23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 Londra’da Fethullah Gülen hareketinin tanıtıldığı üç günlük uluslararası konferans sona erdi C dış haberler ATİNA’DAN MURAT İLEM 2 KASIM 2007 CUMA Gülen şovuna akademik kılıf “Dönüşüm Geçiren İslam Dünyası: Gülen Hareketinin Bu Sürece Katkıları” konulu konferansta Gülen hareketine övgüler yağdırıldı. Konferansta Gülen hareketinin hedefinin “İslamın evrensel bir inanç olabileceğini göstermek” olduğu ve görüşlerinin insan haklarına katkı sağladığı öne sürüldü. Dış Haberler Servisi İngiltere’de düzenlenen “Dönüşüm Geçiren İslam Dünyası: Gülen Hareketinin Bu Sürece Katkıları” konulu konferans, İngiltere’nin en önemli üniversitelerinden Londra Üniversitesi’ne bağlı Siyaset ve Ekonomi Okulu’nda (LSE) yapılan iki ayrı oturumla sona erdi. ORT DESTEĞİYLE DÜZENLENDİ Londra’da faaliyet gösteren Fethullah Gülen yanlısı Londra Diyalog Derneği ile Lortlar Kamarası’nın Müslüman üyesi Lort Ahmet tarafından düzenlenen ve din adamları, akademisyenler ve bazı AKP’li milletvekillerinin de katıldığı üç günlük Petrol ve ABD küçük Makedonya’ya karşı aktif hale getirildi. Karamanlis hükümeti Makedon yetkililere “ya isminizi değiştirirsiniz, ya da NATO’ya üyeliğinizi veto ederiz” tehdidinde bulunuyorlar. Ancak dikkat çekilmesi gereken nokta, bu defa karşılarında AB’nin iki yüzlü ülkeleri değil, ABD var. Amerikalılar Makedonya’nın kesinlikle NATO’ya üye olmasından yana. Bu konudaki politikalarını defalarca Yunanlı yetkililere ilettiler ve “Kesinlikle veto kartını açmayın!” uyarısında bulundular. Yunanistan’daki Kostas Karamanlis hükümetinin geçtiğimiz aylarda yapılan erken genel seçimlerde ikinci kez tek başına iktidara gelmesi ile yeniden gündeme gelen Makedonya konusunda önümüzdeki günlerde beklenmeyen gelişmeler olabilir. Bu noktada önemli bir konu var: Yunanistan’ın Rusya’nın petrol ürünlerini Bulgaristan üzerinden Ege ve Akdeniz’e indirme politikasını (BurgazDedeağaç petrol boru hattı) dikkatle izlemek gerekiyor. Bilindiği gibi, bu proje ABD’nin büyük tepkisini çekiyor. Ezeli düşman Rusya’nın petrol ürünlerinin dünyaya açılmasına tahammül edemeyen Washington yönetimi, Yunanistan’a karşı bazı yaptırımlar peşinde. Buna son örnek Türkiye ile İngiltere arasında imzalanan stratejik anlaşma. Bu anlaşmanın içinde tırnak içinde yer alan “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” ifadesi Yunanistan’a açık ve net bir mesajdır. Söz konusu anlaşmanın İngiltere’nin tek başına aldığı kararla imzalanmadığını, ABD’nin oluru ile imzalandığını herkes biliyor. Bu durumu dikkate alan Atina ise aradan geçen sürede hiçbir tepki gösteremedi. Washington, YunanistanRusya enerji ittifakına karşı KKTC ve Makedonya kartlarını oynayacağını açıkça belli etmeye başladı. Önümüzdeki yıl 2 Nisan tarihinde yapılacak olan NATO zirvesine kadar Makedonya ile bir anlaşmaya varılamaz ve zirvede Makedonya (aynı isimle) birliğe üye olarak kabul edilirse, bu sonuç Rusya ile enerji anlaşmasını imzalayıp hayata geçiren Karamanlis hükümetinin sonunu hazırlayabilir. Yunan basını daha şimdiden önümüzdeki yıl mart ayından hemen sonra erken seçim olasılığından söz etmeye başladı. Amerikalılar çok yakında hem Rusya’nın tüm kara paralarının aklandığı güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne, hem de Rusya ile enerji alanında işbirliğine giden Yunanistan’a önemli bir ders verecek gibi görünüyor. Türkiye ise “bir adım önde gideceğiz” diyerek tavizkar politikalar izlemeyip gelişmeleri soğukkanlılıkla beklemeli. murilem@otenet.gr L konferansta 40’ı aşkın bildiri sunuldu. Açılışı Lordlar Kamarası’nda düzenlenen yemekle yapılan konferansın üçüncü ve son gününde, “Bir arada Var Olma ve Diyalog”, “Gülen Düşüncesinde Etik, Evrensel Değerler ve Çoğulculuk”, “Gülen Metodoloji ve Düşüncesinin Değerlendirilmesi”, “Pratiğe Yansıyan Şekliyle Eğitim ve Ortak Değerler”, “Barışın İnşası ve Çatışmanın Çözümünde Gülen Hareketi” ve “İslam Dünyasında Gülen Hareketi” başlıklarında toplam 25 bildiri sunuldu. Panelistlerden Alabama Auburn Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Richard Penaskoviç, “Medeniyetler Çatışması Tezine Gülen’in Ce vabı” başlıklı bildirisinde, Gülen’in ABD’li siyaset bilimci Sam Huntington’ın “Medeniyetler Çatışması” tezine hoşgörü, dinler arası diyalog ve şefkat gibi üç ayağı bulunan bir yanıt verdiğini söyledi. VGÜ DOLU BİLDİRİLER Güney Afrika’daki Western Cape Üniversitesi öğretim üyelerinden Yasin Muhammed ise, Fethullah Gülen’in eğitim konusundaki görüşlerinin Güney Afrika’daki Gülen okullarına yansımasını ele aldı. Avukat Özcan Keleş ise “Gülen Hareketi ve İnsan Hakları Değerlerini İslam Dünyasında Teşvik Etmek” Ö konulu bildirisinde Gülen’in demokrasi, çoğulculuk, insan hakları, inanç özgürlüğü gibi konular üzerine görüşlerinin insan hakları normlarına doğrudan katkı sağladığını ileri sürdü. Batı Carolina Üniversitesi’nden Prof. Victoria Clement de Fethullah Gülen’in Türkmenistan’daki okulunun Türkmen ailelere çocuklarını laik ve genel eğitim veren bir okulda okutma konusunda önemli bir seçenek sunduğunu iddia etti. “Gülen’in Metodolojisini Anlamaya Doğru” başlıklı bildiri sunan akademisyenyazar Oliver Leaman ise, Gülen hareketinin hedefini “İslamın evrensel bir inanç olabileceğini göstermek” olarak tanımladı. yılı ortalarında Yugoslavya’nın da1995 ğılmasından sonra ülkenin güneyinde kalan ve bugün artık adı Makedonya Cumhuriyeti olan bölgede yaşayanlar, Yunanistan ile büyük bir anlaşmazlık içine düşmüşlerdi. Yunanistan, “Makedonya” isminin ülkenin kuzeyindeki bölgeye de ismini veren kendi krallarından geldiğini ileri sürerek karşı çıkıyordu. Makedon yetkililer ise yüzyıllardır bu isimdeki bölgede yaşadıklarını belirterek “Makedonya Cumhuriyeti”ni kurma hakları olduğunu savunuyordu. Sonunda Yunanistan’ın tüm engelleme çabalarına rağmen “Makedonya Cumhuriyeti” kuruldu. O dönemde Yunanistan genelinde günler süren büyük gösterilere tanık olduk. Devlet ve hükümetin tüm organları ile kilisenin teşvik ettiği milyonlarca Yunanlı sokaklara dökülerek “Makedonya Yunandır!” sloganları eşliğinde yoğun gösterilerde bulundular. Aynı dönemde “Makedonya” ismi hem hükümet ve devlet kuruluşları, hem de sanayi kuruluşlarının gözde simgesi olmuştu. Makedonya haber ajansı, Makedonya helvası, Makedonya çorapları, Makedonya bankası, Makedonya bakanlığı, Makedonya sucukları hep bu dönemde doğan oluşumlardır. Aynı tarihlerde Selanik havaalanının ismi bir gecede “Makedonya Havaalanı” olarak değiştirilmişti. Üstelik bununla yetinmeyen dönemin Yunan hükümeti, ordusu bile olmayan Makedonya Cumhuriyeti’nin aynı ismi taşıyan Yunanistan’ın kuzeyindeki bölgeden toprak talebinde bulunabileceğini ileri sürerek NATO’dan askeri yardım isteminde bulunmuştu. NATO yetkililerinin “Ordusu bile olmayan bir ülke sizden nasıl toprak alabilir?” şeklindeki alaycı cevapları olayın bir süre için askıya alınmasına neden olmuştu. ??? Aradan yaklaşık 12 yıl geçti. Yunanistan’daki tüm devlet ve hükümet mekanizmaları yıllardır Makedonya Cumhuriyeti’ne karşı büyük mücadele veriyorlar. Gerçek olan, bugüne kadar hemen hiçbir başarı elde edemedikleri. Makedonya Cumhuriyeti’ni geçen 12 yıl içinde BM’ye üye 192 devletten 123’ü (aynı isimle) tanıdı. Kaldı ki, bu ülkeler arasında ABD, Rusya ve Çin de bulunuyor. Yunanlı yetkililer son dönemde Makedonya Cumhuriyeti’ni NATO konusunda tehdit etmeye başladı. Makedon yetkililerin NATO’ya üye olmak üzere başlattıkları girişim, Yunanistan’ın her zaman olduğu gibi çirkin veto oyununu gündeme getirdi. Türkiye’nin AB üyeliği ve Kıbrıs Rum Yönetimi’nin kesin üye yapılabilmesi için oynanan oyun, bu defa BM raporu, 20 yılda yerkürenin sağlığına dair bütün göstergelerin kötüye gittiğini ortaya koyuyor İnsanoğlu kendi sonunu hazırlıyor 20 yıl öncesiyle bugünün karşılaştırıldığı rapor, dünya kötüye giderken gelişmekte olan ülkelerde kişi başına düşen zenginliğin arttığını gösteriyor. Kaynakların yerine yenisi konulamayacak bir hızla tüketildiği vurgulanan rapora göre, hemen harekete geçilmezse, çocuklarımız ödeyemeyecekleri bir faturayla karşı karşıya kalacak. şam için gerekli olan kaynakların yeterliliği sorgulanıyor. Gezegendeki doğal kaynakların sistematik şekilde yok edilmesiyle ülke ekonomilerinin geleceğinin tehdit altında kaldığı kaydedilerek “çocuklarımızın ileride bu faturayı ödeyemeyebileceğine’’ dikkat çekiliyor. Biyoçeşitliliğin korunmasının gerekliliğine vurgu yapılarak yeryüzünde son 450 milyon yıl içinde nice türün yok olduğu 5 dönem geçirildiği hatırlatılan raporda, bu dönemlerin sonuncusunun 65 milyon yıl önceye uzandığı belirtilerek “Altıncı büyük tükeniş yolda... Felaket bu kez insanoğlu eliyle yapılıyor...’’ ifadesi kullanılıyor. Dış Haberler Servisi “Dünya bir felakete doğru gidiyor... Hiç vakit geçirilmeden gerekli önlemlerin alınmaması halinde insanlığın geleceği tehlike altına girebilir!” Birleşmiş Milletler (BM) Çevre Programı tarafından çeşitli ülkelerden yaklaşık 400 uzmanın katkısıyla hazırlanan ve 1000 uzman tarafından gözden geçirilen raporda yer alan bu ifadeler, bugüne kadar dünyanın ve insanlığın geleceğine ilişkin en karamsar tabloyu gözler önüne serdi. Kenya’nın başkenti Nairobi’de açıklanan 570 sayfalık raporda, dünyadaki kaynakların, yerine yenisi konulamayacak bir hızla tüketildiğine dikkat çekiliyor ve insanın bu şekilde yaşamayı sürdürmesi halinde soyunun devamının bile tehlikeye girebileceği vurgulanıyor. Raporda yer alan yeryüzünün ekosistem haritasında, Türkiye’nin “kritik ya da tehlike altındaki” ülkeler arasında gösterilmesi dikkat çekiyor. Dördüncü Çevreye Küresel Bakış (GEO4) isimli rapora göre, son 20 yılda gezegenin sağlığına dair hemen her gösterge kötüye giderken gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen zenginlik üçte bir oranında arttı. Afrika’da ise kişi başına düşen gıda üretimi 1981’den bu yana yüzde 12 azaldı. ÇEVREYE SALDIRI Raporda, liderlerin, önceliği “çevrenin zararına kalkınma’’ya değil, “kalkınma için çevreye’’ vermeleri isteniyor, aksi takdirde insanlığın geri dönemeyeceği bir yola gireceği belirtiliyor. Gelişmiş ülkelerde giderilen bazı çevre problemlerinin, kalkınmakta olan ülke halklarının refahını tehlikeye attığı kaydediliyor. Azgelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde yaşayan milyarlarca insanın gelişmiş ülkelerde çözümlenmiş, kirli sulardan bulaşan hastalıklar gibi, nispeten çözümü kolay sorunlar yüzünden sağlıklarının tehlike altında kaldığı ifade ediliyor.Çevrenin korunması amacıyla alınması gereken önlemlerin öncelik taşıdığının dünya liderlerine hatırlatıldığı raporun önsözünü yazan BM Genel Sekreteri Ban Kimun “Çevreye yöneltilen bu saldırı, insanoğlunun son yıllarda kaydettiği gelişmeleri baltalıyor” ifadesini kullandı. Rapor, sürdürebilir kalkınma anlayışını BM’nin ana amaçlarından biri haline getiren, Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu toplantısının 20. yıldönümünde yayımlandı. Bu raporların ilk örneğini, 1987’de adını eski Norveç başbakanından alan “Brundtland RaporuOrtak Geleceğimiz” oluşturuyor. BM Çevre Programı’nın Genel Direktörü Achim Steiner, dünyada var olan sorunların üzerine yenilerinin eklendiğini söyleyerek “Brundtland’den bu yana yeteri kadar uyarı sinyali verildi. Umarım GEO4 bunların sonuncusu olur” dedi. 6. BÜYÜK TÜKENİŞ YOLDA Küresel ısınma, sürdürülebilir olmayan kalkınma modelleri, artan nüfusun beslenmesi ve türlerin soylarının tükenmesi konusunda acilen adım atılması gerekliliğine vurgu yapılan raporda, dünyanın bu gidişini tersine çevirmek için harekete geçme anlayışının eksik olduğu belirtiliyor ve “İnsanoğlu artık çevreye yönelik tehditleri anlamak ve yönetmek için araçlara sahip, fakat bunları gereği gibi kullanmıyor” deniliyor. İhtiyaçların hiç bu kadar acil, zamanın ise hiç bu kadar uygun olmadığına işaret edilen raporda “gerek bugünkü gerekse bundan sonraki nesillerin devamı için hemen harekete geçmenin acil ve zorunlu olduğunun’’ altı çiziliyor. Günümüzde dünyanın 6 milyarı aşan yoğun nüfusunun 2050’de yaklaşık 810 milyara ulaşabileceği belirtilerek yerkürede ya (Fotoğraf: REUTERS) Olmert’ten bir buçuk ay gecikmeli özür KUDÜS (AA) İsrail Başbakanı Ehud Olmert, İsrail uçaklarınca Suriye’ye 6 Eylül’de düzenlendiği belirtilen operasyon sırasında Türk topraklarına yakıt tanklarının düşmesi nedeniyle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan özür dilediğini açıkladı. Olmert, olağan Bakanlar Kurulu toplantısında, Türk topraklarına düşen yakıt tanklarıyla ilgili ilk kez açıklama yaptı ve 23 Ekim’de Londra’da Erdoğan ile görüşmesi sırasında, “meydana gelebilmiş herhangi bir zarar nedeniyle” özür dilediğini bildirdi. Paris ve Londra temasları hakkında bilgi veren Olmert’in, kabine üyelerine, “(Uçaklar) Gerçekten Türk hava sahasını ihlal etmişlerse, Türkiye’nin saygı duyduğumuz egemenliğine ve toprak bütünlüğüne zarar vermeye ya da kuşku yaratmaya yönelik bir art niyetimiz yoktur” dediği belirtildi. Üst düzeydeki bir İsrailli yetkili, Olmert’in Başbakan Erdoğan ile Londra’daki görüşmesi sırasında, “meydana gelebilmiş herhangi bir zarar nedeniyle”, İsrail adına Türk halkı ve hükümetinden özür dilediğini kaydetti. İsrail uçaklarının 6 Eylül’de Suriye’de bir nükleer tesisi vurduğu iddia edilmiş, operasyon sırasında bazı yakıt tankları Türkiye sınırları içine düşmüştü. Türkiye, İsrail’den resmen açıklama istemişti. Gelişmiş ülkelerin temiz su ihtiyacı artarken temiz su kaynakları gittikçe azalıyor. Gelişmemiş ülkelerde sudan bulaşan hastalıklar da diğer büyük bir sorun. Ölümüne tüketiyoruz... tmosfer, karalar, sular ve biyolojik çeşitlilik bakımlarından dünA yanın kıtalara, bölgelere göre ayrıntılarıyla anlatıldığı raporda öne çıkan unsurlar: ? İklim değişikliği ile mücadele “küresel olarak öncelikli” bir konudur ve siyasi irade ve liderliği gerektirir.Bu konuda henüz bir çözüm üretilemedi. ? İklim son 500 bin yıl içinde olduğundan çok daha hızlı değişti. 1906’dan bu yana ortalama hava sıcaklığı 0.74 derece arttı, bu yüzyıl içinde de 1.84 derece daha artabilir. ? Yaklaşık 2 milyon insan her yıl hava kirliliğinden dolayı yaşamını yitiriyor. ? Bazı seragazları atmosferde 50 bin yıl daha kalabilir. ? Dünya tarihinde ilk kez bu yıl insanların çoğu şehirlerde yaşıyor olacak. ? Sahillerde yaşanan erozyon sonucu Togo ve Benin, her yıl 30 metre toprağını denize bırakıyor. ? Balık stoklarının yüzde 30’u şimdiden yok olmuş durumda. 1987’den bu yana tatlı su hayvanlarının yüzde 50’si yok oldu. Amfibi hayvanların yüzde 30’u, memelilerin yüzde 23’ü, kuşların yüzde 12’si yok olma tehdidiyle karşı karşıya. ? 1987’den bu yana dünya nüfusu üçte bir oranında arttı. ? Temiz su kaynakları giderek azalıyor. Gelişmiş ülkelerin 2025 yılında temiz su ihtiyacının yüzde 50 daha da artacağı sanılmakta. ? Gelişmekte olan ülkeler 2030 yılında kendilerini besleyebilmek için büyük olasılıkla 120 milyon hektar alana daha ihtiyaç duyacak. Bu alan yaklaşık Güney Afrika’nın büyüklüğü kadar. ? Yoksulluk sınırında yaşayan Afrikalıların oranı 1985 yılında yüzde 47.6 iken bu 2000’de yüzde 59’a yükseldi. ? Dünyanın ana nehirlerinden yüzde 10’u her yıl belli dönemlerde sulama alanlarında tüketildiği için denize akamıyor. ? 1850’den bu yana en sıcak 11 yıl, son 12 yıl içinde meydana geldi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle