10 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 Yrd. Doç. Dr. Sait YIMAZ Beykent Üniversetesi Kara harekatı ve sonrası için öneriler… C S TRATEJİ olmaktan uzaklaştırılırken, yeni devletlerin ortaya çıkmasına diğer devletlerin ikna edilmesi ve kendilerine biçilen rolün dışına çıkmamaları dikte edilmektedir. Türkiye’ye biçilen rol ise, Ortadoğu, ABD ve bir bütün olarak tüm batının çıkarlarına uygun rejimlere ve devletlere dönüştürülürken, sadece etrafında olup bitenlere ikna olmak değil, kendi bölünmesine de rıza göstermek hatta destek olmaktır. Bugün Türkiye’ye verilen PKK’ya karşı sözde istihbarat ve operasyonlara izin ise gerçekte "tavşan kaçtazı tut" oyunundan başka bir şey değildir. Çünkü PKK’nın yok olması uzun vadede ABD’nin ve AB’nin işine gelmemektedir. Kısaca bu destek son derece yüzeysel ve konjonktüreldir. T ürk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Irak’ın kuzeyinde konuşlanan PKK’ya yönelik Güneş Harekatı başarı ile devam etmektedir. TSK’nin bugüne kadar olduğu gibi ülkenin bölünmez bütünlüğünü koruma kapsamındaki görevini en iyi şekilde yerine getireceğinden, askerlerimizin bunun için ellerinden gelenin en iyisini yaptıklarından ve yapacaklarından şüphemiz yok. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetimizin sarsılmaz bekçisi olan TSK’ye güvenimiz tamdır ve her zaman yanındayız. Harekat ile ilgili eleştirilerimiz siyasi otoriteye yönelik olarak iki ana konudadır. Birincisi Irak’ın kuzeyine yönelik beklentilerimiz sadece PKK ile sınırlı değildir. İkincisi ise bundan önceki hükümetler gibi mevcut hükümetin de gene sorunu TSK’ye havale etmesidir. Siyasi Hükümetlerin terörle mücadelede kendi yapması gerekenleri göz ardı etmesi, terör sorununun askeri başarılara rağmen tekrar canlanmasına ve döngüsel olarak devam etmesine neden olmaktadır. Irak’ın kuzeyi dönüştürülmeli TÜRKİYE’NİN BEKLENTİLERİ PKK’nın Irak’ın kuzeyindeki üslerinden sökülmesi için süren başarılı harekatın asıl amacı, Türkiye’nin bölgesel NASIL BİR HAREKAT OLMALI? çıkarlarının korunması olmalı. Türkiye’nin ABD ve başta İngiltere olmak üzere dış harekat ile ilgili açıklamaları bölgesel çıkarları Musul ve Kerkük’ten güçlerin dikkatle incelenirse Türkiye’nin karşı kaldığı bölücü teröre karşı sağlam ayrı düşünülemez. Bu doğrultuda asıl karşıya bir müttefik duruşundan ve harekata verilen destekten ziyade harekattan hedef Barzani yönetimi olarak duyulan endişe ve Türkiye’ye yönelik ikazların yer aldığı ifadeler kolayca belirlenmeli. görülmektedir. Harekatın en kısa zamanda varlığının yok edilmesi ve PKK faaliyetlerine müsaade edilmemesidir. Görüldüğü gibi Irak’ın kuzeyindeki PKK’ya yönelik harekat, bölge ile beklentilerin tamamını karşılamaktan oldukça uzaktır. Böyle bir harekatın önündeki engeller ise hem dış güçlerin sınırlamaları hem de Türkiye’deki hükümetin vizyonsuzluğu ve dışa bağımlılığı ile ilgilidir. Irak’ın kuzeyi’a yapılan harekatın kapsamı ve hedefi bile hükümetin ABD ve Avrupa Birliği’nin başat ülkelerinin istekleri doğrultusunda belirlenmiş, bunun adına da diplomasinin zaferi denmiştir. Bu ülkeler gerçekten PKK’nın ya da bölgedeki terör kaynaklarının yok olmasını mı istemektedir? Ne kadar Türkiye’nin yanındadırlar? Bunu anlamak için büyük resimi yani Ortadoğu için öngörülen güvenlik ortamını ve bu devletlerin hesaplarını iyi okumak lazımdır. Büyük resim, Avrasya’nın enerji kaynaklarını ele geçirme mücadelesi içinde bir yandan RusyaÇin ittifakının İran’ı da yanına alarak Ortadoğu’ya Irak’ın güneyinden nüfuz etmeye çalışırken, diğer yandan ABD’nin Genişletilmiş Ortadoğu Projesi ile Kuzey Afrika’dan Orta Asya’ya kadar bölgede öngördüğü dönüşümün devam ettiğini göstermektedir. Bu kapsamda rejimler ulusal bitirilmesi, sadece PKK ile sınırlı olması, oranlılık, Irak’ın tek istikrarlı (!) bölgesinde sivillerin hayatından endişe duyulması, askeri harekat dışında af ve benzeri siyasi açılımların gereği gibi açıklamalar aslında öncelikle Kürdistan’ın muhafazası sonra da Türkiye’deki PKK’nın siyasi uzantılarına verilen desteğin tezahüründen başka bir şey değildir. Irak’ta her gün yüzlerce insanın ölümüne neden olan işgalci ABD ve İngiltere’nin Türkiye’ye uluslararası hukuk ve insan hakları nasihati vermesi trajik olduğu kadar akıl dışıdır da. Sonuçta her ülke kendi çıkarlarının peşindedir ve askerinle orada olmaz isen kimsenin kimseye bir şey vermesi de mümkün değildir. Irak’ın kuzeyi ile ilgili yukarıda sayılan çıkarlarımıza yönelik olması gereken bir harekatı; hedef, yer, kuvvet ve zaman unsurları ile değerlendirilmelidir. Söz konusu harekatın hedefi sayılan çıkarlarımızın önündeki gerçek engel olan Barzani Yönetimi olmalıdır. (Şekil) Bu kapsamda mekan olarak Kerkük ve Musul dahil olmak üzere daha geniş bir bölgenin askeri olarak kontrolü sağlanmalı ve bölgenin daha kapsamlı dönüşümü sağlanana kadar söz konusu askeri kontrol devam ettirilmelidir. Ancak öngörülen dönüşüm için gerekli olan kuvvet sadece askeri güçle sınırlı kalmamalıdır. Hükümet tarafından siyasi, ekonomik ve kültürel aktör ve yapılanmalar yumuşak güç kapsamında geliştirilmeli ve askeri güç bugüne kadar olduğu gibi yalnız bırakılmamalıdır. Harekatın süresi kadar zamanlaması da önemlidir. Bunun için Kerkük’ün statüsü ile ilgili gelişmeler kadar, TSK’nin zinde kalması ve enerjisini zamana yayarak en iyi kullanabileceği şartlar da değerlendirilmelidir. Güneş Harekatı, pek çok sivil ve asker yetkilinin açıkladığı gibi Irak’ın kuzeyi’nde PKK’nın konuşlandığı bölgeyi PKK için güvenli bir bölge olmaktan çıkarmak, PKK’nın mevcut varlığını, lojistik ve komuta tesislerini imha etmek amacına yöneliktir. Bu hali yapılan harekat TSK’nin bölücü terör ile mücadelesi kapsamında 1992’den beri icra ettiği pek çok kapsamlı sınır ötesi harekata benzer ama oldukça büyük çaplı ve çok daha hazırlıklıdır. Güneş harekatı, sınırları ve hedefi belirlenmiş, hatta belirli ölçüde Iraklı yöneticilerle koordine edilmiş ve önceden haber verilmiş bir operasyon niteliğindedir. Ancak, bu harekat bizim siyasi otoriteden beklediğimiz Irak’ın kuzeyi’ta bir bütün olarak tüm ulusal çıkarlarımızı temine yönelik bir harekat olmaktan oldukça uzaktır. Söz konusu çıkarlarımız; 1926’dan bugüne gelen Kerkük ve Musul’un statüsü, bölgedeki enerji kaynakları ve güzergahları ile beklentilerimiz, Türkmenlerin haklarının korunması, bölgenin Türkiye’nin bölünmez bütünlüğüne yönelik bir tehdit olmaması için Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması yani Kürdistan’ın kurulmaması ve nihayet Irak’ın kuzeyinde ve diğer komşu ülkelerde PKK ‘ABD NE DER’ FOBİSİ Türkiye’nin yukarıda sayılan çıkarları gereği bir harekat yapması ile ilgili olarak buraya kadar olan bölüme genelde katılanlar hemen akabinde şu soruya sormaktadırlar; peki ABD ne der? Hatta Irak’ın kuzeyinde sadece PKK’ya yönelik harekata göz yummasını ABD’nin şefaati olarak göstermeye çalışanlar bunun karşılığında Afganistan’da TSK’nin terörle mücadele için aktif rol alması, İran’a yapılacak bir harekata verilecek geniş destek, NATO’nun ve bir bütün olarak Transatlantik ittifakın yeni geliştirilecek vizyonu içinde Türkiye’ye önemli roller verilmesi gibi ABD beklentilerinin sırada olduğunu belirtiyorlar. Bazıları ise daha da ileri giderek Ortadoğu’daki İran ve Güney Irak arasındaki Mayın taraması yapan askerler...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle