29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

18 GÜNCEL C haberlerin devamı 16 ŞUBAT 2007 CUMA ‘ABD PKK’yi koruyor’ Murat İLEM ATİNA PKKKongra Gel örgütünün lideri Zübeyir Aydar, Yunanistan’da yayımlanan Elefterotipia gazetesine terör örgütü ve gelecekteki stratejileri hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Yaklaşık 3 yıl önce AB organları tarafından terör örgütleri listesine alınan Kongra Gel’in lideri, geçen günlerde PKK’ye karşı Avrupa çapında başlatılan operasyonlar çerçevesinde ifade vermişti. Halen Avrupa’da yaşayan Aydar Brüksel’de yapılan mülakatın ilk bölümünde terör örgütünün bundan sonraki stratejisi hakkında konuştu. “PKK’nin bugüne kadar tam bağımsızlık için savaştığına’’ dikkat çeken Aydar, “Artık tam bağımsızlık diye bir şey düşünmüyoruz. Hedefimiz yerel parlamentosu ve özerk yönetimi olan İspanya’daki Katalonya modelidir’’ dedi. Doğu ve Güneydoğu’daki demokratik değişimlere değinen Aydar, “Bunlar AB’nin desteği ve diretmesi ile atılan adımlardır. Kürtçe Aydar, Yunanistan’da yayımlanan Elefterotipia gazetesine, terör örgütü ve gelecekteki stratejileri hakkında önemli açıklamalarda bulundu. koruyucumuzdur. Bölgede bulunmasını, oynadığı rolü genelde olumlu buluyoruz. ABD askeri bu bölgeden kesinlikle çekilemez. Eğer buradan giderlerse o zaman Kürdistan (Kuzey Irak) ve Irak genelindeki katliamlar tahmin edilemeyecek boyutlara ulaşır. 2007 çok kritik bir yıl olacak. Biz yıllarca sürtüştüğümüz Barzani ve Talabani ile çok iyi ve sıkı ilişkiler içindeyiz. Talabani’nin geçen günlerde Türkiye’ye yaptığı af çağrısı olumludur, ancak bu konu gündeme gelmeden önce Türk yetkililer bizimle görüşmelidir. Kürt realitesini anlamaları için hem ABD’li arabulucu, hem de bölgedeki yetkililerin bizimle görüşmeleri lazımdır.’’ Türkiye için sorun olmaya devam eden tarihteki sözde katliamlarda Kürtlerin de rol oynadığını vurgulayan Aydar, sözlerini şöyle sürdürdü: “19151916 yılındaki Ermeni katliamlarında, bölgedeki Kürt halkı (Kürt askeri olarak söz ediyor) ile Kürt liderler aktif olarak rol oynamışlardır. Ancak unutulmaması gerekir ki emri veren Osmanlı’dır. Kürtler sadece Ermeni katliamlarında değil, aynı zamanda Süryani ve Pontus katliamlarında da aktif rol oynayıp, bu katliamlara katılmışlardır. Ancak daha sonra Kürtlerin kendileri de katliama uğradılar.’’ Bugün için Kandil Dağı’nda savaşa hazır yaklaşık 10 bin PKK’linin olduğunu ileri süren Aydar, “Bizden silahlarımızı bırakmamız isteniyor. Buna kesinlikle razı olamayız. Elimizdeki silahlar bizim yaşam sigortamız, yani stratejik gücümüzdür. Şartlarımız kabul edilmeden silahlarımızı kimse elimizden alamaz. Aksi halde güçlü müzakere kozumuz kaybolur gider’’ dedi. Aydar, Abdullah Öcalan’ın yakalanması olayına da değinerek, “Dönemin Yunanistan hükümeti o olayda çok acemice davrandı’’ diye konuştu. GÜNDEM MUSTAFA BALBAY CÜNEYT ARCAYÜREK ‘Mahcup’ nlaşılmayan, hatta mantığa ters düşen kimi söylemler ve bu söylemlerin akla getirdiği tuhaf sonuçlar dikkat çekiyor. Fransa’da birden PKK merkezleri basılıyor. Birçok kişi gözaltına alınıyor. ABD Büyükelçisi Ross Wilson hemen bir basın toplantısı düzenliyor; “Türkiye ile işbirliğimizin amaçlarından birisi de PKK’nin Avrupa’dan Türkiye’ye yönelik faaliyetinin engellenmesi. Bu konudaki çalışmalarımız da sonuç verdi” diyor. Neyi anımsatmak istiyor Büyükelçi Wilson? ABD, Türkiye’nin PKK ile ilgili yakınmalarına özellikle koordinatörlük kurumu ortaya çıktığından beri askeri operasyondan önce yapılması gereken kimi çalışmalar olduğunu söyledi. Bunların başında PKK’nin Avrupa’dan aldığı maddi desteğin kesilmesi geliyordu. Bu bilgiler bir araya getirilince ortaya çıkan mantıksal sonuç şu oluyor: ABD, PKK’ye sağlanan maddi desteğin engellenmesi için Avrupa ülkeleri, özellikle Paris üzerinde baskı yaptı ve… Fransa harekete geçti. Ancak bu sonuç akla başka bir olumsuzluğu getiriyor. Demek ki, ABD istediği zaman ağırlığını koyarak üstelik Fransa gibi kolay diş geçiremediği bir ülkeye gerekeni yaptırabiliyor. Ama aynı ABD, Kuzey Irak Kürtlerini ve üzerindeki etkisi yadsınamayan Bağdat hükümetini Türkiye’nin Kandil dağlarına askeri operasyon yapmasına karşı çıkmamaları için neden ikna edemiyor? ??? Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Washington’a derin temaslar yapmaya gitti. Düzenlediği basın toplantısında PKK konusunda Türkiye’nin “askeri önlem alıp almayacağı” sorusunu şöyle yanıtladı: “Yapılmaması yönünde ABD’den bir telkin söz konusu değil”. Oysa, aylardır, hatta yıllardır Türkiye’nin Kuzey Irak’a askeri operasyon yapmasına karşı çıkanın, sert birtakım tavırlar takınarak engel olanın ABD olduğunu biliyorduk. Bakan Gül, “askeri bir önlem alınmaması yani askeri bir operasyon yapmamızı engelleyecek yönde ABD’den ‘bir telkinin’ söz konusu olmadığını” söylediğine göre: ABD Kuzey Irak’a isterse askeri operasyon yapmamıza karşı çıkmayacak demektir. Öyleyse? Hükümet bugüne dek kamuoyunu uyutan bilgilerle operasyon yapmadı. Ama şimdi bakanın açıklamasına göre ABD engeli ortadan kalktığına göre, sınır ötesi askeri operasyonu neden yapmıyor, yapamıyor? ??? Kamuoyu bir askeri operasyon beklentisi içindeyken koordinatör emekli Paşa Edip Başer, son açıklamalarında Amerikalıların öncelik verdiği bir konuyu benimsemiş görünüyor. “PKK terörüyle mücadelede yararlı olacağına inanılması halinde Kuzey Iraklı Kürt liderlerle görüşülebileceğini” söyledi. Böylece Türkiye’nin artık kırmızı çizgilerinin kalmadığını söylemiş oldu. Anımsayacaksınız; Amerikalı emekli General Joseph Ralston, Ankara’ya gelmeden önce Kuzey Irak’a uğradı, Kürt liderlerle konuştu. Söylediğine göre, “Kürt liderlerini PKK’ye karşı savaşmaları için ikna edemedim” dedi. Bu bilgileri birlikte yorumlarsak; kapalı kapılar arkasındaki görüşmelerde Türkiye’nin Kuzey Irak Kürt aşiretleriyle pazarlığa oturma olasılığı da ele alınıyor, demektir. ??? Bu arada Bakan Gül’ün ABD gezisinde Ermeni soykırımı yasası ön plana çıktı. Fakat pek çok kimse, hatta bakan da öyle görmeyebilir ama karşılaştığı olaylar skandal niteliğinde. Ermeni yasasını destekleyen Temsilciler Meclisi Başkanı (Demokrat) Nancy Pelosi, Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Joseph Biden, Senato çoğunluk lideri Harry Reed, Gül’ün görüşme talebini geri çevirdiler. Üç önemli insandan TC Dışişleri Bakanı’nın görüşme talebine ret! Dışişleri Bakanımız benzerine rastlamadığımız bu olayı sineye çekmiş görünüyor ve hâlâ ABD’nin kimi yaptırımları yerine getiremediği için bize karşı “mahcup” olduğunu söylüyor. Güldürmeyiniz bizi Sayın Bakan! A Münih Güvenlik Olimpiyatları! usya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı konuşmanın yankısı devam ediyor. Uzun zamandır ilk kez, dünyanın dört bir yanından temsilcinin bulunduğu güvenlikle ilgili bir ortamda ABD politikalarının Rusya tarafından eleştirilmesi akla bir dizi soruyu da beraberinde getiriyor. Sorulardan biri, daha ilk gün vurguladığımız gibi şu: Soğuk Savaş geri mi geliyor? Tarihin tekerleği zaman zaman insanlığı geçmişte yaşananları anımsatan felaketlere doğru götürür, ama geri gitmez... Soğuk Savaş’ın bitiminin ardından ABD merkezli kurulan “tek kutuplu” dünyada her şeyin daha güzel olacağı, küreselleşmenin dünyayı büyük bir köy haline getirip refahın da eşit paylaşılmasını sağlayacağı iddia ediliyordu. Yaşama geçen tersi oldu. Putin, bu gerçeklerin de ışığında ABD’ye yüklenirken şu soruyu çengelli bıraktı: Peki tek kutuplu dünya olmasın... Ne olsun? Putin’in konuşması bu sorunun gündeme gelmesini sağladı. Bizce bu bile tek başına bir anlam ifade ediyor. Ne diyor bilge: Bir konu sorun olarak masaya kondu mu, çözüm başlamış demektir! O nedenle, tek kutuplu dünya daha güvenli bir yaşam getirmedi, ne yapmalı, sorusunun gündeme düşmesi bile yeni bir sürecin başlangıcı olabilir! ??? Münih Konferansı’nda Putin’den sonra konuşan ABD Savunma Bakanı Robert Gates, Putin’i bir başka açıdan gündeme getirdi: “İkimiz de casusuz... Casuslar belli bir noktadan sonra açık konuşmayı severler!” Ardından ekledi: “Dünya bir Soğuk Savaş yaşadı. Bu kadarı yeter. Yeni bir Soğuk Savaş yaşamayalım. Bu nedenle Putin’in davetlisi olarak Moskova’ya gideceğim... Biz Polonya’ya, Çek Cumhuriyeti’ne füzeleri Rusya’ya karşı değil, NATO’nun ve bu ülkelerin düşmanlarına karşı yerleştiriyoruz...” Gates, Irak’ta, İran’da, Afganistan’da ne kadar doğru söylüyorsa, Avrupa’da da o kadar doğru söylüyor... Şimdi madalyonun öteki yüzüne geçelim! Çok yuvarlak rakamlarla, ABD’nin yıllık savunma harcaması 700 milyar doları buluyor. ABD bu alanda tartışmasız birinci. Kendisinden sonra gelen 3040 ülkenin savunma harcamalarının toplamı bu kadar etmiyor. Peki Rusya ve son dönemin yükselen yıldızı Çin ne yapıyor? Rusya, savunma sanayiinin modernleşmesi için 200 milyar dolara yakın para ayırdı. Çin’in de 150 milyar dolarlık harcamayı göze aldığı belirtiliyor. Öyle anlaşılıyor ki, Putin’in Münih olimpiyatlarındaki sert konuşmasının altında, biraz da bu özgüven var! ??? Münih’te Türkiye doğrudan söz konusu olmadı ama, adı hiç geçmedi değil. Rusya Savunma Bakanı Sergey İvanov, Gates’in “Çek Cumhuriyeti’ne ve Polonya’ya füze yerleştirmemizin nedeni onları düşmanlardan korumak” sözüne şu karşılığı verdi: “Mademki Rusya düşman değil, o zaman geriye füze yapan ülke olarak İran kalıyor. İran’ın füzelerinin menzili 700 kilometreyi geçmiyor. Eğer İran’a karşı füze kalkanı oluşturulmak isteniyorsa, bunların Türkiye, Irak ve Afganistan’a yerleştirilmesi gerekir...” İvanov’un bu sözlerini “yeri gelmişken söylenenler” diye algılamamak gerekiyor. Soğuk Savaş’ın bitimine bütün dünya hazırlıksız yakalandı. Hazırlıklı olanlar da planlarını hemen uygulamakta zorluk çekti. Buna Türkiye de dahil... Şimdi, yeni bir yapılanma oluşturma arayışları var. Yarın, küresel aktörler “pat” diye yeni bir küreselbölgesel paylaşım ilan ederlerse şaşırmamak gerekir. Türkiye’nin o güne hazırlıklı olması gerekiyor. Bu hazırlıklar ayrı bir yazı konusu ama, en azından ilk yapılması gerektiğini düşündüğümüz maddeyi paylaşalım: Bir merkez ülke gibi hareket edip çevremizde olabildiğince sağlıklı güvenlik halkaları oluşturmak! R televizyonlar ve radyoların açılması olumlu ancak yetersiz. Türkiye’nin AB yolunda ilerlemesini istiyoruz, bu yoldan çıkarsa daha militarist olur ve işte bu durumda bölgede çok kan dökülür’’ ifadesini kullandı. BD GİDERSE KATLİAM OLUR’ ABD’nin Irak’ı işgali ve bölgedeki rolüne de değinen Aydar, şunları söyledi: “ABD bizim uzaktan gelen ‘A Deveciyan teröristlerle görüşmüş Dış Haberler Servisi Fransa’da düzenlenen operasyonlar sonrasında tutuklanan PKK’lilerden Atilla Balıkçı, Fransa’da iktidar partisi üyesi Ermeni kökenli milletvekili Patrik Deveciyan’la 2003 yılında “Fransa Kürt Toplumu Temsilcisi” sıfatıyla görüştüğünü itiraf etti. Balıkçı, sorgu hâkimine verdiği ifadede, Deveciyan’la 2003 yılında Paris’te İçişleri Bakanlığı’nda görüştüğünü söyledi. Fransa’da cumhurbaşkanı adayı Nicolas Sarkozy’nin baş danışmanlarından olan Deveciyan, o dönem yerel özgürlüklerden sorumlu bakan yardımcılığı yapıyordu. Deveciyan ise söz konusu görüşmeyi tam olarak hatırlayamadığını söylemek le birlikte “Görüşmüş de olabilirim” dedi. Polis tarafından Paris’te basılan Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi’ni ziyaret eden Deveciyan, “Sürekli Kürt heyetleriyle temasım oldu ama hiç kimseyi PKK adına kabul etmedim” şeklinde konuştu. Le Figaro gazetesi, Fransa’daki PKK operasyonuyla örgütün “başının kesildiği’’ yorumunu yaptı. Gözaltına alınan ve tutuklanan PKK üyelerinin AB ve ABD’nin terör listelerinde yer aldığı belirtilen haberde, Fransız istihbarat servisi DST’nin, “süpheli hiçbir faaliyete göz yumulmadığı” yönündeki açıklamasına yer verildi. Gazete, Belçika’da yakalanan Canan Kurtyılmaz’ın da terör listesinde bulunduğunu vurguladı. ‘Tek merkezli dünya olmaz’ Mustafa BALBAY MÜNİH Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, dünyanın bir merkezden yönetilemeyeceğine dikkat çekerek, “Tek kutuplu dünya olmaz, olamaz. Tek bir merkezden dünyaya standart bir demokrasi dayatılamaz” dedi. Putin, NATO’nun askeri bir kurum olduğunu, küresel politikaları hukukileştirme merkezi olamayacağını söyledi. Almanya Başbakanı Angela Merkel, bugün dünyadaki en büyük güvenlik sorununun küresel ısınma olduğuna dikkat çekti. Münih’te gerçekleştirilen 43. Uluslararası Güvenlik Konferansı’nın ana konusu küresel krizler ve küresel sorumluluktu. Bugüne kadar Willy Brandt, Carter, Bush, Clinton, Mitterrand, Thatcher gibi liderlerin katıldığı zirveye ilk kez bir Rusya devlet başkanı da katıldı. Zirvenin açılış konuşmasını yapan Merkel, Soğuk Savaş sonrasında oluşan yapıya değindi. Ekonomik dev olarak dünya sahnesine çıkan Çin’in başka alanlarda da sorumluluklar alması gerektiğini söyledi. Merkel, İran’ı İsrail gerçeğini kabul etmeye çağırdı. İran’ın nükleer bir güç olmasının kabul edilemeyeceğini söyleyen Merkel, bugün dünyanın en büyük sorunu olarak küresel ısınmayı gösterdi. Rusya Devlet Başkanı Putin, konuşmasına dünyanın içinde bulunduğu sorunların nedenlerini anlatmakla başladı, Rusya ile ilgili de mesajlar verdi. Putin’in konuşması satırbaşlarıyla şöyleydi: ? Tek kutba hayır: ABD dünyayı tek bir merkezden yönetmek, tek bir demokrasi standardı getirmek, tek bir ekonomik model uygulatmak is BAYKAL: AB, TÜRKİYE’Yİ RAFA KALDIRDI Konferansta Türkiye adına ana muhalefet lideri, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal yer alıyordu. Konferansa ayrıca Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ünal Çeviköz ve Milli Savunma Bakanlığı Harita Genel Komutanı Tümgeneral Necdet Soyer davetliydi. Baykal, konferansın ilk bölümünden sonra gazetecilere yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “Heyecan verici bir toplantıydı. Putin’in ardından ortaya konulanlar ABD politikalarının böyle süremeyeceğini gösteriyordu. Ne Merkel’in, ne de Putin’in Türkiye’nin adını hiç anmamasının iyi yanı, Türkiye’nin krizli bir ülke olmamasıdır. Bu tabii ki böyle. Olumsuz yanı ise Türkiye’nin giderek unutulmakta olan bir ülke haline gelmesidir. AB zaten Türkiye konusunu rafa kaldırmış görünüyor. Biz bunu bir süredir hissediyorduk. Burada görerek yaşamak, gözlemlemek üzüntü verici.” tiyor. ABD’nin bu politikaları dayatmasından sonra dünya daha güvensiz hale geldi. ? Tek tip demokrasi yok: ABD kendi içindeki eyaletlerde bile eyaletlerin özelliklerine göre farklı kurallar uygularken bütün dünyaya tek tip demokrasi getirmek istemesi gerçekçi değil. Demokrasi; çoğunluğun haklarını, azınlıkların haklarını ihlal etmeden gerçekleştirmektir. ? NATO küresel güç değil: NATO üye sayısı belli bir askeri güçtür. Bu güce küresel politikaların hukuki dayanağının oluşturulduğu bir merkez gözüyle bakılamaz. Şu aşamada bütün dünyanın ortak zemin olarak kabul edebileceği tek yer BM’dir. ? Uluslararası hukuk kalmadı: ABD’nin ulusal güvenlik sorunlarını gerekçe göstererek öteki devletlerin ulusal sınırlarını tanımaması bü yük bir düzensizlik ve çatışma ortamı yaratmıştır. Bu durum beraberinde uluslararası hukukun ortak bir değer olarak kabul edilmemesini getirmiştir. ? İran’ın nükleer gücü barış için: İran pek çok ülke gibi nükleer enerji ve teknolojiye sahip olmak isteyen bir ülke. İran’ın bu yöndeki çabalarına zaman zaman Rusya olarak biz de yardım ettik. Bu suç değil. Ama nükleer silahlardan söz edeceksek İsrail’in, Pakistan’ın, Hindistan’ın ve Kuzey Kore’nin girişimlerini de değerlendirmek gerekir. ? NGO’lar iyi niyetli değil: Rusya içinde çalışan bütün hükümet dışı kuruluşları (NGO) kayıt altına alıyoruz. Bu hakkımız. Bunda yanlış bir şey görmüyorum. Siz NGO’ların demokrasinin yeri olduğunu söylüyorsunuz ama, biz bu kuruluşların Rusya’daki hedeflerine, para aldığı kaynaklara baktığımızda kimi devletlerin dışişleri bakanlıklarını görüyoruz. Başka bir ülkenin politikasını ülkemize yerleştirmek istiyorlar. Buna izin veremeyiz. ? Gazetecinin öldürülmesi: Rusya’da bir gazetecinin öldürülmesi değişik şekillerde değerlendirildi. Bir gazetecinin öldürülmesi tabii ki istemediğimiz bir durumdu. Ama sadece bizim ülkemizde öldürülmüyor. ? Enerji politikaları: Rusya Avrupa’nın ortağıdır. Bu çerçevede özellikle enerji alanında yapabileceğimiz çok şey var. Biz Gazprom ile birlikte dünya ekonomi pazarında denge getirici bir rol oynayabiliriz. Bu konudaki anlaşma arayışlarına açığız. ? Soğuk Savaş’ın çöküşü: Soğuk Savaş’ın ardından başta silahsızlanma olmak üzere o dönemin pek çok anlaşması yenilendi. Biz o sözlerimizin tümünü tutuyoruz. Ama ABD’nin Batı’nın desteğinde bu sözleri tutmadığını görüyoruz. Varşova Paktı bitirilirken Rusya’nın çevresinin silahlandırılmayacağı sözü verilmişti. Bugün Amerika’nın Bulgaristan ve Romanya’da askeri üs kurması nasıl izah edilir? ASHINGTON’DAN TEPKİ Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Basın Sekreteri Gordon Johndroe, Putin’in yorumlarına şaşırdıklarını ve “hayal kırıklığına’’ uğradıklarını belirterek “Suçlamaları yanlış. Rusya ile terorizm karşıtı ve toplu imha silahları tehdidinin azaltılması gibi uluslararası kamuoyu için önemli olan bölgelerde işbirliğine devam etmek istiyoruz’’ dedi. W İş İşten Geçmeden.. Baştarafı 1. Sayfada azımsanacak gibi değiller. Eskiden ‘komünizm’ ve ‘irticaya karşı devleti korumak’ güdülenmesi vardı; Sovyetler’in varlığı da Batı blokunun Türkiye’ye bakışını yönlendiriyor; bütünlüğümüzün güvencesini sağlıyordu. Artık dünya değişmiş, eski dengeler yok olmuştur; Türkiye, ilginç bir kuşatma altında içerden ve dışardan çembere alınmıştır. ? Bugün Cumhuriyetimizde anayasamızın belirlediği “laik, demokratik, hukuk devleti” kavramı çevresinde bütünleşmeye her zamankinden daha çok muhtacız. Türkiyemizi elbirliğiyle savunamazsak, Cumhuriyetimiz elden çıktığı zaman ne kadar pişman olup dövünsek de iş işten geçmiş olacaktır. Beyaz Saray’da brifing... Yılmaz POLAT WASHINGTON Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney ile Beyaz Saray’da bir araya gelecek. Cheney’nin Büyükanıt’la görüşme talebi, 1 Mart tezkeresiyle başlayan Genelkurmay’la Beyaz Saray arasındaki soğukluğun geride kaldığını göstermesi ve Irak’la ilgili yeni bir pazarlığın başlangıcı olması açısından önem taşıyor. Örneğin, Kandil Dağı ve Kuzey Irak’taki PKK hedeflerine havadan bir bombardıman operasyonu yapılmasına karşılık Bush yönetiminin yeni Irak politikasında Türkiye’nin üstleneceği roller gibi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Cumhurbaşkanlığı seçimi konusundaki duruşu, Beyaz Saray’ın merakları arasında yer alıyor. Cheney’nin bu konuda da nabız yoklaması bekleniyor. Büyükanıt’a, Pentagon’da PKK’nin Kuzey Irak ve Kandil Dağı’ndaki yerleşim yerlerini gösteren ve başka bilgileri de içeren bir brifing verilecek. OM LANTOS’LA GÖRÜŞECEK ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Peter Pace’in resmi konuğu olan Büyükanıt’a, alışılmışın dışında ilk kez Amerikan Kongresi’nin etkin bir üyesinden de bir görüşme talebi geldi. Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı De C T mokrat Kaliforniya Milletvekili Musevi asıllı Tom Lantos, Büyükanıt’la görüşmek istedi. Temsilciler Meclisi’ne sunulan Ermeni soykırım tasarısına “dur” ya da “geç” diyecek kilit isim sayılan Lantos, Orgeneral Büyükanıt’a “Tasarı Türkİsrail askeri ilişkilerini olumsuz etkiler mi” sorusunu yöneltecek. Bu arada, Ermeni soykırımı iddialarının tanınmasına yönelik tasarının görüşülmesi öncesinde Washington yönetiminin ABD Kongre üyeleri üzerindeki baskısı artıyor. Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün ABD ziyaretinden dönüşte Ermeni tasarısı konusunda ABD Başkanı George Bush’un Kongre üyelerine bir mektup yazacağını, ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın da Kongre üyeleriyle görüşeceğini açıklamasının ardından bu yönde ilk adımlar gelmeye başladı. ABD’nin Avrupa İşlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Dan Fried, Kongre üyeleriyle görüştüklerini söyledi. Konu, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sean McCormack’ın günlük olağan basın toplantısında gündeme geldi. McCormack, Türkiye’nin ABD’yi Ermeni tasarısı geçerse Irak’ta ABD’yle işbirliğini kesme konusunda uyarıp uyarmadığı yönündeki bir soru üzerine, bu konunun son derece hassas bir mesele olduğunu söyledi. Kongre’yi kendilerinin kontrol etmediğini kaydeden McCormack, “Ancak Kongre üyeleriyle bu özel konunun hassasiyetlerini konuşuyoruz” dedi. ankcum?cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle