28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 NİSAN 2006 CUMA haberler SÖZ ÇİZGİNİN TURHAN SELÇUK DÜNYADA BUGÜN ALİ SİRMEN POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA C 3 ‘Atmayın! Kullanın!’ Vay, Vay, Vay!.. G eçen hafta cuma günü Amerikan Girişim Enstitüsü’ne (AEİ) konuk olan, Başbakan’ın özel danışmanı Cüneyd Zapsu’nun konuşması insanın tüylerini diken diken edecek cinstendi. Bakın neler diyordu Cüneyd Zapsu: ... Bu adamdan yararlanmayı bilmelisiniz... Devirmeye çalışmak yerine, delikten aşağı süpürmek yerine onu kullanın. Bakın bugünkü durumda alternatifiniz kim? Eğer özel danışmanı, ABD’li düşünce oluşturuculara, Türkiye Başbakanı için; ‘‘Bu adamı atmayın! Kullanın!’’ diyorsa ve bu başta iktidar, bütün kamuoyunda büyük bir tepkiye neden olmuyorsa durum gerçekten çok vahim demektir. Bir ülkenin başbakanı, kendi halkı tarafından, kendi sorunlarının çözülmesi, kendi ülkesinin çıkarları doğrultusunda hareket etmesi için seçilir. Bu durumda biri çıkıp, süper güce, ‘‘Bunu atma kullan’’ diyebiliyorsa eğer, o ülkenin insanları oturup düşünmelidirler; ‘‘Biz nerede yanlış yaptık’’ diye. ??? Genelde insanlar değil, taşınabilir ya da taşınamaz mallar kullanılırlar. Kullanım değeri olan mallar, kullanım değerleri olduğu sürece alınıp satılabilirler, kullanım değerleri kalmayınca da bir kenara atılırlar, tıpkı işlevini yerine getirip kullanıldıktan sonra, artık hiçbir değeri kalmayan ve buruşturulup atılan sümük bulaşmış kâğıt mendiller gibi... Gelişmiş piyasa ekonomilerinde, kullanılan malların kullanım süreleri üzerinde yazılıdır ve satıcının malının geçerliliğiyle ilgili sorumluluğu o süre ile sınırlıdır. Ama kullanım miadı dolmadan, işlevini yerine getiremez hale düşen mal, hukuki deyimiyle ayıplı maldır ve satıcısı da bundan sorumludur. Satıcı, zamanından önce kullanılamaz hale gelen mal için, ‘‘Bunu atmayın, kullanın, daha kullanılabilir’’ diyerek sorumluluğundan kurtulamaz; ya kullanılabilir yeni bir mal bulup vermek zorundadır ya da tazminat ödemek... Tabii siyaset arenasında kullanılacak adam pazarlamak, her ne kadar özünde, kullanılabilecek kâğıt mendil satmak ile aynı gibi görünse de biraz daha karmaşık bir iştir. Beceriksizliği yüzünden miadından önce kullanılamaz hale gelen kişinin yerine hemen bir yenisini oluşturmak kolay değildir. Bu gerçeği, pazarlayıcı kadar alıcının da iyi bilmesi gerekir. Çağımızda kullanılacak adam piyasasının en büyük alıcısı ABD, son yıllarda bu alanda isabetli seçimler yapmadığının birçok örneğini sermiştir gözler önüne... ??? Ben hiçbir TC Başbakanı’nın kullanılacak adam olduğunu düşünmüyorum ve o makama gelmiş hiç kimseyi de bu biçimde nitelendirmiyorum. Bunun nedeni her o makama gelen kişiye değil, ülkeme duyduğum saygıdır. Ama benim bu yorumum ABD’yi ilgilendirmiyor tabii ki. Orada yaşayan reel politikçi siyaset yapıcıları, dünyanın dört bir yanında kullanılacak adam arayıp almaya koyulmuşlardır. Bush’un Ortadoğu politikası şekillendikten sonra, ABD açık açık şu gerçeği söylemeye başlamıştı: Bir süre sonra Başkan Bush Irak’a müdahale edecek, o sırada emin olun ki, Türkiye’nin başında bugünkü insanlar bulunmayacak. (Ecevit ve koalisyon hükümeti kastediliyordu.) Gerçekten de öyle oldu. ABD, AKP iktidarını ve Tayyip Erdoğan’ı kendi amaçları için kullanmak üzere dizayn edilmiş bir model ve lideri olarak gördü. (Ben böyle bir şeyi iktidara da, Tayyip Bey’e de kondurmadığımı bir daha yineleyeyim.) Ne var ki, ABD kullanımdan memnun kalmadı ve bu malı artık atmaya niyetli olduğunu belirtti. Bu durumda Sayın Zapsu’nun Amerikalılara, ‘‘Bu adamı atmayın, kullanın!’’ diyecek yerde, ‘‘Bu adam Türkiye’nin Başbakanı, tabii ki ülkesinin yararına bir politika izleyecek, ortak noktalarınızı bularak, buradan ortak çıkarlarınıza uygun bir politika oluşturmanız akıllıca olur’’ demesini beklerdim. Demedi, belki de diyemedi. Ayıp yalnız Zapsu’nun değil hepimizindir. Neyse işin ciddi yönünü bir yana bırakıp Yahya Kemal’in bir şiirini, kullanım süresinin dolmasından önce bir kenara atılan kullanılanlara uyarlayarak noktalayayım yazıyı. ‘‘Kullanılmak değil politikada hayatın en zor işi, müşkil odur ki, yeterince kullanılamadan atılır bazen kişi.’’ B ADEM KİM DİKTİ SANA BUNU HAVVA’CIĞIM?.. ALEVİ VAKIFLARI ONURSAL BAŞKANI PROF. DR. İZZETTİN DOĞAN ‘Medeniyetleri Alevilik birleştirir’ İstanbul Haber Servisi Alevi Vakıfları Federasyonu 1. Olağan Genel Kurulu İstanbul’da gerçekleştirildi. Alevi Vakıfları Federasyonu Onursal Başkanı Prof. Dr. İzzettin Doğan, Alevilerin barışçı İslam anlayışının, çatışan medeniyetleri buluşturmada etkili olabileceğini söyledi. Genel kurulda konuşan Doğan, Alevi yurttaşların Atatürk dönemi hariç hemen hemen hiçbir zaman eşit yurttaş statüsünde yaşayamadığını ifade etti. Doğan, farklı derneklerde, vakıflarda örgütlenen Alevilerin federasyon çatısı altında bir araya geldiğinin altını çizerek ‘‘Bugün Alevi toplumunun inanç bazında örgütlenerek bir araya gelmesinin yıldönümü’’ diye konuştu. Alevilerin, Atatürkçülüğe ve laik Cumhuriyete bağlı olduğunu da vurgulayan Doğan, ‘‘Atatürk’ün kurduğu laik Cumhuriyet, sizin yüreklerinizde yaşadığı sürece yaşayacaktır’’ dedi. Doğan, medeniyetler çatışmasının yaşandığı ve Batı’nın tüm Müslümanları terörist olarak gördüğü bu dönemde, Alevilerin barışçı İslam anlayışının, iki medeniyeti buluşturmada etkili olabileceğini söyledi. Doğan, Sultanbeyli’de cemevi yapımına ilişkin tartışmalara değinerek ‘‘Yurttaşların kendi inançlarını özgürce yapabilecekleri bir cemevinin yapılmasını, her manada destekliyoruz’’ dedi. Alevi Vakıfları Federasyonu Başkanı Doğan Bermek de, Alevi toplumunun değerlerine sahip çıkmada bir araya gelmenin önemli bir araç olduğunu vurguladı. YARIŞMA Kutulardan ‘sıra’ yaptılar Eğitim Servisi Volvo’nun gençler arasında çevre bilincini geliştirmek amacıyla düzenlediği Uluslararası Volvo Adventure Çevre Projesi Yarışması’nın Türkiye birinciliğini ‘‘Eğitim İçin Geri Dönüşebilen Kutular’’ projesiyle Özel Koç Lisesi öğrencileri kazandı. Ekip, 1217 Mayıs tarihlerinde İsveç’te Türkiye’yi temsil edecek. Türkiye’den 140 projenin başvurduğu yarışmanın Türkiye finalistleri, Feriye Kültür Merkezi’nde düzenlenen törenle açıklandı. Finalistlerin Uluslararası Volvo Jürisi tarafından belirlendiği yarışmada, Özel İnal Ertekin Lisesi ‘‘Geri Dönüşebilen Camlar’’ projesiyle ikinciliğe, Özel Çevre Lisesi ‘‘Kazanmak İçin Çöpleri Geri Dönüşüm Kutusuna At’’ projesiyle üçüncülüğe, Özel Koç Lisesi ‘‘Su Tasarrufu Sağlama Yolları’’ projesiyle dördüncülüğe, Tevitöl Türk Eğitim Vakfı İnanç Türkeş Özel Lisesi ‘‘Fatma Özcan Kırlangıç’’ projesiyle beşinciliğe değer görüldüler. Ödül töreninde konuşan Volvo Otomobil Türkiye Genel Müdürü Carl Göran Larsson, ‘‘Prensiplerimizden biri, güçlü, sürdürülebilir projelerle toplumların yaşam şartlarına katkıda bulunmak, küresel problemlerin çözümüne yönelik yöntemler geliştirmektir. Bu yarışmayı düzenlerken en temel amacımız, her geçen gün artan çevre sorununu etkili bir şekilde gündeme getirmektir’’ dedi. ilan aşbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın AKP’nin Gaziantep İl Kongresi’nde yaptığı konuşmayı dinliyorum... Erdoğan, kürsüde konuşurken oldukça sinirli görünüyor... Başbakan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’a yükleniyor... 1991 seçimlerinde SHP Genel Başkanı Erdal İnönü’nün DEP’le yaptığı ittifakı eleştirip şöyle diyor: ‘‘O seçimlerde o listenin içinde bugünkü PKK’nin liderleri vardı. Beraber yürüdüler o yollarda...’’ Aradan 15 yıl geçmiş... 15 yıl öncesinin hesabını soruyor Erdoğan, Deniz Baykal’dan. Güler misiniz, ağlar mısınız? Erdoğan’ın konuşmasını dinlerken 2005 yılının yaz aylarına gidiyorum... Başbakan Erdoğan, Diyarbakır’da ‘‘Kürt sorunu’’nu sahiplenmemiş miydi? Erdoğan, bir grup gazeteci ve aydına ‘‘demokratik cumhuriyet’’ten söz edip övgüler almamış mıydı? Bir tartışma başlamıştı ardından? Demokratik cumhuriyet kavramını Abdullah Öcalan da kullanıyordu... İki eşit ulus, iki ayrı kimlik, demokratik haklar, üniter devlet... Aradan iki gün mü geçmişti ne; tepkiler yoğunlaşmış, Başbakan da çark etmişti hemen: ‘‘Tek devlet, tek millet, tek bayrak...’’ Anımsayın!.. Alt kimlik, üst kimlik tartışmasını... ??? Dün sabah gazeteleri okurken düşündüm... O tarihte ne demişti Başbakan? Aynen şöyle: ‘‘Bunlar birer alt kimliktir. Cumhuriyet vatandaşlığı altında toplanmaktadır. Ülkemizde 30’a yakın etnik kimlik var. Bununla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını birbirine karıştırmayalım...’’ Başbakan’ın ne söylemek istediğini, onun dilini çok iyi anlayan Cüneyt Ülsever bile anlayamadığı için şöyle yazmıştı (6 Nisan 2006, Hürriyet): ‘‘Başbakan ‘demokratik cumhuriyet’ terimi ile ‘tek millet’i mi kastediyor, yoksa ‘alt kimliklerin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı başlığı altında toplanmasını’ mı? Bu iki terim farklı anlamlar taşıyor. Ben hangisini kastettiğini bir türlü anlayamadım, siz ‘aydınlar’ anladınız mı?’’ Ben Başbakan’ın ne demek istediğini zaten hiç anlayamıyorum... Erdoğan, ‘‘Kürt sorununu çözeceğiz’’ diyor, Kürt kimliğinden söz ediyor, ardından‘‘Silahı bırakıp gelsinler’’ diyor, iki gün sonra da ‘‘Deniz Baykal, 1991’de PKK ile işbirliği yaptı’’ deyip kendince rahatlıyor... İyi de kamuoyu bu denli unutkan mı? Leyla Zana ve arkadaşları, cezaevinden çıktıktan sonra Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’le görüştüler... Şimdi Gül, PKK’yle mi görüşmüş oldu? Abdullah Gül, Leyla Zana ve arkadaşlarıyla görüştüğü zaman tepki gösteren 10 AKP milletvekilini azarlayan kimdi? Başbakan Erdoğan!.. Ankara’nın siyasi nabzını çok iyi tutan Şükrü Küçükşahin, Başbakan’ın tutarsız davranışlarını bir bir sergilerken şu soruyu soruyor: ‘‘Gül’ü eleştiren milletvekilleri Erdoğan’a şimdi şöyle demezler mi: O zaman bizi niye azarladın?’’ Ortaya çıkan bir gerçek var: Hükümetin diliyle güvenlik güçlerinin, bürokratın ve muhalefetin dili aynı değil PKK terörü konusunda... ??? Başbakan, Gaziantep AKP İl Kongresi’nde konuşurken sinirliydi... Başbakan’ın eleştiriye tahammülü yok!.. Yüzde 35 oyla Meclis’te çoğunluğu sağlayan AKP, Cumhurbaşkanı’ndan Türk Silahlı Kuvvetleri’ne; medyadan üniversitelere; işadamlarından yargıya dek herkesle ipleri geriyor... Avrupa Birliği, hükümeti yargının bağımsızlığını yitirdiği konusunda sürekli uyarıyor... Tam bu sırada Cüneyd Zapsu Bey, Washington’a gidiyor ve Erdoğan için şunları söylüyor: ‘‘Erdoğan dürüst bir insan. Kendi inançlarında samimi. Hem itibarı var, hem inançlı. Batı tipi demokrasiyi benimsiyor. Devirmeye çalışmak yerine, delikten aşağıya süpürmek yerine o adamı kullanın...’’ Vay benim Türkiyem, vay benim Başbakanım... Vay, vay, vay!.. hikmet.cetinkaya?cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: +90 0212/ 343 72 69
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle