05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2 MART 2007 CUMA haberler SÖZ ÇİZGİNİN DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA C 3 Aydınımız İkiyüzlü mü? özünüze çarptı mı bilmiyorum. Adalet Bakanı ve hükümet sözcüsü Cemil Çiçek de hafta sonunda bir İstanbul gazetesinde yayımlanan demecinde, Türk aydınını ikiyüzlülükle suçluyordu. Sayın Çiçek’in bütün genellemeler gibi yanlış olan sözlerini okurken gülümsemedim ve Türk aydınının öyküsünü düşündüm. Özellikle, Fatih döneminde İstanbul’da bir yanda İbni Sina ve İbn–i Haldun görüşlerini savunan Horasanlı Alaaddin ile öte yanda İmam Gazali’nin, “aklın görevi kelamı nakildir” görüşünü savunan Bursalı Hocazade arasındaki tartışma, ikincinin galebesiyle sonuçlandıktan sonra, artık Osmanlı toplumunda, sorgulama diye bir şey kalmadığına göre, bir Osmanlı aydınından söz edebilmek için, Batı Aydınlanması’nın serpintilerinin ülkemize ulaşmasını beklemek gerekecekti. Osmanlı, aydına, tenvir (aydınlanma) kökünden gelen bir de isim – sıfat bulmuştu, “münevver”. Bu adlandırma bile ona aydınlatma misyonunu yüklüyordu. Türk aydını Osmanlı döneminde çok çekti. ??? Türk aydını, kurucusunun temelini Aydınlanma düşüncesine dayandırmaya çalıştığı Cumhuriyet döneminde de çok çekti. Ama şöyle genel bilançoya bakarsanız, onun yine de sorgulayıcı, vardığı sonuçları anlatmaya, doğru bildiklerini savunmaya çalışan, tepkici misyonunu yerine getirdiğini söylemek mümkündür. 12 Eylül yönetimine geniş topluluklardan tepkilerin yükselmediği bir ortamda, Türk aydınlarının onurlu ve tok “Hayır” sesinin çıkmış olması da bunun bir kanıtıdır. “Aydınlar Dilekçesi Davası” tarihimizin en yüz ağartıcı olaylarından biridir. Aydın kavramı çoğu zaman diplomalı ile, okumuş ile karıştırılmıştır, oysa insan en fiyakalı diplomalara sahip olup aydın da olmayabilir. Aydın sorgulayan, tepkisini gizlemeyen, yanlış gördüğüne sesini yükselten, doğru olduğuna inandığını savunan insandır. İlla diploması olması gerekmez, o kendi kendini de yetiştirebilir. Her dönemde neden sıkıntı çektiği, neden hapislere düştüğünü de, yukarıdaki tanımdan anlamak mümkündür. Burada bir noktayı daha vurgulamak gerekir, aydın olmak, yanılmaz olmak demek olmadığı gibi, bütün aydınlar da, illa aynı doğrultuda düşünmek zorunda değillerdir. ??? Aydın bir prototip olmadığına göre, Türkiye’deki ya da Fransa veya İngiltere’deki tüm aydınlar da, aynı doğrultuda düşünmediklerine göre, uluslarına göre sınıflandırılmaları da, çok doğru değildir. Sayın Bakan, “Türk aydını” derken acaba kafasında nasıl bir prototip canlandırıyordu. Bırakınız bir yana şu anda Türkiye’deki aydınlar arasındaki büyük görüş ayrılıklarını ve tartışmaları, 12 Eylül döneminde, “Aydınlar Dilekçesi”nin altına imzalarını atmış olanlar arasında bile birçok değişik konuda nice görüş ayrılıkları var olduğunu anımsayın. Onlar yalnızca baskı karşısında özgürlük ve demokrasiyi savunmak için bir araya gelmişlerdi. Ama hepsi bir tornadan çıkmış da değillerdi. Zaten onları aydın kılan da bu nitelikleriydi. Sayın Çiçek, olayın bu yönünü ıskalarken büyük bir yanlışa düşmüştür, genellemeler hemen hemen her zaman önyargıyı da birlikte getirirler. Türk aydını, Fransız aydını, Kürt aydını, Alman aydını gibi ayrımlar, hem yanıltıcıdır hem de ırkçıdır. Sayın Cemil Çiçek, “Türk aydını ikiyüzlü” derken bu yanılgılara düşmektedir ve dahası, eğer değiştirilmez de, bugünkü haliyle kalırsa, biraz görüşü dar bir yargıcın önünde Ceza Yasası’nın 301. maddesinin kapsamına girmek tehlikesiyle bile karşı karşıyadır. Sayın Bakan’ın Türk aydınının Batı’yı fazla idealize ettiği görüşüne de katılmak mümkün değildir. Öyle ya, maddesinin haklı olduğunu savunurken Batı’yı örnek gösteren kendisidir, ikiyüzlü dediği aydınlar değil. Neyse tartışmayı, aydın bir dostumun şu sözleriyle bitireyim: “Bizim aydınımız, ceberrut devleti ile gittikçe lümpenleşen, adam sendeci toplumuna karşı meşru müdafaa halinde yaşayan kişidir.” Fethullahçıların Avrupa Kolu... vrupa Birliği ülkelerinde “ulusdevlet” yapısı hâlâ gücünü koruyor mu? Almanya’dan İngiltere’ye, Fransa’dan Avusturya’ya dek AB ülkelerinde, “ulusdevlet” yapısının gücünü koruduğu bir gerçek!.. AB ülkelerinin temel siyasi birimi korudukları görülüyor bu yapılanmada... Farklı etnik kimliklerin olduğu ve farklı dillerin konuşulduğu Avrupa’da ortak kimlikten söz etmek olanaksız... Peki, nasıl yaşıyor bu insanlar? Türkiye Araştırmalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen bu soruyu şöyle yanıtlıyor: “Ulus üstü bir kimliğin asgari buluşma noktası olduğu söylenebilir...” Faruk Şen’e soruyorum: “Nedir bu asgari müşterek?” Şen: “Asgari müştereklerin hangileri olduğu ise ideolojik sözcükten geçirilerek saptanıyor. Bu bağlamda oluşum bunalımını yaşayan Avrupa kimliğinin muhafazakâr çevrelerce ve sosyal demokrat kesimce farklı yorumlanarak, aynı ad altında iki ayrı kurgunun yaşatıldığı söylenebilir.” AB ülkeleri Türkiye’nin “ulusdevlet” yapısını laikliğin ve demokrasinin temel taşı olarak görüyorlar... Avrupalılar, Türkiye’nin laik ve demokratik kimliğinin “İslami köktencilere” karşı bir duvar oluşturacağını söyleyip ekliyorlar: “Türkiye laik ve demokratik yapısıyla Avrupa için Kafkaslar ve Ortadoğu gibi zorlu coğrafyalarda insan hakları değerlerini taşıyacak önemli bir güçtür...” ??? Sohbetimiz sırasında konu “Türkİslam Sentezi” ve “Kürt İslam Sentezi”ne dayalı milliyetçimukaddesatçı yapılanmaya, Fethullahçıların başta Almanya, İngiltere, Fransa, Hollanda, Belçika, Avusturya gibi ülkelerdeki örgütlenmesine geliyor... Konuştuğum Alman bilim insanları, “İşte bu çok tehlikeli” deyip ekliyorlar: “Bugün Fethullahçılar Türk ve Kürt İslam Sentezi’nden yola çıkıp, ABD güdümünde yapılanmaya girdiler. Londra’da Lordlar Kamarası’nda yaptıkları toplantıya pek çok bilim insanı, politikacı, üniversite öğrencisi katıldı. Fethullah Gülen aslında Türk ve Kürt İslam Sentezi’ne dayalı milliyetçimukaddesatçı bir yapıyı oluşturuyor. Fethullahçıların görünen yüzünde bu yok. Örneğin Türk ve Kürt İslam sentezcileri laikliği yok sayarlar. Fethullahçılar da öyledir. Laiklik olmadan demokrasi olur mu?” Fethullahçı yapılanma Avrupa’da ivme kazanıyor. Zaman gazetesinin matbaaları, büroları, işyerleri çoğalıyor... Zaman gazetesi, Türkiye’de olduğu gibi Avrupa’da da “elden” dağıtılıyor ya da “abone” yöntemiyle saptadıkları kişilere gönderiliyor... Avrupa’nın pek çok kentinde başimam, bölge imamı bulunuyor... Okullar, yurtlar, dershaneler peşpeşe açılıyor... Yıllardır Almanya’da yaşayan gazeteci arkadaşlardan dinledim olup bitenleri. Bazı işadamlarıyla konuştum... Dedikleri şu: “Samanyolu ve Kanal 7 altyapısını milyonlarca Avro harcayarak yeniledi. Zaman gazetesi Frankfurt’ta dev bir tesis kurdu.” Paralar nereden geliyor bunca yatırım yapılırken? Geldiği ülke belli değil. Avrupa’daki Türk işadamlarının yardım yaptığı söyleniyor ama doğruluk oranı az... Çünkü!.. Avrupa’daki Türk işadamları ekonomik bunalım yaşıyor... 1, 2 bin Avro bile veremeyecek durumdalar... ??? Fethullahçılar Türk ve Kürt İslam Sentezi’nin Avrupa ayağını oluşturmuşlar... İşaret fişeği Washington’dan atılmış. Londra’dan sonra Kahire’de toplantı yapılmış. Mısır’daki Müslüman Kardeşler, Lübnan’daki Hizbullah nasıl bakıyor bu olaylara? Güneydoğu’da Kürtİslam Sentezi’nin ayağındaki Fethullahçıların Hizbullah, Müslüman Kardeşler, El Kadı ve İslami Hareket’le ilişkileri nasıl? Fethullahçılar DYP lideri Mehmet Ağar’la içli dışlıyken, etnik temele dayalı kör milliyetçiliğe karşı çıkan MHP lideri Devlet Bahçeli’ye neden öfkeliler? Evet!.. Barzani Türkiye’ye kafa tutuyor... Fethullahçılar ABD’yle BOP için Kahire’de toplanıyor, Kuzey Irak’ta okul açıyor... Ben bir yurtsever olarak kaygıyla izliyorum olup bitenleri... Acaba solcular, sosyalistler, ulusalcılar ne diyorlar? Tehlikenin farkındalar mı? G A Tarihi Darphane’ye sahip çıkalım Kültür Servisi Tarih Vakfı’na 1996 Müzesi’ne teslim etmek var.” Habitat Zirvesi kapsamındaki Dünya Kültür kurumlarını, sivil Kenti İstanbul ile Tarihten Günümüze toplum kuruluşlarını ve kamuAnadolu’da Konut ve Yerleşme sergileoyunu kültüre, tarihe ve İstanrinin düzenlenmesi ve ardından İstanbul bul Müzesi’ne sahip çıkmaya Müzesi’nin kurulması için verilen ‘Taridavet ettiklerini dile getiren hi Darphane binaları’nın, ‘yıkılmak üzeTarih Vakfı, “Yıllardır olmare olduğu ve can güvenliği olmadığı’ gedık engellerle kesintiye uğrarekçesiyle vakfın elinden alınmaya çalıtılan İstanbul Müzesi, sadece şıldığı ileri sürüldü. Tarih Vakfı’nın değil, başta Tarih Vakfı, konuyla ilgili olarak şu Kültür ve Turizm Bakanlığı ve açıklamayı yaptı: “Kültür ve Turizm BaBüyükşehir Belediyesi olmak kanlığı’nın kendine bağlı İstanbul Röüzere tüm kamunun sahip çıklöve ve Anıtlar Müdürlüğü uzmanlarıması ve hemen bugünlerde na hazırlattığı düzmece bir raporla taönünün açılması gereken bir rihi Darphane binalarının yıkılmak üzeprojedir. Tarih Vakfı, kent müre olduğu (maili inhidam) ve can güzeciliği ve kültürel alan kullavenliği bulunmadığı iddia edilerek, söz nımındaki uzmanlık ve becekonusu binaların insandan ve eşyadan risini, Tarihi Darphane binaTarih Vakfı, Kültür kurumlarını, sivil toplum kuruluşlarını ve arındırılması istenmiş, Tarih Vakfı da larını 10 ayda 28 yıllık terk kamuoyunu kültüre, tarihe ve İstanbul Müzesi’ne sahip yürütmenin durdurulması ve hukuk dıedilmişliğinden yaklaşık 3.5 çıkmaya davet ediyor. şı bu kararın iptali için İdare Mahkemilyon USD yatırımla çıkamesi’ne dava açmıştı. Konuyu incelerarak, 10 yılda 1 milyonun geri adım atmadığını üzülerek gözlemliyoruz. yen İstanbul 4. İdare Mahkemesi, 22 Ocak 2007 üzerinde ziyaretçi ve 600 kültür sanat etkinliği Korkarız ki idarenin gündeminde, mahkeme tarihli duruşmasında, bilirkişi incelemesi karaile İstanbul’un önemli kültür merkezlerinden kararı beklenmeden, Eminönü zabıta görevlilerı almış; yerinde keşif ve bilirkişi incelemesi biri, sivil toplumun buluşma noktası ve sanat rinin ve emniyet güçlerinin desteği ile, söz koiçin 27 Şubat 2007 tarihi belirlenmişti. Durum üretim merkezi haline getirerek kanıtlamıştır. nusu binaları Tarih Vakfı’ndan ‘arındırmak’ tahliye işlemini gerçekleştirecek olan idareye Yapılacak olan, sadece engellerin ortadan kalüzere girişimde bulunmak ve Topkapı Sarayı de bildirildi. Bütün bunlara rağmen, idarenin dırılmasıdır” açıklamasını yapıyor. Namus kadınla özdeş İlginç sonuçların ortaya çıktığı “Türkiye’de Namus Cinayetlerinin Dinamikleri” adlı araştırmada, “namus cinayetlerine tam destek verenler” bunu “Açıkça namusa aykırı bulunanlar ölümü hak ediyor, namus adına öldürmek kaçınılmaz” diye açıkladılar. Mahmut ORAL DİYARBAKIR Nüfus Bilim Derneği (NP) tarafından, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) desteği ile dört ilde yapılan “Türkiye’de Namus Cinayetlerinin Dinamikleri” adlı araştırmada ilginç sonuçlar ortaya çıktı. Araştırmaya katılanların büyük bölümü namus kavramını “kadın, kadın cinselliği ve kadının kontrol edilmesi” diye açıkladı. İstanbul, Adana, Şanlıurfa ve Batman’ın çeşitli mahallelerindee sivil toplum örgütleri çalışanları ve çeşitli meslek dallarından seçilmiş kişilerle görüşülerek “namus” kavramıyla ilgili bir araştırma yapıldı. Araştırmada 38’i sivil toplum örgütü çalışanı, 86’sı bu dört kentin çeşitli mahallelerinde yaşayan kişiler ve 71’i de çeşitli meslek dallarından seçilen kişilerle olmak üzere 195 görüşme gerçekleştirildi. Araştırmada, görüşme yapılan kentlerin hepsinde namus kavramını kadın, kadın cinselliği ve kadının kontrol edilmesiyle bağlaştırma yönünde kuvvetli bir eğilim ortaya çıktı. Araştırmayla özellikle kırsal bölgelerden kentlere göç etmiş 1825 yaş arası erkeklerin, bekâret ve boşanma konusunda çok sert ifadeler kullandığı, yaşın ilerlemesiyle hoşgörünün de arttığı belirlendi. Kadınların büyük bölümü namus kavramını “kadın cinselliğine” dayandırsa da bekâr bir kadının sevgilisiyle kaçıp evlenmesinin, namusa aykırı bir hareket olduğunu düşünmediği tespit edildi. Araştırmada namusa aykırı davranış ve olayların neden ve sonuçlarını ortaya çıkarmak için 115 namus cinayeti vakası da ele alındı. “Namus cinayetlerine tam destek verenler” bunu “Açıkça namusa aykırı davranışta bulunanlar ölümü hak ediyor, namus adına öldürmek kaçınılmazdır” diye açıkladılar. Bazıları da bir insanın namusa aykırı davranış ile karşılaştığında ne yapacağını önceden bilemeyeceğini belirttiler. renkli ilan asirmen?cumhuriyet.com.tr hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: +90 0212/ 343 72 69
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle