17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 Yrd. Doç. Dr. Barış DOSTER Marmara Üniversitesi arih derslerinde, geçmişte kurulan Türk devletlerinin dışarıdan yapılan saldırılardan çok, içerideki karışıklıklar, ihanetler, birbirine düşmeler, oyuna gelmeler sonucu yıkıldığı anlatılır. Türklere karşı nizami harple başarı sağlayamayan hasımlarımızın, psikolojik savaş yöntemleriyle amaçlarına ulaştıkları öğretilir. Ve genç kuşaklar uyanık olmaları konusunda uyarılır. Tarihi çok iyi bilen ve önemseyen Atatürk de, o bilge dehasıyla, tarihin önemine, niçin öğrenilmesi gerektiğine şu sözlerle dikkat çeker: "Tarih, ihtiyatsızlar için merhametsizdir" Emperyalist yöntemlerin bütünü… C S TRATEJİ belleklerimizde yer etmiştir ki, Soros’un Türkiye ile de yakından ilgilendiği, ülkemizde pek çok örgütü desteklediği ve iktidar partisine büyük destek verdiği bilinmektedir. Ülke isimlerinin önüne eklenmeye çalışılan akıldışı sıfatlar ise ABD’nin işgal ettiği ve ilgilendiği coğrafyada karşımıza çıkmakta, Türkiye de dahil pek çok bölge ülkesinin haritası, bizzat Washington’daki etkili isimler ve kurumlar tarafından değiştirilmektedir. T TEHDİDİN KAYNAĞINI GÖRMEK Karanlık savaş tehdidi YANIT TOPYEKÜN OLMALIDIR Karanlık Savaş karşımıza, askeri güçten daha fazla, ekonominin ve psikolojik harp tekniklerinin kullanıldığı, politik ve diplomatik unsurların yanında, toplumsal, kültürel, ideolojik alanda da yapılan bir savaş olarak çıkmaktadır. Bilişim ve iletişim gibi, "yükte hafif, pahada ağır" yönleriyle dikkat çeken, ama daha da önemlisi, yüksek kar oranlarının yanında, zihinlere de hükmeden iki stratejik sektörü çok başarılı biçimde kullanmaktadır. Bu süreçte toplumun içeriden çökertilmesi için ekonomik manipülasyonlar yapılmakta, "küreselleşme", "piyasa ekonomisi" ve "özelleştirme" de işin kılıfı olarak sunulmaktadır. Medyanın da büyük katkısıyla aile ve ahlak yapısı, "modernleşme", "özgürlük" ve "birey" adına çürütülmektedir. İşin moral boyutu bir yana, bölünmüş aile yapısı ile beyaz eşyadan otomotive dek tüketimdeki artış arasındaki yakın ilişki ise özenle saklanmaktadır. Halkın kendi kimliğine, kültürüne, diline yabancılaştığı, dildeki yozlaşma ve yoksulluğun, "yabancı dilde eğitim" adı altında anaokullarına kadar indiği gözlenirken, ulusal olan küçümsenip, dışlanmakta, buna karşın altkimlikler öne çıkarılmaktadır. "Etnik müzik", "etnik giysi", "etnik takı", "etnik restoran" sayısındaki artış bunun kanıtıdır. Bu kapsamda bağımsızlığın modasının geçtiği dillendirilmekte, sözde Ermeni soykırımı iddialarında görüldüğü üzere Türkiye, en haklı, en güçlü, en meşru olduğu konuda bile ödün vermeye zorlanmaktadır. Cumhuriyet’in isyan ederek, karşı çıkarak, en başta da "Manda ve himayeye hayır" diyerek, antiemperyalist bir savaşla kurulduğu unutturulmaktadır. Batı kaynaklı dayatmalar, "ev ödevi" diye yutturulmakta, halkı yolsuzluğa ve yoksulluğa alıştırmak için, "Benim memurum işini bilir", "Yedi ama yaptı da", "Gemisini yürüten kaptan", "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" zihniyeti yaygınlaştırılmaktadır. Kamu bilincini, toplumsal refahı, ulusal refleksi körelterek, bencilliği ve benmerkezciliği özendirme, "bireyleşme" ve "postmodernizm" olarak sunulmaktadır. Batı’nın taleplerine karşı pısırık, çekingen, teslimiyetçi bir tutumun yaygınlaştığı, başı dik, onurlu olmak bir yana, müzakereci ve pazarlıkçı bir tavrın bile, "Aman Batı’yı küstürmeyelim, gücendirmeyelim" endişesiyle göz ardı edildiği dikkat çekmektedir. Tarihinde Tekâlifi Milliye olan, dişinden tırnağından artırdıklarıyla dev KİT’leri kuran, Kıbrıs Barış Harekâtı sürecinde ya da yakın geçmişte 17 Ağustos 1999 depreminde görüldüğü gibi, ulusal dayanışmanın ve bütüncül seferberliğin en başarılı örneklerini veren halkımız, bölünmeye, savrulmaya yöneltilmektedir. İstanbul’da Harp Akademileri’nde Mayıs ayının son günü başlayan ve iki gün süren "Güvenliğin Yeni Boyutları ve Uluslararası Örgütler" konulu sempozyumun açılışında konuşan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, ülkemizin karşı karşıya olduğu tehlikeleri ve dünyada savaşların aldığı yeni biçimi sıralarken, "karanlık savaş" terimini kullanmış, karşılaştığımız risk ve tehditlere, bunların içerik ve yöntemlerine, boyutuna, çokluğuna, yoğunluğuna dikkat çekmiştir. Bölücü terör örgütü PKK için, "etnik, milliyetçi, faşist örgüt" nitelemesini yapan Büyükanıt, Soğuk Savaş dönemindeki tehdit algılamalarının değiştiğini, silah zoruyla işgalin çok tercih edilmediğini söylemiştir. Daha ucuz, daha etkili "karanlık savaş" yöntemleri uygulandığına işaret eden Genelkurmay Başkanı, kullanılan yöntemleri de, "ekonomik manipülasyonlar, mikroetnik kışkırtmalar, ülkelerin rejimlerini ve düzenlerini yeniden tanımlamalar, ülkelere aşılanan renkli başkaldırılar ve ülke isimlerinin önüne eklenmeye çalışılan akıldışı sıfatlar" olarak sıralamıştır. Görüldüğü üzere bu sıralama, emperyalizmin uyguladığı yöntemlerin, başvurduğu araçların listesidir aynı zamanda. Medyayla, eğitim kurumlarıyla, sivil toplum örgütleriyle, kültür kuruluşlarıyla, burslar vererek, fonlar ayırarak yapılan örtülü işgal, toplatüfekle yapılan işgalden hem daha etkili, hem de daha ucuzdur. Üstelik "insan haklarına" da "aykırı" değildir. IMF ve Dünya Bankası üzerinden yürütülen, uluslararası tahkimin kabulüyle hukukunu bulan, özelleştirmelerle ve kamusal varlıkların tasfiyesiyle doruğa çıkan ekonomik manipülasyonlar, hepimizin İkili, bölgesel sorunlarının yanı sıra Türkiye’nin içerisine yönelen ‘karanlık savaş’ teknikleriyle etkileme çabaları dikkat çekiyor. Uluslaşma sürecinin çözülmeye yöneltilmesi için yerel yaklaşımlar ön plana çıkarılıyor. Bu amipleşmenin, dışarıdan destekli etnik ve dinsel temelli örnekleri mevcut. malumudur. Yugoslavya’yı ve Irak’ı parçalayan mikroetnik kışkırtmalar, ülkemiz başta olmak üzere, İran’dan Çin’e, Pakistan’dan Rusya’ya dek tüm bölge ülkelerinin başını ağrıtmaktadır. Ülkelerin rejimlerini ve düzenlerini yeniden tanımlamaya en çarpıcı örnek, ABD’nin kimi bakanları da dahil en yetkili ağızlarının, Türkiye’yi "ılımlı İslam devleti" olarak nitelemeleridir. Ülkelere aşılanan renkli başkaldırılar, Gürcistan, Ukrayna, Kırgızistan’daki turuncu devrimlerle, yani ünlü borsa spekülatörü Soros destekli sivil darbelerle GÜÇLÜ EKONOMİ Türk Ulusu için, "yapay" ve "zorlama"; Kemalizm için, "despotik" ve "miadını doldurdu"; Türk Devleti için, "etnik temizlik üzerine kuruldu", "sonu geldi" diyenlerin sadece Batılı "dostlarımız" ve "müttefiklerimiz", Avrupalı ve Amerikalı uzmanlar, istihbaratçılar olmadığını, içimizde de böyle düşünen çok sayıda yazar, bilim insanı, gazeteci, sendikacı vb. olduğunu görmek gerekir. Karanlık Savaşı kazanmak için Amerika’yı yeniden keşfetmeye de, ithal reçeteler Büyükanıt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle