03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

1 ARALIK 2006 CUMA haberler AYDINLANMA EMRE KONGAR KürtYumurtalık hattı MİT, Kürt Parlamentosu’na sunulan bir yasa taslağının, Kürdistan Bölgesel Hükümeti’ni petrol anlaşmaları içinde tek yetkili kıldığı uyarısında bulundu Mahmut GÜRER ANKARA Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından, başta Genelkurmay ve Dışişleri Bakanlığı olmak üzere çeşitli devlet kurumlarına gönderilen “gizli” damgalı yazıda, Kürt Parlamentosu’na sunulan Irak Kürt Bölgesi Petrol Yasa Taslağı’nın, Kürdistan Bölgesel Hükümeti’ni petrol anlaşmaları içinde tek yetkili kıldığı vurgulandı. Yazıda, “Belirsizlik sürecinde Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin, üçüncü ülkelerle, Bağdat’ı dışarıda bırakan ‘doğrudan ilişki tesisine ve antlaşmalar yapmasına’ yol açabilecek gelişmelerin hassasiyetle izlenerek, Türkiye bakımından alınabilecek tedbirlere ağırlık verilmesinde fayda görülmektedir” denildi. Kürdistan Bölgesel Parlamentosu’na sunulan yasa taslağı MİT’i harekete geçirdi. Kurumdan 03 Ekim 2006 tarihinde Genelkurmay İstihbarat ve Harekât Daireleri Başkanlıkları, Dışişleri Bakanlığı Irak Özel Temsilciliği Ortodoğu ve Asya Genel Müdürlüğü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Dışilişkiler Dairesi Başkanlığı ve Dış Ticaret Müsteşarlığı’na, “11.012.07.153.421.000. 2804/ 22865” sayılı “Irak/Kürt Bölgesi Petrol Yasa Taslağı” başlıklı bir yazı gönderildi. EVCUT’ VE ‘GELECEKTEKİ’ SAHA TANIMLAMALARI MİT Müsteşarı adına Müsteşar Yardımcısı M. Cemal Uzgören imzasıyla yayımlana “gizli” belgede, yasa taslağının petrol bölgelerini “Mevcut Saha” ve “Gelecekteki Saha” adı altında tanımladığı belirtildi. Taslakta bu bölgelerin büyük bölümünden “İhtilaflı Topraklar” olarak söz edildiğine dikkat çekilen yazıda, şöyle denildi: “Kanunun uygulama alanı Kürt Bölgesi’nin yanı sıra İhtilaflı Topraklar olarak dile getirilmekte (Madde 3, madde 4). İhtilaflı Topraklar’ın Kerkük dahil, Geçici Yönetim Yasası’nın 58. maddesi ile Irak Anayasası’nın 140. maddesinde bahsi geçen topraklar olduğu belirtilmektedir. Taslak, İhtilaflı Topraklar’da ve Kürt Bölgesi’nde Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ni (KBY) tek yetkili kılmakta, KBY’nin, İhtilaflı Topraklar’da yaşayan halkın bu toprakların referandumla Kürt Bölgesi’ne bağlanmasına karar vereceği kanaatine varması durumunda, referandum yapılmadan önce, Kerkük dahil İhtilaflı Topraklar’da istediği gibi petrol sözleşmesi yapabileceğini hükme bağlamaktadır.” Belgede hazırlanan yasa taslağı ile KBY’ye bağımsız bir devlet gibi anlaşma yapma hakkı tanındığı ifade ediliyor. Belgede şunlara vurgu yapılıyor: “Taslakta dikkati çeken bir diğer husus, Kürt Bölgesi’nde mevcut petrol operasyonları ile doğrudan veya dolaylı olarak bağlantılı altyapının (boru hatları ve rafineriler dahil) kontrolünün tamamen KBY’ye bırakılmasıdır. Merkezi Hükümet’in KBY’nin tarif edilen sınırları ile İhtilaflı Topraklar içindeki ve dışındaki mevcut sahalardan ve ülkenin diğer alanlarındaki Gelecekteki Sahalar’dan elde edeceği petrol gelirlerinden KBY’ye pay verilmesini öngörmekte, aksi takdirde KBY’nin Kürt Bölgesi’ndeki ve İhtilaflı Topraklar’daki Mevcut Sahalar’dan çıkarılan petrolü doğrudan satabileceğini hüküm altına almaktadır. Taslak, KBY’ye bundan böyle merkezi hükümetin ülke çapındaki petrol gelirlerinden belli bir yüzde verilmesini öngörmesinin yanı sıra geçmiş dönemlerde yararlanamadıklarını öne sürerek belli bir süre için geçmişe dönük ödeme yapılmasını da içermektedir.” İlericilik, Gericilik, Atatürkçülük durmak veya geri döndürmek isteyen gericidir. 3) Tüketim ve paylaşım ilişkileri gelir ve servet dağılımını adil olmayan bir biçimde merkezileştiren, sosyal adaleti bozan veya bunun tersine, fırsat eşitliğini sağlayan, sosyal adalete uygun olan bir yapıda olabilir. Gelir ve servet adaletinin bozulmasından yana olanlara gerici, fırsat eşitliğinden, sosyal adaletten yana olanlara ilerici denir. 4) Siyasal rejimler temel hak ve özgürlükleri güvenceye alan laik ve demokratik ilkelere dayalı veya çeşitli gerekçelerle temel hak ve özgürlükleri askıya alan antidemokratik uygulamalara dayalı olabilir. Demokratik ve laik rejimlerden yana olanlar ilerici, antidemokratik rejimlerden yana olanlar gericidir. ??? Atatürkçülük (veya Kemalizm) felsefi, tarihsel ve siyasal olarak üç ayrı ölçüte göre tanımlanabilir. 1) Felsefi olarak Atatürkçülük, tek kelimeyle akılcılıktır. Akılcılık, tanım gereği Aydınlanmayı, bilimselliği ve çağdaşlığı da içerir. 2) Tarihsel olarak Atatürkçülük, Bağımsızlık Savaşını ve Atatürk Devrimlerini, Sevr’den Lozan’a, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne geçişi, dintarım toplumundan endüstri toplumuna ve ulus devlete dönüşümü içerir. 3) Siyasal olarak Atatürkçülük, emperyalizm karşıtlığını, ulusal bağımsızlığı, laik ve demokratik düzeni ve çağdaş dünyanın bir parçası olmayı içerir. ??? Bu yazı çerçevesinde açıklanmaya çalışılan ilkeler, ölçütler ve tanımlar bağlamında, ilericiliğin hangi ölçütünü kullanırsanız kullanın, Atatürkçülüğün tanımını hangi biçimde yaparsanız yapın, Atatürkçü olan ilerici, Atatürk’e karşı çıkan gericidir. C 5 MİT’İN DEĞERLENDİRMELERİ Yazıda, yasa taslağının Irak Hükümeti ile Kürt Yönetimi arasında herhangi bir uyuşmazlık olması durumunda, sorunun çözüm platformu olarak Uluslararası Tahkimi gösterdiğine işaret ediliyor. MİT’in yasa hakkındaki değerlendirmelerine ise şöyle: “Yasa taslağı’nın ‘devlet içinde devlet’ mantığı ile kaleme alındığı, birçok konuda KBY’ye Irak Merkezi Hükümeti’nden daha fazla yetki tanındığı görülmektedir. Taslağın mevcut haliyle yasalaşması durumunda Kürtlerin: 4 Mevcut Saha kavramının üretim yapan saha olmasının zorunluluk haline getirilmesi nedeniyle, geçmişten bu yana Irak yönetimleri tarafından Kerkük başta olmak üzere ‘İhtilaflı Topraklar’da yapılan araştırmalarda petrol bulunduğu anlaşılan, üretime henüz başlanmamış sahaları doğrudan kontrollerine alacakları, ‘Tüm kontrolü ele geçirebilirler’ ? Kerkük’teki tüm petrol altyapısı ile KerkükYumurtalık Petrol Boru Hattı’nın kontrolünü ele geçirebilecekleri, ? Referandum yapılmadan önce, Kerkük dahil tüm İhtilaflı Topraklar’da gelecekteki sahalara ilişkin petrol anlaşmaları yapabilecekleri, ? Irak Hükümeti ile Mevcut Sahalardan elde edilen gelirin paylaşımındaki anlaşmazlıkları bahane ederek Kerkük dahil İhtilaflı Topraklar’daki tüm sahalara el koyabilecekleri, ? Petrol Operasyonları’nda Irak Hükümeti’ni devre dışı bırakmak suretiyle müstakil bir devlet gibi hareket edecekleri değerlendirilmektedir.” ‘M Siemens, dünyanın birçok bölgesinde ihale almak için milyonlar harcamış Dünya devi, Türkiye’de de rüşvet dağıttı mı? Osman ÇUTSAY FRANKFURT – Dünyanın en büyük şirketlerinden Siemens’in, milyonlarca avro tutarında rüşvet dağıtarak birçok ülkede ihale almayı başardığının ortaya çıkması, Türkiye ile ilgili soruların da yoğunlaşmasına yol açtı. Türkiye’de de yerleşik olan ve daha önce birçok ihale üstlendiği bilinen teknoloji devi Siemens’in son derece karmaşık yollardan dünyanın birçok ülkesindeki kamu yöneticilerine “yararlı harcamalar” başlığı altında rüşvet dağıttığı saptandı. Şirketin aralarında Türkiye ve Rusya’nın da bulunduğu “sorunlu bölgelerde” cirosunu hızla arttırmış olması, birçok soru işaretini de beraberinde getirdi. Münih Savcılığı tarafından gözaltına alınarak sorgulanan bazı Siemens üst düzey yöneticilerinin verdikleri bilgilerin, sadece uluslararası nitelikli bu Alman şirketinin değil, birçok ülkedeki siyaset sınıfları üzerinde de deprem etkisi yapabileceği belirtildi. Yunanistan’da 2004 olimpiyat oyunları nedeniyle yapılan yatırımlarda özellikle güvenlik sistemleri alanında büyük ihaleler alan şirketin, ayrıca Atina metrosu ile ilgili olarak da milyonlarca avro rüşvet dağıttığı ortaya çıktı. Sadece Yunanistan’daki bir eski Siemens yöneticisinin İsviçre’deki hesabında 30 milyon avroyu aşkın para bulunduğu belirlendi. Siemens’in Dubai’deki bir hesap üzerinden 100 milyon avro dağıttığı belirtilirken, bu paranın bir bölümünün Karibikler’deki paravan şirketler üzerinden Yunanlı yöneticinin İsviçre’deki hesabına girdiği saptandı. Siemens’in Yunanistan’daki bu eski yöneticisinin, söz konusu paranın önemli bir bölümünü devlet yöneticilerine rüşvet olarak dağıttığı tahmin ediliyor. ürkiye’de son günlerdeki kavram karmaşası bilerek yaratılıyor. Demokratik ve laik rejimi değiştirmek isteyenler önce iktidara geliyor. Sonra bunlar dış merkezleri etkiliyor. Rejimin temellerini sarsıcı demeçler böylece dıştan da gelmeye başlıyor. Bir süre sonra örgütlenme ve finansman tamamlanıyor: Dıştan parasal destek alan ve zaten bu yola baş koydukları için başkaca desteğe gereksinme duymayan iç çevreler ile içerden beslenen ve siyasal niyetleri açısından zaten beslenmeye gerek duymayan dış çevreler birlikte bir koro halinde rejimin temellerini laik ve demokratik düzenden dinci düzene kaydıracak ve Türkiye’yi zayıflatacak kavram karmaşasını yaratıyorlar. ??? Son zamanlarda ilericilik ve gericilik kavramlarını tersine çevirmek ve Atatürkçülüğü (siz buna isterseniz Kemalizm de diyebilirsiniz) bu tersine çevrilmiş kavramlarla yargılamak pek moda oldu. İlericilik nedir? Gerici kimdir? Atatürkçülük nedir? ??? İlericilik, Gericilik birkaç farklı ölçüte göre tanımlanabilir: 1) İnsanoğlunun tarihsel gelişim sürecine göre. 2) Üretim ilişkilerine göre. 3) Tüketim ve paylaşım ilişkilerine göre. 4) Siyasal rejimlere göre. ??? 1) İnsanlık toplayıcılıktan avcılığa, avcılıktan tarıma, tarımdan endüstriye, endüstriden bilişime doğru yol almaktadır. Bu çizgiye uygun bir değişmeyi amaçlayan ilerici, onu durdurmaya veya tersine çevirmeye çalışan gericidir. 2) Üretim ilişkileri, ilkel, köleci, feodal, kapitalist, sosyalist olabilir. Her bir üretim ilişkisini ileri götürmek isteyen ilerici, dur T ekongar?cumhuriyet. com.tr; www.kongar.org 87 MİLYARLIK DÜNYA ŞİRKETİ Siemens, geçen yıl yaptığı 87 milyar avro tutarındaki cirosuyla dünyanın önde gelen şirketleri arasında yer alıyor. Şirketin cirosunda Almanya içi bağlantılar küçük bir rol oynuyor. Cirosunun yüzde 81’ini Almanya dışında gerçekleştiren Alman teknoloji devi, Türkiye ve Rusya’nın da bulunduğu “rüşvet katsayısı yüksek” bölge çevresinde siparişlerini geçen yıl yüzde 35 arttırabildi. Ancak şirketin ABD başta olmak üzere bazı ülkelerde, yoğun izlenme korkusu nedeniyle rüşvet bağlantılı işlere girmediğine dikkat çekiliyor. Siemens’in, özellikle görece daha az azgelişmiş ülkelerde ihale alabilmek için gerektiğinde “yararlı har Münih Savcılığı, bazı şirket yöneticilerini karanlık hesaplar üzerinden rüşvet dağıttıkları gerekçesiyle gözaltına alarak sorgulamaya başladı. Sızan ilk bilgilere göre, rüşvet, sanıldığından çok daha büyük sonuçlar doğurabilecek boyutlarda. Türkiye’nin dış ticaretindeki rakipsizliği on yıllardır süren Almanya’nın önde gelen teknoloji şirketi Siemens’in, Türkiye’de de önemli bağlantıları bulunuyor. Şirketin Yunanistan ve İtalya’da da rüşvet dağıttığı kesinleşiyor. Geçen yıl 87 miyar Avro ciro yapan Siemens, Doğu ve Güney Avrupa ile Ortadoğu’daki birçok ülkede, belediye gibi kamuya ait büyük yatırım ihaleleri üstlenmesiyle tanınıyor. camalar” başlığı altında rüşvet dağıtmaktan çekinmediği ileri sürülüyor. Siemens, son birkaç yıldır tüketim malları üretiminden kısmen ve bazen de tamamen çekilerek, yüksek teknoloji gerektiren altyapı yatırımlarına ağırlık vermişti. Bu tür altyapı ihalelerinin uzun vadeli ve ilgili devletle yakından ilintili işler olması, rüşvet söylentilerinin kısa sürede siyasal depremlere dönüşebileceği korkusunu güçlendiriyor. HDF Genel Kurulu yapıldı FRANKFURT (Cumhuriyet Bürosu) – “Sosyaldemokrat Halk Dernekleri Federasyonu” (HDF) 26’ncı Genel Kurulu’nu 25 Kasım 2006 tarihinde Frankfurt’ta gerçekleştirdi. HDF Genel Başkanı Ahmet İyidirli “Türkiye’deki laik, demokratik düzenin geleceği” konusundaki kaygılarını dile getirdiği açılış konuşmasında, Türkiye’nin teslimiyetçi bir siyasi çizgiye düştüğünü belirterek, Avrupa Birliği’ndeki Türkiye karşıtları ve tutucu çevrelerin de Türkiye’nin bu teslimiyetçi tavrını acımasızca sömürdüğünü savundu. Almanya’da yükselen aşırı sağcı örgütlerin ve yaygınlaşan ırkçı anlayışların üzerinde durulan HDF Genel Kurulu’nda, çifte vatandaşlık, güvenceli oturma izinleri, otomatik vatandaşlık kaybetmenin engellenmesi, ayrımcılıkla mücadele istemlerinden hiç bir ödün verilmeksizin “toplumsal yaşamın her alanında eşit haklar ve eşit muamele” hedefine yönelik çalışmaların sürdürülmesi gerektiği belirtildi. İşsizlik, yoksulluk ve Türk gençlerinin eğitim alanındaki sorunlarının da ele alındığı HDF Genel Kurulu’nda, bu konulardaki çalışmaların yoğunlaştırılması gerektiği de vurgulandı. HDF Genel Kurulu’nda yapılan seçimlerde Ahmet İyidirli yeniden HDF Genel Başkanlığına seçildi. Genel Kurul’da Yıldız Akalın ile Kahraman Er Genel Başkan Yardımcısı, Cihan Sendan Genel Sekreter, İsmail Eren Genel Sayman görevine getirildiler. Diğer Genel Yönetim Kurulu üyeliklerine ise Cevdet Buyuk, Ufuk Gergin, Adem Gündüz, Özer Karakaş ve Bektaş Nayman seçildiler. Genel Kurul sonunda oybirliği ile karara bağlanan HDF Genel Kurul Sonuç Bildirgesi’nde şu görüşlere yer verildi: “Bizler, Avrupa’nın çeşitli köşelerindeki HDF – Sosyaldemokrat Halk Dernekleri üyeleri olarak, Federasyonumuzun 25 Kasım 2006 günü Frankfurt’ta yapılan olan Genel Kurul toplantısı vesilesiyle vatanımızdaki siyasal partilerin sorumlularına aşağıdaki görüşlerimizi duyurmayı görev bilmekteyiz: 1. Büyük uğraşılar ve özverilerle kurulan Cumhuriyetimiz, dış baskıların ve iç tepkilerin etkisiyle, ulusal egemenlik, ekonomik bağımsızlık ve lâiklik başta olmak üzere çeşitli açılardan temel niteliklerini yitirmek ve hazin bir çöküntüye sürüklenme tehlikesiyle karşı karşıyadır. 2. Önümüzdeki ayların gündemini oluşturan cumhurbaşkanlığı seçimi ve genel seçimler, bu sürüklenişin istenmeyen sonuçları açısından büyük önem taşıyor. Böyle bir gidişi durdurmanın tek çaresi, şimdiki iktidar partisinin bu gündeme ilişkin hedeflerini gerçekleştirmesine siyasal yollardan engel olmaktır. 3. Bu çareyi, herhalde son dört buçuk yılın politikalarını oluşturup uygulamış olanlar değil, bunlara karşı çıkan cumhuriyetçi, halkçı, sosyal demokrat ve sol düşüncelerin savunucuları bulacaktır. Ancak, ülkemizdeki siyasal yelpazenin bu kanadında yer alan partiler arasında yaşanan dağınıklık ve kopukluğun bu arayışı güçleştirdiği ve yakın geleceğe dönük umutları zayıflattığı da yadsınamaz bir gerçektir. Oysa, gidişi durdurmanın etkili yolu, şimdiki yönetimin karşısına cumhuriyetçi bir iktidar iddiasıyla çıkabilecek tek bir siyasal güç oluşturmaktır. 4. Ne var ki, yürürlükteki seçim kuralları İtalya’daki “zeytin dalı” formülüne benzer ortak bir siyasal güç oluşturmaya olanak tanımıyor. Geçerli ve etkili yol, örgüt yapısının yaygınlığı bakımından elverişli bir partinin kendi aday listelerini öbür cumhuriyetçi partilerin seçim kazanma şansı yüksek adaylarına açması ve böylece oluşturulmuş karma listelerle seçime gidilmesidir. Bunun elbette partiler arasında gerekli uzlaşmayı ve dengeyi sağlayacak bir görüşme aşamasını, sonrasında da bu karma listelerin başarısı için ortak bir kampanyanın örgütlenmesini ve iktidar formülü üzerinde uzlaşmayı gerektireceği de açıktır. Bizler bu önerimizin, uzak topraklarda vatanımız ve cumhuriyetimiz için duyduğumuz endişenin ifadesi sayılacağını ve bu yolda gerekli çabanın gösterileceğini yüreklerimizin bütün içtenliğiyle ummaktayız.” eykoz katlediliyor ve İstanbul’(lun)un haberi olmuyor! Söylendiğine göre 1 milyon ağaç “Acaristan” için hallediliyor. Haklıdır bu ismi koymakla, adam Beykoz ormanlarında “Acar Cumhuriyeti” ilan etmiş. Silahlı kuvvetleri var. Kendine bağlı adliye kurmuş. Belediye kurmuş. Dahası Ankara’dan da bir bakan(lık) satın almış! Bundan ne zaman haberimiz oluyor? Neredeyse her şey bittikten sonra, villaların büyük çoğunluğu yapılmış, şimdiki Orman Bakanı (o da nedense) duruma dikkat çektiğinde! Peki basın nerede? Beykoz’a bakın, İstanbul’un ne büyük bir rant alanı olduğunu görün! Belediyeleri! Adaleti! Yereli – Merkezi! Her şeyiyle bütün Türkiye’yi yedi sülalesiyle doyuracak kadar bir zenginlik! Hele Boğaz’a, İstanbul’un bütün ormanlık alanlarına ve denizlerine ilişkin ne kadar yer varsa hepsi büyük ve gözde talanın bir parçası! Göl, gölet, deniz, orman, akarsu.. doğaya ilişkin ne varsa! İnsanlar “doğayı” çok sever! Oralarda yaşamak ister, fakat yaşamaya başladıktan sonra da çevrelerinde doğa moğa kalmadığını görür ve çok şaşırırlar! ??? Bu anakent ne çocuklar doğurdu ve doğuruyor! Bu kentin başına gelmeyi B CUMA YAZILARI ORHAN BURSALI Siyasi Örümcek Ağı ??? İstanbul’u yönetmenin avantası, bütçenin yüzde 10’uymuş... Bunu açıklayan eski İTO Başkanı! Beş yıllık dönemin getirisi 1 milyar dolarmış! Zaten aynı rakamı, şimdi Ankara’daki eski başkan için 4 yıl kadar önce büyük bir işadamımız dile getirmişti! İstanbul, kepçeleri dolduranlara “Yürü yaaa kulum!” diyor! Yol açılıyor! Neyi ve nereyi istersen! Beyaz Saray mı? Eski Saray mı? Padişahlık mı, başkanlık mı, liderlik mi? İstanbul’un iki başkanı arasındaki kanlı bıçaklı küslüğün sırrını birden anlamış olmalısınız! Önceki, sonrakini yeniden aday niye göstermedi dersiniz? Hele bir düşünün! ??? Şimdiki İstanbul Cumhuriyetinin Başkanı, geçen gün baktım, bütün trafiğin yönetimini devralmak istediğini açıklıyor? Nedenini biliyorsunuz! Nerede olay, sorun, sıkışıklık, büyük dert var, bir kenara bırakın, bir yetkiyle ucundan tutmanız yeter! Bir tanıdığım, Boğaz’ı gören evinde yeraltına doğru bir mekân edinmek için 50 bin dolar rüşvet vermek zorunda kalmış! Bir Bakan’a bakın! Bir şirkette alamadığı aylıklara karşın kendisine bu arsadan pay verilmiş, derken Acaristan ortaya çıkmış... Yeniden bakanlığı döneminde bu “Cumhuriyet”in bütün kuruluş işlemleri bir bir yerine getirilmiş! Bu bakan hangi Siyasi AŞ’dendi dersiniz!? Ne utanmazlık! Soruyor bir de: Siz olsanız yapmaz, arsanızı değerlendirmez misiniz? O koltuğa tırmananlarda zerre kadar bir haysiyet duygusu kalmıyor mu? Acaba birisi çıkar, bakan ve bakanlık çevresinde, Türkiye’ye örülen sivil siyasi örümcek ağının ipliklerini pazara çıkarır mı? Boşa umut beslemeyin! Biz, örümcek ağı ve örücülerini dışarıda ararız! Oysa hepsi içeride! orada en büyük getiri var! Zaten trafiğin kokusunu almış, İstPark diye bir şirket kurulmuş. Trafik parasının kokusu o kadar ayyuka çıkmış ki, ecnebi diyarları tutmuş; hemen İstPark’a ortaklıklar yağmaya başlamış! Böylece Kadıköy’ün en ana caddesinin nasıl ve neden park alanına çevrildiğini de iyice anladık! İstanbul’da park alanına dönüştürülecek o kadar, o kadar büyük ana cadde ve ikinci cadde var ki! Saatte 4 milyon basıyorlar! Trink trink trink! ??? Bizim çok bilmiş bazı yurttaşlarımız, buna bazı okumuş takımı da dahil, der ki: “Çaldı ama iş yaptı, helal olsun!” A benim geri zekâlım, iş yapmadan nasıl ve neyi çalsın! Yüzde 10’lar iş yaparken istikamet değiştiriyor! Ne kadar çok iş yaparsan, istikamet yolu o kadar kalabalık oluyor! Bunu anlamıyor musun? Bu ülkeyi yerel, merkezi, sivil yönetimler yiye yiye bitiremeyecekler! Demokrasi savaşının, esas bu yiyiciliğe karşı mücadeleden geçtiğini, “ifade özgürlüğü” diye yazıp çizenler de hiçbir zaman yazmayacak ve anlayamayacaklar! Siyasi sivil örümcek ağı, tam takım ve tam yetkili işbaşında! obursali?cumhuriyet.com.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle