17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Anar SOMUNCUOĞLU TUSAM RusyaUkrayna Araştırmaları Masası 06 yılını Rusya’nın artık tam anlamıyla büyük uluslararası politikaya döndüğünü anlatabilmek için harcayan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, nihayet bütün dünya önünde ABD’den hesap sorma yoluna gitti. Uluslararası güvenliğin tartışıldığı ve önemli uluslararası aktörlerin yetkililerinin bulunduğu Münih güvenlik konferansında çıkış yapan Putin’in bu yaptığı, aslında Rusya etrafındaki aktif ABD faaliyetlerine verilen asimetrik karşılığın bir parçasıdır. Putin, Rusya ile sınırdaş olan eski Doğu Bloku ülkelerindeki ABD askeri varlığına ve ABD’nin Ukrayna ile Gürcistan’ın NATO üyelikleri konusundaki ısrarına karşılık ABD dış politikasını bütün dünya kamuoyu önünde açıkça eleştirme yoluna gitti. Konuşmada, ABD’den algıladığı tehditlere karşılık olarak Rusya’nın aldığı ve almayı planladığı önlemler ise açıkça değil, ancak imalı bir şekilde ifade edildi. Çevrelenmeye, uluslararası büyük politikaya dönerek tepki gösterdi C S TRATEJİ 9 istedi. Böylece Putin, ABD’ye karşı duyduğu güvensizlik derecesini bütün dünyaya duyurmaya çalıştı. Ayrıca Putin, uzayın silahlandırılmasıyla ilgili olarak duyduğu tedirginliği dile getirerek, uzayın silahlandırılmasının yasaklanmasıyla alakalı olarak Rusya’nın bir anlaşma metnini hazırladığını belirtti. Konuşmasında sürekli olarak silahsızlanma söylemine başvuran Putin, aslında ABD’nin faaliyetlerinden tehdit algılayan Rusya’nın 1987 INF anlaşmasından çıkabileceğini ima etmiş oldu. Nitekim Putin’in konuşmasından beş gün sonra 15 Şubat 2007 tarihinde açıklama yapan Rusya Genelkurmay Başkanı Yuriy Baluyevskiy, Rusya’nın 1987 anlaşmasından çekilebileceğini belirtti. ABD füzesavarlarının Doğu Avrupa’ya yerleştirme planlarını kasteden Baluyevskiy, ABD’nin hareketlerini izleyeceklerini ve ona göre önlem alacaklarını belirtti. Aslında defalarca hiç kimsenin Rusya’yı tekrar silahlanma yarışına sürükleyemeyeceğini belirten Putin, 1987 anlaşmasından çıkmaya çok da istekli değil. Ancak bu sorunu uluslararası arenaya taşıyarak, Rusya’ya ABD tarafından bir seçimin kalmadığını göstermeye çalışıyor ve büyük Avrupa ülkelerinin devreye girmesini arzuluyor. 20 Putin’den asimetrik karşılık ULUSLARARASI HUKUK VE MEŞRUİYET Putin’in konuşmasında kurulan mantıki silsileye göre uluslararası terörizm ve silahlanma gibi küresel tehditlerin yaratılmasında ABD’nin uluslararası hukuk normlarını tanımayan tavrı etkili oldu. Buna göre ABD’nin çok kolayca kuvvet kullanımına başvurması uluslararası hukukun hiç kimseye güvence vermemesine ve dolayısıyla silahlanma ile uluslararası terörizmin artmasına neden oldu. Ayrıca meşru müdafaa hakkının kullanılması dışında sadece BM kararıyla gerçekleştirilen kuvvet kullanımının meşru olduğunu vurgulayan Putin, ABD’nin meşruiyet zemini olmadan hareket ettiğini ima etmiş oldu. Füze savunma sistemini geliştirme faaliyetlerinin ABD’ye sadece küresel değil, yerel çatışmaları başlatma imkânını sunduğunu da vurgulayan Putin, ABD’nin füze savunma sistemini Avrupa’ya kadar genişletme çabasından duyduğu rahatsızlığı da dile getirdi. ABD tarafından ülkesinin çevrelenmeye çalışıldığını düşünen Putin, İran’a füze satışıyla asimetrik karşılık vereceğinin işaretini verdi. Bulgaristan ve AVRUPA GÜVENLİĞİ Putin’in konuşmasında Avrupa güvenliğini Romanya’nın NATO’ya girmesi doğrudan veya dolaylı bir şekilde etkileyen Gürcistan ve Ukrayna’nın bu yönde birkaç konu dile getirildi. Bunlar ABD füze savunma sistemi, NATO’nun genişlemesi, ilerlemesi Rusya’yı bu noktaya getirdi. Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşması Kuzey Kore gibi ülkelerden gelebilecek füze saldırılarına karşı olamayacağını vurguladı. Buna göre problemli ülkeler ne şimdi ne de gelecekte 58 bin kilometre menzilli füzelere sahip olamayacaklar. Bu mantığa göre ABD füze savunma sisteminin tek amacı bulunuyor: Soğuk Savaş döneminde Rusya ve ABD arasında kurulan stratejik dengenin Rusya’nın aleyhine yıkılmasıdır. Soğuk Savaş sona yaklaşırken 1987’de, iki süpergüç arasında güven artırıcı önlem olarak Orta ve Kısa Menzilli Füzelerin Yasaklanması Anlaşması (bilinen adıyla Orta Menzilli Nükleer Füzeler Anlaşması INF) imzalanmıştı. Konuşmasında bu anlaşmaya atıf yapan Putin, anlaşmanın genelleştirilmemesinden dolayı bir dizi ülkenin orta ve kısa menzilli füzelere sahip olduğunu ve bundan dolayı Rusya’nın milli güvenliği ile ilgili bazı tedbirlerin alınması gerektiğini belirtti. ABD’nin faaliyetleri sonucunda silahsızlanmanın unutulduğunu açıklayan Putin, şov yaparcasına, 31 Aralık 2012’ye kadar nükleer başlıkların 17002200’e indirimini öngören ABDRusya anlaşmasının ABD tarafından yerine getirileceği konusunda salonda bulunan ABD Savunma Bakanı’nın söz vermesini SİLAHSIZLANMA, GİZLİ TEHDİT Münih konuşmasında bilerek keskin ve kesin ifadeler kullanan Putin, böylesine ağır ithamlarda bulunacak kadar ABD’den tehdit algıladığını, başta ABD olmak üzere bütün dünyaya göstermek istedi. Putin’in konuşmasında hem Soğuk Savaş döneminde hem de sonrasında kurulan güvenlik mekanizmalarının artık çalışmadığından duyduğu rahatsızlığı hissetmemek mümkün değil. Merkel ve Putin... Artık hiç söz edilmeyen 1972 Antibalistik Füze Anlaşması (ABM) bu güvenlik mekanizmalarından bir tanesi ve belki de en önemlisiydi. SSCB ve ABD’ye, sadece başkentleri etrafında füzesavarlara sahip olması izini veren ABM Anlaşmasının imzalanması, "dehşet dengesi" olarak nitelendirilen hassas dengenin kurulmasını sağlamıştı. 2001 yılında ABM’den çekildiğini açıklayan ABD, önce Kaliforniya ve Alaska’ya, arkasından Doğu Avrupa’ya füze savunma sistemini genişleteceğini açıklamıştı. ABD füze savunma sistemine ait radarların ve füzesavarların Rusya’nın sınırına yerleştirme planlarından rahatsız olan Putin, bu sistemin iddia edildiği gibi İran ve (AKKA) ve enerji güvenliğidir. Kimi konularda açıkça kimi konularda imalı bir şekilde Putin, ABD’nin güce dayalı dış politikasının Avrupa güvenliğini artırmadığını, tam tersine zedelediğini ifade etti. Putin, ABD füze savunma sistemine Avrupalıların ihtiyaç duyduğundan şüphe ettiğini, NATO genişlemesinin Avrupa’da güvensizliği artırdığını belirtti. Güven artırıcı önlem olarak 1990’da imzalanan AKKA’nın güncellenmiş şeklinin yeni NATO üyeleri tarafından imzalanmamasının sonucu olarak Doğu Avrupa’da ABD askeri varlığının artması, Rusya tarafından tedirginlikle karşılanıyor. Romanya ve Bulgaristan’daki yeni kurulan ABD üslerinden rahatsızlığını açıkça dile getiren Putin, aslında ABD’nin Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyelikleri konusunda da son derece rahatsız. Özellikle Gürcistan Devlet Başkanı’nın Gürcistan’ın 2009’da NATO’ya gireceği ile ilgili açıklaması ve ABD Senatosu’nda Ukrayna’nın NATO üyeliğini destekleyici yasa tasarısının sunulması Rusya’yı acil önlem almaya itiyor. Putin’in ABD’ye karşı yaptığı çıkış bu önlemlerden birisi olarak algılanabilir. Bir taraftan büyük Avrupa ülkelerine seslenen Putin, diğer taraftan artık sadece ABD ile değil, AB ile de ilişkilerinin de son derece bozuk olduğunun farkında. Bu durumda ABD ve şimdi AB tarafından karşı karşıya kaldığı "çevrelenmeye" karşılık olarak Rusya, dünyanın çeşitli ülkeleriyle işbirliğini geliştirerek Batı dünyasına mecbur olmadığını ve ABD’ye her alanda sorun çıkartabildiğini göstermeye çalışıyor. Rusya’nın İran’a füze satışını "yalnızlaştırmama" ile açıklayan Putin, aslında bu satışı ABD’ye verilen asimetrik karşılık olarak planlamıştı. Uluslararası arenanın değiştiğini vurgulayan Putin, Çin, Hindistan, Brezilya ve Rusya gibi ülkelerin yükselişinden de bahsetti. Putin konuşmasının en ilgi çekici noktalarından birisi de, Batı dışındaki dünyada popüler olan "küresel demokrasi" söyleminin sözcülüğünü yapmış olmasıdır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle