17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

20 Dr. Eren EROL TUSAM Ortadoğu Araştırmaları Masası ABD, kendine bağlı bir yönetim hedefliyor… C S TRATEJİ de, kendisiyle işbirliği içerisinde olan ülkelerin sadakatini sağlamak için "yayılmacı kapitalizm" söylemini kullanıyordu. Dolayısıyla, SSCB’nin dağılması ABD’ye ne zaman, nerede, hangi şekilde saldırı yapılacağı korkusunu getirdi. Yukarıda belirtildiği gibi 1967 yılından sonraki süreçte Ortadoğu stratejisini İsrail’in görüşleri doğrultusunda uygulamaya başlamış olan ABD’de, bu yöndeki politikalar, yeni muhafazakârların çoğunlukla Yahudilerden oluşmasının da etkisiyle ön plana çıkarak başat öneme sahip oldular. ABD, Saddam yönetiminin ElKaide ile işbirliği içerisinde olması ve kitle imha silahlarını bulundurması gibi tamamen hayal ürünlerinden ibaret olan iddiaları ileri sürerek Irak’ı işgal etti. ABD’nin, on yıl sonra nükleer bomba elde edebileceği iddiasını ortaya atarak İran’a karşı bir sıkıştırma politikası izlemesinde de Yahudi asıllı muhafazakârların ABD yönetiminde etkili olmasının payı büyüktür. Ancak, ABD’nin uyguladığı bu politikaların başta Ortadoğu olmak üzere tüm dünyada ABD’nin inandırıcılığını büyük ölçüde zedelediği gibi, önemli miktarda maddi ve askeri kaybına yol açtığı da gerçektir. ABD tarafından işgal edilmelerinden önceki en az yirmi beş yıllık bir süre içerisinde büyük savaşlara tanık olan Afganistan ve Irak, ABD geldiğinde ekonomileri çökmüş, orduları zayıflamış, yöneticileri güvenilirliklerini yitirmiş, halkı umutsuz ve bezgin bir durumdaydı. Yani fethedilmeye çok müsaittiler ve bu anlamda kolay birer hedeftiler. Nitekim iki ülke de ABD tarafından kolayca işgal edildi. Ancak kısa süre sonra ABD işgale karşı çıkanlarla karşı karşıya kaldı. Gerek Afganistan’da gerekse Irak’ta gittikçe güçlenen direnişçiler, ABD’nin ekonomisine büyük darbe vurmalarından başka ABD idaresini de çıkamaza soktular. İşgal ettiği Afganistan’ı NATO’ya bırakan ABD, Irak’tan çekilmenin yollarını arar hale geldi. Ne var ki bir çıkar yol bulamamasına rağmen ABD yönetimi, bölge ülkelerine yönelik inatçı işgal politikasını uygulamaya da devam ediyor. ABD’nin Ortadoğu’nun haritasını top yekun yeniden şekillendirilmek hedefinde kararlı olduğu görülüyor. Bu nafile kararlılıktan dolayı, hem dünyada hem de kendi idaresi içerisinde büyük muhalefet ile karşı karşıya kalan Bush yönetimi, İsrail görüşlü Ortadoğu politikasını yürürlüğe koymanın bedelini ödüyor. A rapİsrail savaşı 1967 yılında patlak verene kadar Ortadoğu’da hâkim güç konumunda olan İngiltere, bölgede büyük etki ve nüfuz sahibiydi. ABD de, Ortadoğu’ya yönelik politikasını İngiltere’nin bölgede yaptığı istihbarat bilgisine dayanarak tasarlıyordu. Bu bağlamda, ABD’nin Ortadoğu’da yürüttüğü politikanın temelini SSCB’nin bölgedeki etkisini azaltmak ve Ortadoğu’nun jeostratejik ve jeoekonomik bölgelerini Rus kontrolü dışında tutma çabası oluşturuyordu. Ancak, 1967 savaşının sonucunda büyük zafer elde edip ve "Arap dünyasının kalbi" olarak nitelendirilen Filistin topraklarının hemen hemen tümünü ele geçiren İsrail, Ortadoğu’da büyük bir güç konumuna geldi. Bahse konu olan tarihten sonra İsrail, Ortadoğu bölgesindeki etkili nüfuzu İngiltere’den devralmış oldu. Bu bağlamda İsrail, bölgede daha etkili ve daha güçlü olma ve güvende yaşama yolunun kendisi için tehdit oluşturan Arap ülkelerinin zayıf kalmasından ve parçalara bölünmesinden geçtiğini düşünerek ona göre stratejiler üretmeye gayret gösterdi. Geçmişte İngiltere’nin istihbarat bilgisine göre Ortadoğu politikasını yönlendiren ABD, 1967 Savaşı’ndan sonra Ortadoğu bölgesine yönelik siyasetini İsrail’in istekleri doğrultusunda şekillendirmeye başladı. 1970’li ve 80’li yıllarda ABD, İsrail’in yanında yer alırken, Arap ülkeleri de SSCB’ye yaklaşarak bölgedeki dengeleri eşitlemiş oldular. Böylece, Ortadoğu’nun kemikleşmiş sorunu olan Arapİsrail çatışması, ABD ve SSCB’nin bu çatışmada taraf tutmasıyla kontrollü ve/veya dengeli bir seyir aldı. Irak’ta ‘barbarlar savaşı’na doğru İsrail kuruluncaya kadar İngiltere’nin Ortadoğu’daki yönlendirmeleriyle hareket eden ABD, daha sonra ülkesindeki Yahudi lobisinden ciddi oranda etkilendi. Yeni muhafazakarların önemli bölümünün Yahudi kökenli olması, ABD’nin Ortadoğu politikasının da İsrail eksenli olmasını sağladı. Irak’ta taraflar ‘barbarlar savaşına’ hazırlanıyor. biliyorlardı. Bir başka ifadeyle, biri diğerinin davranışını tehdit diye algıladığı takdirde, tehdidin önlenmesi için atılacak rasyonel adımlar belliydi; "vurursan vururum" olgusu hâkimdi. İki güçlü ülkenin ölçülebilecek ve görülebilecek etki ve tepki alanları bulunuyordu. Yani, birinin istikrarı diğerinin istikrarlı olması anlamına geliyor. Ayrıca, bu dönem, ABD için yanında yer alan ülkeleri kendi tarafında tutabilecek önemli bir kozu kullanma imkânı veriyordu; "kominizim tehdidi". Aynı zamanda SSCB SOVYET SONRASI ORTADOĞU SSCB’nin 1991 yılında dağılmasıyla başta Ortadoğu olmak üzere dünyadaki bütün dengeler alt üst oldu. Dengeleri alt üst eden bu gelişme, ABD’yi de zora soktu. Çünkü gerek ABD gerekse SSCB tehdit algılanması durumunda ne yapacaklarını ORTADOĞU’NUN IRAK ANAHTARI 2003 yılının Mayıs ayında "Irak’ta büyük zaferi elde ettik savaş bitmiştir" açıklamasını yapan Bush, 2007 yılında ise "Irak’ta başarısız olduk ve bunun siyasi sorumluğu bana aittir" ifadesini kullandı. Bush, başarısız olduklarını açıkça itiraf etmesine rağmen, Irak’ın işgali devam ediyor. Bush’un bu inatçı Irak politikasının altında esasen yeni muhafazakârların ısrarının yattığı açıktır. Irak’ta yenilgiye uğranmasından sonra yeni muhafazakârların hedefi, 2007 yılının sonuna kadar Irak’ta güven ve istikrar ortamının oluşturulması ve kendilerine bağlılık gösterecek bir Irak yönetiminin işbaşına gelmesinin sağlanmasıdır. Ülkeden çekilme planının açıklanması ise ancak bundan sonra yapılacaktır. Ancak, çekilme planının açıklanması aşamasına gelme hedefinin başarılı olup olmadığı bir tarafa Irak’ta orta vadede ne güven ve istikrarın sağlanmasının ne de ülkeyi yönetebilecek bir duyarlı yönetimin işbaşına gelmesinin mümkün olmadığı görülüyor. Irak’ta görülebilen tek gerçek, tarafların tamamının büyük bir şiddet dalgasına karşı önlemler alma çabası içerisinde oldukları ve "barbarlar savaşı"na Irak’taki yaygın uygulama
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle