Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
4 Allahuekber Dağları’nda 93 yıl önce donarak şehit olanlar anısına Yukarı Sarıkamış Köyü’nde tören düzenlendi C haberler BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ 11 OCAK 2008 CUMA Şehitler için saygı yürüyüşü SARIKAMIŞ (AA) Kars’ın Sarıkamış ilçesindeki Allahuekber Dağları’nda 93 yıl önce donarak şehit olanlar anısına Yukarı Sarıkamış Köyü’nde tören düzenlendi. Anma töreni kapsamında “Sarıkamış Şehitlerini Anma Yürüyüşü” de düzenlendi. Yürüyüşün son bir kilometresine Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ile birlikte katılan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay daha sonra törende yaptığı konuşmada, şairin “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” dizesini anımsatarak, “Onlar bu toprakları bize vatan olarak emanet edenlerdir. Hepimiz bu görevimizi layıkıyla yerine getirmek için çalışacağız” dedi. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik de, “Biz bu törenleri bu vatan topraklarının hür ve bağımsız bir hale nasıl gelindiğini bugünkü nesillere göstermek, aynı zamanda geçmişte yapılan hatalara bir daha düşmemek için ibret dersi olsun diye yapıyoruz” şeklinde konuştu. Bir Yılbaşı Yazısı Açlık sınırı aylık 205 YTL; Yoksulluk sınırı aylık 549 YTL. Bu rakamlar resmi rakamlar; yani gizlenemeyecek kadar gerçek. Ama öğrettiği bir şey var: Türkiye, bir iktisadi çöküşün eşiğinde; eşiğin ne, içinde! Dışardaki sermaye, “sıcak para” diyerek geliyor, en yüksek faizi de alırken borcumuzu arttırıp gidiyor. Ama bunun yanı sıra içerde semirttiği kimler? Gerçek şu: Türkiye, dışarıdan ve içerden sömürülüyor. İşsizlik had safhada; gelir dağılımında adaletsizlik en yüksek ülke durumunda Türkiye; milli geliri de en düşük düzeyde; enflasyon da başlamış ve tırmanıyor. Bunların bir sonucu da, yolsuzlukların en yaygın olduğu ülke, ülkemiz. İktidarın bu tabloya bakarak bulduğu çare, sadaka! Başbakan övünüyor: “Şu ana kadar 8 milyon aileye 6 milyon ton kömür dağıttık!” Türkiye’nin anayasasında “sosyal devlet” diye yazıyor. Nereden geliyor “sadaka” denen meret? Çölde olur, ama Türkiye’de? AKP, sosyal devleti çökerttikten başka, eğitimi de çökertti: Türban üniversitede serbest olsun diye yırtınırken liselere kadar indirilecek; beyin yıkamalar, anaokullarına kadar sokuluyor. Parti, iktidara ilk adımı attığı günden, türban, imam hatip okulları ve Kuran kursları diye tutturmuştu, o terane sürüyor. Din ve din devleti: Laiklik ve Cumhuriyet ona bakarak eğip bükülüyor, soysuzlaştırılıyor. Diyanet, laik Cumhuriyetin bir kurumu olduğunu unutmuşa benzer: Din deyip topluma bir yön çizme hevesinde. Her gün tüyleri ürperten bir saldırı yaşama! Ama bütün bunların altında yatan ne? VahabîSelefî ilkellik ve kudurganlık! İslam dünyasını istila eden bu güruhun çağdışılığı bize de bulaşmış, AKP ile de iktidardadır. Aydın adına bir başka güruhu da, olan bitene demokrasi diyor. 2008 yılı, bu yanlışlığı düzeltecektir!.. Nice yıllara da diyerek... TBMM BAŞKANI TOPTAN: Sarıkamış, bağımsızlık tutkumuzu gösterdi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) TBMM Başkanı Köksal Toptan, Sarıkamış harekâtının ulusun yaşadığı acı olayların en önemlilerinden biri olduğunu belirterek, “Bu acı olay, özgürlük ve bağımsızlığa olan tutkumuzu göstermesi açısından önemlidir” dedi. Kars’ın Sarıkamış ilçesindeki Allahuekber Dağları’nda 93 yıl önce donarak şehit olanlar anısına TBMM Başkanı Toptan, Kars Valisi Mehmet Ufuk Erden’e bir mesaj gönderdi. Toptan mesajında, Sarıkamış’ta yaşananların, Türk ulusunun tarihindeki en acı olaylar arasında yer aldığına işaret ederek, “Bu acı olay, özgürlük ve bağımsızlığa olan tutkumuzu göstermesi açısından önemlidir” vurgusunu da yaptı. Toptan ayrıca, Sarıkamış harekâtı dolayısıyla Kars Valiliği’nin dört yıldan bu yana düzenlediği etkinlikleri de anlamlı bulduğunu kaydetti. “Türkiye şehitlerine yürüyor” etkinliğinde askerler Sarıkamış harekâtını temsili olarak canlandırdı. (AA) Allahuekber Dağları’ndaki Kızılçubuk Köyü’nde başlayan ve 10 kilometre uzaklıkta bulunan Yukarı Sarıkamış Köyü’ndeki şehitlikte son bulan “Sarıkamış Şehitlerini Anma Yürüyüşü”ne, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, yurttaşlar, Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden öğrenciler ile askerler katıldılar. Şehitleri anma yürüyüşünün son 1 kilometresine katılan Bakan Günay ve Bakan Çelik, yol üzerindeki, Ruslardan kalan tarihi tren bakım atölyelerinde incelemelerde bulundular. Yürüyüşün son bulduğu Yukarı Sarıkamış Köyü’nde ise askerler tarafından Sarıkamış harekâtı temsili olarak canlandırıldı.Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, burada yaptığı konuşmada, “Aziz şehitlerin hatırası önünde minnetle, şükran ve rahmet duygularıyla bir kez daha eğiliyorum’’ dedi. Hüzünlü bir destanın 93. yıl dönümünde Yukarı Sarıkamış Köyü’nde toplanıldığını belirten Günay, şunları kaydetti: “Onlar bu toprakları bize vatan olarak emanet edenlerdir. Şairin dediği gibi ‘Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır’. Bugün şehitlere karşı borcumuz, bu vatanı dünyanın en gelişmiş, en mamur ve milletinin en fazla refah ve barış içinde yaşayacağı bir coğrafya haline getirmektir. Hepimiz bu görevimizi layıkıyla yerine getirmek için çalışacağız.’’ Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ise, “Biz bu törenleri bu vatan topraklarının hür ve bağımsız bir hale nasıl getirildiğini bugünkü nesillere göstermek, aynı zamanda geçmişte yapılan hatalara bir daha düşmemek için ibret dersi olsun diye yapıyoruz. Onlar bizim istiklalimizi temin etmek için toprağa düştüler. Bugün bizim esas gayemiz ülkemizin istikbalini en iyi şekilde temin etmektir” dedi. Çelik, Sarıkamış’ta bulunan Osman Yüce Kayak Tesisleri’ne gittiklerini de belirterek, “Orası adeta atıl bir yer. Sarıkamış, bu güzel topraklar, bu kar kristalleri, geçmişte on binlerce Mehmetçiğin beyaz ölümü anlamına geliyordu ama bugün ciddi bir turizm potansiyeli anlamına geliyor” diye konuştu. eni bir yılın eşiğinde yazılanların en çok görüleni şu olmuştur: Geçip giden yıla bir iki eleştiri; sonra, geleceğe bakıp, natıkanın ölçüsünde umutlarla donatılır okurlar. Bugün, bu tür yazmak güçleşmiştir. Yalan sırıtıyor ve okurlar da aptal değildir; her bakımdan doğruları söylemelisiniz. Yaşadığımız koşullarda, dünya ve yurdumuz, derin kaygılarla dolu bir geleceğe gidiyor. Nasıl? ? ABD, 90’ların başlarından başlayarak, elinde kapitalizmin gemleri, insanlığın tepesinde tepiniyor; uluslara ve halklara görülmedik acılar çektiriyor. Bu bir emperyalizmdir; açıkça söylemiyorsanız, ihanet içindesiniz, halkınıza, ulusunuza ve insanlığa! Emperyalizmin her yanda, ortakları ve uşakları vardır; efendisine çalışırlar ve köleliğe yollar açarlar; özgürlüğü boğar, demokrasiyi tökezletir, gelecek ve kurtuluş için umutları söndürür, karanlıkçı güçlere kapıları açar. En başta da dinci güçlere... İki hafta önce, Pakistan’ın başına gelen felaketi hatırlayınız: Hindistan gibi o da 1947’de, laik ve bağımsız bir demokrasi adına kurulmuştu; ama çok geçmeden Amerika’nın tuzağına düştü, babasının ardından Benazir Butto, o aydınlık çehre bu senaryoya kurban gitti. Gelecek, orada bir meçhuldür şimdilik... Sonra Irak’ı, komşu ve kardeş Irak’ı unuttuk mu? Petrol uğruna emperyalist Amerika’nın ayakları altında yıkıldı ve bir türlü de kendine gelemiyor. Irak’ı bütünlüğüne alıp yeniden ihya etme hayalleri büyülüyor, ama bu da ABD’nin Irak’tan kovulmasıyla gerçekleşecektir. Ama yalnız onun değil, bütün Ortadoğu’nun kurtuluşu buna bağlı... ? Ya Türkiye? Önce şu rakamlara eğiliniz lütfen: Türkiye’de 12 milyon 920 bin kişi yoksul; 559 bin kişi ise aç; Y YİMPAŞ Şanlıurfa mağazası hissedarlarından işadamı İmam Aslan, alacağına karşılık mağazaya haciz koydurdu. Alınan bilgiye göre, YİMPAŞ Şanlıurfa mağazasının ortaklarından işadamı Aslan, avukatları aracılığıyla alacağına karşılık haciz işlemi başlattı. Bunun üzerine, Şanlıurfa İcra Müdürlüğü ekipleri, polisle mağazaya Yimpaş Mağazası’na haciz geldi giderek haciz işlemini uyguladı. Alışveriş işlemlerinin durdurulduğu mağaza çevresinde polis yoğun güvenlik önlemi aldı. İcra müdürlüğü ekiplerinin çalışmasının devam ettiği binada bazı bilgisayar ve belgelere el konuldu. İmam Aslan, binanın bulunduğu arsanın yanı sıra mağazanın yüzde 55 hissesinin kendisine ait olduğunu belirtti. Alacağına karşılık mağazaya haciz koydurduğunu belirten Aslan, binanın bundan sonraki konumunun nasıl şekilleneceğinin kesinleşmediğini, daha sonra konuyla ilgili basın açıklaması yapacağını kaydetti. (AA) Konya emniyetinde sorguları tamamlanan 40 kişi Konya Adliyesi’ne götürüldü. Savcılık tarafından ifadeleri alınan zanlılardan 4’ü serbest bırakılırken 36 şüpheli mahkemeye sevk edildi. Zanlılardan 12’si tutuklandı. (Fotoğraf: AA) ir ülkede neden sürekli “derin devlet” çeteleri ürer? Bu çeteler neden sürekli devlet içindeki bazı kurumlarla ilişki içinde işlerini yürütürler? Adamlar ortaya çıkıyorlar ve “derin devletiz” diyerek işadamlarının, iktidar partisi milletvekillerinin kapısına dayanıyorlar. Rüşvet istiyorlar, haraç alıyorlar, tehdit ediyorlar… Kendilerine “derin devlet” adını veren çetenin üyelerinin oldukça zengin bir yaşam sürdükleri görülüyor. Son model Porsche Cayenne marka cip, Mercedes marka otomobil, “derin devlet”çilerin binek arabaları olarak kayıtlara geçti. ??? Bu çetelerin dikkat çekici özelliklerinden birisi fütursuz olmaları, kendilerine çok güvenmeleri. Bu nedenle iktidar partisi milletvekili, belediye başkanı bile onların hedefi haline gelebiliyor. Onlardan rüşvet ve haraç isteyebiliyorlar. Tehdit etmeye cesaret gösterebiliyorlar. Bu çetelerin özelliklerinden bir diğeri de devletin güvenlik güçleri içinde uzun yıllar çalışmış bazı elemanları da içlerinde barındırmaları. Bu bazen bir emekli emniyet müdürü, bazen bir subay, bazen de bir uzman çavuş olabiliyor. ??? Bu çetelerin bir özellikleri de “vatansever” olduklarını sıkı bir şekilde vurgulamaları. “Bölücülere”, “hainlere” karşı ülkemizi savunma misyonunu ön plana çıkararak bunu bir siyasi ranta dönüştürmeyi başarıyorlar. B SIFIR NOKTASI ORAL ÇALIŞLAR ‘Derin Devlet’ Çeteleri... bir temel oluşturuyor. Bu nedenle hem saldırılar düzenliyorlar, hem saldırganları örgütlüyorlar hem de kolayca bu saldırıların ardından kendilerini temize çıkarabiliyorlar. Son yılların ürettiği bu “derin devlet” çeteleri, bir başka ifadeyle “vatansever kuvvetler” çeteleri hepimizin gözü önünde bir yolsuzluk, hukuk dışılık sembolü olarak ortaya çıkıyorlar. Bazı çevreler bunların ideolojik tutumlarına bakarak onlara sempati besliyorlar, aklanmaları için yardımcı oluyorlar. ??? Tabii burada asıl sorun, bu adamlar nereden çıkıyorlar ve neden üremeye devam ediyorlar? Eğer devlet içinde bazı güçler bunlara sahip çıkmasa, bunları koruyup kollamasa, bunlarla işbirliği yapmasa bunların bir adım atmaları bile mümkün değil. Düşünün, iktidar partisinin etkili milletvekillerini tehdit edebiliyorlar. Belediye başkanından haraç isteyebiliyorlar. Bunu yaparken kendilerine dokunulmayacağı gibi bir inançları bulunuyor. Öyle olmasa bunları yapabilirler mi? Hatta örgütlerinin isimlerini de vatanseverlik üzerinden oluşturmaya dikkat ediyorlar. Bu çeteler, tabii ve kaçınılmaz olarak milliyetçi siyasi akımlarla dirsek teması içinde bulunuyorlar. Çoğunun “ülkücü” bir geçmişi bulunuyor. Birçok olayda bu kimlikleriyle saldırı düzenledikleri de daha sonra ortaya çıkıyor. ??? Bu çetelerin siyasi kimlikleri “milliyetçilik”, “vatanseverlik” gibi simgelerle ifade edilirken haraç toplamayı, bol para kazanmayı, tehditle tahsilat yapmayı önlerine asıl hedef olarak koyuyorlar. Bunda başarılı olduklarını söyleyebiliriz. Aydınların mahkemeye verilmesi, tehdit edilmesi, yargılanırken duruşmalarının basılması da bunların etraflarına adam toplamak ve kendilerine bir siyasi kimlik edinmek için kullandıkları yöntemlerden. ??? Devlet içinde değişik ilişkilerinin bulunması, ideolojik olarak milliyetçiliği kendilerine kalkan seçmeleri, bunların yargıdan korunmaları, kollanmaları için Tabii işin bir de ortaya çıkmayan boyutları bulunuyor. İktidar partisi milletvekilleri harekete geçmeseler, ortalığı ayağa kaldırmasalar, bu çeteler işlerini rahatça sürdüreceklerdi. Sürdürenlerin olduğunu da artık kabul etmeliyiz. Burada temel görev siyasi iradeye düşüyor. Bunların üzerine kararlılıkla gidilse böyle şeyleri yapmaya cesaret edebilirler mi? Tabii güvenlik güçlerinin tutumu da önemli. İstanbul’da milyarlarca dolarlık bir haraç pazarı olduğundan söz ediliyor. Bu pazar güvenlik güçlerini ne kadar etkiliyor? Tabii bir başka nokta da yargı. Yargı, bu “vatansever”lerin ne kadar vatansever olduğuna inanıyor? Türkiye, bir hukuk devleti olsa, her gün yerden biter gibi “derin devlet” çetesi biter mi? Türkiye’de yargı bu çeteleri ağır cezalara çarptırıp hak ettikleri cezaları verebilse onlar bu işlere girişebilirler mi? ??? Bütün sorun hukuk devleti olup olamama kararlılığını göstermek. Bütün mesele devlet aygıtını bir ideolojik amaç için kullanmak isteyenlere fırsat vermemek… Bu çeteler bizim çetelerimiz. Hem milli hem de yerli… Bunların olmadığı bir Türkiye daha evrensel bir güç olacak, yerellikten kurtulacaktır. oralcalislar?cumhuriyet.com.tr Camide Hizbullah eğitimi KONYA / VAN (Cumhuriyet) Konya Emniyet Müdürlüğü’nce dört kentte eşzamanlı düzenlenen operasyonda gözaltına alınan zanlıların ifadeleriyle Hizbullahçıların dernek kurarak topladıkları paralarla cami yaptırdıkları ve buralarda çocuklara dini eğitim verdikleri belirlendi. Konya Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin yaklaşık 9 ay süren takibin ardından Hizbullah terör örgütüne yönelik Konya, Diyarbakır, Mersin ve İstanbul’da düzenlediği operasyonda 44 kişi gözaltına alınmıştı. Gözaltına alınanlardan 4’ü ilk sorgularının ardından serbest bırakıldı. Sorguları tamamlanan 40 kişi ise Konya Adliyesi’ne götürüldü. Savcılık tarafından ifadeleri alınan zanlılardan 4’ü serbest bırakılırken 36 şüpheli mahkemeye sevk edildi. Bu kişilerden 12’si tutuklandı. Konya’da yeniden yapılanma aşamasında olan örgütün bir dernek kurarak kurban derisi ve para topladığı, bu paralarla da iki cami yaptırarak burada çocuklara eğitim verdiklerini belirledi. Van’da düzenlenen Hizbullah operasyonunda gözaltına alınan 37 kişi de Van Devlet Hastanesi’nde doktor muayenesinden geçirildi. Daha sonra yeniden emniyete götürülen sanıkların sorgularının ardından adliyeye sevk edilecekleri belirtildi. Sanıkların hastaneye sevkleri sırasında, özel harekât timleri ile çevik kuvvet ekipleri yoğun güvenlik önlemleri aldı.