25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

22 HAZİRAN 2007 CUMA haberler SÖZ ÇİZGİNİN DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA C 3 ‘İnsan İnsanın Kurdudur’ Hem de Nasıl! srail işgali altındaki Gazze Şeridi’nde 1.400.000 Filistinli yaşıyor, yüzde 75’i genç, yüzde 70’i işsiz olmak üzere. Çocuklar ilaç bulamıyor, nüfusun yarıdan biraz azı açlık sınırında... Gazze’nin giriş çıkışı İsrail kontrolü altında ve “terör!” olaylarına karşılık verdiğini söyleyen Tel Aviv sık sık bölgeyi bombalıyor, siviller ölüyor. İsrail ordusundan asker Şalit’in kaçırılması üzerine, Tel Aviv’in tepkisi ülkenin elektrik kaynaklarının yarısını sağlayan santralı bombalayıp yerle bir etmek ve aralarında çocukların da bulunduğu sivillerin ölümüne neden olan saldırılar yapmak olmuştu. Öyle ki, kimi İsrailliler bile eylem ile karşılığı arasındaki oransızlığı protesto etmek gereğini duymuşlardı. Altmış yıldır bölgede Arap İsrail gerginliği zaman zaman savaşa dönüşerek, en iyi döneminde bile ancak bir savaşmama durumunda kalarak sürüyor. Filistin İsrail çatışmasına çözüm bulunamadığı takdirde, bölgede hatta dünyada kalıcı ve adil bir barışın egemen olması çok güç. Ağır faturayı Filistinliler, işsizlik, açlık, çok düşük yaşam kalitesi ve ölüm olarak ödüyorlar. Dünya basını ve kamuoyu Filistinlilerin dramı karşısında duyarsız. ??? Bu Filistin’de, şimdi bir iç savaş yaşanıyor. Filistinliler, birbirlerini öldürüyor. Bir zamanlar bütün Filistin halkını temsil etme konumuna gelmiş olan, silahlı eylemlerini çok geç olmadan kesip, siyasi platformda, biraz da dünya kamuoyunun baskısıyla ve ABD’nin denetiminde İsrail ile müzakere masasında kendisini kabul ettiren El Fetih barış için umut olmuştu. Ancak Oslo ve Camp David görüşmelerinin bir sonuç vermemesi, aslında İsrail’in gerçek anlamda, Filistinlilere bağımsız yaşama hakkını tanımayı içine sindirememesi üzerine, bir zamanlar çok güçlü olan seküler El Fetih güç yitirmeye başladı. 2004 Mart’ında İsrail gizli servislerinin suikastı sonunda öldürülmüş olan Ahmet Yasin’in 1987 yılında kurduğu, Mısırlı Müslüman Kardeşler’in etkisindeki Hamas ise 1. ve 2. intifada hareketleriyle güç kazanmaya başladı ve sonunda 2006 Ocak seçimlerinde oyların çoğunluğunu aldı. ABD ve İsrail’in onayı ile Yaser Arafat’ın yerine gelen ama orayı dolduramayan Mahmud Abbas, El FetihHamas koalisyon hükümetini kurdu. Hamas’ın ılımlı kişilerinden Haniye’yi başbakanlığa getirdi. Ama çok çeşitli konulardaki görüş ayrılıkları (temel ayrılıklar, Hamas’ın İsrail’in varlığını açıkça tanımayı reddetmesi ve şeriatı egemen kılmak istemesi) Hamas El Fetih çatışmasına yol açtı, 100’den fazla insan öldü, hükümet değişti, M. Abbas Maliye Bakanı Feyyad’ı başbakanlık koltuğuna oturttuğunu açıkladı, Hamas ise bunu tanımadı. Şu anda Filistinliler, işgalcilerle değil birbirleriyle çatışıyorlar. “İnsan insanın kurdudur” deyişi Filistin özelinde, “Filistinli Filistinlinin kurdudur”a dönüştü. ??? İsrail ile bölgede resmen düzenin, fiilen kaosun mimarı olan ABD şimdi bu gelişme karşısında ellerini ovuşturup manzarayı keyifle seyrediyor. Herkes Filistinlilere odaklanmış, kimse onların asıl sorumluluk paylarını görmeye yanaşmıyor. Oysa Oslo ve Camp David görüşmelerini ve çıkan sonuçları sabote eden İsrail değil miydi? Benyamin Netanyahu ve Ariel Şaron 1990’lı yıllarda, şeriatı egemen kılmak isteyen ve İsrail’in varlığını kabul etmediğini söyleyen Hamas’ı el altından desteklemiyor muydu? Gerçek ve kalıcı barışa giden yolları kesmek, İsrail için ne derecede akıl kârıydı? Yaser Arafat’ı önce suçlayan, ardından izole eden, sonunda da öldürten İsrail ve ABD değil miydi? Arafat’ı beğenmeyip seçilmiş bir Filistin otoritesini muhatap kabul edeceklerini söyleyenler, sonra Hamas’ı tanımayanlar, onun iktidarına yol açanlar değil mi? Bu savla yola çıkanlar, Haniye hükümetini muhatap kabul etmezken hangi gerekçelere dayanıyorlardı? Filistin halkını açlık, sefalet, ölüm üçgeni içinde yaşatanlar, terörün tohumunu atan asıl kişiler değiller miydi? Bütün dünyada terörün baş hedefleri haline gelmiş olan İsrail ve ABD insanları, insanlık dışı koşullarda koyu bir umutsuzluğa iterken onlara terörden başka seçenek bırakmadıklarının, bu terör sürdükçe de, kendileri de barış ve güvenlik içinde yaşamayacaklarının ne zaman farkına varacaklar? İsrail, Filistin’de yarattığı koşullarla burada terörün tohumlarını atıyor, filizlerini güçlendiriyor, sonra da onun hedefi haline gelip bir türlü barış ve huzura erişemiyor. İsrail özelinde de, “İnsan insanın kurdudur” deyişi “İsrailli İsraillinin kurdudur”a dönüşüyor. Hani insan dünyanın ve bilindiği kadarıyla şu an için evrenin en akıllı yaratığıydı?.. Hudson Senaryosu... dum... Afyon tutucu kentlerimizdendir... Geçimi ise tarım ve hayvancılıktır... Bir köylü sözü dönüp dolaşıp TBMM Başkanı Bülent Arınç’a getirdi. Gözlemi şuydu üreticinin: “Bülent Arınç hiç konuşmasa, sussa, AKP yine birinci parti olur ama bir türlü susmuyor, durmadan konuşuyor.” Arınç yine konuştu... TBMM Başkanı alaycı bir dille Anayasa Mahkemesi’ni eleştirdi, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e çattı... Ne mi dedi: “Bugüne kadar Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde 367 gibi bir garabet kimsenin aklına gelmemişken ne oldu da 367’ye güç kazandırıldı ve Anayasa Mahkemesi böyle bir karar verdi?..” Bülent Arınç bir türlü hızını alamıyor... Konuştukça batıyor!.. Devam ediyor Arınç: “Ey Anayasa Mahkemesi, bu verdiğiniz kararın gerekçesini ne zaman açıklayacaksınız?..” TBMM kapsamındaki kurumları eş, dost, tarikat ilişkileri içinde dolduran Bülent Arınç, umursamaz bir tutum da sergiliyor... Her neyse!.. Tayyip Bey ve Abdullah Bey de susmak bilmiyor... Türkiye’nin Kuzey Irak konusunda izlediği politika belli değil... Bir de Washington’daki Türkiye senaryoları... AKP iktidarı Hudson toplantısını askerin üzerine yıkmak için her yolu deniyor; kimi köşe yazarları da AKP’ye destek veriyor... Neden ve niçin? ??? AKP asker üzerinden politika yapıyor; bunu demokrasi ve özgürlük kılıfı perdeliyor... AKP’den CHP’ye, MHP’den DP’ye dek hiçbir parti “sermayeemek” çelişkisini, borsa oyunlarını, işsizliği, yoksulluğu, eğitimi, sağlığı gündeme getirmiyor... Bir televizyon kanalı programında CHP, AKP ve MHP milletvekili adaylarını izledim... Bekledim ki CHP adayı, AKP ve MHP adaylarından farklı bir şey söylesin... Boşuna beklemişim!.. Yerel sorunlar gündeme geldi, “Yalova’da neden üniversite yok” konusundan öteye geçmedi... Üç milletvekili adayı aynı konuda anlaştı: “Yalova’ya üniversite...” Sık sık değiniyorum. Bugün sosyal demokrat seçmenin “Benim partim CHP’dir, çünkü sermayeemek çelişkisini görüyor” dediğini duymadım... Gittiğim her yerde (CHP’nin kayıtlı üyeleri dışında) CHP’ye oy verecekler şöyle diyordu: “1 Din bezirgânlarına karşı oyumu içime sinmese de CHP’ye vereceğim. 2 Son kez CHP’ye oy vermeyi düşünüyorum.” Ben ve yakın çevrem de aynı düşüncede, saklamaya hiç gerek yok... 12 Eylül darbesinin getirdiği Seçim ve Partiler Yasası’nı, aradan 25 yıl geçmesine karşın değiştirmeyen partilerin adlarını herkes biliyor... 25 yılda neden aşağıya çekilmedi yüzde 10 barajı? DTP Meclis’e girmesin diye!.. DTP adayları şimdi bağımsız olarak seçilip Meclis’e girecekler... O zaman ne yapacaklar? Meclis’ten zorla çıkarıp atacaklar mı? ??? Türkiye çok ilginç bir seçim sürecinin içinde... Tüm partilerde lider egemenliği var. Listeler yapılmış, adaylar yerleştirilmiş. Sadece CHP Aydın, Muğla, Mersin, Gaziantep ve Sıvas’ta ön seçim yapmış. Liderlerin hazırladığı milletvekili listelerine seçmen oy verecek!.. Böyle demokrasi olur mu? Türkiye’nin bir başka eksikliği ise demokratik, sosyalist bir partinin olmayışı!.. Türkiye’nin böyle bir siyasal oluşuma gereksinimi var... Ne diyorsunuz? hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: +90 0212/ 343 72 69 İ G eçenlerde Afyon yakınlarında bir kır kahvesinde üreticilerle konuşuyor TİYATROYA DEĞİL, TAYYİP BEYİN HANIM ADAYLARINI SEYRETMEYE GİDİYORUZ.. Çölleşmeye karşı işbirliği zorunluluk ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, toprak yitiminin ve çölleşmenin sınır aşan yönüne dikkati çekerek ülkelerin bu sorun karşısında işbirliği içinde hareket etmeleri gerektiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Sezer, “Dünya Çölleşme ile Mücadele Günü” nedeniyle mesaj yayımladı. Sezer mesajında, çevre sorunlarının, tüm insanlığı etkileyen sonuçlarıyla dünya gündeminin ön sıralarında yer aldığını ifade etti. Cumhurbaşkanı, dünyada her alanda kapsamlı dönüşümler yaşanırken, çevre değerlerinin korunmasına gerekli duyarlılığın gösterilmemesi nedeniyle çevre sorunlarının artarak sürdüğünü belirterek geleceğe yönelik en büyük tehdit durumuna geldiğine dikkat çekti. lemlerin yaşama geçirilmesini ve bilimsel verilere dayalı ortak programlar oluşturulup uygulanmasını gerektirmektedir.” Türkiye’nin, toprak aşınmasından en çok etkilenen ülkeler arasında olduğunun ve önemli bölümünün, toprak yitimi ve buna bağlı çölleşme riski ile karşı karşıya kaldığının altını çizen Cumhurbaşkanı Sezer, her yıl milyonlarca ton verimli toprağın, nehirlere, göllere ve denizlere taşındığını vurguladı. Sezer, şunları kaydetti: “Ülkemizin geleceği yönünden, çölleşmeyle savaşım için tüm yurttaşlarımızın sorumlu yaklaşımı ve desteği büyük önem taşımaktadır. Tarıma uygun arazilerin, ormanların, çayır ve meraların kişisel çıkarlar ve ticari kaygılarla yok edilmemesi, yanlış toprak ekimi ve sulamanın önlenmesi, ağaçlandırma çalışmalarına önem verilmesi, orman yangınlarına karşı etkili önlemler alınması, başta toprak ve su olmak üzere tüm doğal kaynaklarımızın bilinçli kullanılması ve korunması, çölleşmeyle savaşımda etkili yöntemlerdir. Yurttaşlarımızın duyarlılığı, TEMA ve diğer sivil toplum örgütlerimizin çevre sorunlarına çözüm arayışları, toprak yitimi ve çölleşmenin önlenmesi doğrultusunda yaptıkları örnek çalışmalar, geleceğimiz için büyük önem taşımaktadır.” ‘DOĞAL DENGE BOZULUYOR’ İklim değişikliklerinin yanı sıra toprağın aşırı kullanımı, sağlıksız sulama yöntemleri, çayır, mera ve ormanların yok edilmesi gibi birçoğu insana bağlı etkenlerle ortaya çıkan toprak yitiminin, çevre sorunlarının önemli boyutunu oluşturduğunu vurgulayan Sezer, şunları kaydetti: “Toprak yitimi ve su kaynaklarının azalmasıyla birlikte doğal denge bozulmakta, birçok canlı türü yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmakta, insanlık, bugünkünden daha büyük sorunlar yaşayacağı bir sürece doğru ilerlemektedir. Toprak yitimi ve çölleşmenin sınır aşan yönü, ülkelerin bu sorun karşısında işbirliği içinde hareket etmelerini, toprağın planlı ve sürdürülebilir nitelikte kullanımını sağlayacak ön ‘Alevilik katledilmeye çalışılıyor’ AP’de Alevilerden AKP eleştirisi Elçin POYRAZLAR BRÜKSEL Avrupa Parlamentosu’nda (AP) düzenlenen Alevi Konferansı’nda AKP hükümetine ağır eleştiriler yöneltildi. Konferansa konuşmacı olarak katılan Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Genel Başkanı Selahattin Özel, AKP hükümeti döneminde Aleviliği katleden girişimlerin gündeme geldiğini söyledi. Özel konuşmasında, AKP hükümetinin Fethullah Gülen ve bazı tarikatlardan destek aldığını ve AKP’nin Sıvas katliamının arkasında durduğunu söyledi. AKP’nin şeriat düzenini hedeflediğini belirten Özel, Alevilerin ise laikdemokratik bir Türkiye istediklerine dikkat çekti. yaşandığını belirterek “Biz laik taraftayız” dedi. Alevilerin sivil siyaset mücadelesi verdiklerini ifade eden Özel, Aleviliği siyasallaştırmak gibi bir hedefleri olmadığını kaydetti. Özel ayrıca Alevilerin 22 Temmuz’da yapılacak seçimlerde AKP’ye destek olmayacaklarını ifade etti. CHP’nin de Alevilere ilgi göstermediği yönündeki bir yoruma Özel, “CHP’ye kızgınlıkla AKP’ye oy vermeyi düşünmüyoruz. Tercihimiz birleşik sol iktidardır” dedi. TürkiyeAB Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk’in AKP’nin AB sürecinde olumlu adımlar attığını, bu yüzden de AB’nin hükümete sıcak baktığını söylemesi üzerine Özel, “Bozuk saat bile günde iki kez doğru zamanı gösterir” dedi. renkli ilan ÖZEL: BİZ LAİK TARAFTAYIZ Özel Türkiye’de laikdinci tartışmalarının asirmen?cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle