02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C S S T R A T E J İ Barış DOSTER TRATEJİ 23 K İ T A P L I Ğ I dünyayı ekonomik ve siyasi hegemonyasına almaya çalışmak zorundadır. Emperyalizm Batı’nın öznel bir tercihi değildir, Batı kapitalizminin zorunlu bir sonucudur. Bu yüzden Batı, Türkiye’ye 1940’larda Sovyet tehdidine karşı dayanışma çerçevesinde girmiş olsa da, derhal Türkiye’yi tam bağımsızlık anlayışından uzaklaştırarak, tamamen Batı yörüngesine sokacak çalışmalara da hız verdi" (sf: 287) değerlendirmesini yapan Somçağ, Cumhuriyet’in Türk Ulusu için bir ölüm kalım meselesi olduğunu belirtiyor. Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı siyasi ve iktisadi saldırılara, yaşadığı bunalıma karşı, "Türklerin ancak milli, üniter, laik ve halkçı bir cumhuriyet devleti ile varolmaya devam edebileceklerini" yazan Somçağ, bunun dışındaki her türlü siyasi projenin, hangi cilayla parlatılmış olursa olsun, Türklerin Türkiye’den tasfiye edilmesi sonucunu doğuracağını vurguluyor. (sf: 292) Çalışmasında tarihsel gerçekler ve süreç ile gündemdeki tartışmalar, güncel gelişmeler arasındaki ilişkiyi kuran Somçağ kitabını şu saptamayla noktalıyor: "Yeni Osmanlıcılık projesini savunanlar da ya koyu bir cehalet içinde yüzüyor, ya da Türkiye’yi parçalamaya yönelik emperyalist projelerin hizmetkârı oluyorlar. Bütün eksikliklerine, yetersizliklerine rağmen, bugünkü Türk toplumunun, çöküş dönemindeki Osmanlı Devleti’nde özeneceği hiçbir şey bulunmuyor" (sf: 292). Kanuni’den Vahdettin’e Osmanlı ve Batı T neden kapitalizme geçemediğine, Lale Devri’nin gerçekte neyi başlattığına, Fransız Devrimi’nin Osmanlı’ya olan etkilerine, Baltalimanı ürkiye’nin Batı ile ilişkileri ele Antlaşması’nın sonuçlarına, Avrupa ülkelerinin alındığında, yaşanan pek çok gelişmenin, imparatorluk üzerindeki etkilerine, II. eskiyi çağrıştırdığı görülür. Örneğin, 1838 Abdülhamit’e, Vahdettin’in ihanetine, Batı’nın tarihli Baltalimanı Antlaşması’nın desteğiyle yeniden gündeme getirilmek istenen getirdiği yıkım ile 1996’da yürürlüğe "yeni Osmanlıcılık" tartışmalarına dikkat çekiyor. giren Gümrük Birliği’nin sonuçları Tüm bu sorulara yanıt veren Somçağ, somut karşılaştırılınca, şaşırtıcı benzerlikler bulunabilir. bilgilerle birlikte, gerçekçi ve çok boyutlu bir Tarihi, dünü öğrenmek, anlayışla yapılmış bugünü doğru tahlil tahlilleri de Yazar: Selim Somçağ etmek, yarını da doğru önümüze 2006 Yayınevi, Mayıs 2007 şekilde öngörüp, güçlü koyuyor. biçimde kurgulamak için Osmanlı öğrenenler, tarihsel gelişmelerde, ekonomik boyuta Devleti’nin yükseliş dönemini ve dikkat çekerler. Bu konuda merakımızı giderecek Avrupa ile ilişkilerini ele alıyor. çok iyi bir çalışma, geçtiğimiz haftalarda raflardaki İmparatorluğun sarsılan askeri yerini aldı. Ekonomist Selim Somçağ’ın yazdığı üstünlüğünü, çözülen toplum düzenini, "Kanuni’den Vahdettin’e Osmanlı ve Batı", 2006 kapitalizme kapalı olan Osmanlı toprak Yayınevi’nden çıktı. sistemi ve ekonomisini, çöken tımar Somçağ, ülkemizde hem ekonomi çevrelerinin, sisteminin sonuçlarını bilimsel bir hem de Atatürkçü, ulusalcı, Cumhuriyetçi güçlerin yöntem ve akıcı bir dille sıralıyor. yakından bildiği bir isim. Türkiye’de iyi bir eğitim Hanedan düzeninin çarpık bir almış, ABD’de eğitimine devam etmiş, Batılılaşmaya yol açtığının altını çizen akademisyenlik yapmış, büyük bankalarda baş yazar, Lale Devri’ni görülmemiş sefahat ekonomist olarak çalışmış, Arjantin ve Brezilya’da olarak tanımlıyor. Yeniçeri Ocağı’nın gericiliğin yaşanan ekonomik krizler sonrasında bu ülkeleri kalesi haline geldiğini ifade ediyor. Osmanlı yerinde incelemiş bir uzman. Ekonomik Devleti’nin Tanzimat’tan itibaren gittikçe artan öngörülerindeki doğruluğu, entelektüel birikimini, ölçüde Türk halkına karşı Avrupa tarih, edebiyat, demografi, etnografi gibi emperyalistlerinin çıkarlarını koruyan bir yarı alanlardaki bilgisini www.selimsomcag.org adlı sömürge mekanizmasına dönüştüğünü yazıyor. (sf: sitesinden de izlemek mümkün. 282) Somçağ son kitabında Osmanlı toplumunun "Batı kapitalizmi tabiatı gereği daima bütün Ermeni İddialarına Yanıt Gürcü Devleti’nin Kırmızı Kitap’ı Oktan ERDİKMEN rmeni iddiaları uzun süredir gündemimizin üst sıralarındaki yerini koruyor. Her yıl nisan ayı geldiğinde, ABD Başkanı "soykırım" diyecek mi demeyecek mi, bu tanım iki ülke ilişkilerini nasıl etkileyecek tartışmaları konuyu alevlendiriyor. Öte yandan, Uruguay’dan Lübnan’a; Almanya’dan Venezuela’ya kadar 18 ayrı ülke parlamentosu Ermeni iddialarını tanımış ya da karar almış durumda. Alınan bu kararların, tarihi gerçeklerden ve araştırmalardan çok birtakım siyasi hesaplaşmaların gölgesinde uygulandığı ise su götürmez bir gerçek. Uluslararası alanda oldukça etkili bir role sahip olan Ermeni lobileri, Türkiye’nin iddialar karşısında dirençli bir tutum sergilemesini zorlaştıran kararların ardı ardına alınmasını sağlıyorlar. Türkiye ise Ermeni iddialarına karşı bir yandan alternatif siyasal çözümler –AİHM için potansiyel mağdur formülü gibi geliştirmeye çalışırken, diğer yandan konunun daha çok tarihsel boyutuyla tartışılması için çaba E gösteriyor. Kaynak Yayınları, Ermeni iddialarına karşı savunulan tezleri güçlendirecek ve akademik tartışmalarda Türkiye lehine dayanak oluşturacak arşiv belgelerini yayımlamayı sürdürüyor. Yayınevi, bu çalışmalarında Türk arşiv belgelerinin yanı sıra, Ermenistan dâhil bölgedeki diğer ülkelerin arşivlerinde saklı kalan dokümanları Yazar: Karibi da gün ışığına Kaynak Yayınları çıkarıyor. Bu serinin son çıkan kitabı "Ermeni İddialarına Yanıt: Gürcü Devleti’nin Kırmızı Kitap’ı" ise Gürcistan’daki Menşevik hareketin önemli yayıncılarından ve parti yöneticilerinden biri olan Karibi tarafından yazıldı. İlk olarak 1920 yılında Tiflis’te basılan "Kırmızı Kitap" Ermeni iddialarına Gürcüler tarafından verilen yanıt olarak kabul ediliyor. Menşevik Gürcistan’da Toprak Bakan Yardımcılığı yapan ve daha sonra Bolşeviklere katılan Karibi, bakan yardımcısıyken yazdığı Gürcü Kırmızı Kitabı’yla Gürcü hükümetinin Ermeni iddialarına verdiği yanıtı kaleme alan bir üst düzey devlet görevlisidir. Çarlık Rusyası’nın askeri arşivlerinden de önemli belgeler içeren kitap, Gürcistan’ın o dönemde Ermeni sorununa yönelik devlet politikasını yansıtması açısından büyük önem taşıyor. Kitabın sunuş yazısında, Karabi’nin saptamaları şu şekilde özetleniyor: "Osmanlı topraklarında Ermeniler ve Müslüman halk tam bir uyum içerisinde yaşamıştır. Batılı devletler, meseleyi, Türkiye ile Rusya’nın arasını açmak ve Türkiye’nin iç işlerine karışmak için uygun bir ortam yaratmak amacıyla yapay olarak ortaya çıkarmışlardır. Batı emperyalizmi, Ermeni kitle önderlerine kan dökmelerini öğütlemiş, geniş halk kitlelerini Türkiye’ye karşı kışkırtmıştır. Ermeni gönüllü birlikleri Müslüman halk üzerinde katliamlara ve yağmaya girişmişlerdir. Türkiye’nin aldığı önlemler meşru müdafaadır. Taşnaklar, Batı kamuoyunu kazanmak için siyasetlerini her zaman yalan üzerine kurmuşlardır." STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle