23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 Akademi Ödülleri 79. kez sahiplerini buldu. En iyi yönetmen Scorsese C kültür LONDRA’DAN MUSTAFA K. ERDEMOL 2 MART 2007 CUMA Oscar’a ‘Köstebek’ damgası Kültür Servisi Sinema dünyasının merakla beklediği Akademi Ödülleri 79. kez sahiplerini buldu. Emmy ödüllü talk showcu Ellen Degeneres’in sunduğu Oscar ödül töreninde büyük sürprizler yaşanmadı. “Köstebek” (The Departed) en iyi film dalında Oscar’a değer görülürken, filmin yönetmeni Martin Scorsese en iyi yönetmen Oscar’ını alan isim oldu. William Monahan da “Köstebek”le en iyi uyarlama senaryo ödülünü kazandı. En iyi kurgu dalında da ödül “Köstebek”e gitti. Daha önce beşi en iyi yönetmen dalında toplam 7 kez Oscar’a aday gösterilen ama hiç ödül alamayan ünlü yönetmen Martin Scorsese, 40 yılı aşkın sinema hayatının ilk Oscar’ını bu yıl kazanmış oldu. En iyi kadın oyuncu ödülü “Kraliçe”deki (The Queen) performansıyla Helen Mirren’a; en iyi erkek oyuncu ödülü “İskoçya’nın Son Kralı”ndaki (The Last King of Scotland) rolüyle Forest Whitaker’a verildi. Gecenin ilk sürprizini Alan Arkin yaptı. Arkin, “Rüya Kızlar” (Dreamgirls) filminde oynayan Eddie Murphy’nin favorisi olarak gösterildiği en iyi yardımcı aktör kateYönetmen Martin Scorsese. gorisinde ödüle, “Küçük Blair ve Bush: ‘Tarihsel yalanlar’ lere sahip bir “ulus” içinde bu tür kent efsanelerinin varlığının, sahte böbürlenme duygusu yaşatma dışında bir zararı olmayabilir. Ama, bir başka ulusa karşı yönlendirilmiş “tarihsel yanlışların” bedeli çok ama çok ağır oluyor. Henüz “tarihsel” sayılmaz ama, en güncel “yanlış” Irak’ta kitle imha silahlarının bulunduğu iddiası değil miydi? Bu bilinçli “yanlış”tan Blair başta olmak üzere tüm ABD dostları çok hoşlanmışlardı. Benim de doğru olduğunu sandığım bir bilgi sızmıştı bir ara. Saddam’ın kanıyla yazdırdığını söylediği bir Kuranı Kerim’den söz edilirdi. Hatta, söz konusu Kuran’ı yazan hattatla da konuşulmuştu. Şimdi, bunun da kurgulanmış bir bilgi olduğunu düşünüyorum. Saddam’ın kendi dininin kutsalına da saygılı olmadığı inancını yayan bir söylentiydi belki de. Hiçbir zaman bulunmayan kitle imha silahları yüzünden mahvedilmiş bir ülkedir bugün Irak. Mahvedicileri, Voltaire’in sözünü ettiği “tarihsel yanlışlardan hoşlanan uluslar” da yarattılar ne yazık ki. Halkların bilinçaltında var olan kimi yargılar, hiç ummadığımız bir zaman diliminde, ulusların birbirlerini değerlendirme araçlarına dönüştüler. Tüm Yahudilerin ya da İskoçların cimri, tüm İrlandalıların sarhoş, tüm Hintlerin kari kokulu, tüm Müslümanların terörist oldukları inancı, günümüzde Medeniyetler Çatışması’nın temel dinamiği haline geldi. Musevilerin ya da İskoçların cimri oluşları, İrlandalıların pek akıllı görülmemeleri, incitici birer fıkra malzemesi olmaktan çıkıp, ciddi ciddi “ulus tahlillerine” dönüştüler. “Siyahların kafası genetik olarak çalışmaz” diyen bilim adamları var artık üniversitelerde. İdi Amin’in karılarından birini yediğine cidden inanmış bir kitle de oldu bir zamanlar. Karşı olunan ya da küçük düşürülmek istenen uluslar, emperyal güçlerin “hedefi” haline geldiklerinde, onlara layık görülen bu küçültücü sıfatlar, olası bir askeri saldırının kültürel temeli oldu zamanla. Voltaire’den bu yana 500 yıl geçti. “Tarihsel yanlışlardan hoşlanan uluslarla” yaşamaya devam ediyoruz hâlâ. Bir de fazlamız var 500 yıl önceki uluslardan: Tarihsel ya da güncel yanlışlar üzerine kurulmuş birer dış politika gerçeği ile karşı karşıyayız artık. ÖDÜLLÜ OYUNCULAR: Soldan sağa, en iyi erkek oyuncu Forest Whitaker, en iyi yardımcı kadın oyuncu Jennifer Hudson, en iyi kadın oyuncu Hellen Mirren, en iyi yardımcı erkek oyuncu Alan Arkin oldu. (Fotoğraflar: ANADOLU AJANSI) Güneş Işığı”ndaki (Little Miss Sunshine) rolüyle değer görüldü. En iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü “Rüya Kızlar”daki rolüyle Jennifer Hudson aldı. Eski ABD Başkan Yardımcısı Al Gore’un hazırlayıp sunduğu küresel ısınmanın zararlarını konu alan belgesel film “Uygunsuz Gerçek” (An Inconvenient Truth), en iyi belgesel ve en iyi orijinal şarkı (I Need to Wake Up) ödüllerinin sahibi oldu. 6 dalda aday gösterilen, Meksikalı yönetmen Guillermo del Toro’nun filmi “Pan’ın Labirenti” (Pan’s Labyrinth), en iyi görüntü yönetmeni, en iyi sanat yönetmenliği ve en iyi makyaj olmak üzere 3 dalda Oscar aldı. Yönetmen Alejandro González Iñárritu’nun 7 dalda aday gösterilen “Babil”i ise Oscar’da aradığını bulamadı ve sadece en iyi film müziği dalında Oscar alabildi. En iyi yabancı film, “Başkalarının Hayatı” (The Lives of Others) adlı filmle Almanya’ya gitti. En iyi kısa metraj filmi ödülü de “Batı Şeria Hikâyesi”nin oldu. Hangi ödül kimin En iyi film: Köstebek (The Departed) En iyi yönetmen: Martin Scorsese (Köstebek) En iyi kadın oyuncu: Helen Mirren (Kraliçe / The Queen) En iyi erkek oyuncu: Forest Whitaker (İskoçya’nın Son Kralı / The Last King Of Scotland) En iyi sanat yönetmenliği: Eugenio Caballero ve Pilar Revuelta (Pan’ın Labirenti / Pan’s Labyrinth) En iyi belgesel: Uygunsuz Gerçek (An Inconvenient Truth) En iyi film müziği: Gustavo Santaolalla (Babil) En iyi özgün senaryo: Michael Arndt (Küçük Güneş Işığı / Little Miss Sunshine) En iyi orijinal şarkı: I Need to Wake Up Melissa Etheridge (Uygunsuz Gerçek) En iyi kurgu: Köstebek En iyi makyaj: David Marti, Montse Ribe (Pan’ın Labirenti) En iyi kısa animasyon: Danish Poet En iyi kısa metraj: West Bank Story En iyi ses kurgusu: Alan Robert Murray, Bub Asman (Iwo Jima’dan Mektuplar / Letters From Iwo Jima) En iyi ses miksajı: Michael Minkler, Bob Beemer ve Willie Burton (Rüya Kızlar / Dreamgirls) En iyi yarŞarkıcı Beyonce Knowles 79. Oscar ödülleri töreninde, işlemeli beyaz derin yırtmaçlı tuvaletiyle Oscar’ın ilgi odağı oldu. oldu?.. dımcı erkek oyuncu: Alan Arkin (Küçük Güneş Işığı) En iyi animasyon: Neşeli Ayaklar (Happy Feet) Sinemaya uyarlanan en iyi senaryo: William Monahan (Köstebek) En iyi kostüm: Milena Canonero (Marie Antoinette) En iyi görüntü yönetmeni: Guillermo Navarro (Pan’ın Labirenti) En iyi görsel efekt: John Knoll, Hal Hickel, Charles Gibson ve Allen Hall (Karayip Korsanları Ölü Adamın Sandığı / Pirates Of The Caribbean: Dead Man’s Chest) En iyi yabancı film: Başkalarının Hayatı (The Lives Of Others Almanya) En iyi yardımcı kadın oyuncu: Jennifer Hudson (Rüya Kızlar) En iyi kısa metraj belgesel: The Blood Of Yingzhou District arihsel yanlışlardan hoşlanan uluslar çoktur” der Voltaire. Türkler hakkında pek de iyi düşüncelere sahip olmayan bu büyük filozof, özellikle tarihçilerin çarpıtmalarından yakınır. “Fatih, bir kavunu kimin yediğini anlamak için ondört uşağının karnını yardırmış” türünden bir söylentiyi örnek verir buna. Türkleri pek sevmediği halde, Türklere ilişkin bu tür çarpıtmalara bile tahammül edemediğini söyler. Büyük filozof 15’inci yüzyılda yakınıyor bu tür çarpıtmalardan. 500 yıl önce ile bugün arasında bir fark yok demek ki. O zamanlar karar mekanizmalarındakilerin işine gelecek söylentiler böyle yayılır, kamuoyu bu söylentiler üzerine “hedefe” kilitlenirdi adeta. İletişimin, kulaktan kulağa fısıldamalarla sağlanabildiği o dönemlerde, ortaya atılan her söylenti bir “kent efsanesine” dönüşürdü. Voltaire’in “tarihsel yanlış” dediği bu söylentiler, “düşman”a saldırı için gerekli olan ahlaki gerekçenin de oluşmasına yarardı herhalde. “İnsanların karnını yaran” Türklere saldırmak, ekonomik, politik gerekçelerin yanı sıra, İsa’nın iyi yürekli takipçisi olduğunu düşünen sıradan Hıristiyan için, insanlık adına bir eylemdi de aynı zamanda. “Tarihsel yanlışlardan hoşlanmak”, saldırılarına haklı gerekçe bulamayanları rahatlatan bir ruh halidir. Bu gerekçelerin varlığı sayesinde, politik amaçların gizlenip, meselenin “insanlık” tarafının öne çıkarılması fırsatı da yakalanır böylelikle. İngilizlerin, hiç yaşamamış masal kahramanı Kral Arthur etrafında bile, zaman zaman bu “kral” gerçekmiş gibi bilgilerin uçuştuğu olur. Hiç yaşamadığı kanıtlanmış da olsa, Arthur üzerinden kahramanlık, yiğitlik türü kavramlar geliştirildiği de olmuştur. Arthur ile Yuvarlak Masa Şövalyeleri, İngiliz toplumunun moral/tarihsel değerlerini dik tutmak için başvurdukları en sıkı “tarihsel yanlışlardan” biridir. Folklorik düzeyde kaldığı için bunun bir tehlikesi olmamıştır elbette. Her toplumda, benzeri manevi dinamiklerin oluşmasına katkısı olmuş “tarihsel yanlışlar” yok mudur? İstanbul’un fethi sırasında, kale burçlarına bayrak diken Ulubatlı Hasan’ın, aslında hiç yaşamamış bir hayali kahraman olduğunu daha yeni öğrendik biz ulusça. ??? Aynı dili konuşan, ortak değer “T Kyoto için 100 bin imza toplandı ANTALYA (Cumhuriyet) Çevreciler küresel ısınmaya karşı uyarılarda bulunurken Türkiye’de başlatılan “Türkiye Kyoto’yu İmzala” kampanyasında yaklaşık 100 bin imza toplandı. Akdeniz Üniversitesi Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi ile Mühendislik Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü ortak açıklama yaparak, tam zıt kutupta görüşler ileri sürdüler. Açıklamada, ABD ve Avusturya Kyoto Protokolü’nü imzalamadan, Türkiye’nin de imza atmaması gerektiği savunuldu. Çevre Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Tuncay Neyişçi, gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelere büyük ekolojik yalanlar söylediğini belirtti. Ayrılık 4 milyon yıl önce oldu ANKARA (AA) Bilim insanlarının araştırmaları, şempanzelerle insanların yalnızca 4 milyon yıl önce birbirlerinden ayrıldıklarını ortaya koydu. Şempanzelerin, insanların, gorillerin ve orangutanların DNA’larını karşılaştıran bilim adamları, şempanzeler ve insanların tahmin edildiği gibi 5 ila 7 milyon yıl değil, yalnızca 4 milyon önce bir ortak atadan ayrıldıklarını belirlediler. Kuzey Carolina Üniversitesi’nden Dr. Asger Hobolth, primat evrimin biyolojide merkezi konu olduğunu ve DNA zincirinden çok bilgi sağlanabileceğini belirterek hesaplamalarında insanın ne zaman insan olduğunu anlamak için “moleküler saat’’ kavramından yararlandıklarını kaydetti. Allianoi duvarla kurtarılıyor Özgen ACAR ANKARA Bergama’da Yortanlı Barajı’nın tehdit ettiği Allianoi antik kentinin bir “koruma duvarı” ile çevrilerek korunması görüşü benimsendi. İzmir 2. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, “Bilim Komisyonu”nun altı önerisinden, “koruma duvarı” konusunda DSİ’nin hazırladığı “tek seçenekli tasarımın kabul edildiğini” Kültür ve Turizm Bakanlığı’na iletti. Kurul, daha önce açıkladığımız “Bilim Komisyonu”nun inceleme ve önerilerine dayalı “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu’nun 4 Ekim 2006 ve 717 sayılı kararı”nın ekinde yer alan DSİ’nin, “Yortanlı Baraj Gölü Alanı Paşa Ilıcası Kazı Alanının Korunması Tatbikat Tasarımı’nı olumlu bularak uygulanmasına” karar verdi. çizimlerinin” tamamlanmasını, tüm yapıların bulundukları alanları da kapsayacak biçimde ayrıntılı sayısal verilerinin video görüntüleri ile saptanmasını, görsel kayıtlarla (fotoğraflar) desteklenerek kayıt altına alınmasını da kararlaştırdı. Kurul, ayrıca alanda bulunan ve taşınması gerekli görülen mimari parçaların da Bergama Müzesi’nin görüşüyle saptanarak kaldırılmalarını karara bağladı. Bilindiği üzere, “Paşa Ilıcası” olarak bilinen alanda Doç. Dr. Ahmet Yaraş başkanlığında arkeolojik kurtarma kazılarına başlanmış, 1. derece sit kapsamındaki Allianoi kenti gün ışığına çıkarılmıştı. Yortanlı Barajı’nın yerel siyasal çıkarlar nedeniyle planının değiştirilmesi sonucunda Allianoi’nin baraj sularının içinde kalması konusunda çok önemli bir yanlış yapıldıktan sonra, barajın inşasına başlanmıştı. Kurulun kararı, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın ilgili birimlerine, DSİ ve İzmir Valiliği’ne de iletildi. DSİ’nin hazırladığı “koruma duvarı” tasarımının kısa sürede kamuoyuna açıklanması bekleniyor. izim film atölyesinde vazgeçilemez bir etkinlik vardır, biz buna fotoğraf safari diyoruz. Yani herkes makinesini eline alıp Eminönü’nde gördüğü, bulduğu ilginç şeyleri, insanları, kısaca anı kaydediyor, sonra hep birlikte kısa bir Eminönü belgeseli yapılıyor. Sözü uzatmadan meseleye girsem iyi olacak. İlk kez bu yıl Eminönü’nde ayrı ayrı zamanlarda fotoğraf çeken atölye öğrencileri çok gerildiklerini, insanların onlara bağırdıklarını, fotoğraftan köşe bucak kaçtıklarını söylediler. Daha önceki yıllarda böyle bir olay hiç yaşanmamıştı, bir yılda ne olmuştu da insanlar böylesine gerginleşmişti?.. Gerçekten bu ülkede gerginlik adeta bulaşıcı bir hastalık gibi herkesi avcuna alıyor. Öncelikle işsizlik ve buna bağlı yoksulluk artıyor ve ilerde bu durumun düzeleceğine dair de hiçbir ipuçu yok. Bizim zamanımızda üniversite bitiren kolayca iş bulurdu.. ama bugünün üniversitelisi iş bulamayacağı gerçeğiyle yaşıyor ve mutlu değil. Türk bankacılığının muhteşem buluşu kredi kartını taksitlendirme sayesinde toplum adeta tüketim B AL GÖZÜM SEYREYLE IŞIL ÖZGENTÜRK Gerginim, gerginsin, gerginler elleri yüreklerinde her an onun ölüm haberini bekleyen başka analar ve babaların hiç de az olmadığı bu ülkede, konuyla ilgili Genelkurmay Başkanı başka bir söz söylüyor, Başbakan başka.. Cumhurbaşkanı daha bir başka... Oysa iş o kadar da zor değil, silahlarla olmuyor işte, kan durmuyor, neşeli şarkılar söylenmiyor, koskoca Türk devleti diyalogdan kaçınamaz, kaçınmamalı. Bu iktidar savaşları, ülkeyi daha da çok geriyor. Al bir haber daha, Türkiye’nin en kapsamlı çocuk pornografisi “Sanal Tuzak 1” operasyonlarından sonra yakalanan ve savcılık tarafından 94 yıla kadar hapis cezası istenilen 5 kişi altı ay içinde serbest bırakılmış. Buna söylenecek söz yok.. en hassas olmamız gereken bir ger hastalığına yakalandı. Sonra ödenemeyen borçlar, icra memurlarından saklanan babalar, her an bir korkuyu bekleyiş. İnsanı cinnete sürükleyecek kadar yoğun bir çaresizlik... Sonra birdenbire yıkılan binalar. Ve o binalarda oturmak zorunda kalan insanların geceler boyu süren kâbusu. Bina bir gün çökecek.. bu biliniyor ve sen içinde çoluğunla çocuğunla yaşıyorsun. O annenin gözüne uyku girer mi? İş sadece Allaha havale ediliyor; o da nedense hep zenginlerin Allahı. Ya hepimizin gözleri önünde oynanan iktidar savaşları... Ülkenin milyarlarca dolarını yiyen, binlerce kişinin hayatını yitirdiği, oğlu oralarda asker olan anaların babaların sürekli dua ettiği, çocukları dağda ve çeklik karşısında ne kadar da aciziz. Hani çocuklarımızı çok seviyorduk, hani onlar bizim geleceğimizdi. Palavra, şöyle aynaya geçip bir bakalım, neyin peşinden ne kadar gidiyoruz. İki yaşındaki çocuğa tecavüz edildiğinde pek çok kişi hop oturup hop kalkmıştı.. peki o zaman bu durum ne? Hukuk bizi bu kadar mı terk etti?.. Şimdi aynı suçu işleyen ABD’lı Thomas Reedy’e ne ceza verilmiş onu görelim. Reedy, çocuk pornografisi bulundurmak ve yaymaktan yargı önüne çıkmış ve 1335 yıl hapis cezasına çarptırılmış. Daha sonra cezası 135 yıla indirilmiş ve tüm malvarlığına ve banka hesaplarına el konulmuş. Serveti, istismar edilen çocuklarla ilgili devlet kurumları arasında paylaştırılmış. Ben daha ne konuşayım.. gene bünye sağlam, yoksa bu gerginlik he pimizi şizofren yapabilir. Bu arada bizi bölmek isteyen dış mihraklar kolaycılığından da daral geldi. Bizi kimsenin bölmesine gerek yok, biz bu işi en güzel kendimiz beceriyoruz. isilozgenturk@gmail.com BELGELEME ÇALIŞMASI Kurul, uygulamaya geçilmeden önce, söz konusu koruma duvarı tasarımı ile ilgili Bilim Komisyonu’nun net görüşünün alınmasını, kazılarda ortaya çıkarılan taşınmaz kültür varlıklarının son durumlarına ilişkin “belgeleme ve mimari
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle