02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

zayıf görüldüğü anlaşılmaktadır. (CA., ADF: IV6, 54, 3022) Diğer bir belgede ise "Türkiye’nin tavrının Lozan antlaşmasında karara bağlanan mübadele esaslarına uygun olduğu ve anılan meseleyle ilgilenilmediği " (CA, ADF: IV6, 54, 3026.) bilgisi verilmektedir. Bunun ardından Londra elçiliğimiz 17 Şubat 1925, 55/29242 sayılı belgede İngiltere’nin, farklı bir politika izleme adına Yunanistan’ı tehdit ettiğini, kriz ortamının dağıldığını ve mübadeleye tabi olmayan metropolitlerden birinin patrik olarak seçilmesine sıcak bakıldığını bildirmektedir. (CA. , ADF: IV6, 54, 3030) Gümülcine’den 10 Şubat 1925 ve 30’nolu telgrafnamede şu bilgi verilmektedir: Ahali Patrik meselesini unutmuş, her tarafta sükunet hakimdir. (CA. , ADF: IV6, 54, 3022) Bükreş’ten gelen bilgide aynı kanaati doğrulamaktadır. (CA. ,ADF: IV6, 54, 3020) Anılan üç belgeden Yunanistan’ın uluslararası alanda sürdürdüğü diplomatik girişimin sonuç vermediğini ve Türkiye aleyhine "misyon" üzerinden sürdürülen siyasetin akamete uğradığı anlaşılmaktadır. Benedickt ile Bartolomeos... C S TRATEJİ 9 ancak seçim sürecinde birçok olay ayrıntılı olarak anlatılmakta ve sonuçta Yunanistan’ın kontrolü altında olan piskoposların Veniamin’i desteklediği ve bu zatın seçildiği belirtilmektedir. Bu bilgiye ek olarak şu not düşülüyor: Patrik olarak seçilen kişinin yaşlı, felçli olması nedeniyle yeni bir seçime fırsat doğabilir. Son Patrik II. Fotios’un vakur davranış ve tavırlarının Patrikhaneye bölgesel itibar kazandırdığına inanılıyor. Eğer Fener, Türk hükümetiyle işbirliği içinde bir siyaset izlerse, kilisenin şu andaki durumu belirsizlik içinde devam edebilir. Türk hükümeti, Yunanistan’da Patrikhane’ye karşı ırkçı hareketlerin neden olacağı kötü hislerin uyanması riskine girmek istemiyor. Fakat Türk yetkililerinin hoşnut olmadıklarını gösteren birçok neden var. (Embassy Of The United States Of America, Death of The Oecumenical Pariarcah of Constantinople, (January 3, 1936: 27) GÜDÜMLÜ PATRİKHANE Önemli bir resmi belgeden sunduğumuz üç husus, Patrikhane’nin hangi güçler tarafından yönlendirildiğini ve gerçek amacının ne olduğunu göstermektedir. Birinci amaç; Patriğin etkinlik alanını genişletmesidir. Ancak uygun bir ortam olmadığı için meseleyi zamana bırakmak gerektiği telkin edilmektedir. İkinci amaç, siyasi iktidarı ayartmaktır. Üçüncüsü ise duvarların arkasına çekildiği izlenimi veren Patrikhanenin sabırla ve iyi ilişkiler kurarak kendi misyonunu yeniden inşa etmenin temellerini oluşturmasıdır. Soğuk Savaş dönemine kadar üstü örtük biçimde etki alanını genişletmeye çalışan, daha sonra uluslararası her mahfilde Türkiye aleyhine demeçler veren Patrikhane, Patrik Athenagoras’la birlikte ABD’nin ve Vatikan’ın güdümüne girmiştir. Öyle anlaşılıyor ki FenerRum Patrikhanesi dinipolitik stratejisinde hiçbir değişiklik yapmamıştır. Gerçek bu olduğu halde mütekabiliyet esasını aşan bir politik çıkışla vakıfların önünü sonuna kadar açmak belgede yer alan misyona katılmak anlamına gelmez mi? "Mütekabiliyet esasına göre değil, insani nedenlere ve özgürlüklere dayalı olarak vakıflar yasasını çıkartacağız" diyerek cumhuriyetin kuruluş belgesini parçalamak hangi niyetin ve misyonun uzantısıdır? Sunduğumuz belgeler, bize, şu gerçeği öğretmektedir: FenerRum Patrikhanesi ABD’nin kontrolü altındadır. Buradan yükselen ses ABD’nin sesidir. Her ne zaman ki Türkiye iki kutuplu dünya sisteminin dengelemecepheleşme mantığı içerisinde ABD’nin himayesine girdi, ABD, Patrik seçiminden tutun ekümeniklik gibi iddialarına kadar bütün faaliyetlerin arkasında oldu. Bugün ülkemizde Vatikan, ılımlı İslam ve iktidar ittifakının arkasında ABD vardır. Fakat buradan çıkarılması gereken sonuç şudur: Mesele, dini özgürlükler meselesi değil, egemen gücün ülkemize yönelik inşa ettiği dinipolitik stratejidir. İçinde bulunduğumuz tabloya bakarsak, vakıflar yasası tarihi teostratejinin gerçekleştirmesini hızlandıran mükemmel bir katalizör olacaktır. YUNANİSTAN’IN NİYETİ Ne var ki dini hizmet vermekle yükümlü olan Patrikhane dilini ve yöntemini değiştirerek misyonuna devam ediyor. Nitekim 04. 11. 1935 tarihli ve 11712 sayılı Dâhiliye Vekâleti’nden gönderilen kişiye özel bir yazıda belirtildiğine göre 02.10.1935’te yedi metropolitin katılımıyla Fener kutsal meclisi başpapazın başkanlığında toplanıyor. (CA, ADF: IV16A, 64, 293) Belgede belirtilen toplantıda ilk önce Yunanistan’dan gelen bir yazı okunuyor. Bu yazıya göre Yunanistan, İstanbul’daki bütün Fenerli papazlara kiliselerden aldıkları maaştan ayrı olarak bir gelir temin edecektir. Yüzyıllardır Türk hâkimiyeti altında yaşayan ve dini faaliyetlerini sürdüren Patrikhaneye mensup papazların Yunanistan’dan maaş almalarının ne anlama geldiğini her halde açıklamaya gerek yoktur. Ayrıca 02. 10. 1935’te yapılan toplantıda şu kararlar alınıyor; a Bundan sonra İstanbul’daki bütün papazlarla Fener daha sıkı temas kuracak ve özel görevle çalışan gruba bilgi aktarımında bulunacaktır; b Fener, bütün kiliseleri sıra ile dolaşarak dört kişiden oluşan bir heyet oluşturacaktır. Bunlar dini vaazlarla Yunan mefkuresini kökleştirmek amacıyla çalışacaklardır; c İstanbul’daki bütün Hıristiyan kardeşlerimiz, ölünceye kadar bize sadık kalacaklardır. Muhaliflerimize sığınanları avucumuzun içine almalıyız. Umarız ki bunlar fakirlik ve sefalet Patrikliğin toplantılarında alınan kararların belgeleri, bu dini kurum üzerinden Yunanistan’ın emellerini açıkça ortaya koyuyor. Patrik seçimine ilişkin ABD belgeleri ise Fener’in üzerinden güdülen hedeflerin günümüzde dahi değişmediğini sergiliyor. Son çıkarılan Vakıflar Yasası bu hedefleri destekler nitelik taşıyor. yüzünden muhaliflerimize sığınıyorlar. Yardımımız onlara da yetişecektir. Önemli olan ana kilisemize sadık kalmalarıdır; d Ermeni Patrikhanesi ile daha sıkı irtibat kurulacaktır; e Fener’in gizli ve yüksek hizmetleri için Avrilyos Spataris, Yanko Malinopulus, Yorgi Meymaridis ve Galata mütevellisi Papanikitas’ın casuslukları gizli tutulacaktır. 18 Ocak 1936’da Patrik II. Fotios’un yerine seçilen Veniamin / Benjamin hakkında 29 Ocak 1936 tarihli ABD sefirliğinden ABD Dışişleri Bakanlığı’na gönderilen 8/9 nolu bir belgede şöyle denilmektedir: Savaşın sonundan 1926 yılına kadar geçen zamandaki karışık durumlar ile karşılaştırılınca, Fener kilisesinin eskisine göre daha sakin ve zevkli bir on yıllık zaman geçirdiği ortaya çıkmaktadır. II. Fotios’un 1929 yılındaki seçimi sessiz geçti. Patrik, gücünü genişletemedi, fakat görev süresince daha sağlam ve ağırbaşlı olduğu gözlemlendi. Fakat bu seçimde yaşanan karışıklık eski durumları hatırlatıyor gibi. (Embassy Of The United States Of America, Death of The Oecumenical Pariarcah of Constantinople, (January 3, 1936: 1) Yunanistan’ın bu seçime müdahale etmesi, Türkiye’nin ise bu girişime karşı çıkması bu karışıklığın nedeni olarak gösterilmekte,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle