25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HAFTA C Redaksiyon/Redaktion: Starkenburg Str. 5, 64546 MörfeldenWalldorf. email:cumhuriyet@gmx.net Tel: 0610598174446 İmtiyaz Sahibi/Inhaber: İlhan Selçuk (Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.’yi temsilen, Cumhuriyet Vakfı adına) Genel Yayın Yönetmeni/ Chefredakteur: İbrahim Yıldız Yazı İşleri Müdürü/ Redaktionsleiter: Osman Çutsay Editör/ Redakteur: Gonca Kanber Yayın Koordinatörü/ Koordinator: Hayri Arslan Reklam/Anzeigen: Ömer Aktaş Yayın Kurulu/Redaktionsbeirat: İlhan Selçuk (Başkan/ Vorsitzender), Prof. Dr. Emre Kongar (Berater), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara Baskı/Druck: Hürriyet A.Ş Zweigniederlassung Deutschland, An der Brücke 2022 D64546 MörfeldenWalldorf. Dağıtım/ Vertrieb: ASV Vertriebs GmbH (Der Verlag übernimmt keine Haftung für den Inhalt der erscheinenden Anzeigen) Okyanusta bir botanik bahçesi Bülent DEMİRDURAK auritius Adası, Afrika’nın doğu kıyılarına M 2 bin, Madagaskar Adası’na 750 kilometre uzaklıkta. Buralara önce Arap denizciler gelmiş. Ne var ki o yıllarda adı Dina Arobi olan adaya Arap sömürgeciler pek ilgi göstermemiş. Daha sonrasında Portekizliler burayı Kuğu Adası olarak adlandırmış. Portekizli denizciler bölgedeki üç adaya Reunion, Rodriques ve Mauritius isimlerini vermiş. 1598 yılında sahneye çıkan Hollandalılar Nassau valisi Kont Maurice’in adını adaya vermişler. 1715 yılında ada bu defa Fransızların eline geçince ismi Ile de France’a dönüşmüş. 1814 yılında İngilizlere geçen adanın ismi yeniden Mauritius olmuş. 1968 yılında ada bağımsızlığına kavuşunca ismi de Mauritius Cumhuriyeti olarak son şeklini almış. Balayı turizmi, tekstil ve şeker kamışı ticareti yıllarca adanın en önemli gelir kaynakları olmuş. Çok uluslu dünya şirketleri artık tekstil için daha ucuz el emeği buldukları yerlere taşındıkları için önemli gelir kaynaklarından biri bitme noktasına gelmiş. Şeker ticareti de artık pek eskisi kadar gelir getirmiyormuş. Turizm ve hele balayı turizmi ise şimdilik mükemmel gidiyor. Balayına bile gelmiş olsalar insanların en çok katıldığı turlardan biri ise balık tutmaya gitmek. Mauritius kıyılarında sahilden yaklaşık bir kilometre uzaklıktaki mercan kayalıkları sanki kumsalı korumak için bir set oluşturmuş. Setin içinde de havuz gibi bir deniz ortaya çıkmış. Zaten böyle doğal korunmalar oluşmamış olsa okyanuslarda yüzebilmek pek mümkün olmaz. Lagünün içinde küçük balıkçı tekneleri ile balığa çıkılabiliyor. Bizim trançaya benzeyen kaptan ve kırlangıç benzeri ihtiyar en lezzetli balıklar. Canlı yemle barakuda balığı da oltaya gelebiliyor. Ayrıca bu sularda yaşayan onlarca balık da zaman zaman tutulabiliyor. Ancak aralık, ocak, şubat aylarında günlüğü 300 euro civarında bir kiralama ücreti ödemeyi göze alıp, tekne ile denize açılabilirseniz balıkçılık hayatınızın en özel deneyimlerini yaşama şansınız olabilir. Açık denizde oltanıza köpek balığı, ton balığı, kılıç balığı ve barakuda takılabilir. Ama sportif balıkçılıkta belirli ölçünün altındaki balıklar yeniden okyanusa iade ediliyor. Bu denizlerdeki en prestijli balık bizim kılıç balığının burnu biraz daha kısa olanı. Bu muhteşem balığın adı marlin ama imparator veya denizlerin aslanı olarak da biliniyor. Bütün balıkçılar bu muhteşem güzelliğin hakkını teslim ediyorlar. Hint Okyanusu’na özel balıklardan başka bir tanesi de carangue veya kral balık. Rodriques Adası civarında carangueın en büyüğü elli beş kilo olarak tutulmuş. Yetmiş kiloluk başka bir tanesi de oltaya gelmiş ama tekneye alınamadan kaçmış. Kısacası kral balık rekoru henüz okyanusta yüzmeye devam ediyor. Benim mutlu balıkçı dostum ise “eskiden bu balıkları sahilden tutuyorduk ama artık oteller geldi” diye hayıflanıyor. Adanın başkenti Port Louis’in on kilometre kuzeyinde Fransa kralının temsilcisi Pierre Poivre tarafından kurulmuş olan Pamplemousses (greyfurt) Botanik Bahçesi bulunuyor. Burası 25 hektar alana kurulmuş muhteşem bir park. Botanik parkının içinde kolayca bulacağınız işsiz rehber botanik bilimcilerden birini yanınıza alarak sayısız ağaç ve bitki türünü görebilirsiniz. Parkın ortasındaki havuzu süsleyen nilüferlerin boyutu uçan daireyi andırıyor. Zamanla içi boşalınca davul olarak da kullanılan palmiyeleri, dört baharat ağacını, meyveleri sosise benzeyen ağaçları, kötü kokulu ama meyveleri enfes Jack Fanit ağacını görmeyi unutmayın. Ama bu ağaçlardan bir tanesinin hüzünlü hikayesi bakalım sizi ne kadar etkileyecek. Onlarca palmiye türünden biri olan talipot yüz yaşına kadar yaşayabiliyor. İlk çiçeklerini yüz yaşında açtıktan sonra da ölmeye başlıyor. Yani talipotun ilk çiçekleri aynı anda ölümünün de habercisi oluyor. Siyah volkanik dağların gölgesinde kurulmuş olan yüz elli bin nüfuslu başkentin limanı Le Caudan’ın çok yakınlarındaki pazar yerinde Hint stiliyle iç içe geçmiş Afrika’nın renklerini, Magreb karmaşasını, Kreol canlılığını bir arada bulacaksınız. Hediyelik eşyalar arasında ilk akla gelenler ise el örmesi renkli hasır çantalar, masa servisleri ve vanilyalı çay. Adanın simgesi talihsiz dodo kuşunun da artık yalnızca heykelleri görülebiliyor. Fransızca’da ismi uyku anlamına gelen bu talihsiz kuş adanın ilk sakinlerindenmiş. Zavallı dodocuk, yirmiye kiloya yakın ağırlığından dolayı zorlukla yürüyebiliyor ve yetersiz kanatlarından dolayı da uçamıyormuş. Adaya gelen Hollandalılar da kaçamayan bu kuşları sopaları ile öldürerek köpeklerine yedirmişler ve soyunu tüketmişler. Dodocuk adanın sembolü ama bugünlerde yalnızca hediyelik eşya dükkanlarının raflarında mermerden, volkanik taşlardan veya tahtadan yapılmış olarak bulunabiliyor. E EG Sakin sularda pınar yolu üzerindeki, Odunluk İskelesi’ne doğru yol alıyoruz. Yol üzerinde, Odunluk İskelesi Aile Kampı, Güven Aile Pansiyonu, Özlem Aile Çadır Kamping, Dalyan köyü sahilinde İğne Pansiyon, Adonis Motel ve Olimpos Motel gibi; motel, pansiyon ve çeşitli kamp alanları hizmet veriyor. Ayrıca Ezine Kestanbol Kaplıcası da konaklamak için de seçenek olabilir. Geyikli o kadar merkezi bir yer ki, iki günde hiç yorulmadan pek çok yer görüp, doğaya ve tarihe doyabilirsiniz. Tatilimizin bir gününde, ünlü Kestanbol kaplıcaları ve onun hemen yakınındaki antik kent Alexandra Troas’a gidiyoruz. Çam ve meşe ormanları arasında yaptığımız kısa yolculuktan sonra harabelere ulaşıyoruz. Palamut ağaçları arasında ve taşlık bir alana dağılmış olan Troas milattan önce 310 yılında bir kaplıca kenti olarak Antigonas tarafından kurulmuş. Yapılan araştırmalara göre, güneş ışınları insana en az burada zarar veriyormuş. Oradan tekrar Dalyan’a dönüyoruz. Alexandra Troas’dan biraz daha ileriye Asos’a doğru yol alırsanız, yolunuzun üzerinde görkemli Apollon Smytheion Tapınağı’nı görürsünüz. Gülpınar’ın kuzeybatısında bulunan vadideki kalıntılar kutsal bir alana ait. Bütün bu gezmelerin ya da sakin sahilde akşama kadar güneşlenip yüzdükten sonra, Ege ile Bozcaada’yı gören, püfür püfür bir rüzgarın estiği şirin bir kaç balıkçı lokantasının olduğu Dalyan’da vakit geçirip yemek yiyebilirsiniz. Mevsimine göre balıklarınızı mangalda pişirip, yanına da bol çoban salatası ile akşam yemeğinizi yedikten sonra, Dalyan Koyu’nun önünde uzanan mavi Ege’yi izleyerek kahvenizi içebilirisiniz. Balığınızı pansiyonunuzda kendiniz yapmak isterseniz, Geyikli Odunluk İskelesi’ne sabahın erken saatlerinde gelen balıkçı motorlarından balık satın alabilirsiniz. Eğer Geyikli seyahatinizi bir hafta sonu ile sınırlandırmak istemezseniz, perşembe günleri kurulan Geyikli pazarını kaçırmayın. Pazarda taze meyve, sebze, bal, badem ve daha pek mevsimine göre yiyecekler taze taze satılıyor. Yöreye özgü zeytin, ev yapımı zeytinyağı ve meşhur koyun ve keçi peyniri karışımı Ezine peyniri oralara gidip de satın almadan dönülmeyeceklerden. Alışverişinizi de tamamladıktan sonra, doğaya, tarihe ve huzura doymuş olarak dönüş yoluna geçebilirsiniz. Yıldız ÇELİK anakkale’den İzmir’e doğru 45 kilometre kadar yol aldıktan sonra karşınıza Ezine çıkar. Ezine’den 10 kilometre sonra kendinizi Geyikli meydanında bulursunuz. Yolculuğunuz sabahın erken saatlerinde Geyikli’de son bulmuşsa, sakinlik içinde ancak çay kaşığının bardakta çıkardığı sesle kendinize gelirsiniz. Çayın nefis kokusu ile birlikte, buram buram kokan deniz, Kuzey Ege’nin bakir köşesi Geyikli sahillerine geldiğinizi müjdeler. Bir kaç kilometre daha devam ederseniz, Bozcaada seferlerinin yapıldığı yeni iskeleye varırsınız. Meydanda çay içmeyip de deniz kenarını tercih ederseniz, kahvaltı da yapabileceğiniz temiz çay bahçeleri var. Fakat biz meydandaki çay bahçelerinden birini tercih ediyoruz. Zeytin, zeytinyağı ve koyun peyniri satan dükkanlar görüyoruz ama alışverişi dönüşe bırakıyoruz. Kahvaltımızı yapıp, yol yorgunluğumuzu da attıktan sonra, daha önceleri Bozcaada seferlerinin yapıldığı, güneye doğru giden Gül Ç DE Nİ Zİ ilan renkli
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle