28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

31 MART 2006 CUMA dünya’dan WASHINGTON’DA ‘ABD, ERDOĞAN’I GÖZDEN ÇIKARTIYOR’ YORUMLARI YAPILIYOR SON 14 AYDA 49 ZİYARET GERÇEKLEŞTİ C 11 Kriz noktaları aşılamıyor SELİM BAHADIR DİLEK A NKARA Washington yönetimi ile AKP arasındaki bahar havası, son dönemde yerini soğuk rüzgârlara bırakmaya başladı. AnkaraWashington arasında yaşanan yoğun diplomasi trafiğine karşın, Irak’taki PKK varlığı, ABD’nin Montrö’yü delerek Karadeniz’e çıkma çabası ve Irak’taki istikrarsızlığın Türkiye’ye yansıması gibi kriz noktalarındaki sıkıntılar aşılamadı. Ankara’nın, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün, ‘‘BOP’ta ABD ile birlikte hareket ediyoruz’’ açıklamasıyla netleşen desteği ve Afganistan’da ABD’ye terörle mücadele konusunda sağlanan yardıma karşın, Washington yönetiminin, Türkiye’nin hassasiyetlerine kayıtsız kalması, ilişkilerdeki tablonun Türkiye aleyhine şekillendiğini de ortaya koydu. Son olarak Washington Times’tan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yönelik ‘‘İslamofaşist’’ suçlaması, ‘‘ABD, AKP’yi gözden çıkarıyor’’ yorumlarını da beraberinde getirdi. 2005 yılı sonunda ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın 2006 yılı başında Ankara’yı ziyaret edeceği açıklandı. Ancak Rice kısa bir süre önce Ortadoğu turuna çıkmasına karşın, Ankara’yı ziyaret etmedi. Cumhuriyet’in derlediği bilgilere göre TürkABD ilişkilerinde son dönemde giderek belirginleşen kırılma noktaları ve ilişkilerin genel tablosu şöyle: PKK SORUNU ABD yönetimi, Türkiye’nin Irak’taki PKK varlığı konusundaki hassasiyetine ilişkin olarak kayıtsız tutumunu sürdürüyor. Ankara’nın hemen her düzeyde yaptığı girişimlere karşın, Irak’taki ABD güçleri, bugüne kadar kontrol ettikleri bölgede bulunan PKK militanlarından bir tanesini bile yakalayıp Türkiye’ye teslim etmedi. Terörist Osman Öcalan’ın da Musul’da ABD kontrolü altında ikamet ettiği biliniyor. Washington yönetimi PKK ile askeri mücadele konusunda topu Irak yönetimine atarak Türkiye’nin beklentilerini yerine getirmeyeceğini diplomatik bir dille Ankara’ya iletti. Üzerinde mutabakata varılan ortak eylem planı askıda kaldı. ABD eve dönüş yasası çıkarılması konusunda Ankara’ya baskı yaptı. AKP yasayı çıkardı ancak Irak’ta bulunduğu tahmin edilen yaklaşık 6 bin PKK militanından sadece 120’si bu yasadan yararlanmak için başvuruda bulundu. Son olarak ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Peter Pace’in, ‘‘PKK ile mücadele için biraz sabretmeniz gerekiyor. Eğer PKK ile mücadele o kadar kolay olsaydı, Türkiye 30 yıldan bu yana uğraşıyor olmazdı. PKK ile mücadele için Irak’ın güçlenmesini beklemeniz gerekiyor’’ yönündeki sözleri, Washington yönetiminin terör örgütü ile mücadelede adım atmayacağını bir kez daha gösterdi. ABD TÜRKİYE’NİN HASSASİYETLERİNİ YOK SAYIYOR ABD, Irak’ta da Türkiye’nin hassasiyetlerini yok saymaya devam ediyor. Pace’in Ankara’da yaptığı, ‘‘Kürt devletinin kurulmasına izin vermiyoruz’’ açıklamasına karşın, Washington yönetimi, Kürt gruplara bir daha geri alınması olanaksız siyasi avantajlar sağladı ve bağımsızlığa giden yolun önünü açtı. Irak Türklerini göz ardı ederek bir anlamda Ankara’nın Irak politikasını cezalandıran ABD yönetimi, Irak Türklerinin siyasi temsil düzeyinin yükseltilmesi için de hiçbir adım atmamayı tercih etti. Türkiye’nin ısrarla üzerinde durduğu Ulusal Mutabakat Hükümeti yerine İyad Allawi başkanlığında, Kürtlerin ciddi bir rol üstleneceği azınlık hükümetine destek verdi. KARADENİZ ABD yönetimi, BOP’u daha rahat uygulamak ve hem Kafkaslar’ı, hem Balkanlar’ı hem de Rusya Federasyonu’nu daha etkin kontrol edebilmek için, savaş gemilerinin hiçbir kısıtlama olmadan Karadeniz’e çıkması üzerinde ısrarla durmaya başladı. Bu durum, Türkiye açısından, Boğazların statüsünü belirleyen Montrö Sözleşmesi’nin delineceği anlamına geldiği için, Ankara net bir tavır aldı. Ancak, ABD yönetimi her fırsatta, Karadeniz’de uluslararası hukuktan kaynaklanan hakları olduğunu gündeme getirerek Türkiye açısından büyük önem taşıyan Montrö konusunu ısıtmayı sürdürdü. ABD yönetimi buna gerekçe olarak da Akdeniz’de NATO kapsamında yürütülen Aktif Çaba operasyonunun Karadeniz’e taşınmasını gösterdi. Ama, Türkiye’nin Karadeniz’de biri ulusal diğeri kıyıdaş ülkelerle yürüttüğü iki operasyonun bilgilerinin NATO kapsamında paylaşıldığını göz ardı etmeyi tercih etti. Filistin’de seçimi kazanan Hamas’ın AKP tarafından Ankara’ya davet edilmesi AnkaraWashington arasında sıkıntıya neden oldu. Ancak bu sıkıntı, direk ABD hükümeti ile yaşanmadı. AKP’ye, Cumhuriyetçiler üzerinde büyük etkisi olan Yahudi lobisi tepki gösterdi. ABD yönetimi resmi ağızdan, ‘‘davet değil, davette verilen mesajlar önemlidir’’ derken, özellikle Cumhuriyetçiler üzerinde büyük etkisi olan Yahudi lobisi AKP’ye ciddi bir tepki gösterdi. ‘İSLAMOFAŞİST’ Washington Times geçen hafta yayımladığı bir makalede Erdoğan ‘‘İslamofaşistlik’’ ile suçlandı. Gazete, Erdoğan’ın ‘‘İslamofaşit’’ bir darbe yapmak istediğini vurguladı. Makaleyi yazan Frank Gaffney’in Amerikan Güvenlik Politikaları Merkezi’nin başında bulunması dikkat çekerken, yazıda Erdoğan’ın imam hatip lisesi mezunu olduğuna işaret edilerek ‘‘İslamofaşit darbenin özellikle odaklandığı hedeflerin başında Türkiye’nin laik sistemi geliyor’’ denildi. Makalede Erdoğan’ın AB sürecini basit bir şekilde laik hukuku koruyan orduyu ekarte etmek için kullandığı belirtildi. Türk Amerikan İş Konseyi, Amerikan Türk Konseyi, Türkiye’nin Amerikalı Dostları 25. Yıllık Konferansı, iki ülke arasında bakan krizi çıkmasına neden oldu. Gül kulağından rahatsızlanmadan önce Ankara’nın bu toplantıda biri Gül olmak üzere, Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç, Tarım Bakanı Mehdi Eker, Enerji Bakanı Hilmi Güler olmak üzere beş bakanla temsil edilmesi kararlaştırıldı. Ancak ABD tarafından katılımın bakan yardımcısı düzeyinde olacağı bilgisi Ankara’ya ulaşınca, Türk tarafı da toplantıya tek bir bakanla katılmayı uygun gördü. ABD Türkiye yolunu aşındırdı A NKARA (Cumhuriyet Bürosu) 11 Eylül saldırılarından sonra, ABD’nin Ortadoğu ve Avrasya’ya yönelik politikaları, Washington yönetimi için Türkiye’yi adeta kavşak noktası yaptı. Türkiye, son 14 ayda adeta ABD’den gelen heyet yağmuru altında kaldı. Ocak 2005’ten, Mart 2006’ya kadar ABD’den, devlet başkanı dışında hemen her düzeyden 48 ziyaretin yapıldığı ortaya çıktı. Buna, son olarak Ankara’ya gelen ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Peter Pace de eklenince, ABD’den yapılan ziyaret sayısı 49’a ulaştı. ZİYARETİN AĞIRLIK KONUSU IRAK Cumhuriyet’in derlediği bilgilere göre, 2005 yılı sonuna kadar ziyaret trafiğinin ağırlık noktasını Irak ile ilgili konular oluştururken, 2005 sonu ve 2006 yılı başında ABD heyetlerinin gündeminde TahranWashington hattında yaşanan gerginlik yer aldı. ABD yönetimi, AzeriErmeni uyuşmazlığı, Kafkaslar, Kıbrıs, Balkanlar ile ilgili olarak da Türkiye’ye bürokratlarını ve siyasetçilerini gönderdi. Bu dönem içinde siyasi ve askeri heyetlerin yanı sıra FBI Başkanı Robert Mueller ile CIA Başkanı Peter Goss da Ankara’ya geldi. Aynı dönem içinde yapılan en üst düzey ziyaret ise Dışişleri Bakanı düzeyinde oldu. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, 5 Şubat 2005’te Ankara’ya geldi. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve Başbakan Erdoğan’ın da kabul ettiği Rice bu ziyareti sırasında, Rus meslektaşı Sergei Lavrov ile de görüştü. 2005 yılında gelen heyetlerin büyük bölümü Ankara’da Irak konusunda nabız tutarken, temaslarda 1 Mart tezkeresi ve 4 Temmuz 2003’te Süleymaniye’de yaşanan ‘‘çuval skandalı’’ konusundaki sıkıntı giderilmeye çalışıldı. 3 Ocak 2005’te Ankara’ya gelen Dışişleri Bakan Yardımcısı Richard Armitage ile Irak seçimleri masaya yatırılırken Türkiye ‘‘Kerkük konusundaki hassasiyetini’’ iletti. Armitage’ın hemen arkasından 1 Şubat tarihinde bu kez Irak konusunun askeri boyutunu masaya yatırmak üzere ABD Savunma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Douglas Feith Ankara’ya geldi. 19 Nisan tarihinde Türkiye’yi ziyaret eden isim ise ABD’nin Irak Koordinatörü Richard Jones oldu. 10 Ocak 2005’te ise Senatör Jon Kyl, Ankara’ya gelerek görüşmeler yaptı. Bu dönemde yapılan temaslarda, ABD, Irak’taki çabalarına Türkiye’den destek almaya çalışırken, Ankara, ‘‘PKK’ye karşı mücadele edilmesi için müttefikini ikna etmeye’’ çalıştı. ABD DESTEĞİ BULDU AMA... ABD, Türkiye’den beklediği desteği buldu ancak ne PKK ne de Ankara için diğer hassas konu olan Kerkük’e ilişkin adım atmadı. 25 Eylül 2005’te ise ABD Başkanı George W. Bush’un Ulusal Güvenlik Danışmanı Hadley Türkiye’yi ziyaret etti. Bu dönemde ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Avrupa ve Avrasya’dan sorumlu Müsteşar Yardımcısı Matthew Bryza ile Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Laura Kennedy de Ankara’ya geldi. ashington Times’ın geçen hafta yayımladığı bir makalede Erdoğan ‘‘İslamofaşistlik’’ ile suçlandı. Gazete, Erdoğan’ın ‘‘İslamofaşit’’ bir darbe yapmak istediğini vurguladı. Makaleyi yazan Frank Gaffney’in Amerikan Güvenlik Politikaları Merkezi’nin başında bulunması dikkat çekti. W WASHINGTON TIMES: Komutanların İstanbul hatırası ‘Atatürk iki kere düşünürdü’ Dış Haberler Servisi Amerika’da yayımlanan Washington Times gazetesi, Filistin’de seçim kazanan Hamas’ın siyasi büro şefi Halid Meşal ve beraberindeki heyetin Türkiye ziyaretini gündeme getirerek ‘‘Atatürk, Araplarla çevrili İsrail gibi bir dost gücü aldatmadan önce iki kere düşünürdü’’ yorumu yaptı. Gazetenin köşe yazarı Arnold Beichman imzalı yazıda, Türkiye’nin İsrail’in ‘‘sözde müttefiki’’ olduğu nitelemesinde bulunulurken İsrail’in, Hamas ziyaretini protesto ettiği anımsatıldı. Yazıda, Türkiye için bir Rusya deyişi olan ‘‘İki düğünde birden oynayamazsın’’ sözü anımsatılarak ‘‘Türkiye’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün Arap ülkeleriyle çevrili İsrail gibi dost bir güce ihanet etmeden önce iki kere düşüneceği’’ değerlendirilmesinde bulunuldu. A BD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Peter Pace, eşi ile birlikte İstanbul’un tarihi ve turistik yerlerini gezdi. Pace ve eşine, gezileri sırasında, 1. Ordu Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ ve eşi eşlik etti. Orgeneral Pace ve Orgeneral Başbuğ ile eşleri, sırasıyla Sultanahmet Camii, Ayasofya Müzesi ve Topkapı Sarayı’nı gezdiler. Konuk komutan Orgeneral Pace ve Orgeneral Başbuğ ile eşleri, Ayasofya Müzesi’ndeki dilek taşında dilekte de bulundular. (Fotoğraf: AA) Peter Pace Pace: Gerçeği söyledim WASHINGTON (AA) ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Peter Pace, Türkiye ziyaretiyle ilgili yaptığı değerlendirmede, ‘‘gözlerinin içine baktım ve onlara gerçeği söyledim’’ dedi. ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’a bağlı internet sitesi Defenselink’te konuya ilişkin yayımlanan bir haberde Pace’in, İstanbul’dan ayrılırken uçakta Amerikalı gazetecilere yaptığı açıklamalara yer verildi. Buna göre Pace, ‘‘dostlar arasında yanlış anlamaları azaltmak için’’ üst düzeyde görüşmelerin önemine işaret etti. ‘GÖZLERİNİN İÇİNE BAKTIM’ Pace, ziyaretinin Türkiye ayağını anlatırken ‘‘Mükemmel ilişkilerimizi sağlamlaştırmaya çalıştım’’ dedi. Pace ayrıca ‘‘Gözlerinin içine baktım ve onlara gerçeği söyledim’’ ifadesini kullandı. ‘‘Muhataplarımla yüz yüze görüşme fırsatı bulmaktan çok memnunum. Çünkü yüz yüze görüşünce yanlış anlama veya yanlış çevirileri ortadan kaldırabiliyorsunuz’’ diye konuşan Pace, bu durumun, liderlere eğer bir şey kulağa doğru gelmiyorsa muhtemelen doğru olmadığı anlayışını verdiğini belirtti. Pace, ‘‘En kötü senaryoya inanmaktansa birbirimizi tanıyınca, gerçeği bulmak ve ne söylendiğini anlamada hepimiz daha istekliyiz’’ diye konuştu. Pace, ziyaretlerinde konuşmaktan çok dinlemeye özen gösterdiğini, ABD’nin Irak, İran ve Afganistan politikalarını anlattığını kaydetti. Çin’in politikası Tanrı, huzuruna çıkan ABD, Rusya ve Çin liderleri Bush, Putin ve Hu Jintao’ya dileklerini sorar. Bush: ‘‘Rusya’nın haritadan silinmesi’’, der. Putin de ‘‘ABD’nin haritadan silinmesini’’ ister. Sıra Hu Jintao’ya gelmiştir: ‘‘Yüce Tanrım, ben her iki liderin isteğinin de gerçekleşmesini dilerim.’’ MOSKOVA GÜNLÜĞÜ HAKAN AKSAY aksay@rusya.ru Kadife Devrimler... elarus seçimleri sonB rasında bazı da gaz fiyatı ve enerji hatları konusunda iki ülke yönetiminin arası gerginleşmişti. Ama yine de dışarıya karşı, ardında bir dizi ekonomik, siyasi ve askeri çıkar gizlenen ‘‘Slav kardeşliği’’ ağır basıyor. Bu yüzden Kremlin, Lukaşenko’nun içteki otoriter yöntemlerinden ve dışa yönelik provokatif açıklamalarından usanmış da olsa, renk vermemeye çalışıyor. ??? Lukaşenko’yu ‘‘Avrupa’nın son diktatörü’’ ilan ederek hedef gösteren ABD ise Avrupalı müttefikleriyle birlikte Minsk’e yönelik ekonomik ve siyasi yaptırımları ağırlaştırıyor. ABD, Soros vakıfları da dahil çeşitli yöntemlerle Gürcistan ve Ukrayna’da ‘‘sıkı Amerikancı’’ liderlerin iktidara gelmesinde büyük rol oynadı. Kremlin bu ülkelerdeki ‘‘Rus etkisi’’ni güçlendirerek ve enerji silahını kullanarak karşı atağa Kitapsız ev, ruhsuz bedene benzer. n Marcus Tullius Çiçero Milliyetçi Gözyaşları Moda evimli bir ilkokul öğrencisi İstiklal Marşı’nın sözlerini S okurken ağlayıveriyor. Gözyaşlarında heyecan, ürperti, coşku... Bir toplantıda sözü bu çocuğa getiren Bülent Arınç (o cümleye kadar gayet sakin konuşurken) aniden ağlıyor, sesi titriyor. Anlaşılan bu sahneyi daha önce yaşamış, belleği nerede ağladığını iyi öğrenmiş... Ve salonda bir alkış tufanı kopuyor! Televizyonlar bu bölümü defalarca tekrarlıyor. Belli ki siyasilerin gözyaşları ‘‘reyting getiriyor’’. Yani reklam ve para kazandırıyor. Tayyip Erdoğan’ın gözyaşlarını da görmedik mi? Ondan önce başka devlet büyüklerinin? Tansu Hanım sıkça başvururdu bu yönteme... ??? Melike Demirağ’ın şarkısındaki gibi, ‘‘ağlamak ayıp değil, saklama gözyaşını’’. ‘‘Erkekler ağlamaz’’ tabusunun ekranlarda yıkılması da güzel. ‘‘Büyük adamlarda insani zaaf’’ arayan halkımızı da anlıyorum. Ama ben bu gözyaşlarına inanmıyorum. Çünkü ağlayanlar, halkın daha iyi bir yaşama kavuşması, ülkenin çağdaşlaşması görevini gerçekleştirirken bol kırıklı karneler getiren üst düzey memurlar. Bayrak, marş, ezan, Türklük... Bu kavramları bol keseden kullanarak ‘‘duygu show’’ düzenlemek yerine, herkes kendi işini sessizce ve hakkıyla yapsa, daha iyi olmaz mı? Böylesi daha düzeyli bir yurtseverlik değil mi? İşini iyi yapamıyorsa da kimse çıkıp ekranlarda zırıl zırıl ağlamasın! ??? Ama neylersin, hayatımız medyatik! Halk da gözyaşına bayılıyor. Bakın, ben bile bu satırları yazarken (siz okurların sorunlarını düşünüp) duygulandım. Gözlerim doldu. Bilgisayara uzanan ellerim titredi. Artık Cumhuriyet okuru, beni göklere çıkarmaz mı acep?.. Türk gazeteleri, Batılı yayınları örnek alarak yeni bir ‘‘kadife devrim’’ daha başlatmakta acele ettiler. Belarus petrol ve gaz hatları üzerinde yer alan küçük, ama stratejik önem taşıyan bir ülke. Rusya’nın en yakın ittifakı. İki devlet yıllardır tek bir konfederasyon çatısı altında birleşme planı yapıyor. Ama bu birleşmenin yakında gerçekleşmesi mümkün değil. Çünkü Rusya, Belarus’u fiilen bir eyaleti gibi görmeye eğilimli. Belarus lideri Lukaşenko’nun gözü ise çok yükseklerde. Son zamanlar geçti. Kırgızistan ise ayrı hikâye. Orada olup bitenler, büyük ölçüde etnikbölgesel anlaşmazlıkların sonucuydu ve yeni iktidarın politikalarında radikal değişiklik olmadı. ??? Bakanları açıkça ABD’den ücret alan Gürcistan, olası İran operasyonunda ve Karadeniz’in ABD gölü haline getirilmesinde aktif rol almaya can atıyor. Türkiye’nin de içinde olduğu bölge hassas dengeler üzerinde. Farklı devlet ve ittifaklardan birinin ölçüsüz biçimde ağır basması, bölgenin terazisini altüst ediyor. Irak krizi buna örnek. Şimdi ABD’nin sert ya da ‘‘kadife yumuşaklığında’’ yöntemlerle bölgemizi kuşatmasının ve Avrupa’nın denge ayarını kendine göre yapmasının, uzun vadede Türkiye’nin çıkarına olacağını düşünmek en hafif deyişle iyimserlik olur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle