17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 Nejat ESLEN Emekli Tuğgeneral Putin’in sert çıkışının küresel açıdan değerlendirilmesi… C S TRATEJİ ile birlikte nükleer yetenekleri ile öne çıkan Rusya’yı küresel jeopolitik etkinliğe sahip bir Avrasya gücü yapabilmek için Rus yönetimini ve ekonomisini merkezileştirdi, IMF ile ilişkilerini kesti, ulusal çıkarlarına zarar veren sivil toplum örgütlerini etkisiz hale getirdi. Putin, sadece Rusya’nın sahip olduğu petrol ve doğal gaz kaynaklarını değil, aynı zamanda komşu ülkelerin enerji kaynaklarını da kullanarak ve enerji akışında regülatör rolü oynayarak ve böylece enerjiyi yumuşak bir güç gibi kullanarak etkinlik sağladı. Fiyat artışı nedeni ile enerji gelirlerindeki yükselişi bir avantaja dönüştüren Putin, Rus ekonomisinin 1997 yılından bu yana yıllık yüzde 67’lik büyümesini sağladı. Putin, güçlenen merkezi ve otoriter yönetimi ile etkinlik kazanırken Şangay İşbirliği Örgüt’ü (ŞİÖ) içinde Çin ile işbirliği yaparak ABD’nin Avrasya çıkarları karşısında jeopolitik etkinliğini artırıyor. Putin, Avrasya satranç tahtasında ABD’nin asıl rakiplerinin Rusya, Çin ve Hindistan olduğunun bilincinde; bu nedenle de ABD çıkarları karşısında Hindistan ve özellikle de Çin ile ilişkilerini geliştirmeye özen gösteriyor. Küresel üstünlüğünü sürdürme gayretleri içindeki ABD’nin, 11 Eylül sonrasındaki Irak ve Afganistan hamlelerinin başarısız olduğunu, ABD’nin askeri yetenekleri ile jeostratejik hedeflerin dengesiz ve konvansiyonel askeri gücünün yetersiz olduğunu gören Putin, artık daha cesur davranabiliyor. ABD’nin yönlendirdiği NATO’nun Doğu Avrupa’da kendi sınırlarına doğru genişlemesinden rahatsız olan Putin, ABD’nin Baltık’tan başlayıp Karadeniz’e kadar, oradan da Orta Asya’ya kadar uzanan hatta, Rusya’yı NATO’nun da katkıları ile çevrelemeye çalıştığının farkında; ABD’nin gündeme getirdiği yeni füze savar sisteminin ise aslında Rusya’nın nükleer gücünü çevrelemeyi amaçladığını biliyor. İşte bu şartlarda Putin, uluslararası ilişkilerde Rusya’nın küresel etkinliğe sahip bir Avrasya gücü olarak dikkate alınması gerektiği mesajını veriyor. Putin’in 10 Şubat tarihli konuşması, tek kutuplu dünya düzeninin sonunun başlangıcı veya çok kutuplu dünya düzeninin başlangıcı olarak tarihe not düşülebilecek. Kendisini sadece AB sürecine, dayatılan iç meselelerine ve yakın coğrafyasındaki gelişmelere kilitleyen Türkiye, Avrasya’daki dengelerin, dolayısı ile de küresel dengelerin değişmeye başladığını hala göremiyor ve çıkarlarının gerektirdiği yeni jeopolitik pozisyonları hala belirleyemiyor. P utin, 10 Şubat 2007 tarihinde Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı tarihi konuşmada, Soğuk Savaş dönemi söylemlerini hatırlatan bir çıkışla, tek kutuplu dünya düzeninin kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, ABD politikalarını ve ABD güdümündeki NATO’nun yayılmasını ağır bir şekilde eleştirdi. ABD’nin dayattığı tek kutuplu dünya konseptinin yeni çatışmalara neden olabileceğini belirten Putin, ABD’yi tehlikeli ve pervasız dış politika uygulamakla ve yeni bir nükleer dönemi başlatmaktan başka hiçbir şeye yararı olmayacak ve anlaşmalara aykırı bir füze savar sistemi planlamakla suçladı; Putin, Rusya’nın ABD füze savar planlarını asimetrik, etin yöntemlerle karşılayacağını da vurguladı. ABD’YE SERT ELEŞTİRİ Putin, ABD’nin tek taraflı ve çoğu kez meşru olmayan eylemlerinin hiçbir soruna çare olmadığını, aksine bu tür eylemlerin insanlık trajedilerine ve yeni gerilimlere neden olduğunu belirtirken, uluslararası ilişkilerde gücün adeta sınırsız kullanımının izlendiğini ve ABD’nin dünyayı devam edecek çatışmalara sürüklemekte olduğunu ifade etti. Putin, konuşmasında, ABD’nin her yönden ulusal sınırlarının ötesine geçtiğini; uluslararası hukukun temel prensiplerini giderek ihmal ettiğini, kendi değerlerini diğer ülkelere dayattığını; bunun, diğer uluslara empoze edilen ekonomik, politik, kültürel ve eğitim politikalarında görüldüğünü belirterek bu şartlarda hiç kimsenin kendini emniyette hissetmemesi nedeni ile silahlanma yarışının tetiklendiğini söyledi. Şartların bazı ülkeleri kitle imha silahları edinmeye teşvik ettiğini ifade ederken Putin, askeri gücün kullanılması konusunda karar verebilecek tek mekanizmanın BM Sözleşmesi olduğunu söyledi; NATO’nun ve AB’nin BM yerine ikame edilmemesi gerektiğini de belirtirken, NATO’nun Rusya sınırlarına doğru genişletilmesinin küresel tehditleri özellikle de terörü karşılamakla, ittifakın modernizasyonu ve Avrupa’nın güvenliği ile ilgili olmadığını ve karşılıklı güveni sarstığını da vurguladı. Putin’in konuşmasından kısa bir süre sonra, Yeni Delhi’de bir araya gelen Rusya, Çin ve Hindistan dışişleri bakanları tek kutuplu dünya düzenine karşı olduklarını ilan ettiler. Çok kutuplu düzenin başlangıcı Kendi ülkesinde iç düzenlemeyi yapan ve önlemler alan Putin, ABD’nin hedeflerini, zaaflarını belirleyerek harekete geçti. Putin’in konuşması tek kutuplu dünyanın sonunun başlangıcı niteliğini taşıyor. PUTİN VE RUSYA Yeni yüzyılın başlarının tek karizmatik ve etkin lideri Putin, Avrasya’daki merkezi konumu, tarihi imparatorluk kültürü, sahip olduğu doğal kaynakları ve özellikle de enerji kaynakları ve geniş coğrafyası Putin, Yuşçenko ile birlikte...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle