17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bu tip operasyonlar, daha önce olan sınır ötesi operasyon yapma alışkanlığına katkıda bulunacak, özellikle ABD ve Irak Yönetimi’nin "Operasyon yapılamaz, iç işlere müdahale edilemez, burası bir egemen ülkedir", şeklindeki direncini kıracak, Kürt Özerk Yönetimi’ne de dikkatli davranması yönünde bir mesaj olacaktır. Daha sonra gerekiyorsa yapılması düşünülen geniş çaplı operasyonlar için de gerekli siyasi ve askeri ortam da oluşturulmuş olacaktır. Devleti ve işgal gücü ABD’dir. ABD istiyor diye böyle bir girişimde bulunulamaz, böyle bir niyetimiz olduğu da hiçbir yetkili tarafından ifade edilemez. C S TRATEJİ 19 gösteremez. Üçüncü muhtemel güç ise ABD silahlı kuvvetleridir. Ancak TSK ile ABD Silahlı Kuvvetleri tarih boyunca karşılıklı çatışmaya girmedi. Bu iki ülke müttefiktir ve altmış yıla yakın bir süre aynı ittifak içinde ortak bir kaderi paylaştı. ABD’nin, Türkiye’nin jeopolitik öneminin hiçbir devirde eksilmeyeceği gerçeğini anlamış olması gerekir. ABD’nin Türkiye’ye karşı bazı dostane olmayan davranışları olmuşsa da, politika olarak Türkiye’yi kaybetmek istemediği de bir gerçektir. Böyle bir ortamda askeri anlamda mutlaka müdahaleci bir yaklaşımdan kaçınacağı düşünülüyor. Bu siyasi ve ekonomik alanlarda hiçbir şey yapmayacağı anlamına gelmez. Diğer taraftan Türkiye’nin de bekası ve hayati menfaatleri söz konusu olduğunda, bazı gelişmeleri ve riskleri de göze alması gerekiyor. Aksi halde ülkenin itibarı kalmaz. Diğer taraftan da Türkiye ile ABD’nin karşılıklı bir çatışma ortamına girmesi durumunda İran Türkiye ile iş birliği yapmak isteyebilir. Suriye destek çıkabilir. Pakistan ve Azerbaycan destek verebilir. Rusya ve Çin taraf olabilir. Bütün bu gelişmeler dünya dengelerini değiştirebilir. Bu nedenle böyle bir çatışmanın olması o kadar kolay bir hadise değildir. Bütün bunları değerlendirecek olan ABD’nin kendi kontrolü dışında Türkiye’nin yapacağı bir sınır ötesi operasyonda çatışmadan kaçınacağı ve askeri anlamda geri adım atacağı beklenebilir. İÇERDEKİ ÖNLEMLER Terörle mücadelede yurtiçinde alınacak önlemler son derece önemlidir. Terör örgütünün muhatap alınamayacağı her fırsatta ve sahada gösterilmelidir. Güvenlik güçlerine dar alanlar tahsis edilerek alan hâkimiyeti sağlanmalıdır. Halkın, bölgede devletin güçlü olduğuna kanaat getirmesi ve devletten yana tavır alması sağlanmalıdır. Böylece terör örgütüne korku, endişe, sempati gibi çeşitli nedenlerle destek olmasının ABD’NİN TUTUMU ABD her ne kadar kabul etmiyorsa da, bu ülkenin PKK ile dolaylı da olsa bir diyalogunun olduğu düşünülüyor. Bu örgütü, İran’daki Erdoğan uzantısı PEJAK örneğinde olduğu gibi, bir üçüncü ülkeye karşı kullanma düşüncesine sahip olduğu da değerlendiriliyor. ABD’nin, Türkiye’nin Irak’ta ve bölgede etkin bir güç olmasını arzu etmediği de biliniyor. ABD, Temmuz 2006’da terörün tırmanması üzerine Türkiye’de yükselen tansiyonu düşürmek ve Türkiye’nin yapabileceği bir sınır ötesi operasyonu sınırlayabilmek ve Türkiye’nin kendi güvenliği için alabileceği diğer önlemleri kontrol altında tutabilmek amacıyla "Terörle Mücadele Özel Temsilciliği" kurumunu oluşturdu. ABD, diğer taraftan "Sözde Ermeni Soykırımı"nın ABD Parlamentosu’nda kabulü olasılığının artmasının yaratacağı ve Kerkük’ün statüsü konusunda duruma etki etme niyetinde olmamasının ortaya çıkaracağı olumsuz etkileri bertaraf etmek ve Türkiye’deki milliyetçilik duygularının yükselmesinden dolayı ilişkilerin daha da kötüye gitmesini önlemek amacıyla, Türkiye’nin hassasiyet gösterdiği PKK terörü konusunda bazı adımlar attığını göstermek ihtiyacını duydu. Mahmur Kampı’ndaki girişimleri, Avrupa ülkelerinde girişimde bulunarak bu ülkelerde terör örgütüne sağlanan finans ve lojistik desteğin kesilmesi ve bu ülkelerdeki örgüt faaliyetlerini engelleyici gelişmeleri bu kapsamda değerlendirmek gerekiyor. Diğer taraftan ABD, Irak’ta bir çıkmazın içine girmiş durumda. İstikrarın sağlanması için Irak’a her türlü önleme başvuruyor. Biran önce kendi kontrolünde bir yapı oluşturmak istiyor. Ancak bunu tam olarak gerçekleştirememesi halinde varlığını Irak’ın kuzeyindeki yapıya yaslayarak bölgedeki etkinliğini sürdürmek niyetinde. Bu nedenle Türkiye ile Irak’ın kuzeyindeki yerel yönetim arasında bir problem olmasını istemiyor, bu iki yapının ABD çıkarları aleyhine bir durum yaratmamaları için uygun ortam oluşturmaya çalışıyor. PKK terörü ile mücadelede Türkiye’nin Barzani Yönetimi ile işbirliği yapmasının bu konuya olanak yaratacağını düşünüyor. ABD’nin, iyi ilişkiler içinde bulunulması için Türkiye’ye telkinlerde bulunduğu anlaşılıyor. Türkiye’nin Barzani Yönetimi’ni muhatap olarak kabul etmesi, bu yönetimi devlet yerine koyduğu anlamını taşır. Bu durum Türkiye’nin, Irak’ın siyasi bütünlük içinde toprak bütünlüğünü koruma politikasına aykırıdır, kendi güveliğini tehdit eder, ulusal çıkarlarına ters düşer. Türkiye’nin muhatabı Irak ABD, çıkarlarının zarar görmemesi için Türkiye ile Kuzey Irak’taki yapının çatışmamasını istiyor. Bu durum da Türkiye’nin çıkarlarıyla çelişiyor. Tanımayı getirecek şekilde yerel liderler muhatap alınmamalı. Bush TÜRKİYE’NİN ÖNCELİKLERİ Bir ülkenin önce var olması, sonra bütünlüğünü koruması, daha sonra güvenlik içinde olması ve ondan sonra da demokrasi içinde refah seviyesini yükseltmesi gerçeği, içinde yaşanan olaylar ile daha belirgin hale geldi ve geniş bir kesim tarafından benimsendi. Milletin çoğunluğunun bugüne kadar ön planda tuttuğu, ekonomik durumun iyileşmesi, refah seviyesinin yükselmesi ve daha iyi bir yaşam standardına ulaşma arayışları, artık ikinci öncelikli konular olarak nitelenmeye başladı, egemenlik ve güvenlik birinci öncelikli konu durumuna geldi. Bölücülük ve bunun silahlı örgütü durumundaki PKK ile mücadelede siyasi kararlılık, siyasetin güvenlik güçlerine vereceği destek, mücadelenin başarılı olmasını sağlayacak ve devlet otoritesinin ve hakimiyetinin oluşmasını güçlendirecektir. Bu durum halkı, teröristlerin ve bölücülerin baskı ve bezginliğinden kurtaracak, devlete olan güvenini sağlayacaktır. Terör örgütü ve ayrılıkçı hareketlerin amaçladıkları hedefe ulaşma şanslarının bulunmadığı gösterilerek, başarı umutlarının yok edilmesi yürütülen mücadelenin ana hedefi olmalıdır. Başarı umudu yok olursa uzun süre ayakta kalamaz. Terörle mücadele sadece güvenlik güçlerinin bir mücadelesi olarak algılanmamalı, buna millet sahip çıkmalı ve mutlaka siyasi kararlılık sergilenmelidir. Mücadeledeki en etkin faktörün, kamuoyu desteği olduğu, halk tarafından benimsenmiş ve devletin tüm organları ile koordineli olarak desteklenmiş bir mücadelenin mutlaka başarıya ulaşacağı bilinmelidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bekası, bölünmez bütünlüğü ve güvenliği her türlü düşüncenin üstünde tutulmalı, bu konularda her türlü önlem, koordineli ve etkili bir şekilde alınmalıdır. önü kesilmelidir. Ayrıca başta genel af tedbiri olmak üzere siyasi çözüme imkan yaratmak maksadıyla örgütün zaman zaman ateşkes ilan ettiği de biliniyor. Ateşkes iki devletin orduları arasında yapılır, daha sonra mütareke, bilahare de anlaşma yapılır. Burada örgüt kendini taraf yerine koymaya çalışıyor. Irak Devleti, Kuzeydeki Yapılanma ve ABD’nin de destekleyebileceği bu gibi hususlara itibar edilmemesi önemlidir ve devlet geleneğinin gereğidir. Sınır ötesi harekât kaçınılmaz hale gelirse bundan imtina edilmemesi önem taşıyor. Özellikle "gereken her türlü tedbiri alırım, gerektiğinde sınır ötesi harekât yaparım" şeklindeki beyanlardan sonra, ihtiyaç duyulduğunda yapılmaması, Türk Devleti’ne iç kamuoyunda ve uluslararası ortamdaki güvenin kaybolmasına neden olacaktır. Yapılması zorunlu hale gelen sınır ötesi operasyonlarda TSK’nin karşısına hangi güçler çıkabilir diye yaptığımız değerlendirmede, üç unsur beliriyor. Bunlardan birincisi PKK terör örgütünün elemanlarıdır. Bu TSK’nin tercih edeceği, sınır ötesindeki militanların yok edilmesi imkânının elde edileceği bir durumdur. Bu imkândan istifade ile teröristlerin belirli bir kısmı etkisiz hale getirilebilir, terörün varlığı ve direniş kabiliyeti yok edilebilir. İkinci muhtemel güç peşmergelerdir. Eğer peşmergenin TSK ile çarpışabilme cesareti varsa, bu vesile ile bu gücün de ortadan kaldırılması, savaş azim ve iradesinin yok edilmesi fırsatı ortaya çıkmış olur. Artık Türkiye’ye tehdit oluşturan söylem ve eylemleri de sona erer. TBMM’nin Irak bağlamında yaptığı gizli oturuma siyasi anlamda karşılık vermek düşüncesi ile Yerel Parlamento da Türkiye’nin durumu ile ilgili toplantı yapma cesaretini
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle