Katalog

6 Onur ÖYMEN CHP Bursa Milletvekili Almanya’da Türkler neonazilerin hedefinde… C S TRATEJİ Almanya Büyükelçisi’yle birlikte yabancı düşmanlığını protesto etmek için düzenlenen bir yürüyüşe katılmıştı. Solingen saldırısından sonra gene Dışişleri Bakanı Kinkel Kuzey Ren Westfalya Eyaletinin İçişleri Bakanı Shnorr’la birlikte Türkiye’nin Bonn Büyükelçiliğinde düzenlenen basın toplantısına katılarak yabancı düşmanlığını kınamışlardı. Saldırıların sorumluları kısa zamanda yakalanmışlardı. Solingen faciasının kurbanları için düzenlenen cenaze törenine Cumhurbaşkanı Richard von Weizsäcker ile Eyalet Başbakanı Johannes Rau ile çok sayıda milletvekili katılmışlardı. O saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerine çok yakın bir ilgi gösterilmişti. Solingen’de çocuklarını ve torunlarını kaybeden Genç ailesinin büyüğü Bayan Mevlüde Genç gösterdiği yüksek metanet ve vakar ile büyük takdir toplamış, yılın annesi seçilmişti. Ludwigshafen’daki cenaze töreninin çok daha alt düzeyde tertiplendiği ve belki de henüz bunun bir kundaklama olduğu resmen açıklanmadığı için Alman halkının tepkisinin de sınırlı olduğu gözlenmiştir. Almanya’daki yabancı düşmanı saldırılar nereden kaynaklanıyor? Bu bazı aşırı eğilimli gençlerin bireysel eylemleri midir, yoksa daha örgütlü bir hareket midir? Bu konuda merkezi California’da bulunan Simon Wiesenthal Yahudi kuruluşu kapsamlı bir araştırma yapmış ve Almanya’da eylem yapan NeoNazilerin İkinci Dünya Savaşı sırasında milyonlarca Yahudi’yi katleden Nazi Partisi’nin bazı sorumlularının çocukları ve torunlarıyla yakın ilişki içinde olduğunu saptamıştır. Simon Wiesenthal Enstitüsü’nün raporu her nedense Alman basınına yansımamıştır. Mölln ve Solingen saldırılarından sonra NeoNaziler çok sayıda Türk’e ve başka yabancılara karşı saldırılar düzenlemişler, camiler yakmışlar, binaları kundaklamışlar, Yahudi mezarlarını tahrip etmişlerdir. AB Temel Haklar Ajansı’nın rakamlarına göre Almanya’da yılda binden fazla Yahudi karşıtı eylem yapılmaktadır. A lmanya’da yabancı düşmanlığı son zamanlarda büyük bir artış göstermiş ve oradaki Türklerin ve diğer yabancıların can ve mal güvenliği açısından kaygı uyandıracak bir boyut kazanmıştır. 1990 yılından itibaren yabancılar açısından ciddi bir tehdit kaynağı oluşturan NeoNazilerin saldırıları sonucunda 2005 yılının sonuna kadar 135 kişi hayatını kaybetmiştir. Merkezi Viyana’da bulunan Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı’nın verilerine göre, 2006 yılında yabancılara yönelik irili ufaklı saldırıların yüzde 14 artarak 18,142’ye çıkmıştır. Bunların bir bölümünün yabancılara yönelik olduğu tam olarak saptanamamış olmakla birlikte, rakamların büyüklüğü kaygı uyandıracak boyuttadır. Sadece 2008 yılının Şubat ayında Türklerin oturduğu beş binada yangın çıkmış ve bu yangınların hiç değilse bir bölümünün yabancı düşmanlığından kaynaklandığından şüphe edilmektedir. Ludwigshafen şehrinde 4 Şubat 2008 tarihinde meydana gelen ve dokuz vatandaşımızın hayatına mal olan yangın faciasıyla ilgili olarak Alman makamlarının görevlendirdiği araştırma komisyonu henüz bulgularını açıklamamıştır. Ancak burada da bir kundaklama ihtimalinin kuvvetli olduğu anlaşılmaktadır. Görgü tanığı olan beş çocuğun Yabancı düşmanlığı yükselişte Almanya’da Şubat ayı içerisinde Türklerin oturduğu binalarda çıkan yangınlar, akıllara yeniden Solingen olayını getirdi. Bu olayların en azından bir bölümünde, ırkçı saldırı olmadığını gösteren bir gelişme yok. Ludwigshafen’deki yangının henüz sonuçları açıklanmadı. Ancak, Türk ve Alman hükümetlerinin konuya yeterli duyarlılığı gösterdikleri söylenemez. yangının bir Alman tarafından çıkarıldığına dair gözlemleri basında yer almıştır. Ayrıca Ludwigshafen’de yakılan binanın üzerinde, aynen başka Alman şehirlerinde yakılan binalarda olduğu gibi, Nazi sembolüyle "Hass" yani nefret sözcükleri okunmaktaydı. Bu vatandaşlarımızın cenaze törenine katılan CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, olayın yabancı düşmanlığından kaynaklanmadığını temenni etmekle birlikte, bu olayın gerçek sebebinin bir an önce açıklanmasını istemiş ve Almanya’daki yabancı düşmanlığının tehlikelerine dikkat çekmiştir. Söz alan Alman konuşmacılar da kaygılarını dile getirmişlerdir. Dikkat çeken husus, sadece Türk Hükümetini temsilen törene katılan Devlet Bakanı Said Yazıoğlu’nun ısrarla bir kazadan bahsetmesi olmuştur. TÜRKLERİN GÜVENLİĞİ Bu olayların Alman halkı ve hükümeti için derin bir üzüntü ve utanç kaynağı olduğunu ve Almanların bir çoğunun bu olayları büyük bir üzüntü ve tepkiyle karşıladığını biliyoruz. Buna rağmen, sosyal bir hastalık haline gelen bu eylemlerin arkası maalesef alınamamaktadır. Almanya’daki Türklerin can ve mal güvenliği Alman hükümetine emanet edilmiştir. Onların güvenliğinin etkili biçimde sağlanması için bütün tedbirler alınmalıdır. Alman basınının da bu konuda daha duyarlı ve sorumlu yayınlar yapmasını bekliyoruz. Birkaç olayı bahane ederek Almanya’daki Türklere yönelik küçültücü yayınlar yapılması, televizyon filmleri çevrilmesi ve ayrıca Almanya’daki Türklerin anavatanı Türkiye aleyhinde neredeyse sürekli ölçüsüz eleştirilerde bulunulması kuşkusuz bazı radikal eylemcileri suça teşvik etmektedir. Alman yargısının evvelce yaptığı gibi aşırı sağcı grupları yasaklaması önemli bir adım olacaktır. Türk hükümeti şimdiye kadar Almanya’daki saldırılar karşısında kamuoyuna yansıyan etkili bir tavır alamamıştır. Ludwigshafen olayından sonra Almanya’yı ziyaret eden Sayın Başbakanın yabancı düşmanlığını gündeme getirdiğini duymadık. Türk hükümetinin Almanya’daki Türklerin sorunları ve uyum sağlama ihtiyacı konularının üzerinde dururken aynı zamanda onların can ve mal güvenliğini doğrudan doğruya ilgilendiren yabancı düşmanlığı meselesini ele alması gerekmektedir. Bu konuda TBMM’ye de görev düşmektedir. Sayın Şükrü Elekdağ ile birlikte bir Meclis araştırma önergesi vermiş bulunuyoruz. Bu önergeye TBMM’nin de sahip çıkmasını bekliyoruz. SOLİNGEN YANGINI Mölln ve Solingen olaylarında Alman makamlarının çok üst düzeyde duyarlık gösterdikleri hatırlanmaktadır. Bizzat Dışişleri Bakanı Klaus Kinkel, Alman Hükümetinin yabancılar sorumlusu ve Türkiye’nin