17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Melek KIRMACI TUSAM Avrupa Araştırmaları Masası [email protected] Blair’in kan kaybı, rehineler nedeniyle sürüyor… C S TRATEJİ 5 acı bir dille eleştirmesi, amacı gövde gösterisi yapmaksa eğer İran’ın, hedefine ulaştığını gösteriyor. Her ne kadar Blair, aksini dillendirse de. Irak politikası nedeniyle oldukça sıkıntılı günler yaşayan Blair hükümetinin başı şimdi de İran krizi nedeniyle ağrıyor. Irak’taki varlıklarının anlamsızlığına git gide daha fazla inanan İngilizler için İran krizinin beklenilenden daha kısa sürede sonuçlanması, hükümetin elini güçlendirmiyor. Yine İngiliz askerlerin serbest bırakılmasında Blair hükümetinin kriz boyunca izlediği politikanın sonuca ne derece etki ettiği oldukça tartışmalı. Zaten İran’ın "İngiltere, 19. yüzyılda bir imparatorluk olduğunu zannediyor. Ancak biz Pehleviler değiliz, artık İngiltere imparatorluğunda değiliz" yönündeki açıklaması İngiltere için oldukça ağır bir cümle. Yine de askerlerin salıverilmelerinin ardından İran’ın "köklü medeniyet"ine ve "asil ve onurlu tarihi"ne saygı duyduklarını, İranlıların "kötü niyetli" olmadığını, İran ile İngiltere arasındaki problemlerin ise "barışçıl diyalog" yoluyla çözmek istediklerini belirten Blair, İran karşısında İngiltere’nin elinin ne kadar zayıf kaldığının farkında olmalı. İngiliz askerlerin salıverilmesinin hemen ardından Blair, İran’ı sert bir üslupla eleştirmeye kaldığı yerden devam etse de sonuç ortada. İran krizi, İngiltere’ye ve tüm dünyaya İran’a olası bir saldırının sonuçlarının hesaplananın çok daha ötesinde olabileceğini gösterdi. Blair hükümeti, krizin sona ermesinde İngiltere’nin diplomasi alanında ne büyük bir başarıya imza attığını söylese de, İran’a karşı İngiltere’nin mağlup olduğu fikri daha ağır basıyor. İ ran gözetiminde geçirdikleri 13 günden sonra bir örnek takım elbiseleri ile kameralara el sallayan 15 İngiliz deniz piyadesi, İngiltere’ye, döndü. Küresel bir boyuta ulaşmasından oldukça korku duyulan, 23 Mart’ta başlayan "gerginlik", İngiliz askerlerin serbest bırakılmasıyla sona ermiş görünüyor. İngiliz askerlerin İran tarafından yargılanmadan salıverilmesi, Blair hükümetinin yürüttüğü politikanın bir başarısı olarak gösterilmeye çalışılsa da, İngilizlerin kafası karışık. Aslına bakılırsa İngiliz halkı, bu krizi kimin kazandığı sorusuna yanıt aramak yerine, Paskalya Yortusu’nu aileleri ile birlikte kutlayabilen askerler için sevinmekle yetiniyor. İngiltere Başbakanı Tony Blair, İran’ın İngiliz askerlerini salıverme kararının ardından, "Kesin ama soğukkanlı, müzakere etmeden ama çatışmadan, ölçülü bir yaklaşım izledik" derken, İngiliz halkının, "Evlerine dönen İngiliz askerleri için Blair hükümetine bir alkış!" seslerini gönülden duyuyor gibiydi. "Çok açık bir ifadeyle herhangi bir anlaşma veya pazarlığa taraf olmadan, birçok insanın tahmin ettiğinden daha kısa sürede, personelimizin serbest bırakılmasını sağladık" diyen Blair, hükümetin kriz boyunca izlediği "çifte kulvar" stratejisi olmadan İngiliz mürettebatın salıverileceğini düşünmenin "saflık" olacağını anlatıyor halkına. İngiliz askerlerin serbest bırakılması, hem İran hem de İngiltere tarafından ‘diplomatik bir zafer’ olarak görülüyor. Doksan dakikalık din, bölgesel tarih ve küresel politikalar konulu konuşmasının sonunda, İngiliz askerlerinin yargılanmadan serbest bırakılarak ülkelerine geri gönderileceğini duyururken izlediğimiz İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad, uranyum zenginleştirme programının askıya alınması talebine karşılık sert yanıtlarıyla bilinenden oldukça farklı bir yüzle karşımıza çıktı. İngiliz Guardian Gazetesi, uluslararası medyanın "radikal" yüzü Ahmedinecad’ı, "demagogdan şovmen kisvesine büründü" olarak manşetine taşırken, diğer bir İngiliz gazetesi Times ise, tek tip giyinmiş İngiliz askerlerin görüntülerini "kostümlü piyes" olarak adlandırdı. İngiliz Independent Gazetesi de iskambil kâğıdına benzer hazırladığı kapak sayfasında "krizden kimin karlı çıktığı" sorusuna verilecek yanıtın "nereden bakıldığına bağlı" olduğunu söylese de krizin İngiltere’ye olası etkileri konusunda derin görüş ayrılıkları barındıran İngiliz medyası, İngiltere’nin her şeye rağmen diplomatik yoldan çözüme ulaştığı fikrine dayanarak İngiltere’nin "sessiz diplomasi"sinin övgüyü hak ettiğinde büyük ölçüde uzlaşmış görünüyor "Demir Lady" sıfatıyla anılan Eski İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher’ın 1982’de Arjantin’e karşı giriştiği Falkland Savaşı’nın sonunda "Bayram ediyoruz" açıklamasına göndermede bulunarak Tony Blair fotoğrafının hemen yanında aynı cümle dikkat çekiyor, 5 Nisan tarihli Independent Gazetesi’nde. Aslında Tony Blair, İşçi Partisi’nden yükselen muhalefete uzunca bir süre direnerek başbakanlıktan ne zaman ayrılacağını açıklamamakta ısrar ettiği için İngiliz basınında sıkça Margaret Thatcher’a benzetiliyor. Yine, 19791981 yılları arasında 444 gün süren İran rehine krizi ile paralellik çizilmesinden endişe duyan İngiliz resmi kanalları, 13 gün süren kriz boyunca İngiliz askerleri için "rehine" sözcüğünü kullanmaktan özellikle kaçındı. İran gösteri yaptı İran’ın rehin aldığı İngiliz askerler üzerinden yaptığı gösteri, İngiliz hükümetini iç kamuoyunda zayıflattı. Irak’taki varlığının yanı sıra AB’den alınamayan tam destek de AB’DEN DESTEK YOK Kriz boyunca bir yandan uluslararası toplumun İngiltereyi zora soktu. desteğini ararken diğer yandan da İran ile görüşmelerini sürdürme stratejisi izledi İngiltere. BM ASKERLERİN TAVRI Güvenlik Konseyi’nde alınan kararlara bağlı Her ne kadar kriz, İngiliz resmi kanalları tarafından "gerginlik" olarak nitelendirilse de, Daily Telegraph Gazetesi, İran ve Batı arasındaki ilişkilerin uranyum zenginleştirme programı nedeniyle yüksek gerilimli olduğu şu günlerde, İngiliz donanmasının "Irak" karasularında devriye görevi yapan askerleri korumada yetersiz kaldığı için İngiltere’nin küçük düştüğünü belirtiyor. Ayrıca İngiliz askerlerin, "BBC belgeseli tadında" yaptıkları konuşmalarda hemen İran karasularına girerek suç işlediklerini itiraf etmelerinin de İngiliz ordusunda görev yapan askerlerin ülkelerine olan bağlılıkları konusunda şüphe uyandırdığı açık. Zira, İngiliz askerlerin İran’dan ayrılmadan hemen önce İran televizyonuna yaptıkları açıklamalar, İngiltere’yi bir hayli prestij kaybına uğratmış görünüyor. Tutuklular arasında tek kadın Faye Turney’nin, baskı altında yazdığı iddia edilse de, mektuplarında İngiltere’nin Irak politikasını olmadığını defalarca dile getirmesine rağmen İran’a karşı İngiltere’nin yine de Güvenlik Konseyi’ne gitmesi, İngiltere’nin kriz yönetimindeki en büyük hatası olarak görülüyor. Yine Blair’in, Almanya Dönem Başkanlığı’nın Bremen’de düzenlediği gayri resmi Dışişleri Bakanları toplantısında, AB’den İran’a karşı destek arayışı ise hem sonuçsuz kaldı hem de İran’ı kızdırdı. İran Dışişleri Bakanlığı, İngiltere ve İran arasındaki soruna NATO’nun ya da AB’nin karışmaması gerektiği konusunda uyarıda bulunmaktan kaçınmadı, hiç şüphesiz. Almanya Dışişleri Bakanı Frank WalterSteinmeier, İngiliz askerlerin "derhal ve koşulsuz" salıverilmesi gerektiği aksi takdirde İran’a "yaptırım" uygulayacağı yönündeki Bremen’den çıkan kararı, "AB’nin tek sesli hareket edebildiğinin bir göstergesi" olarak görse de Blair, İran krizinde AB’den aradığı "kesin" desteği bulamadı. Aslında Bremen’de alınan kararda, İran’a uygulanması olası yaptırımların ne olabileceğine ilişkin bir ifade yer almıyor. Blair’in İran’la ticaretin durdurulması talebine, Almanya’nın ihracat kredisi garanti listesinde Rusya ve Çin’den sonra üçüncü sırada yer alan İran’la ticaretin durdurulması demek olduğundan, başta Almanya Şansölyesi Merkel karşı çıktı hiç kuşkusuz. İran krizi yalnızca ABD ile birlikte Irak’a saplanan İngiltere’yi değil, Avrupa’nın "birliği"ni de test etti aslında. Sizce İngiliz askerlerin İran tarafından tutuklandığı haberini duyan AB vatandaşları, İngilizlerin yürek sancısını taa derinden hissetmişler midir? Hiç sanmıyorum. Yalnızca AB vatandaşları değil, diğer üye devletlerin hükümetleri de İngiltere ile yatıp kalkmış mıdır on üç gün süren kriz boyunca? Elbette hayır! Hatta AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Javier Solana’dan başka İngiliz askerlerin salıverilmesi için Rehin alındıkan sonra serbest yürekten çalışan kaç kişi vardır, ne bırakılan İngiliz askerleri... dersiniz?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle