17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

12 C S TRATEJİ İstanbul’daki KEİ Küresel güçler Anar SOMUNCUOĞLU TUSAM RusyaUkrayna Araştırmaları Masası [email protected] aziran ayının sonunda İstanbul’da yapılan Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın (KEİ) 15. kuruluş yıldönümü zirvesine enerji tartışmaları damgasını vurdu. Aslında bu hiç de şaşırtıcı değil. Zira Karadeniz bölgesinin jeopolitik öneminin büyük bir kısmı ulaştırma potansiyelinden kaynaklanıyor. Bu sene içerisinde Karadeniz ülkelerinin ulaştırma potansiyelinin geliştirilmesi için önemli adımlar atılmaya başlandı. Zirvede KEİ ülkelerini birleştirecek Karadeniz Çevre Yolu Anlaşması’nın mutabakat belgesi imzalandı. Son dönemde ulaştırma konusunda özellikle enerji kaynaklarının ulaştırılması öne çıktı. Bu bağlamda KEİ zirvesi başlamadan birkaç gün önce Rus doğal gaz tekeli Gazprom ve İtalyan şirketi Eni arasında imzalanan memorandum ile Güney Akım doğal gaz boru hattı projesi için ilk adım atılmış oldu. Karadeniz’in altından Rusya’dan Türkiye’ye uzanabilecek Mavi Akım 2 boru hattı projesinin yerine ele alınan Güney Akım, Rusya’dan Bulgaristan’a, arkasından Yunanistan ve genel olarak Güney Avrupa ülkelerine Rus doğal gazını ulaştırabilecektir. Dolayısıyla zirvede Putin enerji ulaştırılması konusunda işbirliği önerdiyse de, Batı’nın projelerine Putin’in vurduğu darbeler daha çok gündeme geldi. H Karadeniz’in jeopolitik önemi büyük oranda geçiş güzergahı olmasından kaynaklanıyor. Enerji geçiş güzergahlarının Karadeniz’deki yönü bölge ülkelerini, Rusya’yı, AB’yi ve ABD’yi yakından ilgilendiriyor. Ülkeler kendi çıkarlarını korumaya çalışıyor. Rusya arasında enerji güvenliği meselesi alevlendikten sonra Türkiye, genel olarak AB’nin karar verme organlarının politikaları doğrultusunda bir tutum izledi. Hâlbuki aynı dönemde AB üyesi Almanya, Yunanistan, İtalya gibi ülkeler AB’nin ortak enerji politikasına darbe vuran Rusya ile enerji işbirliğini devam ettirdiler veya başlattılar. Türkiye ise enerji ve ekonomik işbirliğini sürdürmek isteyip istememesi konusunda Rusya’ya çelişkili sinyaller gönderdi. Nedeni ne olursa olsun, bazı Rus şirketlerin kazandıkları ihalelerin iptal edilmesi, Rusya’nın rafineri teklifinin kabul edilmemesi, Mavi Akım 2’nin Türkiye’nin çeşitli kesimlerinde Türk çıkarlarına uygun olmayan bir girişim olarak ele alınması, Rusya’da negatif bir şekilde algılandı. Oluşan bu algılama sonucunda Rusya, Güney Avrupa yönünde akıttığı doğal gazın iletim hatlarında bir çeşitlendirme daha yapmaya ve Güney Akım boru hattını uzatmaya karar verdi. ABD’nin Büyük Orta Doğu projesi çerçevesinde Türkiye’nin bulunduğu jeopolitik konumun giderek belirsizleşmesi ve büyük riskler taşıması da bu karara etki etmiş olabilir. Bundan belki daha da önemlisi Rus enerji politikasının zaten iletim hatlarının çeşitlendirilmesi üzerine kurgulanmış olmasıdır. Üstelik bu enerji politikasının ikinci ayağı, kullanılan ana iletim hatlarının kontrolüdür. Durum bu açıdan değerlendirildiğinde Bulgaristan ve Yunanistan’ın daha kolay ikna edilir partnerler oldukları söylenebilir. Zira SamsunCeyhan’a alternatif olan BurgazDedeağaç petrol boru hattının kontrol paketini Rusya’ya teslim ettiler. Hâlbuki Türkiye’nin buna benzer bir durumu kabul etmek istemediği son derece açık. sadece AB ve ABD ile değil, Rusya ile de, diğer ülkelerle de yakın ilişkiler geliştirebilir ve hatta geliştirmelidir de. Enerji konusu ele alınırsa, burada bile Batı ülkelerinin çıkarlarının artık Türkiye’nin çıkarlarıyla yüzde yüz uyuşmadığı kavranmalıdır. Örneğin SamsunCeyhan boru hattı için halen doldurma garantisinin alınmamış olmasının arkasında sadece Rusya değil, başta AB olmak üzere Batı ülkeleri bulunuyor. Rusya’nın desteklediği BurgazDedeağaç boru hattının SamsunCeyhan’ın alternatifi olduğundan bahsediliyor ancak aynı şekilde AB’nin desteklediği OdessaBrodı boru hattının da SamsunCeyhan’ın alternatifi olduğundan bahsedilmiyor. Üstelik genel kabulün aksine BurgazDedeağaç tek başına SamsunCeyhan’ı bitirmiyor, ancak Rus ve AB projelerinin bir arada gerçekleşmesi SamsunCeyhan’ın dolmamasına yol açabilir. Eğer AB, bugüne kadar OdessaBrodı’yı doldurmak için sarf ettiği çabayı SamsunCeyhan için sarf etseydi, bu boru hattının dolma garantisi çoktan alınmış olabilirdi. Bunun yerine Ukrayna cumhurbaşkanı İstanbul’da gelip OdessaBrodı boru hattının lobiciliğini yapabiliyor, ancak hiç kimse bu boru hattının Türkiye’ye olan zararından dahi bahsetmiyor. Avrupa’ya Hazar doğal gazını taşıması planlanan NABUCCO doğal gaz boru hattının bir türlü gerçekleşmemesinin tek sebebi olarak Rusya’nın gösterilmesi de yanlıştır. Bu anlamda Rusya’nın ortaya attığı Güney Akım doğal gaz boru hattı projesinin NABUCCO’yu baltalayabileceği düşüncesi de sorgulanmalıdır. Rus gazı Avrupa’ya hangi rotayla varırsa varsın, NABUCCO geçerliğini korumaya devam edebilir. NABUCCO’nun sorunu Avrupa piyasasının Rus gazıyla dolması değil, bu boru hattını dolduracak doğal gazın bulunmamasıdır. Bu sorunun en önemli sebebi ise Rusya’nın Türkistan bölgesindeki başarılı politikası değil, AB’nin enerji oyunundaki etkinsizliği ve başarısızlığıdır. Unutulmamalıdır ki NABUCCO sadece Azerbaycan ve Türkmenistan gazını değil, aynı zamanda Irak ve İran doğal gazını da taşıyabileceği için AB nezdinde geniş kabul görmüştü. Ancak bu doğal gazın temin edilmesi konusunda AB’nin gücü Rusya ve ABD’nin politikalarını aşabilecek güçte değildir. İran gazına ulaşmak isteyen AB, Ortadoğu bölgesinde tamamen ABD politikalarının rehinesi haline gelmiştir. Bunun gibi Türkmen doğal gazının Rusya dışına bir tarafa akamaması Rusya’nın başarılı politikasının ürünü olmaktan çok, ABD’nin çelişkili politikasının bir ENERJİ GÜVENSİZLİĞİ Avrasya kıtasında paylaşım rekabeti hızlanırken Rusya, elinde bulundurduğu enerji kozunu tam anlamıyla bir dış politika aracı olarak kullanma yolunda hızla ilerliyor. Rusya’nın bu stratejisinin sonucunda enerji ithalatçısı olan Türkiye’de Rusya’ya karşı bir güvensizliğin oluşmaması mümkün değildi. Dolayısıyla 2006’ya gelindiğinde Türkiye’de Rusya ile enerji ilişkilerinin daha fazla gelişmesi konusunda ciddi şüpheler oluştu. Dolayısıyla Rusya’nın önerdiği Mavi Akım 2 projesi, Rusya’ya bağımlılık bağlamında değerlendirilmeye başlandı. Zaten Mavi Akım projesi çeşitli yolsuzluk iddialarıyla gündeme gelmişti. Üstelik RusyaUkrayna doğal gaz krizi sırasında Türkiye’nin zannedildiği gibi ucuz fiyattan değil, Batı Avrupa ülkelerine uygulanan fiyatlardan Rusya’dan doğal gaz aldığı ortaya çıkmıştı. Buna ek olarak Rusya’nın eski Sovyet alanındaki baskıcı tutumu ve enerjiyi dış politikasının bir aracı olarak kullanma girişimleri, Türkiye’yi bir kat daha tedirgin etti. Ayrıca enerji pazarlıklarında olsun, sözde Ermeni iddiaları olsun, Kıbrıs sorunu olsun Rusya’nın Türkiye’ye yönelik takındığı tutum Batı devletlerinin tutumundan farklı değildi ve aynı şekilde emperyalizmin izlerini taşıyordu. AB ve BATI’NIN ROLÜ Türkiye’deki enformasyon alanı üzerinde Batı’nın büyük etkisinin bulunmasından dolayı, yani medyanın büyük bir çoğunluğunun yüzü Batı’ya dönük olduğu için, Türkiye’nin enerji dağıtım merkezi olma planlarını engelleyen tek ülkenin Rusya olduğu fikri pompalanıyor. Soğuk Savaş zihniyetini Türkiye’de tekrar yerleştirmeye çalışan kimi kesimler, Rusya ile dost olamayacağımızı, ABD ve AB’nin Türkiye’nin her zaman dayanması gereken güç odakları olduklarını göstermeye çalışıyorlar. Açıkçası bu zihniyetin zamanı çoktan geçti. Türkiye artık Liderler toplantı halinde...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle