17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 Cihangir DUMANLI [email protected] Türkiye, kurulmakta olan dünyaya yeni gözlükle bakmalı… C S TRATEJİ nükleer sınırı aşabilecek pek çok ülke vardır. Dünyada enerji fiyatları, politik düşünceler, ekonomik baskılar ya da şantajlarla değil, serbest piyasa koşullarına göre belirlenmelidir. Rusya enerji konusunda işbirliğine hazırdır. Halen Rusya’daki petrolün % 26’sı yabancı şirketlerce çıkarılmaktadır. Küresel güvenliği doğrudan etkileyen önemli bir konu da yoksulluktur. Bu gün herkes yoksullukla mücadeleden bahsetmektedir. Fakat zengin ülkelerin bu maksatla ayırdıkları fonlar, daha çok yardım eden ülkelerin şirketlerine yaramaktadır. Yoksulluk sosyal gerginlikleri artırmakta, bu da aşırılıklara, terörizme ve bölgesel çatışmalara neden olmaktadır. Zengin ülkeler bu tehdidi görmeli, daha adil ve demokratik küresel ekonomik ilişkiler geliştirmelidirler. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), güvenliğin askeri, ekonomik, politik ve insancıl yönleri arasında bir denge kurmuştu. Bu denge bozulmuştur. AGİT bir grup ülkenin aracı haline gelmiştir. AGİT’in kurucu belgeleri, üye ülkelere, istekleri üzerine insan hakları konusunda yardımcı olmayı öngörmektedir. Bu, ülkelerin iç işlerine karışmak ya da onlara rejim dayatmak anlamına gelmez". R usya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Münih Güvenlik Konferansı’nda 10 Şubat’ta yaptığı konuşma dünyada büyük yankı uyandırdı ve "soğuk savaş yeniden mi başlıyor" tartışmalarını gündeme getirdi. Putin’in konuşmasının ana konusu, ABD’nin başını çektiği tek kutuplu dünya düzenine olan itirazı idi. Konuşmanın ana noktaları aşağıda özet olarak verilmektedir: DEMOKRASİ YAKLAŞIMI "Uluslararası güvelik sadece askeri ve politik istikrardan oluşmamaktadır. Küresel ekonominin istikrarı, yoksulluğun üstesinden gelinmesi, ekonomik güvenlik ve uygarlıklar arası diyalog da bu kapsamda düşünülmelidir. Soğuk savaştan sonra ileri sürülen "tek kutuplu dünya" oluşmamıştır. Tek bir güç merkezinin, tek bir egemenin olması anlamına gelen tek kutupluluk, sadece sistem içindeki herkese değil, egemen gücün kendisine de zarar vermektedir. Böyle bir sistem demokrasiye aykırıdır. Bize demokrasi dersi verenler kendileri demokrasiyi öğrenmek istemiyorlar. Tek kutuplu dünya hem arzu edilmez hem de bu günün koşullarında mümkün değildir. Buna hiç bir devletin gücü yetmeyeceği gibi, çağdaş uygarlık tek bir moral temele dayanamaz. Bu güne kadar (ABD’nin yaptığı) tek taraflı eylemler hiçbir sorunu çözmedi, üstelik yeni gerginlikler yarattı. Askeri gücün kontrolsüz bir şekilde kullanılması sorunların politik yollarla çözümünü zorlaştırmaktadır. Uluslararası hukukun temel prensipleri açıkça çiğnenmektedir. ABD kendi sınırlarını aşmıştır. Bundan kimse memnun değildir. Kimse kendisini güvenli hissetmemekte, bu da silahlanmayı artırmaktadır. Küresel güvenlik yapılanması yeniden düşünülmelidir. Bunun için tek merkez BM olmalıdır. NATO ve AB, BM’nin yerini alamaz. Putin, Asya’da liderliğe oynuyor (Romanya ve Bulgaristan’daki üsleri kastediyor). NATO’nun genişlemesinin ittifakın modernizasyonu ile ya da Avrupa’ya daha çok güvenlik sağlamakla bir ilgisi yoktur. Aksine bu genişleme karşılıklı güveni azaltan bir kışkırtmadır. Genişleme kime karşı yapılmaktadır? Yeni bir "Berlin Duvarı" örülmemelidir. Rus lider Putin’in çıkışı, küresel yeniden yapılanma mücadelesinde başat unsurlardan biri olacağını ilan etmek anlamına geliyor. ABD ve Batı’yı kendi kavramlarıyla eleştiren Putin’in ‘yeni soğuk savaş ilan ettiği’ savunuluyor. KONUŞMAYA GELEN TEPKİLER UZAY SAVAŞI BAŞLADI Uluslararası istikrarsızlığın sonucu, silahsızlanma faaliyetlerinin durmasıdır. 1980’lerde ABD ile Sovyetler Birliği arasında imzalanan stratejik silahların sınırlandırılması anlaşmaları sadece bu iki ülkeyi (şimdi Rusya’yı) bağlamaktadır. Oysa bu tür silahlar pek çok ülkede bulunmaktadır. Uzay savaşı artık bir fantezi olmaktan çıkmış, fiilen başlamıştır. Uzayın silahlandırılmasının uluslararası toplum üzerinde öngörülemeyen etkileri olacaktır. (ABD tarafından) füze savunma sistemlerinin Avrupa’ya konuşlandırılması bizi rahatsız etmektedir. Bu sistemin 5000–8000 kilometre menzilli füzelere karşı kurulduğu söylenmektedir. Oysa bugün, problem çıkaran devletlerde bu menzile sahip füzeler yoktur. Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler Anlaşması’nın (AKKA) Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra uyarlanan yeni şekli, Rusya dahil dört devlet tarafından onaylanmıştır. NATO ülkeleri, Rusya Gürcistan ve Moldova’daki kuvvetlerini çekmedikçe anlaşmayı onaylamayacaklarını açıklamışlardır. Gürcistan’dan çıkıyoruz. Moldova’da ise 1500 kişilik bir barış gücümüz var. Buna rağmen ABD yanı başımızda 5000’er kişilik üsler açmaktadır. Putin ve Merkel... İRAN’IN NÜKLEER ÇALIŞMALARI Nükleer silahların yayılmasının önlenmesini Rusya da istemektedir. Bazı ülkeler, enerji bağımsızlılıklarını sağlamak için nükleer enerjiyi kullanmak istemektedir. Fakat bu teknolojiler kolaylıkla silaha dönüştürülebilir. İran’daki krize makul bir çözüm bulunamazsa, buna benzer pek çok krizler çıkabilir. Çünkü İran’dan başka Putin’in yukarıda özetlen konuşması Batı dünyası tarafından ABD’ye açıkça bir meydan okuma ve soğuk savaşın yeniden başlaması olarak yorumlandı. Konferansta Putin’den sonra konuşan ABD Savunma Bakanı Gates, "Bir soğuk savaş yeter" diyerek konuşmayı nasıl yorumladığını açıklamış oldu. Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada konuşmanın "sürpriz ve hayal kırıklığı ile karşılandığı" bildirildi. Ancak ABD sert tepki göstermekten kaçındı ve Rusya ile işbirliğine devam edeceğini açıkladı. NATO genel Sekreteri Scheffer, Putin’in konuşmasının NATO–Rusya işbirliği ile bağdaşmadığını, NATO’nun genişlemesinin Avrupa’ya daha çok güvenlik getirdiğini söyledi. Çek Dışişleri Bakanı ise, konuşmanın NATO’nun genişlemesinin ve Atlantik ötesi işbirliğinin ne kadar önemli olduğunu ortaya çıkardığını söyledi. Bazı yorumcular, konuşmanın ABD ve AB’yi, Rusya’ya karşı daha da yakınlaştırdığını ileri sürdüler. TEPKİ BATIYA Putin’in Münih konuşması, kendisinin de konuşmanın başında belirttiği gibi, kulağa hoş gelen yuvarlak diplomatik söylemden ve aşırı nezaketten kaçınarak yapılmış bir konuşmadır. Başkan, yedi yıllık iktidarı döneminde ilk kez ABD’ye ve Batı’ya karşı bu kadar net ve sert ifadeler kullanmıştır. Rus Devlet Başkanı’nın dile getirdiği sorunlar aslında yeni değildir. Sovyetler Birliği’nin dağılması ve soğuk savaşın sona ermesinden sonra yukarıda değinilen sorunlar ortaya çıkmaya başlamıştır. Ancak, Rusya Soğuk savaşın hemen sonrasındaki dönemde kendisini yeni düzene uydurmak ve ekonomik krizle başa çıkmak zorunda olduğundan, ne NATO’nun genişlemesine ne de ABD’nin Anti Balistik Füze (ABM) Anlaşması’ndan çekilmesine gereken tepkiyi gösterebilmiştir. Rusya’nın tepkisini şimdi gösterebilmesinin nedeni, ekonomik krizi atlatmış ve artan petrol fiyatları sayesinde ekonomisini düze çıkarmış olmasıdır. Putin, bu konuşması ile artık ABD’nin dünyayı kendisine göre şekillendirmemesi, başta Rusya olmak üzere, diğer büyük güçleri de dikkate alması gerektiğini
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle