30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HAFTA C Redaksiyon/Redaktion: Starkenburg Str. 5, 64546 MörfeldenWalldorf. email:[email protected] Tel: 0610598174446 İmtiyaz Sahibi/Inhaber: İlhan Selçuk (Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.’yi temsilen, Cumhuriyet Vakfı adına) Genel Yayın Yönetmeni/ Chefredakteur: İbrahim Yıldız Yazı İşleri Müdürü/ Redaktionsleiter: Osman Çutsay Yayın Koordinatörü/ Koordinator: Hayri Arslan Reklam/Anzeigen: Ömer Aktaş Yayın Kurulu/Redaktionsbeirat: İlhan Selçuk (Başkan/ Vorsitzender), Prof. Dr. Emre Kongar (Berater), Orhan Erinç, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, İbrahim Yıldız, Orhan Bursalı, Mustafa Balbay, Hakan Kara Baskı/Druck: Hürriyet A.Ş Zweigniederlassung Deutschland, An der Brücke 2022 D64546 MörfeldenWalldorf. Dağıtım/ Vertrieb: ASV Vertriebs GmbH (Der Verlag übernimmt keine Haftung für den Inhalt der erscheinenden Anzeigen) DOĞANIN CÖMERT DAVRANDIĞI BELDE Babadağ’dan Ölüdeniz’e HAKAN DİRİK Perde perde Abant MUSTAFA BALBAY nkaraİstanbul yolunun Bolu’dan İstanbul’a çıkışında sola baktığınızda yemyeşil perdeler görürsünüz. Bu perdelerin hemen ötesinde göl olduğunu düşünmek duraklatır insanı. Yeşil perdelerin arkasında göl saklı... Bakınca orada kalır insanın aklı. Sola sapıp 25 kilometrelik yolu almaya başlarsanız, artık bambaşka bir dünyadasınız. Hemen yanda kıvrıla kıvrıla akan derenin sesi olmasa, ağaçlardan yüzünü görmeniz olanaksız. Birkaç kilometre sonra tırmanmaya başladığınızda artık karşınızda desenli dağ perdeleri vardır. Yeşilin bütün tonlarına sarı da eklenmiştir. ‘‘Aman tanrım, mevsimlerden bahar, sarı da ne’’ demeyin, burada ağaçlar sarı tomurcuklanıp renk renk yeşile dönüşürler. Abant gölüne ulaştığınızda önce şaşırırsınız. Abant Abant dedikleri bu mu dersiniz. Gölün etrafında tura koyulduğunuzda yol başındaki perdelerin daha da narinleştiğini, sıklaştığını görürsünüz. Abant Gölü’nün bir gün içinde onlarca yansımasını görebilirsiniz. Her ışık açısı Abant’a ayrı bir görüntü verir. Bir bakmışsınız dağlar gölün üstüne düşmüş... Aaa o da ne, bulutlar gölde mi yüzüyor... Gölün kuruyan yerleri yarı bataklık sazlık, insanı hüzünlendirmiyor değil. Başınızı gölden alıp dağa çevirdiğinizde iç içe çam, kayın, gürgen ağaçları perdeler önünüzü. Aralarında yürümek ne güzeldir. Ayağınız toprağa değil, hep yaprağa değer. Sarı yapraklar toprağın döşeği, öylesine yumuşak karşılar insanı. Bir de ses perdeleri, yani kuşlar. Onlar da rüzgarın ağaçlarla dansına katılıp kocaman bir orkestraya dönüşüverirler. Yüzölçümü bir kilometreden biraz fazla olan gölün etrafındaki tur kısa mı sürdü! Binin bir ata... Çevirin yukarıya burnu... Ver elini Mudurnu... Gezekalın... B lüdeniz’e gelmek için ilk bahane hazır. Hemen bir yakınınızla uçmak üzerine iddiaya girerseniz, kendinizi Ölüdeniz’de bulursunuz. Yamaç paraşütü, başka yerde kolay kolay bulunamayacak doğal güzellikleriyle birlikte Ölüdeniz’in adını dünyaya duyuran etkinlik. Ö abadağ’ın tepesi... Aşağıda Ölüdeniz, kulağımda Paul Eluard’ın dizeleri: ‘‘...Tarlalara ve ufka Kuşların kanadına Gölgede değirmene yazarım Uyanmış patikaya Serilip giden yola Hınca hınç meydanlara adını Ey özgürlük!’’ Ufuk Akdeniz mavisi, kuşların yerinde kanat takmış insanlar, Belcekız plajının kalabalık meydanlardan geri kalır yanı yok... Ölüdeniz’e ‘‘yukarıdan’’ bakan Babadağ’da tek bir his kaplıyor insanın benliğini: ‘‘Özgürlük’’ Bu hissi yaratan da, birazdan ‘‘uçabileceğiniz’’ düşüncesi. Yamaç paraşütü, başka yerde kolay kolay bulunamayacak doğal güzellikleriyle birlikte Ölüdeniz’in adını dünyaya duyuran etkinlik. Bu sporun meraklıları, uçmak için kilometrelerce öteden buraya geliyor. Babadağ’dan Ölüdeniz’e ‘‘kuşbakışı’’ göz gezdirmekle yetinmiyor, kuş olup uçuyor! Uçma tutkusu nedeniyle 4. Murat’ın gazabına uğrayan Hezarfen Ahmet Çelebi, keşke bugünleri, buraları görebilseydi. HEZARFEN GENİ Ancak sıradan insanlar için durum biraz daha farklı. Özgürlük senaryoları, Babadağ’ın tepesine tırmanırken ‘‘martavala’’ dönüşme tehlikesi geçiriyor. Serdeki ‘‘Hezarfen geni’’ her kilometrede biraz daha kromozom kaybediyor. Dağın tepesine ulaştığınızda, eğer sırf bu atlayış için gelmiş bir profesyonel, en azından yarı profesyonel değilseniz, uçma isteğiniz törpülenebilir. Sizden önce kendini boşluğa bırakanları görünce ‘‘Tanrı uçmamızı isteseydi, bizi kanatlı yaratırdı’’ düşüncesine kapılabilirsiniz. Ama, korkuyu çok da abartmaya gerek yok. Çünkü, profesyonellerin dışındaki atlayışlar tek başına yapılmıyor. Yani mutlak değil, yarı özgürlük söz konusu!.. Biraz cesaretle, öğretmen pilotlar eşliğinde yamaç paraşütü yapabilirsiniz. Buraya kadar gelip de uçmanın nasıl bir duygu olduğunu hissetmeden dönmek olmaz. Zor görüneni başardığınızda, kendinizi diğer insanlardan biraz daha farklı hissedeceğiniz kesin. Havada kalma süresi, yarım saat civarında. Ancak cebinizden çıkan para miktarına göre süre, azalıp artabiliyor. Bunun nedenlerinden birisi de uçtuğunuzun kayıt altına alınması. Eğer yanınızda fotoğraf makinesi ya da kamera yoksa, size eşlik eden pilotlar bu hizmeti sağlıyor. Uçtuğunuzu söylediğinizde, size inanmayanlar olacaktır. İşte o zaman bu görüntüleri, eşe dosta gösterip düşman çatlatabilirsiniz! VAR MISINIZ İDDİAYA? Öyleyse Ölüdeniz’e gelmek için ilk bahane hazır. Hemen bir yakınınızla uçmak üzerine iddiaya girerseniz, kendinizi Ölüdeniz’de bulursunuz. Fethiye girişindeki Ölüdeniz tabelasını kaçırmamaya dikkat edin. Çamlar arasından geçen yaklaşık 14 kilometrelik yol, sizi Hisarönü’ne getirecektir. Hazırlıklı gelmediyseniz, burada konaklama konusunda karar vermeniz gerekiyor. Çamların arasında, yüksek nitelikli bir konaklama için ilk tercih Hisarönü. Burası tesis açısından oldukça zengin. Ayrıca eğlenceye yönelik işletmeler de daha çok burada toplanmış durumda. Ovacık da bu çerçevede bir tercih olabilir. Konuklar, buradaki otellerden, plaja götürülüp getiriliyor. Denize daha yakın konaklamak isterseniz Belcekız veya Ölüdeniz plajları çevresine yönelmelisiniz. Burada otel ve pansiyonların yanı sıra ‘‘kamp’’ seçeneğini de değerlendirebilirsiniz. Hatta son derece zevkli döşenmiş karavanlarda ‘‘mini otel’’ konforunda tatil yapabilirsiniz. A Biraz cesaretle, öğretmen pilotlar eşliğinde yamaç paraşütü yapabilirsiniz. Doğanın gizemi Ölüdeniz’e hiç gitmediyseniz bile o muhteşem plajının görüntüsü bir biçimde zihninize kazınmış olsa gerek, çünkü doğanın fazlasıyla kıyak yaptığı bölge, fotoğrafçıların da epey ilgisini çekmiş. Burada denizle kucaklaşma konusunda hiç sıkıntı çekmeyeceksiniz. Ölüdeniz’in 3 kilometreyi bulan kumsalı, mavinin tonlarını yetersiz bırakıyor. Ölüdeniz’le Belcekız plajlarını Kumburnu Milli Parkı ayırıyor. Burası cennetin içinde ayrı bir cennet gibi. Çalış Plajı da karadan ulaşabileceğiniz sahiller arasında. 4 kilometreyi bulan sahili buraya da uğrayamaya değer. Biraz daha uzağa gitmek istiyorsanız Katrancı Koyu’nda da serinleyebilirsiniz. Çevreyi, yalnızca karadan değil, denizden de dolaşmalısınız. Hatta Kelebekler Vadisi’ne gitmek isterseniz başka seçeneğiniz yok. Ya oldukça uzun bir yürüyüşü göze alacaksınız, ya da bir tekneye atlayacaksınız. Adını nadir türlerdeki kelebekleri bünyesinde barındırmasından alan vadi, Ölüdeniz’e yaklaşık 4 deniz mili uzaklıkta. Bu yolculuk, yalnızca serinlemek için değil, doğayı ‘‘kalbinde’’ görmek için de yapılmalı. Kelebeklerin yoğun olduğu alana ulaşmak için zorlu bir yolculuk sizi bekliyor, ancak serüvenin sonunda şelale altında alacağınız soğuk duş, yorgunluğunuzu alacaktır. Sahildeki ahşap restoranda gıda gereksiniminizi karşılayabilirsiniz. Tekne gezintilerinin başlıcası, 12 adalar turu. Güzergahta; Hamam, Kurşunlu, Bedri Rahmi ve Göbün koylarıyla, Tersane, Göcek, Kızıl, Domuz, Zeytin, Yassıca adaları ile Yavansu ve Boynuzbükü yer alıyor. Oyuktepe’deki Hempaşa, küçük ve büyük Samanlık, Boncuklu, Kuleli, aksazlar, Akvaryum, Turunç pınarı gibi koyları da zamanınız varsa görmelisiniz. İlginç yerler görmekten hoşlanıyorsanız, yaklaşık 55 kilometrelik bir yolculukla kanyonların arasına gizlenmiş bir kent arayışına girişebilirsiniz. Ünü sınır ötesine uzanan Saklıkent’ten bahsediyorum. Antalya yönüne giderken Kemer tarafına ayrılan yolu izleyerek Kayadibi köyüne ulaşmanız gerekiyor. Eşen Çayı’nın yeryüzüne ‘‘merhaba’’ dediği yer, doğanın ritmine saygı uyandırıyor. İskeleden geçerek kanyonun derinliklerine doğru yolculuk yaklaşık 18 kilometre. Daraldıkça gökyüzünü bi Tanrıların tahtı Nemrut MUSTAFA ANDIÇ leri yaşıma “İ rağmen hala sıhhat ve selamet içinde olan bedenimi saran kılıfa, tanrının sevdiği ruhum Zeus Oromasdes’in göksel tahtlarına yolcu olduktan sonra, ebedi bir istirahatgah olsun istemedim; buranın aynı zamanda bütün tanrıların ortak tahtları olmasını da kararlaştırdım.’’ İsa’dan önce 69’dan 38’e dek hüküm süren Kral I. Antiochos, Nemrut Dağı’nın zirvesine mezarını yaptırırken böyle demiş. Adıyaman’ın 86 kilometre doğusunda Kahta ilçesinin kuzeyinde, 2 bin 150 metre yükseklikte, küçük taşların yığılmasıyla oluşan konik tümülüs, bugün dünya kültür mirası olarak görkemli bir kültür ve turizm merkezine dönüşmüş. İsa’dan önce 1. yüzyılda Doğu ve Batı medeniyetlerinin kesiştiği Nemrut, yüksekliği 10 metreyi bulan büyüleyici heykelleri, metrelerce uzunluktaki kitabeleriyle tarihe ışık tutuyor. GÜN DOĞUMUNUN VE BATIMININ SEYREDİLDİĞİ EN GÜZEL YER Nemrut Dağı, üzerinde barındırdığı dev heykellerin ve anıt mezarın yanı sıra, dünyanın en muhteşem gündoğumu ve günbatımının seyredilebildiği yer olmasıyla da ilgi çekiyor. 2 bin yıldır güneşin doğuşunu ve batışını 2 bin 150 metre yükseklikte izleyen dev heykellerin sırrının çözülmesi için Kommagene uygarlığının keşfine doğru kısa bir tarih yolculuğu yapmak gerekiyor. Yunanca ‘‘Genler Topluluğu’’ anlamına gelen Kommagene, ismiyle bağdaşırcasına, Grek ve Pers uygarlıklarının inanç, kültür ve geleneklerinin bütünleştiği güçlü bir krallıktır. Tarıma ve hayvancılığa elverişli ve ekonomik önemi yüksek sedir ağacı ormanlarını barındıran Kommagene topraklarının, ilk çağlardan beri yerleşim alanı olarak kullanıldığı civardaki mağara ve arkeolojik buluntulardan anlaşılmaktadır. Farklı topluluklardan meydana gelen ve ayrı inanç ve kültürlere sahip Kommageneliler arasındaki birliği sağlamak konusunda büyük başarı sağlayan Mithridates Kallinikos, tanrılarla olan bağını kuvvetlendireceği ve böylece ulusunu barış içerisinde yaşatacağı inancıyla ülkesinin çeşitli yerlerinde tapınaklar yaptırmıştır. Nemrut Dağı ve çevresindeki araştırmalarda Kommagene krallarının en ünlüsü olan I. Antiochos devri, krallığın en parlak dönemidir. Kendi mezarını Nemrut Dağı’nın zirvesine, babası Mithridates I. Kallinikos’un mezarını ise Arsameia’da eski Kahta Çayı’nın kenarına yaptırmıştır. Nemrut Dağına çıkış için en uygun mevsim 15 Mayıs15 Ekim tarihleri arasındadır. İLAN RENKLİ le gölgeleyen çatlaklar arasından çayın sonuna ulaşabilirseniz karşınıza çıkacak restoranda yorgunluğunuzu atabilirsiniz. Ölüdeniz’de güzellikler, yalnızca denizle sınırlı değil. Örneğin ‘‘hayalet kent’’ görünümüyle ‘‘turistik belde’’ tanımları arasında gidip gelen Kayaköy’e uğramadan Ölüdeniz’den dönmemeye gayret etmelisiniz. Yol üzerinde (Fethiye) karşılaşacağınız kaya mezarları sizi epey uzun bir mola vermeye çağıracaktır. Buradaki basamakları, en uçtaki Kral Amintas’ın mezarına dek adımlayabilir, ya da karşı cepheden tarihi kalıntıları gözlemleyebilirsiniz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle