06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Nr. 04 / 2007 26 JANUAR 2007 Y9204 KURUCUSU: YUNUS NADİ (19241945) BAŞYAZARI: NADİR NADİ (19451991) D: 2 Euro, A: 2.70 Euro, B: 2.70 Euro, NL: 2.70 Euro, F: 2.50 Euro, DK: 20 Dkr, CH: 4.20 Chf Dink’in cenazesinde kenetlenen on binler, bu toprağın insanlarını ayırmak isteyenlere, düşünceye saldıranlara, karanlık ellere ve dünyadaki Türkiye karşıtlarına yanıt verdi Büyük uğurlama Zanlı ve Olay?.. Hrant Dink’i öldürmek suçundan yakalanan Ogün Samast’ın doğum tarihine bakıldığında, zanlıyı 16’sında saymak da mümkün; 17’sine ancak basmış bir çocuk da söz konusudur. Cezai ehliyetten yoksun bir çocuk bütün dünyayı ayağa kaldıran bir cinayeti nasıl işler, silahı nereden bulur, öldürümün kastı mahsusunu kendisine kim aşılar, hedefine bu kadar kolayca nasıl ulaşır? Babasının katil zanlısı çocuğunu resmi makamlara bildirmesi de toplum yapımız açısından üzerinde durulacak apayrı bir özelliktir. Zanlı Ogün’ün cezai ehliyeti tam değil; 18 yaşına girmediği için eksik ceza alacak. Peki, cezaya gerçekten müstahak olan kim ya da kimlerdir? 16 ya da 17 yaşında bir çocuğa işletilen vahim siyasal cinayet yalnız yetkili ve sorumluları değil, yalnız iktidarı ve hükümeti değil, hepimizi çok ciddi bir soru karşısında bırakmıştır: Türkiye Cumhuriyeti sahipsiz midir? ? Olayın korkutucu yanı belirgindir. Ancak bir de menfur cinayete karşı toplum ve devletin benimsediği tutumu değerlendirmek gerekiyor. Cinayetten sonra görüşleri ne olursa olsun öldürülen gazeteciye halk, iktidar, muhalefet, devlet, sivil ve asker kesimler topyekun sahip çıkmışlardır. Çok kısa sürede katil zanlısı yakalanmıştır. Herkesin bildiği gibi Hrant Dink sözde Ermeni soykırımı ile benzeri başka konularda çoğunluğun paylaşmadığı görüşleri benimsiyordu; bu farklılık birdenbire sıfıra indirgenmiş, öldürülen gazeteci tümüyle savunulmuştur. Dink’in Ermeni sıfatı kendisine duyulan sempati ve hoşgörünün katlanmasına yol açmıştır. Acı olay ülkemizde fikir özgürlüğüne saygılı, etnik ayrımcılığa karşıt bir toplum ve devlet dayanışmasını sergilemiştir. Ermeni soykırımı iddiasını kanunla benimsemiş, bu fikre karşıtlığı yasaklamış, tarihsel olayı devlet resmiyeti içinde antidemokratik bir statüye bağlamış çoğu Avrupa ülkesinden daha özgürlükçü ve çağdaş bir profil çizmiştir Türkiye.. ? Biliyoruz ki olayın bu yanı Batı’da es geçilecektir; menfur cinayet Türkiye’ye karşı Avrupa’daki önyargıları besleyecektir. Ne olursa olsun, Hrant Dink’in öldürülmesi, etnik düşmanlıkları beslemek, tarihsel kan davalarını güncelleştirmek yerine insanlığa, çağdaşlığa, dostluğa yönelik fikirleri güçlendirirse bir teselli duygusu duyumsanabilir. Olayın 1617 yaşında bir çocuğu cezalandırmakla kapanamayacağı ise aşikâr bir gerçektir. Ülkemizi zor günler bekliyor. ‘Hepimiz Hrant Dink’iz’ Basın şehidi Hrant Dink, on binlerce yurttaşın katıldığı törenlerle son yolculuğuna alkışlarla uğurlandı. Sabah erken saatlerde Agos gazetesi önünde toplanmaya başlayan kalabalık, buradaki törenin ardından Yenikapı’ya doğru yürüyüşe geçti. Ermenice, Kürtçe ve Türkçe “Hepimiz Ermeniyiz”, “Hepimiz Hrant Dink’iz”, “Katil 301” yazılı dövizler taşıyan kalabalık, çevreden katılımlarla insan seline dönüştü. Meryem Ana Kilisesi’ndeki dini törenin ardından Dink, Silivrikapı’daki Balıklı Ermeni Mezarlığı’nda toprağa verildi. Kilisedeki törene Cumhurbaşkanı, Başbakan ve TSK de çelenk gönderdi. Haberi 18. Sayfa’da ‘Ülkenden ayrılmadın’ Rakel Dink. Rakel Dink, eşi Hrant Dink’e yazdığı mektubu kalabalığa okudu. Dinleyenleri duygulandıran Rakel Dink, eşinin Türkiye’de milat yarattığını belirterek “Büyük bir bedel ödedi. Bedellerin ödendiği gelecekler Hrant’ları severek, Hrant’lara inanarak olur. Nefretle, hakaretle, kanı kandan üstün tutarak olmaz” dedi. Bir bebekten katil yaratan karanlığın sorgulanması gerektiğini söyleyen Dink, mektubunu “Sevdiklerinden ayrıldın, çocuklarından, torunlarından ayrıldın. Burada seni uğurlayanlardan ayrıldın, kucağımdan ayrıldın. Ülkenden ayrılmadın” diye bitirdi. Haberi 18. Sayfa’da İsmail Cem vefat etti ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye’de sosyal demokrat hareketin kuramcılarından, eski Dışişleri Bakanı, 34 yaşında “en genç” TRT Genel Müdürü olan ve YTP macerasından sonra siyasal yaşamını CHP’de noktalayan İsmail Cem’i yitirdik. Eski Dışişleri Bakanı İsmail Cem, tedavi gördüğü İstanbul Cerrahi Hastanesi’nde hayatını kaybetti. Hastaneden alınan bilgiye göre, akciğer enfeksiyonu teşhisiyle 15 Aralık 2006 tarihinde hastaneye kaldırılan Cem, geçen çarşamba 09.50 itibarıyla vefat etti. Cumhuriyet tarihinin en uzun görev yapan 4. Dışişleri Bakanı olan İsmail Cem, örnek siyasi kişiliği ile kamuoyunun sevgisini kazanmıştı. Yazar ve fotoğrafçı kimliğiyle de çeşitli yapıtlar veren Cem’i, yaşamı boyunca yazdığı iki şiirden biri olan “Ben Böyle Veda Etmeliyim” şiirindeki “Filleri kuyruğundan çekerek/Tepeleri aşırtmaktı görevim/ Günler bitti filler tükenmedi/Ben elimden geleni yaptım/Gerisini siz tamamlayın” dizelerini anarak uğurluyoruz. Cem, genel müdürlüğe geldiğinde yaptığı ilk konuşmada, “Yeni çalışma döneminin kültür anlayışında öncelik Türkiye kültürüdür, halkın kültürdür; bunun çağımızda aldığı ve alacağı biçimdir” dedi. Cem’in uygulamaları ve yaptığı atamalar dönemin muhalefeti tarafından tepkiyle karşılandı. Adalet Partisi (AP) Genel Başkanı Süleyman Demirel, “TRT’nin Ulus gazetesinin durumuna getirilmek istediğini” iddia etti. 12 Nisan 1975 seçimlerinde güvenoyu alan Demirel başkanlığındaki “Milliyetçi Cephe” hükümetinin ilk uygulamalarından birisi 16 Mayıs 1975’te Cem’i görevden uzaklaştırmak oldu. Yargıya giden Cem, Danıştay tarafından göreve iade edildi, ancak kendisi gazeteciliğe dönmeyi tercih etti. Ayrıca Cem, 1965 ve 66 yıllarında gazetemizin de yazı işleri müdürlüğünü de yapmıştı. Alkışlar Hrant Dink için Hrant Dink için ilk tören Osmanbey’deki Agos gazetesinin bulunduğu Sebat Apartmanı’nın önünde yapıldı. Rakel Dink konuşmasını bitirdikten sonra ailesiyle birlikte Hrant Dink için beyaz güvercinler uçurdu. Buradaki konuşmanın ardından Dink’in ailesi cenaze arabasının arkasında binlerce kişiyle birlikte Elmadağ’a kadar yürüdü. Yol boyunca ev ve işyerlerinin camlarına, balkonlarına çıkan yurttaşlar alkışlarla Dink’i uğurladılar. Halkın seni unutmadı... ANKARA / İSTANBUL (Cumhuriyet) Aracına konan bombanın patlamasıyla 14 yıl önce yaşamını yitiren gazetemiz yazarı Uğur Mumcu’nun ölüm yıldönümü nedeniyle yayımlanan mesajlarda suikastın aydınlatılamaması eleştirildi. Eğitimİş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli, “Mumcu’nun öldürüldüğü 24 Ocak 1993’ten bu yana 12 hükümet, 14 içişleri bakanı, 12 adalet bakanı, 4 DGM savcısının değiştiği ülkemizde ne yazık ki Uğur Mumcu cinayeti bütün bağlantılarıyla hâlâ aydınlatılamadı. Türkiye Cumhuriyeti üzerinde sinsice hazırlanan oyunları bundan yıllar önce gören Uğur Mumcu, Türkiye’nin birlik ve bütünlüğüne, laik, demokratik ve üniter yapısına yönelik tüm tehdit ve tuzakları cesurca yazmış, toplumu uyarmıştır” dedi. Birleşmiş Milletler Türk Derneği Başkanı Rahmi Kumaş ise ölümünden 14 yıl sonra dahi Mumcu’nun mumunu aradıklarını belirterek “Onun mumunu arıyoruz. Diyojen’in feneri gibi onun mumu, adamların kimliklerini ışıklandırıyordu” dedi. larının alçakça öldürülüşlerinin içyüzlerinin ortaya serilip suçlularını cezalandırmada devlet sınıfta kaldı” vurgusunu yaptı. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu da gazetemiz Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’a gönderdiği mesajında, “Türk medyasının duayeni, güvenilir ve örnek kişiliği ile kamuoyunun saygınlığını kazanmış olan gazeteciyazar Sayın Uğur Mumcu’yu, menfur bir suikast sonucu aramızdan ayrılışının 14. yıldönümünde rahmetle anıyorum. Herkese örnek olan usta kalemi, vatan sevgisi ve erdemli hayatının mesleğinde başarılı olmak isteyenler için yol gösterici olmasını diliyorum” dedi. ALEMİNİ HALKI İÇİN KULLANDI’ İstanbul Barosu’ndan yapılan yazılı açıklamada, Mumcu’nun ezber bozan araştırmacı gazeteciliğin akla ilk gelen isimlerinden biri olduğu belirtilerek “Kalemini halkının, ulusunun, insanlığın ortak değerlerinin yararına kullandı. Güç odaklarının, toplumun egemenlerinin, sömürünün karşısındaydı. Mumcu suikastı, onun kişiliğinde Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığına, ulusal bağımsızlığımıza, çağdaşlığa, Atatürk’ün manevi mirasına yöneliktir” denildi. Mumcu’nun yaşam tarzıyla, yazdıklarıyla halkını aydınlatan, karmaşık ilişkilerin arka planını okurlarına yansıtan bir gazeteci olduğu belirtildi. Alperen’le organik bağı var Dink’in katil zanlısı Ogün Samast’ın bağlı olduğu eylem hücresini kontrol eden Yasin Hayal’in, Nizami Âlemcilerle organik bağı kesinleşti. Trabzon’da okul önlerinde mürit avına çıkan tarikatların tuzağına düşen Yasin Hayal’in, bir süre ilgi duyduğu BBP’nin gençlik örgütlenmesi Nizami Âlem Ocakları’nda (Alperen Ocağı) faaliyet gösterdiği öğrenildi. Mehmet FARAÇ Hrant Dink suikastını gerçekleştiren radikal milliyetçi hücrenin ilginç bağlantıları bir bir deşifre oluyor. Eylem hücresini koordine eden McDonald’s bombacısı Yasin Hayal’in, Nizami Âlemcilerle organik bağı kesinleşirken başta Çeçenistan olmak üzere cihat bölgelerinde çalışma yürüttüğü, BBP’yi destekleyen Adıyaman’daki Menzil tarikatına gönül verdiği bildiriliyor. Polis sorgusunda “Dink’i ben vuracaktım” diyen Hayal’in, “izlendiğini” gerekçe göstererek Ogün Samast’ı görevlendirdiği ifade ediliyor. Sorgusunda azmettiriciler ve örgütlenme piramidini gizlemeye çalışan Devamı 4. Sayfa’da C ‘K ‘DEVLET SINIFTA KALDI’ Güvenlik güçleri ve istihbarat örgütlerinin 14 yıldır iğrenç cinayeti aydınlatamadığına dikkat çeken Kumaş, “Bu düşündürücüdür. Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Çetin Emeç, Necip Hablemitoğlu ve daha nice seçkin Türk aydın
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle