30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 Savaşın dondurulduğu yer ’da uluslararası çözüm 2006 beklenen Kosova’nın nihai statüsü Balkanlar’daki tüm dengeleri, sınırları değiştirebilir. BM’ye bağlı özel askeri güç ve geçici yönetimler eliyle durdurulmuş kanlı iç savaş, çatışmalardan barışa yeni çizilecek haritalarla bağımsız devletçiklerle mi ulaşılacak? Yoksa Balkanlar yeniden Ortadoğu gibi ırklar, dinler ekseninde kanlı çatışmaların, hesaplaşmaların odağı mı olacak? AB Tito’nun Yugoslavya’sına kucak açmadı. Parçalanmada taraf oldu. Kanlı çatışmalara, sınır hesaplaşmalarına seyirci kaldı. Avrupa toprakları içinde Bosna’da, Kosova’da çok fazla kan döküldükten sonra, ABD öncülüğünde gecikmeli BM, NATO özel güçleri müdahalesi gündeme geldi. Şimdilerde birkaç yüz binden birkaç milyona ayrı ayrı devletçiklerin oluşumunda, yeni haritalarla sınırlar çizimi savaşımında, Balkanlar paramparça, umutlar tek tek AB üyeliğinde kurtuluşta. AB üyeliğine aday olabilmişler, olmak için sıra bekleyenler, siyasal gelecekleri, günlük ekonomik yaşamları BM yönetimi görüntüsünde, ABD, AB’de kararı verilen, kimileri anlaşmalarla bağımsız sayılmış, kimilerinin statüsü belirlenmemiş, hepsinin sınırları tartışmalı devletçikler. Geçici barış, ambargolara, cezalandırmalara daha ağır hedef olmamak için sindirilmişliğin dengesinde sağlanmış. Aralarında ABD, AB’nin uslu, ödüllendirilecek çocuğu olma yarışı var. Ortak düş: Çözüm dayatmalarında uyumlu taraf olma yarışında, bağımsız devletçik statüsünü BM’de onaylatma, uluslararası anlaşmalara bağlama, sonunda AB üyeliğinde kurtulma reçetesinde odaklanmış. Düşledikleri gibi, Balkanlar’da barış, AB üyeliğinde buluşmada gerçekleşecekse, bu kadar kan niye döküldü? Baştan parçalamadan, katilamlar yaşanmadan, AB üyeliği neden gündeme gelmedi? Bosna’da, Kosova’da BM şemsiyesinde özel NATO güçlerinin sağladığı yapay barış, dondurulmuş savaş hali, askeri güçlerin çekilmesi sonrasında nasıl geçerli olacak? ABD, AB, Balkanlar iç savaşında asker kaybetmek, para harcamak istemiyor. Kosova’da zorlanan barış; Karadağ’da AB üyelik düşü ile gerçekleştirilen ayrılma, referandum kararı benzeri bir çözümde, Arnavut egemenliğinde bağımsız Kosova formülünde öngörülüyor. Trakya Üniversitesi Balkan Uygulama ve Araştırma Merkezi, tam da bu noktada, Balkanlar’daki tarafları bir araya getiren ‘‘Kosova ve Balkanlar’’ konulu bir uluslararası forum düzenledi. Kosova, Sırbistan, Arnavutluk, Makedonya, Bulgaristan’dan gelen taraflar, bilim insanları, yıl sonuna kadar çözüm dayatılan sorunlar üzerinde çok farklı görüşlerini galiba ilk kez bir bilimsel toplantıda bir araya gelerek tartıştılar. Aslında tartışamayacak kadar ayrı görüşlerini açıklamakla yetindiler. C haberler SÖZDEN YAZIYA GÜRAY ÖZ HAZİRAN CUMA Yansa Karanlık! Yüksek faizin peşinden gelen ünlü yabancı sermaye, başka bir ülkeden, başka bir yüksek faizden sinyali aldığı gün ‘‘büyüyen’’, ‘‘kişi başına düşen gelirin yakında 10 bini bulacağı’’ söylenen ülkeyi terk eder. Döviz tavana vurur, dış borç katlanır. Böyle ülkelerin IMF’ye bağlı ‘‘bağımsız’’ merkez bankalarına düşen, o gideni geri çağırmak, faizin ucunu yeniden göstermektir. Ekonomi ‘‘büyüdükçe’’ sokağa çıkan çocukların sayısı yükselir. Bir göstergedir onlar. Bir kıvılcım çakmadıkça, karanlık yanmadıkça ??? Böyle krizli günlerde dönek ve sinik yazar köşesinde ahkâm kesecektir. ‘‘Ahmak solculardan’’ dem vuracak, bildiği dillerin en fiyakalı kelimeleriyle edebiyat paralarken ‘‘bitti bu işler gülüm’’ şarkısını söyleyecektir. O ‘‘bağımsızlığı’’ terk edilmesi gereken bir fantezi sayar. Milliyetçilikle savaştığını söylediğinde yurtseverliği tepelemenin hazzıyla doludur. Ulusal devletlerin zamanının geçtiğini ilan ederken birleşmiş halkların kurduğu devletlerin, zorba diplomasinin bütün olanaklarıyla, paranın, olmazsa silahların gücüyle bir sürü ‘‘ulusal’’ devlete neden bölündüğünü açıklamak gibi bir derdi yoktur onun. ‘‘Büyük ve yenilmez sistem’’i kabul etmiş, ona biat etmiş olanın çocuklar konusunda, yoksulluk konusunda, yerinde sayan ekonomiler konusunda arada bir gözyaşı döktüğünü görürseniz sakın aldanmayın. Timsahın gözyaşlarıdır onlar. Çocukların dünyasıysa karanlıktır. Bir kıvılcım düşmeden, karanlık yanmadan kurtulmaz onlar. Bir düşse kıvılcım, bir yansa karanlık. guray.oz?cumhuriyet.com.tr B BM KARARINA GÖRE GÖRÜŞMELERİN YIL SONUNA KADAR BİTMESİ GEREKIYOR Kosova düğüm noktası BM’DE SIRBİSTAN EYALETİ Fiilen BM askeri işgalinde K osova, BM için de geçerli halen yürürlükte olan uluslararası hukuka göre Tito’nun Yugoslavya’sı, şimdiki Sırbistan devletinin özerk eyaleti. Ancak fiilen yine BM, NATO ile ilişkilendirilmiş uluslararası özel güvenlik, asker gücü işgali altında, ayrı bir devletmiş gibi yönetilmekte. ABD’nin Sırp katilamı gerekçeli Sırbistan, Kosova bombardımanının ardından Kosova neredeyse her kasaba ayrı bir devlete ait askeri gücün kontrolüne verildi. Çok büyük bir üsle başkent Priştine’ye yerleşen ABD denetimindeki yardımlarla, kara ekonomi, mafya ile ayakta durmaya çalışıyor. Emekli maaşları şimdilerde 35 Avro olarak BM bağlantılı yönetimce ödeniyor. Özel yönetimin sağlayabildiği kadarı ile kamu işletmeleri, okullar, öğretmen, kamu çalışanlarının giderleri karşılanıyor. 4. TUR GÖRÜŞMELERİ TAMAMLANDI BM şemsiyesinde, Sırbistan Kosovalı taraflara sağlanmış zorunlu görüşme takvimi içinde Viyana’da 4. tur görüşmeleri tamamlandı. Yazılı metinlere bakılırsa Belgrad Kosova’nın Sırbistan’dan ayrılmasına asla razı değil. Kosova tarafı nüfusun çoğunluğunu oluşturan Arnavutların yönetiminde bağımsız bir devlet kurulması tezinde, ABD ve AB’den destek almışa benziyor. Ancak bağımsız devlet olma yolunun açılmasında kendisinden istenen ev ödevlerini yapmakta zorlanıyor. Kosova’da yaşayan çoğunluğu son çatışmalar, ABD askeri müdahalesinin ardından yöreden ayrılmış Sırpların mülkiyet haklarından, azınlık haklarına uzanan bir dizi ev ödevi önlerinde duruyor. Kosova tarafı kimi dayatmaların, örneğin bağımsız belediyeler projesinin Kosova’yı parçalama anlamına geldiği savında, üçe parçalanmış Bosna çözümünün çözüm olmadığının altı çiziliyor. ABD, AB denetiminde Kosova’da, Bosna’da yerleşik askeri gücün çekilmesi gündemde. Zaten yöre halkının yaşaması için yapılan ekonomik destek, her yıl hızla düşürülüyor. Kaçınılmaz sonuç bölgede yoksulluk, huzursuzluk artıyor. RESMEN TANIMIYOR Resmen açıklanmadı ancak Yunanistan’ın, Trakya Üniversitesi’ndeki bilimsel toplantıya temsilci göndermemesinin gerçek nedeni, şu anda dünya gündeminde sorun olarak bile görülmeyen Makedonya’nın adının kullanılmış olması. Yunanistan Batılıların tanıdıkları Makedonya’yı resmen tanımıyor. Eski Yugoslavya’nın özerk eyaleti olarak kabul ediyor. Bulgaristan, Makedonya Kosova çözümünden kendilerine yansıyabilecek parçalanmanın kaygısını taşıyorlar. İşin içine bir de Rusya’nın bölge çıkarlarını katarsanız... Sözün özü en çok ABD ve AB, bir yükten kurtulmak adına Kosova’nın nihai statüsünün bir an önce belirlenmesini istiyor, dayatıyor görünseler de.. Kosova’nın nihai statüsü, sınırlardan, ayrı bir devletçik olarak ayakta kalabilmeye, azınlık haklarına, dahası Batı’yı tehdit eden terör odaklarına kadar, bütün dünya dengelerini karıştırabilecek bir odak, duyarlılık noktası olarak duruyor. Forumun Kosava, Sırbistan, Arnavutluk, Makedon, Bulgar, Türk katılımcıları Tiran Üniversitesi Rektörü ve Bulgar Konsolosu’yla. ŞÜKRAN SONER TÜ Balkan Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Recep Mesut, bu yılın sonuna kadar nihai statüsü belirlenmesi gereken Kosova’ya ilişkin Viyana görüşmelerinde, kesin bir sonuca ulaşılamadığıyla söze girerek dünyanın dikkatle izlediği bu çok kritik anlaşma konusunda, emsal oluşturacak bu çetrefil sorun üzerine, diplomatik bir çözüm bulmak ya da empoze etmek maksadı ile forum düzenlemediklerini açıkladı. Sadece taraf, uzman görüşlerini dinlemeyi, akademisyenler ve kamuoyuna, konuyu özgür değerlendirmeleri için sunmayı amaçladıklarını söyledi. BARIŞ BEKLENTİLERİ Açılışa katılan Rektör Enver Duran ile Bulgaristan Başkonsolosu Angel Angelov’un uluslararası forumun, tarafların bir araya gelişlerinin Balkanlar’da barış beklentilerine katkı dileklerinin ardından ilk konuşmacı KosovaPriştine Türk Gazeteciler Derneği Başkanı İbrahim Aslan’ın sunuşu, bizim uzaktan savaş bitti algılaması içinde habersiz olduğumuz durumun, aradan geçen 7 yılın bir özeti sayılabilir.. Balkanlar 5 asır Osmanlı Türk yönetiminden sonra, günümüze kadar yaklaşık bir asırlık dönem içinde tam 5 kez kana bulandı. Kosova’da 25 yıldır güvenilir bir nüfus sayımı yapılabilmiş değil. Eylül ayında yapılmak istenen sayım için gereken 8 milyon Avro’yu uluslararası topluluk sağlamıyor. Seçimle birlikte sayımın da 2007’ye kayması bekleniyor. Tarihte vilayet olarak yüzölçümü 2030 bin km2 olan Kosova’nın bugünkü yüzölçümü 10.884 km2. Tahmini 22.5 milyon nufusun yüzde 85’ini Arnavutlar, yüzde 8’ini Sırplar, kalan bölümünü Türk, Boşnak ve Romanlar oluşturuyorlar. Kosova, 1999 yılında NATO güçlerinin duruma el koymalarıyla, arklı çıkarlar, farklı beklentiler içinde olan tarafların amaçlarına uygun parçalanmalar gerçekleşirse bu haritadaki sınırların tümü değişecek. Ülkecik sayısı birkaç katına çıkabilecek. F ir kıvılcım düşse, yansa karanlık, sonra çocuklar gökyüzünün mavisine akın etseler. Yeni doğmuşundan üstüne hayatın yükü binmişine kadar hepsi, ama hepsi bir oyunun içine girseler, yoksul akşam bir şölene dönüşse, acı sabah ışıklı bir günün habercisi olsa. Olmaz! Zinhar! Sakın ha! Haraminin hesabı başka türlüdür. Sokaktaki çocukların sayısının 20 bini aşması, kayıpların 4 bin 500’ü geçmesi, devletin, seyretmeyi bir yana bırakın, farkına bile varmaması büyük sayılar hesabının ‘‘doğallığına’’ dayanır. Doğaldır böyle şeyler. Büyük bölümü siyah 35 milyon aç insanıyla ABD nasıl ‘‘süper’’ bir devletse, Rusya hiç işsizin bulunmadığı Sovyetler’i unutmuş, ‘‘yalnızca 30 milyon aç insan var’’ıyla övünür duruma gelmişse, o müthiş büyük sayılar hesabı hükmünü yürütüyor demektir. Büyük sayılar hesabı çocuk ya da büyük tanımaz. Eli iş tutanın çalıştırılması, bakılamayanın sokağa teslim edilmesi, kendi ekmeğini, ekmek yoksa kendi ‘‘tinerini’’ bir şekilde kazanması usuldendir. Çocukların ‘‘yasal’’ ya da yasadışı çalışması gerekir. Ekonominin çarklarının dönmesi için, ucuz, ucuzdan da ucuz emeğin sürekli devrede kalması, çalışma yaşının olabildiğince alt sınırlara çekilmesi yüksek çıkarların gereğidir. Dönmez başka türlü haraminin dümeni. ??? Borsanın çarkı, paranın giriş çıkışları, bizim gibi ülkelerde yerinde sayan üretimin sihirli ‘‘büyümeye’’ boyun eğmesiyle olur. Şu ünlü‘‘gelişmekte olan’’ ülkeler artık kalkınmıyorlar, ekonomileri ‘‘büyüyor’’. Finans dünyası dümene geçeli beri böyledir. Para döner, döner, döner yoksulun başına vurur. Kimi zaman uluslararası krizin havasını almak onlara düşer. Balkanlar’ın Filistin’i olmasın askeri güçle gelen barışla birlikte, BM’nin 1244 sayılı kararıyla BM Kosova Geçici Yönetim Misyonu (UNMIK) tarafından, tam 7 yıldır yönetiliyor. Güvenlik, 38 ülkenin askerinden oluşan NATO komutasındaki barış gücü KFOR bünyesindeki UNMIK polisi ve Kosova polisi tarafından sağlanıyor. Öte yandan Kosovalıların geleceğin ordusu gözüyle baktıkları Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) mensuplarının oluşturdukları Kosova Muhafız Gücü (TMK), doğal afetlerde müdahaleye hazır durumda faaliyetlerini sürdürüyor. T İşgal altında yıl Aradan geçen 7 yılda 2 genel, 2 yerel seçim yapıldı. Anayasa çerçevesine dayanarak geçici özyönetim kurumları oluştu. Yapılması gerekenler takviminde sürekli sarkma yaşanıyor. Kosova’da barış için öngörülen standartların yerine getirilmesinde en büyük engeli ağır ekonomik koşullar oluşturuyor. Daha Miloşeviç yönetiminde çökmüş, teknolojiye ayak uyduramayan geçmişin en büyük istihdam kaynağı fabrikalar üretime açılabilmiş değil. UNMIK özelleştirmeleri ekonomide kıpırdanma getirmemiş. Doğum oranında AB’nin birincisi Kosova’da nüfusun yüzde 50’si 25 yaşın altında. İşsizlik oranı yüzde 60’ın üzerinde. SırbistanKaradağ tarafını uluslararası forumda Belgrad Üniversitesi’nden Prof. Dr. İvo Viskoviç temsil etti. Aslında Miloşeviç karşıtlarının siyasi liderlerinden önemli bir isim, büyükelçi. Sırpların Kosova’nın geleceği hakkında kendilerinde söz söyleme hakkı gördüklerini anlatıyor. Kosova sorununun çözümünde değişik ülkelerin değişik çıkar çatışmalarının yaşandığını, ancak çözümde Arnavutlar ve Sırplar olarak iki grubun anlaşmasının ağırlık kazandığını vurguluyor. Arnavutluk’tan Tiran Üniversitesi’nden Prof.Dr. Marenglen Verli, tarihte Kosova’nın Arnavutluk’un bir parçası olduğu, Arnavutluk topraklarının Avrupalıların barış anlaşması için bölündüğü anımsatması ile söze giriyor. Ancak 1913’te dökülen kanların tekrar dökülmemesi için 20. yüzyılın sonunda çizilen sınırları kabul ettiklerini söylüyor. Arnavutluk Tiran Üniversitesi’nden Prof. Ferit Duka’ya göre de Avrupa ile bağdaşmış bir Kosova için, nüfus çoğunluğunun, yani Arnavutların iradesi gerekiyor. TetovaMakedonya See Üniversitesi’nden Doç.Dr. Veton Latifi, Kosova’daki gelişmelerin Makedonya siyasal partilerinin üzerindeki etkilerini araştırmış. Makedonya’nın daha önce çokkültürlülük ekseninde oluşmuş siyasi partiler yapılanmasının, Kosova’dan etkilendiğini, Makedonya’daki Arnavut partilerin oluşumunda, Kosovalı Arnavutların büyük rol oynadıklarını belirtiyor. ABDAB BEKLENTİLERİ TetovaMakedonya See Üniversitesi rektör yardımcısı Abdulmenaf Bexheti ise Kosova gelişmelerinin Makedonya ekonomisi üzerindeki etkilerini araştırmış. Makedonya’ nın çok büyük olan ihracat ithalat açığının kapanmasında, uluslararsı ekonomik ilişkilerde resmen yeri olmayan Kosova’ya yapılan ihracatın önemli bir kalem oluşturduğunu açıklıyor. Bulgaristan’dan Güneydoğu Avrupa Araştırma Merkezi Başkan Yardımcısı Prof. Anton Parvanov ise Kosova’da nihai statünün belirlenmesini Balkanlar’da uzun vadeli barış çözümü için bir anahtar olarak görüyor. AB’ye aday ülke olarak, Belgrad ve Kosova’ya aynı uzaklıkta, AB beklentilerine daha yakın bir çizgi çizmeye çalıştıklarına dikkat çekiyor. Arnavutluk temsilcilerinin söyleminde ABD yaklaşımlarının altı çizilirken, Bulgar sözcünün sık sık AB standartları içinde çözüm üretilmesini, dillendirmesi dikkat çekiyor. ürkiye Avrupa Stratejik Araştırmalar Merkezi Balkan Uzmanı Erhan Türbedar, Balkanlar’a bakan Türkiye’nin oradaki tüm gelişmelerden etkilendiği ile söze giriyor. Son yıllarda Balkanlar’da olumsuzluklara karşın olumlu gelişmelerin de yaşandığına işaret ediyor. İç çelişkilerine, çatışmalarına karşın tüm Balkan ülkelerinin ortak bir dış politika amacında, AB’de buluştuklarına işaret ediyor. AB’li olma amacının Balkan ülkelerini istedikleri gibi davranmaktan alıkoyduğunu anlatıyor. Ancak AB içinde sorunlar çözülmezse de Balkanlar’ın her an Ortadoğu’ya dönüşebileceğine işaret ediyor. 3’e bölünmüş, sözde barışın sağlanmasından bu yana 13 içişleri, 13 cumhurbaşkanı değişimi yaşayan Bosna’daki çözümün çözüm olmaktan çok uzakta kaldığını belirtiyor. Makedonya’daki etnik gerginliği anımsatıyor. Balkanlar’da her an öğrencilerin futbol kavgasından bile çatışma çıkabileceğini söylüyor. Gelinen noktada Balkanlar, Kosova tablosunu şöyle özetliyor: ‘‘Kâğıt üstünde Kosova Sırbistan’ın bir parçası olarak görünse de her geçen gün bağımsız devlete özgün yapılara kavuşmaktadır. Kosova’da devlet kurumlarını inşa eden uluslararası topluluktur. Uluslararası hukuk Balkanlar’daki yeni realitelere göre şekilleniyor. Ancak uluslararası topluluk artık Kosova için para harcamak istemiyor. Avrupa’nın en fakir ülkesi olan Kosova’ya UNMIK aracılığı ile yapılan yardımlar yüzde 25’e kadar gerilemiştir. Dışarıya hiçbir şey satamıyor, her şeyi dışardan alıyor. 20 Şubat’ta Kosova’nın nihai statüsüne ilişkin müzakereler başladı. Uluslararası topluluk Kosova’ya bağımsızlık vermeyi kararlaştırdı. Çin ve Rusya bundan yana gözükmeseler de karşı durmayacaklardır. AB Kosova’nın Balkanlar’ın Filistin’i olmasından korkarak terörden, kendi güvenliği için sorun odağı olmasından kaygı duyarak Kosova’nın bağımsızlığından yana ağırlığını koyacaktır.’’ DÜNYA LİDERLİĞİNDEN PARÇALANMAYA Tito’nun düşü gerçekleşmedi Y eri gelmişken 1977’de Ecevit’in Türkiye için umut olduğu yıllarda, o tarihte hasta yatağında Tito ile yaptıkları ikili görüşmeyi, özetlemeye çalışacağım. Tito iki kutup arasında, üçüncü dünyanın ayakta kalmamasını değerlendirmişti: ‘‘Çoğu Müslüman üçüncü dünya ülkeleri bana çok güvenmişlerdi. Ancak bu sağlam, kalıcı bir birliktelik, ittifak için yetmedi. Partnerimiz Türkiye olsaydı, sırt sırta verebilseydi, üçüncü dünya bloku çökmez, dünya dengeleri, siyaseti çok farklı gelişebilirdi. Şimdi Balkanlar’da kalıcı barış için hâla birlikte bir şeyler yapabiliriz. Biz sizin iyi ilişkileriniz olmayanlara yönelir, siz de bize kızanlarla aramıza girersiniz. Atatürk’ün döneminde yapmaya çalıştığını, bugün birlikte yaparsak, Balkanlar ayrımcı, kanlı çatışmalar tehdidinden kurtulur..’’ Ne yazık ki Tito’nun bu düşü gerçekleşemedi. Ölümü ile de Tito’nun Yugoslavya’sının parçalanması, Balkanlar’ın kanlı çatışmaları yaşaması sürecine girildi. Ortada şüphesiz kanıtı yok. Ancak kimse yadsıyamaz ki, çokkültürlü toplum modeli Yugoslavya’nın bir bütün olarak AB’ye katılması, AB’nin en büyüklerinin zengin kültürler çıkar ittifakının işine gelmeyecekti. Önce çıkarlarına çok uygun, Hırvatistan ve Slovenya’nın bölünmesine onay geldi. Rusya ile olan petrol çıkar ilişkileri su yüzüne çıkmamış, belki de hiç dillendirilmemiş paylaşım bölgeleri içinde besbelli Bosna ve Kosova’nın Sırbistan bağlantısı yeğlendi. Her iki bölgede yaşanan çatışmalara, daha doğrusu ağırlıklı Sırp katliamlarına Avrupa burnunun dibinde, haritasının içinde seyirci kaldı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle