem de milletvekili dokunulmazlığına sıkı sıkıya sarılan partisinin milletvekillerine pes! Yolsuzluk, resmi evrakta sahtekârlık, dolandırıcılık, ihaleye fesat karıştırma vb. gibi konularda dokunulmazlığı savunanların bizzat kendileri, TBMM kürsüsünden özgür eleştiri hakkının kullanılmasında, aynı dokunulmazlığı, neredeyse lince varacak ölçüde cebir şiddet kullanarak çiğniyorlar. Altan Öymen yazısının başlığında “Başbakan suçu ‘övme’ ve ‘teşvik etme’ fiilinin sorumlusudur” diyor. Haksız mı? ??? Hatta diyebiliriz ki, A. Öymen eksik bile söylemiş, çünkü bu aslında, muhalefet milletvekillerinin kürsü dokunulmazlığının ihlalini de içeren anayasal bir suç. Olayın bu açık yanını koyalım bir tarafa, benim asıl merak ettiğim, bizim “lümpen liberaller”in şimdi ne diyecekleridir. Önce dilerseniz şu “lümpen liberal” deyiminin üzerinde duralım biraz. İlk kez Karl Marx tarafından kullanılan lümpen (paçavra) proletarya deyimi, proleter kardeşlerinin mücadelesine katılmadığı gibi, iktidarın satın aldığı ve gerici entrikaları için kullandığı toplumsal tortuyu ifade eder. “Lümpen liberaller” de, her ne kadar, düşünce ve girişim özgürlüğünü savunur gibi görünseler de, iktidarın özgürlüklere karşı, gerici manevralarının araçları olarak, onun her türlü gerici ve özgürlük karşıtı girişimini “düşünce özgürlüğü ve demokrasi” adına savunurlar. Bu tanımdan sonra, bu zevatı muhteremenin teker teker adlarını vermeye gerek yok. Bakınız medya tarlasına onlardan bolca bulabilirsiniz. İşte şimdi ben bu tür liberallerin, demokrasi adına övdükleri AKP’nin bu girişimini nasıl yorumlayacaklarını çok merak ediyor, bu konudaki yazılarını bekliyorum. “Daha çok beklersin!” dediğinizi duyar gibiyim. Eee, haklı söze ne nedir? Dangalak Takımı... azen dalıp dalıp gidiyorum. Çiçeklenmiş ağaçlar, masmavi bir gökyüzü. Bakıyorum uzun uzun. Sonra bir kahve içiyorum bol köpüklü. Dolunayın büyük aydınlığındaydım dün gece... Göğün uzantısında parçalanmış bir yürek bahçeye doğru sürüklüyordu ağaçların üzerinden... O anda dipsiz kuytuları düşündüm.... Değişken bir evrenin içinde, alaycı gülümsemeleri, sahtekârlığı, yalanı dolanı yaşam biçimine dönüştürmüş zavallıları gördüm... Dangalak yine döktürmüştü... İçinde kin ve nefret!.. İğrençlik!.. Pislik!.. Kaç gündür cep telefonumda saklı olan mesajı bir kez daha okudum: “Kahvaltısını etti... Gazetesini okuyooor...” Işık Yenersu’nun mesajıydı... Kahvaltısını yapan ve gazetesini okuyan ise İlhan Selçuk’tu... İlhan Selçuk ameliyat masasına götürüldüğü gün yazmıştım: “Bu vartayı atlatır İlhan Ağabey; o ne vartalar atlatmıştır 12 Mart’ta Ziverbey’de...” Okurlardan elektronik postama her gün yüzlerce mektup geliyor: “İlhan Ağabey’in yazılarını özledik, ne zaman yazacak...” Elbet yazacak!.. Daha bir hafta oldu ameliyat olalı... İlkyazın iyice sürgün verdiği bir günün öğle saatlerindeyim... İlhan Ağabey’in kız kardeşi Ülfet Ertel’le konuştum... Ülfet Hanım çok mutluydu.. Gözleri ışıl ışıldı... Hastaneye gittim, kahvemi içtim... O dangalağın, ikiyüzlünün, satılmışın yazısını okudum... Ergenekon üzerinden Cumhuriyet’e ve İlhan Ağabey’e saldırıyor yine... “Besleme medya”nın hokkabazıydı o. İlişkiler zincirinin CIA’dan MOSSAD’a değin uzandığını herkes biliyordu... ??? Medyaya sızan “dangalak” sayısı bir hayli fazla... Gerçekten bunlar nereden çıktı? On yıl önce adını sanını bilmediğimiz dangalaklar “besleme medya”nın başköşelerine oturdular... Elbet arkalarında büyük patron var!.. ABD’de yaşayan tarikat şeyhi var. Onun müritleri var... Amaçları ne: “İlhan Selçuk ve Cumhuriyet...” Dangalakların yazılarını okuyunca baş dangalak aklıma geldi... İkide bir “laikçiler”, “ulusalcılar”, “yurtseverler” deyip sonra da ekliyor: “AKP’yi devirmek isteyenler komünistlerdir...” Birden aklıma geldi, 12 Temmuz 2007’de yazdığım “Dinci Faşist Yapılanma” başlıklı yazım... O tarihte, polis “Girdap Operasyonu” yapmış, 21 kişiyi gözaltına almıştı. 21 kişiden 14’ü ise tutuklanmıştı. Kimdi bunlar, ne iş yaparlardı? Operasyonlarda sahte asker kimlikleri, ehliyetler, sarı basın kartları, silah, mermi ve bombalar bulunmuştu... Medyamız günlerce “Vatansever Kuvvetler Güç Birliği”nden söz etti bu kişiler için... İşleri çetecilikti; çek senet tahsili yapıyorlardı... Konya sorumlusu Vehbi Şanlı kimi zaman subay giysisiyle, kimi zaman sarık, takke ve şalvarla dolaşıyordu... Vehbi Şanlı kendisini “ulusal halk önderi” olarak göstermiş, yeşil sermayenin tokatçılarından Endüstri Holding’e bağlı Akmer AŞ ve Maks Boya’nın şirketlerinde müdür olarak çalışmıştı. Vehbi Şanlı, liseden terkti ama kendisini Endüstri Holding’in ilk Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Uçar’a şöyle tanıtmıştı: “Ben derin devletin içindeyim, emekli binbaşıyım. Devletin üst kademelerinde çok kişi tanırım ve her sorununuzu çözerim...” Bu sahtekâr Vehbi, ardından Aksaray Holding’i kurmuş, bir süre sonra da batırmış. Almanya’da çok sayıda saf Müslümanı dolandırmış. 18 Ocak 2002’de Adya (Anadolu Yatırım) şirketini kurmuştu. ??? 12 Temmuz 2007’de ben bu olayı uzun uzun yazdım... Türkiye’deki dinci faşist yapılanmadan söz ettim. 22 Temmuz seçimleri öncesi AKP yandaşları, Soros’un çocukları, ikinci cumhuriyetçiler, Fethullahçı dangalaklar; yurtseverlerin, Atatürkçülerin, solcuların “Girdap Operasyonu”yla üzerlerine gidiyorlardı... Elbet ortada çetecilik, mafyacılık, dolandırıcılık vardı... Orası tamam!.. Peki bunlar ulusalcı, yurtsever, Atatürkçü ve solcu muydu? Bu sorunun yanıtı perşembe günü... ??? Masmavi bir gökyüzü... Bahçede gül fidanları dikiliyor, menekşeler de açmış... Işık Yenersu’nun mesajını okuyorum bir kez daha: “Kahvaltısını yaptı. Gazetesini okuyooor...” Günaydın İlhan Ağabey!.. B A Prof. Dr. Faruk Şen’e Essen mührü verildi ESSEN (Cumhuriyet) Türkiye Araştırmalar Merkezi Vakfı Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen, hafta başında 60’ıncı yaşını kutlarken, Essen Belediye Başkanı, Türk bilim adamına şehrin mührünü armağan etti. Prof. Şen’i bizzat TAM’a gelerek yaş günü nedeniyle kutlayan Essen Belediye Başkanı Dr. Wolfgang Reiniger, “Bu mührü size vermekten gurur duyuyorum. Bundan sonra da yararlı çalışmalarınızı görmek bize gurur verecektir. Essen şehrine yaptığınız dünya çapında katkılar bizim için çok önemlidir” diye konuştu. Faruk Şen de 60’ıncı yaş gününde, uzun yıllardır yaşadığı ve çalıştığı Essen kent yönetiminden böyle bir armağan almaktan büyük gurur duyduğu söyledi. TAM Direktörü, “Doğrusu ilk kez böyle bir hediye aldım. Ben de faaliyetlerimizi Essen şehrinde sürdürmekten büyük bir mutluluk duyuyorum” dedi. Kıbrıs’ta emsal karar STRASBOURG (AA) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), KKTC Taşınmaz Mal Komisyonu’nda uzlaşmayla sonuçlanan bir başvuruyu onaylayarak, komisyonu “iç hukuk” olarak kabul etti ve emsal niteliği taşıyan bir karara imza attı. AHİM Kıbrıs Rum Kesimi’nden “mülkiyet hakkının ihlal edildiği” gerekçesiyle Türkiye aleyhine yapılan üç başvuruyu karara bağladı. Mahkeme, KKTC Taşınmaz Mal Tazmin Komisyonu’na başvurarak, KKTC’deki eski malına karşılık Güney Kıbrıs’ta Türklere ait malı alma konusunda uzlaşmaya varan Kıbrıslı Rum Mike Timvios’un komisyonla bu uzlaşmasını onayladı. AİHM’nin 4. Dairesi tarafınca alınan karara göre, Timvios, Kuzey Kıbrıs’ta bıraktığı mala karşılık, Larnaka’da Kıbrıslı Türklere ait 22 dönüm taşınmaz malın sahibi olacak. Dostane çözüm gereği, Timvios’a 22 dönüm taşınmaz malın yanında bir milyon dolar da tazminat ödenmesi kararlaştırıldı. AİHM’nin KKTC Taşınmaz Mal Tazmin Komisyonu’nu bu kararla “iç hukuk” olarak kabul etmesi, AİHM’de bu konuda bekleyen davalara emsal teşkil etmesi açısından önem taşıyor. Mahkemenin açıklamasında, Rum Kesimi’nden Demades soyadlı kişinin başvurusunda ise Türkiye’nin 835 bin Avro ödemesine karar verildiği bildirildi. TAM Direktörü’ne 60 yaş armağanı. Sözleşmeli kadrolaşma dönemi Fırat KOZOK ANKARA TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, kurumdaki birçok birimin yalnızca adını değiştirerek, yüzlerce ismi kurum içinde sürgün etmenin yolunu buldu. Yeni yasa tasarısıyla ayrıca TRT yönetimine Kamu Personeli Seçme Sınavı’ndan muaf 300 sözleşmeli personel alma yetkisi tanındı. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen TRT Yasa Tasarısı, Genel Müdür İbrahim Şahin’e sınırsız yetkiler getiriyor. Tasarıya eklenen skandal düzenlemeyle kurumda kaldırılan, birleştirilen, ismi ya da yapısı değiştirilen birimlerdeki unvanlı, unvansız bütün personel araştırmacı unvanıyla diğer kadrolara atanabilecek. Bu düzenleme, 412 müdür ve yönetici, 438 uzman, 43 de başuzman olmak üzere 893 kişiyi doğrudan etkileyecek. Bunların dışında kalan unvansız yüzlerce personelin kaderini de Şahin belirleyecek. Şahin’e bu yetkinin verilebilmesi için TRT’nin 11 biriminde yapılan değişiklikler şaşkınlıkla karşılandı. Bazı daire başkanlıklarının isimlerinde küçük değişiklikler yapılarak, buradaki personelin görevden alınmasının yolu açıldı. Yapılan bazı isim değişiklikleri şöyle: “Personel Dairesi Başkanlığı İnsan Kaynakları Dairesi Başkanlığı; Yayın Denetleme Kurulu Başkanlığı Yayın Denetleme ve Koordinasyon Kurulu Başkanlığı; Genel Sekreterlik Genel Sekreterlik ve Özel Kalem; Araştırma Planlama ve Koordinasyon Dairesi Başkanlığı Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı; Bilgi İşlem Dairesi Bilgi Teknolojileri Daire Başkanlığı; Stüdyolar Dairesi Başkanlığı Stüdyolar ve Program İletim Sistemleri Daire Başkanlığı; Vericiler Daire Başkanlığı Verici İşletmeleri Daire Başkanlığı; Alım İkmal Daire Başkanlığı Satın Alma Dairesi Başkanlığı; Reklam Daire Başkanlığı Reklam Tasarım Tanıtım Daire Başkanlığı; Sosyal ve İç Hizmetler Daire Başkanlığı Destek Hizmetleri Daire Başkanlığı.” Tasarıyla ayrıca TRT yönetimine 300 sözleşmeli personel istihdam etme olanağı da sağlandı. Buna göre kurum, KPSS’den muaf tutarak, istediği elemanları işe alabilecek. Ayrıca bu kapsamda göreve başlayan personele, yaklaşık 10 bin YTL’ye kadar maaş verilebilecek. Söz konusu personel, yapım, yayın, teknik ve bilişim hizmetlerini yürütecek. renkli ilan asirmen?cumhuriyet.com.tr hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: +90 0212/ 343 72 69